30 Mart 2016 Çarşamba

KONE Türkiye

KONE Türkiye


KONE CORPORATION (Finlandiya), inşaat, sanayi ve turizm sektörlerindeki hızlı gelişmelere paralel olarak, Türkiye'de modern, yüksek hızlı, ileri teknoloji ürünü, elektronik kontrollü asansörlere duyulan talebi, Türkiye koşullarında en uygun şekilde karşılamak üzere 1987 yılında Türkiye'de bu sektördeki ilk yabancı sermaye ortaklık (Joint Venture) şirketini kurdu.
KONE Corporation, 1996 yılında KONE Asansör Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi tüm hisselerini alarak bünyesine kattı. KONE Corporation firmasının direkt sermaye ve teknolojisi ile faaliyet gösteren KONE Türkiye, direkt destek ve bakım imkanlarını müşterilerinin hizmetine sunuyor.
KONE Türkiye, İstanbul Merkez Ofisi dışında, Ankara, Antalya, Bursa, İzmir Bölge Müdürlükleri ile Adana, Eskişehir , Kayseri, Kıbrıs, Malatya, Rize ve Zonguldak gibi şehirlerde bulunan Yetkili Bölge Yüklenicileri ile tüm kullanıcılara, en üst düzeyde satış öncesi ve sonrası destek hizmeti sunuyor

Hayvinkaa Test Kuyusu

Hayvinkaa Test Kuyusu


Finlandiya’nınHelsinki şehrine basın mensuplarını davet eden KONE’nin Yönetim Binası’nı ziyaret ettik.  Burası KONE’nin genel merkezi. Gezinin ikinci etabında iseHayvinkaa kentinde yer alan test kuyusu vardı. Eski bir kireçtaşı madeninin dönüştürüldüğü 350 metre derinliğe sahip test çukurunda, firmanın ürettiği ultra hıza sahip asansörler deneniyor.
Lohja madenineyapılan test kuyusu, şirket tarihindeki en önemli modernizasyon projelerinden biri. 1897 yılından kalma tarihi maden test kuyusuna dönüştürülürken, mevcut altyapıya dokunulmamış. Sadece, kaya çıkarmak için kullanılan eski asansörün yerine iki adet asansör monte edilmiş. Madende her 35 metrede bir ana kuyuya erişim sağlayan mükemmel bir ulaşım bulunuyor.
Madende ayrıca bir müze de yer alıyor. Madenin ve müzenin tek ziyaretçileri de doğal olarak test aşamasına gelenler. Amaç kullanıcıdan ilk kullanımda ve gereken feedback’i almak ve üretimin ilk aşamalarına müdahale edebilmek. Madende yer alan laboratuar 1998 yılında kurulmuş, madenin 200 m derinliğinde yer alıyor.
Normalde bir asansörün ivme kazanması için 145 m’ye ihtiyacı oluyor. Normal binalarda 150-430 m aralığında asansörün kazanacağı hız 4-9 m/sn iken, Lohja test çukurunda yer alan iki kabinli asansörün bir tanesi saniyede 10 m, diğeri ise 17 m hıza ulaşabiliyor.
KONE’nin bugüne kadar ürettiği en hızlı asansör Tayvan’da yer alan 508 metre yüksekliğe sahip Taipei binasına tesis ettiği 17 metre / saniyelik asansör.

