RİSK ANALİZİ / RİSK DEĞERLENDİRMESİ YAPTIRDINIZ MI?
01 Ocak 2013 tarihi itibari ile Yasal Zorunluluk Olduğunu Biliyor musunuz?
| |
6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU
Risk değerlendirmesi, kontrol, ölçüm ve araştırma
MADDE 10 – (1) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür. Risk değerlendirmesi yapılırken aşağıdaki hususlar dikkate alınır: a) Belirli risklerden etkilenecek çalışanların durumu. b) Kullanılacak iş ekipmanı ile kimyasal madde ve müstahzarların seçimi. c) İşyerinin tertip ve düzeni. ç) Genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu. (2) İşveren, yapılacak risk değerlendirmesi sonucu alınacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri ile kullanılması gereken koruyucu donanım veya ekipmanı belirler. (3) İşyerinde uygulanacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri, çalışma şekilleri ve üretim yöntemleri; çalışanların sağlık ve güvenlik yönünden korunma düzeyini yükseltecek ve işyerinin idari yapılanmasının her kademesinde uygulanabilir nitelikte olmalıdır. (4) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden çalışma ortamına ve çalışanların bu ortamda maruz kaldığı risklerin belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaların yapılmasını sağlar. | |
Acil durum planları, yangınla mücadele ve ilk yardımMADDE 11 – (1) İşveren;
a) Çalışma ortamı, kullanılan maddeler, iş ekipmanı ile çevre şartlarını dikkate alarak meydana gelebilecek acil durumları önceden değerlendirerek, çalışanları ve çalışma çevresini etkilemesi mümkün ve muhtemel acil durumları belirler ve bunların olumsuz etkilerini önleyici ve sınırlandırıcı tedbirleri alır. b) Acil durumların olumsuz etkilerinden korunmak üzere gerekli ölçüm ve değerlendirmeleri yapar, acil durum planlarını hazırlar. c) Acil durumlarla mücadele için işyerinin büyüklüğü ve taşıdığı özel tehlikeler, yapılan işin niteliği, çalışan sayısı ile işyerinde bulunan diğer kişileri dikkate alarak; önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda uygun donanıma sahip ve bu konularda eğitimli yeterli sayıda kişiyi görevlendirir, araç ve gereçleri sağlayarak eğitim ve tatbikatları yaptırır ve ekiplerin her zaman hazır bulunmalarını sağlar. ç) Özellikle ilk yardım, acil tıbbi müdahale, kurtarma ve yangınla mücadele konularında, işyeri dışındaki kuruluşlarla irtibatı sağlayacak gerekli düzenlemeleri yapar. Çalışanların bilgilendirilmesiMADDE 16 – (1) İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve sürdürülebilmesi amacıyla işveren, çalışanları ve çalışan temsilcilerini işyerinin özelliklerini de dikkate alarak aşağıdaki konularda bilgilendirir: a) İşyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik riskleri, koruyucu ve önleyici tedbirler. b) Kendileri ile ilgili yasal hak ve sorumluluklar. c) İlk yardım, olağan dışı durumlar, afetler ve yangınla mücadele ve tahliye işleri konusunda görevlendirilen kişiler (2) İşveren; a) 12 nci maddede belirtilen ciddi ve yakın tehlikeye maruz kalan veya kalma riski olan bütün çalışanları, tehlikeler ile bunlardan doğan risklere karşı alınmış ve alınacak tedbirler hakkında derhal bilgilendirir. b) Başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanların birinci fıkrada belirtilen bilgileri almalarını sağlamak üzere, söz konusu çalışanların işverenlerine gerekli bilgileri verir. c) Risk değerlendirmesi, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili koruyucu ve önleyici tedbirler, ölçüm, analiz, teknik kontrol, kayıtlar, raporlar ve teftişten elde edilen bilgilere, destek elemanları ile çalışan temsilcilerinin ulaşmasını sağlar. Çalışanların eğitimi MADDE 17 – (1) İşveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini almasını sağlar. Bu eğitim özellikle; işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi hâlinde veya yeni teknoloji uygulanması hâlinde verilir. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak yenilenir, gerektiğinde ve düzenli aralıklarla tekrarlanır. (2) Çalışan temsilcileri özel olarak eğitilir. (3) Mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler çalıştırılamaz. (4) İş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe başlamadan önce, söz konusu kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilir. Ayrıca, herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilir. (5) Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanlar işe başlatılamaz. (6) Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, iş sağlığı ve güvenliği risklerine karşı çalışana gerekli eğitimin verilmesini sağlar. (7) Bu madde kapsamında verilecek eğitimin maliyeti çalışanlara yansıtılamaz. Eğitimlerde geçen süre çalışma süresinden sayılır. Eğitim sürelerinin haftalık çalışma süresinin üzerinde olması hâlinde, bu süreler fazla sürelerle çalışma veya fazla çalışma olarak değerlendirilir. |
Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
26 Mart 2013 Salı
RİSK ANALİZİ / RİSK DEĞERLENDİRMESİ YAPTIRDINIZ MI?
Apartmanlarda risk değerlendirmesi nasıl yapılır?
Apartmanlarda risk değerlendirmesi nasıl yapılır?
Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'na göre 1 Ocak 2013'ten itibaren apartmanlarda risk değerlendirmesiyaptırmak zorunlu. Ancak izleyeceğiniz adımları ve ne kadar para harcayacağınızı bilmiyorsunuz. İşte apartmanlarda risk değerlendirmesi nasıl yapılır?
Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 30 Aralık 2012'de yürürlüğe girdi. Yasaya göre, kapıcı veya güvenlik gibi görevli çalıştıran apartmanlar 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren risk değerlendirmesi yapmak zorunda. Risk değerlendirmesi yaptırmak için en az bir çalışanın olması yeterli. Bu durumda kat malikleri işveren olarak değerlendirilecek ve söz konusu tarihten itibaren risk değerlendirmesi yapmaları mecbur olacak.
Yasa neyi amaçlıyor?
Öncelikli olarak yasanın amacına değinmek yerinde olacaktır. Söz konusu mevzuat risk değerlendirmesi kavramını şu şekilde açıklıyor; “İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar”.
Yine aynı mevzuat işverenlerin yükümlülüklerini de belirtiyor:
İşveren; çalışma ortamının ve çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlama, sürdürme ve geliştirme amacı ile iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
Risk değerlendirmesinin gerçekleştirilmiş olması; işverenin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
İşveren, risk değerlendirmesi çalışmalarında görevlendirilen kişi veya kişilere risk değerlendirmesi ile ilgili ihtiyaç duydukları her türlü bilgi ve belgeyi temin eder.
İşveren, risk değerlendirmesi çalışmalarında görevlendirilen kişi veya kişilerin görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekan ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılar, görevlerini yürütmeleri sebebiyle hak ve yetkilerini kısıtlayamaz.
Yasanın da dile getirdiği üzere risk değerlendirmesi, çalışanların sağlıklı ve tehlikesiz koşullar altında görevlerini getirmesini amaçlıyor.
Gelelim apartman sakinlerinin izleyeceği adımlara...
En az bir çalışanın bulunduğu bir apartmanda yaşıyor ve risk değerlendirmesini nasıl yaptıracağınızı bilmiyorsunuz diyelim. Eğer söz konusu olan küçük ölçekli bir apartmansa (mesela; tek blok, tek çalışanlı) herhangi bir risk değerlemesi yapan firmayla anlaşmanıza gerek yok, değerlendirmenizi kendiniz yapabilirsiniz. Bunun için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın resmi internet sitesine tıklayarak, Bakanlığın yayınladığı formlara ulaşıyorsunuz. Ondan sonra yapmanız gereken ise çok basit; Formu doldurup, muhafaza edeceksiniz ve bağlı bulunan Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü müfettişinin denetlemeye geldiği gün de yetkiliye göstereceksiniz.
Ancak yaşadığınız yer büyük ölçekliyse risk değerlendirmesi yapan bir firmayla anlaşarak, değerlendirmenizi yaptırabilirsiniz. Bu durumda ise firma, risk değerlemesi yapılacak yere biruzman göndererek, keşif yaptırır. Ve bina özelliklerine ve çalışan sayısına göre değişen değerlendirmesini hazırlayarak size teslim eder.
Risk değerlendirmesi yaptırmak üzere anlaştığınız firmaya ne kadar ücret ödeyeceğiniz konusunda ise işin uzmanına danıştık. İSG İstanbul İş Güvenliği Uzmanı ve Çevre Mühendisi Murat Bilik, “Eğer tek görevlisi olan bir apartmana risk değerlemesi yaptıracaksanız, 300 TL + KDV'yi gözden çıkarmanız gerekiyor. Bu rakamlar Bakanlığın belirlediği asgari ücretler” dedi. Değerlendirme fiyatının binanın risk unsuruyla orantılı olduğunu söyleyen Uzman Murat Bilik, “Eğer birden fazla bloğa sahip bir yerde yaşıyorsanız, bu durumda blok başına 300 TL + KDV gibi bir ücret ödemeniz gerekiyor” açıklamasını yaptı.
