Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
28 Kasım 2013 Perşembe
Kentsel dönüşüm için 3 ile müdürlük
İnşaatçılardan korkunç itiraflar! Binaları deniz kumu ve hurda demirlerden yaptıklarını anlatan Ali Ağaoğlu'ndan sonra Aşçıoğlu da aynı itirafta bulundu...
İnşaatçılardan korkunç itiraflar!
Binaları deniz kumu ve hurda demirlerden yaptıklarını anlatan Ali Ağaoğlu'ndan sonra Aşçıoğlu da aynı itirafta bulundu...
"Çürük malzemeler kullandık ama elimizde başka imkanlar yoktu. Tüm inşaat firmaları binalarını bu şekilde diktiler."
İzoduo, Mintec Yapı Kaplamaları ve Modern Mortgage Institute firmalarının sponsorluğunda ve Fulya Fuar Merkezi'nde düzenlenen "Biz de asırlık konutlar yapmalıyız" teması altında gerçekleştirilen panelde inşaat sektörünün önde gelen isimleri ve ekonomi gazetecileri sektörün sorunlarını masaya yatırdı. Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda özellikle 1999 depremi sonrası Türkiye'de yapılan konutların büyük kısmında deprem mevzuatına uyulduğunu ve yaşam merkezi konseptiyle öne çıkılmaya başlandığını anlatan Aşçıoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Aşçıoğlu, 70'li yıllarda deniz kumuyla binalar yaptıklarını itiraf etti. Daha önce de Ali Ağaoğlu çeşitli platformlarda benzer söylemlerde bulunmuştu.
Aşçıoğlu o dönemde ellerinde başka imkanlar olmadığını belirterek "Tüm inşaat firmaları binalarını bu şekilde diktiler İstanbul'daki binaların yüzde 70'i sorunluysa suçlu hepimiziz" dedi.
Önce şehir planları asırlık olmalı
İyi bir şehir planlamasıyla İstanbullu yeniden yaşanabilir hale getirilebileceği anlatan Aşçıoğlu, "Dünya Türk müteahhitlerini konuşuyor. Ancak bu başarı ülke içinde ispatlamış değil. Birinci derecede deprem bölgesi olan başta İstanbul için siyasi otoritenin kentsel dönüşümde emin adımlar atması gerek" dedi. 
İstanbul İnşaatçılar Derneği ve Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım da konutlardan önce şehir planlarının asırlık olması gerektiğini savundu ve "Türkiye'de şehir planları her 10 yılda bir değişiyor. Plan karmaşası devam ettikçe bırakın asırlığı 20 yıllık bina bile yapılması zor" dedi.
Üniversite hocaları ayaklanmalı
"Türkiye'de çarpık kentleşme varken nasıl oluyor da üniversitelerdeki inşaat akademisyenleri ses çıkarmıyor, isyan etmiyor şaşırıyorum" diyen Önay Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Akdaş da çocuklarımıza sağlıksız konutlar teslim etmenin endişesini yaşadığını söyledi. Akdaş şunları söyledi:
"Tüketici bilinçli değil. Konuta sadece başımızı sokacak bir çatı olarak bakıyoruz ve iç mimariye önem veriyoruz. Bu anlamda son yapılan binalarda iç dekorasyon gayet güzel ve şık. Yani makyajı önemsiyoruz." Canan Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Necati Akyazıcı da "Türkiye'nin asırlık binalara ihtiyacı olduğunu anlatarak istesek 200 yıllık binalar bile yapabiliriz. Mimarlarımız yeterli bilgi ve beceriye sahip. Ancak bu noktada yetkileri arttırılmalı" dedi. 
3 milyon yeni konut açığı var
Çürük binaları bir tarafa bırakırsak nüfusun giderek arttığını ve buna paralel olarak 3 milyon yeni konuta ihtiyaç olduğunu söyleyen Ege Grup Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Bozan "Sadece bina yapmak yetmiyor. Doğru proje, doğru tüketiciye gitmeli. Bugün çok güzel havuzlu, sosyal tesisli evler yapıyoruz. Fakat aidatı sorun oluyor. Aidatlar ödenemediği için havuzlar kapatılıyor. Kat mülkiyeti kanununda çok eksiklik var" dedi. Doğa Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Duek de şöyle konuştu: "Türkiye'de artık konut sektörü markalaştı. Ama hala mimarlara yetki yeterince verilmiyor. Konut alırken de kaliteden ziyade fiyata önem veriyoruz. Firmanın kendi içinde ise iş bölümü yok. Kredi kullanımı, pazarlama, müteahhitlik konut firmasının sorumluluğunda oluyor. Ama örneğin ABD'de pazarlama profesyonel şirketlere veriliyor. Bu noktada işbirliğine gitmeliyiz."
Panelde Hürriyet Gazetesi'nden Sadi Özdemir, Zaman'dan İbrahim Balta, Mintec Yapı Kaplamaları Genel Müdürü Ayşe Mortaş, Cumhuriyet Gazetesi'nden Murat Gülderen ve Yeni Şafak'tan Yılmaz Yıldız da sektörle ilgili yorumlarıyla katkıda bulundular.
Akşam
Topbaş: İstanbul’da çürük binalar yıkılacak
Topbaş: İstanbul’da çürük binalar yıkılacak
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş İstanbul’un kaçak ve çürük bina sorununu değerlendirdi: İşi çadıra bırakmayacak binalar yapmalıyız.
NTV yayınına katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’un deprem hazırlığını anlattı, çürük binaları yıkacaklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan’ın yeni düzenlemeyle kaçak ve çürük binaların yıkılacağını söylemesi üzerine bunun nasıl yapılabileceği tartışılmaya başlandı.
Radikal adımlar atıp İstanbul’daki çürük ve kaçak yapıları kamulaştıracaklarını, sağduyulu vatandaşların kamulaştırma bedeline razı olacağını söyleyen Topbaş, ‘Devlet kimseyi mağdur etmez’ dedi ve Başbakan’ın sözlerine katıldığını ifade etti.
Yıkım ve yeniden inşa projelerinin yüksek maliyet gerektirmediğini, aksine kendi maliyetini oluşturabileceğini söyleyen Başkan Kadir Topbaş, İstanbul depreminde çadırların nerelere kurulacağının belli olduğunun altını çizerek, yapılan yorumların maksatlı olduğunu öne sürdü.
Van depremi sonrasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kaçak yapılarla ilgili sözleri yeni bir tartışmayı da başlattı. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Başkanı Işık Gökkaya, İstanbul'da 3,5 milyon konutun yüzde 50'sinin kaçak olduğuna işaret ederek, Türkiye genelinde de konut stokunun yüzde 40-45'inin yenilenmesi gerektiğini belirtti. Gökkaya buna göre İstanbul'da 2 milyon konutun yenilenmesinin gerektiğini söyledi.
Erdoğan'ın, “kaçak yapılaşma konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile çalışma içine gireceklerini, iktidarı kaybetseler de bunu yapacaklarını” belirterek, “Artık şehirlerimizde kaçak yapı, gecekondu, bunlara yönelik gerekirse yetkiyi tamamen Bakanlığımıza alacağız ve bu tür binalarını değiştirmeyen, bunları yıkmayanlara sormadan kamulaştırmasını yapacak ve bu binaları biz yıkacağız” açıklamasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gökkaya, bu açıklamanın tamamen arkasında durabilecekleri ve GYODER olarak da sürekli vurgu yaptıkları bir konuşma olduğunu ifade etti.
Gökkaya, açıklamada kat mülkiyeti kanununun da yavaş yavaş ortadan kalkabileceğinin işaretlerinin verildiğini vurgulayarak, bu kanunun değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Bunun yanında imar haklarının transferinin de insanların yerlerinden ayrıldıktan sonra başka yerlere geçmesinde rahatlık sağlayacağını dile getiren Gökkaya, ayrıca imar haklarının menkulleştirilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
Yüzde 45'i sağlıksız
Türkiye'de 18 milyon konut stokunun yüzde 45'inin sağlıksız olduğuna işaret eden Gökkaya, 1999 öncesinde yapılan binaların en kısa sürede envanterinin çıkartılması gerektiğini kaydetti.
Daha önce 19 ilde başlatılan yapı denetiminin bu yılın başında 81 ile çıkarıldığını anımsatan Gökkaya, “Yapı denetiminin de hepsi yüzde 100 çok sağlıklı diye bir şey yok. Yapı denetimi mekanizmasını da değiştirmek lazım” dedi.
İstanbul'da 2 milyon konutun yenilenmesi gerekiyor
Türkiye genelinde bina stokunun yüzde 40-45 oranında yenilenmesi gerektiğini söyleyen Gökkaya, “İstanbul'da 3,5 milyon konut stokunun yüzde 50'si kaçak. İstanbul'da 2 milyon konutun yenilenmesi gerek” dedi.
Işık Gökkaya, bunun için değişik finansman modelleri oluşturulabileceğini, imar haklarının menkulleştirilmesinin sağlanabileceğini, yabancı fonlarla ilgili tahviller olabileceğini belirtti.
YENİ DEPREM ESKİSİNİ ARATIR!
Depremin 14'ncü yıldönümünde çok ciddi uyan geldi Yeni deprem eskisini aratır! Bu uyarı İnşaat Mühendisleri Odası Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar'dan geldi. Gürpınar; "Yeni bir deprem şimdiye kadar yaşananları aratır" dedi Hüsnü Gürpınar Sakarya İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar 17 Ağustos •Depreminin yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada deprem yorgunu çok katlı • binalar ve eski deprem yönetmeliğine göre* yapılan riskli binalara dikkat çekti. binalar oldurur Gürpınar; 1999 Depreminden önce yapılan ve yürürlükte bulunan 2007 DepremYönetmeliği'riin istediği şartları sağlamayan çok katlı binalarımız olası bir depremde can güvenliğimiz için tehlike arzetmektedir. İnsanları deprem öldürmez, binalar öldürür, gerçeğinden hareketle ilimizdeki mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor" dedi.
YENİ BİNALARIN YÜZDE 70'İ MEVZUATA AYKIRI
Binaların yüzde 70'i mevzuata aykırı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri İstanbul Şubesi bir basın açıklaması düzenledi. Şube Başkanı Cemal Gökçe, Marmara depreminin yol açtığı travmanın Van depremiyle tekrar gün yüzüne çıktığını anlatarak, bu travmanın kendisini unutturduğunu fakat her an ortaya çıkabileceğini kaydetti. Gökçe, yapılardaki denetimsizlikten de yakınarak, "Mühendislerin, mimarların ve kent plancılarının, planlama ve yapılaşma süreçlerinde daha çok, daha bilgili ve daha etkili olarakyer almaları gerekirken, yapısal yasa ve yönetmelik değişiklikleriyle sahte veya imzacı mühendisler çoğalmış, süreç denetimsizliğe mahkum edilmiştir" dedi. Cemal Gökçe 2011 İle 2013 yılları arasında inşaat Mühendisleri Odasına ulaşan yapı ruhsatı bilgilerini özetlerken; "1226 yapı ruhsatından 352'sinin incelenmesi tamamlanmış, bunlardan 265'inin sorunlu olduğu tesbit edilmiştir. Yani binaların yüzde yetmişi mevzuata aykırı inşa edilmiştir" ifadelerini kullandı.
Ağa'dan şok itiraf! Çıtırlarla keyif yapacağına, çürük bina yapma!
Ağa'dan şok itiraf! Çıtırlarla keyif yapacağına, çürük bina yapma!
İnşaat sektörünün önde gelen isimlerinden biri de Ali Ağaoğlu. Genç sevgilileri ile magazinel görüntüler vermekten çekinmeyen evli işadamı, şok itiraflarda bulundu.
20.08.09 16:50
Türk inşaat sektörünün önde gelen gruplarından Ağaoğlu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, 17 Ağustos depreminin 10. yıldönümü ertesinde İstanbul konut yapısına ilişkin şok açıklamalar yaptı.
Referans Gazetesi'nden Ayten Güvenkaya'ya konuşan Ağaoğlu, olası bir depremde uzmanların açıkladığı 50 bin binadan çok daha fazlasının yıkılacağını, can kaybının ise milyonları bulabileceğini belirtti. Ağaoğlu, "Avazım çıktığı kadar bağırıyorum. İstanbul konut inşaat sektörünü en iyi bilen isimlerden biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70'i deprem açısından güvenli değil. 1970'li yıllarda İstanbul'un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım. Kumları Marmara Denizi'nden demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa İstanbul'a ordu bile giremez, ölen şanslıdır" itirafında bulundu.
 