Varlık bilimsel Deyişle Asansör

Varlık bilimsel Deyişle Asansör


Asansör; belki de çocukluğumuzdan beri dağarcığımızda dolaştırdığımız ve büyüdükçe bile (çaktırmadan) izini kaybetmediğimiz, biraz çocuklaşınca yeniden içine siniverdiğimiz ışınlanma, bir kapıdan çıktığımızda dünyanın değişmesi, taa uzaklardaki bir şeye gözümüzü kapatıp açtığımızda ulaşma, ufak bir kumanda tuşuyla dünya! (mekân) değiştirme, kendi kontrolümüzdeki zaman yolculuğu hayallerinin birçoğunu kapsıyor. Ondan değil mi ki, çocukluğumuzdan beri asansörden çekinmediğimiz bir yaşam kesitimiz olmamıştır? Ondan değil mi ki büyüyüp yalnız başına o kapıdan içeri girme cesaretine eriştiğimiz -o hep hatırlanan- günden beri, kapı sessizce kayıp yerine oturduktan ve her şey hareket eder pozisyona ulaştıktan, yani o “tık” anından sonra, yalnızlık/heyecan/korku/merak arası bir duygunun (asansör duygusu) kucağına her seferinde düşeriz? 
Asansör; “elektrikle işleyen, çelik halatla çekilen ve genellikle dik raylar arasında hareket eden, yapılarda insanları, yukarıya çıkarmada, aşağıya indirmede kullanılan araç” diye tarif edilir (1). Ona kendi dilimizde seslenmek istesek katgezer, yükseltici, inerçıkar, hatta belki ağıncak da deriz.
“İnsanca özelliklerden biri de, tekniktir. İnsan, içgüdülerinin eksikliğini nasıl zekasıyla gideriyorsa, organlarının eksikliğini de teknikle giderir. Ayrıca insan, birçok organlarının görevlerini de tekniğe yükler. Araba yapıp ayaklarıyla yürümekten kurtulur, asansör yapıp merdivenleri tırmanmaktan kurtulur.” (2)  
İşte o zaman yolculuğudur aslında bize vaat edilen.. Daha kapısında beklerken başlar yolculuk. Ona “ben buradayım” deme zorunluluğu içinde, ufacık bir bellek turundan sonra basarız iki düğmeden birine, çoğunlukla düşünmemek için her ikisine de.. Gelir; kendisi için tasarlanmış bir sesle (nerede duysak tanıyabileceğimiz) “geldim” der ve usulca açar kapılarını. İçine girdiğimiz anda kendimizce kumanda edebileceğimizi bildiğimiz bir öğrenmişlikle, az bir incelemeden sonra gitmek istediğimiz katın düğmesine basarız. Hatta kapıların çabuk kapanması için “>I<” düğmesine basmadan hemen önce oluşmuş “asansör duygumuzu”, zaten o malum düğmeye basmasak da aynı hızda ve sürede kapanacak kapılara söz geçirebildiğimizi zannettiğimiz o basma anının hakimiyet/iktidar duygusuyla katmerleyip daha bir tadını çıkartırız. Bu yolculuğun bir parçası olduk ve hatta kumandadayız artık..
Bütün bunları her gün yapıyorsak, kendimizi “asansör müziğinin” (varsa) tınılarına kaptırır, içine girdiğimiz bu küçücük odanın ses, renk, hacim özelliklerini incelemeye başlarız..
Bilmediğimiz bir öteki tarafın, görmediğimiz bir karenin biranda karşımıza çıkması ve kendimizi bir adımda onun içinde buluvermemiz olur bu yolculuğun sonucu çokça. O yüzden çıktıktan sonra silkinip kendimize geliriz, etrafı araştırır, bu sürede yönlenmemizi yönetiriz. Yani bir anlamda asansör yolculuğu bilincimizin en açık olduğu zaman aralığıdır.
Öte yandan bilinçaltının en derin korkuları bu yalnızlık odasında gizlice bekler bizi.. Klostrofobinin en sevdiği mekanlardan biridir asansör. “Hızla ve kuvvetle düşme” korkusunun en gizlice ve derinden hissedildiği en küçük iç hacimdir.
