24 Ağustos 2009 Pazartesi

GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN

GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN


Kanun Numarası: 6570

Kabul Tarihi: 18/05/1955

Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 27/05/1955

Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 9013

Madde 1 - Belediye teşkilatı olan yerlerle, iskele, liman ve istasyonlardaki gayrimenkullerin (Musakkaf olmıyanları hariç) kiralanmalarında kiralıyanla kiracı arasındaki hukuki münasebetlerde bu kanun ile Borçlar Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümleri tatbik olunur.

Mabetler kiraya verilemez ve ibadethane haricinde hiçbir iş için de kullanılamaz.

Madde 2 - (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 26/03/1963 tarih ve E. 1963/3, K. 1963/67 sayılı kararı ile.)

Madde 3 - (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 26/03/1963 tarih ve E. 1963/3, K. 1963/67 sayılı kararı ile.)

Madde 4 - Mobilyalı olarak kiraya verilen gayrimenkulerin, bu kanuna göre taayyün eden yıllık kira bellerine mobilya için belediye encümenlerince takdir edilen kıymetin yüzde yirmisinden fazla zam yapılamaz. Şu kadar ki bu suretle zam olunacak miktar kira bedelinin yıllık tutarını geçemez.

Kira müddetinin hitamından bir ay evvel yazı ile haber vermek şartiyle kiralayan mobilyalarını kısmen veya tamamen geri alabilir. Bu takdirde mobilyalar için yapılan zam nispetinde kiradan indirme yapılır.

Madde 5 - Kaloriferli gayrimenkullerde mahrukat fiyatlarındaki değişikliklerin kira bedellerine inikası nispeti hükümetçe tesbit ve ilan olunur.

Madde 6 - Kısmen mesken olarak kısmen de meskenden gayrı bir şekilde kullanılmak üzere kiralanmış bulunan veya tamamen mesken olarak kullanılmak üzere kiralanmış iken fiilen meskenden gayrı surette kullanılan gayrimenkullerin kira bedelleri zam bakımından mesken olmayan yerlere ait hükümlere tabidir.

Madde 7 - Kira şartlarına ve Borçlar Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümlerine riayet edilse bile aşağıdaki yazılı hallerde kiralayan

a) Kiracı tarafından gayrimenkulün tahliye edileceği yazı ile bildirilmiş olmasına rağmen tahliye edilmezse icra dairesine müracaatla tahliye istiyebileceği gibi,

b) Gayrimenkulü kendisi veya eşi veya çocukları için mesken olarak kullanma ihtiyacında kalırsa kira akdinin hitamında,

c) Gayrimenkulü kendisinin veya eşinin veya çocuklarının bir meslek veya sanatı bizzat icra etmesi için kullanma ihtiyacında ise kira akdinin hitamında,

ç) Gayrimenkulü yeniden inşa veya imar maksadiyle esaslı bir surette tamir, tevsi veya tadil için ve ameliye esnasında içinde ikamet veya iştigal mümkün olmadığı fennen anlaşıldığı takdirde kira akdinin hitamında,

d) Gayrimenkulü Medeni Kanun hükümlerine göre iktisabeden kimse kendisi veya eşi veya çocukları için tamamen veya kısmen mesken olarak ve yine kendisi veya eşi veya çocukları için bir meslek veya sanatın bizzat icrası maksadiyle iş yeri olarak kullanma ihtiyacında ise iktisap tarihinden itibaren bir ay zarfında kiracıyı keyfiyetten ihtarname ile haberdar etmek şartiyle altı ay sonra,

e) Kira bedelini vaktinde ödememelerinden dolayı haklı olarak bir yıl içinde kendilerine iki defa yazılı ihtar yapılan kiracılar aleyhine, ayrıca ihtara hacet kalmaksızın, kira müddettinin hitamında,

Tahliye davası açabilirler.

Aynı şehir veya belediye hudutları içinde kendisinin veya birlikte yaşadığı eşinin uhdesinde kayıtlı oturabileceği meskeni bulunan kimse, kirada oturduğu yeri, malikin isteği üzerine tahliye etmeye mecburdur.

Madde 8 - Bu kanunla Borçlar Kanununda gösterilen haller dışındaki sebeplerle açılacak tahliye davaları, mukavelelerde aksine şart bulunsa dahi mesmu olmaz.

Madde 9 - Kira mukavelelerinde; bu Kanunun kira bedellerinin tayinine mütaalik hususlar müstesna kiracı aleyhine değişiklik yapılamaz.

Madde 10 - (Mülga madde: 30/04/1973 - 1711/3 md.)

Madde 11 - Kiracı kira müddetinin bitmesinden en az on beş gün evvel mecuru tahliye edeceğini yazı ile bildirmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla bir yıl uzatılmış sayılır.

Madde 12 - Kiracı, mukavelede hilafına sarahat olmadıkça, kiralanan yeri kısmen veya tamamen başkasına kiralayamaz yahut istifade hakkını veya mukavelesini başkasına devredemez veyahut kendisi gayrimenkulü bırakmış olduğu halde hiç bir sebeple bu yeri kısmen veya tamamen başkalarına işgal ettiremez.

Kira akdinin esas gayesi itibariyle başkalarına kiralanması lazım ve mütat olan (Otel, pansiyon, talebe yurdu ve benzerleri) gayrimenkuller bütün gayrimenkulün devri veya kiralanması hali müstesna olmak üzere yukardaki fıkra hükmüne tabi değildir.

Bu maddenin birinci fıkrası hükmüne riayet etmeyerek bir gayrimenkule kiracı veya devir alan sıfatiyle girenler veya bu gayrimenkulü işgal edenler hakkında hiç bir ihtara hacet kalmaksızın sulh mahkemelerinde tahliye davası açılabilir.

Fuzuli şagiller hakkında 5917 sayılı kanun hükümlerinin tatbikı da istenebilir.(*)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) 5917 sayılı Kanunun yerini 3091sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun almıştır.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Madde 13 - Kira mukavelelerinin ve Borçlar Kanununun bu kanuna mugayir olmayan vecibelerine kiracılar veya ortaklariyle sanat, meslek ve ihtısasları dolayısiyle aynı meslek veya sanatı idame ettirecek olan mirasçıları ve meskenlerde ölen kiracı ile birlikte ikamet edenler tarafından tamamen riayet edildiği müddetçe bu kanunun yürürlükten kaldırılmasından üç ay sonraya kadar aleyhlerine tahliye davası açılamaz.

Madde 14 - 2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale Kanununa tabi olarak kiraya verilen gayrimenkuller hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur.(*)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) 2490 sayılı Kanunun yerini 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu almıştır.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Madde 15 - Kiralayan 7 nci maddenin b, c, d bentlerinde yazılı sebeplerden dolayı tahliye ettirdiği gayrimenkulü mücbir sebep olmaksızın üç sene müddetle eski kiracısından başkasına kiralayamaz.

ç fıkrasına göre tahliye edilen gayrimenkuller eski hali ile, mücbir sebepler olmadıkça üç sene müddetle başkasına kiraya verilemez.

ç fıkrasına istinaden tahliye edildikten sonra imar planına göre yeniden inşa veya esaslı şekilde tadil veya tevsi edilen gayrimenkullerin yeni hali ile ve yeni kira bedeli ile bir mesken veya bir ticarethane yerini eski kiracının kiralamağa tercih hakkı vardır. Bu hakkın, kiralayanın, yapacağı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde kullanılması şarttır.

Bu maddeye göre tercih hakkı bertaraf edilmedikçe, gayrimenkul üç yıl müddetle başkasına kiralanamaz.

Madde 16 - Hava parası olarak veyahut her ne nam ve suretle olursa olsun bu kanuna göre taayyün eden kira bedelinden fazla para alanlar, bunlar namına hareket edenler veya bunlara tavassut edenlere 15 inci madde hükmüne aykırı hareket edenler hakkında altı aydan bir seneye kadar hapis ve üç yıllık kira bedeli tutarınca ağır para cezası hükmolunur. Mükerrirler hakkında bu cezalar bir misli artırılır.

Madde 17 - Milli Korunma Kanununun 30 uncu maddesi ile 56 ncı maddesinin VII nci bendi ve bu maddeleri tadil veya ilga eden kanunlar yürürlükten kaldırılmıştır.

Madde 18 - Bu kanun 01/06/1955 tarihinden itibaren mer’idir.

Madde 19 - Bu kanunu icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

Ek Madde 1 - (Ek madde: 23/01/1998 - 4331/1 md.)

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, fırtına, taşkın, sel gibi tabii afetler nedeniyle zarar gören mülkiyeti veya idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait vakıf taşınmazların onarım veya restorasyonunu müteakip bir defaya mahsus olmak üzere afet öncesi kiracılarına Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaksızın Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen rayiç kira bedeli ile kiracılık hakkı tanınabilir.

Muvakkat Madde 1 - Bu kanunun kira bedeline mütaallik hükümleri:

a) Milli Korunma Kanununa tabi olan gayrimenkuller için 01/06/1955 tarihinden,

b) Milli Korunma Kanununa tabi olmayıp da serbest kira ile kiralanmış olan ve kira akitleri gayrı muayyen müddete inkilabetmiş bulunan gayrimenkullerin kira bedelleri bu kanunun mer’iyete vazından itibaren geçecek altıncı ayı takibeden ay başından,

c) Milli Korunma Kanununa tabi olmaksızın, serbest kira ile kiralanmakta olup da mukavele müddetleri muayyen olan gayrimenkullerde kira akitlerinin hitamından itibaren,

ç) (Değişik bent: 09/01/1956 - 6634/1 md.) C fıkrasında yazılı gayrimenkullerden bir yıldan fazla müddetle mukaveleye bağlanmış olup da bu kanunun mer’iyete girdiği tarihte bir seneden fazla müddeti bulunanlar için 01/06/1956 tarihinden itibaren mer’idir.

Bu kanuna göre kiraya zam yapılması icap ettiği hallerde yapılacak zam nispetlerinden aşağı nispette zam yapılacağını veya hiç zam yapılmıyacağını kiralayan, kanunun mer’iyete girmesinden itibaren bir ay içinde yazı ile tebliğ etmediği taktirde mevzuubahis zamlar bu kanunun meri’yete girdiği tarihten bir ay sonra ve yukarıdaki tarihlerden başlamak üzere uygulanır. Bu takdirde kiracı bir aylık müddetin sonundan başlıyarak bir ay içinde mukavelenin feshini ihbar edebilir ve bu ihbardan itibaren iki ay içinde gayrimenkulü tahliyeye mecburdur. Tahliyeye kadar geçen müddetin kirası zammı ile birlikte ödenir.

Muvakkat Madde 2 - Bu kanunun 7 nci maddesinde yazılı tahliye davaları bakımından:

a) Milli Korunma Kanununa tabi olan gayrimenkullerin kira mukaveleleri 31/05/1955 tarihinde,

b) Milli Korunma Kanununa tabi olmayıp da serbest kira ile kiralanmakta olan ve kira mukaveleleri gayri muayyen müddete inkilabetmiş bulunan gayrimenkullerin kira mukaveleleri ise bu kanunun mer’iyete vazı tarihinden itibaren geçecek altıncı ayın sonunda hitama ermiş addolunur.

Bu tarihlerden itibaren bir ay zarfında dava açılmadığı takdirde mukavelelerin hitam müddetleri beklenmesi zaruridir.

Geçici Madde 3 - (*)

T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (BAĞ - KUR), Türkiye Kızılay Derneği, Türk Hava Kurumu, Darülaceze Müdürlüğü, Darüşşafaka Cemiyeti ve bağlısı vakıflar, mazbut ve mülhak vakıflar ile Vakıflar Genel Müdürlüğü, Verem Savaş ve Kanserle Savaş dernekleri adına kayıtlı veya bunların kamu kuruluşları veya kamu yararına çalışan derneklerle müştereken sahip bulundukları gayrimenkullere (vasiyet edilenler dahil) ilişkin kira sözleşmeleri bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay sonra sona erer.

Bu süre içinde yukarıdaki Kurumlar veya bunların kira işlerini yürüten iştiraklerince rayiç veya emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartlar tespit edilerek kiracıya tebliğ edilir. Eski kiracının birinci fıkrada belirtilen altı ayı takip eden 30 gün içinde yeni kira bedeli ve şartlar üzerinden kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır.

(Değişik fıkra: 30/05/1984 - 3012/1 md.) Teklif edilen yeni bedele, kiralayan ve kiracılarca sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz olunabilir. 30 günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyenlerin, tahliyeleri icra memurluğundan istenir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) 11/10/1983 tarih ve 2912/1 md. ile gelen geçici md. hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Geçici Madde 4 - (*)

Belediyeler ve Özel İdareler ile Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adına kayıtlı veya bunların kamu kuruluşları veya kamu yararına çalışan derneklerle müştereken sahip bulundukları gayrimenkullere (vasiyet edilenler dahil) ilişkin kira sözleşmeleri bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay sonra sona erer.

Bu süre içinde yukarıdaki kurumlar ve bunların kira işlerini yürüten iştiraklerince rayiç ve emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartlar tespit edilerek kiracıya tebliğ edilir. Eski kiracının birinci fıkrada belirtilen altı ayı takip eden 30 gün içinde yeni kira bedeli ve şartlar üzerinde kira mukavelesi yapmaya hakkı vardır.

Teklif edilen yeni bedele ve şartlara kiracılarca sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz olunabilir. Otuz günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyenlerin tahliyeleri icra memurluğundan istenir.

İtiraz süresi içinde, belirlenen kira bedeline karşı sulh hukuk mahkemesine itiraz vaki olduğunda kiracı, dava sonuna kadar kurum ve kuruluşlarca tesbit edilen kirayı aylık olarak öder ve tahliye edilemez. Sulh hukuk mahkemesince rayiç ve emsale uygun olarak kira bedeli tesbit olunur. Mahkeme kararına göre kiracı lehine fark olduğu takdirde bu miktar ileriki aylık kiralara mahsup edilir.

Görülecek davalarda ilk ve eski kiranın toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri bu tespitlerde nazara alınmaz. Mahkeme tespitte bilirkişi olarak resmi dairelerce bildirilen teknik elemanlardan, Ticaret Odası temsilcisinden ve bir de hukukçudan olmak üzere üç kişilik heyeti resen seçer.

Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde mahkemece tesbit edilen kira bedeline göre kiracının yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde sözleşmeyi yapmayan ve biriken kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi icra memurluğundan istenir.

Bu davalar ivedilikle görülür.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) 15/01/1985 tarih ve 3151/1 md. ile gelen geçici md. hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Geçici Madde 5 - (Ek madde: 01/12/1993 - 3917/7 md.)

Sosyal Sigortalar Kurumu ile Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumunun sahibi veya ortağı bulunduğu gayrimenkuller için 01/01/1993 tarihinden önce 22/04/1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanunu ile 18/05/1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna göre yapılmış olan kira sözleşmeleri, sözleşmelerin bitim tarihinden itibaren üç ay sonra, işletme hakkının devrine ilişkin sözleşmeler ise bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay sonra sona erer.

Kurumlarca, bu süre içinde rayiç bedel veya emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartları tespit edilerek kiracıya tebliğ olunur. Eski kiracının, birinci fıkrada belirtilen üç ayı takip eden (30) gün içinde yeni kira bedeli ve şartları üzerinden 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümlerine göre kira sözleşmesi yapmaya veya teklif edilen yeni kira bedeline sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz etmeye hakkı vardır. 30 günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyen kiracıların tahliyesi ilgili icra memurluğunca sağlanır.

Belirlenen kira bedeline karşı süresi içinde dava açılması halinde, dava sonucuna kadar Kurumlarca tespit edilen yeni kira bedeli üzerinden ödeme yapılır. Dava sonucunda belirlenen kira bedeline göre; kiracı lehine doğacak farklar takip eden aylara ait kira bedelinden mahsup edilir.

Kira bedellerinin tespitine ilişkin davalarda, toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri dikkate alınmaz.

Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde, mahkemece tespit edilen kira bedeline göre kiracının 22/04/1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanunu ile 18/05/1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna göre yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde sözleşme yapmayan ve varsa birikmiş kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi ilgili İcra Memurluğundan talep edilir.

Bu şekilde tespit edilen yeni kira bedelleri, yılda bir defa Devlet İstatistik Enstitüsü tüketici fiyat endeksindeki artış oranından az olmamak üzere rayiç veya emsal değere yükseltilir.

Birinci fıkrada belirtilen kurumların kamu kuruluşlarına kiralanmış bulunan gayrimenkulleri hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır.

Geçici Madde 6 - (Ek madde: 23/01/1998 - 4331/2 md. ; İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 20/05/1998 tarih ve E. 1998/10, K. 1998/18 sayılı kararı ile)(*)

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
TARİHÇE : 1 - Anayasa Mahkemesince iptal edilen madde metni:
Geçici Madde 6 - (Ek madde: 23/01/1998 - 4331/2 md.)
Vakıflar Genel Müdürlüğünün mazbut ve mülhak, vakıflara ait gayrimenkullere ilişkin kira sözleşmeleri bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay sonra sona erer. Bu süre içinde Vakıflar Genel Müdürlüğü ve mütevellilerince rayiç veya emsal bedellere uygun olarak yeni kira bedeli ve şartları tespit edilerek kiracıya tebliğ olunur, aynı zamanda bu bedel üzerinden gayrimenkulü kiralamak isteyen üçüncü şahıslara uygun biçim ve yöntemlerle şartlar duyurulur.
İkinci fıkradaki şartları kabul eden ya da daha fazla bedel teklif eden üçüncü şahısların varlığı halinde eski kiracıların en yüksek bedel üzerinden birinci fıkrada belirtilen üç ayı takip eden otuz gün içinde yeni kira sözleşmesi yapmaya öncelikle hakları vardır.
Otuz günlük süre içinde kira sözleşmesi imzalayan ve gayrimenkulü de tahliye etmeyen kiracının tahliyesi, bu sürenin bitiminden sonra Vakıflar Genel Müdürlüğünün başvurusu üzerine başkaca tebligata gerek görülmeden mahalli mülki amirlerinin kararı ile bir hafta içinde boşalttırılır. İdare ve yargı organlarına yapılacak başvurular, bu kararların yerine getirilmesini durdurmaz.
Belirtilen kira bedeline karşı süresi içinde dava açılması halinde, verilen karar kesinleşinceye kadar Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen yeni kira bedeli üzerinden ödeme yapılır. Dava sonucuna göre belirlenen kira bedeline göre kiracı lehine doğacak farklar, takip eden aylara ait kira bedellerinden mahsup edilir.
Kira bedellerinin tespitine ilişkin davalarda ilk ve eski kiranın toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri nazara alınmaz.
Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde mahkemece tespit edilen kira bedeli üzerinden kiracının yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır.
Bu süre içinde sözleşme yapmayan ve varsa birikmiş kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi ilgili İcra Müdürlüğünden talep edilir.
Yeni sözleşme ile akdolunan kira bedelleri, müteakip kira dönemlerinde geçen yılın aynı ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen 12 aylık Toptan Eşya Fiyat Endekslerinden az olmamak üzere, rayiç veya emsal değer dikkate alınarak yükseltilir. (*)
(*) Anayasa Mahkemesinin 20/05/1998 tarih ve E.1998/10, K.1998/18 sayılı Kararı ile iptal edilen bu maddenin; anılan mahkemenin 20/05/1998 tarih ve E.1998/10, K.1998/3-2 sayılı Kararı ile; İptal kararının Resmi Gazetede yayımlanacağı güne kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiştir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Geçici Madde 7 - (Ek madde: 16/02/2000 - 4531 S. K./1 md.)(*)

Sözleşmelerde kararlaştırılan kira paraları 2000 yılında yıllık %25, (...)(**) oranında artırılabilir. Ancak, taşınmazın bulunduğu bölgede rayiç kira parasındaki artış bu oranların altında ise bu oranlar uygulanmaz.