Risk değerlemesi kaç yıl geçerli?
Risk değerlendirmesi raporunun 2 ile 6 yıl arasında geçerlilik süresi olduğuna vurgu yapan Murat Bilik, “Bu süre binanın tehlike durumuna göre değişiyor. Bu durumda karşımıza üç kategori çıkıyor; Tehlikeli bina, az tehlikeli bina ve çok tehlikeli bina. Eğer söz konusu olan az tehlikeli bir binaysa değerleme 6 yıl geçerli olacak. Bina tehlikeli bina kategorisine giriyorsa, bu süre 4 yıla inecek. Çok tehlikeli bir binada ise değerlendirme 2 yıl geçerli olacak” değerlendirmesinde bulundu. Ancak apartmanların tamamının az tehlikeli sınıfta bulunduğunun altını çizen Bilik, "Bahsettiğimiz tehlike sınıfı farklı sektörlerde faaliyet gösteren işyerleri için geçerli. Bu tehlike sınıfları da tehlike sınıfları tebliğinden öğrenilecek" dedi.
İşin bir de ceza boyutu var
Apartman Risk değerlendirmesi yapmanız için süre 1 Ocak 2013 tarihinde başladı. Bu süreyi takiben değerlendirmenizi yapmadığınız her ay için 3 bin 284 TL para cezası ödeyeceksiniz. Müfettişlerin ne zaman denetlemeye geleceği ise belli değil. Denetleme günü gelip çattığında, değerlendirmenizi hala yaptırmadıysanız her ay için ayrı ayrı bu para cezasını ödemek durumunda kalacaksınız demektir.
Bu hesap 139 bin hekim daha gerektiriyor
Şükrü KIZILOT
25.03.2013
ÖNÜMÜZDEKİ aylarda ve yıllarda, hekim ihtiyacında patlama olacak.
Bunlardan 30 bini, Sağlık Bakanı’nın açıkladığı, (10 bini “pratisyen”, 20 bini de “uzman hekim” ihtiyacı). Yaklaşık 109 bini de İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın gerektirdiği “işyeri hekimi” ihtiyacı..
30 BİN HEKİM
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 30 bin hekime olan ihtiyacı açıklarken;
· 2002 yılında 120 bin olan hekim sayısının 2012’de 125 bin olduğunu,
· 2002’de 96 bin olan “tıbbi işlem” sayısının, 2012’de 300 bine çıktığını belirtti ve son 10 yılda, işlem sayısındaki yüzde 212’lik artışa karşılık, hekim sayısındaki yüzde 4’lük artışa dikkati çekti.
100 BİN İŞYERİ HEKİMİ
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30 Aralık 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi.
Buna göre, işçi çalıştıran (çırak çalıştıranlar ve kapıcı çalıştıran apartmanlar dahil) işyerlerinde;
İş güvenliği uzmanı, yardımcı sağlık görevlisi (sağlık memuru veya işyeri hemşiresi) ve “işyeri hekimi” ile anlaşma yapılması veya bunları istihdam eden kurumlar vasıtasıyla, işyerine hizmet alınması gerekiyor.
Uygulama 50’den fazla işçi çalıştıran işyerlerinde, 30 Aralık 2012’de başladı.
· 50’den az çalışanı olan çok tehlikeli yaklaşık (250.000) ve tehlikeli yaklaşık (250.000) olmak üzere tahminen 520 bin işyerinde, 30 Haziran 2013 tarihinden itibaren,
· 50’den az çalışanı olan az tehlikeli yaklaşık 975.000 işyerinde ise 30 Haziran 2014 tarihinden itibaren başlayacak.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bir işyeri hekiminin, ayda en fazla 217 saat çalışmasına izin veriyor.
Buna göre tahmini bir hesaplama yapıldığında;
1) Az Tehlikeli İşyerlerinde Çalışanlar İçin:
5.301.000 işçi x 20 dakika işçi başına = 106.020.000 dakika / 60 = 1.767.000 saat
975.000 işyeri x 10 saat sabit süre = 9.750.000 saat
9.750.000 + 1.767.000 = 11.517.000 saat / 217 saat = 53.074 işyeri hekimine ihtiyaç var.
2) Tehlikeli İşyerlerinde Çalışanlar İçin:
3.700.000 işçi x 25 dakika işçi başına = 92.500.000 dakika / 60 = 1.541.666 saat
270.000 işyeri x 15 saat sabit süre = 4.050.000 saat
1.541.666 + 4.050.000 = 5.591.666 saat / 217 saat = 25.768 işyeri hekimine ihtiyaç var.
3) Çok Tehlikeli İşyerlerinde Çalışanlar İçin:
2.995.881 işçi x 30 dakika işçi başına = 89.876.430 dakika / 60 saat = 1.497.940 saat
250.000 işyeri x 20 saat sabit süre= 5.000.000 saat
1.497.940 + 5.000.000 = 6.497.940 saat / 217 saat = 29.944 işyeri hekimine ihtiyaç var.
Buna göre toplam işyeri hekimi sayısı 108 bin 786 olmaktadır.
AYDA 217 SAAT ARALIKSIZ ÇALIŞMA
Yukarıdaki tabloya göre her işyeri hekimi ayda 217 saat aralıksız çalışacak, başka şehirde hizmet vermeyecek ve fazla mesai yapmak suretiyle çalışacak şekilde planlanmıştır. Üstelik, işletmeler arası yolda geçen süreler de göz önünde bulundurulmamıştır.
Yukarıdaki verilere göre 53.074 + 25.768 + 29.944 = 108.786 toplam işyeri hekimine ihtiyaç var. Bu sayı bugün itibariyle yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre hesaplandı.
Kamu kurumları da yasa kapsamına girdiğinde sayı % 30 daha artacak.
HEKİM SAYISI
Tabloda gördüğünüz gibi, Türkiye’de 100 bin kişiye 153 hekim düşüyor.
AB ortalaması 322, tüm Avrupa ülkeleri (Rusya ve Eski Doğu Avrupa ülkeleri de dahil) ortalaması, 340 hekim.
100 bin kişiye düşen hekim sayısı; Yunanistan’da 535, Balerus’ta 484, Gürcistan’da 455, Rusya’da 431, Azerbeycan’da 377, Ermenistan’da 344, Bulgaristan’da 363. Türkiye’de ise 153 hekim!
Türkiye, hekim sayısı bakımından 52 ülke arasında 50. sırada.
Merak edenler için açıklayalım. Bosna-Hersek ve Arnavutluk, Türkiye’nin gerisinde..
Olaya bütünüyle baktığımızda, Türkiye’de hekim sayısı yönünden giderek artan ciddi sorun var.
RİSK DEĞERLENDİRMESİ VE HEKİMLER
İşçi çalıştıran işyerlerinin (apartmanlar dahil), 30 Aralık 2012 tarihinden itibaren “risk değerlendirmesi” yapmaları ve yaptırmaları gerekiyor.
Risk değerlendirmesi ekibinde de “işyeri hekimlerinin” bulunması gerekiyor.
Ancak, işyeri hekimi zorunluluğu yukarıda belirtilen tarihlerde (örneğin kapıcı çalıştıran
apartmanlarda 30 Haziran 2014’ten itibaren) başlayacağı için şu aşamada, risk değerlendirmesi bakımından işyeri hekimi gerekmiyor.
ACİL ÇÖZÜM GEREKİYOR
İş Kanunu ile ilgili düzenlemeler yapılırken, Türkiye gerçeklerine bakılmadan “ezbere” hareket edilmiş.
Şu anda “skandal” denilebilecek bir tablo ile karşı karşıyayız.
Sadece işyeri hekimi değil, “işyeri hemşiresi” yönünden de sorun var. Belgeli 147 işyeri
hemşiresi var. İşyeri sayısı ise, apartmanlar dahil 2.5 milyon civarında! Bir hemşireye 15 bin işyeri düşüyor!
Sonuç olarak; sahada işyeri hekimine ihtiyaç var. Kanun yürürlükte ve cezalar yazılmakta. Yazılacak olanlar da yolda.. Bu sayılarla işverenler iyice köşeye sıkışacak. Söz konusu yönetmelik yürürlükte olmaya devam ederse Sağlık Bakanlığı’ndaki hekimler ayrılır ve işyeri hekimliğine geçer.
İşyeri hekimi sorununu çözmek için acil çözüm gerekiyor. Örneğin;
1. Uygulama ertelenebilir.
2. İşyeri hekimlerinin, işyerlerindeki asgari çalışma süreleri azaltılabilir.
3. İşyerleri için sabit süreler kaldırılabilir.