Bir de toplumsal yönü vardır bu yapı sektörünün en kabiliyetli makinelerinden biri olan asansörlerin. Hayatınızda tanımadığınız insanlarla yanyana ve bazen kişisel mahremiyet mesafesinden daha da yakın olmak ve bu yolculuğu onlarla sürdürmek zorunda olmak, bazen de bu birlikteliğe asgari bir “asansör diyalogunun” eşlik etmesi gerekliliği. Bütün bunlar biçilmiş zamanı en iyi/uygun/yanlış anlaşılmayacak şekilde birarada değerlendirme içgüdü ve sorumluluğuyla birleştiğinde bu yolculuk keyifli olma ve kendini dışarı zor atma arasında gidip gelir. Yalnızlıkların gözle görülür bir enerjiyle çarpıştığı bu odalar, içlerinde bulunanlara aynı zamanda kısa süreli çaresizlikler de enjekte eder. Öte yandan “asansör psikolojisi” diye adlandırılan davranış biçimi, birlikte hareket etmenin rahatlatıcı etkisini de anıştırır çoğu zaman; kim ne yapıyorsa onu yapma, kim nerede duruyorsa onun tam karşısında durma, eşit mesafeyi koruma, farklı davranıp dikkat çekmeme. Bu anlamda asansör toplumsal davranış biliminin en küçük örneklemi oluverir. Ve neden sonra istenilen kata varılır. “Çling!”
Sinemada da çokça işlenen endişeli sahnelerdendir, asansörün göstergesinde yer alan rakamlar tek tek artarken, bir anda yukarıda sizi bekleyen bir varlıkla özdeşleşmiş biçimde, asansörün en son gösterge rakamının da üstündeki katlara çıkması. Durup kapılar açıldığında ise yoğun bir ışık bulutu gözlerinizi yakar ve ansızın beliren bir “bellboy” sizi, tanrımsı varlığa götürmek için hazır bekler. Asansördeki gıcırdama, sizinle beraber katlararası dolaşan küçük kızın hayaleti, plakalar arasından duyduğunuz kimliği belirsiz uğultu, ansızın elektriklerin kesilmesi ve kat arasında kalmanız, asansörün can kazanıp sizi kontrolü altına alması defalarca işlenen ve bilinçaltımızda yer etmiş diğer imgelerdendir. 
Filmlerde asansörler normal şartlarda her zaman kattadır. Ama filmin kahramanı kaçıyor ve kovalanıyorsa asansör bir türlü gelmek bilmeyerek, insanın çaresizliğini vurgular. Böylece hemen, alternatif olan merdivenler kullanılır ve amansız bir karşılaştırma hissettirilir; insan gücü ve asansör egemenliği. Ama özellikle ilginç bir şekilde kaçıp kovalama sahnesinde, kovalanan asansöre daha önce ulaşmışsa kovalayan asla elini asansörün kapanan kapılarının arasına koyup kapıları geri açtırmayı aklına getirmez. Bu da sinemada asansör öğesinin özelliklerini senaryo gereği çarpıtmanın bilinen örneklerindendir. Ayrıca asansör boşluğu ve halatları da kahramanların kullandığı enstrümanlardandır.
Kentsel boyutta baktığımızda ise, eğer asansörler, yani insanlara yardımcı olmak için yaratılmış bu oda-robotlar olmasaydı, onca gökleri delen bina boşuna yapılmış olacaktı. Bu anlamda yapılı çevreyi dikeyde insan ölçeğine indirgeyen en önemli buluşlardan biri diyebiliriz asansör için. Şeyleri insanın ulaşabileceği kadar yakına getiren ve bunu zamanla yarıştıran en önemli yapı buluşlarından biri.. Düşünün ki, önümüzdeki 20 yıl içerisinde kentsel nüfus neredeyse 2 milyar daha artarak 5 milyara varacak. 10 milyondan fazla nüfus barındıran megakentlerin sayısı da her 20 yılda bir ikiye katlanacak. Bu anlamda insanların binalarla baş etmesi için asansörlerin de gelişmesi gerekiyor!
1 PÜSKÜLLÜOĞLU, Ali, Türkçe Sözlük, YAPI KREDİ YAYINLARI, İstanbul, Ekim 1995
2 HANÇERLİOĞLU, Orhan, Düşünce Tarihi, 1970

