Emlak ve Emlakçılık Gelişmiş Ülkelerde Nasıldır ?

AYAKÇI EMLAKÇILAR



Emlakçılık gelişmiş ülkelerde ‘' İtibar ve Güven ‘' mesleğidir. Bu gelişmiş ülkelerin en önemli caddelerine gittiğinizde en prestijli yerlerinde, binalarında ‘' Emlak Ofisleri' ni görürsünüz. Bu ülkelerde her önüne gelen emlakçılık yapamaz. Mesleğe giriş şartları çok zordur.

Bizde ise çalışmak isteyen her yaş ve meslek gruplarından; bakkal, kapıcı, manav, kuaför, muhtar, doktor, avukat, devlet memuru, üst düzey bürokrat, meclis üyeleri, belediye başkanları, milletvekilleri vs. vs. anlayacağınız üzere herkes bu mesleğin bir ucundan tutmuş haksız kazanç elde edip köşeyi dönme peşinde. Paralar lup cebe. Vergi yok, nereden buldun diye soran yok.

Peki, mesleğini adam gibi yapıp devlete vergisini ödeyen meslek odalarına kayıtlı emlakçılarımız ne yapıyor? Dükkân kirası, elektrik, su, doğalgaz, ağırlama, kırtasiye, benzin, bağ kur, sigorta, eleman maaşları, ev kirası, çoluk çocuk masrafı, vergi, vs. vs. vs. Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Ayakçıdan iş düşüp de iş yapabilirse masrafları ödeyecek, ödeyemediğinde ise Devletin Şamarı!!!

Gerçek emlakçılar adeta cezalandırılıyor. Onların aleyhinde haksız rekabet oluşturulmuş vaziyette.

Emlak Komisyonculuğu ve Emlak Müşavirliği Kanunu'nun çıkması, yasalaşması için 27 yıl hayatta olan ve olmayan büyüklerim, 26 yıldır da ben mücadele vermekteyim. Dile kolay tam 53 yıl. Adeta Donkişot gibi yel değirmenlerine karşı savaşmışız ve hala savaşmaya devam ediyoruz.

Bizim Meclise sunduğumuz Kanun taslağımızın neden yasalaşmadığı da artık çok iyi anlaşılmış durumda. Milletin vekili olarak seçilenlerin bir kısmı iş takibi yapmakta. bol kazanç elde etmektedirler. Bu nedenledir ki mesleğimizin kurumsallaşmasını istemedikleri aşikârdır.

15 yıl öncesi de böyle idi. En yüksek tirajlı bir gazeteye verdiğim beyanatta emlakçılık yapan milletvekilleri var demiştim. Birisi de çıkıp kim bu milletvekilleri? Diye sormadı. Anlayacağınız üzere kimsenin sesi çıkmadı. Üstüne alınan olmadı. Hala da çıkmıyor. Hala da kimse üstüne alınmıyor.

Çünkü bu meslek kurumsallaşır ise bu iş onların elinden gidecek. Kurumsal yapıya dönüşecek. İtibarlı bir meslek haline gelecek. Kayıt dışı azalacak. Vergi gelirleri artacak. İstihdam sağlayacak. Bu durum anlaşılan bazılarının menfaatlerine uygun düşmüyor. Maalesef kendi menfaatlerini ülkenin çıkarlarının önünde tutan kişilerin var olması hele bunların bir kısmının milletin vekili olması bizim gibi sağduyu sahibi ülkesini seven insanları çok üzüyor.

Görevleri millete hizmet olan bu azınlık, maalesef nüfuslarını bu amaç için kullanmak yanlışı içinde bulunmaktan asla çekinmiyorlar. Bu durum ne etiktir, ne hukuka uygundur ve de bu topluma asla bir şey kazandırmaz. Tersine çok şey kaybettirir. Örnek alınan kişilerin topluma örnek olmak gibi bir mecburiyeti ve sorumluluğu vardır.

Hiç kimse de bana sen bu konularla niye bu kadar ilgileniyorsun, uğraşıyorsun demesin. Ben Türkiye'nin en büyük emlak odasının başkanlığını 26 yıldır üyelerimin teveccühleriyle yürütüyorum. Bu sevgili üyelerime, bu mesleğe karşı mesleki ve sosyal sorumluluklarımı yerine getirmek benim en önemli görevlerimin başında gelmektedir. Onların haklarını savunmak, hiç olmazsa yanlışlıkları dile getirmek ayrıca vicdani sorumluluğumdur.

Bu mesleği bir noktaya getirmek için ömrümü ve benim için hatırı sayılır servetimi harcadım. Bütün bunları her şeye rağmen çok sevdiğim bu meslek uğruna helal ediyorum. Ancak bu meslek için hala bazı umutları taşımak istiyorum. Sesimin bir yerlerde duyulmasını ümit etmek istiyorum. Mesleki motivasyonumu kaybetmek istemiyorum. Bu da çok büyük istek ve talep değildir diye düşünüyorum. Öyle değil mi? 26.02.2009

Sabri ATEŞ

İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı

Yorumlar

Popüler Yayınlar