26 Mayıs 2012 Cumartesi

Ev yenilemeye doğuda erkek, batıda kadın karar veriyor

Ev yenilemeye doğuda erkek, batıda kadın karar veriyor

Koç Holding Turizm Gıda ve Perakende Grubu Başkanı Tamer Haşimoğlu, ev yenilemede doğuda erkeklerin, batı bölgelerinde ise kadınların son kararı verdiğini söyledi.

Müşteri portföylerinde kadın erkek oranlarının yüzde 50-50 olduğunu belirten Haşimoğlu, "Batı bölgelerine gelince kadınların oranı artıyor. Batıda karar vericiler bayanlar oluyor." dedi. Koçtaş, 1996 yılında ilk mağazasını açtığı İzmir'de dördüncü şubeyi açtı. Gaziemir Optimum AVM'deki şube açılışına Tamer Haşimoğlu ve Koçtaş Genel Müdürü Alp Önder Özpamukçu katıldı. Açılıştan önce gazetecilerin soruların cevaplayan Tamer Haşimoğlu, sektörde 2012'deki büyüme hedeflerinin yüzde 20 olduğunu, İzmir'den başladıkları mağazalaşma sürecinde 19 ilde 37 mağazaya ulaştıklarını ifade etti. Haşimoğlu, sektörde açık ara lider olduklarını, bu farkı koruyacaklarını dile getirdi. Türkiye'de mağazalaşmış perakendenin düşük olduğunu vurgulayan Haşimoğlu, "Birçok yabancı yatırımcı bu alana yatırım yapıyor. Demek ki doğru yoldayız. İstihdamda 3 bin kişiyi geçtik. Bu yıl 400-500 kişiyi daha istihdam edeceğiz." dedi.
ALİ RIZA KARASU İZMİR - 31.03.2012

Konut satışları üç ayda 96 bin seviyelerine ulaştı

Konut satışları üç ayda 96 bin seviyelerine ulaştı

Konut satışları üç ayda 96 bin seviyelerine ulaştı

Konut satışları yılın ilk üç ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,51 arttı. Ocak-mart döneminde 96 binden fazla konut el değiştirirken Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli en çok artış görülen şehirler olarak dikkat çekti…

Hükümetin cari açığı önlemeye yönelik kararlarıyla kısmî daralma yaşanan konut satışlarında yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,5 artış gözlendi. Söz konusu dönemde 96 bin 92 konut, satış sonucu el değiştirdi. Türkiye genelinde bir önceki dönem olan 2011 yılının Ekim-Aralık dönemine göre ise yüzde 19,16 oranında düşüş gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre 16 bölgede artış, 10 bölgede düşüş ortaya çıktı.
En çok artış gösteren bölgeler sırasıyla, yüzde 43,75 oranıyla Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, yüzde 34,45 oranıyla Tekirdağ, Edirne, Kırklareli; yüzde 32,63 oranıyla Mardin, Batman, Şırnak, Siirt; yüzde 28,56 oranıyla Bursa, Eskişehir, Bilecik ve yüzde 27,73 oranıyla Aydın, Denizli, Muğla bölgeleri olarak hesaplandı. En çok düşüş gösteren bölgeler ise sırasıyla, yüzde 59,97 oranıyla Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan; yüzde 35,29 oranıyla Van, Muş, Bitlis, Hakkari; yüzde 18,74 oranıyla Kastamonu, Çankırı, Sinop; yüzde 9,27 oranıyla Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane ve yüzde 8,91 oranıyla Ankara bölgeleri oldu.
2012 yılı birinci döneminde 4 dönemlik ortalamalara göre Türkiye genelinde yüzde 16,95 oranında artış gerçekleşti. Konut satışlarında 4 dönemlik ortalamalara göre tüm bölgelerde artış meydana geldi. Değişim oranlarına bakıldığında en yüksek artış gösteren bölge yüzde 81,21 oranıyla Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova bölgesi oldu.
2012 yılı birinci döneminde konut satışlarında bir önceki döneme göre artış gösteren bir bölge bulunmuyor. Bir önceki döneme göre en yüksek düşüş yüzde ise yüzde 48,25 oranıyla Erzurum, Erzincan, Bayburt bölgesinde gerçekleşti. Bu bölgeyi yüzde 41,25 oranıyla Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan; yüzde 38,73 oranıyla Van, Muş, Bitlis, Hakkari; yüzde 38,72 oranıyla Kastamonu, Çankırı, Sinop ve yüzde 31,81 oranıyla Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli bölgeleri takip etti.
Kaynak : Zaman

%2 Konut Kredi Cezası

%2 Konut Kredi Cezası
Email: haybergursoy@hotmail.com

http://haybergursoy.blogspot.com Konut kredisinde 5582 sayılı Mortgage Kanunu`yla gelen gerçek anlamıyla tüketiciyi cezalandırma türüdür…Adı: %2 Erken Ödeme Cezası… Hukuki karşılığı; götürü tazminat…Amaç;konut kredisi kullandıranların, konut kredisi kullanıcısını eline geçirmişken etinden,sütünden,derisinden,kemiklerinden,kısaca para edecek her şeyinden azami olarak yararlanma arzusudur.

%2 Erken Ödeme Cezası: Bankanın 3.kar kaynağı…Bankaları faiz karından yoksun bırakmama cezası…
Mortgage bir sistem olarak Türkiye’ye bir çok sorunlarıyla birlikte geldi. Bunlardan biri,belki de en önemlisi,en çok başağrıtanı,en çok cevap arayanı %2 Erken Ödeme Cezası’dır. ‘Bu da nerden çıktı? Bu da neyin nesi?’ diye insanı öfkelendiren,insana tam da ‘Burası Türkiye’ dedirtecek cinsten bir sorun. Tam anlamıyla haksızlık!
Herhangi bir bankaya başvurarak konut kredisi alacağınızı varsayalım. Aylık belli bir miktarda geri ödemeniz olduğunu düşünelim. Durumunuz elverdi,birikim yaptınız borcunuzu daha erken ödemeye karar verdiniz. Tam da bu noktada size ‘dur!’ diyorlar. ‘Borcunu erken ödeyemezsin! Bu iş öyle kolay değil.’ Neden? Eğer borcunuzu erken ödemeye kalkarsanız 5582 Sayılı Mortgage Kanunu ilgili maddesi gereğince %2 Erken Ödeme Cezası vermek zorundasınız. Bu kanuna göre borcunuzu erken ödeyebilirsiniz,bu özgürlüğe sahipsiniz ama bir bedel ödemek,yani%2 Erken Ödeme Cezası ödemek kaydıyla…
Bu maddeyi savunanların ileri sürdükleri başlıca 3 gerekçe var.
Mortgage bir sistem olarak iki aşamadan oluşmaktadır: Birincil ve İkincil Piyasa…Türkiye’de sadece birinci aşaması o da birçok hata ve yanlışlarıyla hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.
Konut kredisi alırken, bankalar alınan krediye çeşitli masraflar ve belli oranlarda faiz giydirip yıllara yayarak sizden bunu neredeyse ikiye katlanmış olarak geri istemektedirler. İkinci aşama ise bankaların bu borcu bir menkul kıymete çevirerek sattığı piyasadır.
Birinci olarak, % 2 Erken Ödeme Cezası’ndan yana olanlar ve bunu savunanların (ki bu daha çok Amerika ve Avrupa uygulamasıdır,biz de yok) ileri sürdükleri gerekçe şudur: İkinci aşamada borç kıymetlendirilerek yani değerli kağıtlara çevrilerek piyasaya satılmak üzere havuza sürülüp karşılık olarak teminat verilmektedir. Eğer bir kişi borcunu erken ödemeye kalkarsa bu değerli kağıdın vadesi gelmeden yerine gösterilen teminat çözülmekte,geri çağrılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmakta ya da yerine başka bir değerli kağıt koymak gerektiğini,bunun bir risk olduğunu ileri sürmektedirler. İşte bankalar bu riski tazmin olarak böyle bir garabeti hak olarak görmektedirler.
Madem Türkiye’de İkincil Piyasa oluşmamış öyleyse neden %2 Erken Ödeme Cezası talep edilmektedir?Diye haklı bir soru sorulacaktır. Burada açıkca bankalar lehine bir durum sözkonusudur. Tüketici korunacak iken bankalar korunmuştur.
İkinci gerekçe; bankaların refinansman korkusudur. Faizlerin düştüğü dönemlerde tüketicinin haklı olarak daha düşük faiz veren bankayı seçmesini önlemeye yöneliktir. Böylece tüketicinin 5582 sayılı Mortgage Kanunu ile tanınmış bir hak olarak borcunu refinansman yapmasına engel olarak borcu sabitlemekte,banka aynı karını sürdürmeye devam etmektedir. Borçlu %2 Erken Ödeme Cezası’nı ödemeyi göze alamayarak yüksek faizden borcunu ödemeye devam edecektir. Bu da bankanın karını garantilemektir.
Üçüncü gerekçe;banka konut kredisi verirken işin başında masraflar yapmaktadır. Bu masrafları Yıllık Maliyet Oranı şeklinde hesaplayarak kredi süresine yayar. Bunu erken ödeme ile tahsil edemez.
Mortgage Kanunu her haliyle bankaları korumaktan yana…Her durumda bankalar karlı…Banka kredi borçlusunun etinden, sütünden yetmiyor derisinden kar ediyor.
1.Dosya masrafları adı altında alınan paralar…
2.Faiz…
3. %2 Erken Ödeme Cezası…
Bankalar büyük kar açıkladılar. Bunu biraz da ‘Konut kredisinde bankalar, 2009 yılının ardından %2’ye borçlu olduklarını söyleyebiliriz. 2010 yılı ilk yarısında da hem kar rakamlarıyla hem de kar artış oranlarıyla dikkati çekti. 16 Ağustos 2010 tarih itibariyle 5 bankadan ilk yarıda 8 milyar lira kar.’
Bankalar kriz nedeniyle hem sanayi hem ticari kredi veremediler…Bu nedenle yöneldikleri en kazançlı sektör konut sektörü oldu. Mortgage Kanunu ile geri dönüşü önemli bir risk olmaktan çıkarılan krediler bankalar için cazibe kapısı oldu.
Kanunla kredi borçlusu çizginin dışına çıktığında herhalukarda bir olumsuzlukla karşı karşıya kalmaktadır. Borcunu erken ödese de, geç ödese de suçtur. Her durumda bir cezalandırma söz konusu olmaktadır. Erken öderse %2 ceza ,bir ay geç öderse faiz işleyecek,iki ay geç öderse evi elinden alınacak…
Bu ceza Mortgage Kanunu’nun bizzat kendi ruhu ile çelişmektedir. Dar ve orta gelirli tüketiciye Uzun Vadeli Konut Kredisi vererek ev alma şansı yaratacağı söylenen Mortgage sistemi bu engelleme ile iddiasını zayıflatmaktadır.
Anayasaya aykırı…Eşitlik ilkesine,tüketicinin korunmasıyla ilgili maddelerine (m.172) aykırıdır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 80. Maddesine göre vadeye yayılmış borçlarda erken ödeme halinde indirim yapılamaz. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da konulan 10/B maddesine göre ise erken ödeme yapılabilir… Bu iki kanun birbiriyle çelişmektedir. Esas olan tüketici lehine olandır ve erken ödemede faiz indirimi uygulanmalıdır.
Tüketici için bir çıkar yol vardır. Erken ödeme cezasından kurtulmak için Balon Ödeme yapmaktır…Balon kredi, dönemsel ödemelerinde anapara ödemesi içermeyip sadece faiz tahsilatı gerektiren, anapara ödemesini belirli süreler ya da vade sonunda talep eden, bu nedenle de balon tabiri verilen ve gelişmiş finansal piyasalarda sıklıkla kullanılan bir kredi türüdür.
Sonuç olarak bu bir ceza olmaktan çıkarılmalıdır. Mortgage amacına uygun olmalı,gerçek anlamda dar gelirliye hizmet etmelidir. Esas olarak bankaları koruyan bir amaç taşıyan Mortgage Kanunu geç kalınmadan gözden geçirilmelidir.

1500 yıllık tarihî köprü ilgi bekliyor

1500 yıllık tarihî köprü ilgi bekliyor

1500 yıllık tarihî köprü ilgi bekliyor

Beşköprü olarak da bilinen Sakarya’daki Justinianus Köprüsü, Marmara depremi sırasında oldukça hasar gördü. O dönemde başlanılan restorasyon hâlâ tamamlanamayınca köprü ayakta kalmakta zorlanıyor…

Sakarya’da 1500 yıl önce İmparator Justinianus tarafından yaptırılan tarihî Justinianus Köprüsü, Bizans döneminin Anadolu’daki en görkemli anıtsal yapılarından biri. 384 metre uzunluk, 9,85 metre genişliğindeki köprü 12 kemer gözünden oluşuyor. Beşköprü olarak da bilinen tarihî köprünün batı ucunda tak izi, doğu ucunda apsisli yapı ve köprü ile ilgili tonozlu yapı kalıntıları bulunuyor. Marmara depreminde bazı kemer ayaklarında çatlaklar oluşan tarihî köprü şimdilerde restore edilmeyi bekliyor.
Köprü en son Karayolları Genel Müdürlüğü’nce 1995 yılında onarılarak taşıt trafiğine kapatıldı. Marmara depreminde köprünün kemer ayaklarında çatlaklar oluştu. Tarihi yapının restorasyonu için Karayolları’nca başlatılan proje çalışmaları halen sürüyor.
Sakarya Valisi Mustafa Büyük, “Köprü, tarihî kültürel miras açısından bölgemizin en eski, en tarihî, en kıymetli eserlerinden birisi.” diyor. Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Hüseyin Yorulmaz ise köprüdeki turizmin artırılması için somut projeler üretilmesi gerektiğini ifade ediyor. Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeki Özcan da yaklaşık 1500 yıl önce yapılan tarihî köprünün bugünkü Boğaz köprüleriyle eş değer tutulabileceğini kaydederek, “Bizim bugünkü teknoloji ile belirlediğimiz ayak formlarını o zamanın şartlarında tecrübelerle yapmışlar.” diye konuşuyor.
Kaynak : Zaman