Herkes böyle çalışıyordu
O dönem Anadolu yakasında Bağdat Caddesi dahil olmak üzere çok sayıda inşaat yaptıklarını belirten Ağaoğlu, malzeme ve işçiliğin kaliteli olmadığına dikkat çekti. Ağaoğlu, şöyle devam etti:
"En lüks semtlerdeki o süslü püslü binalar için konuşuyorum; çoğu sadece tuğla üstünde duruyor, içleri gitmiş. 1970'li yıllar, sanayağ ve benzinin karneyle alındığı zamanlardı. İbrahim Tatlıses'in dediği gibi, Urfa'da Oxford vardı da okumadık mı? Yani o dönemde en iyi malzeme onlardı. Teknoloji yoktu, betonlar kürekle karıştırıldı. Sağdan sola en az beş kere karıştırılması gerekirdi. Beton işleri de Doğulu ekiplerin elindeydi. İşçilere laf da anlatamazdık. Bir kere çevirip bırakırlardı.
Yani kısaca kum kötü, malzeme kötü, işçilik kötü. Tüm firmalar böyle çalışıyordu. Belki karamsar bir tablo çiziyorum ama ilkokuldan bu yana işin içindeyim. İşin mutfağında yetişen biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70'i deprem açısından güvenli değil. Binalar resmen iman kuvveti ile ayakta duruyor. Binaların 17 Ağustos'ta nasıl karton gibi yıkıldığını unutmamak lazım."
 
Belediyelere yetki verilmeli
Deprem yüzünden büyük bir kayba uğramadan 15 senelik zaman diliminde binaların Kentsel Dönüşüm Yasası ile yeniden yapılandırılabileceğini vurgulayan Ağaoğlu, bununla birlikte yasanın ek düzenlemelere ihtiyacı olduğunu ifade etti. Kentsel Dönüşüm'ün işler durumda olmadığını, planlama yetkisindeki belirsizliğin halen sürdüğünü kaydeden Ağaoğlu, belediyelere daha aktif yetkiler verilmesi gerektiğini açıkladı.
Ağaoğlu, şöyle devam etti: "Yasada ek yönetmeliklerle belediyelere planlama yetkisi verilmesi gerekiyor. Bu konuya Bakanlık düzeyinde ilgili herkese ilettik, herkes aynı fikirde ancak kimse adım atmıyor. Herkeste rant korkusu var. Ancak biz inşaat şirketleri kişiye ranttan bahsetmiyoruz, bölgeye ranttan bahsediyoruz. Bundan İstanbul halkı kazanacak. TOKİ bunu başarıyla yapıyor ama bu işin altından tek başına kalkması mümkün değil. Özel sektör de bunu vatandaşla tek başına yapamıyor."
Türkiye'deki inşaat firmalarının sermaye, bilgi birikimi ve teknolojik açıdan dünya firmaları ile boy ölçüşebilecek bir yapıda olduğunu söyleyen Ağaoğlu, deprem yönetmeliğinden sonra inşaat sektörünün artık siyah ve beyaz kadar ayrıştığını kaydetti. Ağaoğlu, "Yönetmelik öncesi binalarda mühendislik ve mimarlık adına hiçbir şey yoktu. Kalfadan bozma müteahhitlik vardı" diye konuştu. 
 
 
Deniz kumu, taşıma sistemlerini çürütüyor
Ağaoğlu'nun İstanbul'daki binalarının yapımında kullanıldığını söylediği deniz kumunun, denizden çıktığı haliyle kullanılması mühendislik kurallarına aykırı. Bu kum, içinde balçık, midye kabuğu gibi organik maddeler barındırdığı ve tuzlu olduğu için beton içinde boşluk yaratıyor. Dolayısıyla deniz kumunun inşaatta kullanılabilmesi için çok iyi yıkanması ve kırma taşla karıştırılması gerekiyor. Deniz kumu sadece betona zarar vermiyor, içinde boşluk yarattığı ve suyu geçirdiği için beton içindeki demiri de çürütüp korozyona yol açıyor. Böylece binaların taşıma sistemleri de yok oluyor. İnşaat Mühendisleri Odası verilerine göre, İstanbul'da mühendislik hizmeti görmeden yapılan yapıların yüzde 70'i bu riski taşıyor. 
 
Büyüklüğü 7 ve üzeri olacak olası bir depremde İstanbul'un durumu
 
70 bin konut yerle bir olacak. 
70 ila 150 bin konut ağır hasar görecek. 
250 ila 300 bin üretim tesisi zarar görecek. 
70 ila 150 bin can kaybı, 150 ila 250 bin yaralı olacak. 
400 bin aile evsiz kalacak. 
70 milyar dolar maddi zarar meydana gelecek. 
 
