Faruk Çelik: Benim Yaptığım İki Bina da Yıkılabilir!
Hürriyet Gazetesi yazarı Erdal Sağlam’ın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile yaptığı ropörtajda, Bakan Çelik, “yaptığım iki bina da yıkılabilir” şeklinde konuştu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 1999′daki büyük depremden sonra uygulamaya konan yönetmeliğin yeterli olduğunu ama bu yönetmelik öncesinde yapılan tüm binaların tehlikede olduğunu söyledi. Kendisinin de yıllar önce bir ara müteahhitlik yaptığını, iki bina inşa ettiğini hatırlatan Çelik, kendi yaptığı bu binaların da, eski yönetmeliğe göre yapıldığı için, büyük bir depremde yıkılma tehlikesi olduğunu itiraf etti.
Geçen depremde Veli Göçer diye bir günah keçisi yaratıldığını, bu kez de Van’da yine birkaç günah keçisi çıkarılabileceğini kaydeden Çelik, “1999 öncesi yönetmeliğe göre yapılan binalarda müteahhitlerin sorumluluğu var ama azdır. 1999 öncesi yönetmelik çok yetersizdi, teknik olarak depreme dayanıklı bina yapılmıyordu” dedi.
Hürriyet
18 YIL HAPİS CEZASI CEZASI VERİLEN VELİ GÖÇER: "BEN FAZLADAN YATTIM, TAHLİYEMİ İSTİYORUM"
17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremi'nde Yalova'nın Çınarcık İlçesi'nde yaptırdığı binaların yıkılması sonucu 195 kişinin ölümünden sorumlu tutulan Veli Göçer, 18 yıl 9 ay hapis ve 250 bin YTL para cezasına çarptırıldı.
HALİL İBRAHİM VARLI
KONYA (İHA) - Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Veli Göçer ve İsmet Kösebalan, müdahillerden Salim Çakır, Mustafa Ergüden, Şehriban Ergüden ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme heyeti, savcının bir önceki mütalaasını aynen kabul ettikten sonra müdahil vekili avukat Rıza Pehlevişat'a söz verdi. Pehlevişat, sanıkların savcının mütalaasına göre cezalandırılmasını istedi.
Sanık İsmet Kösebalan'ın avukatı Mustafa Derbentli, esasa ilişkin savunmasında, "Daha önce verdiğimiz dilekçeleri tekrar ediyoruz. Bunun yanı sıra müvekkilim 5 projede değil, 3 projede ortaktı. Bu nedenle cezalandırılacaksa 3 projeden ceza verilmesi gerekir. Ben müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum" dedi.
Sanık Veli Göçer'in avukatı Kadir Çiçek ise, "8 yıldır bu dava sürüyor. Müvekilimin sanık sıfatı bile tartışılır. Depremde yıkılan binalara kendisinin bir etkisi yoktur, bu doğal afettir. Zümrüt Apartmanı'ndaki gibi olmuş olsaydı 383. maddeden yargılanabilirdi. 383'den yargılanmasının yanlış olduğunu savunuyorum. Müvekkilime ceza verilmesi durumunda lehine kararların uygulanarak, tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum" diye konuştu.
Son sözü sorulan İsmet Kösebalan konuşamaz durumda olduğu için sadece mırıldanması nedeniyle, mahkeme heyeti son sözünü, "mırıldandı, anlaşılmadı" şeklinde zapta geçirdi.
Sanık Veli Göçer ise, verdiği yazılı dilekçeyi okudu. Göçer, "Ben inşaat yapmadım. İnşaatların yüzde 70'i satıldığı dönemde geri kısmını aldım. Ben suçsuz yere cezaevinde yatıyorum" dedi. Dilekçeyi kayda geçiren mahkeme heyeti Göçer'e son sözünü sordu. Göçer, "Emsal davalara bakılsın, ben fazladan yere yattım suçsuzum tahliyemi istiyorum" şeklinde cevap verdi.