Apartman ve işyerlerine ceza trafiği hızlandı
O KADAR hızlandı ki insanlar ne olduğunu karıştırmaya başladılar.
Cezalardan bazıları, (örneğin risk değerlendirmesi) 30 Aralık 2012 itibariyle yürürlüğe girdi. Bazı cezalar ise aşamalı olarak 30 Aralık 2012, 30.6.2013 ve 30.6.2014 tarihlerinde yürürlüğe girdi ya da girecek.
Gelen yükümlülüklerden biri diğeri ile karıştırılıyor.
Ceza trafiği daha fazla karışmadan, önemli olanları kısaca özetleyelim.
HEKİM VE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI
İşçi çalıştıran tüm işyerleri (apartmanlar dahil) iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli (hemşire) çalıştıracaklar ya da bu hizmetin tamamını veya bir kısmını “ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden” hizmet olarak alacaklar.
Bu uygulama;
* Çalışan sayısı 50’nin üzerinde olan işyerlerinde 30 Aralık 2012 tarihi itibariyle başladı.
* Çalışan sayısı 50’nin altında olan “tehlikeli ve çok tehlikeli” sınıftaki işyerlerinde, 30 Haziran 2013 tarihinden itibaren başlayacak.
* Kamu kurumları ile çalışan sayısı 50’nin altında olan (apartmanlar dahil) “az tehlikeli” işyerlerinde, 30 Haziran 2014 tarihinden itibaren başlayacak.
Yukarıda belirtilen kişilerin istihdam edilmemesi ya da dışarıdan hizmet olarak satın alınmaması halinde “her ay için 12.500 lira” idari para cezası kesilecek.
Cezanın tutarı, yıllık bazda 150 bin lira olacak.
RİSK DEĞERLENDİRMESİ
Çok kişi, “risk değerlendirmesi” ile ilgili uygulamanın başladığının farkında bile değil!
Oysa bu uygulama 30 Aralık 2012 tarihi itibariyle başladı.
Kapıcı çalıştıran tüm apartmanlar ile işçi çalıştıran tüm işyerlerinin, geçtiğimiz Ocak ayında “risk değerlendirmesi” yaptırmaları gerekiyordu.
Bu yükümlülük, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirildi. Nasıl yapılacağı da 29 Aralık 2012 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelikle açıklandı.
Risk değerlendirmesi yapılmayan işyerlerine (apartmanlar dahil) “Ocak ayı için 3.234 lira” ceza kesilecek. Bu ceza “Şubat ayı için 4.851 lira” olarak uygulanacak.
Mart ve izleyen aylarda da yaptırmayanlar için “ceza taksimetresi” her ay için 4.851 lira olarak çalışacak ve ceza tutarı 2013 sonunda 56.595 liraya ulaşabilecek.
Görüldüğü gibi olay ciddi..
Apartman sakinlerinin, gelen cezanın ev sahiplerine bölüştürülmesi sonucu ortaya çıkacak, kişi başına 1-2 bin lira cezayı ödemeleri zor olacak.
EĞİTİM VERMEYENE CEZA
30 Aralık 2012 itibariyle yürürlüğe giren bir uygulama da eğitimle ilgili…
İşverenlerin, çalışanları “iş sağlığı ve güvenliği” konusunda eğitmeyen işverene, her bir çalışan için 1.078 TL idari para cezası kesilecek. Buna göre,
10 işçi çalıştırana 10.780 TL, 100 işçi çalıştırana 107.800 TL ceza kesilebilecek.
Bu eğitimlerden birincisi çalışma hayatı ile ilgili mevzuat ve çalışanların sorumluluklarının anlatıldığı konulardan oluşmakta. İkincisi sağlık konu başlığı altında meslek hastalıkları, ilk yardım ve kurtarma konuları. Üçüncü eğitim konusu da, teknik konular başlığı altında kimyasal ve fiziksel risk etmenleri, ekranlı araçlarla çalışma gibi konular.
İşverenler bu eğitimleri ticari faaliyet yapan ortak sağlık güvenlik birimlerinden, iş sağlığı güvenliği uzmanlığı veya işyeri hekimliği eğitim kurumlarından, kamu kurum ve kuruluşlarından, işçi ve işveren sendikalarından, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından alabilecekler.
Gelin başına türban bağlamanın vergisi
SORU: Evde, herhangi bir makine kullanmadan ve işçi çalıştırmadan evlenecek gelinlerin başına türban bağlıyorum. Müşterilerim ve gelirim her geçen gün artıyor. Allah’a şükür, işimden çok memnunum ancak kafam vergiye takıldı. Elde ettiğim gelir, vergiye tabi mi? Rukiye Yılmaz - İSTANBUL
YANIT: İşyeri açmadan, seyyar olarak veya evinizde yaptığınız “türban bağlama” faaliyeti, Gelir Vergisi Kanunu’nun 9/2. maddesi uyarınca, esnaf muaflığından yararlanır. Hiç vergi ödemezsiniz.
Yabancı dil öğrenen avukat
SORU: Yabancı müşterilerimizin sayısı giderek artıyor.
Yabancı dilimi geliştirmek için dil kursuna gidiyorum. Yaptığım ödemeyi, avukatlık kazancımdan indirebilir miyim?
Av. Onur Çağlar / ANKARA
YANIT: Kazancınızın yüzde 10’unu aşmayacak şekilde, gelir ya da kurumlar vergisi mükellefi dershanelere yaptığınız ödemeleri, belgelendirmek koşuluyla gider olarak indirebilirsiniz.
Minibüsün MTV’si gider yazılır mı?
SORU: Pazarlama firmam var. Minibüsle de dağıtım yapıyoruz. Bir arkadaşım; “otomobil, cip ve minibüslerin Motorlu Taşıtlar Vergisi deftere gider yazılamıyor” dedi. Kafam karıştı. Muhasebeciye niye yazıyorsun diye kızacağım ama önce size sorayım, olay doğru mu?
Ferhat AKTAŞ / Eskişehir
YANIT: Yarı doğru, daha doğrusu üçte ikisi doğru üçte bir yanlış. Otomobil ve cipin Motorlu Taşıtlar Vergisi gider yazılamaz. Minibüse ait Motorlu Taşıtlar Vergisi ise yazılır. İyi ki muhasebecinizi üzmemişsiniz.
Avukatın büro alırken kullandığı banka kredisi masraf yazılır mı?
SORU: Kendime, banka kredisi de kullanarak bir büro aldım ve avukatlık
yazıhanesi olarak kullanıyorum. Ödediğim banka kredi faizlerini masraf yazabilir miyim?
Av. Necmi ŞAHİN / İSTANBUL
YANIT: Maliye Bakanlığı’nın 31 Ocak 2012 tarih ve KDV 29-19 sayılı özelge ile yaptığı açıklamaya göre, gayrimenkulü deftere kaydettiğiniz yılın sonuna kadar ödediğiniz faizleri maliyete intikal ettirecekseniz. Sonraki yıllarda ödediğiniz kredi faizlerini maliyet bedeline intikal ettirme ya da doğrudan gider yazma konusunda tercih hakkınız var.
Otomobil alım vergilerinin gider yazılması
SORU: Şirkete 3.000 silindir hacminde bir otomobil aldık. Yüzde 130 Özel Tüketim Vergisi, bunun KDV’si, bir de normal KDV derken toplamda yüzde 171’i bulan bir vergi ödedik. Bu vergileri bir kalemde gider yazabilir miyiz?
Hüseyin ÜNAL / Kocaeli
YANIT: Bu vergileri maliyete dahil edip amortismana tabi tutma veya doğrudan gider yazma bakımından seçimlik hakkınız var (VUK Md. 270). Vergileri doğrudan gider yazabilirsiniz.
Yazarlar ve ressamlar nasıl kurtuldu
YILLAR önce, Başbakan Ecevit’in talimatı üzerine, Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile beraber “özel bir operasyon” yapmasaydık, başta yazarlar ve ressamlar olmak üzere, sanatçılar perişan olacaktı.
OPERASYON KONUSU OLAY
Yaklaşık 15 yıl kadar önce, “vergi reformu” iddialarıyla, vergi yasalarında büyük değişiklikler yapıldı.
Bunlardan biri de kitap, makale ya da şiir yazan, karikatür, resim, heykel ya da beste yapan kişilerle ilgiliydi. Buna göre örneğin, yılda bir makale yazan kişi; vergi dairesine kaydolacak, vergi levhası asacak, geliri olmasa bile defter tutacak, her ay KDV, geçici vergi ve yıllık gelir vergisi beyannamesi verecekti!
Yasa çıkınca, ortalık toz duman
oldu. Bu bilim, sanat, kültüre, özellikle basına ciddi bir darbeydi!