Ağaoğlu'nun yeniden yapılandırma önerileri
 
Belediyeler'in kentsel dönüşümde planlayıcı ve organize edici durumda olması gerekiyor. 
Yönetmeliğe uygun olmayan binalar, komşu binalarla birleştirilip tek bir binada toplanabilir. 
İstanbul konutları yukarı doğru yükselir ama fiili yeşil alanlar yaratılır. 
Araçlar kapalı otoparka çekilir. Böylece hem yollar park alanı olmaktan kurtulur hem de binalar nitelikli hale gelir.
20 Kasım 2013 Çarşamba
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
17 Ağustos 2011 ÇARŞAMBA Resmî GazeteSayı : 28028
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME 
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ 
HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI 
KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE 
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN 
HÜKMÜNDE KARARNAME 
Karar Sayısı: KHK/648 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 
bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı 
Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 8/8/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. 
MADDE 1 – 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri 
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (ç) bentleri 
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (e) bendinde yer alan “özel ihtisas işleri hariç” ibaresinden sonra 
gelmek üzere “talepleri halinde” ibaresi eklenmiş, (ğ) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler 
eklenmiş ve mevcut bentler buna göre teselsül ettirilmiştir. 
“b) Çevrenin korunması, iyileştirilmesi ile çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik prensip ve politikalar 
tespit etmek, standart ve ölçütler geliştirmek, programlar hazırlamak; bu çerçevede eğitim, araştırma, 
projelendirme, eylem planları ve kirlilik haritalarını oluşturmak, bunların uygulama esaslarını tespit 
etmek ve izlemek, iklim değişikliği ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek.” 
“ç) Her tür ve ölçekteki fiziki planlara ve bunların uygulanmasına yönelik temel ilke, strateji ve 
standartları belirlemek ve bunların uygulanmasını sağlamak, Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen 
alanlar ile merkezi idarenin yetkisi içindeki kamu yatırımları, mülkiyeti kamuya ait arsa ve araziler 
üzerinde yapılacak her türlü yapı, milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak 
alanları, özel güvenlik bölgeleri, enerji ve telekomünikasyon tesislerine ilişkin etütleri, harita, her tür 
ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını ve değişikliklerini 
resen yapmak, yaptırmak, onaylamak ve başvuru tarihinden itibaren iki ay içinde yetkili idarelerce 
ruhsatlandırma yapılmaması halinde resen ruhsat ve yapı kullanma izni vermek.” 
“h) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya mülkiyeti Hazineye, kamu kurum veya 
kuruluşlarına ya da kişilere ait olan taşınmazlar üzerinde yapılacak yatırımlara ilişkin olarak ilgilileri 
tarafından hazırlanan veya hazırlattırılan ancak yetkili idarelerce üç ay içerisinde onaylanmayan etüt, 
harita, her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını ve 
değişikliklerini ilgili idarelerin başvurusu üzerine yapmak, yaptırmak, onaylamak ve başvuru 
tarihinden itibaren üç ay içinde yetkili idarelerce ruhsatlandırma yapılmaması halinde resen ruhsat ve 
yapı kullanma izni vermek. 
ı) Depreme karşı dayanıksız yapılar ile imar mevzuatına, plan, proje ve eklerine aykırı yapıların ve 
bunların bulunduğu alanların dönüşüm projelerini ve uygulamalarını yapmak veya yaptırmak.” 
MADDE 2 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan 
“dört” ibaresi “beş” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 3 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi 
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (f) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut 
bentler buna göre teselsül ettirilmiştir. 
“d) Altyapı Hizmetleri Genel Müdürlüğü.” 
“g) Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü.” 
MADDE 4 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) 
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş, mevcut bentler buna göre teselsül ettirilmiş ve 
(j) bendinde yer alan “kamu yatırımları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “mülkiyeti kamuya ait arsa 
ve araziler üzerinde yapılacak her türlü yapı,” ibaresi eklenmiştir. 
“e) 2 nci maddenin birinci fıkrasının (h) bendinde belirtilen konularla ilgili olarak 2985 sayılı Toplu 
Konut Kanununun ek 7 nci maddesi çerçevesinde uygulama yapmak veya yaptırmak, bu uygulamalara 
yönelik olarak kentsel dönüşüm, yenileme ve transfer alanları geliştirmek, bu alanların her ölçekteki 
imar planı ve imar uygulamalarını, kentsel tasarım projelerini yapmak, yaptırmak ve onaylamak, bu 
çerçevede paylı mülkiyetleri ayırmak, birleştirmek, arsa ve arazi düzenlemeleri yapmak, imar hakkı 
transfer etmek, kamulaştırma ve gerektiğinde usulüne uygun olarak acele kamulaştırma yoluna gitmek, 
yapı ruhsatı ve yapı kullanma izinlerini vermek ve kat mülkiyeti tesis ve tescilini sağlamak.” 
MADDE 5 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ğ), (ı), 
(j) ve (l) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (m) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler 
eklenmiş, mevcut bentler buna göre teselsül ettirilmiş ve (k) bendinde yer alan “ölçütleri belirlemek” 
ibaresinden sonra gelmek üzere “, uygulanmasını sağlamak” ibaresi eklenmiştir. 
“ğ) Yeraltı ve yerüstü sularının, denizlerin ve toprağın korunması, kirliliğin önlenmesi veya bertaraf 
edilmesi maksadıyla kirletici unsurlar ile kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne ilişkin usul ve esasları 
tespit etmek ve uygulamayı sağlamak, acil müdahale planları yapmak ve yaptırmak, çevrenin 
korunması maksadıyla uygun teknolojileri belirlemek ve bu maksatla kurulacak tesislerin vasıflarını 
tespit etmek ve bu çerçevede gerekli tedbirleri almak ve aldırmak.” 
“ı) Atıksu arıtma tesislerinin tasarım esaslarını ve kriterlerini belirlemek, onay işlemlerini yürütmek.” 
“j) İlgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde atıkların taşınması ile tehlikeli atıkların taşınma 
lisanslarına ilişkin esasları belirlemek, uygulanmasını sağlamak, izlemek, atık ve kimyasallarla 
kirlenmiş alanların mevcut kirlilik durumlarını tespit etmek, çevre ve insan sağlığına yönelik risklere 
ve kirlenmiş alanların iyileştirilmesine ilişkin çalışmaları yapmak ve yaptırmak.” 
“l) Ulusal çevre stratejisi ve eylem planlarını hazırlamak, yürütmek ve koordinasyonu sağlamak.” 
“n) Mahalli çevre kurullarının çalışmalarını takip etmek ve yönlendirmek. 
o) Yerleşik alanlarda bina ve sair yapılarda görüntü kirliliğine yol açan uygulamaları önleyici tedbirler 
almak.” 
MADDE 6 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b), (c) 
ve (i) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (ç), (d), (f), (ğ) ve (k) bentleri yürürlükten kaldırılmış, 
mevcut bentler buna göre teselsül ettirilmiş ve (ı) bendinde yer alan “, tespit ve kalite ölçütlerini” 
ibaresi “ve analiz ölçütlerini belirlemek,” şeklinde değiştirilmiştir. 
“b) Çevre kirliliğini önleme ve çevre kalitesini iyileştirmeye yönelik her türlü faaliyet ve tesisi 
izlemek, gerekli tedbirleri almak ve aldırmak, denetlemek, çevre izni ve lisansı vermek. c) Çevre kirliliğine neden olan faaliyet ve tesislerin emisyon, deşarj ve atıklar ile arıtma ve bertaraf 
sistemlerini izlemek ve denetlemek.” 
“i) Her türlü atık bertaraf tesisine lisans vermek, bunları izlemek ve denetlemek.” 
MADDE 7 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f), (g) 
ve (ğ) bentleri yürürlükten kaldırılmış ve aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan “(ç)” ibaresi “(c)” 
şeklinde değiştirilmiştir. 
MADDE 8 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesinin başlığı “Altyapı 
Hizmetleri Genel Müdürlüğü” şeklinde ve birinci fıkrasında yer alan “İmar ve Kentsel Altyapı Genel 
Müdürlüğünün” ibaresi “Altyapı Hizmetleri Genel Müdürlüğünün” şeklinde değiştirilmiş, aynı 
maddenin birinci fıkrasının (f) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (g) 
bendi (ğ) bendi olarak teselsül ettirilmiştir. 
“g) 2 nci maddenin birinci fıkrasının (ğ) bendi kapsamındaki uygulamalara ilişkin her türlü altyapı, 
katlı ve köprülü kavşak gibi yapıların proje ve uygulamalarını yapmak, yaptırmak, bu alanlarda mülk 
sahiplerinden altyapı katılım bedellerini tahsil etmeye dönük düzenlemeler yapmak.” 
MADDE 9 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesinin birinci fıkrasına (l) 
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler eklenmiş ve mevcut (m) bendi (o) bendi olarak 
teselsül ettirilmiştir. 
“m) Yapılarda kullanılacak malzemelerin kullanım amacına uygunluğuna dair esasları belirlemek, 
koordinasyon ve yetkilendirme çalışmalarını yürütmek, yapı malzemelerine ilişkin standartların 
hazırlanıp yayımlanmasını sağlamak. 
n) Yapı malzemelerinin üretim, satış, nakil ve kullanma safhalarında her türlü mekânda ve ortamda 
gözetim ve denetimini yapmak, yapı malzemesi numunelerinin test ve deneylerini ilgili standarda göre 
yapmak, yaptırmak ve laboratuvar altyapısını geliştirmek.” 
MADDE 10 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere 
aşağıdaki madde eklenmiştir. 
“Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü 
MADDE 13/A – (1) Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: 
a) Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, sulak alanlar ve benzeri koruma 
statüsü bulunan diğer alanların tescil, onay ve ilanına dair usul ve esasları belirlemek ve bu alanların 
sınırlarını tescil etmek. 
b) Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerinin tespit, tescil, onay, 
değişiklik ve ilanına dair usul ve esasları belirlemek ve bu alanların sınırlarını tespit ve tescil etmek, 
yönetmek ve yönetilmesini sağlamak. 
c) Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, 
özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların kullanma ve 
yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirlemek ve her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama 
imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak. 
ç) Tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların 
çakıştığı yerlerde koruma ve kullanma esaslarını ilgili bakanlıkların görüşünü alarak belirlemek ve bu 
alanların kısmen veya tamamen hangi idarelerce yönetileceğine karar vermek, her tür ve ölçekteki 
çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylamak. d) Orman alanları dışında yer alan korunması gerekli taşınmaz tabiat varlıkları, koruma alanları ve 
doğal sit alanlarının Bakanlıkça belirlenen ilke kararlarına, onaylanan planlara uygun olarak 
kullanılmak üzere tahsisini gerçekleştirmek, uygulamaların tahsis şartlarına uygun olarak 
gerçekleşmesini izlemek ve denetlemek. 
e) Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerine ilişkin olarak; hâlihazır 
haritaları aldırmak, gerekli görülen projeleri yapmak, yaptırmak ve onaylamak, her türlü araştırma ve 
inceleme yapmak, yaptırmak, izlemek, eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yürütmek, kullanım yasağı 
getirilen alanların kamulaştırma veya benzer yollarla kamunun eline geçirilmesini sağlamak, kontrol 
ve denetim yapmak, gerekli görülen alanların korunması ve kirliliğin önlenmesi amacıyla yatırım 
yapmak veya ilgili idarelerin yatırım projelerini desteklemek, bu alan ve bölgelerde Devletin hüküm 
ve tasarrufu altındaki yerlere ilişkin her türlü tasarrufta bulunmak, işletmek, işlettirmek ve kullanım 
izinlerini vermek, korunan alanlara ilişkin insan ve finansman kaynağı sağlamak. 
f) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. 
(2) Orman ve orman rejimine tabi olmayan yerlerde Orman ve Su İşleri Bakanlığınca tespit edilen 
veya ettirilen tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, sulak alanlar ve benzeri diğer 
koruma alanları ile Bakanlıkça tespit edilen doğal sit alanları, tabiat varlıkları ve bunların koruma 
alanlarının tescil ve ilanı Bakanın onayı ile yapılır. Ancak Bakanlıkça yapı yasağı önerilen tabiat 
varlıkları ve doğal sit alanları dahil orman rejimine tabi olmayan bütün koruma alanları Bakanlar 
Kurulu kararı ile tescil ve ilan edilir. Uygulama imar planı kararı ile yapı yasağı getirilen özel 
mülkiyete konu alanlara ilişkin arazi ve arsa düzenlemesi, trampa veya kamulaştırma işlemleri, bu 
alanların yönetimi ve işletmesini üstlenen kuruluşlarca veya Bakanlıkça gerçekleştirilir.” 
MADDE 11 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının 
birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“Yüksek Fen Kurulu, en az üçte iki çoğunluk ile toplanır ve toplantıya katılanların çoğunluğu ile karar 
alır; oyların eşitliği halinde, Başkanın taraf olduğu görüş çoğunlukta sayılır.” 
MADDE 12 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 25 inci maddesine aşağıdaki fıkra 
eklenmiştir. 
“(2) Bakanlık Müşavirleri, Bakanın uygun göreceği merkez veya taşra teşkilatına ait birimlerde 
çalıştırılabilir.” 
MADDE 13 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesine aşağıdaki fıkra 
eklenmiştir. 
“(2) Bakanlık, 2 nci maddenin birinci fıkrasının (i) bendinde belirtilen görevlerden bir kısmını veya 
tamamını, talepleri üzerine, yeterli teknik teşkilatı olduğu kabul edilen kamu kurum ve kuruluşlarına 
devredebilir.” 
MADDE 14 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 36 ncı maddesinden sonra gelmek üzere 
aşağıdaki madde eklenmiştir. 
“Sözleşmeli personel çalıştırılması 
MADDE 36/A – (1) 2 nci maddenin birinci fıkrasının (ğ) bendi kapsamında Bakanlar Kurulunca 