Kira parasının yabancı para veya kıymetli madene endeksli olarak belirlendiği sözleşmelerde ayrıca yıllık artış uygulanamaz.

Kira parasının artış sınırlarının aşılması amacıyla yeniden kira sözleşmesi yapılamaz.

Kira tespit davalarında da yukarıdaki sınırlamalara uyulur.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz mallarda 2001 yılındaki artışlarda uygulanacak oran, 12/01/2001 tarih ve 24285 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 248 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliği ile %10 olarak tespit edilmiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine, 09/10/2001 tarihli ve 24548 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 258 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliği ile 248 nolu tebliğ yürürlükten kaldırılmış ve kira, irtifak ve kullanım hakkı bedellerindeki artışlarda sözleşmelerdeki hükümlerin uygulanması gerektiği ilan edilmiştir. Ayrıntılı bilgi için Emlak Vergisi Kanunu altında yer alan Tebliğ 258'e bakınız.

(**) Burada yer alan "2001 yılında ise yıllık %10" ibaresi, 15/09/2001 tarih ve 24524 sayılı R.G.de yayımlanan, 19/07/2001 tarihli ve E:2001/303, K:2001/333 Karar Sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kanuna İşlenemeyen Geçici Maddeler

1) 09/01/1956 tarihli ve 6634 sayılı Kanunun geçici maddesi:

Geçici Madde - 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları hakkındaki Kanunun muvakkat 1 inci maddesinin Ç fıkrasına müsteniden açılmış olup da halen derdest bulunan davalar reddolunur. Bu husustaki ilamlar icra dairelerince infaz olunmıyarak dosyaları muameleden kaldırılır.

Davaların reddi ve icra dosyalarının muameleden kaldırılmasından dolayı harc ve resim alınmaz ve evvelce alınmış olan peşin harc ve resimler alakalılara iade olunur.

2) 30/05/1984 tarihli ve 3012 sayılı Kanunun geçici maddesi:

Geçici Madde - 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna 2912 sayılı Kanunla Eklenen Geçici Maddenin İkinci Fıkrasına göre yeni kira sözleşmesi yapmayanlardan gayrimenkulleri henüz tahliye etmeyenlerce bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde kiralayan kurum tarafından belirlenen kira bedellerine karşı sulh hukuk mahkemesine itiraz vaki olduğunda dava sonuna kadar kiracı, kurum ve kuruluşlarca tespit edilen kirayı aylık olarak öder ve tahliye edilemez. Sulh hukuk mahkemesince rayiç ve emsale uygun olarak kira bedeli tespit olunur. Tespit edilen kira bedeli 1 Mayıs 1984 tarihinden itibaren geçerli olup, karar ile kiracı lehine fark olduğu takdirde bu miktar ileriki aylık kiralara mahsup edilir.

Görülecek davalarda ilk ve eski kiranın toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri bu tespitlerde nazara alınmaz. Mahkeme tespitte bilirkişi olarak resmi dairelerce bildirilen teknik elemanlardan, ticaret odası temsilcisinden ve bir de hukukçudan olmak üzere üç kişilik heyeti resen seçer.

Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde mahkemece tespit edilen kira bedeline göre kiracının yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde sözleşmeyi yapmayan ve biriken kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi icra memurluğundan istenir.

Kurumlar tarafından yapılan tebligat üzerine kurumca tespit edilen kira bedeline uygun olarak kira sözleşmesi yapılmış olması yukarıdaki fıkrada açıklanan itiraz hakkının kullanılmasına engel teşkil etmez. Bu takdirde mahkeme kararının kesinleşmesi ile tespit edilen kira mukavele tarihinden geçerli olur.

Bu davalar diğer davalara nazaran öncelikle görülür.

Devre Tatil Şartları

DEVRE TATİL

Devre tatil sözleşmeleri, en az üç yıl süre için yapılan ve bu süre zarfında yıl içinde, belirli veya belirlenebilecek ve bir haftadan az olmayacak bir dönem için bir veya daha fazla sayıdaki taşınmazın kullanım hakkının devri ya da devri taahhüdünü içeren ve bir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunlu, yazılı sözleşme ya da sözleşmeler grubudur.

Devre tatil sözleşmelerine ilişkin usul ve esaslar “Devre Tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik” ile düzenlenmiştir. Bu Yönetmelik; başta devre tatil sözleşmeleri olmak üzere, devreli tatil temelli olarak, tüketiciye belirli veya belirlenebilir bir taşınmazın, bir kısmının veya tamamının kullanım hakkını, belirli veya belirlenebilir bir dönem süresince doğrudan veya dolaylı olarak sağlayan sözleşmelere uygulanacaktır.

Buna göre, devre tatil sözleşmesinin yazılı olarak yapılması ve bu sözleşmenin bir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunludur. Ayrıca bu sözleşmede, Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirlenen şartların bulunması zorunludur.

Tüketici, sözleşmenin her iki tarafça imzalanmasından itibaren on gün içinde hiçbir sebep göstermeksizin ve hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin cayma hakkını kullanarak sözleşmeden dönebilir. Sağlayıcı, bu süre dolmadan devre tatil sözleşmesine konu mal ve/veya hizmet karşılığında tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemez. Sözleşmenin, devre tatil sözleşmesine konu tesiste akdedilmesi halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu durumda, sözleşmenin devre tatile konu tesiste yapıldığını ispat külfeti sağlayıcıya aittir.

Sözleşmede yer alması gereken ve 5 inci maddede belirlenen asgari koşullardan biri eksik olduğu taktirde tüketici, sözleşmeyi imzaladığı tarihten itibaren 3 ay içinde bir bildirimde bulunarak, bu sürenin sonuna kadar eksikliğin giderilmesini talep ve aksi taktirde sürenin bitiminde sözleşmenin kendiliğinden sona ermiş olacağını ihbar edebilir.Bu süre içinde eksiklik giderildiği taktirde, cayma hakkı için 6 ncı maddede öngörülen süre, eksikliği giderici bilginin yazılı olarak tüketiciye ulaştırıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar.Buna karşılık süre içinde eksiklik giderilmez ise sözleşme 3 aylık sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Bu halde tüketici bedel, cezai şart tutarı veya tazminat adı altında hiçbir ödemeyle yükümlü tutulamaz; yaptığı ödemeler varsa bunlar da sona erme tarihinden itibaren 10 gün içinde kendisine iade edilir.

Sağlayıcı taşınmaz veya taşınmazlar hakkında bilgi isteyen tüketiciye tanıtım amaçlı bir broşür verir. Bu broşürde Yönetmeliğin 10 ncu maddesinde belirtilen şartların yer alması gerekmektedir. Devre tatil sözleşmesinde taraflar aksini kararlaştırmadıkça ve mücbir sebepler dışında, broşürde yer alan şartlarda değişiklik yapılamaz.

Ayrıca, 4077 sayılı TKHK’a 4822 sayılı Kanun’ la eklenen 6/B maddesine aykırılığın cezası 25 inci maddenin 2 fıkrasında yüz milyon TL. olarak belirlenmiştir.

Devre Tatil Nedir?

DEVRE TATiL NEDiR:
Devre tatil kavramini, tenis oynamaktan hoslanan bir kisinin bu sporu yapmak için bir tenis kortu satin almaktansa bir tenis kulübüne üye olarak dilediği zaman tenis oynamasina benzetebiliriz. Bu kavram; bir ailenin süresiz olarak (devremülk) ya da belli yillar boyunca (devre tatil) tatil köylerinde her yil bir ya da kaç hafta tatil amaçli kullanim hakkini ifade eder.

DÖNEM NE DEMEKTİR:
Dönem aslında mevsimleri ifade etmektedir, deniz tatili yapılan tesislerde ayrı, kış - kayak tatili yapılan tesislerde ayrı, kaplıca turizmine açık tesislerde ayrı kullanım mevsimleri olduğundan bu kullanım periyodları DÖNEM adı altında sınıflandırılmaktadır.

