14 Mart 2014 Cuma

Kentsel Dönüşüm Kaynak : Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi Temmuz 2013




1. Konu

Sosyal hayatımızın önemli bir parçası haline gelen kentsel dönüşüm, konut stokunun yenilenmesini sağlayan değişik yöntemlerle gerçekleşmektedir.

Gayrimenkul sahipleriyle inşaat firmaları arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ya da 6306 sayılı Kanun uygulaması ile ilgili uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir husus, gayrimenkul üzerinde mevcut konut ya da işyerleri için taşınma bedeli ve inşaat süresince her ay belirlenen tutarda tazminat ya da kira yardımı adıyla ödeme yapılmasıdır.

Yazımızda kat karşılığı inşaat yapılan gayrimenkul üzerinde mevcut konut ya da işyerleri için taşınma bedeli ve inşaat süresince her ay belirlenen tutarda tazminat ya da kira yardımı adıyla yapılan ödemelerin elde eden yönünden bir gelir unsuru olup olmayacağı ve ne şekilde vergilendirileceği konusu değerlendirilecektir.

2.Kentsel Dönüşüm Sözleşmelerinin Niteliği

Yazının konusu olan ödeme, arsa ya da kaliteli standartlara sahip olmayan konut sahipleriyle inşaat firmaları arasında yapılan bir sözleşmeye dayanarak inşaat süresince her ay belirlenen tutarda yapılan bir ödemedir. Yapılan anlaşmalara göre inşaat süresinin uzaması durumunda tazminat ya da kira yardımı ödemesi sürmektedir. Yapılan ödemenin bir gelir unsuru olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda karar verebilmek için, öncelikle ödemeye dayanak oluşturan sözleşmenin tüm unsurlarıyla irdelenmesi gereklidir.

2.1. Sözleşmenin Ve Karşılıklı Edimlerin Niteliği

Kentsel dönüşüm nedeniyle inşaat firmaları ile gayrimenkul sahipleri arasında yapılan sözleşmeler, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ya da arsa karşılığı kat yapım sözleşmesi olarak isimlendirilir. Bu sözleşmelerde gayrimenkul sahibi ile inşaatı yapacak yüklenici inşaat firması arasında, işin yapılmasına dair karşılıklı iradeler yer alır. Genel olarak inşaat sözleşmeleri şekle tabi değildir. Ancak, şekle bağlı olmaksızın yapılan sözleşmenin varlığında uyuşmazlık çıktığı takdirde, sözleşmenin varlığını iddia eden taraf iddiasını ispatlamak zorundadır. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici inşaat firması, mali riski üstlenerek yapacağı inşaatın bir bölümünü arsa sahibine vermeyi, arsa sahibi de üzerine inşaat yapılacak arsanın belli bir payını tapuda müteahhide devretmeyi taahhüt etmektedir. Sözleşme bu özelliğine göre, yüklenici inşaat firması yönünden inşaat yapma yükümlülüğünü, arsa sahibi yönünden tapuda pay intikal ettirme yükümlülüğünü içerdiği için, hem inşaat yapma, hem satış vaadi sözleşmelerini bünyesinde birleştiren özel bir tiptir.

Kentsel dönüşüm nedeniyle gayrimenkul sahibinin kullanmakta olduğu bir konutun yıkılması ve bu kişinin inşaat süresince kendi konutundan mahrum kalması söz konusu ise gayrimenkul sahibine inşaat süresi boyunca belirlenen bir tutarın ödenmesi de düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yer almaktadır. Bu husus kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ana unsuru değil, bir tali unsurudur. Konutu yıkılacak olan gayrimenkul sahibine ödenecek tutar kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde “kira bedeli”, “kira yardımı”, “kira tazminatı” ya da “tazminat” olarak farklı şekillerde isimlendirilmiş olabilir. Farklı isimlendirme, yapılan ödemenin niteliğini değiştirmemektedir. Ödemenin yapılış nedeni, ödenen tutarın niteliğini de belirleyecektir.

Kentsel dönüşüm nedeniyle inşaat firmaları ile gayrimenkul sahipleri arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde gayrimenkul sahibi ile inşaatı yapacak yüklenici inşaat firması arasında karşılıklı edimler yer almaktadır. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici inşaat firması, mali riski üstlenerek gösterilen yerde anlaşmaya vardıkları projeye uygun bir inşaat yapmayı taahhüt etmektedir. Yüklenicinin en önemli edimi, inşaatı sonuçlandırmaktır. İnşaatı tamamlamak edimi yüklenicinin sadece üçüncü kişilere karşı değil aynı zamanda kendisine karşı da yükümlülüğüdür. İnşaatın mali yükünü yüklenici karşılamaktadır. İnşaatın tamamlanmasından sonra yüklenicinin ikinci ve sözleşmeden kaynaklanan edimini gerçekleştirmesi gereklidir. Bu da tamamladığı inşaatın sözleşmede belirlenmiş olan bölümünü arsa sahibine vermektir.

Yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerinden bir başkası da gayrimenkul sahibinin inşaat süresince kendi konutundan mahrum kalması nedeniyle gayrimenkul sahibine inşaat süresi boyunca belirlenen bir tutarın ödenmesidir. Konutu yıkılacak olan gayrimenkul sahibine ödenecek tutar her ay ödenecek tutar yanında taşınma aşamasında ödenecek taşınma bedelini de içerebilmektedir. Yüklenici, gayrimenkulü mevcut haliyle kullanmamakta, varsa üzerindeki yapıyı yıkarak gayrimenkul üzerinde projeye uygun bir inşaat yapmaktadır. Bu nedenle yüklenicinin gayrimenkul üzerinde bulunan her bağımsız konut için belli bir tutarı taşınma bedeli ya da mahrumiyet bedeli gibi isimlerle ödemesi kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin yaygın kullanılan bir unsuru değildir. Bu edim kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ana unsuru değil, bir tali unsuru olarak özellikle kentsel dönüşüm uygulamaları nedeniyle, üzerinde fiilen oturulmakta olan gayrimenkullerin kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edilmesi nedeniyle yaygın şekilde uygulanmaya başlanmıştır.

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gayrimenkul sahibine yüklediği edim de üzerine inşaat yapılacak gayrimenkulü inşaata hazır halde bulundurmak ve inşaat sonrasında belli bir payını tapuda müteahhide devretmektir. İnşaata hazır halde bulundurmak gayrimenkulün yükleniciye kiralanması ya da kullandırılması anlamına gelmemektedir. Hazır bulundurmak karşılığında yüklenicinin yaptığı bir ödeme söz konusu değildir. Bu nedenle inşaata hazır bulundurma ediminin bir karşılığı yoktur.

2.2. Tarafların Ödemeye Verdikleri İsim

Kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde inşaat süresi boyunca gayrimenkul sahibine her ay bir ödeme yapılacağına ilişkin ifadeler bulunmaktadır. Konutu dönüşüme tabi tutulmak üzere yıkılacak olan gayrimenkul sahibine ödenecek tutar kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde “kira bedeli”, “kira yardımı”, “kira tazminatı”, “tazminat” ya da “mahrumiyet bedeli” gibi farklı şekillerde isimlendirilmiş olabilir. Farklı isimlendirme, yapılan ödemenin niteliğini değiştirmemektedir. Ödemenin yapılış nedeni, ödenen tutarın niteliğini de belirleyecektir.

Yapılan ödemeye sıkça verilen isim, yanlış kullanımlardan da kaynaklanarak “kira bedeli”dir. Bu nedenle öncelikle ödenen tutarda kira ilişkisi olup olmadığının irdelenmesinde yarar vardır. Borçlar Kanunu’na göre kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği bir sözleşmedir. Kira sözleşmesine göre kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla, kiracı ise kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Kiracı, kiralananı, sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür. Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür.