Hiç unutmuyorum, Sevgili Hasan Pulur o dönemin meşhur şarkısı “Nereme nereme”den esinlenerek “vergi levhasını nereme nereme” diye bir yazı yazmıştı..
Aynı gün Milliyet’te Güneri Civaoğlu dahil, 7 köşe yazarı, yazarlar ve sanatçılara vergi konusunu ele almışlardı.
Bekir Coşkun da Başbakan Ecevit’i kastederek Hürriyet’te “Bunlar olayı bilmezler ve KDV defterine şiir, şiir defterine de KDV yazarlar” diye “ince ayar” bir eleştiri yapmıştı..
OPERASYON BAŞLIYOR
3 Mart 1999 günü Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan aradı.
- Hocam, sizi Sayın Başbakanımızın talimatı üzerine arıyorum. Seçimler yaklaştı. Yazarlara ve sanatçılara defter tutma, beyannameler verme, levha astırma ve ufak bir hatada hapis cezası gibi uygulamaya büyük tepki var. Gazetelere gidiyoruz, ciddi tepki var. Hepsi, sizinle görüşerek düzeltmemizi istiyorlar. Bu sorunu seçimden önce çözmeliyiz. Aman bana ‘kanun çıkartın’ demeyin. Çünkü Meclis tatilde..
- Sayın Bakanım, bunun çözümü basit. Yetkililere söyleyin, bir genel tebliğ ile defter tutma, beyanname vs. olayı kaldırılır, olur biter.
- Hocam ben pratik adamım. Bu konu bizim için çok acil. Bırakın Maliye’yi, siz bana bir genel tebliğ taslağı hazırlayın. Ben bu olayı sizinle gerçekleştirmek istiyorum. Sayın Ecevit de özellikle bunu rica ediyor. Siz hazırlayın, ben de Resmi Gazete’de yayınlatayım. Olsun bitsin..
OPERASYON TAMAM
Maliye’nin dışında vergi ile ilgili genel tebliğ hazırlanması pek rastlanan bir olay değildi. Ancak ülkenin Başbakan’ı adına Başbakan Yardımcısı rica ediyordu. Üstelik, kendileri ile özel bir yakınlığım olmadığı halde, rica ediyorlardı.
Tebliğ taslağını hazırlayıp, verilen özel faksa gönderdim.
Ertesi gün Hüsamettin Özkan yine aradı.
- Hocam, tebliği Maliye’nin formatına göre hazırlattım. Ancak bir kelime hatası veya nokta ya da virgül sorun yaratabilir. Size gönderiyorum. ‘Tamam, hazırladığımın aynısı’ derseniz, hemen Resmi Gazete’ye göndereceğim.
Tebliğ taslağını inceledim. Evet.. gönderdiğimin aynısıydı.
“Tamam, herhangi bir sorun yok” diye kendilerini aradım.
Ertesi gün Tebliğ yayınlandı ve yazar, şair, ressam, bestekâr, heykeltıraş ve diğer sanatçılar kurtuldu..
İşte size, ilk kez yazdığım, bir tebliğin öyküsü..
Hayret
Şükrü Hoca’yı işletmişler
Yazarlar ile ressamlar başta olmak üzere, sanatçıların vergi sorununu çözen tebliğin yayınlanacağı gün, gazetedeki köşemde “Bu gün bir tebliğ yayınlanacak ve yazarlar ile ressam, bestekâr, heykeltıraş gibi sanatçıların vergi sorunu şu şekilde çözümlenecek” diye bir yazı kaleme aldım.
Sabah Maliye Bakanlığı’nda bir daire başkanı, elindeki gazeteyi göstererek “Arkadaşlar bu gün telif kazançlarıyla ilgili bir tebliğ yayınlanacakmış. Doğru mu?” diye sorduğunda, odadaki genel müdür yardımcısı “Arkadaşlar o konu bana bağlı. Öyle bir tebliğ olsa biz hazırlardık. Belli ki birileri Şükrü Hoca’yı fena halde işletmiş” der ve odadakiler kahkahayı basar..
Onlar gülerken içeriye bir daire başkanı girer ve elindeki Resmi Gazete’yi göstererek, sorar:
“Arkadaşlar, bu gün
telif kazançları ile ilgili bir
genel tebliğ yayınlanmış. Gördünüz mü?”
En zor savaş
İnsanoğlu-nun en zor savaşı, kendisiyle olanıdır.
Çünkü Tarih, dünyayı yenenlerin, kendileri ve kendi zaafları önünde çöküşleri ile doludur.
Montaigne
Günün sözü
İlerleye-meyen, gerilemeye mahkumdur.
Edward Gibbon
İbrahim Bey’in kayınvalidesi
İbrahİm Bey, yolda tesadüfen kayınvalidesinin kapıcısı Mustafa’ya rastlar.
O da ne?
Kapıcı Mustafa’nın on parmağında on ayrı oje..
“Bu ne hal Mustafa?” diye sorar.
Mustafa da boynunu bükerek anlatır;
“Efendim kayınvalideniz oje alacağı dükkanı telefonla arayıp, yeni renkleri sormuş. ‘Yeni renkler geldi’ yanıtını alınca, bana ‘Mustafa git yeni ojelerle ilgili kataloğu alıp bana getir” dedi. Ben de gidip katalog istedim. Kozmetikçi; ‘Biz de katalog yok. En iyisi yeni renkleri tırnaklarına sürelim, gidip göster’ dedi. İşte bu ojeler yeni gelen renklerin ojeleri..”
(Teşekkürler Yeşim ALEVLİ)
Bira hakkında doğru bilinen yanlışlar
* Efsane: En çok birayı Almanlar içer.
Gerçek: Kişi başına en çok bira tüketen ülke Çek Cumhuriyeti’dir. Onu Avustralya takip eder. Almanya üçüncü sıradadır.
* Efsane: Bira göbek yapar.
Gerçek: Tüm alkollü içkiler gibi bira da kalori içerir. Göbeği yapan, içkideki alkol miktarı ve yanında atıştırdığınız yiyeceklerdir. Sadece kalori miktarı dikkate alınırsa damıtık içkiler yani rakı ve viski daha fazla göbek yapar.
Yaklaşık 15 yıl kadar önce, “vergi reformu” iddialarıyla, vergi yasalarında büyük değişiklikler yapıldı.
Bunlardan biri de kitap, makale ya da şiir yazan, karikatür, resim, heykel ya da beste yapan kişilerle ilgiliydi. Buna göre örneğin, yılda bir makale yazan kişi; vergi dairesine kaydolacak, vergi levhası asacak, geliri olmasa bile defter tutacak, her ay KDV, geçici vergi ve yıllık gelir vergisi beyannamesi verecekti!
Yasa çıkınca, ortalık toz duman
oldu. Bu bilim, sanat, kültüre, özellikle basına ciddi bir darbeydi!
Hiç unutmuyorum, Sevgili Hasan Pulur o dönemin meşhur şarkısı “Nereme nereme”den esinlenerek “vergi levhasını nereme nereme” diye bir yazı yazmıştı..
Aynı gün Milliyet’te Güneri Civaoğlu dahil, 7 köşe yazarı, yazarlar ve sanatçılara vergi konusunu ele almışlardı.
Bekir Coşkun da Başbakan Ecevit’i kastederek Hürriyet’te “Bunlar olayı bilmezler ve KDV defterine şiir, şiir defterine de KDV yazarlar” diye “ince ayar” bir eleştiri yapmıştı..
OPERASYON BAŞLIYOR
3 Mart 1999 günü Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan aradı.
- Hocam, sizi Sayın Başbakanımızın talimatı üzerine arıyorum. Seçimler yaklaştı. Yazarlara ve sanatçılara defter tutma, beyannameler verme, levha astırma ve ufak bir hatada hapis cezası gibi uygulamaya büyük tepki var. Gazetelere gidiyoruz, ciddi tepki var. Hepsi, sizinle görüşerek düzeltmemizi istiyorlar. Bu sorunu seçimden önce çözmeliyiz. Aman bana ‘kanun çıkartın’ demeyin. Çünkü Meclis tatilde..
- Sayın Bakanım, bunun çözümü basit. Yetkililere söyleyin, bir genel tebliğ ile defter tutma, beyanname vs. olayı kaldırılır, olur biter.
- Hocam ben pratik adamım. Bu konu bizim için çok acil. Bırakın Maliye’yi, siz bana bir genel tebliğ taslağı hazırlayın. Ben bu olayı sizinle gerçekleştirmek istiyorum. Sayın Ecevit de özellikle bunu rica ediyor. Siz hazırlayın, ben de Resmi Gazete’de yayınlatayım. Olsun bitsin..
OPERASYON TAMAM
Maliye’nin dışında vergi ile ilgili genel tebliğ hazırlanması pek rastlanan bir olay değildi. Ancak ülkenin Başbakan’ı adına Başbakan Yardımcısı rica ediyordu. Üstelik, kendileri ile özel bir yakınlığım olmadığı halde, rica ediyorlardı.