Tek Ev Haczedilir mi

Tek Ev Haczedilir mi
Email: haybergursoy@hotmail.com

http://haybergursoy.blogspot.com


Haciz ile uzaktan yakından, şu yada bu şekilde tanışanlar içinden, konusu konut,gayrimenkul ile ilgili olana değineceğiz.
Bugün bir çok insan çırpındıkça batacağı bir girdabın içine girmekten habersiz,ya ticari bir işini kurtarma pahasına ya da mevcut durumunu iyileştirmek adına mantıklı karar almaktan uzaklaşarak kendisini daha zora sokacağı,trajik sonuçlara yol açacak kararlar alıyor. İşini kaybeden,işi kötüleşen,çıkmaza giren insanın o ruh haliyle,aklıselim,mantıklı düşünmesi oldukça zor. En iyisi yakınlarıyla,aklı başında kimselerle durumu paylaşmak! Arkanızda güçlü bir desteğiniz yoksa piyasanın kötü gidişinden medet umarak durumunuzu iyileştireceğiniz kaygısıyla hareket etmeyin. Çünkü siz bireysel çaba ve yeteneklerinizin sınırına gelmiş,piyasa sizin yeteneklerinizi test etmiş ve size bu kadar şans tanımıştır. Şansınızı zorlamayın. Buraya kadar! Bunu kabul edin,ailenizi,kendinizi bir felaketin eşiğine getirmeyin! Sonuçları tahmin etmediğiniz kadar ağır olmaktadır. Tamam : Kar zararın arkadaşıdır! Ama dünyanın ekonomik seyrini, piyasanın geleceğini, gidişini seyretmiyor,kafa yormuyor,buna ihtiyaç duymuyor ya da salt inançlarınızla hareket ederek piyasaya inanıyorsanız,işiniz kötüleşmeye başladığında bir düşünün! Bizde çok güzel bir söz var: Zararın neresinden dönerseniz kardır. Günlük hayatımızda çok kullandığımız bu deyim sıradanlaştığını,anlamını kaybettiğini düşünmeyin. Haciz yolunda kurban olacağınıza zararın neresinden dönerseniz kardır!
Gelelim ‘Tek ev’ sorununa….
Bugün bir çok insanın başını ağrıtan;tek evi olup da haciz ile karşı karşıya kalanların kaygısına değinmeye çalışalım.
Önce yasal karşılığı nedir,onu görelim.
İcra ve İflas Kanunu`nda (m. 82/12) Haczi Caiz Olmayan Mallar maddesinde: 12. Madde.

Borçlunun
haline münasip evi (Ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.)
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun`da (m. 70/11) Madde 11. Borçlunun haline münasip evi "ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabilir"
Buraya dikkat etmek gerekiyor.
Haczedilmemesi için eviniz halinize,durumunuza uygun bir ev olacak.
Kişinin ihtiyacından fazla bir kıymete sahip ise bu ev haline münasip kabul edilmiyor. Evin değeri ihtiyacından fazla ise o zaman haczediliyor ve ihtiyacı kadar olan evin değeri kişiye kalıyor,geri kalanı haczedene veriliyor.
Yani,
haline münasip evin haczedilemeyeceği kuralıhem özel borçlar hem de kamu borçları için söz konusudur.