Borçlar Kanunu’na göre kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği bir sözleşmedir. Kira sözleşmesine göre kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla, kiracı ise kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Kiracı, kiralananı, sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür. Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür. Kira sözleşmesinde amaç, kiralanan şeyi belli bir süre kullanmak, ondan yararlanmak ve kira süresi sonunda geri vermektir. Kiralanan şeyin süre sonunda geri verilmesi koşulu nedeniyle tüketilen şeyler genellikle kira sözleşmesine konu olamaz. Başka bir amaç için menkul ya da gayrimenkulün başkasının kullanımına bırakılmış olması o şeyin kiralandığı anlamına gelmemelidir. Örneğin tamir için 10 gün boyunca servise bırakılan taşıt, bu süre boyunca kiralanmış kabul edilemez. Bırakılmış olmak kiralamanın tek başına göstergesi olamaz, kiralama iradesinin ve buna uygun kullanımın da olması gerekir. Bu anlamda bakıldığında kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkulün yüklenici inşaat firmasına teslim edilmiş olmasının kiralama olarak kabulü mümkün görülmemektedir. Taraflar arasında yapılan sözleşmelerde kiralama iradesi değil, gayrimenkulün inşaat yapılması için terkedilmesi ve yapım sonrasında kat edinim iradesi vardır.

Hazırlanan örnek bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde taşınmaz zilyetliğinin devredildiği tarihten başlamak ve sözleşme gereği fiili teslimin yapılacağı tarihe kadar devam etmek üzere her bir bağımsız bölüme karşılık aylık net xxx TL tutarında “mahrumiyet bedeli” ödeneceği ifadesi bulunmaktadır. Aynı tip sözleşmede ayrıca, bağımsız bölümün boşaltılması nedeniyle xxx TL ve inşaat sonrasında yeni bağımsız bölümün tesliminde xxx TL olarak taşınma masrafı ödeneceği ifadesi yer almaktadır. Yukarıda sözü edilen iki ödeme de sözleşmenin imzalandığı anda mevcut olan bağımsız bölüm sayısı esas alınarak, her bölüm için bölüme sahip kişiler müteselsil alacaklı kabul edilerek bu kişilerden birisine yapılmaktadır. Sözleşmede mahrumiyet bedeli ödemesinin her ay hangi tarihlerde yapılacağı, mahrumiyet ve taşınma bedeli ödemeleri için yüklenici inşaat firmasının banka teminat mektubu vereceği ve teminatın ne şekilde çözüleceği hususlarında da ayrıntılı düzenlemeler bulunmaktadır.

Örnek sözleşme, gayrimenkul sahibine yapılacak ödemenin ödenme nedenini sanırız ki tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır. Bu ödeme, yıkılacak olan bağımsız bölümü terk etmenin karşılığı olarak ödenmektedir. Kentsel dönüşüme tabi tutulan bölgede genellikle imara uygun olmayan konutlar bulunduğu için her gayrimenkul üzerinde mevcut ve yıkılacak olan bağımsız bölüm sayısına göre ödeme yapılmaktadır. Üzerinde yıkılacak bir bağımsız oturma alanı bulunmayan örneğin sahibi tarafından otopark ya da halı yıkama gibi amaçlarla kullanılmakta olan gayrimenkul sahibine genellikle aylık ödeme yapılmamaktadır.

3.Gayrimenkul Sahibine Yapılan Ödemeler Vergiye Tabi Bir Gelir midir?

Ticari ve zirai kazançları bir kenara bırakırsak gayrimenkul aracılığıyla elde edilebilecek bir gelirin “kira geliri”, “değer artış kazancı” ya da “arızi kazanç” olarak değerlendirilmesi olasıdır. Kentsel dönüşüm kapsamında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak inşaat süresi boyunca gayrimenkul sahibine her ay yapılan ödemelerin vergiye tabi bir gelir olup olmadığının belirlenmesi için bu gelir unsurlarının kısaca açıklanarak elde edilen ödeme tutarının bu kazançlar bakımından değerlendirilmesi gereklidir.

3.1. Kira Geliri Vergilendirilmesi Yönünden Değerlendirme

Gelir Vergisi Kanununda belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi karşılığında elde edilen gelirler “gayrimenkul sermaye iradı” olarak ifade edilmektedir ve belli koşullarda gelir vergisine tabi tutulmaktadır. Gayrimenkul sermaye iradının mükellefi, kira gelirine konu mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleridir. Kira gelirinin vergilendirilmesi için nakden veya ayni olarak tahsil edilmiş olması gerekmektedir. Kiraya verilen işyerlerinde miktar sınırlaması olmaksızın, konutlarda ise her konut için 500 TL ve üzerinde kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracılığıyla belgelendirilmesi zorunludur. Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde, “emsal kira bedeli” esas alınır. Buna göre; gayrimenkulün bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılması ya da kiraya verilen gayrimenkulün kira bedelinin emsal kira bedelinden düşük olması hallerinde emsal kira bedeli esası uygulanacaktır. Bina ya da arazi için kira takdiri veya tespiti yapılmamışsa emsal kira bedeli, emlak vergisi değerinin % 5′idir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 21′inci maddesine göre, binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen 2012 yılı için 3.000 TL hasılat gelir vergisinden müstesnadır. Konut kira geliri elde eden kişilerin, yıllık olarak tespit edilen istisna tutarının (2012 yılı için istisna tutarı 3.000 TL) altında kira geliri elde etmesi halinde vergi dairesinde mükellefiyet kaydı açtırmasına ve beyanname vermesine gerek bulunmamaktadır. İstisna tutarının üzerinde konut kira geliri elde edilmesi halinde ise yıllık beyanname ile beyan edilen kira gelirinden istisna tutarının düşülmesi gerekmektedir. Bir mükellefin birden fazla konuttan kira geliri elde etmesi halinde, istisna kira gelirleri toplamına bir defa uygulanacaktır. Bir konuta birden fazla kişinin ortak olması halinde, bu konuttan elde edilen kira gelirlerinin vergilendirilmesinde, her bir ortak için istisna ayrı ayrı uygulanacaktır.

Kentsel dönüşüm kapsamında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak inşaat süresi boyunca gayrimenkul sahibine her ay yapılan ödemenin kira bedeli olup olmadığı incelendiğinde bazı yönlerden kiraya benzemekle birlikte bunun kira bedeli olmadığı anlaşılmaktadır. Ödemenin her ay gerçekleşmesi ve “kira bedeli”, “kira yardımı” ya da “kira tazminatı” gibi isimlendirilmesi nedeniyle kiralama olduğu düşünülebilir. Oysa kiralamanın asıl unsurları olan kiralanan şeyin kullanımı ve kira süresi sonrasında geri verilmesi gibi unsurların bulunmadığı dikkate alındığında bu ödemelerin kiralamadan kaynaklandığını söylemek mümkün değildir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme de kira sözleşmesi değil, kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesidir. Bu sözleşmenin tali unsurlarından olan aylık mahrumiyet ödemelerinin kira bedeli olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle, kentsel dönüşüm alanlarında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkul sahibine inşaat süresi boyunca her ay yapılan ödemelerin kira geliri olarak kabul edilemeyeceği ve bununla ilgili kira geliri beyanında bulunulmasının gerekmediği; ayrıca ödeyen tarafından da bu ödemeler nedeniyle vergi kesintisi (stopaj) yapılmayacağı anlaşılmaktadır.

3.2. Arızi Kazanç Vergilendirilmesi Yönünden Değerlendirme

GVK’nın 82′nci maddesine göre gayrimenkullerin tahliyesi veya kiracılık hakkının devri karşılığında alınan tazminatlar ile peştemallıklar “arızi kazanç” olarak vergilendirilir. Bu şekilde elde edilen kazancın 2012 yılı için 20.000 Türk Liralık kısmı gelir vergisinden müstesnadır. Gayrimenkullerin tahliyesi veya kiracılık hakkının devri karşılığında elde edilen hâsılattan tevsik edilmek kaydıyla yapılan giderler indirilir.

Kentsel dönüşüm kapsamında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkul üzerinde kullanılmakta olan her konut ya da dükkân için yapılan taşınma bedeli ödemeleri, yüklenici bakımından inşaatın arsa maliyeti içerisinde yer almaktadır. Yüklenici, inşaat maliyetlerini hesaplarken gayrimenkul sahibine yaptığı taşınma bedeli ödemelerini de dikkate almaktadır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince üzerinde kullanılmakta olan konut ya da dükkân bulunan gayrimenkullerin tahliyesi için ödenen tutarın elde eden bakımından bir gelir oluşturup oluşturmadığı konusunda vergi idaresinin görüşü nettir. İdare, bu tür ödemelerin GVK’nın 82′nci maddesine göre “arızi kazanç” olarak vergilendirileceği görüşündedir. Bu görüş doğrultusunda taşınma bedeli adıyla ödenen tutarın 2012 yılı için 20.000 TL’nı aşmaması durumunda istisna hükmü nedeniyle beyan edilmesi ve vergi ödenmesi söz konusu olmayacaktır.