Tebliğ taslağını hazırlayıp, verilen özel faksa gönderdim.
Ertesi gün Hüsamettin Özkan yine aradı.
- Hocam, tebliği Maliye’nin formatına göre hazırlattım. Ancak bir kelime hatası veya nokta ya da virgül sorun yaratabilir. Size gönderiyorum. ‘Tamam, hazırladığımın aynısı’ derseniz, hemen Resmi Gazete’ye göndereceğim.
Tebliğ taslağını inceledim. Evet.. gönderdiğimin aynısıydı.
“Tamam, herhangi bir sorun yok” diye kendilerini aradım.
Ertesi gün Tebliğ yayınlandı ve yazar, şair, ressam, bestekâr, heykeltıraş ve diğer sanatçılar kurtuldu..
İşte size, ilk kez yazdığım, bir tebliğin öyküsü..
Hayret
Şükrü Hoca’yı işletmişler
Yazarlar ile ressamlar başta olmak üzere, sanatçıların vergi sorununu çözen tebliğin yayınlanacağı gün, gazetedeki köşemde “Bu gün bir tebliğ yayınlanacak ve yazarlar ile ressam, bestekâr, heykeltıraş gibi sanatçıların vergi sorunu şu şekilde çözümlenecek” diye bir yazı kaleme aldım.
Sabah Maliye Bakanlığı’nda bir daire başkanı, elindeki gazeteyi göstererek “Arkadaşlar bu gün telif kazançlarıyla ilgili bir tebliğ yayınlanacakmış. Doğru mu?” diye sorduğunda, odadaki genel müdür yardımcısı “Arkadaşlar o konu bana bağlı. Öyle bir tebliğ olsa biz hazırlardık. Belli ki birileri Şükrü Hoca’yı fena halde işletmiş” der ve odadakiler kahkahayı basar..
Onlar gülerken içeriye bir daire başkanı girer ve elindeki Resmi Gazete’yi göstererek, sorar:
“Arkadaşlar, bu gün
telif kazançları ile ilgili bir
genel tebliğ yayınlanmış. Gördünüz mü?”
En zor savaş
İnsanoğlu-nun en zor savaşı, kendisiyle olanıdır.
Çünkü Tarih, dünyayı yenenlerin, kendileri ve kendi zaafları önünde çöküşleri ile doludur.
Montaigne
Günün sözü
İlerleye-meyen, gerilemeye mahkumdur.
Edward Gibbon
İbrahim Bey’in kayınvalidesi
İbrahİm Bey, yolda tesadüfen kayınvalidesinin kapıcısı Mustafa’ya rastlar.
O da ne?
Kapıcı Mustafa’nın on parmağında on ayrı oje..
“Bu ne hal Mustafa?” diye sorar.
Mustafa da boynunu bükerek anlatır;
“Efendim kayınvalideniz oje alacağı dükkanı telefonla arayıp, yeni renkleri sormuş. ‘Yeni renkler geldi’ yanıtını alınca, bana ‘Mustafa git yeni ojelerle ilgili kataloğu alıp bana getir” dedi. Ben de gidip katalog istedim. Kozmetikçi; ‘Biz de katalog yok. En iyisi yeni renkleri tırnaklarına sürelim, gidip göster’ dedi. İşte bu ojeler yeni gelen renklerin ojeleri..”
(Teşekkürler Yeşim ALEVLİ)
Bira hakkında doğru bilinen yanlışlar
* Efsane: En çok birayı Almanlar içer.
Gerçek: Kişi başına en çok bira tüketen ülke Çek Cumhuriyeti’dir. Onu Avustralya takip eder. Almanya üçüncü sıradadır.
* Efsane: Bira göbek yapar.
Gerçek: Tüm alkollü içkiler gibi bira da kalori içerir. Göbeği yapan, içkideki alkol miktarı ve yanında atıştırdığınız yiyeceklerdir. Sadece kalori miktarı dikkate alınırsa damıtık içkiler yani rakı ve viski daha fazla göbek yapar.
24 Mart 2013 Pazar
YOZGAT'IN BİLİNMEYEN GERÇEKLERİ:
YOZGAT'IN BİLİNMEYEN GERÇEKLERİ:
-Yozgat'ın adının BOZOK YAYLASI olduğunu biliyormuydunuz?
-Yozgatlıların Oğuz boyu Bozok kolundan geldiğini biliyor muydunuz?
-Atatürk'ün yaveri Salih BOZOK'un soyadını Yozgat'tan aldığını biliyor muydunuz?
-Yozgat'a düşman ayağı değmediğini biliyor muydunuz?
... -Bir zamanlar Yozgat'ın İstanbul erzakını karşıladığını biliyor muydunuz?
-Cephede savaşan askerlerimize evindeki hayvanları keserek kavurma yapıp erzak yolladığını biliyor muydunuz?
-En çok şehit veren ilin Yozgat olduğunu biliyor muydunuz?
-Kurtuluş savaşında Anadolu'dan toplanan askerlerin Yozgat'ta toplanıp buradan cepheye sevk edildiğini biliyor muydunuz?
-İşgale uğrayan topraklarımızdan göç etmek zorunda kalan halkımızın Yozgat'a gelerek Yozgatlıların misafir ettiğini biliyor muydunuz?
-Türkiye'de ilk özel gazeteyi Yozgatlı Çapanzade Agâh efendinin çıkardığını biliyor muydunuz?
-Türkiye'de ilk posta pulunu Yozgatlı Çapanzade Agâh efendinin çıkardığını biliyor muydunuz?
-Osmanlı sarayına güreşçiler yetiştirip gönderdiğini biliyor muydunuz?
-Yeni Adana gazetesini çıkararak Adana'nın kurtuluşuna vesile olan Avni Doğan Bey'in Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Yine Türkiye de ilk sendikayı kuran kişinin Yozgatlı Avni Doğan bey olduğunu biliyor muydunuz?
-Çapanoğlu Beyliği'nin sona erdirilmesi için isyana zorlandığını biliyor muydunuz?
-Bu isyanı bastırmak için gelen Çerkez Ethem ve adamları tarafından Yozgat'ın soyulduğunu biliyor muydunuz?
-Yozgat'ın cezalı olmadığını biliyor muydunuz?
-Atatürk'ün Yozgat'a iki kez geldiğini biliyor muydunuz?
-ÜNLÜ SÜVARİLERİ HARP MEYDANLARINCA KAHRAMANCA DÖVÜŞEN TÜRK YİĞİTLERİN HARMAN OLDUĞU DİYAR BOZOK YAYLASININ ÇOCUKLARI VAR OLUN. Diyerek Yozgat halkının gönüllerini fethettiğini biliyor muydunuz?
-İlk milli parkın Yozgat çamlığı olduğunu biliyor muydunuz?
-Yozgat çamlığındaki ağaçların dünyada bir eşinin Kafkaslarda olduğunu biliyor muydunuz?
-Türk Musiki üstadı Hacı Arif Bey'in yeğenlerinin Yozgat'ta yaşadığını biliyor muydunuz?
-Cumhuriyet döneminin ilk milli şehidi Boğazlıyan Kaymakamı Kemal bey olduğunu biliyor muydunuz?
-Ermeni Asala örgütünü protesto etmek için İstanbul taksim meydanında kendini yakan Ermeni’nin Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Almanya da gecekondu yaparak tapu alan ve alman tarihine geçen Türk'ün Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Amerika'daki ikiz kule saldırısında ölen tek Türkün Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Türkiye'nin en çok göç veren ilinin Yozgat olduğunu biliyor muydunuz?
-Yozgat'ın Türkiye'nin tam ortasında olduğunu biliyor muydunuz?
-Yozgat'ın gelir düzeyi bakımından Hakkari'den bile düşük olduğunu biliyor muydunuz?
-Ankara'da 700 bin Yozgatlı yaşadığını biliyor muydunuz?
-Kayseri'de 250 bin Yozgatlı yaşadığını biliyor muydunuz?
-İstanbul'da 200 bin Yozgatlı yaşadığını biliyor muydunuz?
-İzmir'de 55 binden fazla Yozgatlı yaşadığını biliyor muydunuz?
-Yozgat'ın gerçek nüfusunun Üç buçuk milyonu aşkın olduğunu biliyor muydunuz?
-Çevremizdeki bir çok ilin Bozok sancağına bağlı içe olduğunu biliyor muydunuz?
-Çapanoğlu Beylerinin Bizzat savaşlara katılarak Belgrat'ta Şehit düşerek adına destan yazıldığını biliyor muydunuz?
-Ünlü güreşçimiz Celal Atiğin Avrupa da 4 Altın, 2 Gümüş, 1 Bronz madalya aldığını biliyor muydunuz?
-Bu Güreşçimize Atik Soyadını Atatürk'ün verdiğini biliyor muydunuz?
