2 Aralık 2012 Pazar

Devlet kamulaştırdğı mülkün parasını hemen ödeyecek!

Devlet kamulaştırdğı mülkün parasını hemen ödeyecek!

Yıllardır devletle vatandaşı karşı karşıya getiren kamulaştırmada Yargıtay’dan içtihat niteliğinde bir karar çıktı.


Hukuk Genel Kurulu, arazisine okul, hastane, yol gibi kamu hizmeti için el konulan arsa sahiplerinin, bedellerini imar projesiçizildiği andan itibaren alabileceğine hükmetti. İmar projeleriyle kamuya tahsis edilen arazilerine bir çivi dahi çakamayan arsa sahipleri devletten arsa bedelini de alamıyordu. Mağduriyet nedeniyle dava açan binlerce insan, mahkemede “Arazine yol, okul, hastane yapıldıktan sonra gel.” cevabıyla karşılaşıyordu. En son bir imar mağdurunun açtığı davada mahkeme, imarda kamu alanı olarak gözüken arsanın sahibine kamulaştırma bedelinin ödenmesine karar verdi.

Yargıtay da yerel mahkemenin kararını onayladı. İdarelerin imarda kamu arazisi gösterdiği arazileri maliklerinin yıllarca kullanamadığını hatırlatan Hukuk Genel Kurulu, bunun Anayasa’daki ‘mülkiyet hakkı’na aykırı olduğuna dikkat çekti Kurulun içtihadı birleştirme kararı, tüm mahkemeleri bağlayıcı nitelik taşıyor. Dolayısıyla artık imarda arazisi kamuya geçen arsa sahipleri projeden itibaren ücretlerini alabilecek. Söz konusu gelişme Kartal 2. Asliye Hukuk Mahke-mesi’ndeki bir davayla ortaya çıktı. 1978 yılında yapılan imar planında kısmen yol, kısmen okul alanı görünmesine rağmen söz konusu yapıların inşasına başlanmadı. Arsa sahibi o tarihten itibaren mülkünü kullanamadığı gibi bedelini de alamadı.

Çareyi 2009 yılında dava açmakta buldu. Hakkını almayı başardı. Yerel mahkemeler ve Yargıtay uzun yıllardan beri, idarenin bir taşınmaza el atmış sayılabilmesi ve kamulaştırma ücretinin ödenebilmesi, o arsada yol, okul, park gibi kamu hizmetinin fiilen yapılması şartını arıyordu. İmar planına göre kamuya ait görünen ancak uygulamada henüz kamuya tahsis edilmemiş yerler için mahkemeler, ‘İdare taşınmaza fiilen el atmamış, imarda yol görünüyor ama sen burayı kullanabilirsin. Dolayısıyla herhangi bir hak talep edemezsin’ diyordu. Ancak imarı kamuya ait olarak çizilen arsa sahipleri arazilerinde hiçbir şekilde inşaat yapamıyordu.

Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesi‘nin verdiği bir karar Yargıtay içtihatlarının değişmesine neden oldu. 1978 yılında yapılan imar planında kısmen yol, kısmen okul alanı görünen ancak fiilî olarak bu yapıların inşasına başlanmayan bir arsa için malikin 2009 yılında açtığı davada mahkeme arsa sahibini haklı buldu. Arsanın imarda kamuya ait olarak gösterilmesini kamulaştırmasız el atma olarak kabul eden mahkeme, arsa bedelinin sahibine ödenmesine karar verdi. Davalı belediye kararı temyiz ederek Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay da kararı davalı aleyhine bozarak yeniden ilk derece mahkemesine gönderdi. İlk derece mahkemesi kararında direnince dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu‘na gitti.

Genel Kurul ise 15 Aralık 2010 tarihinde verdiği karar ile taşınmaz sahibini haklı bularak mahkeme kararını onayladı. Mahkeme karar gerekçesinde ‘idarece taşınmaza fiilen el atılmış olmasa dahi, taşınmazına hiçbir şey yapmasına müsaade edilmeyen taşınmaz malikine arsa bedelinin ödenmesi gerektiği’ yorumunu yapıyor. Mahkemenin kararında en çok dikkat çeken bölümü ise kararı Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne dayandırması.

Davalı İl Özel İdaresi’nin imar planında yıllardır okul alanı olarak ayırmasına karşın usulüne uygun olarak hâlâ kamulaştırılmamasının Anayasa’nın 35. maddesindeki mülkiyet hakkına aykırı olduğu gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da atıfta bulunarak mahkemenin ülkelere verdiği tazminat kararlarını örnek gösteriyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun içtihadı birleştirme kararı tüm mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olduğundan artık mahkemeler tarafından aksi yönde bir karar verilemeyecek.
Kurul kararı ile ilgili değerlendirme yapan avukat Yaşar Özer, kararın 150 binden fazla kişiyi etkileyeceğini belirterek, “Bu karardan sonra artık belediyeleri de bağlayan bir yasa değişikliği gereklidir. ” şeklinde konuştu.




ekonomikayrıntı

Dönüştürene yıkım ücretsiz !

Dönüştürene yıkım ücretsiz !