KIRMIZI, BEYAZ, SARI, MAVİ GİBİ RENKLER NEYİ İFADE ETMEKTEDİR:
Kırmızı: Yılın bir bölümü o tatil tesisinin ağırlıklı olarak kullanıldığı zamandır. Bu, deniz kıyısı için yaz, kayak tesisleri için kış anlamına gelmektedir, Kırmızıya sahip olmak, değişim yaparken avantajlı olmak demektir. Diğer renkler: Yoğun kullanımın olmadığı dönemleri ifade eder, tesislere ve değişim sistemlerine göre sarı, beyaz, mavi, yeşil gibi adlandırmalar yapılmıştır.

DEVRE TARİHİ NE DEMEKTİR:
Devre tatilin yılın hangi haftalarında kullanılabileceğini belirler. Tesis uygulamasına göre bu, seçenekli bir hafta olabilir ve önceden rezervasyonunuzu yaptırarak tarihinizi netleştirebilirsiniz.

DEVRE TATiL SiSTEMiNiN AVANTAJLARI.
Ülke ekonomisi açisindan: Kaliteli turistik tesisler ve konaklama ünitelerinin insaasi, ikincil konutlarla birlikte gelen kaynak israfina son verilmesi, tatil yörelerinde düzenli ve çevre dostu yapilasma, daha genis sezonlar, kaliteli ve harcama gücü yüksek turist girisi, yurt disi tanitim, kamu gelirlerinde ve istihdamda artis, devre tatil sektörünün ülke ekonomisine getireceği faydalardan sadece birkaçidir.
Tüketici açisindan: Garantili ve sabit fiyatlarla yarinin tatillerine bu günden sahip olmak, kalite olarak klasik otel odasinin çok üzerinde bir ünitede tatil geçirme, değisim sistemlerinin sunduğu çesit ve esneklik sayesinde farkli yer ve zamanlarda değisik türde tatil yapma imkani, sistemin tüketiciye sağladiği yararlardir.
Yatirim ve isletmeci açisindan: Yatirim asamasinda yapilacak satislardan pre-finasman sağlama olanaği, doluluk endisesini asma, belli standartlari baz alan değisim sistemlerine katilmanin verdiği prestij ve bu kanal ile dünyanin bir çok ülkesinde sağlanan tanitim, yatirimci ve isletmeciler için önde gelen faydalar olarak siralanabilir.

TARiHÇESi:
İlk uygulamalar, 1960'larda Fransiz Alplerinde "artik oda kiralamayin, oteldeki odanizi satin alin, çok daha ucuz!" slogani ile basladi. Asil gelisimini ABD'de yasadi. Florida'da yazlik ev sitelerinin insaasi ve satisinin patladiği 70'li yillarda gelen petrol krizi, yazlik ev satislarini biçak gibi kesince alternatif arayan yatirimcilar, ayni evi haftalik kullanimlara bölerek bir çok aileye satti ve devre tatil kavrami gelisti. Ancak bu kez de her sene ayni hafta ayni yerde tatil yapmanin monotonluğu kullanicilari olumsuz etkiledi. Değisiklik gereksinimi sonucu 1974 yilinda RCI (Resort Condominiums International) kuruldu. RCI, devre sahiplerine haftalarini baska zamanlarda, tesislerde, ülkelerde kullanma imkani sundu. Ardindan Interval International ayni amaçla 1976 yilinda kuruldu. 1980'lerin ikinci yarisinda sektör hizla yayilarak Avrupa basta olmak üzere dünyanin dört bir yaninda yükselise geçti. Bugün dünyada 90 ülkede bes milyonun üzerinde devre tatil sahibi aile bulunmaktadir.
Türkiye'de devremülk uygulamalarina 1980'lerde baslandi. 90'larin basinda uluslarasi standartlara göre planlanip gelisen bir çok modern tesis insa edilmeye baslandi. Bugün Türkiye'de 50'den fazla tesis hizmet vermektedir.

TÜRKiYE'DE DEVRE TATiL SiSTEMiNiN BUGÜNÜ.
Türkiye'de 200.000 (50.000'den fazla üye) kisi devre tatil kullanimiyla tatillerini değerlendirmektedir. Değisim sistemlerini (RCI, Interval) kullanan 25.000 aile (100.000 kisi) vardir. Diğer 25.000 aile ise değisim sistemi olmayan sabit kullanimli tesislerden yararlanmaktadir.
Bazi devre tatil tesisleri verdikleri hizmette yeterince profesyonel olmadiklari için devre tatil kullanicisi bu tesislerden beklentilerini karsilayamamaktadir. Servisin ciddiyeti ve kalitesi gereken standartlarin altinda kaldiğinda kullanici tesisten negatif izlenimlerle ayrilmaktadir; bunlar sektör adina yapilmis ciddi hatalardir.
Artem, tüm bunlar yüzünden atil kalmis devrelerin daha verimli biçimde değerlendirilmesi, gerçek kullaniciya satilmasi konusunda çalismalar yaparak geçmiste yapilmis hatalarin telafisini sağlamaktadir.

DEVRE TATiL KONUSUNDA EN ÇOK SORULAN SORULAR
Soru: Kullanicinin devremülkünü ya da devre tatilini satmasi mümkün müdür?
Cevap: Devremülk bugün için ikinci el satisi mümkün olan bir üründür. ikinci el devremülk Dünya'da 1990'larin ortalarindan bu yana gelisim göstermistir.
Soru: ikinci el devremülkler yeni devremülklere göre daha mi kalitesizdir?
Cevap: Kesinlikle daha kalitesiz değildir, bununla birlikte fiyatlari yeni devremülklere oranla daha avantajlidir.
Soru: RCI ve Interval kimdir?
Cevap: En eski ve genis uluslararasi değisim sirketi RCI devremülk sahiplerinin sahip olduklari tatil haftalarini dünya üzerindeki diğer tatil haftalariyla değistirebilme imkani sağlayan uluslararasi bir kurulustur; 90 ülkedeki 3000 tesis ile isbirliği halinde 30 yildan beri çalismalarini sürdürmektedir. ikinci siradaki kurulus Interval International'dir, 35 ülkedeki 1700 devremülk ile beraber çalismaktadir.
Soru: RCI ve Interval kendine ait tatil köylerine sahip midir?
Cevap: Hayir. Sadece kendilerine üye olan tatil köylerinin elinde bulunan devremülk ve devre tatillerin değisimleriyle ilgilenmektedirler.
Soru: Nasil değisim yapabilirim?
Cevap: Değisim, telefonla yapilabilen çok kolay bir islemdir. Haftanizin değisimi için RCI ve Interval'i arayip müsteri servisleriyle ve rezervasyon departmaniyla irtibata geçmeniz yeterlidir. Devreyi değistirmek belli ücret tarifelerine tabidir.
Soru: Ben değisim yaptiğimda baska biri benim zamanimi kullanabilir mi?
Cevap: Hayir. Bütün haftalar bankada biriktirilir ve birikmis olan bu haftalarinizi daha sonraki dönemlerde kullanabilirsiniz.
Soru: Devremi kiralayabilir miyim?
Cevap: Devrenin yasal sahibiyseniz onu kiraya verebilirsiniz.
Soru: Ben değisim yaparken benimle birlikte baskalari bu değisimden faydalanabilir mi?
Cevap: Evet. Misafirinizin adini değisim sirketine vermek ve sertifika almak zorundasiniz.
Soru: Düsük sezon - yüksek sezon ne demektir?
Cevap: En popüler haftalar Nisan ayindan sonraki dönemleri kapsayan, yüksek sezon adi verilen kirmizi haftalardir. Düsük sezon adi verilenler ise kis sezonunu kapsayan beyaz ve mavi haftalardir.

DEVREMÜLK VE DEVRE TATiL'DE iKiNCi EL
Devre tatil kavramı, kullanıcıya sunduğu sonsuz olanaklarla tatil düşüncesine yeni boyutlar getirmiştir. Bir ya da bir kaç tatil maliyetiyle kuşaklar boyu tatil yapabilme olanağını sunan devre tatil tesisleri, turizm sektörünün işleyişi içerisinde hakettiği yeri bulma yolunda ilerlemektedir.
Çeşitli nedenlerden ötürü, devre mülk - tatillerini kullanamayan devre sahipleri, bu ürünleri atıl vaziyette bırakmak yerine; daha verimli kullanabilecek yeni sahipler bulma düşüncesine yönelebilirler. Devre tatil'de ikinci el kavramının doğmasına yol açan bu yöneliş, devre mülk - tatil ürünlerinin çok daha ekonomik koşullarda yeni sahibine ulaşmasını sağlamaktadır.

BiR DEVRE SAHiBiNiN DEVRESiNi KENDi OLANAKLARI iLE YENi SAHiBiNE ULASTIRMASI iÇiN YAPMASI GEREKENLER:
1- Ön hazirlik: internette arama motorlarindan (yahoo, google gibi) devre tatille ilgili siteleri çağirmak ve onlari ziyaret ederek bilgi sahibi olmak.
2- Gazeteye ilan vermek: Türkiye'nin 3 büyük gazetesine, Türkiye geneline devre mülk devre tatil sütununa ilan vermek. Günlük maliyeti her ilan için yaklasik 65$ civarindadir.
3- Bütçe yapmak: devrenin yeniden değerlendirilmesi için birinci eldeki değerinin (satin alma bedelidir) en az % 10'una kadar bütçe ayirmak gerekecektir.
4- Beklemek: devrenin elden çikarilmasi için 6 ay ile 2 yil arasinda genis bir zaman gerekebilir (hemen satilmasi mucize olur).
5- Yakin çevreyi değerlendirmek: Es, dost, ahbap ya da yakin çevre kullanilarak tanitim yapilabilir.
6- Tanitim kitleri kullanmak: Tanitim ister devre sahibi ister araci kurum tarafindan yapilsin mutlaka tanitim kitleri (fotoğraf, tanitim CD'si) gibi özellikler kullanilmalidir.
7- Tesisi devreye sokmak: Tesisle de bağlanti kurulup, devreyi satmak isteğini bildirmek, varsa tesis bültenine ilan vermek.
8- Araci kurumla çalismak: Bir araci kuruma gitmek, onlar bu konuda uzman olduklarindan kalici profesyonel çözümler sunabilirler.

DEVRE TATiLiN EL DEGiSTiRMESiNDE ARACI KURUMLARLA ÇALISMANIN AVANTAJLARI
1- 7 gün 24 saat internet hizmetleri
2- Yilin 365 günü Türkiye'nin en büyük gazetelerinde sürekli ilanlar
3- Avrupa ve Amerika'da bulunan ikinci el kuruluslarinin ortak portföyünden yararlanma olanaği
4- Aliciya uzun vadeli, düsük faizli 36 aya varan banka kredisi imkani
5- Telemarketing yöntemleriyle uzman satisçilar kullanilarak yapilan satislar
6- Tüm devir islemlerinin araci kurulusun uzmani tarafindan yürütülmesi
7- Devrenin up grade edilmesi
8- Baska bir tesiste, baska bir devre ile takas
9- Barter ortaminda ihtiyaç duyulan herhangi bir ürün veya hizmetle takas

ARTEM'LE ÇALISMANIN AVANTAJLARI
1. Ürün birebir tanitimlarda değerlendirilir.
2. Alici - satici parasal alisveriste risk almamak için Artem'i garantör olarak atayabilir.
3. Artem tapu devrini (24 saat içinde) ve satis sonrasi islemleri yapar (Belediye beyani, tesis ve değisim sirketlerine bildirim gibi).
4. Aliciya ve saticiya tesisler hakkinda güncel ve doğru bilgiyi Artem verir, problemli tesislerden devre alisverislerine araci olmaz.
5. Artem'in müsterisi, çesitli kredi kartlarinin sağladiği vade ayricaliğindan yararlanir ve kartina puan kazanir.
6. Satin alan; tesis fiyatlarina nazaran daha ekonomik fiyatlarla ve en iyi sartlarla tatil haklarina sahip olur.
7. Artem'de alici, devreyi görerek bilerek alir, alici ve satici kendi kararlarini özgür iradeleriyle verir, hukuksal danismanlik hizmetlerinden yararlanir.
8. Artem Türkiye'de ilk kez tatil köylerinin hareketli görüntülerini tanitim CD'lerine toplayarak tanitim amaçli çalisma yapmistir.
9. Web sitesinde bütün tesislerin bilgilerini, görüntülerini ve varsa tesislerin web adreslerini linkler bölümünde 24 saat yayinlar.
10. Artem müsterileri, kendilerine verilen referans numaralariyla ürün bilgilerine 24 saat ulasip, istedikleri islemi web üzerinden yapabilirler.
11. Artem bilgi islem merkezi data sistemi üzerinden 180.000 sirkete 4 gün içinde tanitim yapabilecek düzeydedir.
12. Sisteme getirdiği tatilde finansal mantikla genis kitlelere ulasip bu tatil anlayisini kabul ettirmistir.

Devre Tatiller Hakkında Yargıtay Kararı

T.C.
Y A R G I T A Y
13.HUKUK DAİRESİ
SAYI:

ESAS KARAR
2004/844 2004/8276


Y A R G I T A Y İ L A M I


MAHKEMESİ :A. 1.Tüketici Mahkemesi
TARİHİ :18.11.2003
NO :142-425
DAVACI :Tayyar
DAVALI :P. Tic.A.Ş.
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı ile 24.12.1998 tarihinde 600 dolar peşin kalan 5900 dolar için 26 adet bono vermek suretiyle devre tatil sözleşmesi imzaladığını, gerek üyelik başlangıç tarihi olan 25.1.2001 tarihinde gerekse dava tarihinde sözleşmeye konu olan tatil köyü mevcut olmadığından mal ve hizmetten bu güne kadar yararlanamadığını, 29.11.2001 dönemde göndermiş olduğu ihtar ile de sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek, ödemiş olduğu 2320 doların ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, henüz ödenmeyen 4180 dolar bedelli 19 adet bononun ise iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığını öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığı, sözleşme tarihinden 25.6.1999 tarihine kadar olan bonoları ödemek suretiyle sözleşmeyi benimsediği, davalının edimlerini yerine getirmediği konusunda da bir iddianın bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Devre tatil sözleşmeleri BK.nun 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşme BK.nun da düzenlenen sözleşme tiplerinden biri olmadığından atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit
tiplerini kapsadığından (hizmet, kira, vekalet, satış gibi) karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Taraflar arasında yukarıda açıklanan tanıma uygun olarak 24.12.1998 tarihinde sözleşme yapıldığı, tarafların iddia ve savunmaları ile ibraz edilen belgeler gözetildiğinde bu sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olduğu ve kullanım başlangıcının ise 25.1.2001 tarihli olarak kararlaştırıldığı dosyada yer alan sözleşmeden anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde kanunun amacının ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin ekonominin gereklerine ve ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek olduğu anlaşılmaktadır. Şu haliyle tüketici kanunun da yer alan hükümler buyurucu nitelikte hükümler olup, tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde imzalayacakları sözleşmelerin yasanın bu buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi yasanın tanımını yaptığı 8. ve 9. maddelerinde belirlenen kapıdan satış niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kapıdan satışlar işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mütabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olarak tanımlandıktan sonra, aynı yasa maddesinde bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbest olduğu vurgulanmıştır. Yasanın 9. maddesinde ise satıcının hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte, en az 12 punda siyah koyu harflerle yazılmış ve içeriği yasada açıklanan cayma belgesini vermeyi satıcıya yükümlülük olarak getirmiştir. Somut olayda satıcının davacıya cayma bildirim belgesini verdiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken konu bu tür satışlarda yasanın 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağı yönü üzerinde durmak gerekir. Az yukarıda açıklandığı gibi satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir. BK.nun 219-221 maddelerinde tecrübe ve muayene şartlı satım alıcının malı tecrübe ve malı muayene edip tasvip etmesi irade şartına bağlı olarak yapılan satım olarak tanımlanmıştır. 4077 sayılı kanunun 8. maddesinde düzenlenen satışlar ise BK.nun anlamında tecrübe ve muayene şartıyla satışlardan olup burada sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış, tamamen tüketicinin iradesine bırakılmıştır. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasındaki süre de sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu
aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümlerini doğurur, cayması halinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz.
Somut olayda taraflar arasındaki devre tatil satış sözleşmesi 24.12.1998 tarihli olmakla beraber kullanım başlangıcı 25.1.2001 tarihidir. Ne var ki davacı gerek dava gerekse temyiz dilekçesinde sözleşmede yapılması öngörülen tatil köyünün mevcut olmadığını, bu güne kadar da hizmetten yararlanmadığını, mal ve hizmeti tecrübe ve muayene imkanı olmadığını savunmuştur. Dosya kapsamından tesislerin tamamlanarak faaliyete geçip geçmediği, davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı da anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece bu konuda araştırma ve inceleme yapılarak tesislerin tamamlanıp davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı belirlenmeli, cayma hakkının mal ve hizmetin tecrübe ve muayene edilmesinden sonra başlayacağı göz önünde tutularak sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/5531

K. 2004/14707

T. 18.10.2004

• DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ ( Kapıdan Satış Niteliğinde Olduğu - Cayma Hakkı/7 Günlük Tecrübe ve Muayene Süresi Başlangıcının Kullanım Başlangıcı Tarihi Olacağı )

• KAPIDAN SATIŞ ( Devre Tatil Sözleşmelerinin Bu Nitelikte Olduğu - Kullanım Başlangıcının İleri Bir Tarih Olup Cayma Süresinin Ancak Bu Tarihte Başlayacağı )

• TÜKETİCİNİN KORUNMASI ( Devre Tatil Sözleşmelerinin Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da Düzenlendiği - Kapıdan Satış Niteliğinde Olduğu/Cayma Süresinin Başlangıcı )

• SÖZLEŞMEDEN CAYMA HAKKI ( Devre Tatil Sözleşmesi - 7 Günlük Tecrübe ve Muayene Süresi Başlangıcının Kullanım Başlangıcı Tarihi Olacağı/Kapıdan Satış Niteliğinde Olduğu )

• SÜRE ( Devre Tatil Sözleşmesi/Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da Düzenlendiği - 7 Günlük Tecrübe ve Muayene Süresi Başlangıcının Kullanım Başlangıcı Tarihi Olacağı )