-Hasbekli Mahmut Pehlivanın Osmanlı sarayı güreşçisi olduğunu biliyor muydunuz?
-Yılkı Atı Romanıyla TRT Büyük Edebiyat ödülünü alan Değerli Yazarımız Abbas Sayar'ın Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Kurtuluş Savaşında yaralanan Askerlerimizin Yozgat'ta tedavi edildiğini biliyor muydunuz?
-Aydın ilinde Yozgatlı adıyla bir mahallenin olduğunu biliyor muydunuz?
-Afyonkarahisar İli, Emirdağı ilçesinin Yozgat'tan göç ederek burayı yurt tuttuklarını, Örf ananelerinin Yozgat Kültürüyle aynı olduğunu biliyor muydunuz?
-Kurtuluş Savaşından sonra Yüzlerce askerimizin ömür boyu görevli olarak bu topraklar da kaldığını biliyor muydunuz?
-Uşak, Karahallı kasabası , Karayakuplar Köyü'nün kurucularının Yozgatlı olduğunu ve halen soyadlarıyla memleketlerini yaşatarak Yozgat, Öz Yozgat, Büyük Yozgat soyadını taşıdıklarını biliyor muydunuz?
-Yüz yıllardır Bozok adıyla bilinen Memleketimizin adının İşgüzar Mv. Süleyman Sırrı İçöz tarafından 23 Haziran 1927 Tarihinde Yozgat olarak değiştirildiğini biliyor muydunuz?
-Yozgat'ın adının BOZOK YAYLASI olduğunu biliyormuydunuz?
-Yozgatlıların Oğuz boyu Bozok kolundan geldiğini biliyor muydunuz?
-Atatürk'ün yaveri Salih BOZOK'un soyadını Yozgat'tan aldığını biliyor muydunuz?
-Yozgat'a düşman ayağı değmediğini biliyor muydunuz?
... -Bir zamanlar Yozgat'ın İstanbul erzakını karşıladığını biliyor muydunuz?
-Cephede savaşan askerlerimize evindeki hayvanları keserek kavurma yapıp erzak yolladığını biliyor muydunuz?
-En çok şehit veren ilin Yozgat olduğunu biliyor muydunuz?
-Kurtuluş savaşında Anadolu'dan toplanan askerlerin Yozgat'ta toplanıp buradan cepheye sevk edildiğini biliyor muydunuz?
-İşgale uğrayan topraklarımızdan göç etmek zorunda kalan halkımızın Yozgat'a gelerek Yozgatlıların misafir ettiğini biliyor muydunuz?
-Türkiye'de ilk özel gazeteyi Yozgatlı Çapanzade Agâh efendinin çıkardığını biliyor muydunuz?
-Türkiye'de ilk posta pulunu Yozgatlı Çapanzade Agâh efendinin çıkardığını biliyor muydunuz?
-Osmanlı sarayına güreşçiler yetiştirip gönderdiğini biliyor muydunuz?
-Yeni Adana gazetesini çıkararak Adana'nın kurtuluşuna vesile olan Avni Doğan Bey'in Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Yine Türkiye de ilk sendikayı kuran kişinin Yozgatlı Avni Doğan bey olduğunu biliyor muydunuz?
-Çapanoğlu Beyliği'nin sona erdirilmesi için isyana zorlandığını biliyor muydunuz?
-Bu isyanı bastırmak için gelen Çerkez Ethem ve adamları tarafından Yozgat'ın soyulduğunu biliyor muydunuz?
-Yozgat'ın cezalı olmadığını biliyor muydunuz?
-Atatürk'ün Yozgat'a iki kez geldiğini biliyor muydunuz?
-ÜNLÜ SÜVARİLERİ HARP MEYDANLARINCA KAHRAMANCA DÖVÜŞEN TÜRK YİĞİTLERİN HARMAN OLDUĞU DİYAR BOZOK YAYLASININ ÇOCUKLARI VAR OLUN. Diyerek Yozgat halkının gönüllerini fethettiğini biliyor muydunuz?
-İlk milli parkın Yozgat çamlığı olduğunu biliyor muydunuz?
-Yozgat çamlığındaki ağaçların dünyada bir eşinin Kafkaslarda olduğunu biliyor muydunuz?
-Türk Musiki üstadı Hacı Arif Bey'in yeğenlerinin Yozgat'ta yaşadığını biliyor muydunuz?
-Cumhuriyet döneminin ilk milli şehidi Boğazlıyan Kaymakamı Kemal bey olduğunu biliyor muydunuz?
-Ermeni Asala örgütünü protesto etmek için İstanbul taksim meydanında kendini yakan Ermeni’nin Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Almanya da gecekondu yaparak tapu alan ve alman tarihine geçen Türk'ün Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Amerika'daki ikiz kule saldırısında ölen tek Türkün Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Türkiye'nin en çok göç veren ilinin Yozgat olduğunu biliyor muydunuz?
-Yozgat'ın Türkiye'nin tam ortasında olduğunu biliyor muydunuz?
-Yozgat'ın gelir düzeyi bakımından Hakkari'den bile düşük olduğunu biliyor muydunuz?
-Ankara'da 700 bin Yozgatlı yaşadığını biliyor muydunuz?
-Kayseri'de 250 bin Yozgatlı yaşadığını biliyor muydunuz?
-İstanbul'da 200 bin Yozgatlı yaşadığını biliyor muydunuz?
-İzmir'de 55 binden fazla Yozgatlı yaşadığını biliyor muydunuz?
-Yozgat'ın gerçek nüfusunun Üç buçuk milyonu aşkın olduğunu biliyor muydunuz?
-Çevremizdeki bir çok ilin Bozok sancağına bağlı içe olduğunu biliyor muydunuz?
-Çapanoğlu Beylerinin Bizzat savaşlara katılarak Belgrat'ta Şehit düşerek adına destan yazıldığını biliyor muydunuz?
-Ünlü güreşçimiz Celal Atiğin Avrupa da 4 Altın, 2 Gümüş, 1 Bronz madalya aldığını biliyor muydunuz?
-Bu Güreşçimize Atik Soyadını Atatürk'ün verdiğini biliyor muydunuz?
-Hasbekli Mahmut Pehlivanın Osmanlı sarayı güreşçisi olduğunu biliyor muydunuz?
-Yılkı Atı Romanıyla TRT Büyük Edebiyat ödülünü alan Değerli Yazarımız Abbas Sayar'ın Yozgatlı olduğunu biliyor muydunuz?
-Kurtuluş Savaşında yaralanan Askerlerimizin Yozgat'ta tedavi edildiğini biliyor muydunuz?
-Aydın ilinde Yozgatlı adıyla bir mahallenin olduğunu biliyor muydunuz?
-Afyonkarahisar İli, Emirdağı ilçesinin Yozgat'tan göç ederek burayı yurt tuttuklarını, Örf ananelerinin Yozgat Kültürüyle aynı olduğunu biliyor muydunuz?
-Kurtuluş Savaşından sonra Yüzlerce askerimizin ömür boyu görevli olarak bu topraklar da kaldığını biliyor muydunuz?
-Uşak, Karahallı kasabası , Karayakuplar Köyü'nün kurucularının Yozgatlı olduğunu ve halen soyadlarıyla memleketlerini yaşatarak Yozgat, Öz Yozgat, Büyük Yozgat soyadını taşıdıklarını biliyor muydunuz?
-Yüz yıllardır Bozok adıyla bilinen Memleketimizin adının İşgüzar Mv. Süleyman Sırrı İçöz tarafından 23 Haziran 1927 Tarihinde Yozgat olarak değiştirildiğini biliyor muydunuz?
23 Mart 2013 Cumartesi
Apartman ve işyerlerine 8 bin lira ‘risk’ cezası
Apartman ve işyerlerine 8 bin lira ‘risk’ cezası
NE CEZASI?
Kapıcı çalıştıran tüm apartmanlar ile işçi çalıştıran tüm işyerlerinin, geçtiğimiz Ocak ayında “risk değerlendirmesi” yaptırmaları gerekiyordu.
Bilmeyenler için açıklayalım; “risk değerlendirmesi” ile ilgili yükümlülük, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren getirildi. Risk değerlendirmesinin nasıl yapılacağı ise 29 Aralık 2012 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelikle açıklandı.
Risk değerlendirmesi yaptırmayan işyerlerine (apartmanlar dahil) “Ocak ayı için 3.234 lira” ceza kesilecek. Bu ceza “Şubat ayı için 4.851 lira” olarak uygulanacak.
Mart ayına geldik, apartmanların ve işçi çalıştıran işyerlerinin yüzde 99’u “risk değerlendirmesi” yaptırmadıkları için 8.085’er lira ceza ödeyecekler.
Üçüncü aya girdiğimiz halde, birçok apartman yöneticisi ve işyeri sahibinin “risk değerlendirmesi” olayından haberi bile yok!