HALİNE MÜNASİP EV NE DEMEK?
Kişinin haline münasip (3 kişilik bir aile için 5 odalı bir ev haline münasip sayılmıyor)
Burada tek evden kasıt,ev olarak kişinin kullanım amacına uygun olmasıdır. Bu nedenle evin mülkiyetinin niteliği konusu önemli değildir. Kat mülkiyetli,birlikte,ayrı ayrı mülkiyet hakkının olması gibi…
Yasa nasıl yorumlanıyor,buna bir örnek...
Danıştay 3. Dairesi - Karar No: 2004/268
“...Bu düzenlemeye göre borçlunun evinin haline münasip bir yerden daha fazla değere sahip olduğunun alacaklı amme idaresince tespit edilmesi gerekirken idarece, bu yönde yapılmış bir tespit olmaksızın borçlunun evine haciz uygulanması yasaya uygun değil ise de; mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda hacizli gayrimenkulün özellikleri ve değeri tespit edilmiştir. Bu özellikler ile borçlunun aile yapısı, borçlu ile aynı konutta ikamet etmek durumunda bulunan birey sayısı, bunların sosyal konumları ve ihtiyaçları gibi ölçülerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle haczedilen evin, borçlunun haline münasip olup olmadığı hususunda bir sonuca varılması mümkün olacaktır.`
Haciz maalesef bir ceza gibi algılanıyor. Bunun sebebi de borçlunun tam anlamıyla bir mağduriyet yaşaması. Psikolojik olarak çökmesi,ailesini de bu girdabın içine sürükleyerek perişan etmesi durumu daha da vahim bir hale sokmasıdır.
Haciz,borcun yasal süreçler tamamlanarak alınamamasından doğan bir tahsilat şeklidir,son aşamadır. Kötü niyet dışında insanın elindeki kaynağı yada borçlanarak sağladığı kaynağı şu yada bu şekilde tüketerek kayıplarının telafisi mümkün olmayan bir aşamaya gelmiş olmasıdır. Kişi bu aşamada çaresiz ve tükenmiştir. Kişi hangi nedenle olursa olsun (arsa-araç-ev- v.b yada ticaret ) ayağını yorganına göre uzatmadan,hesabını kitabını iyi yapmadan,bu gidişi kurtarırım, batağımı,zararımı kapatırım diyerek iyice batağa saplanma durumunda borca sarılmak kadar tehlikeli bir durum yoktur…Öyle tehlikeli ki ocaklar söndürüyor!
Haciz daha çok kaybetmektir! Haciz tükenmektir! Haciz onur ve gurur ile oynanmaktır! Haciz toplumsal bir yaradır. Durmayı,zararla yetinmeyi,kestirip atmayı bilmek gerek. Buraya kadar demelisiniz! Buraya kadar! Kişinin eşiyle yaşıyor olması haciz uygulamasını engellemez!
Durumumu düzeltirim,kurtarırım,ben bu işi biliyorum,hakkından geleceğim laflarının sonu derin bir pişmanlıktır! Etrafımızda bu lafları söyleyip de kaybedenlerin dramlarının bazen trajediye dönüştüğünü görüyoruz.
Yasanın ilgili maddesi `Haline münasip tek ev haczedilmez,` diyor. Eviniz buna rağmen haczedilebiliyor. Bunun nedeni sizin durumunuzun gerçekliğini tespit etmektir. Sizin gerçekten tek eviniz mi var? Aldığınız borçla daha lüks bir konut mu edindiniz? Alınan borç sizin durumunuzda bir olağandışılık yaratmış mıdır? Borç öncesi ve sonrası fark var mıdır?
Yalnız evinizin tamamı haczedilemez.
Borçlunun rızası ile haczi mümkün olmayan mallar da bir sözleşme ile haczedilebilir.Bunun geçerliliği için sözleşme veya belgenin zamanı çok önemli. Hacizden önce haczi mümkün olmayan,haciz konusu olmayan mallar hakkında yapılan bir sözleşme geçerli değildir. Geçerli olabilmesi için hacizle aynı tarihte yada bir sonraki tarihte olması gereklidir.
Eğer hakkınızda icra takibi varsa,
Bu İcra İflas Kanunu 82/12 ye ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun`da (m. 70/11)`ye dayanarak haczedilmezlik şikayetinde bulunabilirsiniz. Eğer birden fazla icra takibi varsa her biri için ayrı ayrı haczedilmezlik şikayetinde bulunmalısınız.
Haczedilmezlik şikayeti 7 günlük süreye tabidir.
Eğer borcunuz sahip olduğunuz tek eve ait ise yada banka kredisi (Mortgage) ile aldıysanız haczedilmezlik şikayet hakkınız geçersizdir.
Kısaca borçlu talebiyle haczedilmezlik hakkı devreye girecektir. Kendiliğinden beklemeyin. Bu durumda eviniz hakkında tesbit yapılacak ve haline münasiplik durumu belirlenecektir
HACZİ CAİZ OLMIYAN MALLAR VE HAKLAR:
İcra İflas Kanunu Madde 82 Aşağıdaki şeyler haczolunamaz:
1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,
2. Borçlunun zatı ve mesleki için lüzumlu elbise ve eşyası ile borçlu ve ailesine lüzumu olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası,
3. Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası,
4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alet ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları,
5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç ay lık yem ve yataklıkları,
6. Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsül için lazım olan tohumluğu,
7. Borçlu bağ, bahçe veya meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alet ve edevat,
Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,
8. Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar,
9. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri,
Askeri malullerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri,
10. Bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar,
11. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar,
12. Borçlunun haline münasip evi (Ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.)
Medeni Kanunun 807 nci maddesi hükmü saklıdır. 2, 3, 4, 5, 7 ve 12 numaralı bendlerdeki istisna, borcun bu eşya bedelinden doğmaması haline münhasırdır.
KISMEN HACZİ CAİZ OLAN ŞEYLER:
Madde 83 -
Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.
Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.
31.01.2012
14.03.2012

Emlakçının Başına Gelenler Film Sahnelerini aratmadı

Emlakçının Başına Gelenler Film Sahnelerini aratmadı




Başkent’te alıcı rolü üstlenen bir kadın tarafından eve çağrılan ve yatak odasında sözde kadının kocası tarafından basılan emlakçının başına gelenler film sahnelerini aratmadı.
Başkent’te alıcı rolü üstlenen bir kadın tarafından eve çağrılan ve yatak odasında sözde kadının kocası tarafından basılan emlakçının başına gelenler film sahnelerini aratmadı. “Ben senin için askerden firar ettim, sen beni aldattın” diyen koca, iki arkadaşıyla bastığı evde mutfağa götürdüğü kadının üzerine boya sürüp ölü süsü verdi. Genç kadının öldüğünü sanan emlakçı 6 boş senede imza attı. Yaşanan olay, polisin yaptığı araştırma sonucu ortaya çıktı.
Ankara’nın Keçiören ilçesinde, A.A. ismindeki emlakçıya gelerek Ahsen ismini veren bir kadın, “Kocam askerde, ev almak istiyorum.' dedi. Emlakçı, genç kadına 5 ayrı ev gösterdi ve kadın bir evi 150 bin TL karşılığında almaya karar verdi. Kadın, daha sonra emlakçıyı Keçiören’deki evine çağırıp satış işlemlerini yapmak istedi. Evrakları almak için eve gelen A.A’yı kadın içeri davet etti. Kadın, daha sonra tahrik ettiği A.A’yı yatak odasına götürdü. Bu sırada kocası olduğunu söyleyen bir kişi, iki arkadaşıyla birlikte yatak odasına girdi. Emlakçı ve kadını uygunsuz halde yakalayan sözde koca, “Ben senin için askerden firar ettim, sen beni aldattın.' dedi. Ellerindeki silah ve bıçakla A.A.'yı tehdit eden kişiler, kadınla birlikte evin mutfağına geçti. Bu sırada yere yatırdıkları kadının boynuna ve kollarına kırmızı boya süren şebeke cinayet işlenmiş süsü verdi. Kadını yerde kanlar içinde yatan A.A. şoka girerken, şebeke elemanları, 'Senin yüzünden katil olduk, hayatımızı kararttın.' diye sözde tepki gösterdiler. A.A.'nın iki adet cep telefonunu alan şebeke üyeleri, 6 adet boş senedi de imzalattı. Şebeke elemanları, daha sonra polise gitmemesi konusunda uyardıkları A.A.'yı serbest bıraktı. Korku içindeki emlakçı evden çıktıktan sonra durumu polise bildirdi.
Olay yerine gelen polis ekipleri, verilen adrese gittikleri herhangi bir ceset ile karşılaşmadı. Yapılan incelemede, yerdeki kan sanılan sıvının boya olduğu belirlendi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri olayla ilgili bir çalışma başlattı.
Yapılan çalışma sonucu, şebekenin elebaşı Fahri G. ile aldatılan koca rolünü oynayan asker firarisi Levent K. ile kendisine yardım eden Bülent B. ile Sinan D. olayda kullanılan silahla birlikte yakalandı. Askerdeki kocasını aldatan kadın rolünü oynayan kimliği tespit edilen zanlının ise yakalanması için çalışmanın sürdüğü bildirildi. Zanlılardan asker firarisi olan Levent K. ise Merkez Komutanlığı'na teslim edildiği belirtildi. Polis sorgusu tamamlanan 3 zanlı ise adliyeye sevk edildi.

CİHAN

İzmir’de Kentsel Dönüşüm Başlıyor!

İzmir’de Kentsel Dönüşüm Başlıyor!

İzmir’de Kentsel Dönüşüm Başlıyor!