Mahkeme heyeti, müteahhit Veli Göçer ile şirketin ortağı İsmet Kösebalan hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 383. maddesinin 2. fıkrası gereğince, birden fazla kişinin ölümüne neden olmak suçundan, 1258 nolu parsel için 2 yıl 6 ay hapis, 60 bin YTL para cezası, diğer ölüm meydana gelen 4 proje için ise 5'er yıldan 20 yıl hapis cezası verdi. İyi hallerini göz önünde bulunduran mahkeme heyeti, 5 proje içinde aynı yasanın 59. maddesini uygulayarak, 22 yıl 6 ay olan hapis cezasını, 18 yıl 9'ar ay hapis cezası 250'şer bin YTL para cezasına düşürdü.
Müdahil Salim Çakır, şu an kaçak durumda bulunan diğer sanıkların da yakalanması gerektiğini ifade ederek, "Bu sanıklar insan hayatının yok olmasına neden olmuştur. Bunların da yakalanmasını istiyoruz" dedi. Veli Göçer'in ben torunumu göremiyorum dediğini anlatan Çakır, "Ben oğlumu bundan sonra hiç göremeyeceğim" dedi ve ağlamaya başladı.
Müdahillerden Mustafa Ergüden ise, adaletin tecelli ettiğini ancak yeterli olmadığını söyleyerek, "Bazıları bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyor. Burada mahkemeye yansımayan kaçak yapılar var. İstenildiği takdirde bunları belgeleyebiliriz" şeklinde konuştu.
Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, müteahhit Veli Göçer ile söz konusu şirketin ortakları Can Göçer, İsmet Kösebalan ve Zafer Coşkun'u, TCK'nın 383. maddesinin 2. fıkrası gereğince "tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne neden olmak suçundan", 6 adet yapı ruhsat iznini dikkate alarak 25'er yıl hapis cezasına çarptırmış, kararı Yargıtay bozmuştu. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, kararı bozma nedeni olarak bazı usul eksiklikleriyle 1 Haziran'da yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu'nu gerekçe göstermişti. Diğer şirket ortakları Can Göçer ve Zafer Coşkun halen yakalanamadığı için dosyaları bu davadan ayrıldı. Can Göçer ve Zafer Coşkun hakkında açılan dava devam ediyor.
Veli Göçer Tahliye Oldu
Yayınlama Tarihi: 13 Ağustos 2011
12 yıl önce binlerce insanımızın hayatını kaybettiği depremde Çınarcık’ta inşa ettikleri 400 konutlu sitedeki 168 kişinin ölümünden sorumlu tutularak 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan müteahhit Veli Göçer, depremin 12. yıldönümünde tahliye oldu.
Kamuoyunda deprem müteahhitlerinin sembolü haline gelen ve 7.5 yıldır cezaevinde olan Veli Göçer, tahliyesinden önce HABERTÜRK’e konuştu: “90 aydır niye cezaevinde olduğumu bilmiyorum. İnşaatlar tamamlanıp teslim edildikten sonra ortağı olduğum binaları, sanki ben kendi elimle yapmışım gibi hüküm giydim. Günah keçisi ilan edildim. Oysa elimde birYargıtay kararı var. İnşaatlar tamamlandıktan sonra ortak olmuş bir müteahhit için beraat kararı veriyor, ‘Sorumluluğu yoktur’ diyor. Aynı Yargıtay benim için neden çelişkili bir onama kararı verdi. 2 bin küsur deprem davası açıldı, yüzlercesi zamanaşımına uğradı, yüzlercesi ertelendi. Neden sadece ben? Bu soruyu durmadan kendime sordum. Ben varsa cezamı çekmeye razı oldum ama benden başka kimse mi suçlu değildi. Bunca bina, bunca ölüm hepsinin tek sorumlusu ben miydim?”
7.5 YILDIR HAPİSTE
Adil yargılanma yapılmadığı gerekçesiyle 3 yıl önce AİHM’ye yaptığı başvurunun kabul edildiğini söyleyen Göçer, haklılığını AİHM yoluyla kanıtlayacağını söyleyerek, “Ben derdimi anlatamadım. Beni depremzedelerle karşı karşıya getirip, insanların duygularını harekete geçirdiler. O acılar üzerine kimse beni dinlemek istemedi. Ama haklılığımı kanıtlamaya kararlıyım” dedi.