belirlenen projelerde, proje ve uygulama süresini aşmamak kaydıyla 657 sayılı Devlet Memurları 
Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına dair hükümlerine bağlı kalınmaksızın, 
özel bilgi ve ihtisas gerektiren konularda sözleşmeli personel çalıştırılabilir. Bu suretle 
çalıştırılacakların unvanı, sayısı, ücretleri ile diğer hususlar, Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak 
hizmet sözleşmesi esaslarına göre tespit edilir.” MADDE 15 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir. 
“EK MADDE 1 – (1) 19/10/1989 tarihli ve 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı 
Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı 
kapatılmıştır. 
(2) 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen iş ve işlemler, Bakan tarafından uygun 
görülen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının birimlerince yürütülür. 
(3) Bu Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığına ait her 
türlü taşınır, taşıt, araç, gereç ve malzeme, borç ve alacaklar, hak ve yükümlülükler, yazılı ve 
elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve dokümanlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına hiçbir işleme 
gerek kalmaksızın devredilmiş sayılır. Mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu 
altındaki taşınmazlardan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığına tahsis edilmiş olanlar hiçbir 
işleme gerek kalmaksızın tahsis amacında kullanılmak üzere Bakanlığa tahsis edilmiş sayılır. 
(4) Kapatılan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının harcamaları, 6091 sayılı 2011 Yılı Merkezi 
Yönetim Bütçe Kanununa istinaden Maliye Bakanlığınca yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, Özel 
Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının 2011 yılı bütçesinde yer alan ödeneklerden karşılanır. 
(5) Kapatılan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığında Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı, 
Başkan Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri ve Daire Başkanı kadrosunda bulunanlar, ekli (3) sayılı liste ile 
ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına, Özel Çevre Koruma Müdürü ve Özel Çevre Koruma 
Müdür Yardımcısı kadrolarında bulunanlar, bulundukları illerdeki Çevre ve Şehircilik İl 
Müdürlüğünün şube müdürü kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılır. Geçici 
3 üncü maddenin beşinci fıkrası hükümleri bunlar hakkında da uygulanır. Bu madde uyarınca ihdas 
edilen Bakanlık Müşaviri kadroları, herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek 
kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Bunlar dışında kalan personel, hiçbir işleme gerek kalmaksızın kadro 
ve pozisyonlarıyla birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilmiştir. Devredilen personele ait 
kadrolar, başka bir işleme gerek kalmaksızın devir tarihi itibarıyla ihdas edilerek 190 sayılı Kanun 
Hükmünde Kararnamenin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait bölümüne eklenmiş ve devredilen 
sözleşmeli pozisyonlar aynı Bakanlığa vize edilmiş sayılır.” 
MADDE 16 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2 nci maddesine aşağıdaki fıkralar 
eklenmiştir. 
“(7) Bu Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığa verilen görevlerle ilgili iş ve işlemlerden dolayı 
Çevre ve Orman Bakanlığınca taraf olunan işlem ve sözleşmelerde Bakanlık taraf olur ve Çevre ve 
Orman Bakanlığı leh ve aleyhine açılmış olan davalar ile başlatılmış olan takiplerde Bakanlık 
kendiliğinden taraf sıfatını kazanır. Söz konusu görevlere ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe 
girmesinden önce Çevre ve Orman Bakanlığınca yapılmış iş ve işlemler sebebiyle açılacak davalar 
Bakanlığa yöneltilir. Tabiat varlıkları ile ilgili iş ve işlemlerden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığının 
taraf olduğu işlem, sözleşme, dava ve takipler hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır. 
(8) Yedinci fıkrada belirtilenler hariç olmak üzere bu maddenin yayımı tarihinden önce, Çevre ve 
Orman Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığına ilişkin iş ve işlemler sebebiyle adı geçen 
Bakanlıkların leh ve aleyhine açılmış olan davalar ile başlatılmış takiplerde Çevre ve Orman 
Bakanlığınca tesis edilmiş işlemler için husumet Orman ve Su İşleri Bakanlığına; Bayındırlık ve İskan 
Bakanlığınca tesis edilmiş işlemlerde ise husumet Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yöneltilir.” 
MADDE 17 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. 
“Mevcut statülerin değerlendirilmesi GEÇİCİ MADDE 6 – (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, doğal sit alanı ve tabiat varlığı olarak 
tespit ve tescil edilmiş alan ve varlıklara ilişkin her türlü belge, bu alan ve varlıkların statülerinin 
yeniden değerlendirilmesi için en geç altı ay içinde Bakanlığa devredilir. Tabiat varlıkları ve doğal 
sitlerle ilgili yeni değerlendirme yapılıncaya kadar bu alanlara ilişkin olarak kültür ve tabiat 
varlıklarını koruma bölge kurullarınca alınmış kararlar geçerlidir. 
(2) Devir sürecinde arkeolojik, kentsel, tarihi sitlerin ve kültür varlıklarının bulunduğu alanların doğal 
sitler, tabiat varlıkları ile benzeri diğer koruma statüsünde bulunan alanlarla çakışması durumunda bu 
alanlara ilişkin konular mevcut doğal sit statüsü de gözönüne alınarak kültür varlıklarını koruma bölge 
kurullarınca değerlendirilir ve Kültür ve Turizm Bakanlığının talebi üzerine bu alanların adı geçen 
Bakanlıkça kısmen veya tamamen yönetilmesine Çevre ve Şehircilik Bakanı ile Kültür ve Turizm 
Bakanınca birlikte karar verilir. 
(3) Bakanlık tarafından konunun uzmanlarından oluşturulacak komisyonca yeniden tespit edilen 
statüler Çevre ve Şehircilik Bakanının onayı ile, yapı yasağı öngörülen statüler ise Bakanlar Kurulunca 
onaylandıktan sonra tescil edilir. Bu alanlar ve varlıklar yeni statüsüne, ören yerleri ise mevcut 
statüsüne uygun koruma-kullanma esaslarına göre yetkili idarelerce yönetilir. 
(4) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden önce ilan edilmiş olan milli parklar, tabiat 
parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları ve sulak alanlardaki kamuya ait alanların mevcut 
halleriyle yönetilmesine ve işletilmesine ilişkin iş ve işlemler, Bakanlıkça onaylanan her tür ve 
ölçekteki çevre düzeni planı ile nazım ve uygulama imar planı kararlarına uygun olarak Orman ve Su 
İşleri Bakanlığınca yürütülür.” 
MADDE 18 – 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin “Müsteşar 
Yardımcısı” başlıklı sütununa “Müsteşar Yardımcısı” sırası eklenmiş, “Hizmet Birimleri” başlıklı 
sütununun 5 inci sırası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, 7 nci sırasından sonra gelmek üzere aşağıdaki 
sıra eklenmiş ve mevcut sıralar buna göre teselsül ettirilmiştir. 
“5) Altyapı Hizmetleri Genel Müdürlüğü” 
“8) Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü” 
MADDE 19 – 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (II) 
sayılı cetvelin “B) ÖZEL BÜTÇELİ DİĞER İDARELER” bölümünde yer alan “31) Özel Çevre 
Koruma Kurumu Başkanlığı” sırası yürürlükten kaldırılmıştır. 
MADDE 20 – 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesinin 
birinci fıkrasında yer alan “Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı,” ve sekizinci fıkrasında yer alan 
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,” ibareleri yürürlükten kaldırılmıştır. 
MADDE 21 – 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) 
bendinin dördüncü cümlesi ve ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili 
idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir.” 
“Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir 
ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir.” 
MADDE 22 – 3194 sayılı Kanunun 27 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde 
değiştirilmiştir. 
“Köylerde yapılacak yapılar ve uyulacak esaslar MADDE 27 – Belediye ve mücavir alanlar dışında köylerin köy yerleşik alanlarında, civarında ve 
mezralarda yapılacak konut, entegre tesis niteliğinde olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve 
hayvancılık amaçlı yapılar ile köyde oturanların ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber, köy 
fırını, köy kahvesi, köy lokantası, tanıtım ve teşhir büfeleri ve köy halkı tarafından kurulan ve işletilen 
kooperatiflerin işletme binası gibi yapılar için yapı ruhsatı aranmaz. Ancak etüt ve projelerinin 
valilikçe incelenmesi, muhtarlıktan yazılı izin alınması ve bu yapıların yöresel doku ve mimari 
özelliklere, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun olması zorunludur. Etüt ve projelerin sorumluluğu 
müellifi olan mimar ve mühendislere aittir. Bu yapılar valilikçe ulusal adres bilgi sistemine ve 
kadastro planlarına işlenir. Köy yerleşik alan sınırları dışında kalan ve entegre tesis niteliğinde 
olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve hayvancılık amaçlı yapıların yapı ruhsatı alınarak inşa 
edilmesi zorunludur. Tarım ve hayvancılık amaçlı yapıların denetimine yönelik fenni mesuliyet 28 inci 
madde hükümlerine göre mimar ve mühendislerce üstlenilir. 
Onaylı üst kademe planlarda aksine hüküm bulunmadığı hallerde köy yerleşik alan sınırları içinde, 
jeolojik açıdan üzerinde yapı yapılmasında sakınca bulunan alanlar ile köyün ana yolları ve 
genişlikleri, hâlihazır harita veya kadastro paftaları üzerinde il özel idarelerince belirlenir. Belirlenen 
yollar, ifraz ve tevhit suretiyle uygulama imar planı kararı aranmaksızın kamu yararı kararı alınarak 
oluşturulur. 
Köy yerleşik alan sınırı içerisinde, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı 
Kanunu hükümleri uygulanmaz. 
Köy yerleşik alan sınırlarının parselleri bölmesi durumunda yerleşik alan sınırı 5403 sayılı Kanun 
hükümlerine tabi olmaksızın ifraz hattı olarak kabul edilir. 
İl çevre düzeni planında açıkça belirtilmediği takdirde, ihtiyaç duyulması halinde, köyün gelişme 
potansiyeli ve gelişme düzeyi de dikkate alınarak köy yerleşik alan sınırları ve özel kanunlara ilişkin 
hükümler saklı kalmak kaydıyla bu alanlarda yapılaşma kararı ve ifraz şartları belediye sınırı il sınırı 
olan yerlerde büyükşehir belediye meclisi, diğer yerlerde il genel meclisi kararı ile belirlenir. Tespitler 
kadastro paftasına işlenerek tapu sicilinde belirtilir. İhtiyaç duyulması halinde mevcut köy yerleşik 
alan sınırları il genel meclislerince yeniden belirlenebilir. 
İmar planı olmayan köy yerleşik alanı sınırları içerisinde köyün ihtiyacına yönelik olarak ilk ve orta 
öğretim tesisi, ibadet yeri, sağlık tesisi, güvenlik tesisi gibi yapılar için imar planı şartı aranmaz. 
Ancak yer seçimi, valilikçe oluşturulan bir komisyonca hâlihazır harita veya kadastro paftaları 
üzerinde kesin sınırları ile belirlenir. Bu yapı ve tesislere uygulama projelerine göre ilgili yatırımcı 
kamu kurum ve kuruluşu adına yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni verilir. 
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin hususlar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.” 
MADDE 23 – 3194 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. 
“EK MADDE 4 – Mera, yaylak ve kışlakların geleneksel kullanım amacıyla geçici yerleşme yeri 
olarak uygun görülen kısımları valilikçe bu amaçla kurulacak bir komisyon tarafından tespit edilir. Bu 
yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek tapuda Hazine adına tescilleri yapılır. Bu 
taşınmazlar, bu madde kapsamında kullanılmak ve değerlendirilmek üzere, belediye ve mücavir alan 
sınırları içinde kalanlar ilgili belediyelerine, diğer alanlarda kalanlar ise il özel idarelerine veya özel 
kanunlarla belirlenen ilgili idarelere tahsis edilir. Özel kanunlar kapsamı dışında kalan alanlarda 
belediyesince veya il özel idaresince geçici yerleşme alanının vaziyet planı ve yapılaşma şartları 
hazırlanır ve onaylanır. Bu taşınmazlardan kamu hizmetleri için gerekli olanların dışındakiler, il özel 
idaresince veya belediyesince ve özel kanunlarla belirlenmiş alanlarda ilgili idarece kadastro verileri 
işlenmiş hâlihazır haritalar üzerine yapılmış vaziyet planına veya onaylı imar planına uygun olarak 
talep sahiplerine bedeli karşılığında yirmidokuz yıla kadar tahsis edilebilir. Bu yerlerde umumi ve 
kamusal yapılar hariç, inşa edilecek yapıların kat adedi bodrum hariç olmak üzere ikiyi, yapı inşaat 
alanı 200 metrekareyi geçemez. Bu yapıların yöresel mimariye uygun ve yöresel malzeme kullanılmak suretiyle yapılması zorunludur. Bu fıkranın uygulanmasına, bu fıkra kapsamında tahsis edilecek mera, 
yaylak ve kışlakların il genelindeki toplam mera, yaylak ve kışlakların binde beşini geçmemek üzere 
oranının belirlenmesine, bu yerlerin kiralanmak ve irtifak hakkı tesis edilmek suretiyle tahsisine, tahsis 
sürelerine, tahsis bedellerine, tahsil edilen bedellerin kullanım şekline, tahsis süresinin sona ermesine, 
komisyonun teşkiline ve diğer konulara ilişkin esas ve usuller, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, 
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Kültür ve Turizm 
Bakanlığının uygun görüşleri alınarak Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir. 
Mera, yaylak ve kışlakların 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca ilan 
edilen turizm merkezleri ile kültür ve turizm gelişim bölgeleri kapsamında kalan kısımları, ot bedeli 
alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek tapuda Hazine adına tescil edilir ve bu yerler, 2634 sayılı 
Kanun çerçevesinde kullanılmak ve değerlendirilmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis 
edilir.” 
MADDE 24 – 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin 
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“Bu Kanun; 
a) 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27 nci 
maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar, 
b) Bodrum katı dışında en çok iki katlı ve yapı inşaat alanı toplam 200 metrekareyi geçmeyen müstakil 
yapılar, 
c) Entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler, 
d) Köy yerleşik alanlarında, belediye ve mücavir alan sınırları içinde olmayan iskân dışı alanlarda ve 
nüfusu 5000’in altında olan belediyelerin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bodrum katı ve çatı 
arası dışında en çok iki katlı ve yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam 
inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen konut yapıları ile bunların kömürlük, otopark, depo gibi 
müştemilatı, 
hariç olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak 
yapıların denetimini kapsar. Ruhsata tabi olup, bu Kanun hükümlerine tabi olmayan yapılarda 
denetime yönelik fenni mesuliyet 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı ve 28 inci maddelerine göre 
mimar ve mühendislerce üstlenilir. Birden fazla müstakil yapının bulunduğu parsellerde, bütün 
yapıların toplam yapı inşaat alanının 200 metrekareyi geçmesi halinde de bu Kanun uygulanır. 
Yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 metrekareyi 
geçmeyen yapılarda geçici yapı müteahhidi yetki belgesi almak ve mimar veya mühendis unvanlı 
şantiye şefi bulundurmak, yapı müteahhitliğine ilişkin bütün sorumlulukları üstlenmek şartıyla parsel 
maliki kendi yapısını inşa edebilir. Ancak bu yapılarda da mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi 
bulundurulması zorunludur. Parsel malikinin veya hissedarlardan birinin mimar veya mühendis olması 
halinde ayrıca şantiye şefi aranmaz.” 
MADDE 25 – 4708 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrası ve 7 nci maddesi yürürlükten 
kaldırılmıştır. 
MADDE 26 – 4708 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde 
değiştirilmiştir. 
“Yapı denetim komisyonları ve görevleri 
MADDE 4 – Bu Kanunun uygulanması ile ilgili Bakanlık iş ve işlemlerinin yürütülmesini sağlamak 
üzere, Bakanlık merkezinde Merkez Yapı Denetim Komisyonu ve illerde İl Yapı Denetim Komisyonları kurulur. İl Yapı Denetim Komisyonları, yapı denetim kuruluşlarına izin belgesi 
verilmesi hariç Kanunda belirtilen diğer görevleri yapar. 
Merkez Yapı Denetim Komisyonu, konu ile ilgili Bakanlık personeli arasından, biri başkan olmak 
üzere Bakanlıkça görevlendirilecek toplam yedi üyeden oluşur ve Bakanlıkça uygun görülen birimin 
bünyesinde faaliyetlerini yürütür. Bakanlık; gerek görülen konular hakkında çalışmada bulunmak 
üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile meslek ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini 
Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde Komisyonda 
görevlendirebilir. 
İl Yapı Denetim Komisyonu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün teklifi üzerine, biri başkan olmak 
üzere Merkez Yapı Denetim Komisyonunca görevlendirilecek toplam beş üyeden oluşur.” 
MADDE 27 – 4708 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin dördüncü ve yedinci fıkraları yürürlükten 
kaldırılmış, beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“Yapı denetimi hizmeti için yapı denetim kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli, yapı denetimi hizmet 
sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı yaklaşık maliyetinin % 1,5’inden az olamaz. Hizmet bedeli 
oranı, yapım süresi iki yılı aşan iş için yıllık % 5 artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan işler 
için yıllık % 5 azaltılır. Bu bedele, katma değer vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep 
edilen ve taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve imalâtlar konusunda yapı müteahhidince 
yaptırılacak olan laboratuvar deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim kuruluşu, yapı 
sahibinden başka bir ad altında, ayrıca hiçbir bedel talebinde bulunamaz. 
Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak 
üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan 
tutarların % 1’i ruhsatı veren idarenin, % 1’i Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin 
hesabına aktarılır.” 
MADDE 28 – 4708 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“İlgili idarelerin bu Kanunda belirtilen hususlara ilişkin görevleri ile çalışma usul ve esasları; yapı 
denetim kuruluşları ve şubelerinin sınıflandırılması, kuruluşlar arasında adaletli iş dağılımını temin 
etmek üzere bir ilde faaliyet gösterebilecek olan yapı denetim kuruluşu sayısının belirlenmesi ile 
kuruluş safhasında sahip olunması gereken asgarî nitelikler; yapı denetim kuruluşları ve laboratuvar 
kuruluşlarının görevleri ile çalışma usul ve esasları; denetçi belgesi verilmesine ilişkin usul ve esaslar 
ile yapı denetim ve laboratuvar kuruluşlarında görev alacak personelde aranacak nitelik, tecrübe ve 
bunların istihdam şartları ile görev ve sorumlulukları; diğer yapı sorumlularının nitelikleri, görevleri 
ile çalışma usul ve esasları; Merkez ve İl Yapı Denetim Komisyonunun görevleri ile çalışma usul ve 
esasları; yapı denetimi hizmet sözleşmesinin esasları, asgarî hizmet bedelinin belirlenmesi ve hizmet 
bedelinin ödenmesi, bu Kanun uyarınca denetlenerek inşa edilen yapılara sertifika verilmesi ve 
düzenlenecek meslek içi eğitimlere ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle 
düzenlenir.” 
MADDE 29 – 29/6/2011 tarihli ve 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri 
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “üç” ibaresi 
“dört” şeklinde değiştirilmiş ve aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin “Müsteşar 
Yardımcısı” başlıklı sütununa “Müsteşar Yardımcısı” sırası eklenmiştir. 
MADDE 30 – 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) 
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (g) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve 
mevcut (ğ) bendi (h) bendi olarak teselsül ettirilmiştir. “a) Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları ve sulak alanların tespiti, 
bunlardan Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca tescil edilenlerin korunması, geliştirilmesi, tanıtılması, 
yönetilmesi, işletilmesi ve işlettirilmesi ile ilgili işleri yürütmek ve denetlemek.” 
“ğ) Orman ve orman rejimine tabi yerlerde tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanları ile sulak 
alanları ve benzeri koruma alanlarının tescil ve ilanını yapmak.” 
MADDE 31 – 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) 
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler eklenmiş ve mevcut (h) bendi (i) bendi olarak teselsül 
ettirilmiştir. 
“h) Su kirliliği açısından hassas alanları ve nitrata duyarlı hassas alanları tespit etmek ve izlemek. 
ı) İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisi ile ilgili çalışmalar yapmak.” 
MADDE 32 – 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 19 uncu maddesine aşağıdaki fıkra 
eklenmiştir. 
“(2) Bakanlık Müşavirleri, Bakanın uygun göreceği merkez veya taşra teşkilatına ait birimlerde 
çalıştırılabilir.” 
MADDE 33 – 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Millî Parklar Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki 
şekilde değiştirilmiştir. 
“MADDE 3 – Orman ve Su İşleri Bakanlığınca millî park karakterine sahip olduğu tespit edilen 
alanlar, Millî Savunma Bakanlığının olumlu görüşü, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ve Kültür ve 
Turizm Bakanlığı ile diğer ilgili bakanlıkların görüşü de alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 
teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile millî park olarak belirlenir. 
Orman ve orman rejimine tabi yerlerde tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanları Orman ve Su 
İşleri Bakanının onayı ile belirlenir. 
Orman ve orman rejimi dışında kalan yerlerde tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanı 
belirlenmesine veya Orman ve Su İşleri Bakanlığınca belirlenmiş olanların işlemlerinin tamamlanması 
için gerekli yerlerin orman rejimine alınmasına ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Çevre ve Şehircilik 
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karar verilir ve bu alanlar Çevre ve Şehircilik 
Bakanlığınca tescil edilir.” 
MADDE 34 – 2873 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin başlığı “İşletme:”, ikinci fıkrasında yer alan 
“İmar ve İskan Bakanlığının” ibaresi “Çevre ve Şehircilik Bakanlığının”, üçüncü fıkrasında yer alan 
“planlar” ibaresi “projeler” ve dördüncü fıkrasında yer alan “Tarım ve Orman Bakanlığının” ibaresi 
“Çevre ve Şehircilik ile Orman ve Su İşleri Bakanlıklarının” şeklinde değiştirilmiştir. 
MADDE 35 – 2873 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında, 5 inci 
maddesinin birinci fıkrasında, 7 nci maddesinin birinci fıkrasında, 8 inci maddesinin birinci fıkrasında, 
9 uncu maddesinin birinci fıkrasında, 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında, 12 nci maddesinin birinci 
fıkrasında, 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında ve 22 nci 
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Tarım ve Orman Bakanlığınca” ibareleri “Orman 
ve Su İşleri Bakanlığınca” şeklinde değiştirilmiştir. 
MADDE 36 – 2873 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “hazırlanacak planın” 
ibaresi “onaylı uygulama imar planına göre hazırlanacak projelerin” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 37 – 2873 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ve 9 uncu 
maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Tarım ve Orman Bakanlığının” ibaresi “Orman ve Su İşleri 
Bakanlığının” şeklinde değiştirilmiştir. 
MADDE 38 – 2873 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Çevre ve Orman 
Bakanlığı” ibaresi “Orman ve Su İşleri Bakanlığı” şeklinde değiştirilmiştir. 
MADDE 39 – 2873 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “İmar 
ve İskan” ibaresi “Çevre ve Şehircilik” şeklinde değiştirilmiştir. 
MADDE 40 – 13/12/1983 tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 
Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi ve ikinci fıkrası 
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“r) Bakanlar Kurulunca uygulama usul ve esasları belirlenen projeler kapsamında; Hazinenin özel 
mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazları geliştirmek, 
değerlendirmek, kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazları satın almak, trampa etmek, kamulaştırma 
ve toplulaştırma yapmak. 
Birinci fıkranın (r) bendi kapsamındaki tüm taşınmazlara ilişkin her tür ve ölçekteki etüt, harita, plan, 
imar planları, imar plan tadilatları ve imar uygulamaları Bakanlığın talebi üzerine Çevre ve Şehircilik 
Bakanlığınca yapılır ve onaylanarak yürürlüğe konulur.” 
MADDE 41 – 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda yer 
alan “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu” ibareleri “Kültür Varlıklarını Koruma 
Yüksek Kurulu” şeklinde ve “kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulu” ile “Kültür ve Tabiat 
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu” ibareleri “Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu” şeklinde 
değiştirilmiş ve aynı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine aşağıdaki alt bentler 
eklenmiştir. 
“(13) “Doğal (tabii) sit”; jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere 
sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır. 
(14) “Taşınır tabiat varlıkları”; jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü 
özelliklere sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli taşınır tabii 
değerlerdir. 
(15) “Sokak sağlıklaştırma proje ve uygulamaları”; kentsel sit alanları ve koruma alanlarında, 
korunması gerekli taşınmaz kültür varlıkları ile sokaktaki diğer yapıların özgün sokak dokusunu 
tanımlayan tüm öğelerle birlikte korunması ve belgelenmesine yönelik rölöve, restitüsyon, 
restorasyon, kentsel tasarım projeleri ile mühendislik dallarında yapılması gereken her türlü proje ve 
bunların uygulamalarıdır. 
(16) “Etkileşim-geçiş sahası”; korunması gerekli kültür varlıklarını ve sit alanlarını doğrudan 
etkileyen, sit bölgeleriyle bütünlük gösteren, daha önceden sit sınırları içindeyken sit sınırları dışına 
çıkarılmış veya sit sınırları dışında tutulmuş korunacak sokak, meydan, yapı grupları ve benzerlerinin 
yer aldığı, sit bölgeleri arasında kalmış, sitleri doğrudan etkileyen veya koruma amaçlı imar 
planlarının hazırlanma aşamasında gözönünde bulundurulması gereken alanlardır.” 
MADDE 42 – 2863 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (a) fıkrasının birinci paragrafında yer alan 
“etkileşim çevresine ilişkin” ibaresi “etkileşim-geçiş sahası” şeklinde, ikinci, üçüncü, beşinci, 
sekizinci ve dokuzuncu paragrafları aşağıdaki şekilde, (c) fıkrasının sekizinci paragrafında yer alan 
“Bayındırlık ve İskân” ibaresi “Çevre ve Şehircilik” şeklinde değiştirilmiştir. “Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, koruma bölge kurulu tarafından üç ay içinde geçiş 
dönemi koruma esasları ve kullanma şartları belirlenir. Belediyeler, valilikler ve ilgili kurumlar söz 
konusu alanda üç yıl içinde koruma amaçlı imar planı hazırlatıp incelenmek ve sonuçlandırılmak üzere 
koruma bölge kuruluna vermek zorundadır. Üç yıllık süre içinde zorunlu nedenlerle plan yapılamadığı 