KONE ve Farklı Ürün Özellikleri

KONE ve Farklı Ürün Özellikleri



Genel Müdürlük
1910 yılında Finlandiya’da kurulan KONE, bugün 50 ülkeyi kapsayan üretim ağına ve 32 bin 500 personele sahip. KONE’nin dünya asansör sanayisindeki pazar payı yüzde 12. KONE Türkiye bünyesinde, her yıl ortalama 1.200 asansör ünitesi satılıyor. Türkiye’de toplam asansör stoku 140 binlerde; bunların 7.000 adedi KONE asansörü.
Özellikli ürün gamı ile KONE asansör konusunda teknoloji geliştiren en önemli firmalardan biri. 
EcoDisc
Ürün gamının içindeki en önemli asansör teknolojisini makine dairesiz asansör ile yaratmış. Makine dairesiz asansör ile kaldırma ünitesini asansör kuyusunun içine yerleştirerek makine dairesi ihtiyacı ortadan kalkıyor. Bu sayede EcoDisc teknolojisi kullanılarak yüzde 53,3 oranında enerji tasarrufu sağlanıyor. Monospace adı verilen bu teknoloji ile yağ gerekmediği için çevre katkısı perçinleniyor. Asansörlerin makine dairelerine sahip olmaması sayesinde bina çatılarında biçimsiz çıkıntılara gerek kalmıyor. Böylece, şehir silueti bozulmuyor. Hafifliği nedeniyle bina statiğine yük getirmiyor.
Makine dairesi olmayan ürün üretimi ile bugüne kadar 250 MW’lık enerji kaynağını korumuş, 2 milyon varillik yağı harcamamış, 100 bin arabanın tüketeceği karbon sürümünün önüne geçmiş sayılıyor. 2008 yılında KONE 200 bininci monospace asansörünü monte etmiş durumda. 2010 yılı sonunda dünyada kullanılan asansörlerin üçte ikilik bölümünün makine dairesiz asansör olacağını tahmin eden KONE yetkilileri, bu durumun MonoSpace’in ne kadar başarılı olduğunun kanıtı olduğunu bildiriyorlar.
KONE’nin toplam karbondioksit ve sera gazı miktarı ve enerji tüketimi hidrolik bir asansörün yarısından az. Yağ ihtiyacı 0 litre. Bu anlamda termal kaybı sadece 1 kW.
KONE yürüyen yol konusunda da bir teknoloji yaratarak, kuyu dibi gerektirmeyen yürüyen yolu da hizmete sundu. Bu sistemle yürüyen yol, mevcut zemin üzerine herhangi bir işlem yapılmaksızın, yer seviyesinin altına inmeksizin, direk olarak monte edilebiliyor. InnoTrack adını alan bu teknoloji havaalanları, istasyonlar, alışveriş merkezleri veya gösteri salonları gibi halka açık alanlarda kullanılıyor, yürüyen yol tasarım ve planlamasını çok daha esnek ve etkili hale getiriyor. Sistem gerektiğinde sökülüp başka alanlara da sorunsuz olarak taşınabiliyor.
Asansör ufacık bir iç mekan ve bu mekan da bir iç cephe tasarımı gerektirebiliyor. Aynasıyla, doğramasıyla, iç duvar rengiyle bizi “içeride” hangi konforda tutabildiği konusunda bir iddia taşıyabiliyor. Kabin dekorasyonu, bu anlamda asansörü önemli bir endüstri objesi olarak yorumlamamıza sebep oluyor. Örneğin KONE’nin kabin tasarımlarınıFinlandiya’nın dünyaca ünlü tasarım firması Marimekko yapıyor. Bu anlamda asansör kabininin tasarımı aslında, bina içi mekânında ikinci bir iç mekân anlamına geliyor.
Bunun yanısıra asansörde mahsur kalmayı engelleyen deprem opsiyonlu VQ sistemi, karşı ağırlık sistemini ortadan kaldıran ve böylece aynı boyutlardaki asansör kuyularına geleneksel sistemlerden çok daha büyük kabin konmasına olanak sağlayan, taşıma kapasitesini ikiye katlayanMaxiSpace teknolojisi gibi özellikli ürünleri ile KONE asansör sektörüne önemli hizmetler sunuyor. Çift kabinli sistem ve gideceği yeri belirleyen elektronik yön gösterici ile kullanım kolaylığı sunuyor.
Ayrıca KONE, kurduğu Asansör Okulu ile montör ve servis elemanları yetiştiriyor. Teknik eğitimlerin sonucunda KONE pasaportu verilen bu kişiler dünyanın her ülkesinde bakım yapabilecek sertifikasyonlara sahip oluyorlar. Özürlülere yönelik danışmanlık hizmeti de veren KONE, aynı zamanda Yeşil Bina danışmanlığı da yapıyor.

Apple Mağazaları

Apple Mağazaları


Londra’nın Apple mağazasının merkezine yerleştirilmiş olan bir asansör yolcuları bina zemininden birinci kata taşır. Asansör hidroliktir ve cam duvarlı bir vagona sahiptir. Vagonun üst kısmı açılabilir özelliktedir; üst cam kısmı üzerinde görünebilir herhangi bir mekanizm bulunmamaktadır, gövde üzerinde tek bir anahtar tuşu dışında herhangi bir buton bulunmaz. Yapının üzerindeki geleneksel butonlar yerine çukurun altından vagonu nişan alan bir lazer kullanılmaktadır; lazerle vagonun yüksekliği tespit edilerek, 1 mm hassaslıkla durdurulabilir.

Luxor Asansörü

Luxor Asansörü



Bu asansör, Las Vegas / Nevada – Luxor Oteli’nde bulunmaktadır. Casino piramit şeklindedir; dolayısıyla asansör, piramidin 39 derecelik eğimi olan dış cephesinin etrafında hareket etmektedir.

"Top of the Rock" Asansörü

"Top of the Rock" Asansörü


New York’ta Rockefellermerkezinde bulunan GE binasındaziyaretçiler yüksek hızlı cam asansör ile binanın 67., 69.ve 70. katlarındaki gözlem katlarına çıkarlar. Vagona girildiğinde sıradışı bir durum görünmemektedir. Ancak vagon hareket etmeye başladığı an içerideki ışıklar kapanır ve özel mavi bir ışık yanmaya başlar. Bu ışık bütün asansör gövdesini aydınlatır. Müzik çalmaya başlar ve içeride aynı zamanda çeşitli animasyonlar sergilenir. Bütün sürüş yaklaşık 60 saniye sürmektedir.

