İstinaf ve Bölge Adliye Mahkemeleri
İstinaf ve Bölge Adliye Mahkemeleri
Hukuk dünyamız yeni ve hayli karışık bir sistem içerisine girmektedir. Bu sistemin insan haklarına saygılı ve uygun şekilde işlemesi hepimizin ortak dileğidir
Prof. Dr. Köksal Bayraktar
CMK’nın 272- 285. maddelerinin artık yürürlüğe gireceği haberi hukuk gündeminin önemli konularından biri durumuna geldi. Aynı şekilde “Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un” 25-48. maddeleri de işlerlik kazandı.
Böylece yeni bir kanun yolu ve yeni üst mahkemeler uygulamada yerlerini alacaklar. İstinaf, itiraz ve temyiz gibi olağan kanun yolları arasına girecek, bölge adliye mahkemeleri ise ilk derece mahkemeleri ile Yargıtay arasında bulunacak.
İstinaf, Arapça kökenli bir sözcük olup yeniden başlamak, baştan başlamak anlamına gelmektedir. Önümüzdeki yıllarda, herhalde konuşma dilinde “istinafa gitmek, istinafta bulunmak, istinaf yoluna başvurmak” gibi nitelemelere sık sık başvurulacak.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında görülen bidayet mahkemeleri ile temyiz mahkemeleri arasındaki mahkemeye ve bunlara başvuruyu sağlayan kanun yoluna da gene istinaf deniliyordu.
Bugün, bu mahkemelere ve bu kanun yoluna yeniden dönülüyor.
İstinaf, ilk derece mahkeme kararlarına karşı gidilen kanun yoludur.1* Bu kanun yoluna, mahkeme kararının açıklanmasından itibaren yedi gün içinde gidilecektir. CMK m.272/1’de 15 yıl ve daha fazla hapis cezalarının talep olmaksızın, doğrudan doğruya istinaf başvurusu olabileceği belirtilmiştir. Aynı zamanda Cumhuriyet Savcıları da mahkeme kararının kendilerine gelişinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurabileceklerdir. İstinaf yoluna başvurulması ilk derece mahkemesi kararının kesinleşmesini engelleyecektir.
İstinafa ilişkin başvuru, kararı veren mahkemeye yapılacak ve mahkeme başvuruyu inceledikten sonra ret ya da kabul kararı verecektir. İstinaf süresinin geçirilmesi, verilen kararın istinafa gidilemeyecek bir karar olması ya da talep sahibinin böyle bir talep hakkının olmaması ret sebepleridir. Ret kararına karşı bölge adliye mahkemesine gidilip bu konuda bir karar verilmesi istenebilir. Ret kararı hükmün infazını engellemeyecektir.
İstinaf talebi, kararı veren ilk derece mahkemesi tarafından kabul edildiğinde; istinaf dilekçesi ceza davasının diğer tarafına tebliğ edilir. Karşı taraf istinaf dilekçesine yedi gün içinde cevap verebilecektir.
Kararın bölge adliye mahkemesine girmesinden sonra Cumhuriyet Başsavcısı dava dosyasını, eklenen belge ve delilleri inceleyip görüşünü içeren bir tebliğname hazırlar ve bunu bölge adliye mahkemesi ceza dairesine verir. Tebliğname ilgililere de gönderilir.
Dava dosyasının bölge adliye mahkemesine intikalinden sonra burada dosya üzerinde ön inceleme yapılır. Ön incelemede yetki sorunu, ilgililerin mahkemeye süresinde başvurup başvurmadıkları, dava konusunun istinaf konusu olup olmadığı ve başvuranın istifana başvuru hakkına sahip olup olmadığı araştırılır.
Ön incelemeden sonra bölge adliye mahkemesi dava dosyası üzerinde araştırma yaparak, kovuşturmaya başlamadan önce ilk derece mahkemesi kararını, delil, işlem, ispat yönünden irdeler ve istinaf başvurusunun esastan reddine2* veya hukuka kesin aykırılık hallerinden birinin varlığı halinde hükmün bozulmasına ya da diğer hallerde davanın yeniden görülmesine karar verir. İstinaf başvurusu, bölge adliye mahkemesince kabul edilip ilk derece mahkemesi kararı bozulduktan sonra dosya esas mahkemesine ya da bir başka mahkemeye gönderilir. Buna karşı ilk derece mahkemesinin direnme kararı verme yetkisi yoktur.
Bundan sonra mahkeme duruşma gününü saptayıp gerekli çağrıları yaptıktan sonra; sanığa duruşmaya gelmediği takdirde davanın reddedileceği uyarısında bulunur.
Bölge adliye mahkemesi bundan sonra gerekli görülen tanıkları çağırabileceği gibi bilirkişi incelemesi ve keşif yaptırabilir. Kısaca, dava konusu hakkında maddi inceleme yapar. Duruşmada, önce görevli yargıç üyenin raporu, ilk derece mahkemesinin kararı ile dosya içinde yer alan tüm belge ve bilgiler, raporlar, keşif tutanakları okunur. Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar.
İstinaf mahkemelerinin bozma dışındaki kararları yani ret ve davanın yeniden görülmesi üzerine verdiği karar, belirli istisnalar dışında, temyiz edilebilir. Bu istisnalar CMK’nun 286. maddesinde gösterilmiştir.
Bölge adliye mahkemelerinin temyiz edilen kararları hakkında, Yargıtay’ca hukuka uygun bulunması halinde temyiz isteminin esastan reddine karar verilir ve bölge adliye mahkemesinin kararı kesinleşir.
Yargıtay, bölge adliye mahkemesinin kararının hükmü etkileyecek nitelikte hukuka aykırı olması halinde bozma kararı verir. Yargıtay, hükmü bozduğunda dosyayı yeniden incelemek ve hüküm vermek üzere hükmü bozulan bölge adliye mahkemesine gönderebileceği gibi başka bir bölge adliye mahkemesine de gönderebilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili işlemleri yerine getirdikten sonra bozma kararına uyma ya da direnme kararı verir. Bölge adliye mahkemesi bozmaya uyarak yeni bir hüküm verir. Yargıtay’ın bozma kararına karşı bölge adliye mahkemesinin direnme yetkisi vardır. Bu durumda uyuşmazlığı Yargıtay Ceza Genel Kurulu çözümleyecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararına uyulması zorunludur.
Görüldüğü gibi Hukuk Dünyamız yeni ve hayli karışık bir sistem içerisine girmektedir. Bu sistemin insan haklarına saygılı ve uygun şekilde işlemesi hepimizin ortak dileğidir. Dileğimizin ne kadar geçerli olacağını bize uygulama gösterecektir.
1. İlk derece mahkemelerinin bazı kararları istinafa kapalıdır. Üç bin liraya kadar adli para cezaları, üst sınırı beş yüz lirayı geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlara ilişkin beraat kararları ve kanunlarda kesin olduğu yazılı hükümler CMK’nun 272. gereğince istinaf başvurusunun konusu olamaz.
2. Ret nitelemesi ilk derece mahkemesinin kararının doğru olduğu kısaca onandığı anlamını taşımaktadır.
2. Ret nitelemesi ilk derece mahkemesinin kararının doğru olduğu kısaca onandığı anlamını taşımaktadır.
Güncel Hukuk, Mayıs 2016
Yorumlar