Erdoğan’ın kentsel dönüşüm açıklamalarına yıkım firmalarından yanıt geldi: Sadece geri dönüşüm malzemeleri karşılığında işe talibiz.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün yaptığı “Bedeli ne olursa olsun şehirlerimizi sağlam ve güvenilir binalarla donatacağız” açıklaması Türkiye’deki inşaat ve yıkım firmalarını harekete geçirdi. Bina yıkımları gerçekleştiren firmalar, devletten hiçbir bedel almadan sadece çıkacak geri dönüşüm malzemeleri karşılığında bu işe talip olurken, inşaat firmaları ise yine devlete hiçbir bedel ödettirmeden bu dönüşümün gerçekleşebileceğini anlatan raporlarıyla Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile görüşmeye hazırlanıyor. Türkiye’de 18 milyon adet yapı stoku bulunuyor. Bu yapı stokunun yüzde 67’si kaçak, yüzde 55’i 20 yaş üzeri, yüzde 45’i ise ömrünü tamamlamış durumda.
Atık bedeline işe talibiz
Avrupa standartlarında yıkım gerçekleştiren MTKA, şimdiden bu işin koordinasyonuna talip. Türkiye’de bulunan 18 milyon binadan yüzde 45’inin hasarlı olduğunu ve bunun 8 milyon konuta denk geldiğini belirten uluslararası ortaklı MTKA yıkım firmasının ortağı Mehmet Ali Bulut, “8 milyon konut ise ortalama 1 milyon bina eder. Türkiye’de bu işi yapacak 40’a yakın firma var. Firma olarak sadece 1 milyon binadan çıkacak geri dönüşüm malzemelerinin bedeline bu işi yapmaya hazırız.
Yıkılan binalardan çıkacak atık malzemeleri değer olarak geri dönüştüren tek firma olduklarını kaydeden Bulut, şunları söyledi: “Binanın molozları hariç diğer tüm malzemeler nakde dönüştürülebiliyor. 1 milyon binadan çıkacak geri dönüşüm malzemeleri bu yıkımların maliyetini karşılar. Böylelikle devletin kasasından beş kuruş bile çıkmayacak. Konuyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’la görüşüp bir heyet oluşturulmasına destek vereceğiz.”
İnşaatçılar göreve hazır
İstanbul İnşaatçılar Derneği Başkanı Nazmi Durbakayım, 1 milyon binanın devletin cebinden beş kuruş para çıkmadan yenileneceğini söyledi. Sektör olarak bu konuda bir rapor hazırlayacaklarını ve burada neler yapılması gerektiğini Bakan Erdoğan Bayraktar’la paylaşacaklarını belirten Durbakayım, “Zaten 5 yıldır bu konu üzerinde çalışıyoruz. Raporda özellikle kat malikleri ile ilgili yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini başarılı örneklerle anlatacağız. Bayraktar aramızdan gelen bir kişi. Başbakan’ın da konuya değinmesi elimizi güçlendirdi” dedi.
Durbakayım, sürecin nasıl işleyeceğini ise şöyle anlattı: İnşaat firmaları kat karşılığı arsa olarak hasarlı binaları yeniden yapabilir. Bunun için bazı yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Şu andaki kanuna göre yenilenmesi gereken binada bir kat malikinin bile karşı çıkması durumunda bu yapılamıyor. Oysa düzenlemeyle binada oturanların yüzde 65’inin bu işe olur demesi ve geri kalan yüzde 35 kişiye rayiç bedelden paraları ödenmek suretiyle dönüşüm başlayabilir. Kaçak yapılarda da devletin yapacağı kamulaştırma bedelleri yerine ihaleye çıkarılarak bu arsalar inşaat firmaları tarafından satın alınabilir. İnşaat firmaları buna hazır. Zaten bizim ihtiyacımız olan arsa.”
İstanbul’da 2 milyon konut yenilenmeli
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Başkanı Işık Gökkaya, Türkiye genelinde bina stokunun yüzde 40-45 oranında yenilenmesi gerektiğini söylerken, İstanbul’da ise 3,5 milyon konut stokunun yüzde 50’sinin kaçak olduğunu söyledi. Gökkaya, “İstanbul’da 2 milyon konutun yenilenmesi gerek. Bunun için değişik finansman modelleri oluşturulabilir. İmar haklarının menkulleştirilmesinin sağlanabileceği gibi yabancı fonlarla ilgili tahviller de olabilir” dedi.
Dönüşüm seferberliği başlatılmalı
Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) Başkanı Ömer Faruk Çelik, bir kentsel dönüşüm seferberliği başlatılması gerektiğine dikkat çekerek, “İmar Kanunu ve Kat Mülkiyeti Kanunu da bu minvalde yeniden düzenlenmelidir. Özellikle bu iki kanunda yapılacak düzenleme ile mevcut yapılar üzerindeki haklar müktesep hak kabul edilmelidir” diye konuştu.
Yüzde 50 konut yıkılmalı
Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu da, “Türkiye’de 18-19 milyon konut var, bunların yüzde 70’ideprem yönünden güvenli değil. Binaların asgari yüzde 50’sini yıkıp yeniden yapmalıyız. Bu da 9 milyon konut demek. Gerekirse kaynak kendi içinde yaratılır. Üçte iki ile Anayasa’yı değiştiriyoruz ama bir kat mülkiyeti yasasını değiştiremiyoruz” dedi.
2 milyon gecekondunun yıkım maliyeti 60 milyar dolar
Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı yeni planla Türkiye’nin yeniden inşa edilmesi düşünülüyor. Projeler kapsamında, yaklaşık 2 milyon gecekondunun yıkılması öngörülüyor. Yaklaşık maliyetinin 60 milyar dolar olacağı tahmin edilen kentsel dönüşüm projeleri ile 9 şiddetinde depreme dayanıklı konutlar yapılacak. Dönüşüm projelerinde Ankara, İstanbul ve İzmir’e öncelik verilecek. Projelerde, Ankara ile havaalanı arasındaki 10 bin 500 gecekondunun yıkılarak yeni konutların yapılmasını öngören Kuzey Ankara Girişi Projesi örnek alınacak.
Radikal

Albayrak’ın dev projesini dalgalar yuttu

Albayrak’ın dev projesini dalgalar yuttu

Nuri Albayrak’ın Trabzon’da yaptığı dev spor kompleksi inşaatını sular bastı.


Trabzon’da dev spor kompleksi inşaatını sular bastı. Firma ‘Duvarı yükseltip fırtınaya karşı önlem alacaktık. MMO’nun başvurusu sonrası mahkeme kararıyla çalışmalar durunca yetiştiremedik’ diyor. Odalar projeye tepkili. Zarar ise 6 milyon lira

Doğanın intikamı ağır oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın büyük önem verdiği ve Trabzon’a geldiğinde incelemelerde bulunduğu, denizin doldurularak 850 bin metrekare alan üzerine yapılması planlanan Akyazı Projesi Karadeniz’in dev dalgaları altında kaldı.

Çevreciler ve Mimarlar Odası tarafından sürekli eleştrilen son olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nun da katıldığı 4 yıl süren tartışmaların ardından TOKİ işbirliği ile 600 milyon TL tahmini bedelle 1 yıl önce yapımına başlanan dev spor kompleksindeki çalışmalar geçen haziran ayında durdurulmuştu. Trabzon Mimarlar Odası’nın şikayetiyle haziran ayında durdurulan çalışmalar, Danıştay’ın durdurma kararını reddetmesiyle ekim ayı başında yeniden start aldı.

ZARAR ARTABİLİR
Avni Aker Stadyumu‘nun yıkılarak bu alana taşınması yönüyle de dikkat çeken dev proje dalgalara teslim oldu. 2 gündür Karadeniz’i etkisi altına alan fırtınanın oluşturduğu dalgalar, hem tahkimat duvarlarını parçaladı, hem de dolgu alanlarını yerle bir etti. Boyu zaman zaman 3-4 metreyi bulan dev dalgalar, yaklaşık 250 bin ton tahkimat duvarını (dalgakıran) yıktı, 100 bin tonluk dolgu malzemesini denize sürükledi. Karadeniz’de sert rüzgarın sürmesi nedeniyle zararın artmasından endişe ediliyor.

ONCA PARAYA YAZIK
Dolgu çalışmalarını sürdüren Sistem A.Ş.’nin Şantiye Şefi ve Proje Sorumlusu Gökhan Bektaş, ‘Bu tür risklere karşı 2 bin 100 metre uzunluğunda taş tahkimat duvarı yapılmalıydı. Biz uçtan 975, diğer uçtan da 765 metre duvar yaptık. Yaz aylarında hem bu duvarları tamamlamak, ardından da kış gelmeden güçlendirmeyi planladık. Ancak tam inşaat mevsiminde Mimarlar Odası’nın başvurusu sonrası mahkeme kararı ile çalışmalar durdu, elimiz kolumuz bağlandı. Danıştay kararı ile 15 gündür yeniden çalışmaya başladık ama yetmedi. 900 metrelik tahkimat duvarını oluşturan 200 bin ton taş yıkıldı. Ayrıca dolgu alanından da 100 bin tona yakın malzeme denize taşındı. Zarar şimdilik 6 milyon lira civarında, yazık’ diye konuştu.