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 5.1 ve 4.2′lik depremlerden sonra yeniden gündeme gelen kentsel dönüşüm çalışmalarını 2012 yılından itibaren başlatıyor. Bakanlık, İzmir’de vatandaşların yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve depreme karşı uygulanacak kentsel dönüşüm projelerine ilişkin ön çalışma ve araştırmaları tamamladı.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, bütçe görüşmelerinin ardından Meclis gündemine gelmesi beklenen Kentsel Dönüşüm Yasası’nın çıkmasıyla İzmir’de çalışmalara başlayacaklarını açıkladı. İzmir’in Antalya, Trabzon, Diyarbakır ve Kars’la beraber kentsel dönüşüm araştırması yapılan 5 ilden biri olduğunu kaydeden Bayraktar, “Kimse meraklanmasın, yasa çıktıktan sonra kentsel dönüşüm çalışmalarını büyük bir hızla gerçekleştireceğiz. Bütçe görüşmelerinin ardından bakan arkadaşlarım Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay ile birlikte İzmir’e gelerek incelemelerde bulunacağım” dedi.

Çok Çalıştık
TOKİ Başkanlığı döneminde İzmir Kadifekale heyelan bölgesi projesi kapsamında Uzundere’de 3 bin konut inşa ettiklerini ve vatandaşların hizmetine sunduklarını hatırlatan Bayraktar, “TOKİ’de tam 162 bölgede kentsel dönüşüm çalışmaları yaptık. Bunlardan biri de bu projeydi. İzmirliler bilir, çok zor bir bölgedir. Samimiyetle söylüyorum orada hem insanları ikna etmek, hem de inşaatları tamamlamak konusunda zorlandık.

Ancak 3 binin üzerinde vatandaşımızı da konut sahibi yaptık. Hiçbir siyasi amaç gütmedik. Gecekondu bölgelerinden bir rant temin etmedik. Hak sahibi olmayan vatandaşlarımıza dahi 15-20 vadeyle konut verdik. İzmir’de kentsel dönüşüm konusunda yapılacak çok iş olduğunu biliyoruz. Yasamız çıktıktan sonra yıpranan kent merkezlerinin yenilenmesi kapsamında büyük bir dönüşüm hamlesi başlatacağız. Tüm yerleşim merkezlerinin yaşanabilir mekanlar haline getirilmesi ve İzmir’in de aralarında bulunduğu marka kentlere yönelik projeleri hızlı bir şekilde hayata geçireceğiz” diye konuştu.

İnsanlar’da Önemli

İzmir’de gerçekleştirilecek kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bir öneri de AK Partili Aydın Şengül’den geldi. Asıl mesleği şehir planlamacılığı olan Şengül, kentsel dönüşüm çalışmalarında sadece binaların değil insanların da sosyolojik açıdan değişime hazırlanması gerektiğine işaret etti. Şengül’ün önerilerini not alan Bakan Bayraktar, “Milletvekilimizin binaların kent estetiğini uyumu ve vatandaşların kentsel dönüşüme hazırlanması konularındaki önerileri çok yerinde. Kentsel dönüşüm sadece barınma amaçlı konutlar inşa etmek olarak algılanmamalı. Çalışmalarımızda konunun sosyal ve kültürel boyutlarını da mutlaka dikkate alacağız” değerlendirmesinde bulundu.

Bina envanteri çıkıyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın koordinasyonunda hazırlanan Kentsel Dönüşüm Yasası‘nın Aralık ayı içinde TBMM’de geçirilmesi hedefleniyor. Bakanlık kentsel dönüşümün altyapısını bu yasa ve halen yürürlükte olan Kat Mülkiyeti ve İmar Kanunları’nı revize ederek tamamlayacak. Çalışmalar kapsamında Türkiye genelindeki tüm binalarla ilgili rapor hazırlanacak. Kentsel dönüşüm öncelikle deprem riski yüksek bölgelerdeki konutlardan başlayacak.

Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü‘nün yürüttüğü çalışma çerçevesinde, deprem riski taşıyan yerlerde “acele kamulaştırma” uygulamasına olanak sağlayan hükümler yer alacak. Kentsel dönüşüm alanlarının belirlenmesi için büyükşehir belediyelerine ve ilçe belediyelerine yetki veren düzenleme, kamu kurumları konusunda ise yetkiyi Bakanlar Kurulu’na bırakıyor.

Ağaoğlu’na Bankacılardan sert tepki!

Ağaoğlu’na Bankacılardan sert tepki!

Ağaoğlu’na Bankacılardan sert tepki!

Müteahhit Ali Ağaoğlu’nun ’0 faizli 5 yıl kredi veriyorum’ reklamları bankacıların tepkisine neden oldu.


Herkesin bildiği gibi kredi bir bankacılık ürünü… Krediyi bankalarla finans kurumları verir. Bankalar müşterilerinden topladıkları mevduatları ya da dışardan temin ettikleri uzun vadeli kaynakları diğer müşterilerine kredi olarak kullandırarak fonlama sağlarlar. Yani paranın el değiştirmesine aracılık ederler. Bankacılık bunun içinde sıkı denetimlere tabidir.

Çünkü bunun sosyal yönleri de vardır. Bu fonlamanın en basit adı da kredidir. Ama son günlerde Ali Ağaoğlu’nun da ‘kredi veriyorum’ diyerek reklamlara başlaması bankaların tepkisine neden oldu. Elbette detaylarını bilmiyoruz ama bu kampanya olsa olsa taksitli bir satış olabilir. Ticaret Kanunu’na göre bir mütehattidin yapacağı kredilendirmenin böyle olması gerekir. Bunun adı da “o faizli kredi” olmaz. Böyle tanıtım kampanyaları da yapılmaz.

Ali Ağaoğlu’nun son kampanyası da böyledir. Çünkü herkes Ağaoğlu’nun bankacılığa soyunduğu düşünebilir. Yani Ali Ağaoğlu, aslında kredi vermiyor. Hem de reklamlarda “ben veriyorum” diye bağırıyor! Ali Ağaoğlu, faiz farkı almadan taksitli satış yapıyor. En azından yapıyor olması gerekir. O zaman neden böyle bir kampanya yaptı derseniz, bunun yanıtını biz de bilmiyoruz. Ama bankacıların bu sorunun yanıtını aradığını söyleyebilirim. Konu kısa sürede Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’na (BDDK) giderse kimse şaşırmasın.


finans gündem

"Gayrimenkulde 2013'te patlama bekliyoruz"

"Gayrimenkulde 2013'te patlama bekliyoruz"

Tüm Emlakçılar Federasyonu Başkanı Ali Taylan, 'Emlak satışlarında bu yıl toparlanma süreci gibi geçiyor, gayrimenkul sektöründe gelecek yıl patlama bekliyoruz' dedi.

Tüm Emlakçılar Federasyonu Başkanı Ali Taylan, gayrimenkulün, değerini her zaman kazanç sağladığını belirterek; sektörün yükseliş hızı artarak süreceğini anlattı:
''Hem Ankara'da hem Türkiye'de sektördeki hareketliliğin son derece iyi olduğunu gözlemledik. Geçen yıl konut kredisi faizlerinin yüzde 1,20 seviyelerine kadar yükselmesi dezavantaj oldu. Ancak bugünlerde konut kredi faizleri yüzde 0,98'lere kadar indi, halen de düşüş eğiliminde. Faizlerde biraz daha düşüş yaşanacağını, dolayısıyla önümüzdeki günlerde piyasanın biraz daha hareketli olacağını düşünüyoruz.
Gayrimenkul sektöründe zaman zaman 10 günlük, 15 günlük, 1 aylık yapay durağanlıklar oluyor ama genel anlamda sektörün durumu çok iyi. Ben bir 10 yıl daha sektörün bu yükseliş hızının artarak süreceğine inanıyorum. Genel olarak 2012 yılı biraz toparlanma süreci gibi geçiyor ama ekonominin toparlanmasının ardından gayrimenkul sektöründe 2013 yılında patlama bekliyoruz.''
Gayrimenkule yatırımda özel bir zamanın olmadığını dile getiren Taylan, ''3-4 yıl önce, 'doğru zaman şimdi' diyorduk. Yine 'şimdi' diyoruz. 3-4 yıl öncesi gayrimenkul fiyatlarını ele alın, hiçbir gayrimenkulde değeri düşeni göremezsiniz. Gayrimenkul fiyatları şu anda normal seviyelerinde. Dolayısıyla gayrimenkul, gerek kira getirisi gerekse durduğu yerden değerinin artmasıyla en güvenli, en gözde yatırım aracı olarak devam ediyor'' diye konuştu.
KISA VADELİ YATIRIM İÇİN KONUT, İŞ YERİ, ARSATaylan, kısa ve uzun vadeli yatırım için farklı önerilerde de bulundu:
''Yatırımcılar kısa vadeli yatırımlar düşünüyorlarsa konut, iş yeri ve imarı olan arsaları daha ziyade tercih etmeliler. Şayet uzun vadeli yatırımlar düşünüyorlarsa, 5-10 yıl vadeli yatırımlar gibi, biraz daha şehrin dışına doğru, gelişime açık, imarı olmayan arazileri de yatırım için tercih edebilirler. Bu tarz yatırımlar uzun vadeli olur ama çok daha fazla kazanç getirecek yatırımlardır. Uzun vadede çok kazanmak istiyorsanız arsa, kısa vadede getirileri olsun diyorsanız emlak sektörüne yönelmeniz faydalı olacaktır.''
EN PRİM YAPAN İLLERKonut projelerinde niceliğin artmasının yanında yapılarının da değişerek 'nitelikli konut projeleri' yapıldığı bilgisini veren Taylan, içerisinde havuzu, sosyal donatı alanları olan site tarzı nitelikli konut projelerinde İstanbul'un başı çektiğini kaydetti. Taylan, İstanbul'un ardından konut projelerinde Ankara'nın geldiğine dikkati çekerek, yatırım yapmak için en gözde, en çok prim yapan illerin İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Gaziantep ve Antalya olduğunu söyledi.

ERDOĞAN'IN ÇILGIN PROJESİ

 
 

İşte Erdoğan'ın çılgın projesi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, herkesin merakla beklediği 'çılgın proje'yi açıkladı...

Erdoğan, çılgın projesini "İstanbul, artık içinden iki deniz geçen bir şehre dönüşecek" şeklinde açıkladı.

Projenin maliyetini ve tam olarak nereye yapılacağını gizli tutan Başbakan Erdoğan, "Kanal İstanbul" olarak bahsettiği proje için Karadeniz ile Marmara denizi arasında yaklaşık 45 ile 50 kilometre arasında bir kanal yapılacağını açıkladı.

Kanalın yapılacağı bölgede oteller, kongre-fuar merkezi, konutlar ve yıllık 60 milyon kapasiteli bir havalimanı da inşa edileceğini bildiren Başbakan Erdoğan, ayrıca 300 bin tonluk gemilerin de buradan geçebileceğini söyledi.

Erdoğan, etüd çalışmaları iki yıl sürecek projenin hazırlıklarına, seçim sonrası başlanacağını açıkladı.

08:52 | 27 Nisan 2011
İşte Erdoğanın çılgın projesiİşte Erdoğan'ın çılgın projesi
ANKA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinin ardından etüt çalışmaları yapılacak olan Kanal İstanbul’un, Panama Kanalı ve Süveyş Kanalı ile kıyas dahi kabul etmeyeceğini belirterek, "İstanbul’a böyle bir proje sunmak inşallah AK Parti’ye nasip olacak" dedi.
Başbakan Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen "Türkiye Hazır Hedef 2023" proje tanıtım toplantısında salona girişi sırasında partililer tarafından yoğun alkış ve "büyük usta" tezahüratlarıyla karşılandı.


Merakla beklenen ’Çılgın Proje’yi açıklayan Başbakan Erdoğan, İstanbul’un, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın göz bebeği olduğunu, bugün 74 milyon insanın gururu olan medeniyet şehrine yeni bir eseri daha kazandırmanın heyecanını yaşadıklarını söyledi. Çok boyutlu olan ve aynı zamanda enerji, ulaştırma, bayındırlık, şehircilik, aile, konut, turizm, çevre ve bir kültür projesi olan projenin, kendi şahsının olduğu kadar, yüzyıllar öncesinden İstanbul’da yaşayanların, idarecilerinin de hayali olduğuna vurgu yapan Erdoğan, proje üzerinde uzun zamandır büyük bir titizlikle, dar çerçevede çalıştıklarını belirterek, iki hususun altını çizdi. Başbakan Erdoğan, "Her türlü olumsuzluğu, haksızlığı önlemek adına projenin yeri ve maliyeti konusunu gizli tutmaya devam edeceğim. Çünkü onu açıkladığımızda bir çok olumsuzlukların olabileceğini görüyoruz. Yeri ve maliyeti belirlenmiş durumda. Sadece etüt çalışmaları tahminen iki yıl sürecek" diye konuştu.
AVRUPA YAKASINDA OLACAK
Dünyada, içinden nehir geçen nice şehirler olduğunu, ancak içinden deniz geçen yegane şehrin İstanbul olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, çılgın projesini, "Şu andan itibaren başlattığımız projemizde İstanbul artık içinden iki deniz geçen bir şehre dönüşüyor. İstanbul’da bu projeyle beraber iki yarım ada, bir ada oluşuyor. Anadolu yakası zaten bir yarım ada, fakat şimdi bir ada oluşacak ve bu projeyle beraber bir yarım ada daha oluşacak. Avrupa Yakası’nda, Karadeniz ve Marmara denizinin arasına yaklaşık 45-50 kilometre uzunluğunda bir kanal yapıyoruz. İstanbul’a ’Kanal İstanbul’u kazandırıyoruz" diye açıkladı.
YÜZYILIN EN BÜYÜK PORJESİ
Yüzyılın en büyük projelerinden bir tanesi için kolları sıvadıklarını söyleyen Erdoğan, Kanal İstanbul’da kanalın su derinliğinin yaklaşık 25 metre, su yüzeyinde genişliğin ise yaklaşık 150 metre civarında olacağını belirtti. İstanbul Boğazı’ndan bugün 260 bin ton dwt’luk gemilerin geçebildiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Bizim kanaldan 300 bin ton dwt’luk gemiler geçebilecek. Kanal üzerine inşa edeceğimiz köprülerle kara ve demiryolu ulaşımı hiçbir kesintiye uğramayacak. Bu köprüler de kanala ayrı bir güzellik, ayrı bir cazibe katacak. Kanal İstanbul, Panama Kanalı ve Süveyş Kanalı ile kıyas dahi kabul etmeyecek" dedi.
İSTANBUL BOĞAZI’NDA ARTIK SU SPORLARI YAPILACAK
Kanalın, inşası sırasında milyonlarca metreküp hafriyat çıkarılacağını belirten Erdoğan, çıkartılan hafriyatın, büyük bir liman ve havalimanı yapımında, ayrıca sönmüş maden ocaklarının bir kısmının kapatılması için değerlendireceklerini söyledi. Erdoğan, Türkiye’nin yanı sıra, dünyayı da çok ilgilendirecek projenin, temel çıkış noktasından bir tanesinin, İstanbul Boğazı’ndaki tanker trafiğini azaltmak ve İstanbul Boğazı’ndaki tehlikeyi ortadan kaldırarak, minimize etmek olduğuna dikkat çekti. Bu proje ile İstanbul’un boğazı yük trafiğinin azaltılmasını istediklerini vurgulayan Erdoğan, "İstanbul Boğazı artık, tarihin ve geleceğin iç içe yaşayacağız, su sporlarının yapılacağı bir tabiat harikası olarak eski günlerine geri dönüyor. Marmara’da demirleyen gemilerden artık büyük oranda kurtuluyoruz. Boğazın hemen ağzında oluşturdukları kirliliğin önüne geçiyoruz. Kanal İstanbul’dan günde yaklaşık 160 geminin geçmesini hedefliyoruz. İstanbul boğazından günde ortalama 140 gemi geçtiği düşünülürse, kanal, gemi trafiğini artıracaktır. Kanalın tamamlanmasıyla bekleme maliyetinde de önemli ölçüde azalma olacak. Bekleme maliyeti 1, 4 milyar dolar. Kanalın tamamlanması ile bekleme maliyetinde azalma olacak" dedi.
KANAL İSTANBUL’A HAVALİMANI İNŞA EDİLECEK
Kanalın sadece bir ulaşım, enerji ve çevre projesi olmayacağını, ayrıca kanal çevresinde modern bir yaşam alanını da oluşturulacağını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Tabi bunlar düzenlemede çok daha farklı ölçütlerde olacak. Kongre, festival, fuar merkezleri, otelleri ve konutlarıyla Kanal İstanbul yeni bir yaşam merkezinin de ortaya çıkmasını sağlayacak" dedi. Kanal İstanbul’a havalimanı da inşa edileceğini belirten Başbakan Erdoğan, İstanbul’da artık, Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nın ihtiyaca yeterli cevap veremediğini dile getirerek, "İstanbul’un en büyük havalimanını da inşallah bu bölgede gerçekleştireceğiz. Yılda 60 milyon bir havalimanı, bu bölgede inşa edeceğiz" diye konuştu.
KANAL, AKINTILI OLACAK, KİRLENMEYECEK
Kanalda, akıntı olacağını ve bu sayede kirlilik oluşmayacağını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Kanal İstanbul’un suyu durgun olmayacak. Kanal, İstanbul’un yeraltı ve yer üstü su kaynaklarına bir zarar vermeyecek. İstanbul’da bir su sorununa asla sebep olmayacak. Kanal boyunca tabii yaşamın muhafazasına, tarım alanlarının korunmasına dikkat edilecek. Kanaldan çıkan toprağın bir kısmı, sönmüş maden ocaklarının örtülmesinde kullanılacak" dedi. Kanal İstanbul’un, cazip bir yatırım alanı olma özelliği taşıdığını da belirten Başbakan Erdoğan, projede etüt çalışmalarının yaklaşık iki yıl süreceğini, projede çok sayıda bilim adamı, sosyolog, biyolog ve uzman kişilerin yer alacağını söyledi.
KANAL YAPIMINDA, AĞIRLIKLI HAZİNE ARAZİLERİ KULLANILACAK
Kanalın, on binlerce vatandaşa ekmek kapısı olacağına da vurgu yapan Erdoğan, Sivil toplum örgütleri ve üniversiteleri ile koordineli yürütülecek projede, Kanal’la ilgili bir çok ayrıntının ortaya çıktığını, araştırmaların, etütlerin, zemin incelemelerin ve maliyet hesaplamaların bir kısmının yapıldığını kaydederek, "Ancak, spekülasyonla meydan vermemek için bu ayrıntılara girmeyeceğim. 12 Haziran seçimlerinin ardından, etüt çalışmalarını başlatacağız. Ağırlıklı ’hazine arazileri’ kullanmak sureti ile bu projeyi gerçekleştiriyoruz. Mümkün olduğunca meskun mahallelere girmemeye gayret göstereceğiz. Girmemiz gereken yerlerde mağduriyete neden olmayacağız. İstanbul’a böyle bir proje sunmak inşallah AK Parti’ye nasip olacak. Bu ’çılgın proje’nin İstanbulumuza hayırlı olmasını Rabbim’den temenni ediyorum. Bu hayali gerçekleştirmede, yardımcı olanlara teşekkür ediyorum. Bu tür açıklamalarımızı peyder pey devam ettireceğiz. Ankara’ya ait olanları Anka’da, İzmir’e ait olanları İzmir’de açıklayacağız. Ustalık kavramını yakalamış bir kadroyuz" açıklaması yaptı.
FAKİR-FUKARA VE YENİ EVLENECEKLER, AYDA 100 TL TAKSİTLE EV SAHİBİ OLACAK
Konuşmasında Erdoğan, bugüne kadar 500 bin konut inşa ettiklerini, 2023 yılında 500 bin konut daha yapılacağını söyledi. İnşa edilen konutlardan 350 bin tanesinin konut sahiplerine teslim edildiğini belirten Erdoğan, "2023’e kadar 500 bin konut daha yapacağız. Bunu içinde yeni hedefimiz, hiç bir imkanı olmayan, insanca yaşanabilecek yerlerde oturamayan, geliri olmayan fakir-fukarayı, garip - gurabayı biz şimdi, bir oda, bir salon şeklinde tabir edilen çerçevede, ayda 100 TL taksitle 22 yıl vadeyle konut sahibi yapacağız. Bunların içinde yeni evlenecek olanlara ve yeni evli olanlara 65 metre uygulaması getireceğiz. Yine onlara da peşinatsız, ayda 100 TL taksitle bu yolu açacağız. Evin içinde çeyizin büyük kısmını bunun içine dahil edeceğiz" açıklaması yaptı.
Erdoğan’ın konuşmasının ardından, Kanal İstanbul’un küçük bir similasyonu izletildi.
Similasyonu görmek için tıklayın