Ortağı hapiste öldü
17 Ağustos 1999 depremi sonrası haklarında dava açılan müteahhitlerden, hapse giren tek isim olanVeli Göçer bugün tahliye oluyor Göçer ve ortağı İsmet Kösebalaban, Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçundan 18 yıl 9’ar ay hapis cezasına mahkûm edilmiş, karar Yargıtay’ca onanmıştı. Cezasının onanması üzerine 21 Ekim 2004’te cezaevine giren Veli Göçer, sırasıyla Bursa, Konya, Elbistan, son olarak da Silivri Açık Cezaevi’nde kalıyordu. Ortağı Kösebalaban ise bunama ve ağır hastalıkları nedeniyle Cumhurbaşkanı’ndan af talep etmiş ancak talebi kabul görmeyince cezaevinde yaşamını yitirmişti.
Binlerce dava açılmıştı
Resmi rakamlara göre yaklaşık 18 bin kişinin öldüğü 1999 depremi sonrasında, yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine yaklaşık 2100 dava açıldı. Bu davalardan 1800’ü kamuoyunda Rahşan Affı olarak bilinen Şartlı Salıverme ile cezasız sonuçlandı. Geriye kalan 300 davanın 110 kadarında ise ceza verilse de çoğu ertelendi. Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007 Cuma günü 7.5 yıllık zamanaşımı sürelerini doldurarak düştü.
HABERTÜRK
Vali, 'Deprem Dede'ye Veli Göçer'i Sordu
Isparta Valisi Ali Haydar Öner, Prof.dr. Ahmet Mete Işıkara'ya, 17 Ağustos Depreminde 195 Kişinin Ölümünden Sorumlu Tutulan Müteahhit Veli Göçer'in Nerede Olduğunu Sordu.
Migreni Yıllarca Çekenler Müjde
Isparta Valisi Ali Haydar Öner, 'Deprem Dede' olarak da bilinen Prof.Dr. Ahmet Mete Işıkara'ya, 17 Ağustos depreminde 195 kişinin ölümünden sorumlu tutulan müteahhit Veli Göçer'in nerede olduğunu sordu. Prof.Dr. Işıkara da, "Dışarıda efendim, hala dışarıda" karşılığını verdi.Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Merkezi eski müdürü ve Türk Kızılayı Genel Başkan Başdanışmanı Prof.Dr. Ahmet Mete Işıkara, toplum liderlerini teşkilatlandırma projesi ve afet zararlarını azaltma programı kapsamında çalışmalar yürütmek üzere Isparta'ya geldi. Kentte gün boyu eğitim çalışmaları yürütecek olan Prof.Dr. Işıkara, ilk olarak Vali Ali Haydar Öner'i ziyaret etti. Toplumda afetlere karşı hazırlıklı olmak ve sosyal sorumluluk bilincini oluşturmak amacıyla yollarda olduklarını söyleyen Prof.Dr. Işıkara, Vali Öner'e, Kanuni Sultan Süleyman ve Mimar Sinan dönemindeki yapı denetim yasalarını anlatan kitaplar hediye etti. Kitapların genel içeriğinde her iki ismin de ehliyetsiz kimselere bina teslim edilmemesine vurgu yaptığını anlatan Prof.Dr. Işıkara, "Bunun Japonya'da, Kaliforniya'da örnekleri var. Hatta çocuklarla sürekli iç içe olduğumdan ötürü bana soruyorlar. 'Hocam niye orada 1-2 kişi ölüyor da bizim burada on binlerce kişi hayatını kaybediyor' diye. İşte bundan diyorum" açıklamasında bulundu.
VELİ GÖÇER SORUSU
Prof.Dr. Işıkara'nın ehliyetsiz kimselere bina teslim edilmemesi yönündeki çağrısına destek veren Vali Öner, "Ehil olan bu işe girsin. Kültürümüz de inanç değerlerimiz de emanetin ehline verilmesini öngörüyor. Kanuni Sultan Süleyman da 'Ehil olmayan anlamadığı işe kalkışmasın' diyor" diye konuştu. Daha sonra Vali Öner, Prof.Dr. Işıkara'ya, 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara Depremi'nde, Yalova'nın Çınarcık İlçesi'nde yaptırdığı binaların yıkılması sonucu 195 kişinin ölümünden sorumlu tutulan müteahhit Veli Göçer'in nerede olduğunu sordu. Vali Öner, "17 Ağustos depremindeki Veli Göçer hala hafızalarda. Bir bina değil, kaç bina yıkıldı, ama Veli Göçer bugün nerelerde?" dedi. Prof.Dr. Işıkara ise "Dışarıda efendim, hala dışarıda" karşılığını verdi. Vali Öner, kendisine hediye edilen kitapların, Diyarbakır'daki Hicret Apartmanı'nın çökmesi olayı ile Konya'daki Zümrüt Apartmanı'nın çöküşünü de hatırlattığını söyledi
VELİ GÖÇER’İ YARGILAYAN HÂKİM “FERİDUN BAHŞİ”
Ağustos 16, 2009 tarihinde admin tarafından
AKDENİZİN DELİSİ-ALİ KEMAL SENAN kategorisinde yayımlanmıştır.
Yorum yapin
BUGÜN YARGILANSAYDI 198 DEFA MÜEBBET ALIRDI
Marmara depreminin simge ismi Veli Göçer’i yargılayan emekli hâkim Feridun Bahşi, ‘suçsuzum’ diyen Göçer’i dönemin yasalarının kurtardığını söyledi.
Göçer’i yargılayan emekli hâkim Bahşi, o zamanki yasalara göre karar verdiğini belirterek, ‘Bugün yargılansaydı 198 müebbet istenirdi’ dedi.
Marmara depreminin simge ismi Veli Göçer ve ortaklarını yargılayan emekli hâkim Feridun Bahşi, ‘suçsuzum’ diyen Göçer’i dönemin yasalarının kurtardığını söyledi. 17 Ağustos 1999 Marmara depremi sonrası 198 kişinin ölümünden sorumlu tutulan ve 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Veli Göçer’i mahkûm eden emekli hâkim Feridun Bahşi, 10 yıl sonra suskunluğunu bozdu.
Halen Ankara’da ceza avukatlığı yapan Bahşi, çarpıcı açıklamalarda bulundu, dava sürecini, yaşadıklarını, o süreçte hissettiklerini anlattı.
‘ACILARI YÜREĞİMDE’
Emekli hâkim Bahşi konuşmasına dört yıl süren davanın her duruşmasına girdiğinde ölen 198 kişinin acısını yüreğinde hissettiğini söyleyerek başladı. Davanın sonucunda verilen ceza nın Veli Göçer’i de, mağdur ve maktul yakınlarını da memnun etmediğini belirten Bahşi, ‘Ancak Veli Göçer bugün yargılansaydı, 198 kişi için ayrı ayrı müebbet hapis cezası talebiyle yargılanırdı.
Dönemin ceza hukuku sistemi, taksirli suçlarda sonucun öngörülebilmesi kuralını henüz tam olarak kabul etmemişti, bu konudaki uygulamalar sınırlıydı. Bu nedenle fiil sonucunda ne gibi bir sonuç meydana gelirse gelsin, basit kusur olarak değerlendirilip ceza ona göre takdir ediliyordu’ diye konuştu.
‘ÖLÜMLER HAZIRLANDI’
Hâkimlik yaparken duygularını kenara bıraktıklarını, yaşanan acılarla değil, mevcut yasalarla karar verdiklerini dile getiren Bahşi, ‘O dönemde bir kişi birisini öldürdüğünde 24 yıl hapis cezası alıyordu. Göçer 198 kişinin ölümüne neden oluyor ve sadece 18 yıl ceza alıyor.