818/m.19

4077/m.1,6/B,8/2,9


ÖZET : Devre Tatil Sözleşmeleri, atipik sözleşmeler olup, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da düzenlenmektedir. Tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri içerisinde imzalayacakları sözleşmelerin, yasanın buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir.
Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi kapıdan satış niteliğindedir. Kapıdan satışlar, satış mekanları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olup bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetme hakkı vardır.
Bu tür satışlarda 4077 sayılı Yasanın 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağı önemlidir. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasında süresinde sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümlerini doğurur, cayması halinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz.
Olayda, taraflar arasında devre satış sözleşmesi imzalanmakla birlikte, kullanım başlangıcı ileri bir tarih olup dönem tarihinin ise 10. hafta olarak kararlaştırılması karşısında cayma süresinin ancak bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile kapıdan satış niteliğinde olan devre tatil sözleşmesini imzaladığını, sözleşmenin 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı TKHK'ya uygun şekilde düzenlenmediğini, ayrıca cayma bildirimi belgesi de verilmediğini öne sürerek, sözleşmenin feshi ile 35 adet senedin iptali ve ödenen 1200 doların iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, kapıdan satış niteliğinde 5.3.2003 tarihli devre tatil sözleşmesi yapılmıştır. Davacı, sözleşmenin geçersiz olduğunu, ayrıca usulüne uygun cayma bildirimi belgesi verilmediğini belirterek, iş bu davayı açmıştır. Davalı ise, davacıya sözleşme yapılırken verdiği cayma bildirimi belgesini ibraz etmiştir. Bu belge, TKHK'nın 9. maddesine uygun olarak düzenlenmiş olup, davacının imzasını taşımaktadır. Davacı daha sonra 13.5.2003 tarihli ihtarnameyi davalıya göndererek, sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir.
Devre Tatil Sözleşmeleri BK'nın 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşme BK'nın da düzenlenen sözleşme tiplerinden biri olmadığından atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit tiplerini kapsadığını ( hizmet, kira, vekalet, satış gibi ) karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Taraflar arasında yukarıda açıklanan tanıma uygun olarak 5.3.2003 tarihinde sözleşme yapıldığı, tarafların iddia ve savunmaları ile ibraz edilen belgeler gözetildiğinde bu sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olduğu ve kullanım başlangıcının ise 5.3.2003 tarihli olup tahsis edilen dönemin ise 10 hafta olarak kararlaştırıldığı dosyada yer alan sözleşmeden anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde kanunun amacının ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek olduğu anlaşılmaktadır. Şu haliyle tüketici kanununda yer alan hükümler buyurucu nitelikte hükümler olup, tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde imzalayacakları sözleşmelerin yasanın bu buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi yasanın tanımını yaptığı 8. ve 9. maddelerinde belirlenen kapıdan satış niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kapıdan satışlar işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olarak tanımlandıktan sonra, aynı yasa maddesinde bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbest olduğu vurgulanmıştır. Yasanın 9. maddesinde ise satıcının hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte, en az 12 punda siyah koyu harflerle yazılmış ve içeriği yasada açıklanan cayma belgesini vermeyi satıcıya yükümlülük olarak getirmiştir. Somut olayda satıcının davacıya cayma bildirim belgesini verdiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken konu bu tür satışlarda yasanın 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağı yönü üzerinde durmak gerekir. Az yukarıda açıklandığı gibi satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir. BK'nın 219-221. maddelerinde tecrübe ve muayene şartlı satım alıcının malı tecrübe ve malı muayene edip tasvip etmesi irade şartına bağlı olarak yapılan satım olarak tanımlanmıştır. 4077 sayılı Kanunun 8. maddesinde düzenlenen satışlar ise BK'nın anlamında tecrübe ve muayene şartıyla satışlardan olup burada sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış, tamamen tüketicinin iradesine bırakılmıştır. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasında süresinde sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümlerini doğurur, cayması halinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz. Taraflar arasında devre satış sözleşmesi imzalamakla birlikte, kullanım başlangıcının 5.3.2003 tarihi olup dönem tarihinin ise 10. hafta olarak kararlaştırılması karşısında cayma süresinin ancak bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir.
Kaldı ki sözleşmenin 2. maddesinde, devre tatil sahibi üyenin 15 Şubat tarihine kadar P... A.Ş. rezervasyon bölümüne ön rezervasyon yaptırmak için başvuracağı kararlaştırılmıştır. Bu kararlaştırmada, devre tatil hizmetinin 2004 yılının 10. haftasında davacıya teslim edileceğini göstermektedir. Ayrıca sözleşme düzenlenirken, devre tatilin kullanılacağı dönem olarak 10. hafta şeklinde açık ve net olmayan bir ifade kullanılmamalı, tatilin kullanılacağı dönem belli bir tarih olmalıdır. Bu durumda, dava açıldığı tarihte ve ihtarnamenin gönderildiği tarihte, sözleşme askıda olup, henüz davacının cayma hakkını kullanma süresi başlamamıştır. Mahkemece davanın kabulü gerekirken, cayma hakkının süresinde kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), 375.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 18.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/844
K. 2004/8276
T. 31.5.2004
• DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNDE CAYMA HAKKININ BAŞLANGICI ( Kapıdan Satış Suretiyle Yapılan Satışta - Cayma Hakkının Teslimle Başlayacağı/Tesisin Bitirilerek Faaliyete Girip Girmediğinin ve Davacının Tatil Hakkını Kullanıp Kullanmadığının Tesbiti Gereği )
• KAPIDAN SATIŞ NİTELİĞİNDEKİ DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ ( Alıcının Cayma Hakkının Başlangıcı - Tesisin Bitirilerek Davacının Tatil Hakkını Kullanıp Kullanmadığının Araştırılması Gereği )
• CAYMA HAKKININ BAŞLANGICI ( Kapıdan Satış Niteliğindeki Devre Tatil Sözleşmesinde - Tecrübe ve Muayene Şartıyla Satış Niteliği ve Sürenin Kullanımla Başlaması )
• TECRÜBE VE MUAYENE ŞARTLI SATIŞ NİTELİĞİ ( Kapıdan Satış Suretiyle Yapılan Devre Tatil Sözleşmesinde Cayma Hakkının Başlangıcı )
818/m.19/1
4077/m.6/B,8,9
ÖZET : 4077 sayılı Tüketici Kanununda yer alan hükümler buyurucu nitelikte hükümler olup, tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde imzalayacakları sözleşmelerin yasanın bu buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi kapıdan satış niteliğindedir. Bu tür satışlarda tüketici 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbesttir. Uyuşmazlık, bu tür satışlarda cayma hakkının ne zaman başlayacağı hususundadır. Taraflar arasındaki devre tatil kullanım başlangıcı sözleşme tarihinden ileri bir tarihtir. Dosya kapsamından tesislerin tamamlanarak faaliyete geçip geçmediği, davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı anlaşılamadığından, mahkemece bu konuda araştırma ve inceleme yapılarak tesislerin tamamlanıp davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı belirlenmeli, cayma hakkının mal ve hizmetin tecrübe ve muayene edilmesinden sonra başlayacağı göz önünde tutularak sonucuna göre karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı ile 24.12.1998 tarihinde 600 dolar peşin kalan 5900 dolar için 26 adet bono vermek suretiyle devre tatil sözleşmesi imzaladığını, gerek üyelik başlangıç tarihi olan 25.1.2001 tarihinde gerekse dava tarihinde sözleşmeye konu olan tatil köyü mevcut olmadığından mal ve hizmetten bu güne kadar yararlanamadığını, 29.11.2001 dönemde göndermiş olduğu ihtar ile de sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek, ödemiş olduğu 2320 doların ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, henüz ödenmeyen 4180 dolar bedelli 19 adet bononun ise iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığını öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığı, sözleşme tarihinden 25.6.1999 tarihine kadar olan bonoları ödemek suretiyle sözleşmeyi benimsediği, davalının edimlerini yerine getirmediği konusunda da bir iddianın bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Devre tatil sözleşmeleri BK'nın 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşme BK'nın da düzenlenen sözleşme tiplerinden biri olmadığından atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit tiplerini kapsadığından ( hizmet, kira, vekalet, satış gibi ) karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Taraflar arasında yukarıda açıklanan tanıma uygun olarak 24.12.1998 tarihinde sözleşme yapıldığı, tarafların iddia ve savunmaları ile ibraz edilen belgeler gözetildiğinde bu sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olduğu ve kullanım başlangıcının ise 25.1.2001 tarihli olarak kararlaştırıldığı dosyada yer alan sözleşmeden anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde kanunun amacının ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin ekonominin gereklerine ve ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek olduğu anlaşılmaktadır. Şu haliyle tüketici kanunun da yer alan hükümler buyurucu nitelikte hükümler olup, tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde imzalayacakları sözleşmelerin yasanın bu buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi yasanın tanımını yaptığı 8. ve 9. maddelerinde belirlenen kapıdan satış niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kapıdan satışlar işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mütabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olarak tanımlandıktan sonra, aynı yasa maddesinde bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbest olduğu vurgulanmıştır. Yasanın 9. maddesinde ise satıcının hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte, en az 12 punda siyah koyu harflerle yazılmış ve içeriği yasada açıklanan cayma belgesini vermeyi satıcıya yükümlülük olarak getirmiştir. Somut olayda satıcının davacıya cayma bildirim belgesini verdiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken konu bu tür satışlarda yasanın 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağı yönü üzerinde durmak gerekir. Az yukarıda açıklandığı gibi satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir. BK'nın 219-221 maddelerinde tecrübe ve muayene şartlı satım alıcının malı tecrübe ve malı muayene edip tasvip etmesi irade şartına bağlı olarak yapılan satım olarak tanımlanmıştır. 4077 sayılı kanunun 8. maddesinde düzenlenen satışlar ise BK'nın anlamında tecrübe ve muayene şartıyla satışlardan olup burada sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış, tamamen tüketicinin iradesine bırakılmıştır. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasındaki süre de sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümlerini doğurur, cayması halinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz.

Somut olayda taraflar arasındaki devre tatil satış sözleşmesi 24.12.1998 tarihli olmakla beraber kullanım başlangıcı 25.1.2001 tarihidir. Ne var ki davacı gerek dava gerekse temyiz dilekçesinde sözleşmede yapılması öngörülen tatil köyünün mevcut olmadığını, bu güne kadar da hizmetten yararlanmadığını, mal ve hizmeti tecrübe ve muayene imkanı olmadığını savunmuştur. Dosya kapsamından tesislerin tamamlanarak faaliyete geçip geçmediği, davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı da anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece bu konuda araştırma ve inceleme yapılarak tesislerin tamamlanıp davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı belirlenmeli, cayma hakkının mal ve hizmetin tecrübe ve muayene edilmesinden sonra başlayacağı gözönünde tutularak sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/8390
K. 2000/9258
T. 30.10.2000
• TAKSİTLİ DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ ( İptali Talebi - Dava Kabul Edildiği Takdirde Davanın Değerine Göre Mal ve Hizmet Sunan Satıcı Davalının Harçtan Sorumlu Tutulacağı )
• SÖZLEŞMENİN İPTALİ TALEBİ ( Taksitle Devre Tatil Sözleşmesi - Dava Kabul Edildiği Takdirde Davanın Değerine Göre Mal ve Hizmet Sunan Satıcı Davalının Harçtan Sorumlu Tutulacağı )
• HARÇTAN SORUMLULUK ( Taksitle Devre Tatil Sözleşmesi - Mal ve Hizmet Sunan Satıcıların Harçtan Sorumlu Tutulmamasına İlişkin Yasada Bir Hüküm Olmadığı )
4077/m.6/3
ÖZET : Dava taksitli devre tatil sözleşmesinin iptali talebidir. Mal ve hizmet sunan satıcıların harçtan sorumlu tutulmamasına ilişkin, yasada bir hüküm yoktur. Dava sonunda dava kabul edildiği takdirde davanın değerine göre davalının harçtan sorumlu tutulması hükmü temyiz ettiklerinde de bunlardan temyiz harcının alınması, harçlar kanununun amir hükümleri gereğidir.

DAVA : Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı ile taksitli devre tatil sözleşmesi yaptığını ve devre tatil hakkını kullandığını, ancak sözleşmede 4077 sayılı kanunun 6/3 maddesinde belirtilen ve taksitli sözleşmelerde bulunması gereken unsurların bulunmadığını öne sürerek, sözleşmenin iptaline, 7222 DM'nin ödetilmesine ve ödenmeyen senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Taraflar arasındaki hukuki işlemin, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine tabi bir işlem olduğu hususunda, uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sözleşmenin anılan yasanın 6. maddesinde belirtilen koşullara uygun olarak yapılıp yapılmadığında toplanmaktadır. Anılan maddenin 3. fıkrasında "Taksitli Satışlarda satıcı aşağıdaki bilgileri yazılı olarak bildirmek ve taraflar arasında aktedilen sözleşmenin bir nüshasını tüketiciye vermek zorundadır" yazılıdır. Bu yazım tarzından hükmün emredici bir hüküm olduğu anlaşılmaktadır. Davada dayanılan sözleşmede, peşin satış fiyatı vadeye göre faiziyle birlikte ödenecek toplam satış fiyatı, faiz miktarı, faizin hesaplanacağı yıllık oran, gecikme faizi oranı, ön ödeme tutarı ve ödeme planına ilişkin bir kayıt ve bilgiye yer verilmemiştir. Taraflar arasında devre tatilin taksitle satıldığı yönünde de bir uyuşmazlık olmadığına göre, bu sözleşme hukuken geçersizdir ve kural olarak geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar birbirlerine verdiklerini geri isteme hakkına sahiptirler. Nitekim mahkemece de taraflar arasındaki sözleşmenin yasa hükmüne uygun olarak düzenlenmediği, geçersiz olduğu kabul edilmiş, ancak bu geçersizliğin, davacı tarafından davada ileri sürülmesinin, MK.nun 2. maddesi hükmü ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle, dava reddedilmiştir.

Oysa ki davalı, davacının tesislerden yararlanmasından sonra dahi cayabileceğini kabul ederek, devre tatil iptal protokolü düzenlemiş, ancak bu protokolde %20 tazminat ve masraf karşılığı feshi kabul etmiştir. Her ne kadar bu belge davacı tarafından imzalanmamış ise de, davalının imzasını taşımaktadır. Oysaki sözleşmenin feshini kabul eden davalının hukuken geçersiz bulunan sözleşmede öngörülen %20 tazminatı isteme hakkına sahip değildir. Mahkemenin bu protokol hükümlerini gözardı ederek, salt davacının protokolden önceki bir tarihte, tesislerden yararlanmasını MK.nun 2. maddesi hükmünü esas alarak, sözleşmeye icazet sayması doğru değildir. Aksini kabul şu veya bu nedenle sözleşmedeki sürekli ilişkiyi gerektiren karşı edimin bir defada olsa kabulü, bu sözleşmelere kanunun amacına aykırı olarak geçerlilik tanınması sonucunu doğuracaktır ki, yasanın böyle bir amacı taşıdığının kabulüne de, hukuken olanak yoktur.

Mahkemece, davacının yaptığı ödemeler saptanarak, sonucuna uygun bir karar verilmemesi, usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.

2-1-4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 23. maddesinin 3.fıkrasında, tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve bakanlıkça açılacak davaların, her türlü resim ve harçtan muaf olduğu belirtilmiştir. Bu hüküm tüketicilerin ve tüketici örgütlerinin kolaylıkla dava açmalarını sağlama amacına yönelik olup, bu nedenle dava açarken bunlar, harçtan sorumlu tutulmamışlardır. Mal ve hizmet sunan satıcıların harçtan sorumlu tutulmamasına ilişkin, yasada bir hüküm yoktur. Dava sonunda dava kabul edildiği takdirde davanın değerine göre davalının harçtan sorumlu tutulması hükmü temyiz ettiklerinde de bunlardan temyiz harcının alınması, harçlar kanununun amir hükümleri gereğidir. Davanın reddi halinde ise, davacılar harçtan muaf oldukları için bunlardan harç alınmaması gerekir.

Mahkemece bu yön gözetilmeden davacıdan temyiz sırasında harç alınması da kabul şekli bakımından bozma nedenidir.

SONUÇ : Birinci ve ikinci bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA; peşin harcın istek halinde iadesine, 30.10.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx

DEVRE TATİL VURGUNLARI

DEVRE TATİL VURGUNLARI
Devre tatil satışı yapan firmalar tarafından bürolarına ya da bir otele davet ettiği tüketiciler ile 49 ya da 99 yıllığına devre tatil kullanım hakkı satışını içeren sözleşmeler yapılmaktadır.
Derneğimize şikayete gelen tüketicilerin anlatımlarına göre, devre tatil satışı yapan firmaların bu uygulaması kısaca şöyle gerçekleşmektedir: sokakta tüketicilere dağıtılan davetiye niteliğindeki yazılarla ya da herhangi bir şekilde adlarını ve telefonlarını buldukları tüketicilere telefon edilerek uygulamanın ya da satışın yapıldığı otele davet işlemi gerçekleşmektedir.
Davet edilen otelde en az üç dört saat gürültülü müzik eşliğinde psikolojik olarak baskı altına alınan tüketicilerin sağlıklı düşünebilme ve karar verebilmeleri engellenerek sonunda sözleşmeye imza atmaları gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte, yapılan satışın bedeline göre çeşitli vadelerde ve tutarlarda tüketicilere senetler imzalattırılmaktadır.
DEVRE TATİL SÖZLEŞMELERİNDE HAK VE SORUMLULUKLAR
Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa’ya göre, devre tatil sözleşmeleri en az üç yıl süre için yapılan ve bu süre zarfında yıl içinde belirli veya belirlenebilecek ve bir haftadan az olmayacak bir dönem için bir veya daha fazla sayıdaki taşınmazın kullanım hakkının devri ya da devri taahhüdünü içeren sözleşmeler ya da sözleşmeler grubudur.
Devre tatil sözleşmelerinde tüketici, sözleşmenin her iki tarafça imzalanmasından itibaren on gün içinde hiçbir neden göstermeksizin ve hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin cayma hakkını kullanarak sözleşmeden dönebilir (cayabilir).
Devre tatil satan firma (sağlayıcı), on gün dolmadan ( tüketicinin cayma hakkı süresi) sözleşmedeki bedel nedeniyle tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemez.
TÜKETİCİLERİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR
Tüketiciler, devre tatil sözleşmesini imzaladıktan birkaç gün sonra yanlış bir iş yaptığını düşünerek hemen cayma hakkını kullanabilmek için firmaya başvuruda bulunduğunda olumsuz yanıtla karşılaşmaktadır.
Cayma süresi içerisinde tüketiciden herhangi bir bedel alınmaması gerektiği halde bir miktar peşinat adı altında bir bedel alınmaktadır.
Gene, Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa’ya göre, cayma süresi içerisinde tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapması veya borç altına sokan herhangi bir belge vermesi istenmemesine karşın borcun tamamına ilişkin senet alınmaktadır.
Tüketicinin kredi kartı bilgileri alınarak, isteği dışında hesabından para çekilmektedir.
Tüketiciye cayma hakkını belirten sözleşme örneği verilmemektedir.
Tüketici, devre tatil yapılacağı belirtilen tesisi görmeye gittiğinde böyle bir tesisin hiç olmadığını ya da belirtilen özellikte bir yer olmadığını görmektedir.
Bazı firmalar tarafından tüketicilere daha önceki bir tarihi sözleşmeye arttırma koşulu getirilerek tüketicinin cayma hakkını kullanması engellenmeye çalışılmaktadır.
Hakkını arama bilicinde olan tüketiciler haksız yere girmiş olduğu bu borç yükünden kurtulabilmek ya da ödemiş olduğu bedeli ve imzalamış olduğu senetleri geri alabilmek için uğraşmakta ya da dava açmak zorunda kalmaktadır. Hakkını aramayan ya da elinde gerekli belgeleri bulunmayan tüketiciler ise bu soyguna ve vurguna katlanmaktadırlar.
DERNEĞİMİZCE HAZIRLANAN BİR İHTARNAME ÖRNEĞİ
İHTAR EDEN : Bir tüketici
İHTAR EDİLEN : Firma adı