ODALARA GÖRE HATALI
Projenin hatalı yapılmasının bu duruma yol açtığını savunan Trabzon Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Semih Peker, ‘Deniz dolgusu yapılırken önce tahkimat duvarları tamamlanmalıydı. Dalgalar hem tahkimat duvarını yıktı hem de dolgu malzemelerini alıp gitti. Büyük hata. Demek ki dolgu malzemeleri suya dayanıklı değil. Ortada büyük hata var’ dedi. Başkan Peker, projenin ada şeklinde yapılmadığını, sahil tarafına kanal konulmamasının da ileride daha büyük felaketlere yol açacağına dikkat çekerken, Trabzon Mimarlar Odası Başkanı Salih Akyüz de, ‘Bu proje yanlışlarla dolu. Haklılığımız bir bir ortaya çıkmaya başladı’ dedi.

TRABZONSPOR’A 40 BİN KİŞİLİK STADYUM
Akyazı projesi kapsamında, 40 bin kişilik stadın yanı sıra Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü hizmet binası, 3 bin seyirci kapasiteli spor salonu, 1 adet doğal, 1 adet sentetik yüzeyli çim futbol sahası, 3 adet doğal çim yüzeyli futbol sahası, 6 adet açık tenis kortu, 1 adet 3 bin seyircili centerkort (izleyici alanları bulunan tenis kortu), kamp eğitim merkezi binası ile 1 adet açık basketbol, voleybol ve tenis sahası ile sporla ilgili diğer sosyal donatı alanlarının yer alacağı spor kompleksi yapılacak.

İHALEYİ ALBAYRAK’IN ŞİRKETİ KAZANMIŞTI
15 Kasım 2010’da yapılan Trabzon Akyazı Stadı dolgu ihalesini, 36 milyon 950 bin lira ile en düşük teklifi veren Öztaş İnşaat & Sistem İnşaat İş Ortaklığı kazanmıştı. Ortaklardan biri  Trabzonspor Başkanlığı döneminde, 2006 yılında Akyazı projesini başlatan Nuri Albayrak. Proje kapsamında, 660 dönümlük deniz alanı doldurulacak ve dalgalara dayanabilecek tahkimatlar oluşturulacak. Denizden kazanılacak alanın 540 günde, stadın içinde bulunduğu inşaatın ise 3 yılda tamamlanması bekleniyor.
Akşam

Yatırım için İstanbul’un yeni gözde bölgeleri

Yatırım için İstanbul’un yeni gözde bölgeleri

İstanbul genelinde özellikle 2011 yılı başından itibaren gündemde olan bölgeler arasında Avrupa Yakası’nda Küçükçekmece, Halkalı, Basın Ekspress Yolu ve Ayazağa, Anadolu Yakası’nda Ataşehir, Kartal, Pendik, Sancaktepe yer alıyor.


TSKB Gayrimenkul Değerleme A.Ş Kurumsal Değerleme Müdürü Makbule Yönel Maya, İstanbul’da gelişmekte olan bölgelere ilişkin yaptığı açıklamada, 1/100.000 Çevre Düzeni planına göre, İstanbul’da yeni konut alanlarının açılmasının önem arz ettiğini, Avrupa yakasında Silivri-Büyükçekmece Gölü aksında D-100 ve TEM otoyolları arasında kalan bölgede, Silivri’nin batısında Değirmenköy ve Çanta’da, Hadımköy’de ve Küçükçekmece Gölünün kuzeyinde Kayabaşı ve Ispartakule bölgelerinde; Anadolu Yakası’nda ise Maltepe, Orhanlı, Şile ve Ağva’da gelişme alanlarının bu plan ile önerildiğini belirtti.

Çevresel sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda, Avrupa yakasında; Kemerburgaz, Bahçeköy, Kilyos, Demirciköy, Rumelifeneri, Zekeriyaköy ve Büyükçavuşlu’da, Anadolu yakasında ise Şile Merkez ve Alacalı Köyü çevresi, Riva, Ömerli ve Alemdağ’da gelişimi ve yoğunluğu denetim altında tutulacak alan kararı yer aldığını ifade eden Maya, bunun en önemli sebebinin doğal eşikler (su havzası, orman alanı) olduğunun düşünüldüğünü kaydetti.

Maya, “Bundan sonraki süreçte İstanbul’un yeni gelişim bölgelerinin belirlenmesi hiç kuşkusuz 3. Köprü ve 3. Havaalanı ile ilgili gelişmelere paralel olarak ilerleyeceği de oldukça açıktır. Üst ölçekli planlardan hareketle kentin gelişme akslarının ve bölgelerinin belirlenmesinde diğer taraftan TOKİ’nin de ciddi şekilde öncü bir rolü bulunuyor” dedi.

Basın Ekspress yolunun son dönemde kaybettiği prestiji tekrar kazanmaya başladığını, bölgede arsası olan yatırımcılar bulunmakla birlikte, başlayan projelerin de ağırlıklı olarak konut projeleri olduğunun gözlendiğini ifade eden Maya, bölgede son dönemde satışa çıkan projelerin başında Torunlar GYO’nun Mall of İstanbul Projesi, Ege Yapı’nın Batı Şehir Projesi ve Fer Yapı’nın Boyner Grubu ile kat karşılığı inşaat modeli ile gerçekleştirdiği İstwest Projeleri geldiğini, bölgede özellikle Basın Ekspress Yolu’na cepheli parseller için istenen satış değerlerinin 1.500 – 2.000 dolar aralığında değiştiğini kaydetti.

Kağıthane-Ayazağa-Seyrantepe bölgesinin de son dönemde en gözde bölgelerden biri haline geldiğini söyleyen Maya, Ağaoğlu’nun çok yakın bir zaman önce My Home Maslak projesini satışa çıkardığını, Ağaoğlu’nun bölgede yakın zamanda satışa çıkacağı Emlak GYO’dan hasılat paylaşımı modeli ile aldığı arsada ise planlanan yaklaşık 8 konutluk proje ile bölgenin tamamen bir yerleşim alanı olmak yolunda ciddi bir ilerleme kaydedeceğinin düşünüldüğünü vurguladı. Maya, “Batı Ataşehir’de toplam konutun yaklaşık 16 bin olduğu düşünülürse Ağaoğlu’nun yapacağı Ayazağa Projesi ile Batı Ataşehir’in yarısı büyüklüğünde bir yerleşim alanı kuracağı düşünülebilir” dedi.