CEZA DEVAM EDİYOR
Mart ayında da risk değerlendirmesi yaptırmayanlar için “ceza taksimetresi” çalışacak ve 4.851 lire daha ceza uygulanacak.
Başka bir anlatımla, Mart ayı bitene kadar risk değerlendirmesi yaptırmayanlara, 4.851 lira ceza daha ceza uygulanacak ve ceza tutarı 12.936 liraya ulaşacak.
İzleyen aylarda da yaptırmayanlar için “ceza taksimetresi” her ay için 4.851 lira olarak çalışacak ve ceza tutarı 2013 sonunda 56.595 liraya ulaşabilecek.
Görüldüğü gibi olay ciddi..
100 liralık aidat artışını ödemede zorlanan bazı apartman sakinlerinin, gelen cezanın ev sahiplerine bölüştürülmesi sonucu ortaya çıkacak, kişi başına 1-2 bin lira cezayı ödemeleri zor olacak.
Kaldı ki bu ceza da “risk değerlendirmesi” yaptırılmadığı sürece yukarıdan aşağı yuvarlanan “kartopu yumağı” gibi büyüyecek.
BERBER, BAKKALA VE TAMİRCİYE CEZA
Yazımızı okuyan küçük esnaf ve sanatkâr veya serbest meslek erbabından bazıları:
“Bizim etimiz ne budumuz ne? Küçücük bir işyerimiz var. İşyerimizin nasıl bir riski olacak ki?” diye düşünmesinler.
Risk değerlendirmesi konusu; çırak çalıştıran berberi, bakkalı, çiçekçiyi ve tamirciyi de kapsıyor.
İşin ilginç yönü, bir çırak veya bir işçi çalıştırana da bin işçi çalıştırana da risk değerlendirmesi yaptırmadıkları takdirde “aynı ceza” uygulanıyor.
CEZAYI KİM KESECEK?
Risk değerlendirmesi yaptırmayan apartmanlara ve işverenlere, işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğü ceza uygulayacak.
Ceza, iş müfettişlerince veya yetkilendirilen kişilerce yapılacak durum tespitlerine göre kesilecek.
RİSK DEĞERLENDİRİLMESİNİN AŞAMALARI
Risk değerlendirilmesinin;
1. Tehlikelerin belirlenmesi,
2. Risklerin değerlendirilmesi,
3. Risklerin derecelendirilmesi,
4. Kontrol önlemlerinin uygulanması,
5. Denetim, izleme ve gözden geçirme olarak beş aşaması var.
İşyerlerinde ve apartmanlarda risk değerlendirilmesinin nasıl yapılacağı, örnekler ve düzenlenecek belgeleri İş Başmüfettişi Arif Temir’in www.yaklasim.com adresinden ulaşabileceğiniz, kapsamlı çalışmasında bulabilirsiniz.
Şu ana kadar cezalı bir işlemle karşılaşmayanların, risk değerlendirmesini biran önce yaptırmalarında yarar var...
Mirasçıya sürprizler
Mirasçıya sürprizler
MİRAS kalan ev, dükkan, yazıhane, arsa ve arazilerin, mirasçılarca satılması, 50 yılı aşkın süredir gelir vergisine tabi tutulmuyor.
1. Mevcut Uygulama:
Şu anda yürürlükte olan Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80/6. maddesinde, parantez içinde “(ivazsız olarak iktisap edilenler hariç)”, gayrimenkullerin edinme tarihinden başlayarak “beş yıl içinde” elden çıkarılmasından doğan kazançların “değer artışı kazancı” olarak vergilendirileceği yazılı.
Bu şu anlama geliyor;
· Miras kalan veya bağış yolu ile edinilen gayrimenkuller, ne zaman ve kaç liraya satılırsa satılsın, bundan doğan kazanç gelir vergisine tabi tutulmaz.
Nitekim, miras kalan ya da bağış yolu ile edinilen gayrimenkullerin satışında, 50 yılı aşkın süredir gelir vergisi alınmıyor.
Örneğin, ölen anne veya babasından miras kalan evi veya arsayı üç ay ya da üç ay sonra satan bir kişi, bundan doğan kazanç nedeniyle gelir vergisi ödemiyor.
· Satın alınan bir gayrimenkul, beş yıl içinde elden çıkartılırsa bundan doğan kazanç “değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi tutuluyor.
Beş yıllık süre dolduktan sonra, kaç liraya satılırsa satılsın gelir vergisine tabi tutulmuyor.
2. Yeni Gelir Vergisi Tasarısı:
Yeni Gelir Vergisi Tasarısı ile miras veya bağış yolu ile edinilen gayrimenkullerin elden çıkartılması;
· Gelir vergisine tabi tutulacak.
· Bu gayrimenkullerin, Vergi Usul Kanunu’nun “servetlerin değerlemesi” bölümüne göre tespit edilen değerleri, “maliyet bedeli” yerine geçecek.
· Gayrimenkullerin değerleri “vergi değeri” esas alınarak belirleniyor (VUK Md.297).
Vergi değeri ise, gayrimenkullerin Emlak Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine göre belirlenen “Emlak Vergisi asgari değeri” oluyor (VUK. Md.268).
3. Değerleme Farkı Herkese Vergi Ödettirecek:
Miras veya bağış yolu ile edinilen gayrimenkullerin;
· Ediniminde ödenen veraset ve intikal vergisi alınmayacak.
· Emlak vergisi asgari değeri ile maliyet bedelinin (yani edinme bedeli) belirlenecek.
· Satarken rayiç bedeli yani normal satım bedeli üzerinden gösterilecek.
Emlak Vergisi asgari değeri, genellikle rayiç bedelden düşük olduğu için miras kalan gayrimenkul, üç gün sonra satılsa dahi gelir vergisi ödenecek.
MİRAS KALAN ARSANIN KAT KARŞILIĞINA VERGİ
Mirasçılarla ilgili bir başka sürpriz de; miras kalan arsanın kat karşılığı müteahhide verilmesiyle ilgili.
1- Mevcut Uygulamada Vergi Yok:
Miras kalan veya bağış yolu ile edinilen arsanın, kat karşılığında müteahhide verilmesi halinde, edinilen daire ve dükkanların satışı, gelir vergisine tabi değil.
Nitekim Maliye Bakanlığı da25 Mart 2011 Tarih ve 2011/2 sayılı Gelir Vergisi Kanunu Sirküleri ile bu yönde açıklama yapmıştır.
2- Tasarıya Göre Vergi Var:
Yeni Gelir Vergisi Kanunu tasarısı ile miras veya bağış yolu ile edinilen arsaların, kat karşılığı müteahhide verilmesi de gelir vergisine tabi tutuluyor.
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KALDIRILIYOR
Tasarının “Yürürlükten kaldırılan hükümler” başlıklı 96/b maddesi ile 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi yürürlükten kaldırılıyor.
ÖZELLİKLİ DURUMLAR
BAĞIŞLAMADA 2.500 TL İSTİSNA YILLIK UYGULANACAK
· Mevcut uygulamada, bağışlama olayında her defasında 3.244 TL istisna uygulanıyordu.
Yeni düzenlemede, yılda 2.500 TL istisna bir defalık uygulanacak.
BAĞIŞLAMALAR ALIM-SATIMA KAYABİLECEK
· Ev, dükkan, mağaza, büro, arsa ve arazilerin bağışlanması olayından, vergi oranının daha yüksek Oluşu nedeniyle kaçınılacak, alıcı ve satıcının yüzde 2+2 ödediği, alım-satım işlemlerine yönelinecek.
“Nereden buldun?” olayı da olmadığı için ciddi bir sorun doğmayacak.
GAYRİMENKUL SEKTÖRÜ ETKİLENECEK
· Eş ve çocuklar ile anne, baba ve diğer kişilere gayrimenkul alınması olayındaki gelir vergisi, KDV oran artışı da göz önüne alındığında, sektörü olumsuz yönde etkileyebilecek.
DÜŞÜK BEDELLE ALIM-SATIM ARTACAK
· Gayrimenkullerin, satış bedelinin düşük gösterilmesi, bazı durumlarda daha az gelir vergisi ödenmesi anlamına geleceği için alım-satımlarda, bedelin düşük gösterilmesi yaygınlaşabilecek.
Bu da kayıt dışını tetikleyecek.
“NEREDEN BULDUN?” YASANIN YUMUŞAK KARNI
· Eş ve çocuklara gayrimenkul veya otomobil alınması olayında, gayrimenkulü veya otomobili edinen kişiye, banka hesabına önemli tutarda mevduatı olana “nereden buldun?” diye sorgulama, daha ötesi vergilendirme yapılamayışı, uygulamanın “yumuşak karnı” olarak göze çarpıyor.