takdirde koruma bölge kurulunca gerekçeli olarak bu süre uzatılabilir. Uzatılan süre içerisinde geçiş 
dönemi koruma esasları ve kullanma şartları uygulanır. 
Sit alanlarına ilişkin tüm ölçeklerde yapılmış; koruma bölge kurullarının uygun görüşü alınarak 
yürürlüğe giren planların yargı kararları ile uygulamasının durdurulması veya iptal edilmesi halinde 
ilgili koruma bölge kurulunca geçiş dönemi yapılanma şartları yeniden belirlenir.” 
“İlgili idareler, koruma amaçlı imar planını en geç iki ay içinde görüşür ve varsa değişmesini istediği 
hususları koruma bölge kuruluna bildirir. Koruma bölge kurulunda bu hususlar değerlendirilir ve kurul 
tarafından uygun görülen haliyle planlar ilgili idarelere onaylanmak üzere gönderilir. Planlar koruma 
bölge kurulunun uygun gördüğü şekliyle ilgili idarelerce altmış gün içinde onaylanmak zorundadır. Bu 
süre içinde görüşülmeyen ya da onaylanmayan planlar kesinleşerek yürürlüğe girer. Koruma amaçlı 
imar planının yürürlüğe girmesiyle geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları ayrıca karar 
almaya gerek kalmadan ortadan kalkar.” 
“Koruma amaçlı imar planları, müellifi şehir plancısı olmak üzere alanın konumu, sit statüsü ve 
özellikleri gözönünde bulundurularak ilgili meslek gruplarından Bakanlıkça belirlenecek uzmanlar 
tarafından hazırlanır. 
Koruma amaçlı imar planları ve çevre düzenleme projelerinin hazırlanması, gösterimi, uygulanması, 
denetimi, koruma amaçlı imar planı değişiklikleri, plan müellifleri ile planlama ekibinin niteliği ve 
yeterliliği ile görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esaslar, Bakanlıkça hazırlanan 
yönetmelikle belirlenir.” 
MADDE 43 – 2863 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. 
“Sokak sağlıklaştırma proje ve uygulamalarına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan 
yönetmelikle belirlenir.” 
MADDE 44 – 2863 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Kültür ve Turizm 
Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü” ibaresi “Kültür ve Turizm Bakanlığı” şeklinde 
değiştirilmiştir. 
MADDE 45 – 2863 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş, 
üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“d) Bakanlıklarca Koruma Yüksek Kurulunda görüşülmesi talebiyle gönderilen ve gündeme alınan 
konularda karar vermek. 
Mahalli idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşları Koruma Yüksek Kurulunda görüşülmesini 
istedikleri hususları bağlı, ilgili veya ilişkili oldukları bakanlıklar aracılığıyla bildirir. Koruma Yüksek 
Kurulunca karar verilen konular ilgili koruma bölge kurulunca tekrar görüşülmez. 
Koruma Yüksek Kurulunun gündemi Bakanlıkça belirlenir. Gündemin belirlenmesini müteakip 
Koruma Yüksek Kurulu toplantıya çağırılır. Toplantı sayısına bir sınırlama getirilmez. Koruma 
Yüksek Kurulu salt çoğunlukla toplanır, toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile karar verir.” 
MADDE 46 – 2863 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (4), (5), (6) ve (9) numaralı 
bentleri ile üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“(4) Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü, (5) Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü, 
(6) Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ilgili Genel Müdürü,” 
“(9) Koruma bölge kurulları üyelerinden Bakanlıkça seçilecek altı üye,” 
“Koruma Yüksek Kurulunun başkanı, Bakanlık Müsteşarıdır. Bakan, gerekli gördüğü takdirde Kurula 
başkanlık eder, ancak oy kullanmaz. 
Müsteşar bulunmadığı zaman görevlendireceği Müsteşar Yardımcısı Kurula başkanlık eder.” 
MADDE 47 – 2863 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan “ve 
Yükseköğretim Kurulunca” ibareleri yürürlükten kaldırılmıştır. 
MADDE 48 – 2863 sayılı Kanunun 57 nci maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki 
şekilde değiştirilmiş ve aynı maddenin yedinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra 
eklenmiştir. 
“Ancak karar yeter sayısı dörtten az olamaz.” 
“Koruma, Uygulama ve Denetim Bürosu kurulmamış yerlerde taşınmaz kültür varlıkları, bunların 
koruma alanları ve sit alanlarında, 3194 sayılı İmar Kanununun 21 inci maddesi kapsamına giren 
ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamiratlar koruma bölge kurulu müdürlüğünün izin ve denetiminde 
yapılır.” 
MADDE 49 – 2863 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “beş” 
ibaresi “yedi” şeklinde değiştirilmiş, aynı fıkranın (b) bendi yürürlükten kaldırılmış ve üçüncü fıkrası 
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“Koruma bölge kurulunun gündemiyle ilgili meslek odaları, koruma bölge kurulu müdürlüğünün 
davetiyle toplantılara gözlemci olarak katılabilir.” 
MADDE 50 – 2863 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde 
değiştirilmiştir. 
“Koruma bölge kurullarınca alınan kararlara kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce 
yapılan itirazlar, Bakanlıkça değerlendirilerek gerekli görüldüğü takdirde Koruma Yüksek Kurulu 
gündemine alınır. 
Bu itirazlar, Koruma Yüksek Kurulunca incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Koruma 
Yüksek Kurulunda görüşülen itiraz konuları ayrıca koruma bölge kurulu gündemine alınmaz. Koruma 
Yüksek Kuruluna yapılacak itirazlarla ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle 
belirlenir.” 
MADDE 51 – 2863 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. 
“EK MADDE 4 – Taşınır tabiat varlıkları hariç tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin 
koruma alanları ile ilgili olarak bu Kanunda öngörülen iş, işlem ve kararlar bakımından görevli ve 
yetkili bakanlık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır. 
Tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili hususlarda karar almak 
ve bu Kanunda öngörülen diğer iş ve işlemlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yardımcı olmak 
üzere; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı merkez teşkilatı bünyesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 
Müsteşarının veya ilgili Müsteşar Yardımcısının başkanlığında, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel 
Müdürü, söz konusu varlıkların ve alanların özelliklerine göre konusunda uzmanlaşmış biolog, peyzaj mimarı, ziraat, çevre, orman ve su ürünleri mühendisleri ve hukukçular ile Çevre ve Şehircilik 
Bakanlığınca uygun görülecek uzmanlardan Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve 
taşrada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı temsilcisinin başkanlığında, aynı meslek alanlarından yeterli 
sayıda uzmanın katılması suretiyle yeteri kadar Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu teşkil 
edilir. Bu komisyonların iş, işlem ve kararları konusunda, bu Kanunun Koruma Yüksek Kurulu ve 
koruma bölge kurulları ile ilgili hükümleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca alınan ilke kararları 
çerçevesinde kıyasen uygulanır. 
Bu Kanunda Koruma Yüksek Kurulunca alınması öngörülen kararlar, tabiat varlıkları, doğal sit 
alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Merkez Komisyonunca, koruma bölge 
kurullarınca alınması öngörülen kararlar koruma bölge komisyonlarınca alınır ve Çevre ve Şehircilik 
Bakanlığının onayıyla yürürlüğe konulur. 
Bu Kanunda ve diğer mevzuatta tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları 
bakımından Koruma Yüksek Kuruluna ve koruma bölge kurullarına yapılan atıflar ilgisine göre 
Koruma Merkez Komisyonuna ve koruma bölge komisyonlarına yapılmış sayılır ve ilgili maddelerde 
geçen Koruma Yüksek Kurulundan Koruma Merkez Komisyonu ve koruma bölge kurullarından 
koruma bölge komisyonları anlaşılır. 
Tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili iş, işlem ve kararlara 
ilişkin usul ve esaslar ile bu konularda görev yapacak komisyonların teşkili, çalışma usul ve esasları 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle düzenlenir.” 
MADDE 52 – 2863 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir. 
“GEÇİCİ MADDE 9 – Tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili 
olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanması öngörülen yönetmelikler yürürlüğe girinceye 
kadar, bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce yürürlüğe girmiş olan yönetmeliklerin bu Kanun 
Hükmünde Kararnameye aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilir. 
GEÇİCİ MADDE 10 – Koruma bölge kurullarının mevcut üyelerinin görevleri bu maddenin yürürlüğe 
girdiği tarihte sona erer.” 
MADDE 53 – 16/4/2003 tarihli ve 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri 
Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “2863 sayılı Kültür ve 
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” ibaresi “21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kanun” şeklinde 
değiştirilmiş ve aynı Kanunda yer alan “ve tabiat” ibareleri ile “ve Tabiat” ibareleri yürürlükten 
kaldırılmıştır. 
MADDE 54 – 31/10/1985 tarihli ve 3234 sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri 
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 19 uncu 
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (ç) 
bendi (d) bendi olarak teselsül ettirilmiştir. 
“ç) Orman Harita ve Uzaktan Algılama Dairesi Başkanlığı,” 
MADDE 55 – 3234 sayılı Kanuna 22 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde 
eklenmiştir. 
“Orman Harita ve Uzaktan Algılama Dairesi Başkanlığı 
MADDE 22/A – Orman Harita ve Uzaktan Algılama Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır: 
a) Genel Müdürlüğün, uydu görüntüleri, hava ve yer fotoğrafları, harita ve koordinat bilgilerine ilişkin 
işlemlerini yapmak ve yaptırmak, b) Coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama ile ilgili faaliyetleri yürütmek, 
c) Ormancılıkla ilgili haritaların hazırlanmasına ilişkin iş ve işlemleri yapmak veya yaptırmak, 
ç) Genel Müdürlükçe verilecek benzeri görevleri yapmak.” 
MADDE 56 – 3234 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. 
“GEÇİCİ MADDE 6 – 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Orman Genel Müdürlüğüne 
verilen görevlerle ilgili iş ve işlemlerden dolayı Çevre ve Orman Bakanlığınca taraf olunan işlem ve 
sözleşmelerde Orman Genel Müdürlüğü taraf olur ve Çevre ve Orman Bakanlığı leh ve aleyhine 
açılmış olan davalar ile başlatılmış olan takiplerde adı geçen Genel Müdürlük kendiliğinden taraf 
sıfatını kazanır. Söz konusu görevlere ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce Çevre 
ve Orman Bakanlığınca yapılmış iş ve işlemler sebebiyle açılacak davalar Orman Genel Müdürlüğüne 
yöneltilir. 
Çevre ve Orman Bakanlığından Orman Genel Müdürlüğüne devredilen görev ve hizmetlere ilişkin 
dava ve icra takip dosyaları Maliye Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğünce müştereken 
belirlenecek esaslara göre bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir 
yıl içinde adı geçen Genel Müdürlüğe devredilir. Bu şekilde devredilen dava ve icra takipleri ile ilgili 
olarak devir tarihine kadar yapılmış her türlü işlem ilgili idareler adına yapılmış sayılır.” 
MADDE 57 – 3234 sayılı Kanunun eki (1) sayılı cetvel ekteki şekilde değiştirilmiştir. 
MADDE 58 – 26/1/2011 tarihli ve 6107 sayılı İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 3 
üncü maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir. 
“h) Bakanlık tarafından talep edilen özel projeler ve kentsel altyapı projeleri ile yapım işlerini yapar 
veya yaptırır. 
ı) Bankaya kaynak temin etmek üzere, proje kaynağı için herhangi bir borç ve şartlı yükümlülük altına 
girmemek kaydıyla kâr amaçlı gayrimenkul yatırım projeleri ile uygulamalar yapar veya yaptırır.” 
MADDE 59 – 6107 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde 
değiştirilmiştir. 
“(1) Yönetim Kurulu, Genel Kurula karşı sorumlu karar organıdır. Yönetim Kurulu Genel Müdür dahil 
yedi üyeden oluşur. 
(2) Yönetim Kurulunun dört üyesi Bakanlık tarafından atanır; iki üyesi de belediyeleri ve il özel 
idarelerini temsil etmek üzere Genel Kurula katılan belediye başkanları ve il özel idare temsilcileri 
arasından İçişleri Bakanlığı tarafından önerilen iki kat aday arasından Genel Kurul tarafından seçilir. 
Yönetim Kurulu yemin törenini izleyen ilk toplantıda, aralarından birer üyeyi başkan ve başkan vekili 
olarak seçer.” 
MADDE 60 – 6107 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki 
şekilde değiştirilmiştir. 
“Genel Müdür, Bakanın teklifi üzerine Başbakan tarafından atanır.” 
MADDE 61 – 2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun ek 3 üncü maddesinin ikinci 
fıkrasında yer alan “müşterek kararname ile,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Başkan Yardımcıları 
Başkanlığın bağlı bulunduğu Bakan tarafından,” ibaresi eklenmiştir. MADDE 62 – Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde 
Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve 
Orman Genel Müdürlüğü bölümlerinden çıkarılmış ve ekli (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas 
edilerek aynı cetvelin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Orman ve Su İşleri 
Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğüne ait bölümlerine eklenmiştir. 
Bu Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında 
kullanılmak üzere ihdas edilen ikiyüze kadar kadroya, 6091 sayılı 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe 
Kanunundaki sınırlamalara tabi olmadan açıktan ve naklen atama yapılabilir. 
MADDE 63 – Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer. 
MADDE 64 – Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 
Abdullah GÜL 
CUMHURBAŞKANI 
 