Ancak, GVK’nın 82′nci maddesinde yer alan ve gayrimenkullerin tahliyesi için yapılan ödemeler, bir çeşit hava parası olarak adlandırılabilecek ödemelerdir. Gayrimenkulün mevcut kullanıcısının kendisinden sonraki kullanıcıdan aldığı bir hava parasıdır. Konumuz olan kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde tahliye edilecek gayrimenkullerin sahiplerine ödenen taşınma parası ise, tahliyeden sonraki kullanıcı tarafından ödenen bir hava parası değildir. Tahliye edilen gayrimenkulün kullanım değeri olduğu söylenemez. Bu nedenle kullanım değeri olan bir gayrimenkulün tahliye edilmesinden kaynaklanan bir hava parası ödenmesi söz konusu değildir. Bu durumda taşınma parası olarak ödenen tutarın arızi kazanç olarak kabul edilemeyeceği düşünülmektedir.

Yüklenici bakımından maliyet olarak değerlendirilen taşınma bedelinin, gayrimenkul sahibi bakımından hasılat unsuru olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Gayrimenkul sahibine yapılan taşınma bedeli ödemelerinin bir kazanç olarak vergilenmesi, bir kazancın oluşması durumunda söz konusu olacaktır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle edinilen gayrimenkul, 5 yıl içerisinde elden çıkarıldığı takdirde gayrimenkulün edinim değeri ile elde edilen hasılat arasındaki fark değer artış kazancı olarak vergilenecektir. Bu farkın hesaplanmasında, taşınma bedeli ödemeleri de gayrimenkulün edinim değeri içerisinde hesaplanmalıdır.

3.3. Değer Artış Kazancı Vergilendirilmesi Yönünden Değerlendirme

GVK’nın mükerrer 80′inci maddesine göre arazi ve binaların iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak vergiye tabidir. Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında elde edilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların toplamının (edinim değeri) indirilmesi suretiyle bulunur. 2012 yılı içerisinde elde edilen 8.800 TL tutarındaki değer artış kazancı gelir vergisinden istisnadır.

Arsa karşılığında bağımsız konut alınması işleminde, arsanın müteahhide teslim edilmesi ile bağımsız konutun arsa sahibine teslim edilmesi olmak üzere iki ayrı teslim söz konusudur. Arsa teslimi, GVK’nın mükerrer 80′inci maddesinde öngörülen şartları taşıdığı takdirde değer artış kazancı olarak vergiye tabi olacaktır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle edinilen gayrimenkullerde edinim tarihi konusunda, vergi idaresi ile bazı yargı kararlarında farklı yaklaşımlar olduğu bir tarafa bırakılırsa arsa karşılığında alınan bağımsız konutlar bakımından iktisap tarihi, tapuya tescil tarihidir. Ancak, konutun tapuya tescil tarihinden önce sahibinin fiilen kullanımına başlandığı teslim tutanağı, su, elektrik, telefon ya da doğalgaz faturası ve benzeri belgelerle kanıtlanabildiği takdirde bu tarih iktisap tarihi olarak kabul edilecektir. Buna göre, arsa karşılığı edinilen bağımsız konut ya da konutların iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde satılması durumunda elde edilen kazanç, değer artış kazancı olarak vergiye tabi olacaktır.

Kentsel dönüşüm kapsamında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkul sahibine inşaat süresi boyunca her ay yapılan ödemeler yüklenici bakımından inşaatın arsa maliyeti içerisinde yer almaktadır. Yüklenici, inşaat maliyetlerini hesaplarken gayrimenkul sahibine yaptığı bu tür ödemeleri de dikkate alacaktır. Bu durumda, gayrimenkul sahibinin elde ettiği bağımsız konutun edinim değerinin kendisine yapılan ödemeleri de kapsaması gerekir. Yüklenici bakımından maliyet olarak değerlendirilen tutar, gayrimenkul sahibi bakımından hasılat unsuru olmalıdır. Gayrimenkul sahibine yapılan bu ödemelerin bir kazanç olarak vergilenmesi, bir kazancın elde edilmesiyle mümkün olacaktır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle edinilen gayrimenkul, 5 yıl içerisinde elden çıkarıldığı takdirde gayrimenkulün edinim değeri ile elde edilen hasılat arasındaki fark değer artış kazancı olarak vergilenecektir. Bu farkın hesaplanmasında gayrimenkulün edinim değeri içerisinde her ay yapılan kira ödemeleri de dikkate alınacaktır.

4.Sonuç

Gayrimenkul sahipleriyle inşaat firmaları arasında yapılan sözleşmelere göre inşaat için terk edilen konut ya da işyeri sahiplerinin inşaat süresi boyunca inşaat firmasından “tazminat” ya da “kira yardımı” adıyla her ay elde ettikleri tutarın elde eden yönünden bir gelir unsuru olup olmayacağı ve ne şekilde vergilendirileceği konusunda değerlendirmeler yukarıda yapılmıştır. Bu değerlendirmelere göre,

1- Kentsel dönüşüm alanlarında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkul sahibine inşaat süresi boyunca her ay yapılan ödemelerin kira geliri olmadığı ve bununla ilgili kira geliri beyanında bulunulmasının gerekmediği ve ödeyen tarafından vergi kesintisi (stopaj) yapılmayacağı,

2- Bu tutarın gayrimenkul sahibinin elde ettiği bağımsız konutun edinim değerine dahil olduğu, yüklenici bakımından maliyet unsuru olan tutarın gayrimenkul sahibi bakımından hasılat unsuru olması gerektiği ve bu ödemelerin “değer artış kazancı” olarak vergilenmesinin ancak bu hasılatın kazanca dönüşmesiyle mümkün olacağı,

3- Öte yandan vergi idaresi, üzerinde kullanılmakta olan konut ya da dükkân bulunan gayrimenkullerin tahliyesi için yüklenici tarafından taşınma bedeli adıyla ödenen tutarın GVK’nın 82′nci maddesine göre “arızi kazanç” olarak vergilendirileceği görüşünde olmakla birlikte, yüklenici bakımından maliyet olarak değerlendirilen bu ödemelerin gayrimenkul sahibi bakımından hasılat unsuru olması gerektiği ve bu ödemelerin de “değer artış kazancı” olarak vergilendirilmesi gerektiği,

4- Bu çerçevede kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle edinilen gayrimenkulün 5 yıl içerisinde elden çıkarılması durumunda gayrimenkulün edinim değeri ile elde edilen hasılat arasındaki farkın değer artış kazancı olarak vergilenirken her ay elde edilen kira ödemeleri ile taşınma bedeli tutarının edinim değerine dahil edilmesi gerektiği, düşünülmektedir.




Bu Makale Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi Temmuz 2013 Sayısında yayımlanmıştır.

24 Şubat 2014 Pazartesi

KEFALET SİGORTASI (Surety Bond) NEDİR?

KEFALET SİGORTASI  (Surety Bond)  NEDİR?

Sigorta Şirketi bu poliçe ile yapılan  ticari sözleşmenin kefili olarak;  Borçlunun sözleşmesel ya da yasal bir yükümlülüğü yerine getireceğini Alacaklıya garanti eder.
  • Borçlu kimdir?;  Alacaklıya karşı yükümlülük üstlenen taraf
  • Alacaklı kimdir; Verilen garantinin lehdarı
  • Surety Bond ise;   Borçlunun yükümlülüğü için teminat garantisi  veren Sigorta türüdür.

Başlıca Surety (Teminat Senedi) Türleri

Contract Surety

  • İnşaat Sözleşmeleriyle ilgili olarak sağlanan teminatlar
  • İhaleye Katılım (Performance Bonds, Warranty-Maintenance, Bid Bonds) Avans Ödeme (Advanced Payment Bonds) gibi teminatlar
  • ABD‘de sözleşmenin %100‘üne kadar, diğer ülkelerde ise %10 ile %30‘u arasında teminat sağlanmaktadır.
  • Büyük köprü, yol, kamu projeleri gibi yüksek kapasite gerektiren işlerde garanti sağlanabilmekte
  • İnşaat/Üretim/Enerji/Petrol ve Gaz  şirketlerin bu poliçeye ihtiyacı vardır.
  • İnşaat dışı performans yükümlülükleriyle ilgili teminat verilmektedir.
  • Gümrüklere ve mahkemelere verilen garantiler, teslimat garantileri, bakım onarım süresince verilen garantiler dahil edilebilir.
  • Çevre koruma amacı ile verilen garantiler (Enviromental Bonds)dahil edilebilir.
  • Örnek: boru hattı teslimleri, sermaye malları için bakm onarım garantileri,
  • mahkemelere verilen garantiler, ihale garantileri
  • Bu güvencelere ; Ağır Sanayii/İhracatçılar/Uluslararası Kurumlar  ihtiyaç hissederler.