ÇOCUKLARIN OKUL PARASI İSTİSNA DEĞİL
· Tasarıda, “aşağıda sayılan karşılıksız edinimler gelir vergisinden müstesnadır” başlığı altında, sıralamalar yapılmış.
Tahsilde bulunanların “giyim giderleri” belirtilmiş olmasına rağmen özellikle okul parası vb. giderlere yer verilmemiş. Bu konu, yurt dışında okuyanlar ve yüksek tutarda okul ödemesi olan çocuklar için ciddi sorun. Düzeltilip, gelir vergisinden müstesna tutulmasında yarar var.
YARIN: ŞAHIS VE ŞİRKETLERİN GAYRİMENKUL SATIŞI, KAT KARŞILIĞI İNŞAAT
Prof. Dr. Şükrü Kızılot'tan Maliye'ye yanıt |
22 Mart 2013 Cuma
Apartman ve işyerlerine ceza trafiği hızlandı
Apartman ve işyerlerine ceza trafiği hızlandı
Şükrü
KIZILOT
21.03.2013
O KADAR hızlandı ki insanlar ne olduğunu karıştırmaya başladılar.
Cezalardan bazıları, (örneğin risk değerlendirmesi) 30 Aralık 2012 itibariyle
yürürlüğe girdi. Bazı cezalar ise aşamalı olarak 30 Aralık 2012, 30.6.2013 ve
30.6.2014 tarihlerinde yürürlüğe girdi ya da girecek.
Gelen yükümlülüklerden biri diğeri ile karıştırılıyor.
Ceza trafiği daha fazla karışmadan, önemli olanları kısaca özetleyelim.
HEKİM VE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI
İşçi çalıştıran tüm işyerleri (apartmanlar dahil) iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli (hemşire) çalıştıracaklar ya da bu hizmetin tamamını veya bir kısmını “ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden” hizmet olarak alacaklar.
Bu uygulama;
* Çalışan sayısı 50’nin üzerinde olan işyerlerinde 30 Aralık 2012 tarihi itibariyle başladı.
* Çalışan sayısı 50’nin altında olan “tehlikeli ve çok tehlikeli” sınıftaki işyerlerinde, 30 Haziran 2013 tarihinden itibaren başlayacak.
* Kamu kurumları ile çalışan sayısı 50’nin altında olan (apartmanlar dahil) “az tehlikeli” işyerlerinde, 30 Haziran 2014 tarihinden itibaren başlayacak.
Yukarıda belirtilen kişilerin istihdam edilmemesi ya da dışarıdan hizmet olarak satın alınmaması halinde “her ay için 12.500 lira” idari para cezası kesilecek.
Cezanın tutarı, yıllık bazda 150 bin lira olacak.
RİSK DEĞERLENDİRMESİ
Çok kişi, “risk değerlendirmesi” ile ilgili uygulamanın başladığının farkında bile değil!
Oysa bu uygulama 30 Aralık 2012 tarihi itibariyle başladı.
Kapıcı çalıştıran tüm apartmanlar ile işçi çalıştıran tüm işyerlerinin, geçtiğimiz Ocak ayında “risk değerlendirmesi” yaptırmaları gerekiyordu.
Bu yükümlülük, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirildi. Nasıl yapılacağı da 29 Aralık 2012 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelikle açıklandı.
Risk değerlendirmesi yapılmayan işyerlerine (apartmanlar dahil) “Ocak ayı için 3.234 lira” ceza kesilecek. Bu ceza “Şubat ayı için 4.851 lira” olarak uygulanacak.
Mart ve izleyen aylarda da yaptırmayanlar için “ceza taksimetresi” her ay için 4.851 lira olarak çalışacak ve ceza tutarı 2013 sonunda 56.595 liraya ulaşabilecek.
Görüldüğü gibi olay ciddi..
Apartman sakinlerinin, gelen cezanın ev sahiplerine bölüştürülmesi sonucu ortaya çıkacak, kişi başına 1-2 bin lira cezayı ödemeleri zor olacak.
EĞİTİM VERMEYENE CEZA
30 Aralık 2012 itibariyle yürürlüğe giren bir uygulama da eğitimle ilgili…
İşverenlerin, çalışanları “iş sağlığı ve güvenliği” konusunda eğitmeyen işverene, her bir çalışan için 1.078 TL idari para cezası kesilecek. Buna göre,
10 işçi çalıştırana 10.780 TL, 100 işçi çalıştırana 107.800 TL ceza kesilebilecek.
Bu eğitimlerden birincisi çalışma hayatı ile ilgili mevzuat ve çalışanların sorumluluklarının anlatıldığı konulardan oluşmakta. İkincisi sağlık konu başlığı altında meslek hastalıkları, ilk yardım ve kurtarma konuları. Üçüncü eğitim konusu da, teknik konular başlığı altında kimyasal ve fiziksel risk etmenleri, ekranlı araçlarla çalışma gibi konular.
İşverenler bu eğitimleri ticari faaliyet yapan ortak sağlık güvenlik birimlerinden, iş sağlığı güvenliği uzmanlığı veya işyeri hekimliği eğitim kurumlarından, kamu kurum ve kuruluşlarından, işçi ve işveren sendikalarından, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından alabilecekler.
Gelen yükümlülüklerden biri diğeri ile karıştırılıyor.
Ceza trafiği daha fazla karışmadan, önemli olanları kısaca özetleyelim.
HEKİM VE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI
İşçi çalıştıran tüm işyerleri (apartmanlar dahil) iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli (hemşire) çalıştıracaklar ya da bu hizmetin tamamını veya bir kısmını “ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden” hizmet olarak alacaklar.
Bu uygulama;
* Çalışan sayısı 50’nin üzerinde olan işyerlerinde 30 Aralık 2012 tarihi itibariyle başladı.
* Çalışan sayısı 50’nin altında olan “tehlikeli ve çok tehlikeli” sınıftaki işyerlerinde, 30 Haziran 2013 tarihinden itibaren başlayacak.
* Kamu kurumları ile çalışan sayısı 50’nin altında olan (apartmanlar dahil) “az tehlikeli” işyerlerinde, 30 Haziran 2014 tarihinden itibaren başlayacak.
Yukarıda belirtilen kişilerin istihdam edilmemesi ya da dışarıdan hizmet olarak satın alınmaması halinde “her ay için 12.500 lira” idari para cezası kesilecek.
Cezanın tutarı, yıllık bazda 150 bin lira olacak.
RİSK DEĞERLENDİRMESİ
Çok kişi, “risk değerlendirmesi” ile ilgili uygulamanın başladığının farkında bile değil!
Oysa bu uygulama 30 Aralık 2012 tarihi itibariyle başladı.
Kapıcı çalıştıran tüm apartmanlar ile işçi çalıştıran tüm işyerlerinin, geçtiğimiz Ocak ayında “risk değerlendirmesi” yaptırmaları gerekiyordu.
Bu yükümlülük, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirildi. Nasıl yapılacağı da 29 Aralık 2012 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelikle açıklandı.
Risk değerlendirmesi yapılmayan işyerlerine (apartmanlar dahil) “Ocak ayı için 3.234 lira” ceza kesilecek. Bu ceza “Şubat ayı için 4.851 lira” olarak uygulanacak.
Mart ve izleyen aylarda da yaptırmayanlar için “ceza taksimetresi” her ay için 4.851 lira olarak çalışacak ve ceza tutarı 2013 sonunda 56.595 liraya ulaşabilecek.
Görüldüğü gibi olay ciddi..
Apartman sakinlerinin, gelen cezanın ev sahiplerine bölüştürülmesi sonucu ortaya çıkacak, kişi başına 1-2 bin lira cezayı ödemeleri zor olacak.
EĞİTİM VERMEYENE CEZA
30 Aralık 2012 itibariyle yürürlüğe giren bir uygulama da eğitimle ilgili…
İşverenlerin, çalışanları “iş sağlığı ve güvenliği” konusunda eğitmeyen işverene, her bir çalışan için 1.078 TL idari para cezası kesilecek. Buna göre,
10 işçi çalıştırana 10.780 TL, 100 işçi çalıştırana 107.800 TL ceza kesilebilecek.
Bu eğitimlerden birincisi çalışma hayatı ile ilgili mevzuat ve çalışanların sorumluluklarının anlatıldığı konulardan oluşmakta. İkincisi sağlık konu başlığı altında meslek hastalıkları, ilk yardım ve kurtarma konuları. Üçüncü eğitim konusu da, teknik konular başlığı altında kimyasal ve fiziksel risk etmenleri, ekranlı araçlarla çalışma gibi konular.
İşverenler bu eğitimleri ticari faaliyet yapan ortak sağlık güvenlik birimlerinden, iş sağlığı güvenliği uzmanlığı veya işyeri hekimliği eğitim kurumlarından, kamu kurum ve kuruluşlarından, işçi ve işveren sendikalarından, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından alabilecekler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇED VE PLAN İZLEME KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 8/8/2...