Deprem ve Kentsel Dönüşüm

Deprem ve Kentsel Dönüşüm

Şehir planları, mimari projeler, insan psikolojisini ve toplumsal yaşamı oluşturmada etkinlik taşımaktadır. Gündelik yaşama yön veren önemli uygulamalardır..

Kent yaşamında planlaması oturmuş bölgeler ve plansız olarak gelişen bölgelerin bulunduğu hepimiz tarafından bilinen gerçeklerdir. Bir anlamda farklı ekonomik ve sosyal imkanların çizmiş olduğu bölgesel farklı yerleşim katmanları bulunmaktadır.

Şehir hayatında sosyo-ekonomik farklılıkların sınırlarını çizdiği bu katmanlar, insan psikolojisini olumsuz etkileyebilmekte, şehir içinde birbirine son derece yabancı, hatta karşıt tabakalar oluşmasına ve en uç örneklerde son derece ciddi öfke patlamalarını beraberinde getirerek ciddi güvenlik problemlerine neden olabilmektedir.

Bütün bunlarla birlikte, günümüz dünyasında gelişmeler şehirleşmenin dışında metropoller ve metropolleşme yönündedir. Küreselleşmenin gücünü giderek arttırdığı ve sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel gücün belli merkezlerde toplandığı günümüzde artık şehirlerden değil; aslında birçok farklı şehir merkezini bir bünyede toplayan metropollerin oluşumundan bahsetmekteyiz.

Bu anlamda, yerleşim sahalarının büyümesi ile birlikte aradaki eşitsizliklerin ve kaos olarak var olan sorunlar eskisinden çok daha karmaşık bir boyuta taşınmaktadır.

Değişik iş alanlarında çalışan, farklı gelir grubundan kesimlerin varlığı ve yaşam tarzları modern hayatın temel unsurlarından biridir.

Ülkemizde de şehirleşmenin yanı sıra küreselleşmenin de etkileri artarak yaşandıkça bu tarz farklılıklar daha net bir şekilde gözükecektir.

Diğer yandan 1999 yılından itibaren çeşitli üniversite ve kurumlar tarafından yapılan çalışmalarda mevcut yapı stoklarının önemli bir bölümünün yönetmelik ve deprem açısından sorunlu olduğu ortaya çıkmıştır.


Kentsel Dönüşüm nedir?


Kentsel dönüşüm; kentsel gelişmenin, toplumsal, ekonomik ve mekânsal olarak yeniden ele alındığı ve kentteki afet riski altında olan, bir şekilde değiştirilmesi ve dönüştürülmesi gereken, alanların sağlıklı ve yaşanabilir hale getirilmesi için yıkıp yeniden yapma, canlandırma, sağlıklaştırma veya yeniden yapılandırma için proje üretilmesi ve uygulama yapılması olarak tarif edilmektedir.

Özetle kentsel dönüşüm bir kentin sorunların giderilmesi için yapılan çalışmalardır. Kentsel dönüşüm yasasının bu beklentileri ve uygulamaları karşılayacak kapsamda olması toplumun ve sektörün genel beklentisidir.

Ulaşım, sağlık, eğitim, sosyal yaşam alanlar konusunda çözüm getirilmiş yeniden inşa edilmiş bir kentte yaşamak ve planlı gelişmenin sağladığı sayısız fırsatın yanı sıra gerek sosyal dışlanmışlığın kalkmış olduğu, daha önceleri elverişsiz koşullarda bulunan kişilerin bu dönüşüm sürecine bağlı olarak kendi algılamalarını şekillendirirken daha saygın bir kimlik fırsatı sunmak konusunda son derece faydalı bir uygulama olduğu kesindir.

Görünen odur ki kentsel dönüşüm süreci şehircilik ve çevre bakanlığı tarafından yönetilecektir. Ancak yerel yönetimler ve vatandaşın bu süreçte yer almaması uygulamada önemli eksiklikler meydana getirecektir. Vatandaşlarımızın bu uygulamaya psikolojik olarak hazırlanması gerekmektedir. Doğru yönetildiği takdirde afet riski taşıyan binaların ortadan kaldırılması yanında kentlerdeki çarpıklığında önüne geçilmesi için fırsat olarak düşünülmelidir.

Kentsel dönüşüm siyaset üstü olmalıdır. Olumlu etkileri olduğu gibi, Hızlı dönüşüm ve yıkım uygulamaları nedeniyle kamuoyunda son derece sert tartışmalara yol açmaktadır. Buda diyalog kanallarının kesilmesine neden olmaktadır. İnsanlar geleceklerinin ve karşılacakları ekonomik yükümlülüklerin boyutu hakkında yasalarda netlik, uygulamalarda şeffaflık ve hesap verilebilirliği beklemektedirler. Ancak bunun neticesinde kamuoyu algısı bu sürecin yanında yer alabilir.

Kentsel dönüşüm projeleri her aynı insanları yerlerinden, eski alışkanlıklarından ve komşuluk bağlarından kopartan süreçler olarak gündeme gelmektedir.

Bu nedenlerden dolayı kentsel dönüşüm, sadece ülkemizde değil, 1940’larda ilk ortaya çıkışından günümüze kadar uygulandığı bütün ülkelerde son derece ciddi muhalefet ile karşılaşmıştır.

Kentsel dönüşüm projelerinin içine yerel halkın aktif katılımı sağlanarak, karar alma süreçlerinde hep birlikte hareket edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Kamuoyununda kentsel dönüşüme karşı en büyük çıkışlardan biri olan ‘Sulukule projesine olmuştur. Vatandaşların söylemlerine bakıldığında esasen kentsel dönüşüme karşı olmadıkları anlaşılmaktadır. Temel sebebin aslında kendilerine bu süreçte söz hakkı verilmemesi olduğu seslendirilmiştir.

Kentsel dönüşüm ile birlikte, eski binaların yıkılıp yerlerine yeni ve modern binaların yapılmasından çok daha geniş bir değişim süreci. Kentsel dönüşüme gidilen yol üzerinde geniş nüfus hareketleri, son derece önemli sosyal dönüşümler ve şehir hayatının her alanında büyük sonuçlar yaşanmaktadır.

Bütün bu nedenlerden ötürü kentsel dönüşümün daha sağlıklı işleyebilmesi için inşa sürecinin yanı sıra, siyasi, ekonomik, kültürel ve özellikle de sosyal sonuçları göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Kentsel dönüşüm konut inşa etme, çevre dizaynı ve insanları yeni konutlarına yerleştirmekle sınırlı kalmamalıdır. Komşuluk ilişkileri, sosyal dayanışma ve kontrol mekanizmaları hesaba katılmalıdır. Dönüşüm son derece detaylı çalışmalara bağlı stratejiler ile sürdürülmelidir.ancak bu şekilde afet riskinden ve plansız olarak gelişmenin ortaya koymuş olduğu olumsuz etkilerden kurtulmak mümkün olabilecektir.

Fikret Konya

Eğitmen

Yorumlar

Popüler Yayınlar