Maya, Seyrantepe tarafında da Eroğlu, Avrupa Konutları gibi büyük gayrimenkul geliştiricilerinin arazilerinin bulunduğunu, bu firmaların yakın zamanda projelerini hayata geçireceğini belirtti. Bölgede GS Arena Stadı’nın yanında Şişli Etfal Hastanesi’nin taşınacağı söylenen hastane inşaatı bulunduğuna işaret eden Maya, İBB’nin de Seyrantepe metro çıkışındaki bir alana taşınacağı söylentileri bulunduğunu kaydetti.

HALKALI, ÖZELLİKLE ORTA YAŞ GRUBUNDAKİ ÇALIŞAN KESİM İÇİN TERCİH NEDENİ
Halkalı’nın da İstanbul’un en hızlı büyüyen gelişim akslarından biri haline geldiğini, bu bölgenin çevresinde Bahçeşehir, İkitelli, Ataköy gibi birçok konut bölgesinin mevcut olması ve konum itibariyle Atatürk Havaalanı, Basın-Ekspres Yolu, TEM ve D100 (E5) Karayollarına çok yakın olmasının, özellikle orta yaş grubundaki çalışan kesim için tercih nedeni teşkil ettiğini söyleyen Maya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin planlarında yer alan, orta vadede yatırımına başlanması tasarlanan ve birbirlerine bağlanması düşünülen Sefaköy-Küçükçekmece-İkitelli Monoray Hattı projesi, Bakırköy-Beylikdüzü Metrosu ve Bağcılar-Başakşehir Raylı Sistem Projesi hayata geçtiğinde bölgedeki konut piyasasının daha da hareketleneceği ve gayrimenkul satış değerlerinin yükseleceğinin öngörüldüğünü anlattı.
Maya, “Bölgede Ihlamur Evleri, Lale Şehir Konakları, Avrupa Konutları Atakent 1-2, Ka-Green Konakları ve Soyak Olimpiakent mevcut projeler; Sinpaş Bosphorus City, Sinpaş İstanbul Sarayları, Soyak Park Aparts, İstanbul Lounge 1-2, Elite City ve Avrupa Konutları Atakent 3 ise inşaatı devam eden projelerden. Tema Park Projesi’nin bölgedeki hareketliliği arttıracağı düşünülüyor” dedi.

KARTAL’DA HOME OFFICE
Anadolu Yakası’nda ise Kartal İlçesi’nde yeni projeler bazında son dönemde Soğanlık bölgesinin tercih edildiğini ifade eden Maya, şunları kaydetti:
“Bölgede özellikle yeni yapılan binalara talebin olduğu, genellikle bölgede yaşayan nüfusun sosyo-ekonomik durumunun orta gelir, üst-orta gelir düzeyinde olduğu, daha çok site tarzındaki konutların talep gördüğü yapılan araştırmalarda gözleniyor. Türkiye’nin son yıllardaki sosyal yapısına bakıldığında geliri belli bir düzeyin üzerine çıkamayan kesim de artık metropol gürültüsünden, kargaşasından, stresinden uzakta günlük temel ihtiyaçlarını karşılayan siteleri tercih ediyor. Bölgede daha çok, maliklerin kendi kullanımları için 3 1 ve 2 1 daireleri tercih ettiği, diğer tipolojilerin ise daha çok yatırım amaçlı talep gördüğü tespit edildi.

Adalet Sarayı’nın bu bölgede konumlanmış olması birçok avukatın bu bölgede yatırım yapmasına neden oldu. Ayrıca yapılan pazar araştırması sırasında bölgedeki yeni konut projelerinde kullanım amaçlı daire alan maliklerin çoğunlukla avukatlardan oluştuğu ve daireleri home–office amaçlı kullanacakları öğrenildi. Kartal;da bulunan devlet ve özel hastanelerin sayılarının artması, doktor ve hemşirelerin de bölgeye talep göstermelerine neden oluyor. Bölgede arsası bulunan firmaların başında, Eczacıbaşı Holding, Siemens, Doğuş Gayrimenkul, Mutlu Akü ve Metal Holding geliyor.”

İtirazları İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde onama aşamasında olan ve alınacak karar doğrultusunda kısmen veya tamamen tekrar askıya çıkacak olan 1/5000′lik imar planındaki temel unsurun Kartal’ı Büyükdere Caddesi’ne alternatif bir merkezi iş alanına dönüştürmek olduğunu söyleyen Makbule Yönel Maya, “Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi ile birlikte inşaat sürecinde 15 bin, tüm proje tamamlandığında ise 100 bin kişiye istihdam sağlanacak. Projenin olumlu yönlerinin yanı sıra, yaklaşık 5 yıl önce planlanmasına rağmen henüz projeye başlanmadı. Ayrıca, projenin haberi ile birlikte yüksek emlak vergisi geldi. Arsalar henüz değer artışı kazanmadığı halde, vergilerin artması, arsa sahipleri ve yatırımcılar için olumsuz bir d

İstanbul-İzmir otobanı güzergâhı değiştirildi

İstanbul-İzmir otobanı güzergâhı değiştirildi

İstanbul-İzmir arasında inşa edilecek otobanın Uluabat Kuş Cenneti’nden geçen kesiminin güzergâhı değiştirildi. Nesli tehlike altındaki türleri korumak için alınan bu karar Türkiye’de bir ilk oldu.


Yaklaşık 10 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihinin en büyük yap-işlet-devret projesi olacak Gebze-İzmir Otoyolu ve İzmit Geçişi Projesi’nin çevreye vereceği en büyük zarar,  Bursa Uluabat Kuş Cenneti’nden geçecek kesimiydi.

Mahalli çevreciler ve konuyla ilgili bilim adamlarının endişelerine yer verilen haberde, Türkiye’nin 1994’te imzaladığı Uluslararası Sulak Alanların Korunması (RAMSAR) Sözleşmesi başta olmak üzere projenin 5 ayrı uluslararası taahhüde aykırı olduğu da vurgulanıyordu. Sivil toplum kuruluşlarının baskısı sonucu yolun güzergâhının değiştirildiği açıklandı.

Müjdeli haber, 8 Eylül 2011 günü İstanbul Yeniköy’deki Sait Halim Paşa Yalısı’nda yapılan İzmit Geçiş Köprüsü’nün imza töreninde geldi. Törende,  Japon IHI-ITOCHU Konsorsiyumu, 3 kilometre uzunluğundaki İzmit Geçiş Köprüsü inşaatını üstüne aldı. IHI firması daha önce Galata, Haliç ve Fatih Sultan Mehmet köprülerini yapmıştı. Ayrıca dünyanın en uzun köprüsü olan Japonya’daki Akaşi Köprüsü’nün de yapımını üstlenmişti. Yeni köprü 44 ay sonra tamamlandığında feribotla 45 dakika olan geçiş süresi 6 dakikaya inecek.

Programın ardından Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Uluabat ile ilgili çevresel kaygıların dikkate alınarak güzergâhın gölün kuzeyine, koruma alanı dışına kaydırıldığını ifade etti.