Hiçbir Yere Çıkan Köprü

Hiçbir Yere Çıkan Köprü
 

Andrew Finkel*
Çeviri: Gizem Caner
Istanbul’da ikamet eden çoğu insanın, hatta işe giderken sonsuz bir araç kuyruğuna takılmış olanların bile, geniş yapraklı peygamber çiçeği konusunu kafaya taktıkları konusunda şüpheliyim. Küçük çayır safranı gibi, bu bitki de büyük metropolitan alanda serpilmeye çalışan 2000 bitki türünden biri – bu İngiltere’nin tamamında varolanın 150 çeşit daha fazlası demek, kara parçası olarak 50 kat daha fazla. Asya ve Avrupa arasındaki kesişim noktası olarak ünlenen İstanbul aynı zamanda Karadeniz ve Akdeniz iklim sistemlerinin buluştuğu nokta. Böylece, büyük çeşitlilikteki bitki türleri, kentin tarihsel zenginliğini bütünleyici nitelikte.
Ancak şimdi, İstanbul’un yaşama gücü olduğu kadar bu eşsiz ekosistemi de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın neşeli bir biçimde ‘çılgın’ diye adlandırdığı bir dizi kentsel gelişme tasarıları ile tehdit altına girdi. Bu tasarılar arasında Boğaz’a paralel devasa bir kanal, ve en çılgını, Boğaz üzerinden üçüncü bir köprü geçmesi yer alıyor.
Istanbul Türkiye’nin ekonomik dinamosu. Ulusal vergilerinin %40’ını ödüyor, ülkenin geri kalanındaki iş dünyası, insan ve sermaye için mıknatıs görevi görüyor. 1970’te 2 milyonluk nüfusa sahipken; bugünkü sayı 13 milyonun üzerinde. Kentsel yayılma, arsız bir küf gibi yeşil alanları ve su havzalarını yutuyor. Istanbul Teknik Üniversitesi’nden ulaşım planlaması profesörü Haluk Gercek, “Nüfusun 16 milyonu aşması durumunda neler olacağını düşünmek bile istemiyorum” diyor. Mevcut büyüme hızıyla, bu, on yıl sonunda gerçekleşecek gibi görünüyor. Istanbul, kendi büyümesiyle hem besleniyor hem de boğuluyor.
Boğaz’ı aşan iki köprü bu problemlerin merkezinde yer alıyor: çok az başka çelik yığını bir kentin kaderini bu kadar değiştirmiştir. Ilk köprü, Boğaz Köprüsü, 1973 yılında açıldığında, Istanbul’un medeniyetler arasındaki bağlantı rolünü somutlaştırmıştı. Ancak kısa zamanda, yoğun trafik saatleri ızdırabının amblemi ve yeni yolların kendi trafiklerini oluşturduğunun bir örneği haline geldi. Anında Asya tarafındaki yazlık alanlar Istanbul’un banliyölerine dönüştüler.
Ikinci bir köprünün, birincinin sebep olduğu problemleri çözeceği düşünülüyordu.
1988’de açılan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile İstanbul’u baypas geçecek bir çevre yolunun tamamlaması amaçlandı. Ancak daha inşaat başlamadan, köprü ayaklarının geçmesi beklenen arazilerde spekülasyonlar başladı. Köprü inşa edildikten sonra, kent genişleyerek zenginleştikçe, her gün yeni 600 araba trafiğe çıkmaya başladı. NASA verilerinin de doğruladığı gibi karbon emilimlerine bağlı olarak, mikroklima, ikinci köprü sonrasında en az bir derece santigrat arttı.
İstanbul’un baliyölerinden işlerine gidip gelenler, amansız trafikten dolayı bıkkınlıkla yeni bir köprü için feryat etmeye başladılar.
1995 yılında İstanbul belediye başkanı iken, Erdoğan, bir köprünün kesinlikle çözüm olamayacağını duyuruyordu. Kentin ormanları ve rezervuarları için bu bir “cinayet” olurdu. Böylece 2004 yılında, Boğaz’da denizin tabanından bir tünel içerisinde geçen metro sistemi inşaatı başlatıldı. Çalışmalar, antik Bizans limanına ilişkin arkeolojik kalıntıların ve 32 teknenin ortaya çıkarılmasıyla sekteye uğradı. Ancak proje tamamlanacak, ve ne 2009 İstanbul Metropolitan Planında ne de kentin şimdiki Ulaşım Master Planı’nda herhangi bir yeni köprüden bahsedilmemekte.
Ancak, şu sıralarda, çok çok uzaktaki Ankara’daki Ulaşım Bakanı tek taraflı olarak İstanbul’un üçüncü bir köprüye ihtiyacı olduğuna karar verdi. Gerçek’e gore, “Bunun trafiği çözümlemekle hiçbir ilişkisi yok, herşey arazi geliştirmekle ilgili”. Ankara bu işi bitirmekte niyetli: yeni yasamalar orman alanlarında inşaata izin veriyor ve bir zamanlar kentsel yöneticilerin elinde olan planlama otoritesi şimdi merkezi hükümete aktarılmış durumda.
Üçüncü köprünün planlanan konumu Boğaz’ın uzak kuzeyinde, Karadeniz ağzına yakın bir yerde. Bu köprünün Istanbul trafiğini rahatlatması mümkün değil. Gerçek bu durumu şöyle açıklıyor, diğer ikisine daha yakın “bir dördüncünün planlanıyor”.
Üçüncü. Dördüncü. Beşinci. Herhangi bir yeni köprü için besleyici yolların inşa edilmesi demek, 2.5 milyon ağaç içinden testereyle patikalar açılması demek. Yerel sıcaklıklar artacak ve küçük çayır safranı buruşarak ölecek.
* Andrew Finkel, 20 yıldan uzun bir süredir dış muhabir olarak Istanbul'da görev yapmaktadır. Türk gazetelerinde köşe yazarı olarak çalışmaktadır. Son kitabı "Türkiye: Herkesin Bilmesi Gerekenler", gelecek yıl basılacaktır.
Kaynak: International Herald Tribune