Özel Surety Çeşitleri

  • Gemi İnşaası
  • Özel izin ve imtiyazlar için
  • Diğer Avans Garantileri

Kefalet Sigortası

KEFALET SİGORTASI  (Surety Bond)  NEDİR?

Sigorta Şirketi bu poliçe ile yapılan  ticari sözleşmenin kefili olarak;  Borçlunun sözleşmesel ya da yasal bir yükümlülüğü yerine getireceğini Alacaklıya garanti eder.
  • Borçlu kimdir?;  Alacaklıya karşı yükümlülük üstlenen taraf
  • Alacaklı kimdir; Verilen garantinin lehdarı
  • Surety Bond ise;   Borçlunun yükümlülüğü için teminat garantisi  veren Sigorta türüdür.

Başlıca Surety (Teminat Senedi) Türleri

Contract Surety

  • İnşaat Sözleşmeleriyle ilgili olarak sağlanan teminatlar
  • İhaleye Katılım (Performance Bonds, Warranty-Maintenance, Bid Bonds) Avans Ödeme (Advanced Payment Bonds) gibi teminatlar
  • ABD‘de sözleşmenin %100‘üne kadar, diğer ülkelerde ise %10 ile %30‘u arasında teminat sağlanmaktadır.
  • Büyük köprü, yol, kamu projeleri gibi yüksek kapasite gerektiren işlerde garanti sağlanabilmekte
  • İnşaat/Üretim/Enerji/Petrol ve Gaz  şirketlerin bu poliçeye ihtiyacı vardır.
  • İnşaat dışı performans yükümlülükleriyle ilgili teminat verilmektedir.
  • Gümrüklere ve mahkemelere verilen garantiler, teslimat garantileri, bakım onarım süresince verilen garantiler dahil edilebilir.
  • Çevre koruma amacı ile verilen garantiler (Enviromental Bonds)dahil edilebilir.
  • Örnek: boru hattı teslimleri, sermaye malları için bakm onarım garantileri,
  • mahkemelere verilen garantiler, ihale garantileri
  • Bu güvencelere ; Ağır Sanayii/İhracatçılar/Uluslararası Kurumlar  ihtiyaç hissederler.

Özel Surety Çeşitleri

  • Gemi İnşaası
  • Özel izin ve imtiyazlar için
  • Diğer Avans Garantileri

Teminat Mektubu Vermek İstemeyen Müteahit Firmalara Kefalet Sigortası

KEFALET SİGORTASI NEDİR?

Belirli mal veya hizmet sunduğunuz alıcılarınız, onlarla yaptığınız sözleşmelerdeki şartları yerine getireceğinize emin olmak adına, sizden yazılı garanti veya teminat talep etmektedir.

Sonuç itibarı ile, yüklenici taraf, işi zamanında tamamlayamaz veya taşıdığı malları zamanında teslim edemez ise, söz konusu iş - zaman kaybı, ödemeler ile ilgili problemler veyaz finansal zararlar- gibi bir çok etkenden dolayı beklenenden pahalı bir hale gelebilir. 

Kefalet Sigortası teminatı ile üçüncü taraflara karşı doğacak yükümlülükleriniz ile ilgili size çok çeşitli garanti seçenekleri sunmaktadır. Sözleşmelerinizden doğan yükümlülükleriniz ise size sunacağı kefalet senetlerinin türlerini oluşturacaktır. Bu işte tamamen bağımsız bir garantör şeklinde hareket etmektedir.

Aslen, yüklenicinin iflasından ötürü yükümlülüğünü yerine getirememesi durumunda, İşveren kefalet senedinin tutarı kadar zararını kefalet sigortası poliçesi ile temin edebilme şansına sahiptir.​​

KEFALET SİGORTASININ BAŞLICA AVANTAJLARI

Finansal esnekliğinizi artırabilmek, daha sağlıklı ve uzun soluklu bir teminattan faydalanabilmek için, kefalet sigortasını seçmelisiniz.
​​Kefalet Sigortasının en önemli faydalarından biri, kefalet senetleri ve garantilerinin kamu kurumları tarafından kabul ediliyor olması ve iş dünyasında, dünya çapındaki bankaların sunduğu teminat mektuplarına eş değerde tutulmasıdır. Bu şekilde bir imaja sahip olan teminatın iş ortaklarınız ile aranızda güçlü ve güvenli bir ilişki kurmanıza yardımcı olacağına emin olabilirsiniz.

Çalıştığınız bankalar tarafından sunulan teminat mektupları, bankalar nezdinde varolan kredi limitleriniz üzerinde baskı yaratacaktır. Bu bağlamda yapacağınız yeni sözleşmeler, nakit akışınızı farkında olmadan tehlikeye atacaktır.

Kefalet Sigortasının sağladığı teminat ve garantiler sizin böyle bir tehlike ile karşı karşıya kalmanızı önlemeye yardımcı olmaktadır. Bu teminatlar, sadece bankalar nezdindeki kredi hacminizin üzerindeki baskıyı azaltmakla kalmayıp bunun yanında işinizi finanse ederek şirketinizin büyümesi için size daha fazla hareket alanı sağlamaktadır. 

Önde gelen kredi derecelendirme kuruluşları tarafından verilen yüksek bir rating notuna sahip, gümrük, vergi ve bunun gibi kamu kurumlarına akredite olan sigorta şirketleri gibi bağımsız bir kaynaktan sağlayacağınız teminatlarla artık emin ellerdesiniz. 


Şubat ayı başından itibaren sigorta şirketlerimiz  isteyenlere “Kefalet Sigortası” poliçesi  satabilecek.
Kredi Sigortası ve Kefalet Sigortası bizim için yeni sigorta türleri. Kredi sigortası uygulaması beş yıldır sürüyor. Başka ülkelerde yıllardır uygulanan kefalet sigortası ile biz önümüzdeki aydan sonra tanışacağız.
Bir noktaya dikkat çekmekte yarar var. Bu sigorta türleri “ticari” ilişkilerde riski teminat altına alır
Kredi sigortası basit anlatımı ile “Alacak Sigortası”dır. Bu sigorta ile yurtiçinde mal mukabili yapılan vadeli satış işlemlerinde satıcı (alacaklı) firmanın alacakları güvence altına alınır
Borçlunun borçlarını ödeyememesi, iflas etmesi  hakkında tasfiye kararı alınması, acze düşmesi, icra takibinin sonuçsuz kalması gibi durumlarda satıcı (alacaklı) firmanin sigorta edilen miktardaki riski, sigorta şirketi tarafından karşılanır.
Kredi sigortası 1 Şubat 2009 dan beri uygulanıyor ama pek ilgi görmedi.Sadece 9 sigorta şirketlerimiz  kredi sigortası yapıyor...Verilen teminat miktarı ise çok küçük.

Yeni bir sigorta türü
1 Şubat 2014 tarihinden itibaren de Kefalet Sigortası uygulaması başlıyor.
Bir işi taahhüt edenlerden veya büyük  ölçüde mal ve hizmet alımı yapanlardan genelde  bir  kefil göstermesi  veya  teminat mektubu istenilir.
 Kefalet Sigortası basit anlatım ile kefilin  veya teminat mektubunun yerine geçer. Borçlunun borç yükümlülüğünü yerine getirmemesi riskine karşılık  sigorta şirketi alacaklıya teminat verir.
Kefalet Sigortası ile sigorta şirketleri  bir ihale, proje ya da mal ve hizmet ticareti kapsamında avans ödeme alan tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve avansın geri ödenmemesi riskine karşı teminat sağlar.
 İnşaat, mühendislik ya da makine üretimi gibi işlerde  anlaşmaya uyulmaması sonucu ortaya çıkan zararları karşılar.

Bunların primi yüksek
 Anlaşıldığı kadarı ile  Kefalet Sigortası uygulaması ile, büyük müteahhitlik firmalarının büyük projelerde karşılaştıkları kefalet ve teminat sorunlarının çözümüne yardım etmek  isteniliyor.
Sigorta şirketleri “Kefalet Sigortası” ile ihalelere girecek olanların  ihalenin tamamlanması öncesinde ihaleden ayrılması, ihaleyi kazanması halinde sözleşmeyi imzalamaktan vazgeçmesi, ihale kapsamında verilmesi  gereken teminatları sunamaması riskine karşı  güvence verecekler..
Hem Yurtiçi Kredi Sigortası uygulamasında hem Kefalet Sigortası uygulamasında, sigorta şirketi sigortalayacağı riskin boyutunu belirlemek için, borçlunun-yükümlünün hesaplarını kitaplarını inceler. Borçlunun  sağlamlığına, sigorta edilen  borcun miktarına göre bir  sigorta primi belirler.
Bir sigorta şirketinin bir riski sigortalayabilmesi için prim alması gerekir. Sigorta primi kredi maliyetini,kefalet maliyetini yükseltir. Bu  maliyet artışı önce borçlunun cebinden çıkar. Sonra  yapılan işin nihai fiyatını yükseltir. Bu da kaçınılmaz bir sonuçtur.

7 Şubat 2014 Cuma

Gayrimenkul Sözlüğü

Köşk Nedir?

Bahçe içinde yapılmış süslü ev, kasırköşk

Villa Nedir?
Yazlıkta ya da kent dışında, bahçeli ve güzel, müstakil evvilla

Palas nedir ?

Sözlükte yer alan palas anlamları;
1. lüks otel ya da gösterişli yapı.
2. kolay, rahat.
3. kolaylık gösteren, hoşa giden (nesne, kimse, yer).

Apartman nedir?

Çok katlı, birden fazla aileyi barındıran bina. Dilimize Fransızca " l' Appartement"tan geçen bu kelime, bu dilde ve İngilizcede bir evin birkaç odadan müteşekkil, meskene müsait kısmı anlamındadır. Ancak bu manada Türkçede, apartman dairesi olarak isimlendirilirken, apartman, çok katlı ve birden fazla aileyi barındıran binaya verilen isimdir. Çok katlı apartman tipi binaların ortaya çıkması, şehirleşmenin yoğunlaşması ile başlar. Ülkemizde ve Avrupa’da yer darlığı ve arsa fiatlarının yüksek olduğu şehir merkezlerinde, apartman önceden beri görülmekteydi. Ancak, bugün bir mesken topluluğu ortaya getirmesi yönünden olduğu gibi, inşaat malzemesi ve ısı tasarrufu sağlaması sebebiyle şehrin dış bölgelerinde de rastlanmaktadır. Memleketimizde apartman tipi binaların hemen hemen hepsi betonarme olarak yapılmaktadır. Tercih sebebi ucuz olmasıdır. Belediyeler; sınırları dahilinde yapılacak apartmanları proje safhasından itibaren denetledikleri gibi, sığınak, araba parkı, ısı tecridi ve asansör gibi konularda uyulması mecburi olan şartları da koyabilmektedirapartman
Bir apartman; apartman daireleri yanında, kapıcı ve kalorifer dairesi ile sığınak ve garajdan ibarettir. Bazı apartmanlarda sakinlerin beraber kullandıkları mescit, çamaşırhane ve teras gibi kısımlar da bulunabilir.
Apartman dairesinde, yaşamada en çok zorluk çeken çocuklar olmaktadır. Bunlar dört duvar arasına sıkışıp kalmaktadırlar. Bunu önlemek için bazı apartmanlarda çocukların ortak oynayabilecekleri çocuk odası da planlanmaktadır.

Rezidans (Residence) nedir?

Rezidans içinde oturanlara otel hizmeti verebilen, sosyal imkan ve güvenliği olan bir konuttur. Rezidanslar genelde yüksek kaliteli yapılardır. Rezidansta resepsiyon hizmeti, günlük temizlik ihtiyacı, kuru temizleme, çamaşırhane ve alışveriş servisi gibi hizmetler verilir.
Yalı Nedir?
Su veya deniz kıyısında yapılmış ev veya köşklere yalı denir.

Karşılıklılık nedir?

Mukabele-i Bilmisil Kanuna göre mütekabiliyet ilkesi: Yabancı ülkelerde Türk vatandaşlarına olumlu veya olumsuz nasıl bir uygulama yapılıyor ise o ülkenin Türkiye’deki vatandaşlarına aynı uygulamanın yapılması ilkesidir. Bir yabancı uyruklunun Türkiye’de bir tapu işlemi yaptırabilmesi için onun ülkesinde Türklerin de aynı tapu işlemini yaptırabiliyor olması gerekir.

Karşılıklılık ilkesi nedir?

Mukabele-i Bilmisil Kanuna göre mütekabiliyet ilkesi: Yabancı ülkelerde Türk vatandaşlarına olumlu veya olumsuz nasıl bir uygulama yapılıyor ise o ülkenin Türkiye’deki vatandaşlarına aynı uygulamanın yapılması ilkesidir. Bir yabancı uyruklunun Türkiye’de bir tapu işlemi yaptırabilmesi için onun ülkesinde Türklerin de aynı tapu işlemini yaptırabiliyor olması gerekir.

Mütekabiliyet ilkesi nedir?

Karşlıklılık. Mukabele-i Bilmisil Kanuna göre mütekabiliyet ilkesi: Yabancı ülkelerde Türk vatandaşlarına olumlu veya olumsuz nasıl bir uygulama yapılıyor ise o ülkenin Türkiye’deki vatandaşlarına aynı uygulamanın yapılması ilkesidir. Bir yabancı uyruklunun Türkiye’de bir tapu işlemi yaptırabilmesi için onun ülkesinde Türklerin de aynı tapu işlemini yaptırabiliyor olması gerekir.

Mütekabiliyet ne demektir?

Karşlıklılık. Mukabele-i Bilmisil Kanuna göre mütekabiliyet ilkesi: Yabancı ülkelerde Türk vatandaşlarına olumlu veya olumsuz nasıl bir uygulama yapılıyor ise o ülkenin Türkiye’deki vatandaşlarına aynı uygulamanın yapılması ilkesidir. Bir yabancı uyruklunun Türkiye’de bir tapu işlemi yaptırabilmesi için onun ülkesinde Türklerin de aynı tapu işlemini yaptırabiliyor olması gerekir.

Müşterek mülkiyet ne demektir?

Birden çok kimsenin bir taşınmaz mala hisseli olarak sahip olmalarına müşterek mülkiyet denir. Müşterek mülkiyette, tapu kütüğünde her bir hissedarın hissesi isminin karşısında 1/3, 2/5 gibi gösterilir. Paylı mülkiyet.

Ortak kullanım alanları kimin tapusu üzerinedir?

Sosyal tesis, ticari mahal, yüzme havuzu, tenis kortu, ısı merkezi gibi taşınmaz mal veya bağımsız bölümler başka parsel veya bağımsız bölümlerin ortaklaşa kullanılan yeri olarak ayrılabilir. Eski tapu sicil nizamnamesi bu durumu müşterek methal adını vermişti yeni tapu sicil tüzüğü 26. Maddesinde ortaklaşa kullanılan yer tabirini kullanmıştır. Ortaklaşa kullanılacak yerin tapu kütüğünün mülkiyet sütununa şahıs isimleri değil yararlanacak taşınmazların ada ve parsel numaraları yazılır.

Müşterek medhal ne demektir?

Sosyal tesis, ticari mahal, yüzme havuzu, tenis kortu, ısı merkezi gibi taşınmaz mal veya bağımsız bölümler başka parsel veya bağımsız bölümlerin ortaklaşa kullanılan yeri olarak ayrılabilir. Eski tapu sicil nizamnamesi bu durumu müşterek methal adını vermişti yeni tapu sicil tüzüğü 26. Maddesinde ortaklaşa kullanılan yer tabirini kullanmıştır. Ortaklaşa kullanılacak yerin tapu kütüğünün mülkiyet sütununa şahıs isimleri değil yararlanacak taşınmazların ada ve parsel numaraları yazılır.

Müştemilat ne demektir?

Taşınmazın kullanımını kolaylaştıran ek tesis. Eklenti.

Müstenidat ne demektir?

Dayanak belge. Vekaletnamelerde vekalet yetkisinin dayandığı, tevkil yetkisini, içeren müvekkil tarafından verilmiş vekaletname.