Projeyi yürüten Otoyol Yatırım ve İşletme AŞ Genel Koordinatörü Yavuz Batum ise güzergâh değişikliği ile ilgili detaylar hakkında malumat verdi: “Biz çevre konusunda çok duyarlıyız. Güzergâh boyunca olumsuz etkileri en aza indirmek istiyoruz. Yol boyunca çevre açısından en hassas nokta Uluabat Gölü’ydü. 1990’larda hazırlanan projede güzergâh, gölün güneyinden geçiyordu.

Su toplama havzasında sıkıntılar oluşturma endişesi vardı. Çevre kuruluşları ve paydaşlarla yapılan toplantılarda da bu endişeler dile getirildi. Karayolları da konuya eğildi. Nihai güzergâh onayı yetkisi Karayolları Genel Müdürlüğü’ndeydi. Bu konuda yoğun alternatif çalışmalar yapıldı. Sonuçta Karayolları’nın onayı ile güzergâh gölün güneyinden kuzeyine ve RAMSAR sınırları ile belirlenen koruma havzasının da dışına alındı. Şu an yeni güzergâhla ilgili detay proje çalışmaları devam ediyor. Gölün kuzeyinde yaklaşık 60 kilometrelik bir yol söz konusu.”

Bakan ve otoyolu inşa edecek konsorsiyumun en yetkili ağzından gelen bu açıklama sonucu Uluabat’ta neler kurtuldu? İstanbul’daki toplantıya katılan Bursa merkezli Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği (GÜMÇED) Genel Başkanı Adnan Önürmen, kararı büyük bir sevinçle karşıladıklarını belirtti: “Her an kaybetme endişesi yaşadığımız Apolyont kelebekleri, küçük karabatak, tepeli pelikan, bıyıklı sumru, su samurları ve yöre halkı adına olumlu bir karar alındı. Biz sadece onların sözcülüğünü yaptık. Burada çevre tarihimize geçecek bir gelişme yaşandı.

Otoyol Yatırım ve İşletme AŞ ile Ulaştırma Bakanlığı’nın ben ve benim gibi düşünen insanların uyarılarını dikkate alması, gelecek için olumlu bir misal teşkil etti. Şimdi aynı hassasiyeti, Hersek Burnu ve İznik Gölü için de bekliyoruz. Ancak otoyol baskısından kurtulan gölün kirlilik sorunu devam ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı bu kirliliği önlemeye davet ediyoruz.”

Uluabat Gölü, Türkiye’nin en geniş nilüfer yataklarına sahip. Sucul bitkiler açısından Türkiye’deki en önemli göllerden biri olan Uluabat’ta ticari öneme sahip turna ve sazan başta olmak üzere 21 değişik balık türü ve kerevit (tatlı su ıstakozu) bulunmakta. Suları mevsime göre 2 ila 4 metre değişiyor ve zengin besleyici maddeler bulunduruyor. Bu sebeple de zengin bir flora ve fauna mevcut. Ayrıca göl çevresinde birçok tarihî ve arkeolojik alan yer alıyor.

Trump Towers 2012′de kapılarını açacak

Trump Towers 2012′de kapılarını açacak

Trump Towers, Alışveriş Merkezi ile 2012 İlkbaharında kapılarını açacak. 260 bin metrekarelik 39 katlı rezidans kulesi, 37 katlı A+ ofis kulesi ve 43 bin metrekarelik kiralanabilir alana sahipalışveriş merkezinde 175 mağaza yer alacak.


Trump Towers Alışveriş Merkezi’ne gelen ziyaretçileralışveriş merkezinin içinden geçerek hafif raylı sistem istasyonuna kısa yoldan ulaşabilme imkanına da kavuşacak. Alışveriş merkezinde çocuklar da unutulmamış. Dünya markaları ile donanmış Trump TowersAlışveriş Merkezi, çocukların eğitilerek eğlendiği ve çeşitli aktivitelerle zenginleştirilmiş 9 bin metrekarelik eğlence merkezi ile bir ilke imza atıyor.

Trump Towers Alışveriş Merkezi‘nde sadece çocuklaraözel olarak tasarlanan “Çocuk Katı” çocukların kendilerini özel ve çocuk gibi hissetmesi için tasarlanmış. Her köşesinde heyecan yaratan gizli aktivitelerin yer aldığı çocuk katı, yeni teknolojilerledonatılmış platformları ile çocukları büyülü bir dünyaya davet ediyor
Pure Fitness da burada
Türkiye’ye yeni giriş yapan dünyanın en önemli fitnessmarkası Pure Fitness ise, 3 bin 300 metrekarede hizmet sunuyor. Pure Fitness Merkezi’nin 1.330 metrekaresi özel VİP alanına ayrıldı. Eğlenceye farklı bir boyut getiren Mars Entertainment ve D&R, dünyanın en büyük fitness club zincirinin yeni adımı Pure Health Fitness gibi markaların yanı sıra interaktif  video oyun platformları,
simülatörler, sergi ve konser alanlar ile Trump Towers Alışverişveriş Merkezi İstanbul’un yeni eğlence merkezi olacak

Eroğlu: Tekstildeki başarıyı gayrimenkule taşıyor

Eroğlu: Tekstildeki başarıyı gayrimenkule taşıyor

Tekstilde 30 yıla varan tecrübenin ardından gayrimenkul sektörüne adım atan Eroğlu Gayrimenkul, tekstildeki başarısını gayrimenkule taşıyor. İstanbul başta olmak üzere Bursa ve Antalya’da da farklı nitelikte projelere imza atan firma,  İstanbul Lounge, Platform Merter, Bursa Harmony Towers gibi başarılı projelerle kısa sürede adından söz ettirmeyi başardı.


Eroğlu Satış ve Pazarlama Direktörü Aybars Kızılsencer ve Tasarım ve Teknik Direktörü Ruşen Görgülü Taşpınar ile şirketin 2012 hedefleri ve yeni projelerini anlattılar. Colins ve Loft markaları ile global arenada önemli başarılara imza atarak tekstil ve hazır giyim sektöründe ilke edindikleri “marka yaratma” üzerine kurulu iş modelini inşaatta da devam ettirmeyi amaçladıklarını belirten Aybars Kızılsencer, sektöre kendi fabrikalarının inşasını yaparak girdiklerini belirtiyor. 2011 yılında 2.5 milyar TL yatırım yaptıklarını ifade eden Kızılsencer, 2012′de bu rakamı 3.2 milyar TL’ye çıkarmayı hedeflediklerini vurguladı. Yıl içerisinde 5 yeni projeyi daha hayata geçirmeyi planladıklarını söyleyen Kızılsencer, 2012 hedeflerinden birinin de GYO olmak olduğunu açıkladı.


Eroğlu Gayrimenkul’ü tanıyabilir miyiz?