Riskli alanlar nasıl belirlenir?
Riskli alanlar nasıl belirlenir?
 
Riskli alanlar,  zemin yapısı ya da üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan alanlardır. Riskli alanlar Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenir.
 
Bakanlar Kurulu Kararı alınabilmesi için hazırlanacak teknik raporun Bakanlığımızca uygun görülmesi ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşünün alınması gerekmektedir.
 
Kimler riskli alan teklifinde bulunulabilir?
 
Riskli alanlar Bakanlık, TOKİ veya Belediyeler tarafından belirlenebileceği gibi, yaşadığı yerin riskli olduğunu düşünen vatandaşlarımız da Bakanlığımıza riskli alan teklifinde bulunabilir.
 
Riskli alan içindeki binaların ayrıca risk tespiti yapılacak mı?
 
Riskli alan ilan edilen yerlerdeki yapılar için tek tek riskli yapı tespiti yapılmasına gerek yoktur.
 
Riskli alanlardaki konutları yıkılanlar başka yerlere mi nakledilecek? 
 
Kanun kapsamında yapılacak dönüşümde öncelikli hedef  “yerinde dönüşüm”ü sağlamaktır. Ancak, teknik zorunluluklardan dolayı yerinde dönüşüm mümkün olmaz ise rezerv yapı alanları değerlendirilecektir.
 
Riskli alan içerisinde kalan risksiz binaların durumu ne olacak? 
 
Riskli alanda risksiz bina bulunması hâlinde, bu binalar uygulama dışı tutulabilecektir. Böyle bir durumda, risksiz binanın bulunduğu alan ifraz edilebilecek, ifraz imkânı yok ise maliklerin anlaşması hâlinde binanın hâlihazır durumu korunabilecektir. Ancak, uygulama bütünlüğü bakımından gerekmesi hâlinde, risksiz binalar, malikleri ile yapılacak anlaşmalar çerçevesinde yıkılabilecektir.
 
Riskli alanda başlamış inşaatlar devam edecek mi ve yeni ruhsat verilecek mi? 
 
Kanun kapsamındaki proje ve uygulamalar süresince, her türlü imar ve yapılaşma işlemleri geçici olarak durdurabilecektir.
 
Riskli alan içerisinde kalan binalar 60 gün içerisinde yıkılacak mı?
 
Riskli alan ilanından sonra öncelikle alanın mevcut durumu tespit edilecek, hak sahiplikleri belirlenecek, hak sahipleri ile anlaşma yoluna gidilecek ve tahliye ve yıkım işlemleri bu süreçlerden sonra başlayacaktır. 
 
Riskli alanda kira yardımı için nereye başvurulacak?
Riskli alandaki malikler, kiracılar veya sınırlı ayni hak sahipleri kira yardımı için, riskli alan için Bakanlığımıza veya yetkilendirilen İdareye başvuru yapacaktır. Bu alanlarda yapılacak kira yardımı bedeli proje bazında belirlenecektir.
 
Riskli alanda vatandaş kendisi veya müteahhit aracılığı ile konutunu yapmak isterse yine harçlardan muaf olacak mı? 
 
Riskli alanlarda, Bakanlık, İdare veya TOKİ tarafından değil de vatandaşlarca veya müteahhitlerce uygulamada bulunulması halinde, bu alanlardaki yapıların mevcut alanları için daha önce belediyelerce alınan harç ve ücretlere ilave olarak, sadece kullanım maksadı değişiklikleri ve yapı alanındaki artışlar için hesaplanan harç ve ücret farkları alınacaktır.
 
Kanun’un uygulanması ile ilgili olarak nereden bilgi alınabilir? 
 
Kanun’un uygulanması ile ilgili en doğru bilgiler Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü, İstanbul, İzmir ve Bursa’da Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlükleri ve diğer illerde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri ile Alo 181 hattından alınabilir.
Emlakçılara Kentsel Dönüşüm Tavsiyeleri,Tüyolar!
Emlakçılara Kentsel Dönüşüm Tavsiyeleri,Tüyolar!
YAZAN: MAREMDER YÖNETIM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI ALI BURUŞUK TARIH: NIS - 26 - 2013 
Maremder kentsel dönüşümİnşaatçılar ve Emlakçılar için gayrimenkulde tapu ve kentsel dönüşümle ilgili kavramlar’ semineri 25.04.2013 Perşembe günü saat 15:00,Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü’nün Mecidiyeköy’deki binasında yapıldı.Seminere konuşmacı olarak Ramazan Karakurt, Av. İsmail Doruk, Av. Ali Yüksel katıldı. Emlakçıların ağırlıkta olduğu ,Maremder’inde destek verdiği seminer ilgiyle izlendi. ‘Kentsel Dönüşüm Yasası’nın getirdiği yeni düzenlemelerin irdelenmesi, devlet vatandaş arasında yasanın uygulamasında ortaya çıkacak fırsatlar ve risklerin değerlendirilmesi, uygulamacı kurumların mevcut tecrübelerin aktarılması’nın amaçlandığı seminerde 3.konuşmacı Avukat İsmail Dorukoldu. Emlakçılara seslenen ve kentsel dönüşümde nelere dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Av.İsmail Doruk bu konudaki deneyimlerini paylaştı. ‘Kentsel dönüşüm bölgelerinde çalışmak istiyorsanız imarından haberdar olmanız gerekir. ‘Riskli yapılar dediğimiz Kadıköy, Bakırköy, Bahçelievler gibi yerlerde tek parsel üzerinde yapımlık kat irtifaklı ve kat mülkiyetli binalardan kaynaklanan sorunlar var. ‘Herhangi bir apartmanda, bir parsel üzerinde, kat mülkiyeti yada kat irtifakı bulunan bina üzerinde binadakilerden herhangi birinin, üçte iki çoğunluk aranmadan, tek başına başvursa o binanın riskli yapı olduğunu tespit ettirdiği takdirde, otomatik olarak çevre bakanlığı tarafından o binanın yıkılması gerekiyor. Üçte iki bina yıkıldıktan sonra Üçte iki bina yıkıldıktan sonra, müteahhide verme aşamasında devreye giriyor. Üçte iki çoğunluk konusunda kapalı noktalar var. Bu kanunu Trabzon'lular çıkarmış! Maalesef bu kanunu Trabzon'luların çıkarmış olmasından kaynaklanıyor. Hukuki alt yapısı çok zayıf. Biz şimdi yoldan gidelim, eksiklik nerde olursa sonra düzeltiriz, gibi yaklaşımdan kaynaklanan zorluklar yaşanıyor. Bu kanun düzeltilmediği takdirde binlerce, on binlerce dava açılacak. Üçte iki çoğunluk işte burada gündeme gelecek. En büyük soru şerefiye ‘Burada en büyük sorunu şerefiye değerlerinde ortaya çıkacağını düşünüyorum. Çünkü üçte bir çoğunluk kabul ettiği halde şerefiye anlaşılamadığı için sıkıntılar var. Bunların hepsi mahkemede çözülecek ve yıllar alacak. Nehir ters akacak. Ben yaptım oldu, mantığı var biraz. Kentsel dönüşüm riskli alan Kentsel dönüşüm alanları ile ilgili konular riskli alana giriyor. Sizin ilgi duyacağınız ve para kazanacağınız alanların hiçbirinde riskli alan yok. Fikirtepe, ataşehir, kartal, bunların hiçbirinde kanunun aradığı manada alanda kalmamaktadır. Nerede kalıyor. Gaziosmanpaşa da, Plan notları bu işin Anayasası ‘1/ 5000’lik ve 1/1000 imar planlarını bilmemiz lazım. Belli bir plan sınırı içerisinde İBB tarafından çıkarılan planlardır. Bu planlarda detaya girildiği zaman ana detaylara bakmak gerekir. Plan sınırı içindeki bölgelerde bazı bölgeler konut, bazı bölgeler ticari alan,ticaret artı konut alanları… Ve bunların hepsi Plan notları adı altında, tabiri caizse o planının anayasası tabir ettiğimiz şeklinde bir düzenleme ile yazılır. Binliklerde o 5000’liğe uygun olarak detaylandırılır. Plan sınırı içindeki alanların ne olduğu görürsünüz. Ama binliklerde o parsellerin girişlerini çıkışlarını yapılabilecek, çekmelerin hepsini o binliklerde görürsünüz. 1000’likler 5000’binliklere aykırı olamaz. ‘Dolayısı ile bu kentsel dönüşüm bölgelerinde çalışacağınız zaman 1/ 5000’lik planı çok detaylı okumanızı tavsiye ederim. 1/ 5000 planda en önemli olarak daPlan notlarını okumanızı tavsiye ederim. Plan notlarını okumayı bilene servet var Eğer bu işi okumayı bilebilirseniz plan notundan servet kazanabileceğiniz maddeler görürsünüz ve göreceksiniz. Bilhassa şu anda imar yönetmeliğine konulmuş olan imar transfer hakkını iyi okursanız yeşil alanları, donatı olanlarını alım satımlarla ucuza alıyorsunuz imar transfer hakkını, imarı olan yere aktarırsanız, bire 3 bire 5 para kazanırsınız. Kazanmamızda gerekir, yaptığımız iş legal iş. Bunları bilmenizin yolu da Plan notlarını iyi okumanızdan geçer. İmar fonksiyonlarını bilmeniz gerekir ki yaptığınız işte başarılı olasınız. Mesela Sahra’da 3000 metre ve üzeri 2,5 emsal, ticaret alanlarında da 5000 m ve üstü 2,5 emsal, bu detayı bilmezseniz girdiğiniz yerden çıkmazın da çok zor olur. Plan notları bizim anayasamız. Bu anayasayı çok iyi okuyup oradan ekmek çıkarmamız lazım. Hepsinin başında lokasyon var ‘Bir de bu işlerin hepsinin başında lokasyon tespiti yapmanız gerekir. Lokasyon tespiti de şudur: Dağ başı ile ova bir değildir. Çukur ile tepe bir değildir. Yamaç bir değildir. Yamaçlara konut yaparsınız ama sırtlara iş yeri yaparsınız. Lokasyon da başarılı olmak işinde başarılı olmak demektir. Her zaman sırttan yol gitmiştir. Ve ticari alanlar orda gelişmiştir. İpek yolu gibidir. İyi bir lokasyon tespit ettiğinizde oranın binliğini ve beş binliğini incelemeniz lazım. Bunda da çok ciddi kazanımlarınız olur. Gecekondu alanları ‘Çalışacağınız kentsel dönüşüm alanları Gecekondu alanları olmalıdır. Gecekondualanları parsel bazlı alanlardır. Riskli yapılar dediğimiz kat mülkiyeti ve kat irtifakı olan daire sahipleri ile muhatap olacaksınız. Bir parsel üzerinde yapılacak olan yapıdan bahsediyoruz. Hedeflediğimiz kentsel dönüşüm alanlarında iseGecekondu bölgeleri olup her yapının ayrı bir parseli vardır. Malikler neye dikkat eder? ‘Bu belgedeki insanların en büyük çekincelerin 1. oran, 2.inşaat sözleşmesindenet brüt kavramları, ve 3. de en az oran kadar değerli kira. Kira bedeli çok ciddi en az oran kadar dikkat ediliyor. Satış vaadi sihirli kelime Bu bölgelerde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak için ön protokole ve ön sözleşmeye girmeyin. İşin bitiren tek şey kat karşılığı inşaat sözleşmesidir. Burada kat karşılığı inşaat sözleşmesi önemli değil, önemli olan burada sihirli kelime satış vaadidir. Satış vaadi olduğu için kat karşılığı inşaat sözleşmeleri değerlidir. Tek başına değerli değildir. Eser sözleşmesidir. Hukukta yazılı olarak yapılabilir, yazısız da yapılabilir. Başına satış vaadi koyduğunuz anda müteahhit oranın yarısının sahibi oluyor. Ve geri dönüşü olmaz. Satış vaadinin geri dönüşü olmaz. Tapu şerh verirsiniz sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirdiğinde mecburen tapunun size tescili gerekir. Ya rızaen ya da mahkeme yolu ile. Satış vaadinin geçersiz hale gelmesi mümkün değildir. Satış vaadi olmadığında bir hak sahibi olamazsınız. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri bölüşüm oranladır. Müteahhitler net yüzde elliye brüt daireler veriyorlar. Net ile brüt kavramını karıştırıyorlar. Açık bir şekilde müteahhit kendi lehine yazmadıktan sonra sözleşme arsa sahibi lehinedir. Uyanıklık yapıyorum derken günün sonunda ciddi hukuki yanlışlara düşebilir. Yüzde ellinin karşılığı daire sahibine brüt verilecek diye yazmazsanız burada ne kadar alan kazanırsanız kazanın yüzde ellisini arsa sahibi yüzde ellisini müteahhide vermeniz gerekir. Kat irtifakı kurulurken ben bunu brütten veririm diyen müteahhit karşı tarafı kandırırım derse ama kandıramadıklarında ters köşeye yatar. Onun için net ve brüt kavramlarını iyi bilmek gerekir. Satış vaadini noterden yapıp diğerlerini kendi aranızda düzenleyebilirsiz. Açık bıraktığınız her nokta farklı bir şekilde doldurulabilir. Arsa sahiplerinin kendi aralarındaki paylaşım çok sıkıntılı. Kentsel dönüşüme müteahhit girmekten korkuyor, girdiği zaman nasıl çıkacağından korkuyor. Arsa sahipleri nasıl olacağını bilmiyor. Hangi maddelerde tıkanacaklarını bilmiyorlar. Yapanlar kör düğüm döğüşü şeklinde yapıyorlar. Eksik gedik çok şeyler var.’ Dedi
Kaynak : http://www.maremder.org/emlakcilara-kentsel-donusum-tavsiyelerituyolar/
Türkiye Büyük Millet Meclisi: Gayrimenkul danışmanlarının kanuni hakları, AB standartlarında olsun
17 Kasım 2013 Pazar
YABANCILAR İÇİN TÜRKİYE’DE TAŞINMAZ SATIN ALMA İŞLEMLERİ REHBERİ
YABANCILAR İÇİN TÜRKİYE’DE TAŞINMAZ SATIN ALMA İŞLEMLERİ REHBERİ
İşbu rehber, yabancı uyruklu gerçek şahısların ülkemizde taşınmaz ediniminde sorunlarla karşılaşmamasına yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. Bununla beraber, rehber gerekli profesyonel danışmanlık hizmetlerini ikame etmemektedir.
1.Hukuki temel :
İşbu rehber, yabancı uyruklu gerçek şahısların ülkemizde taşınmaz ediniminde sorunlarla karşılaşmamasına yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. Bununla beraber, rehber gerekli profesyonel danışmanlık hizmetlerini ikame etmemektedir.
1.Hukuki temel :
2644 sayılı Tapu Kanunu’nun Mayıs ayında yürürlüğe giren 6302 sayılı Kanun ile değişik 35. Maddesi uyarınca, yabancı uyruklu gerçek kişilerin ülkemizde taşınmaz edinmesinde karşılıklılık şartı aranması uygulaması terk edilmiştir. Ülkemizde  taşınmaz ve sınırlı ayni hak ediminizin mümkün olup olmadığı  konusunda ülkenizdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Başkonsolosluklarından veya ülkenizin Türkiye’deki temsilciliklerinden bilgi almanız mümkündür. Yabancı gerçek kişilerin ülkemizde taşınmaz satın alırken zarara uğramamaları maksadıyla aşağıdaki hususlara özen  göstermeleri uygun olacaktır:
2.Sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmesi :
Türkiye’de geçerli mevzuata göre, taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan resmi sözleşmelerin mutlaka taşınmazın bulunduğu Tapu Sicil Müdürlüklerinde yapılması gerekmektedir. Ayrıca, resmi satış öncesinde noter huzurunda “satış vaadi sözleşmesi” imzalanması da mümkündür. 
Satış sözleşmesi resmi şekilde yapılan taşınmazın mülkiyetinin kazanılması Tapu Müdürlüklerinde yapılacak tescil ile mümkün olmaktadır.
3. Yabancıların taşınmaz edinimindeki kanuni sınırlamalar :
3. Yabancıların taşınmaz edinimindeki kanuni sınırlamalar :
A. Yabancılar kanuni sınırlamalara uymak kaydıyla, Türkiye’de işyeri veya mesken olarak kullanmak üzere, taşınmaz satın alabilirler. Ancak farklı şehirlerde de olsa, yabancı bir kişinin Türkiye’de satın alabileceği taşınmazların toplam yüzölçümü 30 hektarı geçemez.
B. Yabancıların taşınmaz alımı öncesinde, bölgedeki askeri makamlardan izin alınması da gerekmektedir. Bahsekonu taşınmazın güvenlik bölgesi içinde bulunması halinde, yabancılara satış işlemi yapılması mümkün olamayacağından, bu konunun ödeme yapılmadan önce açıklığa kavuşturulması önemlidir.
B. Yabancıların taşınmaz alımı öncesinde, bölgedeki askeri makamlardan izin alınması da gerekmektedir. Bahsekonu taşınmazın güvenlik bölgesi içinde bulunması halinde, yabancılara satış işlemi yapılması mümkün olamayacağından, bu konunun ödeme yapılmadan önce açıklığa kavuşturulması önemlidir.
4. Pratik bilgiler :
A. Yabancı uyruklu gerçek kişilerin taşınmaz edinimleri için ilgili tapu sicil müdürlüklerine başvurularında:
-Kimlik belgelerini veya pasaportlarını,
-Taşınmaz edinimleri ikamet iznine tabi yabancıların ilgili emniyet müdürlüklerinden verilen ikamet tezkerelerini,
-Yurt dışından verilen vekaletnameler esas alınarak vekaleten işlem yaptırmaları halinde, tercümeleriyle beraber vekaletnamelerin aslını
 veya onaylanmış bir örneğini beraberlerinde bulundurmaları gerekmektedir.
B. Satış sözleşmeleri yapılmadan önce, taşınmazın sınırlı ayni haklarla kayıtlı olup olmadığı, ipotekli veya satışına engel herhangi bir durumun bulunup bulunmadığı gibi hususlar ilgili Tapu Dairesinden kontrol edilmelidir.
C. Ülkemizde mülk almak isteyen yabancıların,
- İlgilisi olduğunu kanıtlaması kaydıyla Tapu Sicil Müdürlüklerinde bahsekonu taşınmaz hakkında bilgi edinmeden hukuki bağlayıcılığı
olan sözleşmeleri imzalamamaları ve ödeme yapmamaları,
-Satıcı şahıs veya firmalar hakkında araştırma yapmadan işlemlerini başlatmamaları, ciddi ve güvenilir olduklarını ispat edemeyen şahıs
veya firmalar ile çalışmamaları uygun olacaktır.
Alım-Satım konusunda herhangi bir anlaşmazlık çıkması halinde, keyfiyetin yargıya taşınması ve Türk mahkemelerinde dava açılması gerekmektedir. Türk Dışişleri Bakanlığı ve dış temsilciliklerinin yargı sürecine müdahil olmaları mümkün değildir.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)