O dönemde yapılan bilirkişi araştırmalarında, binaların en küçük sarsıntıyla dahi yıkılacağı ortaya çıkmıştı. Çimento torbalarıyla harçlar yapılmış, daha önce kullanılan demirlerle inşaat yapılmıştı. Bile bile 198 kişinin ölümü hazırlanmıştı’ dedi.
SOYADINI DEĞİŞTİRDİ
Depremle birlikte müteahhit Veli Göçer’in yeğenini de ‘mağdur ettiği’ ortaya çıktı! Göçer’in kendisi gibi inşaat işleriyle uğraşan yeğeni Mustafa Göçer’in, depremde yıkılan binalarla özdeşleşen ‘Göçer’ soyadı nedeniyle işlerinin bozulduğu, bu nedenle soyadını ‘Aydın’ olarak değiştirdiği belirlendi. Göçer soyadı nedeniyle tepki alan Mustafa Göçer, 2000 yılından sonra mahkeme kararıyla aldığı Mustafa Aydın adıyla işlerine kaldığı yerden devam etti.
Yeni adıyla kısa sürede yeniden piyasada rol alan yeğen Mustafa Aydın, Çınarcık’ta emlakçılık yapmaya başladı. Aydın, aynı bölgede yarım kalan 40 daireli binasını hızla tamamlayarak kısa sürede daireleri sattı.
Geçtiğimiz yıl da Yalova merkezde 3 katlı ve 6 daireli bir binayı da tamamlayarak daireleri satışa çıkardı. Mustafa Aydın’ın, Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde çıkardığı yerel gazete de yayın hayatına devam ediyor.
BİZİMANTALYA
Uykudaydı istanbul, izmit, adapazarı, bolu, yalova
Uykudaydı eskişehir, ankara, gölcük, değirmendere, düzce, bursa
Onyedisinde ağustos'un, sonra onikisinde kasım'ın
Dipten bir uğultu koptu, bir çığlık yükseldi topraktan
Saniyelere sığdı onbinlercesi ölümün
Sonra çığlıklar ağıtlara, ağıtlar çığlıklara karıştı
Ben buradayım, sesimi duyan var mı?
Geceydi uğultulu geceydi
Binleri aldı gitti
Gövdem toz toprak göçük altında
Gövdem unufak enkaz altında
Acıya gömdüler güzel vatanımı
Mezarımda adım yok
Kaybettiler oy bedenimi
Viranemde feryadım yok
Bak göçük altında bizimkiler
Hayat verecek bir el bekler
Birlikte gülmeyi, birlikte sevmeyi
Birlikte paylaşmayı
Birlikte yürümeyi bilenler
Kardeşlik duygularıyla koşup geldiler
Birlikte çok gülemediler ama
Birlikte öldüler
"Ayrımız gayrımız yoktur" dediler
Sildiler gözyaşlarını birbirlerinin
Yaralarına merhem oldular
Deprem olmuş yıkım olmuş of
Yüreğim göçük altında
Haykırıyorlar yetiş diyorlar
Koşup gelenler dayan diyorlar
Kazma ile kürek ile diş ile tırnak ile
Dostça bir yürekle umutla arıyorlar
Ben buradayım sesimi duyan var mı?
Sesini duyan var
Sesini duyanlar bizimkiler
Bak yaşatmak için sana koşuyorlar
Ak sakalına, çocuk yaşına bakmadan
Tırnaklarıyla kazıyorlar enkazı
Betonu tırnaklarıyla deliyorlar
Çıkarsız hesapsız
Yüreklerinin susturamadığı sesini
Elleri gibi kavuşturuyorlar birbirine
Gömülmesek de toprağa birlikte
Acıya gömüldük hep birlikte
Gülcan bebe, ayşe teyze, mehmet amca, fatma abla
İçeride kaldı anam, içeride kaldı babam
Bir tane de değil ki hangi birine yanam
ben buradayım sesimi duyan var mı?
(Yazan Kim Bilmiyorum?)
Yorumlar