A.K: Bizim 30 yıla yakın bir ticari geçmişimiz var. Bu 30 yıllık ticari geçmişin içinde globalleşmek ve marka yaratmak gibi Eroğlu’nun hem aksiyon hem de misyonu var. Bu anlamda baktığımız zaman tekstil sektöründe de Colins markasıyla hem lider hem de öncü bir konumu var. Bizim Eroğlu Gayrimenkul olarak inşaat sektörüne girmemiz kendi fabrikalarımızı yapmamızla başladı. 1990′lı yıllarda sektöre girdik, 2007 yılında ise kurumsallaşma ve daha büyüme anlamında organizasyonel yapı oluşturduk. 2007-2010 yılları arasında daha lojistik anlamda nerede ne yaparız diye düşünürken bugün markalaşma süreciyle birlikte ciddi yatırımlar yaptık ve hala yatırımlarımıza aynı hızla devam ediyoruz.

Şu an hangi projeleriniz satışta?

A.K: Şu an aktif olarak 10 projeyle uğraşıyoruz. Bunun 6 tanesini 2011 yılında lanse ettik. Bunların yaklaşık 2.5 milyar TL yatırım bedeli var. Hedefimiz bunu 2012′de 3.2 milyar TL’ye çıkarmak. Bunu da 5 yeni projeyle yapacağız.

5 yeni proje dediniz. Bahseder misiniz biraz?

A.K: Bir tanesini Seyrantepe’de yapacağız. İstanbul’un yeni simgesi ve gözdesi olacak bir proje. Bunun dışında Antalya’da bir alışveriş merkezi projemiz ve Esenyurt’ta bir lojistik projemiz var. Yine 2 tane daha projemiz gelişecek. Bu 2 proje ile ilgili arazi geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Bu 5 projede de her projemizde olduğu gibi genel yaklaşım hem bize yakışan hem de Türkiye’ye yakışan proje üretmek olacak.

Projenin 5′ini de bu yıl lanse edecek misiniz?

A.K: Hedefimiz bu. 2012 yılı bitmeden 5 projenin de lansmanını yapmak istiyoruz.

Piyasada şu an birçok proje var. Sizin projeleriniz diğer projelerden hangi özellikleriyle ayrışıyor?

R.G.T: Firma olarak tasarım ve estetiğe çok önem veriyor ve çok emek harcıyoruz. Kuşkusuz bunda Yönetim Kurulu Başkanımız Nurettin Eroğlu’ nun tekstil geçmişinin büyük payı bulunuyor. Tasarımlarımızda yaşam kalitesini arttıracak birçok ayrıntıyı gözönünde bulundururken müşterilerimizin beklenti ve isteklerini de dikkate alıyoruz. Sürdürülebilir kalite anlayışı ile geliştirilen projelerimizde; estetik, konfor ve fonksiyonelliği harmanlıyoruz. Müşterilerimizden gelen görüşleri dinliyor ve bunları veri olarak kullanıyoruz. Kısacası bu ev bizim olsa nasıl olmasını isteriz sorusunu kendimize sorup tasarımlarımızı bu yönde yapıyoruz.

Projelerinizin öne çıkan özellikleri neler?

R.G.T: Her projemizde bir öncekini tekrar etmek yerine farklı yaşam tarzlarına hitap ediyoruz, Platform Merter’de akıllı ev otomasyonlu suit daire ve ofisler, İstanbul Lounge ve İstanbul Lounge-2 projelerimizde yatay yaşam konsepti ,Yeni Moda’da deniz ve göl evi konsepti, Harmony Towers’ta teras bahçelerini, Ofishane projemizde A sınıfı ofis konseptini hayata geçiriyoruz. Müşterilerimizin zevklerine hitap edecek farklı seçenekler sunarak onları şaşırtıyoruz. Bunun yanı sıra müşterilerimize evlerinin dekorasyonunda söz sahibi olma, seçim yapabilme esnekliğini sunuyoruz.

Müşteri profilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

A.K: Projeye göre müşteri profili de değişiyor. Ama genel olarak geniş bir kitleye hitap ettiğimizi düşünüyorum.

Projelerinizdeki ortalama fiyat aralığı nedir?

A.K: 170 bin TL ile 3.5 milyon TL arasında değişiyor. Fiyat aralığımız ve ürettiğimiz projelerle çok geniş bir kitleye hitap ediyoruz. Biz sadece fiyatla müşteriyi yakalamıyoruz. Fiyat tabii ki önemli ama müşterinin aradıkları şeyler farklı olabiliyor. Mesela akıllı ev isteyenler var ya da kapalı havuzu olsun isteyenler var…

Son yıllarda yeşil binalar trend olmaya başladı. Sizin yeşil projeniz var mı?

R.G.T: Dünyadaki trendleri yakından takip ediyoruz. Ayrıca çevre, temiz enerji , engelli hakları konularında dünya standartlarına göre projelerimizi tasarlıyoruz. Projelerimizde özel peyzaj alanları , açık-kapalı otoparklar, açık ve kapalı yüzme havuzları, spor ve aktivite alanları ,su tasarrufu sağlayan yeşil çatılar, A sınıfı enerji tasarruflu ankastre beyaz eşyalar, enerji tasarruflu ampuller ve elektrikli arabalar için şarj üniteleri, 24 saat kapalı devre güvenlik sistemi , bilgisayar destekli pay ölçer enerji ölçüm sistemi gibi özelliklere yer vererek geleceğe yönelik tasarımları hayata geçiriyoruz. Ayrıca projelerimizde kullandığımız malzemeleri doğal ve yerli kaynaklardan tercih ediyoruz.
Projelerimizde; LEED ve BREEAM sertifikasını almak için alt yapımız hazır, ama henüz sertifikasyon sürecine girmedik. Bizim öncelikli amacımız sertifika almak değil. Hem projelerimizde hem de çalışanlarda belgelendirme, sürdürülebilir kalite kültürü var. Bunu belgeye dökme ihtiyacını bugüne kadar hissetmemiştik. Ama bugün bu da bir trend oldu. Biz bunu trend, pazarlama olarak değil de ihtiyaç, zorunluluk olarak gördüğümüz için yapıyoruz. Çünkü bir binayı en az 40 yıl yaşatmak için bunların zaten yapılması gerekiyor.
2012 hedeflerimizden biri de GYO olmak. Bununla ilgili çalışmalara başladık. Bu anlamda GYO olacağımız süreç içinde de bu sertifikalandırma süreci finansal anlamda farklı bir boyut kazanacak. Çünkü kendi bünyemizde tutacağımız ofis, alışveriş merkezi gibi ticari gayrimenkullerimiz olacak. Ürünlerdeki sertifikasyon süreçlerini tekrar değerlendireceğiz. Sertifikaya biz sadece bir belge olarak bakmıyoruz. Hem çevremize hem de projelerimize bir katkı olarak görüyoruz.

GYO olmak Eroğlu’na nasıl bir değer kazandıracak?