New City Hall, Hannover, Almanya

New City Hall, Hannover, Almanya


New City Hall'un asansör boşluğu

Bu asansör teknik açıdan Avrupa genelinde benzersizdir. Çünkü düz bir kalkış yaptıktan sonra iç kubbenin açı çizgisini takip etmek için 15 derecelik açıyla eğim kazanır. Yani sürüş sırasında vagon 15 derece eğilir. Asansör 43 metrelik yüksekliğe çıkar. “New City Hall”, 1913 senesinde inşa edilmiştir. Asansör ise 1943 senesinde yıkılmış, 1954 senesinde yenilenmiştir.

“The Gateway Arch”

“The Gateway Arch”


FOTO: David K. StaubSt. Louis, Missouri’deki “Gateway Arch” yolcuları ziyaretçi merkezinden alıp yapının zirvesine kadar taşıyan benzersiz bir asansör sistemidir.
Tramvay adı verilen bu asansöre girdikten sonra yolcular yatay uzanımlı silindir şeklinde bir bölmeye girer. Bölmenin iki tarafında da oturma yerleri vardır. Bu bölmeler vagon halinde uçuca eklenerek bir tren oluştururlar. Bu bölmelerin her biri asansör hareket halindeyken düz bir şekilde kalırlar ancak bütün sistem yapıdaki kavise uyumlu ve eğimli bir şekilde kemerin bir bacağından ilerler.
Kemerin içerisinde biri kuzey diğeri güney ucunda olmak üzere iki tane asansör bulunur. Giriş kapıları pencerelidir; insanlar gözlem bölmesine çıkarken Kemer’in iç yapısını gözlemleyebilir. Yolculuğun başlangıcında vagon halatlara asılı olarak hareket eder, sürüş süresince gidiş açısı değiştiğinde vagonlar yan yana gelir ve en sonunda da yolculuk halatların üzerinde biter.

Taipei 101

Taipei 101


Foto: Alton ThompsonTaipei 101 kulesinde çift vagonlu asansörler kullanılır. Park alanından giriş yapan yolcular öncelikle alt asansöre biner, 2. katta üst vagona geçiş yaparlar. Yoğunluk olmadığı saatlerde genellikle alt kat asansörü işlev dışıdır ve üst kat asansörü tek başına işlev gösterebilir. Örneğin, yemek saatlerinde 85. kattaki restorana 60. kattaki kişi üst kat asansörüyle geçiş yapabilir. Müşteriler rezervasyonlarını lobiye inmeksizin binanın orta kısmında çözebilirler. Birkaç hızlı ekspres asansör ise sadece binanın üst asansör lobilerine hizmet eder.
Yüksek hızlı gözetim vagonu asansörleri 16 saniyede dünya hız rekoru olan dakikada 1010 metreye ulaşır, daha sonra normal hıza yavaşlarlar. Asansör kapısı 5. kattan itibaren 37 saniye sonra açılır. Yolcuların hız sebebiyle oluşan basınca uyabilmeleri için aerodinamik vagon, karşıt yükler, kabin basınç denetimi gibi özel uygulamaları vardır. 52.kattan en alt kata iniş ise dakikada 600 metre hızda gerçekleşmekte, 52. saniyede kapılar açılmaktadır.

Eiffel Kulesi

Eiffel Kulesi


Eiffel Kulesi'nde bir makara
Eiffel kulesinde zemin kat, birinci ve ikinci katlara hizmet veren çift katlı asansörler bulunmaktadır. Kolonlar kulenin şekli itibariyle çaprazlama uzasa da, üst ve alt asansörler uyumlu bir çizgide ilerler, iki asansör arasındaki uzaklık mesafesi yukarıya çıktıkça azalır.
Geleneksel tasarımda ikinci kattan üçüncü kata çıkan dört asansör vagonu mevcuttur. Vagonlar birbirleriyle bağlantılıdır ve ağırlıklarını karşılıklı dengelemektedir. Bir vagon yükselirken diğer vagon inmektedir. Asansörlerin hareketleri vagonlardaki bir sinyal ışığıyla belirtilir.

Yeni Bina da Müteahhit Firmanin Sorumlulukları

 Yeni iskanı alınmış bir binada müteahhit firmanın teknik ve eksiklere dair sorumlulukları, hem Türk mevzuatı hem de genel inşaat hukuku çer...