İHTAR KONUSU : 4822 Sayılı Kanun ile Değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Devre Tatil başlıklı 6/B Maddesi ile Kanun kapsamında yayınlanan Devre Tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 6.Maddesine göre cayma hakkının kullanılması hakkında ihtarda bulunma.
OLAYLAR :
1- Firmanız ile şahsım arasında 29.05.2007 tarihinde sözleşme imzalandı. 4000YTL olan bir adet, 2000YTL olan bir adet ve her biri 200YTL olan 20 adet senet olmak üzere toplam tutarı 10.000YTL olan 22 adet senet imzaladım.
2- Firmanızla şahsım arasında imzalanan sözleşmeden dönmek ve cayma hakkımı kullanmak üzere, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren firmanızı sürekli telefon ile aradığım halde, bugüne kadar firmanızdan herhangi bir cevap alamadım.
3- 4822 Sayılı Kanun ile Değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Devre Tatil başlıklı 6/B Maddesi ile Kanun kapsamında yayınlanan Devre Tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 6.Maddesine göre, Devre Tatil Sözleşmelerinde “Tüketici, sözleşmenin her iki tarafça imzalanmasından itibaren 10 gün içinde hiçbir sebep göstermeksizin ve hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin cayma hakkını kullanarak sözleşmeden dönebilir.”denilmektedir. Firmalar, tüketicinin sözleşmeden dönme hakkının gereği olarak, 10 günlük cayma hakkı süresi içersinde tüketicinin cayma hakkı isteğini yerine getirmekle yükümlüdür.
İSTEM ve SONUÇ: 4822 Sayılı Kanun ile Değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Devre Tatil başlıklı 6/B Maddesi ile Kanun kapsamında yayınlanan Devre Tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 6.Maddesine göre, sözleşmenin diğer yasal haklarım saklı kalmak üzere 7 gün içinde iptal edilmesini, 4000YTL olan bir adet, 2000YTL olan bir adet ve her biri 200YTL olan 20 adet senet olmak üzere toplam tutarı 10.000YTL olan 22 adet senedin iadesini, aksi takdirde hakkınızda yasal yollara başvuruda bulunacağımı tarafınıza ihtar ederim.
Tüketicinin adı, soyadı, imza, tarih

Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı
http://www.tuketicihaklari.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=171&Itemid=56

TELLAL

Taraflardan hiçbirine, ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru, müstahdem ya da acenta gibi bir sıfatla daimi suretle bağlı olmaksızın, ücret karşılığında, ticari işlere ilişkin sözleşmelerin yapılmasına taraflar arasında aracılık etmeyi meslek edinen kimsedir. (TK m. 100)

Bir kimse ticari olmayan bir işe ya da arızî olarak ticari bir işe aracılık etmişse ticaret işleri tellâlı olmaz. Bu durumda BK 404-409 arasında düzenlenmiş olan “tel lâllık” hükümlerine tabi olur. Ticaret işleri tellâlının hak ve borçları şunlardır:

1) Ücret alma hakkı: Tellâl ücret almıyorsa vekil sayılır. Tellâl, sözleşme kurulunca ya da şartla bağlı ise bunun gerçekleşmesi üzerine bordroyu verince ücrete hak kazanır. Ücret isteme hakkı sözleşmenin kurulduğu günden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar. (TK m. 106) Taraflar tellâlın alacağı ücreti kararlaştırmamışsa, örf ve âdette müteamel olan ücret ödenir. (TK m. 107) Tellâlın ücretinin kimin tarafından ödeneceği sözleşmede belirtilmemişse, bu hususta da örf ve âdete başvurulur. (TK m. 108)

2) Masraflarını isteme hakkı: Tellâlın yapacağı masrafların ödeneceği kararlaştırılmışsa, iş bitirilmezse bile bu masrafların karşılığını isteyebilir. (TK m. 109)

3) Bordro verme yükümü: Aksinin kararlaştırıldığı ya da emtianın nevine göre verilmemesi müteamel olan haller dışında, tellâl taraflara bir bordro verir. (TK m. 101)

4) Numuneyi saklama borcu: Numune üzerine yapılan işlerde, diğer taraf itiraz etmeksizin malı kabul edinceye kadar ya da iş başka bir şekilde sona erinceye kadar tellâl kendisine verilen numuneyi saklamak zorundadır. Ancak tarafların bundan vazgeçmiş olması ya da teamülün bu yönde olması halinde, numuneyi saklama borcu yoktur. (TK m. 104)

5) Tellâl bedeli tahsile ya da satılan şeyi teslim almaya yetkili değildir. (TK m. 105)

6) Yevmiye defteri tutma yükümü:Tellâl kendi aracılığıyla yapılan işleri günü gününe yevmiye defterine yazar. (TK m. 111)

Müvekkil tarafından verilen işin henhangi bir şekilde sona ermesi, müvekkil ya da tellâlın ölümü ya da fiil ehliyetini kaybetmesi, sürenin dolması, müvekkil ya da tellâlın iflası ve nihayet azil ya da istifa tellâllık sözleşmesini sona erdirir.

6 Ağustos 2009 Perşembe

ÖLÜNCEYE KADAR SÜRELİ KİRA SÖZLEŞMESİ

Her ne kadar kira sözleşmesinin süresi ölünceye kadar denmişse de insanın ne zaman öleceği belli olmadığı için sözleşme süresiz sayılır. Bu nedenle de ve hasılat kirası olması sebebiyle kira başlangıcından itibaren altı aylık dönemlere ayrılarak son altı aydan, yani bozulması istenen tarihten altı ay önce kira sözleşmesini sona erdirme ihbarında bulunularak bu sözleşme sona erdirilebilir. Sona erdirmeye karşın kiracı kiralananı boşaltmazsa aleyhine boşaltma davası açılır.

TEMERRÜT NEDİR?

Dar anlamıyla temerrüt, kiracının kira sözleşmesine göre vermesi gerektiği tarihte kira parasını vermemesi, ya da kira sözleşmesinde belirli bir zaman yoksa kiralayanın verdiği belli süre içinde kira parasını ödememesidir.

KİRA SÖZLEŞMESİ TAPUYA YAZILABİLİR Mİ? BU YAZIM KİRACIYA NASIL BİR HAK SAĞLAR?

Kural olarak kira sözleşmesi şahsi hak sağlar, bu nedenle kiracı ve kiralayan sözleşmeden kaynaklanan haklarını sadece birbirlerine karşı öne sürebilirler, üçüncü şahıslara karşı ileri süremezler. Ancak kiracı ve kiralayan anlaşarak yapmış oldukları kira sözleşmesini tapuya yazdırabilirler. Bunun için birlikte tapuya giderek istemde bulunmaları gerekir. Tapuya yazılan kira sözleşmesi bilhassa kiracı için ayni hak kuvvetinde bir hak sağlar. Bu nedenle kiracı kira müddeti boyunca sözleşmeden kaynaklanan hakkını hem üçüncü kişilere hem de bu yeri satın alan yeni malike karşı ileri sürebilir

KİMLER KİRA SÖZLEŞMESİ YAPAMAZLAR?

İyi ve kötüyü ayırt edemeyenler, 18 yaşını doldurmayanlar, iyi ve kötüyü ayırt etme yetenekleri olmasına rağmen 18 yaşını doldurmayanlar (evlenme ile reşit olma dışında) ve kısıtlıların tek başına yapmış oldukları kira sözleşmeleri hükümsüzdür.

KİRA SÖZLEŞMESİNDE HANGİ UNSURLAR BULUNMALI?

Sözleşmede iki tarafın ad ve adrseleri, aylık ve yıllık kira miktarı ile sözleşme süresi ve taşınmazın durumu yazılır. Artış miktarı tespit edilir ve belirtilirse geçerli olur. Demirbaş ve ortak giderlerin ödemelerinin kime ait olacağı, varsa stopaj ödemesi hakkında bilgi ve kiranın nereye ödeneceği belirtilir. Kira sözleşmesi üzerine yazılıp geçerli sayılmayan tek husus; tahliye taahhüdüdür. Bunun dışında yazan her şey geçerlidir.