A.K: Farklı bir boyut kazandıracak. Biz 2012′nin ikinci yarısından itibaren İstanbul’daki gayrimenkul sektörünün yeni bir boyut kazanacağını öngörüyoruz. Kentsel dönüşümün çok hızlı ilerleyeceğini ve ikinci piyasaların da aktif şekilde devreye gireceğinizi düşünüyoruz. Çünkü artık hükümetin yeni hedefleri doğrultusunda ulaşmaya çalıştığı sektör hacmini yakalaması için birinci kural ikinci piyasaların devreye girmesi. GYO olmak aslında bunun sadece bir uç noktası. Bireye indirgediğiniz zaman; sizin ev almak için daha uygun ödeme koşullarına ihtiyacınız var. Eroğlu Gayrimenkul bunun önderliğini yapan firmalardan bir tanesi. Biz zaten gerekli ödeme rahatlığını sunmaya çalışıyoruz. Bunun daha da ileri gidebilmesi için ikinci piyasaların devreye girmesi gerekiyor. GYO olma sürecinde de sertifikasyon ihtiyacı doğacak, o anlamda da tamamlamış olacağız.

Mütekabiliyet yasasını destekliyor musunuz?

A.K: Mütekabiliyet yasasına kurum olarak olumlu bakıyoruz. Yabancılar bizim için farklı bir kitle. Pastayı ne kadar çok büyütürsek, hitap ettiğimiz kitle ne kadar geniş olursa ürettiğimiz projeler de o ölçüde gelişir ve kaliteli olur.

Şirket olarak yabancıya satış konusunda bir çalışma ya da yeni bir oluşum var mı?

A.K: Şu anda şirket içinde zaten yurtdışı satış bölümümüz var. Özellikle Rusya kanalında ciddi arayışlarımız var. Zaman içinde belki farklı projeler ortaya çıkabilir.

İstanbul’daki hızlı dönüşüm inşaat sektörünün de canlanmasına sebep oluyor. Peki sektör bu canlılığını ne kadar süre daha korur sizce?

A.K: Bu konuda birçok finansal veri var. Bu verilere göre İstanbul gibi büyük şehirlerde daha yolun çok başındayız. Ekonomik ve siyasi istikrar devam ettiği sürece daha gidilecek çok yolumuz var diyebilirim. Bence sektör önümüzdeki 10 yılda canlılığını koruyacaktır. Arada inişler çıkışlar muhakkak olacaktır ama bu inişler çıkışlar yükselen trend olarak devam edecektir diye düşünüyorum. 10 yılın sonunda bir doygunluk yaşanır ama onu başka gelişmeler takip eder. 10 yıl içinde yeni şehirler olacak. Artık 3 büyük şehirden bahsetmeyeceğiz. Belki 5 büyük şehirden bahsedeceğiz.

Bu öngörünüz ışığında şirket olarak yeni bölgelerde yatırımlarınız olacak mı?

A.K: Biz zaten sadece İstanbul ölçeğinde kalmadık. Antalya ve Bursa’daki varlığımız bunun somut örneğidir. Buralarda geliştirdiğimiz projeleri İstanbul’da yapsak yok satar. Bu çalışmalar o bölgeye verdiğimiz değerin göstergesidir. Şirket olarak Türkiye’nin global ölçekteki hedeflerine uygun projeler üretiyoruz.

Antalya ve Bursa’nın dışında özellikle odaklandığınız bir bölge var mı?

A.K: Şu anda baktığımız bölgeler var. Büyüyen şehirlerin içine ciddi odaklanmamız var. İzmir bunlardan biri. Yine Ankara ve Orta Anadolu arasındaki bölgedeki gelişmelere bakıyoruz. Buralarda farklı yapılanmamız olabilir. Özellikle ticari alanda ciddi yapılanmamız olabilir. Bizim şu anda Antalya’da geliştirdiğimiz alışveriş merkezi konseptini büyük bir ihtimalle güney bölgesinde yayacağız. Oradaki konsept sürdürülebilir bir konsept çünkü.

Bu konuda somut bir adım atıldı mı yoksa şu an fikir aşamasında mı?

A.K: Fikrin ötesinde, arazilere bakıyoruz. Ama bizde işler biraz hızlı ilerliyor. Kafamıza yatarsa çok hızlı ilerleyebiliriz.

2012 hedefleriniz neler?

A.K: Öncelikli hedefimiz 5 yeni projemizi devreye sokmak. 2012′de en büyük hedefimiz yine teslimler. Proje teslimlerimiz olacak. Bunlar aslında Eroğlu’nun markalaşma sürecinde yeni bir boyut olacak. Bu sene hayal ettirdiğimiz birçok şeyi müşteriyle buluşturacağız. Bizim için bu bir sınav olacak ve bu sınavdan geçeceğimize inanıyorum.
Kaynak: Exclusivehomes Dergisi

Yılın sonuna kadar elektriğe zam yok

Yılın sonuna kadar elektriğe zam yok

Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürü Halil Alış, yılın son çeyreğinde elektriğe zam yapmayı düşünmediklerini söyledi.


BloombergHT’nin sorularını cevaplayan Alış, bu yıl zam yapmadan da kâr hedeflerine ulaşabileceklerini kaydetti. Alış, “Gerek yakıttan gerek diğer sebeplerden yaklaşık 1,5 milyar TL tasarrufumuz oldu, bu da Hazine’nin öngördüğünden daha fazla bir kâr elde etmemize sebep oldu.

Geçen sene yaklaşık 5,5 milyar TL kâr elde ettik ve 990 milyon TL de vergi ödedik.” dedi. Elektrik Üretim’in 2011 yılı hedefli 1 milyar dolayında kâr etme üzerine kurulu. Alış, “Bunu da yapacağımızı düşünüyoruz. Yılın ilk 3 çeyreğinde zam yapmadık.

Dördüncü çeyrekte de zam yapmayacağız. Doğalgaz, kömür fiyatlarına rağmen, giderlerimizin artmasına rağmen zam yapmayarak Hazine’nin öngördüğü kâr marjını tutturacağımızı düşünüyoruz. Bu nedenle de son çeyrekte elektriğe zam yapmayacağız.” dedi.

Gayrimenkul Broker’ları Üniversiteli Olacak

Gayrimenkul Broker’ları Üniversiteli Olacak

Türkiye’nin tek Uluslararası Mortgage Broker ve Kişisel Kredi Danışmanlığı şirketi MMI Group, üniversitelerin Sürekli Eğitim Merkezleri ile işbirliği yaparak Mortgage Broker ve Kişisel Kredi Danışmanı yetiştiriyor.


Türkiye’nin ilk uluslararası Mortgage Broker şirketi olan MMI Group Genel Müdürü ve Uluslararası Mortgage Broker Alp Demirler bu yeni kariyer fırsatı ile ilgili şunları söyledi:
“On beş yıllık uluslararası Mortgage Broker’lık deneyimimizi paylaşmak adına Türkiye’de bu eğitimleri Yıldız Teknik Üniversitesi SEM ile düzenlemeye başladık.
Daha fazla kişiye ulaşmak için İstanbul dışında ilk önemli adımı İzmir Ekonomi Üniversitesi ile atarak Ege bölgesinde toplam 8 ilde Brokerlar yetiştirmeye başlıyoruz.
Diğer bölgelerdeki üniversitelerden de Mortgage Broker ve Kişisel Kredi Danışmanı yetiştirme konusunda yoğun talepler almaktayız. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde işbirliği yaptığımız üniversitelerin Sürekli Eğitim Merkezi (SEM) sayısını 10′a çıkarmayı hedeflemekteyiz.” dedi.
Birçok banka ile çalışan MMI Group, mezunları ile bankalar arasında köprü görevi oluşturmaya başladı. MMI’nın Genel Müdürü Alp Demirler konu ile ilgili olarak şunları söyledi:
“MMI Group aktif olarak brokerlık hizmeti veren bir şirket olması nedeniyle birçok banka ile işbirliği içerisinde. Hizmetimizin kalitesini çok iyi bilen bankaların ilgisi bizim yetiştirdiğimiz brokerlara karşı arttı. Yakın zamanda birkaç banka ile insan kaynağı konusunda önemli projelere başlayacağız. Şimdilik bize gelen taleplere eğitim alan kursiyerlerimizin CV’lerini bankalarla paylaşarak cevap veriyoruz.”
Sektörün daha sağlıklı büyümesi ve uzman sayısını arttırabilmek için konusunda Türkiye’nin 1 numaralı ismi olan Kariyer Net ile işbirliğini yaptıklarını belirten MMI Group’un Genel Müdürü Alp Demirler “Türk tüketicisinin kredilere karşı sıcak ilgisi kredi kullanma pazarının tahmin edilenden de kısa sürede büyüyeceğini göstermekte.
Bu süreç içerisinde tüketicinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek uzmanların oluşturulmasında İK ve kariyer şirketlerine de önemli görevler düşmekte. Bankalar, inşaat firmaları, emlak şirketleri başta olmak üzere bünyelerinde Mortgage Broker ve Kişisel Kredi Danışmanı çalıştıracak firmaların eleman ihtiyaçlarını Kariyer Net ile yaptığımız işbirliği ile karşılamayı hedeflemekteyiz. SEM’lerle yapacağımız eğitimlerde de Kariyer Net ile işbirliği içerisinde olacağız.” dedi.

Boşanmak üzere olan çiftler gayrimenkule koşuyor!

Boşanmak üzere olan çiftler gayrimenkule koşuyor!

Gayrimenkul değerleme şirketi olan İstanbul Gayrimenkul Değerleme’ye son dönemde yoğun olarak boşanma hazırlıkları içinde olan çiftler başvuruyor. Boşanmak üzere olan kişiler mal varlığının tespiti için gayrimenkul değerleme şirketlerinin kapısını çalıyor.

Artan boşanmalarla birlikte evlilikte edinilen malların paylaşımı değerleme firmalarına olan ilgiyi artırdı. 2002 yılında medeni kanunda yapılan düzenlemeyle evliliklerde mal birliği rejimi esas alınıyor. Bu düzenlemeye göre evlilik birliği içinde edinilen mallar mülkiyetin kimin üzerinde olduğuna bakılmaksızın eşlerin mal edinimine katkıları oranında paylaşılıyor. Medeni kanundaki bu düzenlemeden yararlanmak isteyen boşanmak üzere olan çiftler mal varlığının değerinin tespiti için değerleme firmalarına başvuruyorlar.

İGD, mal paylaşımı için kendilerine başvuran boşanmış çiftlerin sayısının giderek arttığını, son iki yılda evlilikte edinilen mal varlığının değerini tespit ettirmek isteyenlerin sayısında ciddi bir artış olduğunu, 2011 yılında göre boşanmaya konu değer tespit işlemlerinin %25 arttığını belirtiyor.

Türkiye’de kaba boşanma oranı son 10 yılda %1,3’ten %1,6 ‘ya yükselirken boşanma sayısı da 92 binden 118 bine yükseldi. Boşananlar içerisinde evliliklerinin ilk beş yılında olanların oranı ise %40.


Kaynak : Hürriyetemlak

Mehmet Bayraktar’ın evini 11.6 milyon dolara satın aldı!

Mehmet Bayraktar’ın evini 11.6 milyon dolara satın aldı!

ABD’nin ünlü rap şarkıcısı Lil Wayne, Florida’da yaşayan Türk işadamı Mehmet Bayraktar’ın okyanus kıyısındaki evini 11.6 milyon dolara satın aldı.


Miami’de zenginlerin yaşadığı “The La Gorce Island” içindeki 500 metrekarelik 3 katlı evi, Mehmet ve Şükriye Bayraktar çifti 2006 yılında 8.6 milyon dolar ödeyerek almıştı.

10 BANYO, 8 YATAK ODASI
Malikanenin ilk sahibi olan Bayraktar çifti, ABD’de yaşanan büyük emlak krizine rağmen satıştan 3 milyon dolar kâr elde etti. 8 yatak odası ve 10 banyo bulunan evi Lil Wayne’in 2 yıldır Bayraktar’lardan kiralamak için çaba sarf ettiği, sonunda satışa ikna etmeyi başardığı ifade ediliyor.

Bayraktar Holding’in kurucusu Hüseyin Bayraktar’ın oğlu olan ve Türkiye’nin ilk alışveriş merkezi Galleria’nın kuruluşunda önemli rolü bulunan Mehmet Bayraktar’ın Florida’da 2001 yılından beri çaba harcadığı lüks otel ve mega yat limanından oluşan 500 milyon dolarlık yatırımına geçtiğimiz günlerde onay verildi.

Bayraktar’ın ortak olduğu Flagstone şirketi 2012′de temel atmayı planlıyor. Island Gardes adlı projede mega yat limanı yapılması, daha sonra da lüks otelin inşasına başlanması planlanıyor. Miami’nin Island Gardens bölgesine yapılacak lüks otel, mega yat limanı kompleksi, ilk kez 2001 yılında onaylanmış, Miami İl Meclis Üyeleri 2004 yılında arazinin Bayraktar’ın şirketine kiralanmasına izin vermişti. Daha sonra bölgede yaşayanların açtığı davalarla uğraşmak zorunda kalan Bayraktar, bir türlü temeli atamamıştı. Florida Eyalet Meclisi geçtiğimiz Ağustos ayında projeyi onaylamıştı. Tartışmanın çıkış nedeni de, Flagstone’a kiralanan Island Gardens bölgesinin 1949 yılında Miami şehrine kamu kullanımına sunulmak üzere devredilmesi gösteriliyor.
DÖRT GRAMMY SAHİBİ
Dört Grammy ödülü sahibi olan Lil Wayne’i ABD Başkanı Barack Obama başkanlık seçimleri öncesinde konuşmasına taşımıştı. Obama, Georgia eyaletinde çoğunluğu siyahi olan öğrencilere hitaben yaptığı konuşmasında öğrencilere hayallerini gerçekleştirmeleri için okulda kalmalarını söylerken şu ifadeleri kullanmıştı: “Muhtemelen iyi bir rapçı değilsiniz. Belki sonraki Lil Wayne’siniz, ama muhtemelen değilsiniz. Bu durumda okula gitmekten başka çareniz yok.”
Hürriyet