Müstakil ve daimi hak ne demektir?

Başkasına devri ve mirasçılara intikali yasak veya izne tabi olmayan, en az 20 yıl veya daha fazla süre için kurulmuş ve tapu kütüğünde ayrı bir sayfaya bir gayrimenkul gibi tescil edilmiş üst hakkı, kaynak hakkı gibi irtifak haklarıdır.

Müseccel ne demektir?

Tescilli, tescil edilmiş olan.

Munakale ne demektir?

Tapu kütüğünde yapılan terkin ve tescil.

Mülkiyetten başka ayni haklar nelerdir?

Eşya üzerinde malikinden başka üçüncü kişiler yararına kurulabilen ve sahibine hakkın konusu olan şeyde genelde yararlanma veya sattırarak paraya çevirme yetkisi veren, herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Örnek; irtifak hakları, gayrimenkul mükellefiyeti ve rehin hakları.

Mülkiyetin devren iktisabı ne demektir?

Daha önceki malikin olumlu iradesine ve çoğunlukla hukuki bir ilişkiye (akde) dayalı olarak mülkiyeti devralarak kazanmaya devren iktisap denir. Örneğin; satış, bağış, trampa gibi.

Mülkiyetin aslen iktisabı ne demektir?

Daha önceki malikin iradesine dayanmadan mülkiyetin kazanılmasına aslen iktisap denir. Örneğin; zamanaşımı, işgal, yeni arazi oluşumu.

Mülkiyet ne demektir?

Medeni Kanun, taşınır ve taşınmaz eşyayı niteliklerine uygun bir mülkiyet düzeni içinde sınıflandırmış ve ona göre hükümler getirmiştir. Medeni Kanunun 704-761. maddeleri taşınmaz mülkiyetini, 762-778. maddeleri menkul mülkiyetini düzenlemiştir. Mülkiyet hakkı; ona sahip olana, hakkın konusu olan eşya üzerinde, kanunun çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi tasarruf etmek yetkisini veren en geniş ayni haktır. Anayasanın mülkiyet hakkını düzenleyen 36. maddesi şöyledir: “Herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.\"\" Mülkiyet hakkı; sahibine, mülkiyet konusu şeyi (eşyayı) elinde bulundurma (zilyetlik), kullanma, şeklini değiştirme, eşyanın ürün ve gelirinden yararlanma, eşyayı ayırma (ifraz), eşya üzerinde hukuki ve maddi tasarrufta bulunma (onu başkasına devir ve tüketme) gibi haklar verir. Fakat bununla beraber, mülkiyet hakkı malike külfetler de yüklemektedir. Örneğin, vergilerini ödemek gibi. Kısa tanımı ile mülkiyet; Sahibine hakkın konusu mal üzerinde kullanma, yararlanma, tasarruf ve onu tüketme gibi en geniş yetkileri veren ve bir kısım ödevler (vergi gibi) yükleyen, herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir ayni haktır.

Mülk arazi ne demektir?

Mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait arazi demektir. Bilineceği üzere miri arazide sadece yararlanma hakkı gerçek ve tüzel kişilere aittir.

Mülahazat ne demektir?

Düşünceler. İpotekte ipotekle ilgili ayrıntıların ilave şeklinde yazıldığı “Düşünceler sütununun” Osmanlıca adı.

Mükellefiyet ne demektir?

Gayrimenkulün aleyhine tesis edilmiş yükümlü­lüklerin genel adıdır. Örneğin, Gayrimenkul mükellefiyeti.

Mükellef mirasçı nasbı ne demektir?

Bir kimsenin vasiyetname veya miras mukavelesi ile mirasçı tayin ettiği kimseyi, mirası bir başkasına nakletmek borcu altına koymasıdır. Taşınmazla ilgili mirasçı nasbı (atanması) tapu kütüğüne şerh edilir.

Müfrez parça ne demektir?

İfraz sonucu oluşan parça.

Mucavir alan ne demektir?

İmar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve sorumluluğu altına verilmiş olan alanlardır. Mücavir alan sınırları belediye meclisi veya il idare kurulu kararı ile belirlenir ve bakanlıkça onaylanır. Mücavir alanın belediye sınırına bitişik olması gerekmez. Bu alan köyleri de ihtiva edebilir.

Muvazaa ne demektir?

Gerçek ismi ve niteliği saklanarak, başka bir isim altında üçüncü kişileri aldatmak için göstermelik olarak yapılan işlemdir. Örnek; Bağışlandığı halde satış gibi gösterilmesi.

Muvakkat şerh ne demektir?

Bir taşınmaz mal üzerinde ayni bir hak iddia edene hakkını ispat edebilmesi için veya bir tapu işlemi yaptıracak olanın eksik belgesini tamamlayabilmesi için kendisine süre verilerek kesin tescil yapılıncaya kadar yapılan geçici tescildir.

Mutasarrıf ne demektir?

Tasarruf eden, kullanan.

Musaleh ne demektir?

Vasiyet alacaklısı demektir. Bkz. Muayyen mal vasiyeti.

Mukteza ne demektir?

Tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinin belli bir talep ve konuya ilişkin olarak tereddüt ettikleri hususları bölge müdürlüğü veya bölge müdürlüğü kanalıyla Genel Müdürlüğe intikal ettirmeleri sonucu bölge müdürlüğü veya Genel Müdürlükçe verilen ve sorulan hususun nasıl çözüleceğini izah eden talimattır.

Mukayyet ne demektir?

Kaydedilmiş, tescilli.

Mukatalı vakıf ne demektir?

Kuru mülkiyeti vakfa kullanma hakkı kişilere ait vakıf demektir.

Mukata ne demektir?

Vakıf arazi üzerindeki bina, ağaç ve benzeri muhdesat karşılığında zemin hakkı olarak her sene vakfa ödenen paradır.


28 Ocak 2014 Salı

AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUNUN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

