Farkındalık, Değişim ve Yönetişim
1989 yılında Berlin duvarının yıkılması, dünyayı bu dönemece
getiren olaylar, bir uzlaşma ve değişim süreci olarak yakın tarihimize
kazınmıştır. Özellikle son 15 yıla baktığımızda, bu değişimin ivmesinin
giderek arttığını ve bizlere farklı yansımalar getirdiğini; çok uzağa
gitmeden yakın çevremizde dahi değişimi gözlemleyebiliyoruz.
Bunu kimse yadsımıyor ve herşey, herkes değişiyor. Tek farklılık,
değişimin oturduğu zemin ve hızı. İşte birkaç örnek:
* 30 yıl önce her eve girememiş telefon, artık şekil değiştirip 30
milyon kişinin cebinde dolaşıyor.
* Bilgisayar işlem kapasitesi, her 16 ayda bir ikiye
katlanıyor ve değişimin önemli dinamolarından
birini oluşturuyor.
* Ürün yaşam dönemleri giderek kısalıyor, çünkü insanlar değişim
rüzgarıyla gelen ve
beklentilerine en uygun ürünleri talep ediyorlar.
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Bu realiteye karşın değişime
direnç oluşturan, bize özgü hasletleri de unutmamakta yarar var.
* Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) raporuna gör, OECD ülkeleri
içinde Türkiye halen
verimsizlikte başı çekiyor.
* Teknolojik Ar-Ge yatırımları halen dip noktalarda.
* Uzun dönem hiperenflasyonla yaşayabilen nadir ülkelerden.
* Nüfus artış oranı yüksek. Buna
karşılık genç nüfus oranı , Avrupa’da öncü bir dinamik unsur.
Aslında bu örnekler ve aralarındaki tezatlar, bize farkına
varılması zorunlu tüm soyut ve somut gerçekleri hissedebilme ve konum
alabilme yeteneklerimizi geliştirmemiz gerektiğini anlatıyor.
Peki farkına varılması zorunlu bu gerçekler neler?
* Tüm bu realiteler ya küresel çıktılara ya da küresel yansımalara
maruz.
* Değişimin rotasını, artık müşteriler ve onların
beklentileri tutuyor.
* Riskleri öngörebilmek ve yönetebilmek, giderek daha fazla önem
kazanıyor.
* Fiyat baskıları sonunda, maliyet üstü karlılık hesaplamasından
maliyet yönetimine geçmek;
karlılığı fiyat arttırarak değil, maliyetleri aşağı
çekerek yakalamak zorunluluğu geliyor.
* Bilgisizlikten farkındalığa, oradan bilgiye ve dahası hareketli,
çok boyutlu bilgiye giden bir çağ.
* Yeni finansal kaynaklar, parayı değil farklılığı ve değer üreten
fikirleri öne çıkartıyor.
Şimdi kendimize soralım; bu basit gerçeklerin ne kadarının
farkındayız, nasıl etkileniyoruz ve birey olarak üstesinden nasıl
gelebiliyoruz?
Evet, tüm bunlarla başedebilmeyi, gerek kişisel gerekse kurumsal
faydaya dönüştürebilmeyi, hatta bunu süratli bir ortamda sürdürülebilir ve
artan bir trend ile yapabilmeyi bireysel olarak üstlenirsek, süper
güçlerle donanmamız gerekiyor.
Peki bu sonuç, hem kendimize ve çevremize hem de kurumumuza
haksızlık etmek olmuyor mu? Bir veya birkaç beyine tüm bu sorumluluğu yıkmak,
etkin çevikliği ve çözümleri beklemek mantıklı mı? Öyleyse nasıl olacak da, en
etkili ve verimli bir biçimde bu gerçeklerle uzlaşıp, problemleri
fırsatlara dönüştürüp, kurumlarımızı geleceğin beklentilerine uygun bir
yapıya dönüştüreceğiz?
Aslında cevap, sorunun içinde gizli:
* Bir beyinden bin beyine, bir bilgiden bin bilgiye doğru bir
yolculukla,
* Edilgen değil etken olmayı gerçekleştirebilen bir insan kaynağı
ordusuyla ,
* Potansiyelde kalmış yeteneklerin kurumsal kabiliyetlere dönüştüğü
bir organizasyonla,
* Kritik süreçlerinin farkında ve sürekli bu süreçlerini
iyileştiren bir takım ruhuyla,
* Empati,uzlaşma,değişim ve paylaşımı kurum kültürü olarak
benimsemiş bir yapıyla,
yani yönetmekten yönlendirmeye, yönetilme beklentisinden yönetime
katılmayla yani yönetişmeyle.
Evet kimisi için hissedilen fakat uygulamada
zorlanılan, kimisi içinse cesaret edilemeyen ama doğal süreçte kaçınılmaz
olan bu gerçekten, yani etkileşimli, proaktif, katılımcı ve
demokratik bir yönetim tarzından, anayolu yönetişimden geçen bir
yolculuktan bahsediyoruz.
Unutmayalım, durumsal farkındalık, yalnızca kişisel
kalite gerekliliği değil; bilgiyle donatılınca, gelişme fırsatlarını gelecek
kurumsal değerlere dönüştürme olasılıkları yaratan itici bir güçtür.
Herşey farkındalıkla başlar. Farklı olabildiğince ve bu
farklılığı müşteri beklentilerini karşılayabilme stratejisine
dayandırdıkça, değer yaratılır ve sürdürülebilir kılınır.
Bugün farkı hissetmiş bir kimlikle, kurumunuzu yönetişerek
yarınlara taşımaya hazır mısınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder