HAZIRLAYAN: İSTANBUL TİCARET ODASI 24 NOLU GAYRİMENKUL HİZMETLERİ
MESLEK KOMİTESİ
DÜZENLEME: Metin Yeşil ( İTO 24 Nolu Gayrimenkul Hizmetleri Meslek Komitesi üyesi)
Genel Açıklama
Yapılan çalışma ile emlak sektöründe verilecek hizmetlerde lisanslama esası getirilmiştir. Uygulamada lisanslı gayrimenkul değerleme uzmanlığı, lisanslı harita büroları gibi çeşitli örnekler bulunmaktadır.
Lisans alınarak sürdürülecek faaliyetler üç gruba ayrılmaktadır. Bunlar;
a) Lisanslı emlak müşavirleri
b) Lisanslı emlak müşavirlik şirketleri
c) Lisanslı emlak komisyoncuları
Lisanslı emlak müşavirleri, danışmanlık, bilirkişilik, raporlama, gayrimenkul alım satımına ilişkin aracılık ve kiralama hizmetleri ile gayrimenkulün devri , ayni ve şahsi hak tesisine ilişkin işlemleri (ipotek, irtifak, v.s) belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde takip edip gerçekleştirebileceklerdir.
Lisanslı emlak komisyoncuları, gayrimenkul alım satımına aracılık ve kiralama hizmetleri verecektir. Bugünkü emlak komisyonculuğu faaliyeti de esasında söz konusu işlemlerdir. Bu alanda en geniş kesimi de emlak komisyoncuları oluşturmaktadır. Emlak komisyoncusunun, lisanslı emlak müşavirlerinde aranan şartları sağlaması halinde, lisanslı emlak müşaviri olmaları da mümkündür.
Lisanslı emlak müşavirliği şirketleri lisanslı emlak müşavirinin sunduğu hizmetlerin yanında ,
gayrimenkulün devri, ayni ve şahsi hak tesisine ilişkin olarak resmi senet ve tescil istem belgelerini hazırlayabileceklerdir. Bu belgeler tapu sicil müdürlüğünün tasdiki ve tarafların imzalaması ile resmiyet kazanacaktır. Söz konusu şirketler tapu kayıt suretlerini de tasdik edebilecektir.
Gayrimenkule yönelik alım satıma aracılık yapan, kiralama hizmeti verenlerden, aynı zamanda danışmanlık ve tapu işlemlerinin takip ve sonuçlandırması beklenmemelidir. Tapu işlemleri ve gayrimenkule yönelik hizmetler, hukuki, teknik, idari ve mali bilgiyi gerektiren işlemlerdir. Konunun uzmanı olmayan iş sahiplerinden de bu donanıma sahip olması beklenemez. Yapılacak bilgilendirmeler de yeterli olmamaktadır. Gayrimenkul hizmetlerinde belge düzeninin sağlanması, işlemlerin takip ve sonuçlandırılması, tescile esas sözleşmelerin hazırlanması uzmanlaşmayı gerektirmektedir. Bu nedenle bu işlemlerin lisanslı emlak müşavirliği şirketleri tarafından da yerine getirilmesi gerekmektedir. Böylece tapu kayıtları işlem öncesinde sağlıklı olarak incelenecek, belge düzeni kontrol edilecek, işlemler kısa sürede sonuçlandırılacaktır.
Lisanslı Emlak Müşavirliği ve Lisanslı Emlak Komisyonculuğu Kanununun çıkması halinde sektör kayıt altına alınacak, ilgisiz kişi ve kuruluşların bu hizmeti vermesi öncelenecektir. Uygulama ile Devletin vergi ve harç gelirleri artacağı gibi, lisans bedellerinden Devlet, önemli bir ek gelirde elde edecektir. İşlemler konunun uzmanı lisans sahiplerince yerine getirilip, tapu sicil müdürlüklerindeki kayıtların kontrolüyle sonuçlanacağından, işlemlerde sıhhat artacaktır. Tapu sicil müdürlüklerinde yığılma olmayacak bundan kaynaklanan sızlanma ve şikâyetlerde en aza inecektir.
Bu uygulamanın en önemli sonuçlarından birisi de, bu sektörün katma değer yaratan, belli disiplin ve kuralları olan önemli bir sektör haline gelmesidir.
LİSANSLI EMLAK MÜŞAVİRLİĞİ, EMLAK MÜŞAVİRLİĞİ ŞİRKETLERİ VE EMLAK KOMİSYONCULUĞU HAKKINDAKİ KANUN TASARI TASLAĞI [/b]
Amaç
[/b]MADDE 1 – Bu kanunun amacı; lisanslı emlak müşavirleri, lisanslı emlak müşavirliği şirketleri ile lisanslı emlak komisyoncularının faaliyet, denetim ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. [/font]
[/b]
[/font]Kapsam
MADDE 2- Bu kanun, lisanslı emlak müşavirleri ,emlak müşavirliği şirketleri ve emlak komisyoncularının gayrimenkullere yönelik yapacakları aracılık,kiralama,danışmanlık,belge düzenleme ,tasdik etme gibi işlemlerin yerine getirilmesini kapsar.
Kanun kapsamı dışında kalan işler
MADDE 3 - Lisanslı emlak müşavirleri, kurulacak lisanslı emlak müşavirliği şirketleri ve lisanslı emlak komisyoncularının bu kanun kapsamında işlem yapması, ilgililerce asaleten veya temsilen doğrudan resmi merciler önünde aynı işlemleri talep etme ve yerine getirilmesine engel teşkil etmez.
Tanımlar
MADDE 4 - Bu kanunda geçen;
a) Genel Müdürlük: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünü,
b ) Kurul: Lisanslı Emlak Müşavirliği ve Lisanslı Emlak Komisyonculuğu Kurulunu ,
c) Lisans: Emlak müşavirliği ve emlak komisyonculuğu lisansını,
ç) Meslek Odası: 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununa göre
kurulan emlak meslek odaları ile 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar
ve Borsalar Kanunu hükümlerine göre kurulan ticaret odalarını,
d) Müşavirlik: Lisanslı emlak müşavirliklerini,
e) Şirket : En az üç sorumlu lisanslı emlak müşaviri tarafından anonim
şirket şeklinde kurulan lisanslı emlak müşavirliği şirketini ,
f) Komisyonculuk: Lisanslı emlak komisyonculuğunu ,
g) Yönetmelik: Lisanslı Emlak Müşavirliği ve Lisanslı Emlak Komisyonculuğu Hakkındaki
Kanununun uygulama yönetmeliklerini ,
h) Tapu işlemleri: Yönetmelikçe belirlenecek akitli ve akitsiz işlemleri ifade eder.
ı) Meslek mensubu: Lisanslı emlak müşaviri ve lisanslı emlak komisyoncusunu ifade eder.
Genel şartlar
MADDE 5 -Lisans sahibi olabilmenin genel şartları şunlardır:
a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
b) Kamu haklarından mahrum bulunmamak.
c) Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak.
ç) Türkiye’de yerleşim yeri sahibi olmak,
d)5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, milli savunmaya, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlardan veya zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, görevi kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından hükümlü bulunmamak.
e) Devlet memurluğundan çıkarılma cezası almamış olmak.
Emlak müşavirliği lisansı almanın özel şartları
MADDE 6- Emlak müşavirliği lisansı almanın özel şarları şunlardır;
a) Dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakültelerinden veya mühendislik fakültelerinin harita ve kadastro, inşaat, mimarlık ve şehir planlaması bölümlerinden veya ön lisan eğitimi veren Tapu ve Kadastro Meslek Yüksek Okulu ile Adalet Meslek Yüksek Okulundan 2 yıllık Meslek Yüksek Okullarının “Emlak ve Emlak Yönetimi” programından mezun olmak yahut Yüksek Öğretim Kurulunca bunlara denkliği kabul edilen yurt içi ve yurt dışı yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak,
b) Lisans sınavını kazanarak lisans almış olmak,
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde genel müdür yardımcıları, daire başkanları, bölge müdürleri, bölge müdür yardımcıları, tapu şube müdürleri, tapu sicil müdürü ve tapu sicil müdür yardımcıları, kadastro müdürleri, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü müfettişi, maliye müfettişi, defterdar, defterdar yardımcısı, mal müdürü, görevlerinde bulunmuş olanlar da sınav şartı aranmaz.
c) İçeriği ve süresi yönetmelikle belirlenecek, Kurulca verilecek altı aylık teorik eğitimi ve meslek odalarınca belirlenecek emlak müşaviri yanında altı aylık uygulama eğitimi olmak üzere toplam on iki aylık eğitimi tamamlamış olmak,
ç) Bu maddenin (b) bendinde belirtilen kamu görevlerinde en az beş yıl çalışmış olmak veya
esnaf odası veya ticaret odalarının ilgili meslek komitesine kayıtlı olmak.
Emlak komisyonculuğu lisansı almanın özel şartları
MADDE 7- Emlak komisyonculuğu lisansı almanın özel şartları şunlardır.
a) Lise ve dengi okul veya değerleme, harita, emlak, maliye, iktisat, işletme, yapı ve inşaat alanlarında eğitim veren en az iki yıllık yüksek okullar ile Tapu ve Kadastro Meslek Yüksek Okulu ile Adalet Meslek Yüksek Okulu, 2 yıllık Meslek Yüksek Okullarının “Emlak ve Emlak Yönetimi” programından mezun olmak yahut Yüksek Öğretim Kurulunca bunlara denkliği kabul edilen yurtiçi ve yurtdışı yüksek öğretim kurumlarından veya lisans eğitimi veren yüksek okullardan mezun olmak,
b) Lisans sınavını kazanarak lisans almış olmak,
c) İçeriği ve süresi yönetmelikle belirlenecek, Kurulca verilecek altı aylık teorik eğitimi ve meslek odalarınca belirlenecek lisanslı emlak müşaviri veya lisanslı emlak komisyoncusu yanında altı aylık uygulama eğitimi olmak üzere toplam on iki aylık eğitimini tamamlamış olmak,
ç) Esnaf odasına veya ticaret odalarının ilgili meslek komitesine kayıtlı olmak
Teorik ve uygulanma eğitimi süresinden sayılan hizmetler
MADDE 8- Altıncı maddenin (b) bendinde belirtilen kamu görevlerinde en az beş yıl çalışmış olanlarda teorik ve uygulamalı eğitimi aranmaz.
Lisanslı emlak müşavirliği ve komisyonculuğu kurulu
MADDE 9- Bu kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek amacıyla merkezi Ankara’da olan Başbakanlığa bağlı olarak Emlak Müşavirliği ve Komisyonculuğu Kurulu kurulmuştur.
Kurul dokuz üyeden oluşur. Üyelerin ikisi Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden, birisi Maliye Bakanlığından, birisi Sanayi ve Ticaret Bakanlığından, birisi YÖK tarafından, ikisi esnaf odalarından ikisi de ticaret odaları tarafından seçilir.
[/font]Kurul üyeliklerine aday gösterilecek kamu görevlilerinin en az genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı görevlerinde bulunması, en az üç yıl bu görevde asaleten çalışmış olması şarttır. Kurul üyelerinin görev süresi 5 yıldır. Görev süresi dolan kurul üyesi yeniden seçilebilir.
YÖK tarafından seçilecek üyenin prof veya doçent unvanlı, ilgili mesleki eğitimde görev almış olması şarttır.
Esnaf odaları ve ticaret odalarınca seçilecek kişilerin esnaf odalarında başkan veya üyeler, ticaret odaklarında ilgili gayrimenkul hizmetleri meslek komitesi başkan veya üyeleri arasından seçilir. Odalardan seçilecek kurul üyelerinin ayrıca Lisanslı emlak müşaviri olmaya hak kazanmış olması aranır.
Kurulun görevleri
MADDE 10- Kurulun görevleri şunlardır:
a) Lisans sınavı yapmak veya yaptırmak,
b) Lisans sınavı sonucu emlak müşaviri veya komisyoncusu olmaya hak kazananlara lisans
vermek ve meslek mensupları sicilini tutmak,
c) Emlak müşaviri veya komisyoncusu olmaya hak kazananların yeminlerini yaptırmak,
ç) Yabancı emlak müşaviri ve komisyoncularının hukuki ve fiili olarak karşılıklı olmak
kaydıyla, Türkiye de faaliyette bulunma taleplerini değerlendirmek, uygun olanlara izin
vermek
d) Bu kanunda belirtilen hallerde lisans iptaline karar vermek.
e) Emlak müşaviri ve komisyoncularının faaliyetleri sırasında kullanacakları, sözleşme, belge
basılı kâğıtların şeklini ve içeriğini belirlemek.
f) Verilecek mesleki eğitime ilişkin usul ve esasları belirlemek.
g) Meslek ilkelerini belirlemek, genelgeler çıkarmak emlak müşaviri, emlak müşavirliği
şirketi ve komisyoncularını faaliyetleri ile ilgili olarak denetlemek, gerektiği takdir de idari
inceleme ve soruşturma yapmak.
ğ) Bu kanun kapsamındaki faaliyetler ile ilgili benzeri hizmetleri yürütmek.
h) Emlak müşaviri, emlak müşavirliği şirketi ve komisyoncularına görüş bildirmek.
Kurulun çalışma usul ve esasları
[/b]MADDE 11- Kurul, üyelerin üçte ikisinin katılımı ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır. Kurul kendi üyeleri arasından bir başkan seçer.
Kurul üyelerine ayda dört toplantıdan fazla olmamak üzere, her toplantı günü için uhdesinde kamu görevi bulunanlara 1000, bulunmayanlara ise 2000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda toplantı ücreti ödenir.
[/font]Kurulun idari yapısı
MADDE 12-.Kurul, başkanlık, hukuk müşavirliği ve tescil birimlerinden oluşur.
Başkanlık: Kurulun en üst idari organıdır. Başkanlık görevleri ile personelin sayısı ve nitelikleri yönetmelikle belirlenir. Kurul çalışmalarını sevk ve idare eder.
Genel sekreterlik: Kurulca atanacak, genel sekreterin görevleri ile personelin sayısı ve nitelikleri yönetmelikle belirlenir. Genel sekreterin esnaf odası ve ticaret odalarının ilgili meslek komitesi üyeleri arasından en az 4 yıllık yüksek okul mezunu ve gayrimenkul sektöründe en az 5 yıl çalışmış olması şartı aranır.
Hukuk müşavirliği: Kurulca atanacak, hukuk müşavirinin görevleri ile personelin sayısı ve nitelikleri yönetmelikle belirlenir.
Lisans ve kimlik belgesi:
[/font]MADDE 13- Bu kanun hükümlerine göre emlak müşaviri veya emlak komisyoncusu olmaya hak kazanan kişilere kurul tarafından kayıt ve tescilleri yapılarak lisans ve kimlik belgesi verilir.
Lisans talepleri için yapılan başvurular en geç bir ay içinde Kurul tarafından incelenir ve karara bağlanır. Kurul kararlarına karşı bir aylık süre içinde idari yargıya itiraz edilebilir.
Lisanslı emlak müşavirleri tarafından bu kanun hükümlerine göre kurulacak olan emlak müşavirliği şirketlerine de lisans, Kurul tarafından verilir.
Lisans bedeli
MADDE 14-
Lisan bedeli emlak komisyoncuları için 2000 TL ,emlak müşavirleri için 5000 TL,
Emlak müşavirliği şirketleri için 10000 TL olup bu bedellerbir defaya mahsus olarak ödenir. Bedel Maliye hesabına bir bankaya yatırılır.
Lisans bedeli her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır.
Yemin
MADDE 15-Lisans sahibi, bu Kanun kapsamındaki görevine fiilen başlamadan önce, o yer sulh hukuk mahkemesinde görevini doğru ve tarafsız olarak yürüteceğine, bu Kanun hükümlerine ve ilgili mevzuata aykırı hareket etmeyeceğine ve ettirmeyeceğine dair yemin eder.
Yemin tutanağı iş yerinin görünen bir yerine asılır.
Yeni iş yeri açılması ve değişikliği MADDE 16- Emlak müşavirleri ve emlak komisyoncuları kendi adlarına açtıkları işyeri adreslerinde faaliyetlerini sürdürmek ve lisans ve ruhsatlarını çalıştıkları iş yerinin görünen bir yerine asmak zorundadırlar.
İş yeri değiştiren meslek mensupları on beş gün içinde yeni iş yerlerinin açık adreslerini Kurula bildirmek zorundadırlar.
Meslek mensupları kendi adlarına birden fazla iş yeri açamazlar. İş yeri sahibi olan meslek mensupları ücret karşılığı işveren yanında çalışamazlar. Ücret karşılığı çalışan meslek mensupları birden fazla iş yerinde de görev yapamazlar.
Meslek mensupları sicili
MADDE 17- Lisanslı Emlak müşaviri ve komisyoncuları için kurul tarafından meslek mensupları sicili tutulur. Lisanslı emlak müşavirliği şirketleri de Kurul tarafından listeye alınarak ilan edilir.
Bir başka il veya bölgeye naklini yapan meslek mensupları işe başlamadan önce kurula bunu bildirmek zorundadır.
Hizmetin kendi adına yürütülmesi
MADDE 18- Lisansını almış olan müşavir ve komisyoncuların bu hizmeti kendi adına yürütmesi halinde, bu hizmet emlak müşaviri ve komisyoncusu tarafından bizzat yerine getirilir.
Lisanslar devredilemez.
Lisanslı emlak müşaviri, komisyoncusu ve lisanslı emlak müşaviri şirketi yanında çalışanların yapacağı işlemlerde sorumluluk lisans sahibine aittir.
Düzenlenecek sözleşme ve belgeler lisanslı emlak müşaviri ve komisyoncusu tarafından imzalanır.
Lisanlı emlak müşavirleri ve komisyoncuları müşavirlik faaliyetleri dışında başkaca bir iş yapamazlar. Faaliyet konusu dışındaki şirketlerin kurucu ortağı olamaz, yönetim ve denetimlerinde bulunamaz.
Yönetici statüsünde çalışan meslek mensupları
MADDE 19-Lisanslı emlak müşavirleri ve emlak komisyoncularının, emlak müşavirliği hizmeti veren ticaret şirketi dışındaki şirketlerde ortak, yönetici veya denetici statüsünde çalışmaları halinde meslek mensupluğundan ayrılmış sayılır ve lisanları iptal edilir.
Yabancı emlak müşavirleri ve komisyoncuları:
MADDE 20- Yabancı bir devletin uyruğundaki gerçek kişiler, karşılıklı olmak ve lisanslı emlak müşavirleri ve komisyoncularında aranan nitelikleri taşımak şartıyla Başbakanlık onayı ile Türkiye de emlak müşavirliği ve komisyonculuğu faaliyetinde bulunabilirler.
Yabancıların Türkiye de emlak müşavirliği ve komisyonculuğu hizmetini vermek üzere kuracakları şirketler Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanununa tabi olarak kurulabilir. Bu halde de kurulacak şirkette biri sorumlu lisan sahibi olmak üzere TC vatandaşı en az iki lisanslı emlak müşavirinin kurucu ortak olma şartı aranır.
Lisansın kullanılacağı yetki bölgesinin sınırı
MADDE 21- Lisanslı emlak müşavirlikleri ve komisyoncularının yetki alanı ilçe idari sınırı ile sınırlıdır.
Aynı ilçede birden fazla Lisanslı emlak müşavirliği ve emlak komisyonculuğu hizmeti verilebilir.
İlçe idari sınırları dışında hizmet verilmesi, ancak hizmet verilecek ilçedeki lisanslı emlak müşaviri ve komisyoncusu aracılığı ile yapılabilir. Hizmet verilecek yetki bölgesi dışındaki ilçede lisanslı emlak müşaviri ve komisyoncusunun bulunmaması halinde en yakın ilçe deki lisanslı emlak müşaviri ve komisyoncusu aracılığı ile işlem yapılabilir.
Bayilik ve acentalık suretiyle yapılacak faaliyetlerde aynı düzenlemeye tabidir.
Lisanslı emlak müşavirlerinin yapacağı hizmetler;
MADDE 22- Lisanslı emlak müşavirlerinin gayrimenkullere yönelik sunacağı hizmetler şunlardır;
a) Talep üzerine düzenlenen iş sözleşmesine dayanılarak, taşınmaz malın alım, satım ve kiralanması konusunda pazarlama faaliyetlerinde bulunmak, aracılık hizmeti vermek.
b)Talep üzerine düzenlenen iş sözleşmesine dayanılarak, gayrimenkul mülkiyetinin devri, gayrimenkul üzerine ayni ve şahsi hak tesisleri işlemlerini takip dip sonuçlandırmak, tüm resmi ve özel kurumlarda işlemleri takip etmek, belge düzenini sağlamak,
c) Gayrimenkul hizmetlerine yönelik kayıt inceleme, araştırma, raporlama ve danışmanlık hizmeti vermek
ç) İlgililerin talebi üzerine işlemlerle ilgili belge ve formları düzenlemek.
d) Gayrimenkullerde kendi faaliyet alanına ilişkin olarak bilirkişilik hizmeti vermek.
Avukatlık kanununun ve diğer kanunların münhasıran avukatlar tarafından yapılmasını ön gördüğü işleri Lisanslı Emlak Müşavirleri yapamaz.
Emlak komisyoncularının vereceği hizmetler
MADDE 23- Lisanslı emlak komisyoncularının sunacağı hizmetler şunlardır;
a) Talep üzerine düzenlenen iş sözleşmesine dayanılarak, taşınmaz malın alım, satım ve kiralanması konusunda pazarlama faaliyetlerinde bulunmak, aracılık hizmeti vermek.
b) Talep üzerine düzenlenen iş sözleşmesine dayanılarak, taşınmaz malların satış ve kiralanmasına yönelik olarak işlemleri tüm özel ve resmi kurumlarda takip etmek.
Emlak komisyoncuları bu kanunla emlak müşavirlerine tanınan diğer yetkileri ve emlak müşaviri sıfatını kullanamazlar.
Lisanslı emlak müşavirliği şirketleri
MADDE 24- Emlak müşavirliğinin ticari şirket kapsamında yapılması halinde, şirketin anonim şirket olarak kurulması, şirket kurucu ortaklarının en az üç sorumlu lisanlı emlak müşaviri olması zorunludur.
Lisanslı emlak müşavirliği şirketinin sermayesi 200000TL den az olamaz.
Şirket çalışanlarının yapacağı işlemlerde sorumluluk öncelikle sorumlu lisanslı emlak müşavirlerine aittir.
Emlak müşavirliği veren ticaret şirketleri müşavirlik faaliyetleri dışında başkaca bir iş yapamazlar. Sorumlu lisanslı emlak müşavirleri, başka şirketlerin kurucu ortağı olamaz, yönetim ve denetimlerinde bulunamaz.
Emlak müşavirliği hizmeti veren ticaret şirketleri kadrolu veya sözleşmeli olarak en az bir avukat çalıştırmak zorundadır. Düzenlenecek resmi senet ve tescil istem belgesini lisanslı sorumlu emlak müşavirinin yanında avukatta imzalar. 25. madde gereğince verilecek tapu kayıt suretlerini lisanslı sorumlu emlak müşaviri imzalar.
Lisanslı emlak müşavirliği şirketlerinin sunacağı hizmetler
MADDE 25. Lisanslı emlak müşavirliği şirketlerinin sunacağı hizmetler şunlardır.
a) Talep üzerine düzenlenen iş sözleşmesine dayanılarak, taşınmaz malın alım, satım ve kiralanması konusunda pazarlama faaliyetlerinde bulunmak, aracılık hizmeti vermek.
b) Talep üzerine düzenlenen iş sözleşmesine dayanılarak, gayrimenkul devri, üzerine ayni ve şahsi hak tesisleri işlemlerini takip edip sonuçlandırmak, tüm resmi ve özel kurumlarda takip etmek, belge düzenini sağlamak.
c) Gayrimenkulün devri, ayni ve şahsi hak tesisine ilişkin olarak tapu sicil müdürlüğünün kontrolüne sunmak üzere resmi senet ve tescil istem belgelerini düzenlemek.
ç) Tapu kayıt suretlerini tasdik ederek ilgilisine vermek.
d) Gayrimenkul hizmetlerine yönelik kayıt inceleme, araştırma, raporlama ve danışmanlık hizmeti vermek.
e) İlgililerin talebi üzerine işlemlerle ilgili belge ve formları düzenlemek.
Bayilik veya acentelik faaliyetleri
MADDE 26- Lisanslı emlak müşavirliği şirketleri bu hizmetlerini bayilik veya acentelik şeklinde de yürütebilir. Bu halde bayi ve acentelerin lisanslı emlak müşaviri olması veya lisanslı emlak müşavirliği şirketi şartlarını taşıması gerekir.
Bayi ve acenteler yapacakları iş ve işlemlerden doğrudan sorumludur. Bayi ve acentelik kuran şirketin sorumluluğu, yapılacak müşavirlik hizmeti ile sınırlıdır.
İş sözleşmesi
MADDE 27- Lisanslı emlak müşaviri, komisyoncuları ve şirketleri ile iş sahibi arasında, şekil ve içeriği Kurul tarafından belirlenip bastırılmış olan standart iş sözleşmesi düzenlenir.
Sözleşmeyle yapılacak işler, tapu sicil ve kadastro müdürlüklerini ilgilendiriyorsa düzenlenen iş sözleşmesinin bir örneğinin ilgili tapu sicil veya kadastro müdürlüğüne ibrazı zorunludur. İşlemin sonuçlanmasından sonra iş sözleşmesi ilgili müdürlükte saklanır.
Taraflar arasında düzenlenen bu sözleşmede belirlenecek süre içinde işlemin sonuçlandırılmaması halinde iş sahibi tarafından yazılı bilgi verilmek suretiyle sözleşme tek taraflı olarak fes edilebilir. Bu durumda ücret talebinde bulunulamaz. İş sahibinin kendinden kaynaklanan veya mücbir sebepler bunu hükmün dışındadır.
Lisanslı emlak müşaviri ve komisyoncuları anne, baba, eş ve çocukları dışında ki iş sahiplerinden düzenleme şeklinde vekalet akdiyle yetki almış olsalar dahi iş sözleşmesi düzenlemek zorundadırlar.
Ücret
MADDE 28- Ücret, lisanlı olarak verilen müşavirlik ve komisyonculuk hizmetlerine karşılık olarak alınacak meblağdır. Ücretin miktarı taraflar arasında düzenlenecek iş sözleşmesinde gösterilir.
Kurul tarafından her yıl ocak ayında geçerli olmak üzere bir sonraki yıla ait ücret tarifeleri hazırlanarak her yılın Ağustos ayı içinde Başbakanlığa gönderilir. Ücret tarifelerini belirlemede odaların yazılı görüşleri alınır.
Başbakanlıkça ücret tarifesi onaylanarak yürürlüğe girer. Başbakanlık ücret tarifesini kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde onaylar. Ücret tarifesi ilk kez belirlendikten sonra daha sonraki yıllarda ücretler uygulanacağı yılın yeniden değerleme oranı kadar artırılır. Ekonomideki gelişmelere bağlı olarak ücretler Başbakanlıkça yeniden belirlenebilir.
Tarifede belirtilen miktarların altında ücret alınamaz. Yeni tarife yürürlüğe girinceye kadar mevcut tarife hükmü uygulanır.
Tasdik ve tasdikten doğan sorumluluk
MADDE 29- Lisanslı emlak müşavirliği şirketlerinin tapu işlemlerine yönelik düzenleyecekleri belgeler ile tasdik edecekleri tapu kayıt suretine ilişkin usul ve esaslar Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ve Kurulca birlikte belirlenerek Kurul tarafından açıklanır.
Tapu kayıt suretleri sorumlu lisanslı emlak müşavirleri tarafından bizzat imzalanır Tasdik de lisans numarasının da yazılması zorunludur. Tapu kayıt suretlerinin doğruluğundan emlak müşavirleri sorumludurlar. Yaptıkları tasdikin doğru olmaması halinde tasdikin kapsamı ile sınırlı olmak üzere ortaya çıkan Hazine zararından Türk Medeni Kanununun 1007.maddesi gereğince müştereken ve müteselsilin sorumlu olurlar.
Kusurdan doğan sorumluluk
MADDE 30- Medeni Kanunun 1007. Maddesi gereğince, Hazinenin sorumlu olduğu zararların doğmasından Lisanslı emlak müşaviri, emlak komisyoncusu ve şirketin kusuru belirlendiği takdirde komisyoncu, müşavir ve şirket zarara neden olanla birlikte müteselsilin veya şahsen Hazineye karşı sorumlu olup doğacak zararlar için Hazinenin rücu etme hakkı vardır.
Gayrimenkulun devri, ayni ve şahsi hak tesisine ilişkin olarak tapu sicil müdürlüğünün kontrolüne sunmak üzere lisanslı emlak müşavirliği şirketlerince tapu işlemlerine yönelik hazırlanan resmi senet ve tescil istem belgelerinin içeriğinden lisanslı emlak müşavirliği şirketi sorumludur. Tapu sicil müdürlüğü görevlilerinin sorumluluğu söz konusu belgelerdeki tapu kaydının yer alması ve tapu siciline yapılacak tescil ile sınırlıdır.
Madde 31-Sigorta fonu
Lisanslı emlak müşaviri, komisyoncuların ve şirketlerinin faaliyetleri sırasında meydana gelen zararlardan doğan sorumluluk ve yükümlülüklerini karşılamak amacıyla kurul tarafından bir sigorta fonu oluşturulur.
Sigorta fonunun nasıl oluşacağı çalışma usul ve esasları ile kapsamına alacağı zararlar yönetmelikle düzenlenir.
Lisanslı emlak müşavirliği ve komisyonculuğundan ayrılma
MADDE 32- Lisanslı emlak müşaviri veya emlak komisyoncusu iken işini bırakanlar bunu on beş gün içerisinde Kurula bildirmek, Lisans ve kimlik belgesini geri vermekle yükümlüdürler. Bu kişilerin yeniden mesleği icra etmek istemeleri halinde lisans ve kimlik belgeleri Kurul tarafından bu Kanununda belirlenen 5. 6. ve7. Maddesindeki şartları taşımaları halinde yeniden verilir.
Mesleki yükümlülükler ve yetkilerin kullanılması
MADDE 33 -Emlak müşavirleri, komisyoncuları ve şirketleri bunların yanında çalışanlar, yaptıkları hizmetlerden dolayı edindikleri belge ve bilgileri amacı dışında kullanamaz ve açıklayamazlar. İş elde etmek amacıyla promosyon, ilan, reklam ve benzeri faaliyetlerde bulunamazlar. Tabela veya basılı kâğıtlarında lisanslı emlak müşaviri, emlak komisyoncusu ve şirketi unvanı dışında başkaca sıfat kullanamazlar.
Ancak; mesleğin gereği olarak pazarladıkları taşınmazların nitelikleri ve nicelikleri hakkında yapacakları ilan bu yasak dışındadır.
Denetim
MADDE 34- Emlak müşavirleri, komisyoncuları ve şirketlerin faaliyetleri; bu kanun kapsamında yaptığı işlemlerin hukuka ve mevzuata uygunluk yönünden Adalet Bakanlığınca, mesleki ilke ve kurallara uygunluk yönünden ilgili meslek odalarınca denetlenir.
Adalet Bakanlığınca yapılan denetimler sonucunda, hukuka ve mevzuata aykırı işlemleri tespit edilen lisans sahiplerine, bu işlemlerini hukuka ve mevzuata uygun hale getirmeleri için bir aya kadar süre verilebilir. Bu durum gereği yapılmak üzere ilgili meslek odası ve kurula bildirilir.
Mesleki ilke ve kurallara uygunluk yönünden ilgili meslek odalarınca yapılan denetimler sonucunda verilen cezalar Kurula bildirilir.
Lisansların verilmesi, iptal edilmesi ve sicillerin tutulması ve lisanslı müşavir ve komisyoncularının kuruluş, işleyiş ve her türlü faaliyetlerinin denetimini yaparak uyarma, kınama, lisansın geçici veya sürekli iptali cezalarını vermeye Kurul yetkilidir.
Ceza hükümleri
MADDE 35- Bu Kanunun 32. maddesinde yapılan denetimler sonucunda mevzuata aykırılığı tespit edilenlere fiilleri suç oluşturmadığı takdirde yönetmelikle belirlenecek miktarlarda idari para cezası Kurul tarafından verilir.
İdari para cezaları Kurul tarafından bir fonda toplanır. Fonda biriken paralar sadece lisanslı emlak müşaviri ve komisyoncularının idari, sosyal ve mesleki ihtiyaçları için kullanılır.
Madde 36-Lisanssız faaliyette bulunma
Bu kanunun yürürlüğe girmesi ve lisansların verilmesinden sonra, gayrimenkule yönelik bu kanun da tanımlanan hizmetlerin hangi ad altında olursa olsun lisanssız olarak yapılması yasaktır. Yasağa uymayanlar hakkında Yasal işlemler yapılır. Kamu idareleri lisansız faaliyette bulunanların bu Kanunda tanımlanan hizmetlere yönelik taleplerini yerine getiremezler. Lisansız kişilerin taleplerini işleme alan kamu görevlileri hakkında adli ve idari işlemler yapılır.
Kurul ve Odalar yukarıdaki fıkraya aykırı davranışları tespit ettiği veya öğrendiği takdirde durumu Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmek zorundadırlar.
Lisans iptali
MADDE 37-
a) Lisans sahibinin isteği,
b) Lisanslı emlak müşavirliği, emlak komisyoncusu ve şirketi olmak için Kanunda ve
Yönetmelikte belirtilen şartların kaybedilmesi veya bu şartları taşımadığının sonradan
anlaşılması,
c) İlgili meslek odası üyeliğinin son bulması,
d) 34. maddede yapılan denetimler sonucunda hukuka ve mevzuata aykırı işlemlerin tespit
edilmesi
e) Mesleki ilke ve kurallara uygun davranılmaması halinde üç kez para cezası verilmiş olması
halinde lisanslar Kurulca iptal edilir.
Meslekte çalıştırılamayacak olanlar
MADDE 38- Lisanslı emlak müşavirleri ve komisyoncuları, bu mesleği yapmaları yasaklananları yanlarında çalıştıramazlar. Bunlarla her ne şekilde olursa olsun mesleki iş birliği yapamazlar.
Yetkili oda
MADDE 39- Bu kanunda oda tarafından yapılması öngörülen görev ve yetkiler lisanslı emlak müşaviri ve komisyoncusunun kayıtlı olduğu oda tarafından yerine getirilir ve kullanılır.
Yönetmelikler
MADDE 40- Bu kanunla ilgili olarak aşağıda belirtilen hususlar yönetmelikle düzenlenir.
a) Lisanslı Emlak Müşavirliği ,Şirketleri ve Lisanslı Emlak Komisyonculuğu çalışma usul ve esasları,
b) Lisanslı Emlak Müşavirliği ve Lisanslı Komisyonculuğu sınav, staj, eğitim, ruhsat verilmesi,
c) Lisanslı Emlak Müşavirliği ve Lisanslı Emlak Komisyonculuğu Kurulunun çalışma usul ve esasları
İlgili Yönetmelikler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 6 ay içinde Esnaf ve Sanatkarlar Odası ve Ticaret Odalarının görüşü alınmak suretiyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca müştereken hazırlanarak yürürlüğe konur.
Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak yönetmelikler dışında hukuki düzenlemeler yapmaya Kurul yetkilidir.
Geçici Madde 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanunun 5.maddesindeki genel şartları taşımakla birlikte en az dört yıllık fakülte veya yüksek okul mezunu olanlardan bu kanunun 22.maddesinde belirtilen görevleri toplam en az 3 yıldır fiilen yaptıklarını bağlı bulundukları vergi dairesi veya oda kaydı ile kanıtlayanlar kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili odaya müracaat etmesi halinde lisanslı emlak müşaviri olmaya hak kazanırlar.
Geçici Madde 2- Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanunun 5.maddesindeki genel şartları taşımakla birlikte, bu kanunun 23.maddesinde belirtilen görevleri toplam en az üç yıldır fiilen yaptıklarını bağlı bulundukları vergi dairesi veya oda kaydı ile kanıtlayanlar kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili odaya başvurmaları halinde lisanslı emlak komisyoncusu olmaya hak kazanırlar.
Geçici Madde 3-Bu Kanunun 6. maddesinde yazılı sınav şartı aranmayan kamu görevlileri kanunun yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren 1 yıl içinde müracaat etmeleri halin de lisanslı emlak müşaviri olmaya hak kazanırlar.
[/font][/size][/b]Geçici Madde 4- İlgili devletlerce karşılıklılık şartı sağlanıncaya kadar 20.madde hükmünden faydalanamayan yabancı uyruklu emlak müşavirleri bu kanunun yürürlük tarihini takip eden yılın sonuna kadar işlerine devam edebilirler.
Geçici Madde 5-Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanunun 25.maddesinde belirtilen görevleri toplam en az dört yıldır fiilen yaptıklarını bağlı bulundukları vergi dairesi veya oda kaydı ile kanıtlayan ticaret şirketleri kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde bu kanunda ilgili lisanslı emlak müşaviri şirketi olmaya şartlarını sağlamaları halinde lisanslı emlak müşaviri şirketi olmaya hak kazanırlar.
Yürürlük
MADDE 41- Bu kanun yayımı tarihinde itibaren yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 42- Bu Kanunun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
25 Ağustos 2010 Çarşamba
27 Temmuz 2010 Salı
İpotek bedeli ödendiği halde alacaklısı tapudan ipoteği sildirmezse ne yapılabilir?
İpotek bedeli ödendiği halde alacaklısı tapudan ipoteği sildirmezse ne yapılabilir?
Mahkemeye ödediği ispatlanır,terkini yolunda karar alınır.
İpotekten Kurtarma Ne Demektir?
İpoteğe dahil gayrimenkullerden bir veya birkaçının ipotek kapsamı dışına çıkarılmasıdır. İpotek alacaklısının talebi ile tescil istem belgesi düzenlenerek yapılır.
Kanuni ipoteğin sınırı nedir?
Satış bedeli ile sınırlıdır.
İpotek İblağı Ne Demektir?
Önceden tesis edilmiş ipoteğin bedelinin resmi senet düzenlenerek arttırılmasıdır.
İpotek alacağının temliki?
İpotek alacağının resmi senetle veya noterde düzenlenmiş bir sözleşme ile alacaklı tarafından bir başkasına devredilmesi işlemidir.
İpotek derecesi ne demektir?
İpoteğin tapu kütüğünde tescil edildiği derecedir. İpoteklerin birbirine olan öncelik hakkı tescil edildikleri tarih ve yevmiye sırasına göre değil bulundukları dereceye göre belirlenir.İpoteklerin tapu kütüğünün diğer sütunundaki haklara olan önceliği ise tescil edildikleri tarih ve yevmiyeye göre belirlenmektedir. İpoteğin bulunduğu derecenin resmi senet düzenlenerek yükseltilmesi ve indirilmesi mümkündür. Derece içinde sıralar mevcuttur. Talep edilmesi halinde belli bir derecenin belli bir sırasına (3/2 gibi) tescil yapmak mümkündür.
İpotek döviz üzerinden yapılabilir mi?
İpotek Türk Lirası üzerinden yapılır.Ancak vadesi 5 yıl ve daha fazla olan dış kaynaklı krediler üzerinden yabancı para üzerinden ipotek tesisi olanaklıdır.
Fbk. Nedir?
İpoteklerin tescilinde kullanılan fekki (terkini) bildirilinceye kadar anlamına gelen kısaltmadır. Alacaklının terkin istemi üzerine ipotek sicilden terkin edilir. Üç ay, bir yıl gibi süreli ipoteklerde de sürenin bitiminde ipotek müdürlükçe kendiliğinden terkin edilmemekte yine alacaklının talebi aranmaktadır.
İpoteğe teminat ilavesi ne anlama gelir?
İpotek kapsamına yeni bir gayrimenkulun resmi senet düzenlenerek ilave edilmesidir.
İpotekle temin edilmiş alacak devredilebilir mi?
İpotekle temin edilmiş alacak bir başkasına devredilebilir. İpotekli taşınmazın devrinde olduğu gibi ipotek alacağının devrinde de taşınmaz malikinin iznine gerek yoktur.
İpotek alacağının devri, düzenlenecek sözleşmeye göre olur. Uygulamada sözleşmeler genellikle noterlerce düzenlenmektedir. Talep halinde tapu sicil müdürlüğünde resmi senet düzenlenir; tapu kütüğünde yazılı alacaklının adı silinerek yeni alacaklının adı yazılır.
İpotekli taşınmaz kısmen devredilebilir mi?
İpotekli taşınmazın kısmen devredilmesi veya bölünmesi mümkündür, ancak bu durumda rehin hakkı, ayrılan kısımlardan her birine değerleriyle orantılı olarak geçirilir.
İpotekli gayrimenkulün kısmen devredilmesi veya bölünmesi için alacaklının rızasına gerek yoktur. Ancak alacaklı, ipoteğin bu şekilde bölüştürülmesini kabul etmezse, dağıtma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren bir ay içinde başvurarak alacağının bir sene içinde ödenmesini talep edebilir.
İpotekli gayrimenkul devredilebilir mi?
İpotekli gayrimenkulün temliki, aksine sözleşme yoksa borçlunun borcunda ve teminatında hiçbir değişiklik meydana getirmeyeceği gibi, temlik için alacaklının onayını da gerektirmez.
İpotekli gayrimenkulün yeni maliki borcu kabul ettiği takdirde alacaklı, hakkını evvelki borçluya karşı muhafaza ettiğini senesi içinde yazılı olarak beyan etmemişse, evvelki borçlu borcundan kurtulmuş olur. Yani, gayrimenkulün bedeli alacağı karşılamazsa evvelki borçlunun diğer mallarına el atılamaz. Yeni malikin borcu kabul etmesiyle ipoteği kabul etmesi arasında fark vardır. Şöyle ki, ipoteği kabul etmek, borç dolayısıyla gayrimenkulün satılmasına katlanmayı kabul etmek demektir; borcu kabul etmekse ipotek paraya çevrilip de gayrimenkul borcu karşılamadığında arta kalan miktardan sorumlu olmayı kabul etmek demektir.
Mahkemeye ödediği ispatlanır,terkini yolunda karar alınır.
İpotekten Kurtarma Ne Demektir?
İpoteğe dahil gayrimenkullerden bir veya birkaçının ipotek kapsamı dışına çıkarılmasıdır. İpotek alacaklısının talebi ile tescil istem belgesi düzenlenerek yapılır.
Kanuni ipoteğin sınırı nedir?
Satış bedeli ile sınırlıdır.
İpotek İblağı Ne Demektir?
Önceden tesis edilmiş ipoteğin bedelinin resmi senet düzenlenerek arttırılmasıdır.
İpotek alacağının temliki?
İpotek alacağının resmi senetle veya noterde düzenlenmiş bir sözleşme ile alacaklı tarafından bir başkasına devredilmesi işlemidir.
İpotek derecesi ne demektir?
İpoteğin tapu kütüğünde tescil edildiği derecedir. İpoteklerin birbirine olan öncelik hakkı tescil edildikleri tarih ve yevmiye sırasına göre değil bulundukları dereceye göre belirlenir.İpoteklerin tapu kütüğünün diğer sütunundaki haklara olan önceliği ise tescil edildikleri tarih ve yevmiyeye göre belirlenmektedir. İpoteğin bulunduğu derecenin resmi senet düzenlenerek yükseltilmesi ve indirilmesi mümkündür. Derece içinde sıralar mevcuttur. Talep edilmesi halinde belli bir derecenin belli bir sırasına (3/2 gibi) tescil yapmak mümkündür.
İpotek döviz üzerinden yapılabilir mi?
İpotek Türk Lirası üzerinden yapılır.Ancak vadesi 5 yıl ve daha fazla olan dış kaynaklı krediler üzerinden yabancı para üzerinden ipotek tesisi olanaklıdır.
Fbk. Nedir?
İpoteklerin tescilinde kullanılan fekki (terkini) bildirilinceye kadar anlamına gelen kısaltmadır. Alacaklının terkin istemi üzerine ipotek sicilden terkin edilir. Üç ay, bir yıl gibi süreli ipoteklerde de sürenin bitiminde ipotek müdürlükçe kendiliğinden terkin edilmemekte yine alacaklının talebi aranmaktadır.
İpoteğe teminat ilavesi ne anlama gelir?
İpotek kapsamına yeni bir gayrimenkulun resmi senet düzenlenerek ilave edilmesidir.
İpotekle temin edilmiş alacak devredilebilir mi?
İpotekle temin edilmiş alacak bir başkasına devredilebilir. İpotekli taşınmazın devrinde olduğu gibi ipotek alacağının devrinde de taşınmaz malikinin iznine gerek yoktur.
İpotek alacağının devri, düzenlenecek sözleşmeye göre olur. Uygulamada sözleşmeler genellikle noterlerce düzenlenmektedir. Talep halinde tapu sicil müdürlüğünde resmi senet düzenlenir; tapu kütüğünde yazılı alacaklının adı silinerek yeni alacaklının adı yazılır.
İpotekli taşınmaz kısmen devredilebilir mi?
İpotekli taşınmazın kısmen devredilmesi veya bölünmesi mümkündür, ancak bu durumda rehin hakkı, ayrılan kısımlardan her birine değerleriyle orantılı olarak geçirilir.
İpotekli gayrimenkulün kısmen devredilmesi veya bölünmesi için alacaklının rızasına gerek yoktur. Ancak alacaklı, ipoteğin bu şekilde bölüştürülmesini kabul etmezse, dağıtma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren bir ay içinde başvurarak alacağının bir sene içinde ödenmesini talep edebilir.
İpotekli gayrimenkul devredilebilir mi?
İpotekli gayrimenkulün temliki, aksine sözleşme yoksa borçlunun borcunda ve teminatında hiçbir değişiklik meydana getirmeyeceği gibi, temlik için alacaklının onayını da gerektirmez.
İpotekli gayrimenkulün yeni maliki borcu kabul ettiği takdirde alacaklı, hakkını evvelki borçluya karşı muhafaza ettiğini senesi içinde yazılı olarak beyan etmemişse, evvelki borçlu borcundan kurtulmuş olur. Yani, gayrimenkulün bedeli alacağı karşılamazsa evvelki borçlunun diğer mallarına el atılamaz. Yeni malikin borcu kabul etmesiyle ipoteği kabul etmesi arasında fark vardır. Şöyle ki, ipoteği kabul etmek, borç dolayısıyla gayrimenkulün satılmasına katlanmayı kabul etmek demektir; borcu kabul etmekse ipotek paraya çevrilip de gayrimenkul borcu karşılamadığında arta kalan miktardan sorumlu olmayı kabul etmek demektir.
Kredili Konut Alırken Dikkat!
Ekonomik kriz emlak piyasasını tam anlamıyla etkisi altına alırken, krediyle alınan konutların alım-satımında artış yaşanıyor. Nasıl yapılacağı pek bilinmeyen bu alışverişte hem alıcı hem de satıcının dikkatli olması gerekiyor Küresel krizin etkisinin en fazla hissedildiği sektörlerden biri emlak olurken, piyasada yaşanan sıkıntı nedeniyle daha önce olmayan satışlar yapılmaya başladı. Krediyle konut alanların bazıları ödeme sıkıntısına düşünce kredilerinin koşullarını yumuşatmaya, daha kötü duruma düşüp kredilerini ödeyemez hale gelenlerse konutları satışa çıkarmaya başladı. Bu şekilde de piyasada daha önce hiç şahit olmadığımız bir manzara oluştu. Çünkü kredi borcu olan bir konut nasıl alınır ya da satılır kimse bilmiyordu. Bu konuda uygulamalar da açıkça belirtilmediği için kimse nasıl davranacağını bilemez duruma düştü.
Kredili satışlar bu kadar bilinmezi içinde barındırmasına rağmen özellikle alıcılar için cazip görünüyor. Taksitleri ödenmeyerek, satışa sunulan konutların fiyatlarının daha uygun olması ya da alıcıların bu konutları daha uygun fiyatlardan alabileceğini düşünmesi bu durumda önemli bir etken oluyor. Ayrıca daha önce uygun faiz oranlarından alınan konutlar alıcılar için cazip görünüyor. Çünkü şimdiki faiz oranlarından kredi kullanmak daha maliyetli olabiliyor.
Fakat bankaların bu konuda nasıl bir uygulama yaptığı net olarak belli değil. Net olan şu; düşük faiz oranlarından alınan konutlar aynı koşullarda bir başkasına devredilemiyor. Bu konutları almak için mutlaka yeni bir kredi kullanılması gerekiyor. Bu da güncel faiz oranlarından ve masrafları ödenerek alınabilecek bir krediye denk düşüyor.
Uzmanlara göre, kredili konut alımında dikkat edilmesi gereken hassas noktalar var. İlk ve en sağlam yöntem olarak yeni kredi alınarak tapunun el değiştirmesiyle satış yapılması gerektiğini belirten uzmanlara göre, Borç senin üstünde kalsın ben ödemeye devam edeyim.
Sonra da tapuyu ben üstüme alırım gibi düşüncelerden uzak durmak büyük önem taşıyor. Çünkü karşılıklı güvene dayalı bu uygulamalar uzun bir süreci kapsayan kredili konut alımında bazı önemli riskleri içinde barındırıyor.
Kredi borcu bulunan konutlar nasıl satılır?
Uzmanlara göre kredi borcu bulunan konutların satışında şu yöntemler kullanılıyor:
- Konut peşin alınır. Böylece bankanın borcu kapatılır ve satıcının da tüm alacağı ödenir. İpotek kalkar, tapu alıcıya geçer. Burada sadece erken ödeme cezası verilir.
- Alıcı ve satıcı aralarında anlaşır, bankaya haber vermezler. Satıcı kredi bakiyesini aşan tutarı alıcıya
öder, konut üzerinde ipotek bulunduğu halde tapuda alım-satım gerçekleştirilir. Bu durum alıcı ve satıcı için bazı riskleri içerir.
- Bankaya bilgi vermeksizin alıcı ve satıcı aralarında anlaşır. Satıcı kredi bakiyesi dışındaki tutarı alıcıya öder, kredi kuruluşunun işlemden haberdar olmaması için tapuda devir yapılmaz, alıcı ve satıcı aralarında Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenler. Bu yöntemde riskler daha yüksektir.
- Alıcı ve satıcı kredi kullandıran kuruluşa başvurur ve durumu açıklar. Önceki krediyi veren kuruluş eski krediyi kapatarak, alıcıya yeni bir kredi açabilir. Eski kredi kapatılır ve tapuda alım-satım işlemi gerçekleştirilir. Bu yöntem alıcı ve satıcıya ilave risk yüklemez ancak yeni kredinin faiz oranı eskisinin aynısı olmayabilir.
Burada da erken ödeme cezası verilir.
- Tapusu olmayan bitmemiş bir projeden konut satın almak için ise önce eski satış vaadi sözleşmesinin iptal edilmesi ve yeni bir satış vaadi sözleşmesi yapılması gerekiyor. Bundan sonra alıcı krediyle konutu alıyor ve yeni ipotek koyuluyor. Bu işlemi gerçekleştirmek ise daha karmaşık bir süreci kapsıyor.
Kredili satışlar bu kadar bilinmezi içinde barındırmasına rağmen özellikle alıcılar için cazip görünüyor. Taksitleri ödenmeyerek, satışa sunulan konutların fiyatlarının daha uygun olması ya da alıcıların bu konutları daha uygun fiyatlardan alabileceğini düşünmesi bu durumda önemli bir etken oluyor. Ayrıca daha önce uygun faiz oranlarından alınan konutlar alıcılar için cazip görünüyor. Çünkü şimdiki faiz oranlarından kredi kullanmak daha maliyetli olabiliyor.
Fakat bankaların bu konuda nasıl bir uygulama yaptığı net olarak belli değil. Net olan şu; düşük faiz oranlarından alınan konutlar aynı koşullarda bir başkasına devredilemiyor. Bu konutları almak için mutlaka yeni bir kredi kullanılması gerekiyor. Bu da güncel faiz oranlarından ve masrafları ödenerek alınabilecek bir krediye denk düşüyor.
Uzmanlara göre, kredili konut alımında dikkat edilmesi gereken hassas noktalar var. İlk ve en sağlam yöntem olarak yeni kredi alınarak tapunun el değiştirmesiyle satış yapılması gerektiğini belirten uzmanlara göre, Borç senin üstünde kalsın ben ödemeye devam edeyim.
Sonra da tapuyu ben üstüme alırım gibi düşüncelerden uzak durmak büyük önem taşıyor. Çünkü karşılıklı güvene dayalı bu uygulamalar uzun bir süreci kapsayan kredili konut alımında bazı önemli riskleri içinde barındırıyor.
Kredi borcu bulunan konutlar nasıl satılır?
Uzmanlara göre kredi borcu bulunan konutların satışında şu yöntemler kullanılıyor:
- Konut peşin alınır. Böylece bankanın borcu kapatılır ve satıcının da tüm alacağı ödenir. İpotek kalkar, tapu alıcıya geçer. Burada sadece erken ödeme cezası verilir.
- Alıcı ve satıcı aralarında anlaşır, bankaya haber vermezler. Satıcı kredi bakiyesini aşan tutarı alıcıya
öder, konut üzerinde ipotek bulunduğu halde tapuda alım-satım gerçekleştirilir. Bu durum alıcı ve satıcı için bazı riskleri içerir.
- Bankaya bilgi vermeksizin alıcı ve satıcı aralarında anlaşır. Satıcı kredi bakiyesi dışındaki tutarı alıcıya öder, kredi kuruluşunun işlemden haberdar olmaması için tapuda devir yapılmaz, alıcı ve satıcı aralarında Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenler. Bu yöntemde riskler daha yüksektir.
- Alıcı ve satıcı kredi kullandıran kuruluşa başvurur ve durumu açıklar. Önceki krediyi veren kuruluş eski krediyi kapatarak, alıcıya yeni bir kredi açabilir. Eski kredi kapatılır ve tapuda alım-satım işlemi gerçekleştirilir. Bu yöntem alıcı ve satıcıya ilave risk yüklemez ancak yeni kredinin faiz oranı eskisinin aynısı olmayabilir.
Burada da erken ödeme cezası verilir.
- Tapusu olmayan bitmemiş bir projeden konut satın almak için ise önce eski satış vaadi sözleşmesinin iptal edilmesi ve yeni bir satış vaadi sözleşmesi yapılması gerekiyor. Bundan sonra alıcı krediyle konutu alıyor ve yeni ipotek koyuluyor. Bu işlemi gerçekleştirmek ise daha karmaşık bir süreci kapsıyor.
Zorunlu Deprem Sigortası Olmayana Su ve Elektrik Yok!
Zorunlu Deprem Sigortası olmayana su ve elektrik yok! Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanan "Afet Sigortaları Kanunu Tasarısı Taslağı" geçtiğimiz günlerde Başbakanlığa gönderildi. Tasarının meclisten geçmesi durumunda Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) olmayanlara su ve elektrik aboneliği verilmeyecek. Zorunlu deprem sigortası için kontrolün halen sadece tapuda yapılmakta olduğunu hatırlatan Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı İdris Serdar, taslakta ek olarak su ve elektrik abonelik işlemlerinde de DASK kontrolü getirildiğini söyledi. Taslakta, DASKın zorunlu deprem sigortası dışında, ihtiyaç olması halinde Bakanlar Kurulu kararıyla başka teminatlar da verebilmesinin sağlandığını dile getiren Serdar, bunların, deprem, seylap, yer kayması, fırtına, çığ, dolu, don ve benzeri doğal afetler, terörizm riskleri, çevre kirlenmesi ve benzeri riskler olduğunu söyledi. DASK tarafından sunulacak teminatların ihtiyaca göre sigorta veya reasürans teminatı olabileceğini belirten Serdar, "Bu teminatların verilmesinde, sigorta şirketlerince teminat verilememesi veya teminat verilmesinde güçlükler bulunması ve kamu yararı açısından gerekli görülmesi şartları aranacaktır" dedi. Yönetim Kurulu Başkanı İdris Serdar, DASK ile ilgili olarak kamuoyuna şu mesajı verdi: "Bilmeliyiz ki, ZDS pahalı bir sigorta değildir. Aksine ucuz bir sigortadır. Bu sigortada kar amacı güdülmediğinden primler oldukça düşük tutulmuştur. DASK primleri devlet tarafından konut sahiplerinin ödenebilir bir prim karşılığında maksimum teminat almaları dikkate alınarak belirlenmektedir. Örneğin 1. Deprem Bölgesinde bulunan 100 m2lik bir konutun yıllık prim tutarı 118 YTLdir. Bunun günlüğü ise 32 YKRye denk gelmektedir. Zorunlu Deprem Sigortasının (DASK) konut sahiplerince yaptırılması zorunludur ve bir vatandaşlık görevidir. Bu poliçeyi yaptırarak hem sosyal hem de manevi olarak yükümlülüklerinizi yerine getirir, bir deprem hasarında oluşan zararınızı tazmin ettirirsiniz.
Kirayı Gizleyen 5 Yıl Korkulu Rüya Görecek
Kirayı gizleyen 5 yıl korkulu rüya görecek DÜNKÜ Hürriyet’te yer alan "Maliye’den Kapı Kapı Kira Denetimi" haberi, bazı ev sahiplerini endişelendirdi. Kira geliri elde ettiği halde, bu gelirini hiç beyan etmeyen veya eksik beyan edenler, ciddi anlamda endişeye kapıldılar. Bu endişe, sabahın erken saatlerinde aldığımız yüzlerce sorudan da belli oluyordu. KISKAÇ DARALACAK Maliye Bakanlığı, kira gelirleri ve kentsel rantların vergilendirilmesi amacıyla, etkin bir denetim başlattı. Geçen hafta yazdığımız gibi, bu denetimlerin bir bölümü arsa ve arazi rantları ile arsa karşılığı alınan dairelerin incelenmesine yönelik. Diğer bölümü de kira geliri elde edenlere yönelik. Ankara’da başlatılan çalışma için, görevlendirilen 400 Maliyeci, evleri tek tek dolaşıyor. İkamet edenlerin ev sahibi mi, kiracı mı olduğunu soruyor. Kirada oturanlara; ne zamandan beri kiracı olduklarını, ayda kaç YTL kira ödediklerini, kiranın bankaya yatırılıp yatırılmadığını soruyor ve ev sahibinin kimlik bilgilerini öğrenip, bunları bir tutanağa yazıyorlar. Ankara’daki çalışma, kısa süre içinde, diğer illerde de uygulanacak. BEYAN SINIRI Kira geliri elde edenler, belli sınırı aştığında, bu gelirlerini ikametgahlarının bulunduğu yerdeki vergi dairesine beyan edip, vergi ödemek zorundalar. Kira gelirlerindeki beyan sınırı, yıllar itibariyle tabloda gösterilmiştir. Konut kira gelirlerinde, yıllık kira geliri toplamı, tabloda belirtilen sınırı aştığında, izleyen yılın 1-25 Mart tarihleri arasında, beyan edilmesi gerekiyor. Örneğin, 2008 yılı kira geliri 2.400 YTL’yi aştığında, 1-25 Mart 2009 tarihinde, ilgili vergi dairesine beyan edilecek. Birden fazla konut kira geliri olanlarda, 2.400 YTL’lik sınır, toplam kira gelirine uygulanıyor. İŞYERİ FARKI Tablodan da fark edileceği gibi, işyeri kira gelirleri için beyan sınırı, konuta göre çok yüksek. Bunun nedeni şu; işyeri kiraları ödenirken, kiracı yüzde 20 oranında stopaj (vergi kesintisi) yapıyor. Başka bir anlatımla, brüt kiranın yüzde 20’si peşin peşin vergi olarak ödeniyor. İşyeri kira gelirlerinde, özellik taşıyan bir başka durum daha var. İşyerinin brüt kira geliri; 2003’te 32 bin, 2004’te 56 bin, 2005’de 60 bin, 2006’da 113 bin, 2007’de 82 bin, 2008’de de 85.632 YTL’yi aşmadığı sürece, beyanname verildiğinde, ödenecek vergi çıkmıyor. Üste vergi iadesi alınıyor. KORKULU RÜYA NE? Vergide zamanaşımı süresi 5 yıl. Maliyeciler, geriye dönük 5 yılın kira geliri vergisini, isteyebilirler. Buna göre, 2003 yılı 1 Ocak 2009’dan itibaren zamanaşımına uğramış oluyor. Ancak, 2004 yılı kira gelirinin 2009 yılı sonuna kadar, 2008 yılı kira gelirinin de 2013 yılı sonuna kadar, beyan edilmeyen vergisi; cezası ve faizi ile birlikte istenebilir. Banka hesaplarınıza el konabilir. Bu uygulama, gizlenen diğer gelirler için de geçerli. 5 yıl boyunca korkulu rüya görmektense, gizlenen geliri "Pişmanlıkla" beyan edip, huzur içinde uyumakta yarar var.
Kaynak: Hürriyet Gazetesi
Kaynak: Hürriyet Gazetesi
Tapularda Müdürlük Birleşimi
29.03.2010 tarihi itibariyle birleşecek Müdürlükler:
1- Bahçelievler 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
BAHÇELİEVLER TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
2- Beşiktaş 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
BEŞİKTAŞ TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
3- Fatih 1. Bölge 2. Bölge ve 3. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
FATİH TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
4- Kadıköy 1. Bölge 2. Bölge ve 3. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
KADIKÖY TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
5- Kartal 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
KARTAL TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
6- Küçükçekmece 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
KÜÇÜKÇEKMECE TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
7- Pendik 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
PENDİK TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
8- Silivri 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
SİLİVRİ TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
9- Şişli 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
ŞİŞLİ TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
10-Zeytinburnu 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
ZEYTİNBURNU TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
hizmet vermelerine 08.03.2010 tarihli Makam Oluru ile karar verilmiş olup; 25.03.2010 tarihli 1174 Sayılı Tapu Dairesi Başkanlığı yazısına göre sözkonusu birleştirme işlemi 29.03.2010 tarihinde yürürlüğe girecektir.
05.04.2010 tarihi itibariyle birleşecek Müdürlükler:
1- Tepebaşı 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
TEPEBAŞI TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
2- Odunpazarı 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
ODUNPAZARI TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
3- Osmangazi 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
OSMANGAZİ TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
4- Yıldırım 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
YILDIRIM TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
5- Balıkesir 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
BALIKESİR TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
6- Şanlıurfa 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
ŞANLIURFA TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
hizmet vermelerine 11.03.2010 tarihli Makam Oluru ile karar verilmiş olup; sözkonusu birleştirme işlemi 05.04.2010 tarihinde yürürlüğe girecektir.
1- Bahçelievler 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
BAHÇELİEVLER TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
2- Beşiktaş 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
BEŞİKTAŞ TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
3- Fatih 1. Bölge 2. Bölge ve 3. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
FATİH TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
4- Kadıköy 1. Bölge 2. Bölge ve 3. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
KADIKÖY TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
5- Kartal 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
KARTAL TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
6- Küçükçekmece 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
KÜÇÜKÇEKMECE TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
7- Pendik 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
PENDİK TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
8- Silivri 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
SİLİVRİ TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
9- Şişli 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
ŞİŞLİ TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
10-Zeytinburnu 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
ZEYTİNBURNU TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
hizmet vermelerine 08.03.2010 tarihli Makam Oluru ile karar verilmiş olup; 25.03.2010 tarihli 1174 Sayılı Tapu Dairesi Başkanlığı yazısına göre sözkonusu birleştirme işlemi 29.03.2010 tarihinde yürürlüğe girecektir.
05.04.2010 tarihi itibariyle birleşecek Müdürlükler:
1- Tepebaşı 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
TEPEBAŞI TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
2- Odunpazarı 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
ODUNPAZARI TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
3- Osmangazi 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
OSMANGAZİ TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
4- Yıldırım 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
YILDIRIM TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
5- Balıkesir 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
BALIKESİR TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
6- Şanlıurfa 1. Bölge ve 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüklerinin birleştirilerek
ŞANLIURFA TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ olarak,
hizmet vermelerine 11.03.2010 tarihli Makam Oluru ile karar verilmiş olup; sözkonusu birleştirme işlemi 05.04.2010 tarihinde yürürlüğe girecektir.
KDV uygulamasında net alan
150 m2’lik net alanın hesabında, her bağımsız birim ayrı ayrı dikkate alınacaktır. Ancak balkon, kömürlük, garaj, asansör boşluğu vb. yerler konutlardan ayrı olarak kullanılamayacağından, bu yerler de 150 m2’lik net alanın hesabında gözönünde tutulacaktır. Samanlık, ahır, odunluk, ekmek fırını gibi yerler ise net alanın tespitinde dikkate alınmayacaktır.
Bu yerlerin 150 m2’lik sınırın hesabında ne ölçüde dikkate alınacağı ise 3 Seri No.lu Konut İnşaatı ve Yatırımlarda Vergi, Resim, Harç Muafiyet ve İstisnası Genel Tebliği’nin dördüncü bölümündeki açıklamalara göre belirlenmektedir.
“Halk konutu standartları”nın değişik 3 ve 4. maddelerine atıfta bulunan bu açıklamalara göre;
- Faydalı alan; konut içerisinde, duvarlar arasında kalan temiz alandır.
- Faydalı alan, genel olarak duvar yüzlerinde 2,5 cm sıva bulunduğu kabul edilerek, proje üzerinde gösterilmiş bulunan kaba yapı boyutlarının her birinden 5’er cm düşülmek suretiyle hesaplanır.
Ancak konutlarda; kapı ve pencere şeritleri; duman ve çöp bacası çıkıntıları, ışıklıklar ve hava bacaları; karkas binalardaki kolonların duvarlardan taşan dişleri; bir konuttaki balkonların veya arsa zemininden 0,75 m’den yüksek terasların toplamının 2 m2’si; çok katlı binalarda yapılan çekme katların etrafında kalan ve ticaret bölgelerinde zemin katların komşu hududuna kadar uzaması ile meydana gelen teraslar; çok katlı binalarda genel giriş, merdiven, sahanlıklar ve asansörler; iki katlı tek ev olarak yapılan konutlarda iç merdivenlerin altında, 1,75 m yüksekliğinden az olan yerler; bodrumlarda konut başına bir adet, konutun bulunduğu bina dışında konut başına 4 m2’den büyük olmamak üzere yapılan kömürlük veya depo; kalorifer dairesi, yakıt deposu, sığınak, kapıcı veya kalorifer dairesi, müşterek hizmete ayrılan depo çamaşırlık; bina içindeki garajlar ile bina dışında konut başına 18 m2’den büyük olmamak üzere yapılan garajlar, faydalı alan dışındadır. Konu hakkında 30 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde açıklamalar yapılmıştır.
Bina dışındaki kömürlük ve depoların 4 m2’yi, garajların 18 m2’yi aşan kısmı ait oldukları konutun faydalı alanına dahil değildirler. Aşan kısımların 150 m2’lik net alanın hesabında dikkate alınması, bu şekilde bulunan faydalı alan 150 m2 ve daha fazla ise genel oranda (% 18), aşmıyorsa % 1 oranında KDV uygulanması gerekir.
İKİ KATLI YA DA DUBLEKS EVLER
Konut satışlarında KDV uygulamasında her bir bağımsız bölüm, kat ve bina ayrı ayrı gözönüne alınacaktır. İki katlı bir evin iki katı da ayrı ayrı kullanılabilecek yapıda ise, 150 m2’lik net alanın hesabında her kat ayrı ayrı değerlendirilecektir. Her iki kat birbirini tamamlayıcı ve birbirine bağlı ise 150 m2’lik net alanın hesabında (dubleks dairelerde olduğu gibi) iki katın toplam alanı dikkate alınacaktır.
Örneğin, iki katlı ve birbirinden bağımsız ayrı ayrı kullanılabilecek iki daireden oluşan bir evin satışında 150 m2’lik net alanın hesabında her bir konutun net alanı dikkate alınacaktır.
Ancak, söz konusu iki katlı evde yer alan daireler birbirinden bağımsız kullanılamıyorsa yani dubleks ise, 150 m2’lik net alan hesabında evin toplam net alanı dikkate alınacaktır.
BAHÇELİ EVLER
Bahçeli evlerin satışı ile ilgili olarak 150 m2’lik net alanın hesabında, bahçe gözönünde tutulmadan konutun alanı dikkate alınacak, konutu çevreleyen arsa ve arazi ise, bu konutun mütemmimi olarak kabul edilecektir. Arsa ve arazinin ne kadarının mütemmim sayılacağı konusu ise mahalli örfe göre tespit edilecektir. Ayrıca, KDV uygulamasında konutu çevreleyen arsa ve arazinin, konutun net alanı ile orantılı olması esastır.
Maliye Bakanlığı’nca bu konuda verilen bir Özelge son derece dikkat çekicidir. Söz konusu Özelge’de;
“5.000 m2’lik arsa üzerinde yer alan 10 m2’lik iki katlı gayrimenkulün satışı halinde, bu satışın konut değil arsa satışı olarak değerlendirilmesi ve 5.000 m2’lik arsaya isabet eden bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekir.”
şeklinde idari görüş bildirilmiştir (MB’nin, 09.09.1991 tarih ve 62108 sayılı Özelgesi).
13 Temmuz 2010 Salı
Yüksek binayı kanun kurtarmaz
Japon Mimar Tatsuya Yamamoto, Türkiye'deki inşaatlarda depreme karşı gördüğü aksaklıkları ve Japon inşaat sistemini anlatarak önerilerde bulunuyor.
Yüksek binayı kanun kurtarmaz
Selcen TANINMIŞ, Hürriyet Istanbul Eki
Depremi'nin ardından Japonya Hükümeti Türkiye'ye bir ekip yolladı. Bu görüşmelerde tanıdık bir isim de vardı. Uzun yıllardır Türkiye'de yaşayan, bir dönem Mimar Sinan Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nde hocalık yapan, imzasını İstanbul'daki büyük plazalarda gördüğümüz Mimar Tatsuya Yamamoto. Japon Hükümeti’yle yapılan görüşmelerde tercümanlık yaptı ve teknik görüş verdi. Şu anda İTÜ'yle birlikte sağlıklı bir tespit formu hazırlıyorlar. Bütçenin geçici değil, kalıcı konutlara ve şehrin planlanmasına göre ayarlanması gerektiğini savunuyor. Japon Hükümeti'nin de söylediği bu: ‘‘Boş yere para harcamayın ve depremle birlikte yaşamayı öğrenin.’’
Plazaların ve yüksek binaların depreme dayanıklı olması için özel bir sistem kullanıyor musunuz?
Depremde en önemli konu binanın hem kısa dalgaya hem de uzun dalgaya göre ayarlanmış olması. Türkiye'de binalar sadece kısa dalgaya göre yapılıyor. Kısa dalga aşağıdan gelen sert darbe demek. Uzun dalga ise, yaşanan deprem gibi 30 saniye, 1-2 dakika süren deprem anlamına gelir. Betonarme binalarda, aşağıdan gelen titreşim bina yükseldikçe artar. Deprem sağdan sola vururken bina da dalga yönünde hareket ettiği için yıkılır. Diyelim ki zemin kat dayandı ama yüksek binada üst katlar dalganın hareketine uyum sağladığı için üst katlar yıkılabilir, bina aşağı iner. Bu nedenle yüksek bina yaparken dalgaya uymayacak bina yapmak gerek.
İki dalgaya karşı dayanıklı bina yapmak mümkün mü?
Evet, yapılabilir. Kısa dalga için alttan gelecek sert darbeye dayanacak bir tasarım gerek. Uzun dalga için de binanın dalgaya uyum sağlamaması gerek. Depremde yıkılan binaların sorunlardan biri bu. Yüksek bina sağlam da olsa uzun dalga düşünülmediği için yıkılıyor. Bunun örneklerini bu depremde gördük. Çoğunda inşaat da kötüydü. Yedi kattan yüksek binalarda uygulanması gereken teknikte, kiriş ve kolonların deprem anında ayrılıp yerine tekrar oturacak bir sistemle yapılması gerek.
Nasıl oluyor bu?
Kolonda bir çene var. Çenenin üzerinde kiriş hareket edecek. Duvarlarda çatlak olabilir ama bina yıkılmaz. Bu birinci sistem. İkinci olarak Japonya'da ‘menşin’ denen bir sistem var. Toprak ne kadar hareket ederse etsin yukarıdaki bina hareket etmeyecek şekilde yapılıyor. Binanın altında amortisör, lastik gibi bir şey düşünün, aşağıdaki sallanmayı yukarıya yansıtmıyor.
Bu mekanizma nasıl yapılıyor?
Çeşitli sistemler var. Bir tanesi demin söylediğim gibi lastik ya da yay gibi. İkincisi bir ray yapılıyor ve binanın altına tekerlek koyuyorsunuz. Bina hareket edip geliyor.
Maliyeti nedir bunun?
Maliyeti biraz yüksek ama yüksek binalarda uygulanması gerek. İstanbul'da yüksek betonarme bina çok sayıda var. Çoğu tehlikede.
Japonya'da sınır 8
Betonarme binaların yüksek olması tehlikeli mi peki?
Diyelim ki betonarme bina on katlı, sağa ve sola 50'şer santimetre olmak üzere toplam bir metre oynamış bu depremde. Eğer bina 40 katlı olsaydı, 40'ncı katta iki-üç metre oynayacaktı. Buna betonarme bina dayanır mı? Hesapta dayanabilir ama pratikte dayanmayabilir. Çelik kullanılırsa mesela şansı daha fazla.
Yüksek bina betonarme olmamalı mı yani?
Olabilir ama başka sistemler kullanarak. Biz de şu anda onun için uğraşıyoruz. Japonya'da da en gelişmiş sistem. Prefabrik yüksek konutlar ve iş merkezleri.
Türkiye ile Japonya'nın depremle ilişkin mevzuatını karşılaştırabilir misiniz?
Japonya'daki deprem yasasını çıkartan ve aynı zamanda Türkiye'deki deprem yönetmeliğinin hazırlanmasına yardım edenler benim çok yakın tanıdığım kişilerdi. Buradaki yasal düzenlemede eksik olan bölüm, birinci olarak inşaatlarda uzun dalga hesaplarının yapılmaması. İkinci olarak da Türkiye'de kanunla belirlenen binaların dayanmak zorunda olduğu deprem şiddeti acaba yeterli mi? Japonya'da yasa binaların 8 şiddetine dayanacak şekilde yapılmasını söyler. Emniyet payıyla beraber 8.2 şiddetinde de yıkılmaz. Ama imalat hatasından dolayı 7.8'de de binaların yıkıldığını görüyoruz.
Türkiye'deki mevzuat kaç ?iddetinde deprem öngörüyor?
Türkiye'de bu sınır 7.6'dır. Çünkü bunun üzerinde bir deprem hiç görülmemiş. Öngörülen şiddet sınırı arttırılsa, mesela 7.8'e çıkartılsa, bina maliyeti yükselir. Ona ihtiyaç var mı tartışmak gerek. Ancak önemli olan, mevcut yasal düzenlemeye uygun binalar yapılması. Bence şu andaki düzenleme iyi, yüksek binalar hariç. Yüksek binalarla ilgili kısımda uzun dalga hesaplarına göre inşaat şartı koymak gerekir. Yedi kattan sonraki betonarme binaları bu kanun kurtarmaz. Kanunda gözükmeyen çelik binalar, gökdelenler yapılıyor, 40-50 katlı. Maslak'taki bazı binaları görüyorum ve şüpheleniyorum.
300 YILLIK PREFABRİK VAR
Siz İstanbul'da çok plaza yaptınız. Nasıl bir sistem uyguladınız ?
Yaptığım plazalar içinde beş-altı katın üzerinde bina yok. O yüzden kısa dalgaya uygun sistemle yaptık. Yüksek plaza projelerimiz de var. Kiriş kolonların oynayabileceği prefabrik bina yapmayı planlıyorum. Birkaç avantajı var bu sistemin. Fabrikasyon olduğu için kalitesi yüksek. Binanın ömrü çok uzun. İşçiliği, malzemeyi kontrol edebiliyoruz. Çok iyi malzemeler kullanıldığında bu binaların ömrü çok uzun, 300 yıl.
Bu sistem bildiğimiz prefabrik yapıdan farklı mı?
Prefabrik bina dediğiniz zaman, ömrü çok kısa olarak düşünülüyor. Sözünü ettiğim binanın farkı ise, 300 yıl ömür biçilmesi. Apartman, iş merkezi gibi çok katlı binaları da prefabrik olarak yapabileceğiz. 150 metreye kadar çıkılıyor. Depo ve fabrika binaları için de uygun. Altı ay gibi kısa bir sürede stadyum yapılıyor. Maliyeti inceliyoruz. Alacalı Prefabrik, Japonya'daki firmadan patent aldı, birlikte çalışmayı planlıyorum.
--------------------------------------------------------------------------------
NOT: Iyi hoş da, mevcut çürük ve standart dışı binalar ile dolu bir şehir olan Istanbul'da, "deprem ile yaşamayı öğrenmek nasıl olacak? Mevcut çürük binalar, deprem ile yaşamayı öğrenemeyip, depremde çökeceklerine göre, bu iş nasıl olacak? Tek çözüm, her binanın kontrolden geçirilip, standart dışı olanların yıkılması görülüyor. Peki, bunun olabilirliği nedir? (muhendis1999@hotmail.com)
Yüksek binayı kanun kurtarmaz
Selcen TANINMIŞ, Hürriyet Istanbul Eki
Depremi'nin ardından Japonya Hükümeti Türkiye'ye bir ekip yolladı. Bu görüşmelerde tanıdık bir isim de vardı. Uzun yıllardır Türkiye'de yaşayan, bir dönem Mimar Sinan Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nde hocalık yapan, imzasını İstanbul'daki büyük plazalarda gördüğümüz Mimar Tatsuya Yamamoto. Japon Hükümeti’yle yapılan görüşmelerde tercümanlık yaptı ve teknik görüş verdi. Şu anda İTÜ'yle birlikte sağlıklı bir tespit formu hazırlıyorlar. Bütçenin geçici değil, kalıcı konutlara ve şehrin planlanmasına göre ayarlanması gerektiğini savunuyor. Japon Hükümeti'nin de söylediği bu: ‘‘Boş yere para harcamayın ve depremle birlikte yaşamayı öğrenin.’’
Plazaların ve yüksek binaların depreme dayanıklı olması için özel bir sistem kullanıyor musunuz?
Depremde en önemli konu binanın hem kısa dalgaya hem de uzun dalgaya göre ayarlanmış olması. Türkiye'de binalar sadece kısa dalgaya göre yapılıyor. Kısa dalga aşağıdan gelen sert darbe demek. Uzun dalga ise, yaşanan deprem gibi 30 saniye, 1-2 dakika süren deprem anlamına gelir. Betonarme binalarda, aşağıdan gelen titreşim bina yükseldikçe artar. Deprem sağdan sola vururken bina da dalga yönünde hareket ettiği için yıkılır. Diyelim ki zemin kat dayandı ama yüksek binada üst katlar dalganın hareketine uyum sağladığı için üst katlar yıkılabilir, bina aşağı iner. Bu nedenle yüksek bina yaparken dalgaya uymayacak bina yapmak gerek.
İki dalgaya karşı dayanıklı bina yapmak mümkün mü?
Evet, yapılabilir. Kısa dalga için alttan gelecek sert darbeye dayanacak bir tasarım gerek. Uzun dalga için de binanın dalgaya uyum sağlamaması gerek. Depremde yıkılan binaların sorunlardan biri bu. Yüksek bina sağlam da olsa uzun dalga düşünülmediği için yıkılıyor. Bunun örneklerini bu depremde gördük. Çoğunda inşaat da kötüydü. Yedi kattan yüksek binalarda uygulanması gereken teknikte, kiriş ve kolonların deprem anında ayrılıp yerine tekrar oturacak bir sistemle yapılması gerek.
Nasıl oluyor bu?
Kolonda bir çene var. Çenenin üzerinde kiriş hareket edecek. Duvarlarda çatlak olabilir ama bina yıkılmaz. Bu birinci sistem. İkinci olarak Japonya'da ‘menşin’ denen bir sistem var. Toprak ne kadar hareket ederse etsin yukarıdaki bina hareket etmeyecek şekilde yapılıyor. Binanın altında amortisör, lastik gibi bir şey düşünün, aşağıdaki sallanmayı yukarıya yansıtmıyor.
Bu mekanizma nasıl yapılıyor?
Çeşitli sistemler var. Bir tanesi demin söylediğim gibi lastik ya da yay gibi. İkincisi bir ray yapılıyor ve binanın altına tekerlek koyuyorsunuz. Bina hareket edip geliyor.
Maliyeti nedir bunun?
Maliyeti biraz yüksek ama yüksek binalarda uygulanması gerek. İstanbul'da yüksek betonarme bina çok sayıda var. Çoğu tehlikede.
Japonya'da sınır 8
Betonarme binaların yüksek olması tehlikeli mi peki?
Diyelim ki betonarme bina on katlı, sağa ve sola 50'şer santimetre olmak üzere toplam bir metre oynamış bu depremde. Eğer bina 40 katlı olsaydı, 40'ncı katta iki-üç metre oynayacaktı. Buna betonarme bina dayanır mı? Hesapta dayanabilir ama pratikte dayanmayabilir. Çelik kullanılırsa mesela şansı daha fazla.
Yüksek bina betonarme olmamalı mı yani?
Olabilir ama başka sistemler kullanarak. Biz de şu anda onun için uğraşıyoruz. Japonya'da da en gelişmiş sistem. Prefabrik yüksek konutlar ve iş merkezleri.
Türkiye ile Japonya'nın depremle ilişkin mevzuatını karşılaştırabilir misiniz?
Japonya'daki deprem yasasını çıkartan ve aynı zamanda Türkiye'deki deprem yönetmeliğinin hazırlanmasına yardım edenler benim çok yakın tanıdığım kişilerdi. Buradaki yasal düzenlemede eksik olan bölüm, birinci olarak inşaatlarda uzun dalga hesaplarının yapılmaması. İkinci olarak da Türkiye'de kanunla belirlenen binaların dayanmak zorunda olduğu deprem şiddeti acaba yeterli mi? Japonya'da yasa binaların 8 şiddetine dayanacak şekilde yapılmasını söyler. Emniyet payıyla beraber 8.2 şiddetinde de yıkılmaz. Ama imalat hatasından dolayı 7.8'de de binaların yıkıldığını görüyoruz.
Türkiye'deki mevzuat kaç ?iddetinde deprem öngörüyor?
Türkiye'de bu sınır 7.6'dır. Çünkü bunun üzerinde bir deprem hiç görülmemiş. Öngörülen şiddet sınırı arttırılsa, mesela 7.8'e çıkartılsa, bina maliyeti yükselir. Ona ihtiyaç var mı tartışmak gerek. Ancak önemli olan, mevcut yasal düzenlemeye uygun binalar yapılması. Bence şu andaki düzenleme iyi, yüksek binalar hariç. Yüksek binalarla ilgili kısımda uzun dalga hesaplarına göre inşaat şartı koymak gerekir. Yedi kattan sonraki betonarme binaları bu kanun kurtarmaz. Kanunda gözükmeyen çelik binalar, gökdelenler yapılıyor, 40-50 katlı. Maslak'taki bazı binaları görüyorum ve şüpheleniyorum.
300 YILLIK PREFABRİK VAR
Siz İstanbul'da çok plaza yaptınız. Nasıl bir sistem uyguladınız ?
Yaptığım plazalar içinde beş-altı katın üzerinde bina yok. O yüzden kısa dalgaya uygun sistemle yaptık. Yüksek plaza projelerimiz de var. Kiriş kolonların oynayabileceği prefabrik bina yapmayı planlıyorum. Birkaç avantajı var bu sistemin. Fabrikasyon olduğu için kalitesi yüksek. Binanın ömrü çok uzun. İşçiliği, malzemeyi kontrol edebiliyoruz. Çok iyi malzemeler kullanıldığında bu binaların ömrü çok uzun, 300 yıl.
Bu sistem bildiğimiz prefabrik yapıdan farklı mı?
Prefabrik bina dediğiniz zaman, ömrü çok kısa olarak düşünülüyor. Sözünü ettiğim binanın farkı ise, 300 yıl ömür biçilmesi. Apartman, iş merkezi gibi çok katlı binaları da prefabrik olarak yapabileceğiz. 150 metreye kadar çıkılıyor. Depo ve fabrika binaları için de uygun. Altı ay gibi kısa bir sürede stadyum yapılıyor. Maliyeti inceliyoruz. Alacalı Prefabrik, Japonya'daki firmadan patent aldı, birlikte çalışmayı planlıyorum.
--------------------------------------------------------------------------------
NOT: Iyi hoş da, mevcut çürük ve standart dışı binalar ile dolu bir şehir olan Istanbul'da, "deprem ile yaşamayı öğrenmek nasıl olacak? Mevcut çürük binalar, deprem ile yaşamayı öğrenemeyip, depremde çökeceklerine göre, bu iş nasıl olacak? Tek çözüm, her binanın kontrolden geçirilip, standart dışı olanların yıkılması görülüyor. Peki, bunun olabilirliği nedir? (muhendis1999@hotmail.com)
ABD'li bilim adamı İstanbul için uyardı
ABD'li bilim adamı İstanbul için uyardı
Milliyet, 4.9.99
Menlo Park - AA
İzmit depremini iki yıl önce tahmin eden bilimadamlarından ABD'li jeofizik uzmanı Ross Stein, Kuzey Anadolu fay hattındaki "domino" (zincirleme gerilim ve sarsıntı) etkisinin, İstanbul çevresinde de "tehlikeli sismik gerilimi" oluşturduğunu belirtti.
ABD Jeoloji Tetkik Dairesi (USGS) üyesi olan Stein, California'daki önceki günkü basın toplantısında "17 Ağustos'taki 7.4 büyüklüğündeki depremin ardından Anadolu fay hattı zincirinde oynamadık bir domino taşı kaldı. O da Marmara Denizi tabanında yayılan fay (büyük kırık) uzantısı. Bunlar da İstanbul'a doğru gidiyor" diye konuştu.
"Kırıklardaki gerilim artacak, İstanbul'a yaklaşarak artan gerilim şehirde depremi meydana getirebilecektir" diyen Stein şöyle konuştu:
"Bu bölge (İstanbul) endişe kaynağıdır. İstanbul bölgesinde meydana gelebilecek büyük deprem için yetkililer önlem almalı. Büyük depremin beş yıl içinde mi, yoksa 50 yıl içinde mi olacağını şimdiden kestirmenin imkanı yok.
Halihazırdaki potansiyelin, hemen çok yakında deprem meydana getireceğinin kesin işareti değil, ancak verilere göre depremden sonra yer katmanı levhalarındaki gerilim, İstanbul bölgesi yönüne aktı."
Amerikalı bilimadamı sözlerini şöyle sürdürdü: "İstanbul bölgesine doğru kaydığı düşünülen gerilimi takip etmek, İzmit
bölgesinde gözlemlenen darbe kaymasını kaydetmekten daha zor. Olasılıkları sürekli hesaplamaktayız. İstanbul'un tehlikeyle karşılaşması, beklenmedik bir olgu olmayacaktır.
Bilimin gözü, gerilimi daha da batıya kayan Kuzey Anadolu fay hattının Marmara Denizi'nin tabanının derinliklerine kayan kırıkların hareketine odaklandı. Marmara - İstanbul bölgesinde yeni depremi önceden tahmin etmekteki zorluk, fay sisteminin deniz derinliğindeki belirsizliği."
Stein, 1997'de, Marmara Denizi'nin oluşturduğu "büyük jeolojik körfeze" uzanan Kuzey Anadolu fay hattındaki parçaları inceleyen ekiple birlikte bu alanda bir bildiri hazırladı. ABD Jeoloji Tetkik Dairesi uzmanı Tom Holzer da,
Anadolu'yu incelemiş bir uzman olarak "Anadolu'da birbirini takip eden çok dominoya tanık olduk" dedi.
Stein ve ekibi, Anadolu'da Erzincan'dan başlayıp son 60 yılda meydana gelen, büyüklükleri 6.7 ve daha büyük 10 depremin tümünü inceledi. Stein ve ekibi, araştırmalarında, Anadolu'da fay geriliminin, kayaç kütlelerindeki
kırılmalarla "giderek hem doğuya, hem batıya yöneldiği" sonucunu çıkardı. 1997'deki araştırmada şu görüş dile getirildi:
"Türkiye'de özellikle iki bölge tehlike altındadır: 1939'dan beri büyükçe bölümü epey suskun olan Erzincan'ın doğusuyla, İzmit'in güney bölümü..."
Milliyet, 4.9.99
Menlo Park - AA
İzmit depremini iki yıl önce tahmin eden bilimadamlarından ABD'li jeofizik uzmanı Ross Stein, Kuzey Anadolu fay hattındaki "domino" (zincirleme gerilim ve sarsıntı) etkisinin, İstanbul çevresinde de "tehlikeli sismik gerilimi" oluşturduğunu belirtti.
ABD Jeoloji Tetkik Dairesi (USGS) üyesi olan Stein, California'daki önceki günkü basın toplantısında "17 Ağustos'taki 7.4 büyüklüğündeki depremin ardından Anadolu fay hattı zincirinde oynamadık bir domino taşı kaldı. O da Marmara Denizi tabanında yayılan fay (büyük kırık) uzantısı. Bunlar da İstanbul'a doğru gidiyor" diye konuştu.
"Kırıklardaki gerilim artacak, İstanbul'a yaklaşarak artan gerilim şehirde depremi meydana getirebilecektir" diyen Stein şöyle konuştu:
"Bu bölge (İstanbul) endişe kaynağıdır. İstanbul bölgesinde meydana gelebilecek büyük deprem için yetkililer önlem almalı. Büyük depremin beş yıl içinde mi, yoksa 50 yıl içinde mi olacağını şimdiden kestirmenin imkanı yok.
Halihazırdaki potansiyelin, hemen çok yakında deprem meydana getireceğinin kesin işareti değil, ancak verilere göre depremden sonra yer katmanı levhalarındaki gerilim, İstanbul bölgesi yönüne aktı."
Amerikalı bilimadamı sözlerini şöyle sürdürdü: "İstanbul bölgesine doğru kaydığı düşünülen gerilimi takip etmek, İzmit
bölgesinde gözlemlenen darbe kaymasını kaydetmekten daha zor. Olasılıkları sürekli hesaplamaktayız. İstanbul'un tehlikeyle karşılaşması, beklenmedik bir olgu olmayacaktır.
Bilimin gözü, gerilimi daha da batıya kayan Kuzey Anadolu fay hattının Marmara Denizi'nin tabanının derinliklerine kayan kırıkların hareketine odaklandı. Marmara - İstanbul bölgesinde yeni depremi önceden tahmin etmekteki zorluk, fay sisteminin deniz derinliğindeki belirsizliği."
Stein, 1997'de, Marmara Denizi'nin oluşturduğu "büyük jeolojik körfeze" uzanan Kuzey Anadolu fay hattındaki parçaları inceleyen ekiple birlikte bu alanda bir bildiri hazırladı. ABD Jeoloji Tetkik Dairesi uzmanı Tom Holzer da,
Anadolu'yu incelemiş bir uzman olarak "Anadolu'da birbirini takip eden çok dominoya tanık olduk" dedi.
Stein ve ekibi, Anadolu'da Erzincan'dan başlayıp son 60 yılda meydana gelen, büyüklükleri 6.7 ve daha büyük 10 depremin tümünü inceledi. Stein ve ekibi, araştırmalarında, Anadolu'da fay geriliminin, kayaç kütlelerindeki
kırılmalarla "giderek hem doğuya, hem batıya yöneldiği" sonucunu çıkardı. 1997'deki araştırmada şu görüş dile getirildi:
"Türkiye'de özellikle iki bölge tehlike altındadır: 1939'dan beri büyükçe bölümü epey suskun olan Erzincan'ın doğusuyla, İzmit'in güney bölümü..."
Marmara'da Deprem Tehlikesine Karşı Önlem Alınması İhmal Ediliyor
Marmara'da Deprem Tehlikesine Karşı Önlem Alınması İhmal Ediliyor
Cumhuriyet Gazetesi, 20.02.2000
Altı ay boşa geçirildi
İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Barka, Marmara Denizi'nde sürdürülen hiçbir bilimsel çalışmanın sonucunun buradaki deprem riskini değiştirmeyeceğini belirtti. Marmara'daki deprem riskinin 2 kere 2'nin 4 etmesi kadar açık olduğunu söyleyen Prof. Barka, 17 Ağustos depreminden bu yana, 6 ayın boş tartışmalarla geçirildigini vurgulayarak, daha fazla zaman yitirilmeden yapı kalitesinin bozukluğu herkesçe bilinen Istanbul daki yapı stokunun yenilenmesi ve devletin, medyanın, bürokratlann dikkatlerinin bu konuya yoğunlaşması gerektigini kaydetti.
Kuzey Anadolu Fay Hattı'm en iyi bilen bilimadamlarından biri olan ve bu faya ilişkin çalışmalarını kesintisiz sürdüren Prof. Barka, 17 Ağustos depreıninden bu yana geçen süre içindeki gelişmeleri Cumhuriyet'e değerlendirdi.
Prof. Barka, 17 Ağustos depreminin ardından hız kazanan bilimsel çalışmaların sürdüğünü ve yıl sonuna kadar daha kesin verilerin elde edileceğini söyledi. Barka, depremin yarattıgı tahribat nedeniyle şimdi herkesin bu riski ciddiye aldığını ifade ederek önemli olanın bu cidiyeti korumak ve bu dersi pratiğe dönüştürmek olduğunu söyledi.
Marmara'nın deprem gerçeği
"Marmara Denizi'nin içinden ne çalışması yapılırsa yapılsın ve ne çıkarsa çıksın buradaki deprem riskini değiştirmeyecektir. Buradaki deprem riski "iki çarpı iki eşittir dört" kadar kesin. Bu deprem öncesinde de böyleydi ama, bu kadar net değildi" diye konuşan Prof. Barka, Marmara'nın deprem riskinin dayandığı bilimsel verileri şöyleaçıkladı: "Gayet basit.Marmara'nın ortasında en son 1766 yılında deprem meydana geldi. O tarihten bu yana 234 yıl geçti. Buradaki fayın hızı yılda yaklaşık 2 cm. Bunun anlamı burada yaklaşık 4,5 metrelik bir birikim var. Marmara'nın ortasında 1509'da bütün bölgeyi etkileyen bir deprem oldu. Onun öncesinde de depremler var. Fayın hızına, bütün bu son depremlere ve deprem göçüne baktığımızda bunlar bize belirli fıkirler veriyor. Fayın geçtiği yerlerde küçük depremlerle atladığı yer yok. Hep büyük depremlerle kırarak geçmiş"
Marmara'da belirsizlik
Öte yandan Marmara deniz dibinin ve fay hatlarının henüz detaylarıyla bilinmediğini anımsatan Prof. Barka, "Bilgi düzeyi arttıkça bu çalışmalar daha netleşecek. Bizim yaptığımız bu çalışmalarda iyi bir batimetri elde etmek. Bunun yapılması halinde fayların morfolojik olarakdeniz tabanından nereden geçtiğini yakalarsınız. Ondan sonra sismik profillerle fayı daha detaylı olarak ortaya çıkarırsınız. Henüz bu detay batimetriyi elde etmiş değiliz. Tüm çabamız buna yönelik. Şu an için Le Pichon'unki de dahil ohnak üzere Marmara depremi ile ilgili hiçbir hipotez kesinlik kazanmış değil. Bu çahşmalar sonucunda elde edilen sağlıklı bilgilerle Marmara depremi için üretilen hipotezler teke düşecek."
Akılcı yaklaşım
17 Ağustos depreminden bugüne kadarki sürenin boş tartışmalarla geçirildiğini anlatan Prof. Barka, İstanbul gibi depremden etkilenme riski yüksek olan bir metropolitan alan içinde uzıın dönemli planlar yapılması gerektiğini söyledi. Elimizde depreme dayanıksız kötü bir yapı stoku bulunduğu gerçeğinin herkesçe bilindiğini anımsatan Prof. Barka, şöyle devam etti: "Bu yapı stokunu en kısa zamanda yenilemek gerekiyor. Bunu herkes kendisi yapamaz. Burada devlet ön plana çıkar, kredi bulur önayak olur: Örneğin, bir plan dahilinde "senede 300 bin yapı stokunu yeniliyorum" der. Bunu 5 yıl yaptığınız zaman 1,5 milyon yapı stoku yapar. 5 ile çarparsanız 7,5 milyon nüfusun evini yenilemiş olursunuz. Bunun için Dünya Bankası vs çevrelerden kredi bulabilirsiniz. Ve bu krediyi yurttaşlara 20 sene vadeyle verebilirsiniz. Burada, "fay nerden geçiyor" tartışmasını bırakıp medyanın, devletin, bürokratlarm bu yöne konsantre ohnası lazım"
Erken uyarı tartışmalı
Prof. Barka, erken uyan sistemiyle ilgili olarak da şunlan söyledi: "Tamam bu yönde çalışmalar da yapılsın, belki haber de verilebilir. Ama bir de bu işin gerçeği var: 30 senedir Çin'de, Amerika'da, Japonya'da yapılan çalışmalarda belli çıkmazlar var. Önceden uyan olayı azami 20 saniyelik zamanla sınırlı. Bu da gazı kesmek vs için kullanılabitir, ama, insanları uyarmak açısından bir yaran yok. Ama diğer taraftan mühendislik olarak baktığımızda depreme dayanıklı bina nasıl yapılır onu biliyoruz. Oturup bilinmeyen bir konuda medet umacagımıza, bildiğimiz bir konuda en kısa zamanda mesafe almak daha akılcı değil mi?"
No
Tarih
Enlem-Boylam
Büyüklük
Referans
(Yıl/Ay/Gün)
(Kuzey--Doğu)
(Ms)
* A
1901.12.18
39.40--26.70
5.9
NA88
* B
1903.05.26
40.65--29.00
5.9
NA88
* C
1905.10.22
40.60--28.30
5.9
NA88
* D
1909.10.29
40.26--29.64
5.8
NA88
* E
1912.08.09
40.75--27.20
7.4
NA88
* F
1919.11.18
39.35--27.44
6.9
NA88
* G
1928.05.02
39.41--29.45
6.2
NA88
* H
1935.01.04
40.64--27.51
6.4
NA88
1942.11.05
39.38--28.08
6.2
NA88
* J
1943.06.20
40.68--30.47
6.4
NA88
* K
1944.10.06
39.64--26.52
6.8
NA88
* L
1953.03.18
40.00--27.50
7.2
M72
* M
1956.02.20
39.96--30.11
6.1
NA88
* N
1957.05.26
40.57--31.00
7.0
NA88
* O
1963.09.18
40.65--29.15
6.4
TJM91
* P
1964.10.06
40.30--28.23
6.9
TJM91
* Q
1965.08.23
40.51--26.17
5.9
ISC
* R
1966.08.21
40.33--27.40
5.4
ISC
* S
1967.07.22
40.67--30.69
7.1
TJM91
* T
1969.03.03
40.08--27.50
6.0
TJM91
* U
1971.02.23
39.62--27.32
5.6
ISC
* V
1975.03.27
40.45--26.12
6.6
TJM91
* W
1979.07.18
39.66--28.65
4.9
EE89
* X
1983.07.05
40.33--27.21
5.8
EE89
* Y
1983.10.21
40.14--29.35
4.9
EE89
* Z
1988.04.24
40.88--28.24
5.1
HRVD
M72 : McKenzie (1972)
NA88 : Ambraseys (1988)
EE89 : Ekstrom ve England (1989)
HRVD : Dziewonski ve diğ. (1989)
TJM91 : Taymaz ve diğ. (1991)
ISC : Uluslararası Sismoloji Merkezi
.
Tablo1'den açıkça görüldüğü gibi, Marmara denizi ve çevresini etkileyen yüzyılın en büyük depremleri aşağıdaki gibidir:
9 Ağustos 1912 Saroz-Marmara Depremi Ms= 7.4
4 Ocak 1935 Marmara Depremi Ms= 6.4
18 Mart 1953 Yenice-Gönen Depremi Ms= 7.2
18 Haziran 1953 Edirne Depremi Ms= 5.2
18 Eylül 1963 Yalova Depremi Ms= 6.4
6 Ekim 1964 Manyas Depremi Ms= 6.9
23 Ağustos 1965 Saroz Depremi Ms= 5.9
22 Temmuz 1967 Mudurnu-Adapazarı Ms= 7.1
27 Mart 1975 Saroz Ms= 6.6
1509 ve 1766 yıllarında Istanbul'u yerle bir eden depremleri öğrenmek için aşağıdaki linklere tıklayınız:
Cumhuriyet Gazetesi, 20.02.2000
Altı ay boşa geçirildi
İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Barka, Marmara Denizi'nde sürdürülen hiçbir bilimsel çalışmanın sonucunun buradaki deprem riskini değiştirmeyeceğini belirtti. Marmara'daki deprem riskinin 2 kere 2'nin 4 etmesi kadar açık olduğunu söyleyen Prof. Barka, 17 Ağustos depreminden bu yana, 6 ayın boş tartışmalarla geçirildigini vurgulayarak, daha fazla zaman yitirilmeden yapı kalitesinin bozukluğu herkesçe bilinen Istanbul daki yapı stokunun yenilenmesi ve devletin, medyanın, bürokratlann dikkatlerinin bu konuya yoğunlaşması gerektigini kaydetti.
Kuzey Anadolu Fay Hattı'm en iyi bilen bilimadamlarından biri olan ve bu faya ilişkin çalışmalarını kesintisiz sürdüren Prof. Barka, 17 Ağustos depreıninden bu yana geçen süre içindeki gelişmeleri Cumhuriyet'e değerlendirdi.
Prof. Barka, 17 Ağustos depreminin ardından hız kazanan bilimsel çalışmaların sürdüğünü ve yıl sonuna kadar daha kesin verilerin elde edileceğini söyledi. Barka, depremin yarattıgı tahribat nedeniyle şimdi herkesin bu riski ciddiye aldığını ifade ederek önemli olanın bu cidiyeti korumak ve bu dersi pratiğe dönüştürmek olduğunu söyledi.
Marmara'nın deprem gerçeği
"Marmara Denizi'nin içinden ne çalışması yapılırsa yapılsın ve ne çıkarsa çıksın buradaki deprem riskini değiştirmeyecektir. Buradaki deprem riski "iki çarpı iki eşittir dört" kadar kesin. Bu deprem öncesinde de böyleydi ama, bu kadar net değildi" diye konuşan Prof. Barka, Marmara'nın deprem riskinin dayandığı bilimsel verileri şöyleaçıkladı: "Gayet basit.Marmara'nın ortasında en son 1766 yılında deprem meydana geldi. O tarihten bu yana 234 yıl geçti. Buradaki fayın hızı yılda yaklaşık 2 cm. Bunun anlamı burada yaklaşık 4,5 metrelik bir birikim var. Marmara'nın ortasında 1509'da bütün bölgeyi etkileyen bir deprem oldu. Onun öncesinde de depremler var. Fayın hızına, bütün bu son depremlere ve deprem göçüne baktığımızda bunlar bize belirli fıkirler veriyor. Fayın geçtiği yerlerde küçük depremlerle atladığı yer yok. Hep büyük depremlerle kırarak geçmiş"
Marmara'da belirsizlik
Öte yandan Marmara deniz dibinin ve fay hatlarının henüz detaylarıyla bilinmediğini anımsatan Prof. Barka, "Bilgi düzeyi arttıkça bu çalışmalar daha netleşecek. Bizim yaptığımız bu çalışmalarda iyi bir batimetri elde etmek. Bunun yapılması halinde fayların morfolojik olarakdeniz tabanından nereden geçtiğini yakalarsınız. Ondan sonra sismik profillerle fayı daha detaylı olarak ortaya çıkarırsınız. Henüz bu detay batimetriyi elde etmiş değiliz. Tüm çabamız buna yönelik. Şu an için Le Pichon'unki de dahil ohnak üzere Marmara depremi ile ilgili hiçbir hipotez kesinlik kazanmış değil. Bu çahşmalar sonucunda elde edilen sağlıklı bilgilerle Marmara depremi için üretilen hipotezler teke düşecek."
Akılcı yaklaşım
17 Ağustos depreminden bugüne kadarki sürenin boş tartışmalarla geçirildiğini anlatan Prof. Barka, İstanbul gibi depremden etkilenme riski yüksek olan bir metropolitan alan içinde uzıın dönemli planlar yapılması gerektiğini söyledi. Elimizde depreme dayanıksız kötü bir yapı stoku bulunduğu gerçeğinin herkesçe bilindiğini anımsatan Prof. Barka, şöyle devam etti: "Bu yapı stokunu en kısa zamanda yenilemek gerekiyor. Bunu herkes kendisi yapamaz. Burada devlet ön plana çıkar, kredi bulur önayak olur: Örneğin, bir plan dahilinde "senede 300 bin yapı stokunu yeniliyorum" der. Bunu 5 yıl yaptığınız zaman 1,5 milyon yapı stoku yapar. 5 ile çarparsanız 7,5 milyon nüfusun evini yenilemiş olursunuz. Bunun için Dünya Bankası vs çevrelerden kredi bulabilirsiniz. Ve bu krediyi yurttaşlara 20 sene vadeyle verebilirsiniz. Burada, "fay nerden geçiyor" tartışmasını bırakıp medyanın, devletin, bürokratlarm bu yöne konsantre ohnası lazım"
Erken uyarı tartışmalı
Prof. Barka, erken uyan sistemiyle ilgili olarak da şunlan söyledi: "Tamam bu yönde çalışmalar da yapılsın, belki haber de verilebilir. Ama bir de bu işin gerçeği var: 30 senedir Çin'de, Amerika'da, Japonya'da yapılan çalışmalarda belli çıkmazlar var. Önceden uyan olayı azami 20 saniyelik zamanla sınırlı. Bu da gazı kesmek vs için kullanılabitir, ama, insanları uyarmak açısından bir yaran yok. Ama diğer taraftan mühendislik olarak baktığımızda depreme dayanıklı bina nasıl yapılır onu biliyoruz. Oturup bilinmeyen bir konuda medet umacagımıza, bildiğimiz bir konuda en kısa zamanda mesafe almak daha akılcı değil mi?"
Marmara Denizi ve çevresini 20.yüzyılda etkileyen depremleri (Tablo1)
Tablo 1: Marmara denizi ve çevresini 20. yüzyılda etkileyen depremler
No
Tarih
Enlem-Boylam
Büyüklük
Referans
(Yıl/Ay/Gün)
(Kuzey--Doğu)
(Ms)
* A
1901.12.18
39.40--26.70
5.9
NA88
* B
1903.05.26
40.65--29.00
5.9
NA88
* C
1905.10.22
40.60--28.30
5.9
NA88
* D
1909.10.29
40.26--29.64
5.8
NA88
* E
1912.08.09
40.75--27.20
7.4
NA88
* F
1919.11.18
39.35--27.44
6.9
NA88
* G
1928.05.02
39.41--29.45
6.2
NA88
* H
1935.01.04
40.64--27.51
6.4
NA88
1942.11.05
39.38--28.08
6.2
NA88
* J
1943.06.20
40.68--30.47
6.4
NA88
* K
1944.10.06
39.64--26.52
6.8
NA88
* L
1953.03.18
40.00--27.50
7.2
M72
* M
1956.02.20
39.96--30.11
6.1
NA88
* N
1957.05.26
40.57--31.00
7.0
NA88
* O
1963.09.18
40.65--29.15
6.4
TJM91
* P
1964.10.06
40.30--28.23
6.9
TJM91
* Q
1965.08.23
40.51--26.17
5.9
ISC
* R
1966.08.21
40.33--27.40
5.4
ISC
* S
1967.07.22
40.67--30.69
7.1
TJM91
* T
1969.03.03
40.08--27.50
6.0
TJM91
* U
1971.02.23
39.62--27.32
5.6
ISC
* V
1975.03.27
40.45--26.12
6.6
TJM91
* W
1979.07.18
39.66--28.65
4.9
EE89
* X
1983.07.05
40.33--27.21
5.8
EE89
* Y
1983.10.21
40.14--29.35
4.9
EE89
* Z
1988.04.24
40.88--28.24
5.1
HRVD
M72 : McKenzie (1972)
NA88 : Ambraseys (1988)
EE89 : Ekstrom ve England (1989)
HRVD : Dziewonski ve diğ. (1989)
TJM91 : Taymaz ve diğ. (1991)
ISC : Uluslararası Sismoloji Merkezi
.
Tablo1'den açıkça görüldüğü gibi, Marmara denizi ve çevresini etkileyen yüzyılın en büyük depremleri aşağıdaki gibidir:
9 Ağustos 1912 Saroz-Marmara Depremi Ms= 7.4
4 Ocak 1935 Marmara Depremi Ms= 6.4
18 Mart 1953 Yenice-Gönen Depremi Ms= 7.2
18 Haziran 1953 Edirne Depremi Ms= 5.2
18 Eylül 1963 Yalova Depremi Ms= 6.4
6 Ekim 1964 Manyas Depremi Ms= 6.9
23 Ağustos 1965 Saroz Depremi Ms= 5.9
22 Temmuz 1967 Mudurnu-Adapazarı Ms= 7.1
27 Mart 1975 Saroz Ms= 6.6
1509 ve 1766 yıllarında Istanbul'u yerle bir eden depremleri öğrenmek için aşağıdaki linklere tıklayınız:
Marmara'da Deprem Tehlikesine Karşı Önlem Alınması İhmal Ediliyor
Marmara'da Deprem Tehlikesine Karşı Önlem Alınması İhmal Ediliyor
Cumhuriyet Gazetesi, 20.02.2000
Altı ay boşa geçirildi
İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Barka, Marmara Denizi'nde sürdürülen hiçbir bilimsel çalışmanın sonucunun buradaki deprem riskini değiştirmeyeceğini belirtti. Marmara'daki deprem riskinin 2 kere 2'nin 4 etmesi kadar açık olduğunu söyleyen Prof. Barka, 17 Ağustos depreminden bu yana, 6 ayın boş tartışmalarla geçirildigini vurgulayarak, daha fazla zaman yitirilmeden yapı kalitesinin bozukluğu herkesçe bilinen Istanbul daki yapı stokunun yenilenmesi ve devletin, medyanın, bürokratlann dikkatlerinin bu konuya yoğunlaşması gerektigini kaydetti.
Kuzey Anadolu Fay Hattı'm en iyi bilen bilimadamlarından biri olan ve bu faya ilişkin çalışmalarını kesintisiz sürdüren Prof. Barka, 17 Ağustos depreıninden bu yana geçen süre içindeki gelişmeleri Cumhuriyet'e değerlendirdi.
Prof. Barka, 17 Ağustos depreminin ardından hız kazanan bilimsel çalışmaların sürdüğünü ve yıl sonuna kadar daha kesin verilerin elde edileceğini söyledi. Barka, depremin yarattıgı tahribat nedeniyle şimdi herkesin bu riski ciddiye aldığını ifade ederek önemli olanın bu cidiyeti korumak ve bu dersi pratiğe dönüştürmek olduğunu söyledi.
Marmara'nın deprem gerçeği
"Marmara Denizi'nin içinden ne çalışması yapılırsa yapılsın ve ne çıkarsa çıksın buradaki deprem riskini değiştirmeyecektir. Buradaki deprem riski "iki çarpı iki eşittir dört" kadar kesin. Bu deprem öncesinde de böyleydi ama, bu kadar net değildi" diye konuşan Prof. Barka, Marmara'nın deprem riskinin dayandığı bilimsel verileri şöyleaçıkladı: "Gayet basit.Marmara'nın ortasında en son 1766 yılında deprem meydana geldi. O tarihten bu yana 234 yıl geçti. Buradaki fayın hızı yılda yaklaşık 2 cm. Bunun anlamı burada yaklaşık 4,5 metrelik bir birikim var. Marmara'nın ortasında 1509'da bütün bölgeyi etkileyen bir deprem oldu. Onun öncesinde de depremler var. Fayın hızına, bütün bu son depremlere ve deprem göçüne baktığımızda bunlar bize belirli fıkirler veriyor. Fayın geçtiği yerlerde küçük depremlerle atladığı yer yok. Hep büyük depremlerle kırarak geçmiş"
Marmara'da belirsizlik
Öte yandan Marmara deniz dibinin ve fay hatlarının henüz detaylarıyla bilinmediğini anımsatan Prof. Barka, "Bilgi düzeyi arttıkça bu çalışmalar daha netleşecek. Bizim yaptığımız bu çalışmalarda iyi bir batimetri elde etmek. Bunun yapılması halinde fayların morfolojik olarakdeniz tabanından nereden geçtiğini yakalarsınız. Ondan sonra sismik profillerle fayı daha detaylı olarak ortaya çıkarırsınız. Henüz bu detay batimetriyi elde etmiş değiliz. Tüm çabamız buna yönelik. Şu an için Le Pichon'unki de dahil ohnak üzere Marmara depremi ile ilgili hiçbir hipotez kesinlik kazanmış değil. Bu çahşmalar sonucunda elde edilen sağlıklı bilgilerle Marmara depremi için üretilen hipotezler teke düşecek."
Akılcı yaklaşım
17 Ağustos depreminden bugüne kadarki sürenin boş tartışmalarla geçirildiğini anlatan Prof. Barka, İstanbul gibi depremden etkilenme riski yüksek olan bir metropolitan alan içinde uzıın dönemli planlar yapılması gerektiğini söyledi. Elimizde depreme dayanıksız kötü bir yapı stoku bulunduğu gerçeğinin herkesçe bilindiğini anımsatan Prof. Barka, şöyle devam etti: "Bu yapı stokunu en kısa zamanda yenilemek gerekiyor. Bunu herkes kendisi yapamaz. Burada devlet ön plana çıkar, kredi bulur önayak olur: Örneğin, bir plan dahilinde "senede 300 bin yapı stokunu yeniliyorum" der. Bunu 5 yıl yaptığınız zaman 1,5 milyon yapı stoku yapar. 5 ile çarparsanız 7,5 milyon nüfusun evini yenilemiş olursunuz. Bunun için Dünya Bankası vs çevrelerden kredi bulabilirsiniz. Ve bu krediyi yurttaşlara 20 sene vadeyle verebilirsiniz. Burada, "fay nerden geçiyor" tartışmasını bırakıp medyanın, devletin, bürokratlarm bu yöne konsantre ohnası lazım"
Erken uyarı tartışmalı
Prof. Barka, erken uyan sistemiyle ilgili olarak da şunlan söyledi: "Tamam bu yönde çalışmalar da yapılsın, belki haber de verilebilir. Ama bir de bu işin gerçeği var: 30 senedir Çin'de, Amerika'da, Japonya'da yapılan çalışmalarda belli çıkmazlar var. Önceden uyan olayı azami 20 saniyelik zamanla sınırlı. Bu da gazı kesmek vs için kullanılabitir, ama, insanları uyarmak açısından bir yaran yok. Ama diğer taraftan mühendislik olarak baktığımızda depreme dayanıklı bina nasıl yapılır onu biliyoruz. Oturup bilinmeyen bir konuda medet umacagımıza, bildiğimiz bir konuda en kısa zamanda mesafe almak daha akılcı değil mi?"
Cumhuriyet Gazetesi, 20.02.2000
Altı ay boşa geçirildi
İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Barka, Marmara Denizi'nde sürdürülen hiçbir bilimsel çalışmanın sonucunun buradaki deprem riskini değiştirmeyeceğini belirtti. Marmara'daki deprem riskinin 2 kere 2'nin 4 etmesi kadar açık olduğunu söyleyen Prof. Barka, 17 Ağustos depreminden bu yana, 6 ayın boş tartışmalarla geçirildigini vurgulayarak, daha fazla zaman yitirilmeden yapı kalitesinin bozukluğu herkesçe bilinen Istanbul daki yapı stokunun yenilenmesi ve devletin, medyanın, bürokratlann dikkatlerinin bu konuya yoğunlaşması gerektigini kaydetti.
Kuzey Anadolu Fay Hattı'm en iyi bilen bilimadamlarından biri olan ve bu faya ilişkin çalışmalarını kesintisiz sürdüren Prof. Barka, 17 Ağustos depreıninden bu yana geçen süre içindeki gelişmeleri Cumhuriyet'e değerlendirdi.
Prof. Barka, 17 Ağustos depreminin ardından hız kazanan bilimsel çalışmaların sürdüğünü ve yıl sonuna kadar daha kesin verilerin elde edileceğini söyledi. Barka, depremin yarattıgı tahribat nedeniyle şimdi herkesin bu riski ciddiye aldığını ifade ederek önemli olanın bu cidiyeti korumak ve bu dersi pratiğe dönüştürmek olduğunu söyledi.
Marmara'nın deprem gerçeği
"Marmara Denizi'nin içinden ne çalışması yapılırsa yapılsın ve ne çıkarsa çıksın buradaki deprem riskini değiştirmeyecektir. Buradaki deprem riski "iki çarpı iki eşittir dört" kadar kesin. Bu deprem öncesinde de böyleydi ama, bu kadar net değildi" diye konuşan Prof. Barka, Marmara'nın deprem riskinin dayandığı bilimsel verileri şöyleaçıkladı: "Gayet basit.Marmara'nın ortasında en son 1766 yılında deprem meydana geldi. O tarihten bu yana 234 yıl geçti. Buradaki fayın hızı yılda yaklaşık 2 cm. Bunun anlamı burada yaklaşık 4,5 metrelik bir birikim var. Marmara'nın ortasında 1509'da bütün bölgeyi etkileyen bir deprem oldu. Onun öncesinde de depremler var. Fayın hızına, bütün bu son depremlere ve deprem göçüne baktığımızda bunlar bize belirli fıkirler veriyor. Fayın geçtiği yerlerde küçük depremlerle atladığı yer yok. Hep büyük depremlerle kırarak geçmiş"
Marmara'da belirsizlik
Öte yandan Marmara deniz dibinin ve fay hatlarının henüz detaylarıyla bilinmediğini anımsatan Prof. Barka, "Bilgi düzeyi arttıkça bu çalışmalar daha netleşecek. Bizim yaptığımız bu çalışmalarda iyi bir batimetri elde etmek. Bunun yapılması halinde fayların morfolojik olarakdeniz tabanından nereden geçtiğini yakalarsınız. Ondan sonra sismik profillerle fayı daha detaylı olarak ortaya çıkarırsınız. Henüz bu detay batimetriyi elde etmiş değiliz. Tüm çabamız buna yönelik. Şu an için Le Pichon'unki de dahil ohnak üzere Marmara depremi ile ilgili hiçbir hipotez kesinlik kazanmış değil. Bu çahşmalar sonucunda elde edilen sağlıklı bilgilerle Marmara depremi için üretilen hipotezler teke düşecek."
Akılcı yaklaşım
17 Ağustos depreminden bugüne kadarki sürenin boş tartışmalarla geçirildiğini anlatan Prof. Barka, İstanbul gibi depremden etkilenme riski yüksek olan bir metropolitan alan içinde uzıın dönemli planlar yapılması gerektiğini söyledi. Elimizde depreme dayanıksız kötü bir yapı stoku bulunduğu gerçeğinin herkesçe bilindiğini anımsatan Prof. Barka, şöyle devam etti: "Bu yapı stokunu en kısa zamanda yenilemek gerekiyor. Bunu herkes kendisi yapamaz. Burada devlet ön plana çıkar, kredi bulur önayak olur: Örneğin, bir plan dahilinde "senede 300 bin yapı stokunu yeniliyorum" der. Bunu 5 yıl yaptığınız zaman 1,5 milyon yapı stoku yapar. 5 ile çarparsanız 7,5 milyon nüfusun evini yenilemiş olursunuz. Bunun için Dünya Bankası vs çevrelerden kredi bulabilirsiniz. Ve bu krediyi yurttaşlara 20 sene vadeyle verebilirsiniz. Burada, "fay nerden geçiyor" tartışmasını bırakıp medyanın, devletin, bürokratlarm bu yöne konsantre ohnası lazım"
Erken uyarı tartışmalı
Prof. Barka, erken uyan sistemiyle ilgili olarak da şunlan söyledi: "Tamam bu yönde çalışmalar da yapılsın, belki haber de verilebilir. Ama bir de bu işin gerçeği var: 30 senedir Çin'de, Amerika'da, Japonya'da yapılan çalışmalarda belli çıkmazlar var. Önceden uyan olayı azami 20 saniyelik zamanla sınırlı. Bu da gazı kesmek vs için kullanılabitir, ama, insanları uyarmak açısından bir yaran yok. Ama diğer taraftan mühendislik olarak baktığımızda depreme dayanıklı bina nasıl yapılır onu biliyoruz. Oturup bilinmeyen bir konuda medet umacagımıza, bildiğimiz bir konuda en kısa zamanda mesafe almak daha akılcı değil mi?"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Emlakçılık güven isleyen bir meslek olduğu herkes tarafından kabul gören bir gerçek. Yeni emlakçılık hayatına merhaba diyecek olan emlakçı...
-
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇED VE PLAN İZLEME KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 8/8/2...