Afet Yasası Uygulama Yönetmeliği Yayınlandı

AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
HAKKINDA KANUNUN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; riskli alan ve rezerv yapı alanlarında gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazların ve riskli alan dışında bulunan riskli yapıların değerinin hesaplanmasına, idare ile taşınmaz sahipleri arasında yapılacak anlaşmaya, riskli alan ve rezerv yapı alanları ile riskli alan dışında bulunan riskli yapıların bulunduğu alanlarda yapılacak planlamaya, riskli yapıların tespitine, bu tespite karşı yapılacak itirazlara ve bu itirazların değerlendirilmesinde görev alacak teknik heyetlerin teşkiline ilişkin usûl ve esaslarıbelirlemektir.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 3 üncü, 6 ncı ve 8 inci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında;
a) Bakanlık: Çevre ve Şehircilik Bakanlığını,
b) İdare: Bakanlığı, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu sınırlar dışında il özel idarelerini, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerini, Bakanlık tarafından yetkilendirilmesi hâlinde büyükşehir belediyesi sınırlarıiçindeki ilçe belediyelerini ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığını (TOKİ),
c) Müdürlük: Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünü,
ç) Rezerv yapı alanı: Bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenen alanları,
d) Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alanı,
e) Riskli yapı: Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapıyı,
f) Taşınmaz: 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 704 üncü maddesi uyarınca taşınmaz mülkiyeti kapsamına giren arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ile kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümleri,
g) Uygulama alanı: Bakanlar Kurulu kararıyla kararlaştırılan riskli alan ile Bakanlıkça belirlenen rezerv yapıalanını,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Riskli Alanın ve Rezerv Yapı Alanının Tespiti
Riskli alanın ve rezerv yapı alanının tespit edilmesi
MADDE 4 – (1) Riskli alan;
a) Tespitin belediyece veya il özel idaresince yapılması hâlinde, belediye meclisi veya il genel meclisi kararını,
b) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu,
c) Alanda daha önceden meydana gelmiş olan afetlere ilişkin bilgileri,
ç) Alanın büyüklüğünü, krokisini ve koordinat noktalarını,
d) Alanda bulunan bina sayısını, alanın nüfusunu ve alandaki taşınmazların maliklerini ve sayısını gösteren listeyi,
e) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini,
f) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını,
g) Alana ait güvenlik koridoru gerektiren altyapı tesislerinin işlendiği krokiyi,
ğ) Alan içerisinde sit alanı var ise bu alana ilişkin bilgileri,
h) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilen alana ilişkin olarak var ise, jeolojik ve jeoteknik raporu,
ı) Alana ilişkin imar planları ve alanın hâlihazır haritası var ise, bu planları ve haritayı,
ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşüalınarak belirlenir ve hazırlanan dosya ve görüş, Bakanlar Kurulu kararı alınmak üzere Bakanlığa gönderilir.
(2) Riskli alan tespitine ilişkin bilgi ve belgelerde eksiklik bulunması halinde, Bakanlık eksiklerin tamamlanmasını tespiti yapan İdareden ister.
(3) Bakanlıkça, yapılacak inceleme neticesinde, uygun görülen talepler, teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur.
(4) Rezerv yapı alanı; birinci fıkranın (c), (ç), (d), (e), (f), (g), (ğ), (h) ve (ı) bentlerinde belirtilen belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir.
(5) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı riskli alana ilişkin görüşünü on beş gün, Maliye Bakanlığı rezerv yapı alanına ilişkin görüşünü otuz gün içinde bildirir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Riskli Yapıların Tespiti ve İtirazların Değerlendirilmesi
Riskli yapıların tespitinde görev alacak kurum ve kuruluşlar
MADDE 5 – (1) Riskli yapılar, İdarece veya müracaatları üzerine lisanslandırılacak üniversiteler, inşaat, jeoloji ve jeofizik mühendisleri odaları ve 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun uyarınca faaliyet gösteren yapı denetimi kuruluşları ile bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları çerçevesinde lisanslandırılacak kurum, kuruluş ve şirketlerce tespit edilir.
(2) Sermayesinin en az yüzde kırkı kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan şirketler ve depremden korunma, deprem zararlarının azaltılması ve deprem mühendisliğinin gelişmesine katkıda bulunmak gibi konularda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri veren ve 27/1/1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca büro tescilini yaptırmış olan tüzel kişiler riskli yapıları tespit etmek üzere Bakanlıkça lisanslandırılabilir.
(3) İkinci fıkra uyarınca lisanslandırılacak kuruluş ve şirketlerde, riskli yapı tespit raporunu hazırlayacak mühendislerin; ilgili meslek odalarına üyeliklerinin devam ediyor olması, mesleklerinde fiilen en az beş yıl çalışmışolmaları ve bu sürenin en az üç yılının, inşaat mühendisleri için proje hazırlanması veya incelenmesi konularında, jeoloji ve jeofizik mühendisleri için ise jeolojik-jeoteknik etüdlerde fiilen görev yapmak şeklinde olması şarttır. Belirtilenşartlara uyulmadığının tespiti hâlinde bu kuruluş ve şirketlerin lisansı Bakanlıkça iptal edilir.
(4) Bakanlık, riskli yapı tespitine ilişkin faaliyetleri denetleme yetkisine sahiptir. Riskli yapı tespitinin gerçeğe aykırı olarak yapıldığının anlaşılması veya 6 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmüne aykırı davranılması hâlinde; tespiti yapan üniversite, meslek odası, kurum, kuruluş ve şirketin lisansı Bakanlıkça iptal edilir. Gerçeğe aykırı tespit yapan mühendis hakkında 6/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uyarınca işlem yapılmaküzere Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur.
Riskli yapıların tespiti
MADDE 6 – (1) Riskli yapıların tespiti, yapılarda şiddetli depremlerde can güvenliğinin sağlanıp sağlanamayacağını tespit etmek üzere, 6/3/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin eki Esasların Mevcut Binaların Değerlendirilmesi ve Güçlendirilmesi başlıklı Yedinci Bölümünde belirtilen hükümlere göre yapılır.
(2) Riskli yapı tespitine ilişkin raporların bir örneği, tespit tarihinden itibaren en geç iki gün içinde, tespiti yapan lisanslandırılmış üniversite, meslek odası, kurum, kuruluş ve şirketçe, tespite konu yapının bulunduğu ildeki Müdürlüğe gönderilir. Müdürlük, raporları inceler, riskli olarak tespit edilen yapıları, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmek üzere, tespit tarihinden itibaren en geç on iş günü içinde ilgili tapu müdürlüğüne bildirir ve bu konuda Bakanlığa bilgi verir. Riskli yapı tespitinin, itiraz üzerine veya açılacak dava neticesinde değişmesi halinde, durum aynı şekilde ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir.
Riskli yapı tespitine itiraz
MADDE 7 – (1) Riskli yapı tespitine karşı malikler veya kanunî temsilcilerince on beş gün içinde riskli yapının bulunduğu yerdeki Müdürlüğe verilecek bir dilekçe ile itiraz edilebilir.
(2) Riskli yapının bulunduğu ilde itirazı değerlendirecek teknik heyetin teşkil edilmemiş olması halinde, itiraz dilekçeleri ile itiraz edilen tespite ilişkin raporlar, riskli yapının bulunduğu yerdeki Müdürlükçe o il için yetkilendirilmişteknik heyetin bulunduğu ildeki Müdürlüğe gönderilir.
Teknik heyetlerin teşkili
MADDE 8 – (1) Riskli yapı tespitlerine karşı yapılacak itirazları değerlendirmek üzere, ihtiyaca göre Bakanlıkça gerekli görülen yerlerde yeteri kadar teknik heyet teşkil edilir.
(2) Teşkil olunacak her bir teknik heyet için; yüksek öğretim kurumlarından, inşaat, jeofizik ve jeoloji mühendisliği alanlarında, 28/1/1982 tarihli ve 17588 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği uyarınca en az yardımcı doçentlik kadrosuna atanmış öğretim üyeleri arasından, üniversite rektörlerince belirlenecek dört adet asil ve dört adet yedek üyenin bilgileri talep olunur.
(3) Öğretim üyelerine ilişkin bilgiler, talep tarihinden itibaren en geç on beş gün içerisinde Bakanlığa bildirilir.
(4) Teknik heyet, üniversitelerden bildirilen dört üye ile en az ikisi inşaat mühendisi olmak üzere, Bakanlık teşkilâtında görev yapan üç üyenin iştiraki ile yedekleri ile birlikte yedi üyeli olarak teşkil edilir.
(5) Bakanlıkça her iki yılda bir Ocak ayında teknik heyet üyelikleri yenilenir. Yeni üyeler görevlendirilinceye kadar mevcut üyeler görevine devam eder. Görev süresi dolan üye tekrar görevlendirilebilir.
Teknik heyetin çalışma usul ve esasları
MADDE 9 – (1) Teknik heyetin ilk toplantısında üyeler aralarından birini başkan olarak seçer.
(2) Teknik heyetin idarî ve teknik hizmetleri, teknik heyetin bulunduğu ildeki Müdürlükçe yürütülür. Teknik heyetin gündemi Müdürlükçe hazırlanır.
(3) Teknik heyet, görüşülecek dosya sayısı ve olağanüstü durumları da göz önüne alarak, ayda en az bir defa toplanır. Müdürlük, gerekli gördüğünde teknik heyeti olağanüstü toplantıya davet edebilir. Toplantının yeri, günü ve saati ile gündemindeki konular, Müdürlükçe en az yedi gün önceden üyelere bildirilir.
(4) Teknik heyet, en az altı üyenin iştiraki ile toplanır ve toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile karar alır; oyların eşitliği hâlinde, Başkanın taraf olduğu görüş çoğunlukta sayılır.
(5) Teknik heyet tarafından gerek görülmesi hâlinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlardan uzmanlar, oy haklarıolmaksızın görüşleri alınmak üzere toplantılara davet edilebilir.
(6) Gündemdeki konu kendisi veya üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile ilgili bulunan veyahut gündemdeki konu ile herhangi bir şekilde menfaat münasebeti bulunan üye, teknik heyet toplantısına katılamaz ve oy kullanamaz.
(7) Teknik heyet toplantısı sonunda alınan kararlar, dayanakları ve ilmî gerekçeleri belirtilerek yazılır, başkan veüyelerce imzalanır. Kararlar Bakanlığa, tespiti yapan veya yaptıran İdareye ve itiraz edene bildirilir.
(8) Hangi sebepten dolayı olursa olsun, yıllık izin, hastalık ve mazeret izinleri sebebiyle bulunamama hâlleri hariç olmak üzere, bir yıl içinde dört veya üst üste iki toplantıya iştirak etmeyen teknik heyet üyesinin üyeliği kendiliğinden sona erer.
(9) Teknik heyet üyeleri, üyelikleri süresince yaptıkları görev ile ilgili olarak hiçbir menfaat sağlayamazlar. Aksine davrandığı tespit edilenlerin üyeliği Bakanlıkça sona erdirilir.
Huzur hakkı, yolluk ve gündelik ödenmesi
MADDE 10 – (1) Teknik heyetlerin üniversiteler tarafından görevlendirilen üyelerine, 6306 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin sekizinci fıkrasında belirtilen esaslar çerçevesinde huzur hakkı ödenir.
(2) Teknik heyet üyelerinin toplantılar ve incelemeler için yapacakları seyahatlerin yolluk ve yevmiyeleri,10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre ödenir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Değer Tespiti, Konut ve İşyeri Verilmesi
Taşınmazların değerinin tespiti
MADDE 11 – (1) İdare, uygulama alanındaki taşınmazların sınırını, yüzölçümünü ve cinsini gösteren haritayıveya krokiyi yapar veya yaptırır ve bu taşınmazların maliklerini ve bunların adreslerini tespit eder veya ettirir.
(2) Taşınmazın değeri; İdare bünyesinden en az üç kişiden teşkil olunacak kıymet takdir komisyonlarımarifetiyle veya hizmet satın alınmak suretiyle tespit edilir.
(3) Taşınmazın değeri; taşınmaz değerleme konusunda uzman kişi, kurum veya kuruluşlardan bilgi alınarak ve mahallin emlak alım satım bürolarından alınacak bilgilerden de faydalanılarak, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılıKamulaştırma Kanununun 11 inci maddesindeki esaslara göre tespit edilir.
Taşınmaz maliklerine konut ve işyeri verilmesi
MADDE 12 – (1) Yapılacak konut ve işyerlerinin niteliği ve büyüklüğü idarece belirlenmek kaydıyla, uygulama alanı içerisinde kalan taşınmaz maliklerine öncelikle uygulama alanında yapılacak olan konut ve işyerlerinden verilmeküzere bunlarla sözleşme akdedilir.
(2) Uygulama alanındaki taşınmazın 11 inci maddeye göre tespit edilen bedeli, İdarece malike verilecek konut veya işyerinin inşaat maliyet bedelinden düşülür. Bu şekilde yapılacak hesaplama neticesinde taşınmaz malikinin;
a) İdareden alacağı olur ise, bu alacağa konu meblâğ; taraflar arasında yapılacak anlaşmaya istinaden, İdarece, nakdi olarak veya İdarenin kamu hizmetine tahsis edilmemiş olan taşınmazlarından verilerek ya da imar hakkının başka bir alana aktarılması suretiyle ödenebilir.
b) İdareye borçlu olması halinde, bu borca konu meblâğ; taşınmaz malikince İdareye taksit ile ödenir. Taksit ileödemenin esasları proje bazında idare tarafından belirlenir.
c) Birden fazla konut veya işyeri alma hakkının olması halinde, birden fazla konut veya işyeri verilmek üzere sözleşme yapılabilir. Böyle bir durumda, taşınmaz malikinin İdareye borçlanması hâlinde ödemeler, verilecek konut veya işyerinin tespitine yönelik olarak gerçekleştirilecek noter kur’ası sonrası, İdarece belirlenecek takvime göre peşin olarak yapılır.
(3) İdarece verilecek konut veya işyerinin inşaat maliyet bedeli; uygulama alanında gerçekleştirilecek yapım ihaleleri sonrası gerçekleşen, ihale bedeli, arsa edinim bedeli, proje giderleri, yıkım ve nakliye giderleri, zemin iyileştirme giderleri ve müşavirlik giderleri gibi giderler dikkate alınarak hesaplanır.
(4) Taşınmaz maliklerinden kendisine işyeri verileceklere müstakil işyeri yerine işyeri hissesi de verilebilir.
Kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olanlara konut ve işyeri verilmesi
MADDE 13 – (1) Uygulama alanındaki taşınmazların ve uygulama alanı dışındaki riskli yapıların maliklerine konut veya işyeri verilmesinden sonra, arta kalan konut veya işyerlerinin bulunması hâlinde, belirtilen yapılarda kiracıveya sınırlı ayni hak sahibi olarak, en az bir yıldır ikamet edenler veya işyeri işletenler ile 6306 sayılı Kanun uyarınca taşınmazları kamulaştırılanlara bu konut veya işyerlerinden verilmek üzere sözleşme yapılabilir.
(2) Kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi ya da taşınmazları kamulaştırılanlar olarak konut veya işyeri talebinde bulunanların sayısının artan konut ve işyeri sayısından fazla olması hâlinde, konut veya işyeri verilecekler noter huzurunda gerçekleştirilecek kur’a işlemi ile belirlenir.
Riskli yapılar hakkında uygulanacak hükümler
MADDE 14 – (1) Uygulama alanı dışında olup riskli yapı olarak tespit edilen yapılarda, sahip olduklarıhisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluk ile alacağı karara katılmayan maliklerin bağımsız bölümlerine ilişkin arsa paylarının rayiç değeri, 11 inci madde hükümleri çerçevesinde tespit edilir.
(2) Bakanlıkça uygun görülmesi hâlinde, 6306 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca, arsa payları satın alınanlar ile bu Yönetmeliğin 13 üncü maddesi hükümleri çerçevesinde konut veya işyeri sözleşmesi yapılabilir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Kira Yardımı ve Tahliye
Kira yardımı yapılması
MADDE 15 – (1) Anlaşma ile tahliye edilen uygulama alanı içerisindeki yapılar ile uygulama alanı dışındaki riskli yapıların maliklerine tahliye tarihinden itibaren konut ve işyerlerinin teslim tarihine veya idarece belirlenecek tarihe kadar, mümkün olması hâlinde geçici konut veya işyeri tahsisi, mümkün olmaması hâlinde ise, İdarece kararlaştırılacak aylık kira bedeli yardımı yapılabilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilen yapılarda kiracı veya sınırlı aynî hak sahibi olarak ikamet edenlere veya işyeri işletenlere, İdarece belirlenecek oranda defaten kira yardımı yapılabilir.
Tahliye
MADDE 16 – (1) İdare ile anlaşma yapan taşınmaz malikleri, İdarece belirlenecek takvime göre on beş gün içinde var ise su, elektrik, telefon ve doğalgaz gibi hizmet ve emlak vergisi gibi vergi borçlarını ödeyerek yapıyı boşolarak idareye teslim eder.
ALTINCI BÖLÜM
Planlama
Planlama süreci
MADDE 17 – (1) Plan teklifleri belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde belediyelerce, dışında ise il özel idarelerince hazırlanır ve bu planlar hakkında belediye meclisi veya il genel meclisi kararı alınır.
(2) Büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki ilçe belediyelerince hazırlanan plan revizyonu veya değişikliği teklifleri hakkında ilgili büyükşehir belediyesinin görüşü alınır.
(3) Uygulama alanında, 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile 16/6/2005 tarihli ve 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun kapsamında kalan alanlardan bulunması hâlinde, alanın sit statüsü de gözetilerek, Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşü alınır.
(4) İdarece hazırlanan plan teklifleri; planlama alanı ve yakın çevresinin mer’i planları ve mevcut durumu gösterir bilgi ve belgeler, alana ilişkin olarak hazırlanan imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüd raporu, ilgili kurum ve kuruluş görüşleri ve ilgili bütün bilgi ve belgeler ile birlikte Bakanlığa iletilir. Bakanlıkça uygun görülen plan teklifleri, aynen veya değiştirilerek onaylanır.
(5) Afet riskine karşı dayanıklı ve yaşam kalitesi yüksek bir çevre oluşturulmasına katkı sağlamak maksadıyla, Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, parsellerin birleştirmesi şartı ile imar hakkı artışı verilebilir.
YEDİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Görevlendirilen ilk teknik heyetin görev süresi
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra teşkil olunacak ilk teknik heyetlerde görevlendirilecek üyelerin görev süresi 2014 yılının sonunda dolar ve yeni üyeler 2015 yılının Ocak ayında görevlendirilir.
Geçiş hükmü
GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce Bakanlığa iletilmiş ve fakat henüz Bakanlar Kuruluna teklif olarak sunulmamış olan riskli alan olarak ilân etme talebi işlemleri ile rezerv yapı alanı olarak belirleme işlemleri, bu Yönetmelik hükümlerine göre tamamlanır.
Yürürlük
MADDE 18 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 19 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür.