26 Temmuz 2012 Perşembe

Türkiye kira getirisinde en cazip ülke oldu

Türkiye kira getirisinde en cazip ülke oldu

Türkiye kira getirisinde en cazip ülke oldu

Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında yatırımın kira gelirleriyle karşılanması sıralamasında, 13 yılda geri dönüşün sağlanmasıyla ilk sırada yer aldı.

Emlak&Mortgage 15.07.10 Avrupa ülkelerinde konuta yapılan yatırımın kira gelirleri ile karşılanmasını öngören rapor açıklandı. Emlak sektörünün önemli haber portallarından GdeEtotDom.ru’ya göre, 13 yılda kira gelirleri ile emlak değerini yakalayan Türkiye ilk sırada yer aldı. Çalışmada, son 12 ayın kira gelirleri ve konut maliyet fiyatları metrekare üzerinden değerlendirildi. Ancak araştırmada emlak vergileri ve konut giderleri gibi diğer etkenler dikkate alınmadı. Toplam 92 yılda ancak kira gelirleri ile emlak değerini yakalayabilen Monaco, ev sahipleri için en geç gelir getiren ülke oldu. 34 yılla Fransa sondan ikinci ve 32 yılla da Andorra ve İsveç üçüncü sırayı paylaştı. Hırvatistan ve İtalya ise 30 yılla listede dördüncü sırada yer aldı.

Rusya, Danimarka, Lüksemburg, Polonya ve İspanya gibi ülkelerle dokuzuncu sırayı paylaştı. Bu ülkelerde emlak sektörüne yatırım yaparak kira geliri elde etmek isteyen gayrımenkul sahipleri, yatırımlarının karşılığını ancak 19 yılda alabiliyor. Türkiye ise sıralamada kira geliri bekleyen yatırımcılar için en cazip ülke oldu. Türkiye’de emlak sektörüne yatırım yapanlar paralarını 13 yılda geri alabiliyor.

İnşaat ruhsatı alımında belediyeler devreden çıkacak!

İnşaat ruhsatı alımında belediyeler devreden çıkacak!

İnşaat ruhsatı alımında belediyeler devreden çıkacak!

İnşaat sektöründe faaliyet gösteren işadamlarını yakından ilgilendiricek yeni bir yapılanmaya gidiliyor.

Türkiye yapı sektörü, 2011 içinde köklü değişikliklerle tanıştı. Yapı denetim sistemi ve yeni inşa edilecek binalar için enerji kimlik belgesi zorunluluğu başladı. Ancak önümüzdeki dönemde bu değişikliklere yenileri eklenecek. Yurtdışında faaliyet gösteren müteahhitler dahil, bütün müteahhitlerin kayıt altına alınması ve takibine yönelik altyapı çalışmaları başlatıldı. Bu sistem, daha sonra yurtdışı müteahhitler için referans belgesi olma niteliğini de içeriyor. Enerji tasarrufuna yönelik yatırımlara ilişkin teşvik düzenlemesi bu yıl içinde belli olacak.Teşviğin uygulamanma tarihi henüz belli değil. Ankara Temsilcimiz Barış Ferit Parlak ve Arkadaşımız Mehmet Kaya'nın sorularını yanıtlayan Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, sektördeki yeni düzenlemeleri gazeteniz DÜNYA'ya anlattı.

- Sayın Bakan, yapı denetim sistemi 1 Ocak itibariyle 81 ile yaygınlaştı ve enerji kimlik numarası uygulaması yeni inşa edilecek binalar için uygulamaya girdi, müteahhitlerin kayıt sistemi 2012'de yürürlüğe girecek. Sektörde neler değişecek? Müteahhitliğin kayıt altına alınması bağlamında, sözünü ettiğiniz düzenlemeler bağlamında yasal altyapı çalışmalarımızı tamamlamıştık. İmar Kanununda, fenni mesullük, yapı sahipliği, şantiye şefliği, müteahhitlik gibi ilgili bütün kavramları ayrıntılı tarif ettik. Sektörün aktörleri artık belli. Teşkilat kanununda yapılan değişiklikle de müteahhitlikle ilgili düzenleme yapma, giriş, tasnif etme yetkisi almış olduk. Bu çerçevede de yine oradaki teşkilat kanununa konulan hükümle, özel müteahhitlik, yap-sat müteahhitlik olarak adlandırılan sistemi kayıt altına alıyoruz. Sektöre ilave bir kriter, yük getirmedik. Yetkimiz var ama bugün için getirmedik. İlk kez mevcut durumu bir kayıt altına alma, disipline etme, verimli hale getirme çalışmasını öngörüyoruz. Alışkanlıktır, her şey son anda yapılır ama ikincil mevzuat anlamında da biz 2010 içinde sistemi işletmeye başladık. Bu alanda çok güzel bir uygulama ile yumuşak bir geçişle 2012'de uygulamaya girecek düzenlemenin yönetmeliği yayınlandı ve 2011'de yürütülecek çalışmayla tüm hazırlıklar, kayıtlar, sistemin işletilmesi tamamlanacak. 2012'de sistem otomatik olarak yürürlüğe girecek.

- Kayıt sistemi nasıl işleyecek? Bir yazılım oluşturduk ve bütün faaliyette olan müteahhitlerimiz bir numara ile bu sistemde yer alacak. Yerel yönetimlere de uç (erişim) verildi ve şifreyle sisteme girebilecekler. Ticaret odası, vergi numaraları sistemimizde olacak. Belediyeler, valiler yani ruhsat vermekle ilgili kuruluşlar, ruhsatı verirken bizim o sayfaya girecek, bizde kaydı varsa ruhsat verecek, yoksa vermeyecek. Kayıt sisteminde de bürokrasi olmayacak. İlk kayıt olurken basit belirli belgelerle kayıt altına alacağız, bir daha belge istemeyeceğiz.
- Bu aşamada, öncelikle yapı denetim sistemi ile nasıl ilişkilendireceksiniz onu sorayım, tabii ki peşinden yapı denetim sisteminin bütün ülkeye yaygınlaştırılması da tamamlandı, nasıl bir manzara bizi bekliyor? Evet, yapı denetim şirketleri artık bütün Türkiye'de devrede. Bu sistem yürürlüğe girdiğinde de eğer müteahhit proje ve ruhsat ve eklerine aykırı yapı yaparsa, mali mükelleflerini yerine getirmezse otomatik bilgi sahibi olacağız. Maliye ile gerekli irtibatları kuruyoruz vergiyle ilgili kısım otomatik gelecek. Bir inşaat yaptın, bitirdin belirli bir süreç geçti yapı kullanım izin belgesini almadı, vergi-sigorta primlerini ödemedi, otomatik olarak sistem uyaracak ve sayfadaki müteahhitin kayıtı görünmeyecek. Başka bir iş için ruhsat almaya gittiğinde sorunu çözmeden ruhsat alamayacak, çünkü sayfası açılmayacak.
- Merkezi ve katı bir yapı değil mi? Kayıt olarak merkezi bir sistem ama uygulaması mahallinde yapı denetimi büroları aracılığıyla uygulanıyor. Merkezi olmasından kasıt, elektronik ortamda, tüm Türkiye'de, yapı denetimi firmaları tarafından kullanılan bir sistem. Onların yaptığı tüm iş ve işlemleri biz sistem içerisinde görebiliyoruz, izleyebiliyoruz. Yapı denetim bürolarının işlerini düzgün yapması konusunda da etkili uygulamalar getirildi. Onlar da il müdürlüklerimizin denetimi altındalar.

5-10 yıl içinde Türkiye'de kaçak yapı, uygun olmayan yapı tamamen hafızalardan silinecek. Yapan çok ağır müeyyide ile karşı karşıya kalacak. Sistem tam yerleştiğinde, biz bu sistemi yerel yönetimlere bir günde devredebilir durumdayız.
- Yurt içi faaliyetler açısından soruyorum, belediyelerin denetim konusunda yeterli olamadığını belirtmiştiniz, gelecekte nasıl bir yapı öngörüyorsunuz? Yapı denetim şirketi müfettiş değil, yardımcı kuruluş. Müteahhitin işini iyi yapmasına yardımcı. İnşaat ruhsatı sürecini iyileştirmeyi düşünüyoruz. Belediyelerin inşaat ruhsatı sürecini, proje incelemesini ortadan kaldırmayı planlıyoruz. Belediye hangi yeterlilikle hangi elemanla proje inceliyor? Yapan müelliften, mühendisten daha mı iyi biliyor. Ruhsat işi kolaylaşmalı. Mimara sorumluluğu verelim, yapı denetim firmasına verelim, proje aksak gelirse mimar sorumluluğu üstlensin. Belediyelerden inşaat ruhsat almak yılı bulabiliyor ki bir haftada alınmasını öngörüyoruz. Belediyeler neden proje incelesin? Projeyi imzalayan mühendis, mimar sorumlu olsun ve sonunda bir hata çıkarsa canına okuyalım.
- Tabii akla hemen bu yıl programda da öngörülen ve yurtdışı müteahhitlerin talebi arasında bulunan yurtdışında faaliyet gösterecek müteahhitlerin akreditasyonu uygulaması akla geliyor. Bir hazırlık başladı mı?
Dış Ticaret Müsteşarlığı yurtdışı müteahhitlik konusuyla ilgileniyor ama yeterlilik tespiti tamamen teknik bir konu. İsteseler de yapamazlar. Bu unsur teşkilat kanunumuzda var. Biz yurtdışı müteahhitlere halen belge veriyoruz. Teknik kapasite ve özelliklerini yaptıkları işleri, yapabilecekleri işleri ortaya koyan, referans veren bir belge vermek istiyoruz, yeni bir yapı üzerinde çalışıyoruz. Kendi kendine işleyen, bürokrasiye boğmayan -müteahhitlik alanını kayıt altına aldığımız için- sistem bütünlüğü içinde çalışacak bir yapı. Müteahhitlerimiz açısından şunu söyleyeyim ki, sistem sadece tamamlanmış işleri değil, yürüyen işleri de izleyen, onları belgelendirebilen bir yapı olacak. Bunun 2011 yılı içinde çalışması biter, 2012 içinde hayata geçer diye düşünüyoruz.

- Müteahhitlerin talebini karşılayabilecek mi? Hatta, bu belgeyi almak büyük prestij olacak. Bütün müteahhitler sistem içinde yer alacak ama muzdarip olmayacaklar. Belge sistemi deyince hemen akla "karne” geliyor ama öyle değil. Yapı denetiminde olduğu gibi elektronik bir sistem. Müteahhitler kendi verilerini kendileri ya da yapı denetim firmaları girecekler. Aldıkları her mesafe anında yansıyacak, statik olmayacak. Bizim verdiğimiz bilgi kefillik değil ama bir referans olarak görülecek. İşin temelinden başlarsak, bir müteahhitlik firması vergi numarası alıp kurulduğunda benim sayfamda görülecek.
Bakanlık yeni binaya kavuşacak "Mevcut bakanlık binamız enerji kimlik belgesinde, enerji performansında E, sera gazında E grubunda. Eski yapıya göre fena sayılmaz ama standardın altında. Yenilenebilir enerji kullanımı yok. Bu konu çok önemli. Bakanlığa yeni bina yapacağız ve orada A sınıfı kimlik belgesini hedefliyoruz. Hem güneş enerjisi sistemi hem de yer altı toprak ısısından yararlanan sistem öngörüyoruz. Yer altı sistemi maliyetli ancak çok işlevsel."

2B arazilerinde 160 bin hektarın kadastrosu tamam "2B bizim yetki alanımız içinde bir konu değil. 2B'nin bizimle ilgili bölümü Orman Genel Müdürlüğü'nün (OGM) 2B olarak orman vasfını kaybetmiş arazileri kadastro için bize vermesiyle oluşuyor. Tespit kısmı Orman Genel Müdürlüğüne, kadastrosunun yapılması ve tescili, kullanıcıları, kim varsa üzerinde işgali vb. bize ait. Yetkili kuruluş da Hazine adına Milli Emlak Genel Müdürlüğü. Bize bildirildiğinde santimetrekareye kadar detaylı çalışma yapıyoruz. Bize bildirilen, 160 bin hektarlık alanın tespit ve tescili yapılıp Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne gönderildi. Toplam 400 bin hektarlık bir alan olduğunu tahmin ediliyor." Enerji tasarruf teşvikleri bu yıl belli olur - Yeni yılla birlikte yeni inşa edilecek binalar enerji kimlik belgesi almak zorunda. Mevcut binaların uyumu da gündemde. Süreç nasıl işleyecek? Bu konuda çok iyi bir yazılım hazırlandı ve hayata geçirildi. Artık herkes, inşaat ruhsatı almaya gittiğinde, enerji kimlik belgesi yoksa ruhsat alamayacak. Eski yapıların kimlik belgelerini 2017 yılına kadar almaları gerekiyor. Bunlara kimlik belgesi verilmesini şubat ayı içinde başlatmayı planlıyoruz. Nereden alacaklar? Enerji Verimlilik Danışmanlığı (EVD) büroları oluşturulacak ve buradan alacaklar. Bu büro binanın mevcut durumunu çıkaracak, sisteme girecek, sistem hangi kategoride ise enerji kimlik belgesini verecek. Sisteme veri girişi çok detaylı, penceresi neden yapılmış, çatı, binanın vasfı, duvar malzemesine kadar veriler giriliyor. Bu veriler ışığında sistem belgesini çıkarılıyor. D sınıfı enerji verimliliği olması gereken alt sınır. Ancak mevcut binalar şimdilik sadece mevcut durumlarını gösteren belgeyi alacaklar ve bunu da 2017'ye kadar yapacaklar. Uyum şartları yok. Ancak, tabii ki tasarruf önemli ve teşvik etmek istiyoruz. Vergi teşvikli, faiz teşvikli dönüşüm sağlanması için etkin bir sistemi hayata geçirmek durumundayız. Bu yıl içinde teşvik amaçlı kararları almak istiyoruz ve teşvikin uygulaması için 2017'yi beklemek istemiyoruz. İlk hesaplamalarda mevcut yapıların dönüşümüyle ilgili tahmine dayalı bir hesap yapıldığında 6 milyar TL'lik bir tasarruf sağlanabileceği ortaya çıkıyor. Mesela bizim proje müelliflerimiz kolay proje hazırlamaya alışmışlar. Mühendislerimiz, mimarlarımız için ısı ve enerji verimliliğiyle ilgili verileri girmek detaylı. Çok özellikli binalarda bir hafta kadar veri girişi sürebilir. Zor ve detaylı bir çalışma ama geleceğimiz için kaçınılmaz. DEMİR'in dikkat çektikleri Ferit B.Parlak 22 ve 23'üncü dönemde Samsun Milletvekili olarak TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanlığı görevini de yürüten Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir ile bakanlığının 2011'e damga vuracak ve Türk ekonomisinin tasarruf oranını artıracak adımlarını ve İmar Kanunu'nda yapılacak değişiklikleri konuştuk. Bir dönem mimarlık ve inşaat müteahhitliği de yapan Demir'e yurtiçi ve yurtdışı müteahhitlik sektörünün sorunlarının çözümüne yönelik girişimlerini de sorduk.

Türk ekonomisinin en büyük sorunu olan ‘tasarruf açığı‘ için, Bayındırlık Bakanlığı‘nın üzerine düşeni, binalarda enerji tasarrufu projesiyle geçekleştireceğini; bu projeyle Türk ekonomisine yıllık yaklaşık 6 milyar liralık tasarruf şansı sağlanacağını öğrendik. Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde ve bina ruhsat işlemlerinde kolaylık sağlayacak ve zamandan tasarruf sağlayacak projelerde de son aşamaya gelindiğini öğrendik. Görev alanının daraltıldığı ve etkinliğinin kalmadığı yönünde tartışmalara vesile olan bakanlığın son adımları, bu tartışmaları sonlandıracak gibi. Dünya

Enerji kimlik belgesi olmayan binaya yapı kullanım izni yok

Enerji kimlik belgesi olmayan binaya yapı kullanım izni yok

Enerji kimlik belgesi olmayan binaya yapı kullanım izni yok

Yeni inşa edilen binalar için 1 Ocak 2011'den itibaren, mevcut binalar için 2017'ye kadar 'enerji kimlik belgesi' alınması mecburiyeti başlıyor.

Belge, yeni binalar için yapı kullanma izin belgesinin ayrılmaz parçası olacak. Binaların enerji tüketimini gösteren 'enerji kimlik belgesi' yılbaşından itibaren düzenlenmeye başlanacak. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkilisinin verdiği bilgiye göre, enerji kimlik belgesi düzenlenmesi sürecinde, metrekare başına maliyetin 1 lira civarında olması bekleniyor. Bina Enerji Performansı Yönetmeliği 5 Aralık 2009'da yürürlüğe girdiğinde enerji kimlik belgesi ile ilgili düzenleme önce 1 Temmuz 2010'a, ardından da 1 Ocak 2011 tarihine ertelenmişti.
Yeni düzenlemeyle mevcut binalar için vatandaşın 2017 yılına kadar enerji kimlik belgesi almak için yetkilendirilmiş enerji verimlilik danışmanlık şirketlerine başvurması gerekecek. Bu binaların projesi bulunmuyorsa binada, ısıtma sistemi, yalıtımı, geometrik yapısı, aydınlatma sistemi gibi unsurlara ilişkin etüt yapılacak. Binanın enerji verimliliğiyle ilgili veriler, uzmanlar veya projeci tarafından Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın web tabanlı hazırladığı BEP-TR programına girilecek. Programda, binaların metrekare başına düşen enerji tüketim miktarı ve karbondioksit salınımı hesaplanacak, binaya uygun enerji kimlik belgesi üretilecek. A'dan G'ye kadar sınıflandırılan kimlik belgesinde, A sınıfı enerji tüketimi açısından iyi, G sınıfı kötü binayı ifade edecek. Ancak binalarda sınıflar arasında iyileştirmeyle ilgili mecburiyet ve yaptırım olmayacak.

İSTANBULDA ARSA ALAN HERZAMAN KAZANIR.

Sanayicilik zor iş, Mehmet Kavala'nın öğüdünü dinleyip iyi ki ARSA almışım.İSTANBULDA ARSA ALAN HERZAMAN KAZANIR.

Zühtü Şenyuva 87 yaşında bir sanayici. Türkiye'nin ilk diş fırçası fabrikası Banat'ın sahibi. 36 ülkeye ihracat yapan ve iç piyasada dünya devlerinin karşısında yüzde 20 pazar payını hala koruyan Zühtü Şenyuva, sanayiciliğin artık çok zor olduğunu belirtiyor. Mısır'da fabrika açma hazırlığındaki şirketin yönetimini sürdüren Şenyuva, Mehmet Kavala'nın 'Kazandığını arsaya yatır' öğüdünü tuttuğu için memnun. Bugün İstanbul'un çeşitli bölgelerindeki arsalarında dev konut projeleri sürüyor.

İstanbul'un sanayi mahallesi Seyrantepe'de Türkiye'nin ilk diş fırçası fabrikası Banat'ın, uluslararası rakiplerini aratmayan fabrikasında 87 yaşında bir duayenle, Zühtü Şenyuva'yla beraberiz. Bir çoğuna Banat markasıyla olmak üzere 36 ülkeye ihracat yapan, iç piyasada ise Colgate gibi uluslararası devlerin karşısında pazar payını yüzde 20'lerde koruyan Banat'ın sahibi Şenyuva, hala tam zamanlı olarak işinin başında.

Vehbi Koç'tan Sakıp Sabancı'ya kadar Türk sanayiinin öncüleriyle ilgili anılar arasında uzayan sohbetimizde Zühtü Bey, sıfırdan bugünlere nasıl geldiğini anlatıyor. İlkokul yıllarından itibaren hem okuyup hem çalışan Şenyuva, Türk ekonomisinin büyük gelişme gösterdiğini söylüyor, ama artık işlerin de zorlaştığını dile getiriyor. Sanayide dünyanın en büyük derdinin Çin olduğunu, bunun kendi sektörlerini de etkilediğini anlatan Şenyuva, hem maliyeti düşürmek hem de ihracat yapacak ülkeleri çeşitlendirmek için Mısır'a fabrika kurma hazırlığında olduklarını anlatıyor.

İş hayatına atıldığı ilk günden beri Mehmet Kavala, Vehbi Koç gibi arkadaşlarının "arsa al" sözlerini tutan Şenyuva, şimdi gayrimenkul alanında da gizli bir güç. 30 yıl önce İstanbul'da ilk plaza olan Beytem'i inşaa eden Şenyuva, Şişli ve ÜMRANİYE'deki arsalarını da Yapı Merkezi ve Taşyapı'yla konut ve iş merkezi yatırımı yapıyor.

Tablolar alarak sanatçılara destek de oluyor Şenyuva. Gençlere deneyimlerini sunmak için hayatını anlatan bir de kitap çıkaran Şenyuva, "Ben de yoksuldum. Hem okudum hem çalıştım. Şüphesiz herkes Vehbi Koç, Hacı Ömer Sabancı olamaz. Ama beş kuruş parası olmayan bir insan da bizim gibi mücadele ederek iş, aş sahibi olabilir" diyor.

Ahmet Nazif Zorlu 800 milyon dolara Karayolları arazisini satın aldı. Gayrimenkulde büyük bir patlama var. Sanayiciler sanayicilikten uzaklaşıyor mu sizce?

Evet, Sayın Zorlu 800 milyon dolara böyle bir arazi aldı. Şimdi bundan servet kazanacak. Sanayiden hiçbir şey kazanılmaz. Faizler çok yüksek. Sanayicilik kolay iş değil. Sanayiciler büyük para kazanmıyor. Arazi alanlar satanlar, inşaat yapan kazanıyor.REFERANS GAZETESİNDEN ALINMIŞTIR.

BU OLUYORKI Bİ ŞEKİLDE ARSA ALAN KISA ZAMANDA TALEPLER DOĞRULTUSUNDA DEĞERLENİP KAZANÇ SAĞLIYO.AMA YERİNDE ALMAK LAZIM.

İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi Kapasitesini Tamamladı.Çevredeki Fabrikalar Bölgesi sanayi kuruluşları

İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi Kapasitesini Tamamladı.Çevredeki Fabrikalar Bölgesi sanayi kuruluşları

İDOSB Kapasitesini Tamamladı

Anadolu yakasının can damarını oluşturan İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi, yatırım bekleyen bir dizi organize sanayi bölgesinin tersine, gelen yatırımları reddediyor. Çünkü, yüzde 98 doluluk oranına çıkan bölgenin artık yatırım kaldıracak kapasitesi yok.

İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi (İDOSB), İstanbul'un en önemli üretim merkezlerinden biri. Anadolu yakasının can damarını oluşturan bölge, yatırım bekleyen bir dizi organize sanayi bölgesinin tersine, gelen yatırımları reddetmek zorunda kalıyor. Çünkü bölgenin artık yatırım kaldıracak kapasitesi kalmamış durumda. Yüzde 98 doluluk oranına ulaşan İDOSB, çevresinde oluşan sanayi kuruluşlarının da girmeye çalıştığı bir OSB. 10 yıl gibi kısa bir...

sürede bulunduğu çevreyi kalkındıran ve kurulduğu yıllarda şehir dışı bir nokta olmasına karşın, bugün şehir merkezinin ortasında kalan İDOSB, yaratmış olduğu istihdamla dikkatleri üzerine çekiyor. Tüm alt ve üst yapısını düzenli ve planlı bir şekilde tamamlayan bölgede sıra eğitim yuvası kurmaya geldi. İDOSB yönetimi şu anda yapabilirse üniversite, olmazsa bir yüksek okul inşa etmek istiyor. İDOSB'u, bünyesindeki oluşumları, bölgenin sorunlarını ve projeleri 'Mynet' için İDOSB Yönetim Kurulu Başkanı B. Murat ÖNAY yanıtladı.

"Tüm Çalışmalar Tamamlandı"

İDOSB ile birlikte, İstanbul, Eskişehir ve Manisa'da 4 ayrı işletmesi ve bin 200 personeliyle beyaz eşya ve otomotiv sektörlerinin en önemli yan sanayilerinden biri haline gelen Önaysan'ın da yönetim kurulu başkanlığını yapan B. Murat Önay ile, otantik bir şekilde düzenlenmiş şirket ofisinde görüştük. İDOSB'un kuruluş hikayesini anlatarak konuşmasına başlayan Önay, organize sanayi bölgesinin 1982 yılında kurulmasına karşın, ilk resmi kuruluşunu 1996 yılında gerçekleştirdiğini hatırlatıyor. OSB Kanunu'ndan sonra da tüzel kişilik kazanarak OSB'lere verilen hakları aldıklarını belirten Önay, 2.5 milyon metrekare bir alana sahip olduklarını aktarıyor. Önay, asıl OSB'nin fabrikalar bölgesi olarak tanımlandığını ancak, bunun yanında, şehir sanayisini bir araya toplamak ve bir düzene oturtmak için etraftaki İMES, DES ve KADOSAN sanayi sitelerinin de organize sınırları içerisine dahil edildiğini söylüyor. "Yani şimdi burada ortada bir sanayi bölgesi ve etrafında da 3 tane sanayi sitesi var. 1996 yılına kadar burada çağdaş anlamda şehirleşme ve sanayileşme yoktu. Bütün altyapısını ve üstyapısını sanayi bölgesindeki katılımcılar olarak biz sağladık" diye sözlerini sürdüren Önay, şu anda tüm eksikliklerin tamamlandığını belirtiyor.

Önay, bölge ile ilgili detaylı bilgileri şu sözlerle aktarıyor; "Bölgemizin içerisindeki kooperatiflerin hepsi KOBİ niteliğinde. Bu sanayi sitelerinin içerisinde aşağı yukarı 2 bin 200 üzerinde işletme var. Asıl bölgede 110 fabrika bulunuyor. Bunların içerisinde KOBİ niteliği taşıyan şirketler de yer alıyor, büyük şirketler de. Uluslararası şirketlerin yanında Türkiye'nin büyük kuruluşları burada konuşlanmış durumda. Şu anda bölgemizde faaliyet gösteren ve İSO 500'e giren 8 tane şirket bizim bölgemizde." Önay, bunun yanı sıra 7-8 tane de yabancı şirketin İDOSB içerisinde faaliyette olduğu bilgisini veriyor.
"İstanbul'a En Ufak Bir Zararımız Yok"
Organize sanayi bölgeleri istihdam yaratmak açısından da çok önemli bir misyonu üstleniyor. İDOSB Başkanı B. Murat Önay'ın bu konuda çok önemli bir iddiası var; "Anadolu yakasının en büyük istihdamını şu anda İDOSB sağlıyor. Gündüz burada aşağı yukarı 50 bin kişilik bir nüfusa ulaşıyoruz. Tabii bu rakamda yüksek sezon ile alçak sezon arasında bir değişiklik yaşanıyor. Ama, 40 binin altına düşmüyoruz." Bu yüksek istihdamın yanında, çok büyük yerli ve yabancı şirketlerin bölgede konuşlandığını ifade eden Önay, bölgenin bu nedenle Türkiye ekonomisine çok önemli katkı sağladığının altını çiziyor.

Bölgenin ilk kurulduğu yıllarda şehir dışında olmasına karşın, şimdi şehir merkezinin ortasında kaldığını ve bunun İstanbul için ne gibi sorunlar yarattığı sorusuna Önay gönül rahatlığı ile yanıt veriyor; "Bölgemiz, özellikle TEM bağlantısına yakın olması nedeni ile trafik yükü oluşturmuyor. Şu anda bölge tam İstanbul'un ortasında kaldı ama, gerçekten İstanbul'a bir zararımız yok. Ne altyapı, ne çevre kirliliği, ne de trafik olarak şehre olumsuz bir etkimiz olmuyor. Hatta bizim çevremizdeki konut alanları şu anda bizden çok daha fazla İstanbul'a kirlilik yaratıyor."

"Hedefimiz Üniversite Kurmak"

İDOSB yönetimi olarak bölgenin kalkınması için çok önemli çalışmalar yaptıklarını kaydeden Başkan B. Murat Önay, ilk olarak sözlerine gerçekleştirdikleri ve devam eden projelerden başlıyor; "Yılbaşından itibaren AYEDAŞ ile yaptığımız anlaşma ile, artık elektrik satış işlemini de kendimiz yapmaya başladık. Yani artık elektiriğimizi sanayicimize kendimiz satıyoruz. Elektiriği AYEDAŞ'tan alıp satışını gerçekleştiriyoruz. Pazar eğer genişler ve fiyatlar ucuzlar ise, otoprodüktörlere dönebiliriz. Ama şu anda fiyatlar her yerde aynı olduğu için biz AYEDAŞ'ı tercih ettik."

Çevreye verdikleri öneme de işaret eden Önay, zaten şu anda gerekli önlemleri aldıklarını ve bu nedenle de en ufak bir atık oluşturmadıklarını tekrar hatırlatarak, ilerleyen dönemlerde oluşabilecek bir kirlilik için de şimdiden kolları sıvadıklarını söylüyor. Önay, bu konudaki projelerini şu şekilde ifade ediyor; "TOSYÖV ile birlikte çevre ile ilgili bir çalışmamız var. AB'den de buna ilişkin bir takım destekler alınıyor. Bu, özellikle çevre bilincini bölgemize yerleştirip nerelere getirebileceğimize ilişkin bir çalışma olacak. TOSYÖV'le birlikte yürüttüğümüz bu proje 3 aydır devam ediyor. Sanırım 7-8 ay sonra bitecek. Bu bittikten sonra bölgemizde oluşabilecek çevre kirliliğini önlemiş olacağız."

İDOSB'un asıl üzerinde durduğu konu eğitim. Bu konuda da girişimler ve çalışmalar başlamış durumda. Sadece bir takım kanuni prosedürün yerine getirilmesi bekleniyor. Üniversite projelerinin detaylarını Önay şu şekilde anlatıyor; "Şu anda bizim çok büyük bir projemiz var. OSB'nin içerisinde yapabilirsek üniversite 'bunun şu anda kanuni formalitelerini yerine getirmeye çalışıyoruz', eğer bunu başaramazsak bir yüksek okul inşa etmek istiyoruz. Bununla ilgili bir proje hazırladık. Şu anda binasına kadar bütün projeler omaylanmış, hazır durumda. Kanuni formaliteler yerine getirildiği anda hemen bina inşaatını oluşturmaya başlayacağız. Burada 30 dönüm ve 20 dönüm olmak üzere iki arazimiz var. İlk etapta bu 30 dönümlük araziye yüksek okul veya üniversiteye konuşlandıracağız. Ondan sonra da diğer 20 dönümlük arazimize ek kampüsler yapılabilecek. Tamamen mesleki alanda ve bölgemizin ihtiyaç duyduğu branşlarda eğitim verilecek. Netice de kanuni formalitelerin yerine gelmesini bekliyoruz."

Kapasitemiz Dolu

İDOSB olarak çok büyük bir doluluk oranına ulaştıkları bilgisini veren İDOSB Başkanı Önay, yüzde 98 doluluk oranına çıktıklarını söylüyor. "Bu nedenle de yeni yatırımcı kabul edecek bir bünyemiz yok. Ancak, mevcut yatırımları daha modernize edip geliştirme konusunda ilerliyoruz" diye sözlerini dürdüren Önay, bölgenin genişletilmesi yönünde çevre sanayi kuruluşları tarafından talepler geldiğini, fakat bu taleplere cevabın kendi yetkilerini aştığını söylüyor. Önay bu konudaki görüşlerini şöyle anlatıyor; "Bölgemizin dışında fakat bize yakın olan dağınık durumda sanayi kuruluşları yer alıyor. Bunların bize müracatları var. Çünkü, burada herşey o kadar kolay yürüyor ki temel inşaat ruhsatından iskanına kadar herşeyi biz veriyoruz. Herşeyi olabildiğince kolay halletmeye çalışıyoruz. Bu nedenle de çevremizdeki sanayi kuruluşları kendilerini OSB'ye dahil etmek istiyorlar. Ama, bizim dışımızda o kadar karmaşık bir yapı var ki, konutlar ile sanayi kuruluşları iç içe. Bu OSB tanımına uymuyor. Belediye ile bir takım çalışmalar yapıyoruz. Hiç olmazsa ortak ayıklanabilecek bir takım bölgeleri içimize alıp buraları da düzenlemek istiyoruz. Fakat, belediyenin de İstanbul'da sanayiyi kaldıracağız diye bir hedefi var. Burada bir çakışma oluyor ve işler böyle sürüncemede kalıyor. Ama, OSB'nin etrafındaki hemen sınırımızdaki bölgeler acınacak halde. Bizim sınırımızı geçtiğiniz zaman o farkı görebiliyorsunuz."

Sorun Şehir Trafiği

Başkan Önay ile, biraz da sanayi bölgesi olarak yaşadıkları sorunlar hakkında konuşmak istiyoruz. Fakat, Önay'ın sorun olarak gördüğü önemli birşey yok. Tek dertleri artık İstanbul için kronik bir rahatsızlık haline gelen trafik. Önay'ın ifadesine göre bu sorun da bölgeden kaynaklanmıyor. Bu problemin çözümü için de adımlar attıklarını bildiren Önay, "Bölgemizde özellikle bizden kaynaklanmayan ama şehir ortasında olmamız nedeniyle bölgemizin tam ortasından geçen yol nedeni ile bir trafik sorunu yaşıyoruz. Belediye ile ortak bir çalışma yapıldı. Bu trafiğin azalması için alt geçit yapma çalışmamız var. Bu bittiği zaman bir nebze de olsa rahatlayacağız. Bu da şehir ortasında olmanın vermiş olduğu sıkıntı. Buna katlanmak zorunda olmadığımız için çözüm getirmek zorundaydık. Bunun için de alt geçitin yanında yan yollar da yapıldı. Bölgeden çıkıp Kartal ve Pendik'e giden yan yollar bitti. Bunlar da bölge trafiğinin azalmasında önemli faydalar sağladı."


İstanbul Dudullu Organize Sanayi siteleri Bölgesi

Anadolu Yakasının İncisi

Ümraniye Yukarı Dudullu Mevkiinde yer alan "İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi" 1977 yılında bakanlıkça 1/5000'lik Nazım Planında "Dudullu Organize Küçük Sanatlar ve Sanayi Alanı" olarak planlanarak, 1983 yılında faaliyete başladı. Ancak, "Organize Sanayi Bölgesi" olarak tescili Yüksek Planlama Kurulu'nun 25.12.1995 tarih ve 95/83 sayılı kararı ile gerçekleştirildildi. İMES (S.S. İstanbul Madeni Eşya Sanatkarları Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi), DES (Perşembe Pazarı ve Kasımpaşa Demircileri Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi), KADOSAN (S.S. Kadıköy Oto Sanatkarları Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi) kooperatiflerini kapsamakta olan bölgenin sınırları Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın 30 Eylül 1998 Tarih ve 013538 sayılı onayı ile kesinleşti ve 15 Nisan 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4562 sayılı "Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu" ile bölge özerklik kazandı. 1995 yılı sonunda OSB statüsüne kavuşmuş olmakla "Müteşebbis Teşekkül" oluştu ve buna bağlı olarak 1997 yılı başında bölge müdürlüğü kuruldu. Halen 12 kişilik kadrosu ile faaliyetlerini sürdürüyor. İDOS, İMES, DES ve KADOSAN yönetim açısından Müteşebbis Teşekkül çatısı altında olmakla birlikte, kendi bölgeleri dahilindeki konularda bağımsız hareket ediyorlar.


Fabrikalar Bölgesi

İMES

İMES Sanayi Sitesi, 1986 Yılında İnşaatını Tamamlayıp Faaliyete Başladı. Kasımpaşa Ve Haliç'te Faaliyet Gösteren Madeni Eşya Üreticilerinin, Modern Ve Sağlıklı Şartlarda Çalışabilme Amaçları İle Kuruldu. Bugün İMES, 150 Sosyal Tesisi Ve 7 Bin Civarında Çalışanı Bulunan Ve 50 Değişik Alanda Faaliyet Gösteren 850 Civarında İş Yeri İle Türkiye'deki Orta Ve Büyük Ölçekli Sanayinin Makina İhtiyacının Önemli Bir Bölümünü Karşılıyor. 650 Bin Metrekare Arazi Üzerinde Kurulu Olan İMES'de Bir Çıraklık Okulu Ve KOSGEB Şubesi Bulunuyor. Bankaları, Güvenlik Birimi, Spor Tesisleri, Sağlık Hizmetleri, Arıtma Tesisleri, Modern Yönetim Binası Ve Yönetim Organizasyonu, Pazarlama Kooperatifi (İMKO) İle İMES, Türkiye'nin En Başarılı Küçük Sanayi Sitelerinden Biri Olarak Gösteriliyor. 10 Yıl İçinde Önemli Bir Gelişme Kaydetmiş Olan İMES, Önemli Ölçüde Dış Satım Da Gerçekleştiriyor.

DES
Demirciler Küçük Sanayi Sitesi (DES), "PERŞEMBE PAZARI" Olarak Bilinen Ve Demir Çelik Sektöründe Yıllarca "BORSA" İşleri Gören, Tüccar Durumunda Olmakla Birlikte, Sanayinin Yarı Mamul Çelik İhtiyacını Karşılama Özelliği Taşıyor. Aynı Zamanda İmalatçı Da Olan Esnafın Kurduğu DES, Yerleştiği 354 Bin Metrekare Arazi Üzerinde, Bin 550 Üzerinde İş Yerinden Oluşuyor. DES, Bölgenin Sanayisine Çeşitli Alanlarda, Mal Ve Hizmet Veren Önemli Bir İşlevi Üstlenmiş Durumda. DES'de 12 Bin İstihdam Yaratılıyor. Modern Arıtma Tesisleri, Alt Yapısı, Sosyal Tesisleri Ve Ticaret Merkezleri İle Kısa Sürede Ortaya Çıkan DES, Bölgenin Önemini Daha Da Artırmış Durumda.

KADOSAN

Kadıköy Oto Sanayicileri Ve Tamircileri Tarafından Kurulan KADOSAN Sanayi Sitesi, Söğütlüçeşme Ve Civarındaki İş Yerlerinin Kamulaştırılması Üzerine, Devlet Arsa Ofisi'nce Tahsis Edilen 140 Bin Metrekare Arazi Üzerine Kuruldu. 1989 Yılında Kurulmaya Başlandı. 479 İşyerinden Oluşan Ve Sosyal Tesisleri İle Birlikte 513 Bağımsız Üniteye Ulaşan KADOSAN, 1996 Yılında Faaliyete Geçti. 4 Bin Dolayında İstihdam Yaratan Bu Site, Bölgedeki Oto Yan Sanayi İçin Önemli Bir Eksikliği Gideriyor Ve Aynı Zamanda Açık Oto Pazarı Olarak Çalışıyor.

Kuruluş Aşamaları 1976 - İMES Sanayi Sitesinin İnşaatına Başlanması 1977 - 1 / 5000 Nazım Planında "DUDULLU ORGANİZE KÜÇÜK SANATLAR VE SANAYİ ALANI" Olarak Planlanması 1982 - Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce Fabrikalar Bölgesi Parsellerinin Sanayicilere satışı ve Kuruluş Aşamaları 1986 - İMES Sanayi Sitesinin Açılışı 1987 - DES Sanayi Sitesinin İnşaatına Başlanması 1989 - KADOSAN Sanayi Sitesinin İnşaatına Başlanması 1995 - Bölgenin "Organize Sanayi Bölgesi Olarak İlanı" 1996 - DES ve KADOSAN Sanayi Sitelerinin Faaliyete Başlaması 1997 - Bölge müdürlüğünün Kurulması 1998 - Komşu Küçük Sanayi Sitelerinin de Bölge içine alınarak OSB sınırlarının Kesinleştirilmesi 2000 - OSB Yasasınn Yürürlüğe Girmesi

Yeni emlakçılara üniversite şartı getiriliyor. Lisanslar merkezi sınavla dağıtılacak / Emlakçılıkta ÖSYM dönemi

Yeni emlakçılara üniversite şartı getiriliyor. Lisanslar merkezi sınavla dağıtılacak / Emlakçılıkta ÖSYM dönemi

Emlak sektörünü AB standarlarına ulaştırmak için Sanayi Bakanlığı ve Başbakanlık tarafından hazırlanan Emlak Müşavirliği Yasa Taslağı'yla, yeni nesil emlakçılara üniversite mezunu olma şartı getiriliyor. Emlakçılar üniversiteyi bitirdikten sonra da 1 yıl zorunlu staj yapacak. Emlak müşaviri olmak için ise lisans şartı aranacak. Emlakçılar, lisans almak için ÖSYM tarafından oluşturulacak sınava girecekler. Sınavda başarılı olanlara lisans verilecek. Emlak sektörünü disiplin altına almayı amaçlayan taslak kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerinin görüşüne açıldı. Taslağa göre, borsa gibi çalışacak emlak sektöründe emlakçılar, broker gibi banka ve tüketici arasındaki tüm işlemleri yürütecek. Kiralık ve satılık emlak işlemlerini emlakçı yürütecek ve ileride emlak değerinin olduğundan düşük gösterilmesi gibi hatalı işlemlerden emlakçı sorumlu tutulacak. Lisans zorunluluğu Emlak sektöründe çalışmak isteyenler, üniversitelerin emlak sektörü ile bağlantılı 4 yıllık üniversite mezunu olacak. Bu şartı yerine getiren adaylar 1 yıl stajlarını yapacaklar. Stajının 6 aylık dönemini kursta 6 aylık dönemini ise her hangi bir emlak bürosunda yapacak. Üniversite mezunu ve staj süresini tamamlayan adaylar ÖSYM tarafından açılan lisans sınavına girecekler. Lisans sınavında başarılı olanlar emlak müşaviri olarak sektöre girebilecekler. Mevcut emlakçılarda üniversite şartı yok Şu anda faaliyet gösteren emlakçılarda üniversite şartı aranmayacak ancak, ÖSYM tarafından hazırlanan lisans sınavına girmek mecburiyetinde olacaklar. Sektörde bulunan emlakçılardan oda ve Maliye kayıtları ile kurs belgeleri istenecek. Ankara Tüm Emlakçılar Birliği Başkan Yardımcısı Ahmet Rıfat Yetkin ise "Emlak sektörü en büyük rantın döndüğü sektördür. Avrupa ülkelerinde emlakçı olmak doktor ve avukat olmaktan daha zordur. Ama bizde öyle değil. Bu yasa taslağı ile sektörde gerekli tedbirler alınmış olunacak. Emlakçıların da sorumluluğu olacak" dedi. Yetkin, sektörde deneyimli emlakçıların zor durumda bırakılmayacağının da altını çizerek, "Lise mezunu olup sektörde çok iyi dürüst çalışan insanlar var. Bunlar zor durumda bırakılmayacak. Oda ve maliyeye kayıtları ve kurs belgeleri doğrultusunda faaliyetlerine devam edebilecekler" diye konuştu.VE BÖYLE OLMASI BİR MASA BİR SANDELYE AÇILAN EMLAKÇILAR ÖNÜNE GEÇİLECEK VE EMLAKÇILIK ARTIK SERBEST Bİ MESLEKTEN ÇIKARILACAK TEMENNİMİZ.

EMLAKÇI, "YEMİNLİ VE ÜNİVERSİTELİ" OLACAK

Emlak Müşavirliği Yasası çıkmasıyla meslek AB standartlarına kavuşacak ve 'bir masa bir kasa' imajından kurtulacak. Emlakçılar üniversite mezunu olacak ve mesleğe yemin ederek adım atacak.
TBMM'nin yeni yasama döneminde ele alacağı ilk gündem maddelerinden biri olan Emlak Müşavirliği Yasa Tasarısı'nın Eylül ayında yasalaşması bekleniyor. Avrupa Birliği'ne uyum çalışmaları çerçevesinde yer alan yasa çıkarsa, sayıları 100 bini bulan emlakçıların çalışma hayatında köklü değişiklikler olacak. Yasaya göre üniversite mezunu olmayanlar artık emlakçılık yapamayacak. Hatta üniversite mezunları bile emlakçılık yapmak isterlerse önce meslek kursunu bitirecek ardından ÖSS sınavı gibi merkezi sistemle 'lisans' sınavına girecek. Sınavı geçenlere lisans belgesi ve meslek kimliği verilecek. Lisanslı emlakçılar yemin ederek mesleğe adım atacak. Mesleği emlakçılık olanlar, başka bir iş yapamayacak.
DOKUZ ÜYELİ KURUL 2005'ten önce mesleğe başlayan ve halen mesleğini devam ettirdiğini kanıtlayan ortaokul ve lise mezunu emlakçılara lisans sınavına giriş hakkı verilecek. Ortaokul mezunları lisans sınavını kazanırlarsa 6 yıl içinde lise diploması aldıkları takdirde mesleğe devam edebilecek. Emlak müşavirleri, alım/satım ve kiralama gibi hizmetlerin yanı sıra talep halinde bilirkişilik ile ekspertiz işleri de yapabilecek. 23 maddelik Emlak Müşavirliği Tasarısı'na göre emlakçıların faaliyetlerini, yeni oluşturulacak Emlak Müşavirliği Kurulu denetleyecek. Emlak Müşavirliği Kurulu dokuz üyeden oluşacak. Merkezi Ankara olan kurulun üyeleri üç yıl süre ile seçilecek.


ÖSS GİBİ SINAV Emlak müşavirliği lisans sınavı, Emlak Müşavirliği Kurulu tarafından merkezi sistemle yapılacak. Kurul tarafından verilecek lisans ile emlak müşaviri olmaya hak kazananlara, ilgili emlakçılar odası tarafından kayıt ve tescil işlemleri yapılarak kimlik belgesi verilecek. Verilen lisanslar, Kurul tarafından lisans kayıt defterine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nce lisans ve sicil defterine kaydedilecek. Emlak müşavirliği şirketleri, bünyelerinde en az bir tane lisanslı emlak müşaviri istihdam edecekler.


NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE... Emlak müşaviri olmaya hak kazananlar, göreve başlamadan önce Kurul huzurunda şöyle yemin edecek: "Emlak müşavirliği mesleğini yerine getirirken kamu hizmeti gereklerine, T.C. Anayasası'na, kanunlarına, meslek kuralları ile ahlak kurallarına uyacağıma, mesleğimi tam ve bağımsız ve dürüstlükle yerine getireceğime, üzerime aldığım işleri dikkat ve özenle yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."

YABANCIYA 'BAKANLIK İZNİ' ŞARTI Yabancılar da Türk tabiyetindeki emlak müşavirlerinde aranan diğer nitelikleri taşımak ve karşılıklılık koşuluyla Türkiye'de emlakçılık yapabilecek. Yabancıların emlakçılık yapması kurulun teklifi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın onayı ile mümkün olabilecek. Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarılanların emlakçılık yapamayacağını öngören tasarıda, mesleği icra etmenin koşulları arasında, "Taksirli suçlar hariç, affa uğramış olsa dahi ağır hapis veya altı aydan fazla hapis yahut yüz kızartıcı ve ticari suçlardan hükümlü bulunmamak" da yer alıyor.

Kaynak : Milliyet

20 Temmuz 2012 Cuma

40 mahalleye 40 market

40 mahalleye 40 market

“40 mahalleye 40 market” sloganıyla 1989 yılında Mis Koop üyeleri, Elazığlı işadamları ve esnafların güçlerini birleştirmesinden oluşan Mis Holding’in hakim ortak olduğu Misaş A.Ş, Doğu Anadolu’nun ilk GYO şirketini kurmak için resmi çalışmaları başlattı.

hurriyetemlak.com

 

İlk kuruluş hedefleri, “40 mahalleye 40 market” olan Elazığlı işadamları, gıda ile başladıkları iş hayatlarına, ilerleyen yıllarda eğlence, alışveriş, otel ve residence projelerini de içeren Doğu Anadolu’nun en büyük kompleks yatırımı Misland’la devam etti.
Doğup büyüdükleri topraklara ve Elazığ’a değer katmayı ilke edinen Mis Holding ve Misaş A.Ş, yatırımlarını daha verimli hale getirmek amacıyla son genel kurul toplantısında bir GYO şirketi kurma kararı aldı. Bu amaçla çalışmaları başlattıklarını söyleyen Mis Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Demirbağ, “2012 yılının son çeyreğinde biz Misaş A.Ş olarak SPK’ ya müracaat ederek kurumun kaydına gireceğiz. 2013 yılında da borsaya açılacağız. Mis GYO ya da Misland GYO olarak önce ilimize sonra da bölgemize büyük yatırımlar yaparak hizmet edeceğiz. Vizyonumuzda bu ilke var. Hedefimiz önce Elazığ’ın sonra bölgenin yatırım ihtiyaçlarını karşılamak için dışarıdan yatırımcı getirip, yapamadığımız büyük yatırımları yaptırabilmek veya beraberce yapmaktır” dedi.

Demirbağ, doğru yatırımın sadece batıya değil, Türkiye’nin doğusuna da değer kazandırdığına inandıklarını söyledi.
Türkiye’de toplam 25 GYO bulunduğuna dikkat çeken Nihat Demirbağ, amacı Elazığ’a ve bölgeye hizmet etmek olan bir GYO olarak diğer GYO’lardan farklı olacaklarını belirterek, Bizim misyonumuz şehrin insanı ile şehri kalkındırmaktır. Bu iş misyonumuza çok yakışacaktır. “GYO her an devlet kontrolünde olan bir işletmedir. Bankalar, fonlar ve yabancı kurumlar ortak olur, kurumlar vergisinden muaf olduğu için daha verimli bir yapıdır. Her üç ayda bir mallarının değerlemesini yapmak ve bunu SPK’ya bildirmek ve web sitesinde yayınlamakla yükümlüdür. Bu verimli yapıyla projelerimizin daha da değer kazanacağına inanıyorum” dedi.

“Terörü Çözmek Devletin, Ticari ve Sosyal Tesisler Yapmak Özel Sektörün İşi “

Nihat Demirbağ, Doğu Anadolu’da yatırım olmamasının temelinde bölgenin 30 yıldır terörle boğuşmasının ve bununla birlikte geri kalmışlığın yattığını belirterek, “Terör devletin, bölgedeki ticari ve sosyal tesis eksikliğini gidermek özel sektörün işi... İllerin ihtiyacı olan yatırımları yapmalarına yardımcı olmak, yapmak, buralarda öncülük etmek ve buradan da Türkiye genelinde borsaya açılarak yürümek istiyoruz. GYO şirketi hedefimizle Misland’ı canlandırarak ve eksiklerini tamamlayarak Elazığ’ı bölge illerinin cazibe merkezi haline getirmeyi istiyoruz” dedi.

Kentsel dönüşüme Roma modeli

Kentsel dönüşüme Roma modeli

İstanbul'da kentsel dönüşüm, Roma modeline göre yapılacak. Hırvatistan'ın Dubrovnik şehrinin de uyguladığı model için özel mimari yarışmalar düzenlenecek.

hurriyetemlak.com

 

İstanbul'da kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında Roma modeli uygulanacak. Tarihi alanların 'rant' alanına dönüşmemesi için kâr amacı güdülmeden yürütülecek proje, finansmanını uluslararası yatırım fonlarından sağlayacak.

Süleymaniye, tarihi yarımada, Galata ve Haliç gibi tarihi eser bakımından zengin merkezlerin öncelikli ele alınacağı çalışmada, özel mimari yarışmalarıyla belirlenecek projeler için uzun vadeli ve yüzde 8-9 faizli geri dönüşümle uluslararası fonlardan finansman sağlanacak.

Projelerin tamamı Çevre Bakanlığı'nda bu proje için özel kurulan 'Kentsel Tasarım Daire Başkanlığı' tarafından yönetilecek. Proje sonunda gelir, finansmanı karşılayacak düzeyin üzerine çıkarılmayacak ve 'Tarihi Dönüşüm' hiçbir kurum veya kuruluşa rant sağlamayacak.


Proje ile tüm tarihi merkezlerin görünümü bozan binalardan kurtarılmasını ve her bölgeye bir tarihi meydan kazandırılmasını hedefliyor.

İLLER BANKASI DA ÇALIŞMA BAŞLATTI
Bakanlık projelerin yapılacağı merkezlerdeki tüm binaları ön görünüm, dış cephe ve restorasyon kriterlerine göre yeniden ele alacak.

Yönetmelikle desteklenecek proje çerçevesinde bu yerlerde daha önce yapılmış dokuyu ve silueti bozan binalar da gerekirse yıkılacak. Proje için Bakanlıkta çok özel çalışmalar devam ederken, İller Bankası da aynı yöntemle İstanbul'un tarihi dönüşümde yer almak için çalışma başlattı.

DUBROVNİK DE UYGULADI
Roma'da tarihi dönüşümün kamusal teşebbüsler üzerinde kar amacı güdülmeden gerçekleştirilmesini sağlayan modeli, Avrupa'nın yükselen turizm merkezlerinden Hırvatistan'ın Dubrovnik şehri de uyguladı.

TARİHİ BİNALARIN ÖNÜNE MEYDAN
Sabah Gazetesi'nin haberine göre; projede, Avrupa'nın önemli turistik merkezlerinde olduğu gibi tarihi ana binaların önünde meydan kazanılması hedeflenecek.

Tarihi binanın önünde kurulacak meydanın etrafında aynı mimari restorasyonla butik oteller, kafeler, restoranlar ve sanat galerileri yer alacak. Meydan çevresinin bitişik nizam olması durumunda tüm binalara eşit yükseklik zorunluluğu gelecek. Galata, Süleymaniye, Tarihi Yarımada ve Haliç öncelikli olarak ele alınacak.

Bakanlık, projenin ikinci ayağında ise Bursa ve Diyarbakır'da çalışmalar yürütecek.

Gayrimenkul KDV'si ve kira istisnası değişiyor


Gayrimenkul KDV'si ve kira istisnası değişiyor

VERGİLERLE ilgili bazı değişiklikler söz konusu.

Şükrü Kızılot

 
Bunlardan biri de “Gayrimenkul vergileri” ile ilgili..
KDV UYGULAMASI
Gayrimenkul satışlarında öteden beri eleştiri konusu olan konutlardaki KDV uygulaması, yeniden düzenleniyor.
Buna göre;
1. Konut Dışındaki Gayrimenkullerin Satışı
Yüzde 18 KDV uygulaması aynen devam edecek.
2. Konut satışları
- KDV oranı, binanın arsa değeri dahil toplam değeri esas alınarak, Bakanlar Kurulu’nca yeniden belirlenebilecek.
- Belli bir değeri aşan konuta, metrekaresine bakılmaksızın daha yüksek KDV oranı uygulanabilecek. Buna göre İstanbul Etiler’deki 140 m2’lik evin KDV oranı ile Tatvan’daki 140 m2’lik evin KDV oranı aynı yani yüzde 1 olmayacak.
3. Kurumların Aktifinde Kayıtlı Gayrimenkuller
Bir anonim veya limited şirketin aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan gayrimenkulün, satışı yine KDV’den müstesna olacak.
Ancak “gayrimenkul ticareti yapan” kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları gayrimenkullerin teslimleri, “istisna” kapsamı dışında tutulacak.
4. Şahısların Gayrimenkul Satışı
Öteden beri olduğu gibi KDV’ye tabi olmayacak.
Buna göre; Bedriye Teyze’nin yıllar önce aldığı evini satışı, Şevket Bey’in dükkânını satışı, KDV’ye tabi olmayacak.
KONUT KİRA GELİRİ İSTİSNASI
1. Yıllık İstisna Tutarı- 2012 yılı konut kira gelirlerinin, yıllık 3 bin lirası, gelir vergisinden müstesna olacak.
-Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek zorunda olanlar, 3 bin liralık “istisna” uygulamasından yine yararlanamayacaklar.
-İki veya daha fazla konuttan kira geliri elde edenler, istisnadan her konut için ayrı ayrı değil, toplam gelirleri üzerinden bir defa yararlanacak. Bu uygulama daha önce de böyleydi.
- Yapılacak olan yeni düzenlemede, yıllık konut kira gelirleri toplamı, gelir vergisi tarifesinin son dilimindeki tutarı, örneğin 2012’de 88 bin TL’yi aşanlar, 3 bin liralık istisnadan yararlandırılmayacak.
GÖZDEN KAÇANLAR
1. Konut KDV’sindeÖteden beri eleştirilen KDV uygulaması, net alanı 150 m2’ye kadar olan konutların tesliminde yüzde 1 KDV alınırken, 150 m2 ve üzerindekilerden yüzde 18 KDV alınmasıyla ilgiliydi.
Buradaki beklenti; 150 m2’ye kadar yüzde 1 KDV, bunun üzerindekilerde örneğin 200 m2’lik konutta, aşan kısma yani 50 m2’ye yüzde 18 KDV uygulanması şeklindeydi.
Oran düzenlemesi 120 m2’ye kadar yüzde 1, 120-160 m2 arasına yüzde 8, 160 m2 aşan kısma yüzde 18 KDV uygulaması şeklinde de olabilirdi.
Yoksa Etiler’deki 140 m2’lik evin değeri, Tatvan’daki 140 m2’lik evin on katı ise, KDV tutarı da zaten on kat fazla oluyordu.
2. Konut Kira İstisnasıYıllık konut kira geliri 88 bin lirayı aşanların, gelir vergisi oranı 88 bin liranın üzerindeki matrahlar için yüzde 28’den 35’e çıkıyor ve zaten yüksek oranda vergilendiriliyorlardı. O nedenle, istisnanın kaldırılmasına gerek yoktu.
Tasarı henüz son şeklini almadı. Gözden kaçanların, gözden geçirilmesinde yarar var.

Gayrimenkulün değeri nasıl yükseltilir?


Gayrimenkulün değeri nasıl yükseltilir?

DEĞER ARTIŞI KAZANCI
Gayrimenkullerin iktisap (edinme) tarihinden itibaren 5 yıl (1.1.2007’den önce edinilenlerde 4 yıl) içinde elden çıkarılmasından doğan kazanç, “değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi tutuluyor. Ortaya çıkan kazanç üzerinden yüzde 35’i bulabilen gelir vergisi ödenebiliyor.
Gayrimenkul alınırken, değerinin düşük gösterilmesi halinde, satış kazancı gerçek tutarın da üzerinde çıkabiliyor.

Şükrü Kızılot

İLAVE TAPU HARCI
Gayrimenkul alım-satımında, gayrimenkulün tapu harcına esas olan değerinin, emlak vergisi asgari değerinin altında olmaması gerekiyor.
Tapu işlemleri sırasında emlak vergi değerinin altında bir değer üstünden harç ödendiğinin sonradan tespit edilmesi halinde, eksik ödenen harç vergi ziyaı cezasıyla birlikte alınmaktadır.
DEĞERİN YÜKSELTİLMESİ
Mükellefler tapu işlemlerinden sonra, vergi dairesi haklarında bir vergi incelemesine başlamadan önce harca esas matrahlarını (harç hesabına esas olan değeri) yükselterek cezadan kurtulabilirler.
Gayrimenkulün tapu harcına esas alınan tutarının Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesine göre, “pişmanlık ve ıslah” yolu ile düzeltilmesi mümkündür.
Maliye Bakanlığı 1989/7 Sıra No.lu VUK İç Genelgesi ile buna ilişkin uygulama esaslarını açıklamıştır.
Söz konusu İç Genelge ile yapılan açıklama aşağıdaki gibidir:
“... pişmanlık müessesesi beyan üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergiler için geçerli olan ve temelinde vergi ziyaı yatan bir olayın kendiliğinden haber verilmesidir.
Yukarıdaki hükümlerden ve açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sözü edilen tapu harcı her ne kadar beyanname verilmeyi gerektirmiyorsa da bu harç, tarafların beyanına dayanılarak tarh ve tahakkuk ettirilmektedir. Pişmanlıkla ilgili maddede ise pişmanlık hükümlerinin beyan üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilere uygulanacağı belirtilmiştir.
Bu itibarla, zamanında tarh ve tahakkuk ettirilmemek suretiyle ziyaa uğratılan harcı kendiliklerinden ilgili vergi dairesine bildiren ve zamanında ödenmeyen tapu harcı ile tahakkuk ettirilecek pişmanlık zammını haber verme tarihinden başlayarak 15 gün içinde ödeyen mükellefler hakkında, Vergi Usul Kanunu’nda yer alan pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.”

Dikkat! Yaratıcı fikirleri depolama ayındayız


Dikkat! Yaratıcı fikirleri depolama ayındayız

Temmuz ayı ile birlikte yazın en canlı en güzel dönemlerinden birini yaşamaya başladık. Her şeyden önce yaz ayı, meyvesi, sebzesi, güneşi, deniziyle insana inanılmaz pozitif enerji ve mutluluk depoluyor.

Hilmi Işıkören

 
Depomuzdaki bu yüksek enerji ve mutluluk yepyeni yaratıcı fikirlere yol açıyor. Belki bu çarpıcı fikirleri uygulamaya koymak için doğru zaman değil ancak bu fikirlerin filizlenmesi için doğru zaman. Herkesin düşüncesi yaz için rehavet anlamında olabilir. Ancak çok iyi biliyorsunuz ki herkesin düşündüğü taraftan değil de farklı taraftan bakanlar önde olanlardır. Bu yaza bakış açınızı değiştirerek bakmanızı öneriyorum. Yazın enerjisiyle muhteşem fikirlerimizi buluşturalım.

Uzun zamandır gayrimenkul sektörüne, iş hayatına ve yaşama yönelik motivasyon sözleri paylaşıyorum bloğumda. Bu aydaki köşe yazımda seçtiklerimden yirmi tanesini sizlerle paylaşmak istedim. Kendi kelimelerim ile oluşturduğum motivasyon cümleleri belki yaz döneminde sizde yeni fikirlere, yeni enerjilere sebep olur ve bir faydaya dönüşür.

Ben tüm yaz boyunca
sektörde daha ne farklı yaparızı düşüneceğim ve eylül ayında karşınıza muhteşem yenilikler ile döneceğim. Umarım sizlerden de aynı şeyleri duyabilirim. Aşağıda derlediğim motivasyon cümlelerini bulabilirsiniz. Kıssadan hisse size düşüyor, keyifli okumalar..

SİZE ÖZEL MOTİVASYON CÜMLELERİ
1. Gayrimenkulü bırakın! Ona sahip olana ve olmak isteyene odaklanın.
2. Emlak işi hiç kolay değildir. Bu yüzden, yüksek kazanç, kariyer, popülarite ve yeni çevreler oluşturma gibi güzellikler ödülleridir.
3. Aslolan bina inşa etmek değil, güven inşa etmektir.
4. Birinin sizden bir şey satın almasını istiyorsanız ona bir neden sunun.
5. Ömür boyu sürecek ilişkiler kurarsanız, ömür boyu kazanırsınız.
6. Mühim olan; yalnızca varken değil, yokken de iz bırakmaktır.
7. Herkes için her şey olmaya kalkarsan, eşsizliğini kaybedersin.
8. Satışta başarı için; sorularla konuş, cevaplarla çöz.
9. Gülümse. Bu çok iyi ve bulaşıcıdır. Satışta bir ön koşuldur, hayatta ise mucize.
10. Şartlar ne olursa olsun sevdiğiniz işi yapın, eğlenerek çalışın.
11. Farklı olmak istiyorsanız yapmanız gereken en doğal ve basit şey içtenlikle gülümsemektir.
12. Başarı için kendi yolunuzdan giden yandaşlar değil, kendi yollarını çizen yoldaşlar yaratın.
13. Her şey olmaya çalışırsanız, odaklandığınız şeyden uzaklaşır, farklılaşmakta zorlanırsınız.
14. Zor ve imkansız yoktur. Zor ve mümkün vardır.
15. Farklılaşmazsanız, uzaklaşırsınız.
16. Bilgi paylaştıkça çoğalır, insan paylaştıkça güzelleşir.
17. Başarı için geçmişe bağlı kalmayın, geçmişle bağ kurun.
18. Harika olan; biri sektörünüz içinde bir başkasından tavsiye istediğinde, sizden bahsedilmesidir.
19. Bazen vazgeçilir, yenilgi kabullenilir. Bunun nedeni işi yarıda bıraktığınızda, başarıya ne kadar yakın olduğunu bilmemenizdendir.
20. Yarına hazır olmak için bugünden bazı şeyleri değiştirmeniz gerekecekse buna dünden razı olmalısınız.

Hilmi Işıkören
www.isikoren.com

Damat Vergisi


Damat Vergisi

EVİNİ damadına ve kızına bedelsiz kiralayan bir okuyucumuzun kafası karışmış.

Şükrü Kızılot

 
“Geçen hafta, evini kayınvalidelerine bedelsiz kiralayan iki kişinin gelir vergisi ödemeleri gerektiğini yazmıştınız. Ben de evi kızıma ve damadıma bedelsiz kiraladım. Şimdi ben de ‘Damat vergisi’mi ödeyeceğim?”

GELİR VERGİSİ
Önce iyi haberi verelim.

Damat kızınızla evli olduğu sürece, “emsal kira bedeli” esasına göre, gelir vergisi ödemeyeceksiniz. Ancak (Allah gecinden versin kızınız ölürse) siz evi damada bedelsiz kiralarsanız, evin emlak vergisi değeri üzerinden, yüzde 5 kira geliri beyan edeceksiniz.

Şu anda sorun yok yani “damat vergisi” ödemeyeceksiniz.

Geçen hafta, yalnız yaşayan kayınvalidelere, bedelsiz ev kiralanmasından söz etmiştik.

Onların durumu farklı; evi kaynanalarına tahsis ettikleri sürece
“Kaynana Vergisi” olarak gelir vergisi ödeyecekler.

EMLAK VERGİSİ

Şimdi de kötü haberi verelim.

Damadınıza ve kızınıza, oturmaları için bedelsiz kiraladığınız evin bir de “Emlak Vergisi” var.

Evin emlak vergisi yönünden, mükellef sizsiniz.

Evde onlar oturacak ama vergiyi siz ödeyeceksiniz.

Mutluluk
Bu dünyada mutluluğun üç esası yapılacak bir şey, sevecek bir şey ve ümit edecek bir şeydir.
Joseph Addison

Yağmursuz hava
Hiç yağmur yağmayan hava hangisidir?
- Oyun havası.

Günün Sözü
Bazı kimselere kötülük yapmak, aşırı iyilik yapmak kadar tehlikeli değildir.
La Rochefoucauld

Damada verilen toplu para vergisi
Damada, evlenme öncesi kız babası tarafından toplu para verilmesi, bizde rastlanan bir uygulama değil.
Ancak Yahudilerde, kız babaları damada “drahoma” adı altında toplu bir para (örneğin 500 bin ya da 2 milyon dolar) verebiliyorlar.

Vergisine gelince..
Drahoma olarak damada ödenen paralar, Veraset ve İntikal Vergisi’ne tabi değil (Md. 4/c).
Kızlar mı şanslı damatlar mı ona da siz karar verin..

Japonlar ve Türkler
Japonlar: Biri yapabiliyorsa, ben de yapabilirim. Hiç kimse yapamıyorsa, ben yapmalıyım.
Türkler: Biri yapabiliyorsa ben neden yapayım? Hiç kimse yapamıyorsa, ben nasıl yapayım?
(Teşekkürler Fikret ÖZATA)

Erkeklerin düşündüğü
Eğer kendiniz hakkında konuşursanız, erkek sıkıcı olduğunuzu düşünecektir. Eğer başkaları hakkında konuşursanız dedikoducu olduğunuzu düşünecektir. Eğer kendisi hakkında konuşursanız, dünyanın en zeki ve hoşsohbet kadını olduğunuzu düşünecektir.
LINDA SUNSHINE

Filozof kadınlar
Kadınlar zaman zaman “filozofça sözler” söylerler. Peki hangi filozofça sözü hangi kadınlar söyler acaba? Buyrun bakın;
Mutlu etmeyeceksen meşgul de etme! (40+ kadın)
Ayrıca tatmin etmeyeceksen, tahrik de etme! (45+ kadın)
Bedenim bakire olsa ne yazar, ruhum çapkın olduktan sonra. (Bulamayan kadın)
Diz üstü yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim. (Aldatılmış ve affetmemiş kadın)
(Teşekkürler Mehmet TÜRKMEN)

Erzurumlu’yu kızdırmayın
* Güvenliğiniz için bir kaç soru sormam gerekiyor. Doğum yeriniz?
- Erzurum...

* Doğum tarihiniz?
- 23 Ocak 1957

* Annenizin evlenmeden önceki soyadı?
- Anami karıştırma lan bu işe

19 Temmuz 2012 Perşembe

Kira geliri olanlar hiç vergi ödemeyebilirler


Kira geliri olanlar hiç vergi ödemeyebilirler

Şükrü Kızılot

 
Herkesin durumu ve seçenekleri farklı olabiliyor ve sonuçta “Aaa... ben bunu bilmiyordum” diyebileceğiniz birçok ayrıntı var.

Bunları demek için de öncelikle, vergi yasalarında yer alan “özel avantajları” bilmek gerekiyor.

Tek başına bilmek de yetmiyor, “tercihleri de doğru yapmak” gerekiyor.

Örneğin, kira gelirlerinden indirilecek giderler yönüyle, “seçilecek yöntem” önemli.

Kira geliri olanların, vergi durumu ile ilgili genel bir açıklama yapmak doğru olmaz. Herkesin durumunu (konut ya da işyeri kirası, banka kredisi kullanılıp kullanılmadığı, evin son 5 yılda alınıp alınmadığı, kira geliri elde edenin kendisinin kirada oturup oturmadığı, kiranın tahsilat durumu, gayrimenkulün yakın akraba veya arkadaşa bedelsiz kiralanması, yapılan bağışlar, eğitim ve sağlık harcamaları, bireysel emeklilik vs) ayrı ayrı ele alıp değerlendirmek gerekir.

HANGİ YÖNTEMİ SEÇMELİKira gelirleri beyan edilirken, hangi yöntemin tercih edileceği çok önemli.

Birincisi: Götürü gider yöntemi

İkincisi: Gerçek gider yöntemi

Aman dikkat!

Birinciyi yani götürü gider yöntemini seçerseniz, “iki yıl” bu yöntemden dönemezsiniz. Sizin için hangisinin daha avantajlı olduğunu öğrenip, tercihinizi ona göre yapın.

GÖTÜRÜ YÖNTEM YÜZDE 25 GİDER DEMEK
Götürü gider, 1 lira masrafınız olmasa bile, yıllık kiranın (istisna sonrası), yüzde 25’ini düşebilmeniz anlamına geliyor.

Götürü gider uygulamasında, yıllık konut kira gelirinizden;

1- Önce 2 bin 800 TL istisna düşüyorsunuz (Ticari, zirai veya mesleki kazancı nedeniyle gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, örneğin esnaf, tüccar, doktor, avukat istisnadan yararlanamıyor).

İstisna sadece konutlara: 2 bin 800 TL’lik istisna uygulaması, sadece konut olarak kiraya verilen gayrimenkuller için söz konusu.

2- Sonra da kalan tutarın yüzde 25’ini “götürü gider” olarak düşüyorsunuz.

3- İstisna+götürü gider toplamı, yılık kira gelirinden indiriliyor.

BİR ÖRNEK: Leyla Teyze’nin 2011 yılı konut kira geliri 18 bin liradır.

Buna göre;

- 18.000 - 2.800 (istisna) = 15.200 TL

- 15.200 x % 25 (götürü gider) = 3.800 TL

- 2.800 TL (istisna) + 3.800 TL (götürü gider) = 6.600 TL (Kiradan indirilecek tutar)

- 18.000 (yıllık kira) - 6.600 TL (İndirim) = 11.400 TL vergi matrahı (yani verginin üzerinden hesaplanacağı tutar) bulunuyor.
Gerçek gideri seçip hiç vergi ödemeyebilirsiniz
KİRA gelirini beyan etmeden önce durumunuza bakın. Gerçek gider yöntemi, sizin için daha avantajlı ise, götürü gider yöntemini değil gerçek gider yöntemini seçin.

EVİ SON 5 YIL İÇİNDE ALANLAR YAŞADI
Kiraya verdiğiniz konutu, son 5 yıl içinde satın aldıysanız ciddi bir avantajınız var.

Kira gelirini beyan ederken “Gerçek gider” yöntemini tercih ettiğinizde, evin satın alma bedelinin, yüzde 5’ini kira gelirinizden düşebilirsiniz. 2007’den önce satın alınan evler için bu avantaj söz konusu değil.

BİR ÖRNEK: Nuri Bey, 2010 yılında 300 bin liraya aldığı evinden, 2011 yılında 14.400 TL kira tahsil etmiştir.

Nuri Bey, beyanname verirken “gerçek gider” yöntemini seçerse, evi satın alma bedelinin(300 bin TL’nin)yüzde 5’ini yani 15 bin lirayı, kira gelirinden (14.400 TL’den)düşecek ve hiç vergi ödemeyecek.

- Yüzde 5’lik indirim, bir ev için geçerli:

Nuri Bey, 2010’da biri 300 bin TL’ye, diğeri 400 bin TL ‘ye iki ev almış ve ikisini de konut olarak kiraya vermişse; ikisinin de satın alma bedelinin yüzde 5’ini, kira gelirinden indiremez. Birinin (örneğin 400 bin TL’ye aldığının)yüzde 5’ini indirebilir.)

- İşyeri olarak kiraya verilen gayrimenkuller, yüzde 5’lik gider indiriminden yararlanamaz.

BANKA KREDİ FAİZİ ÖDEMENİN CAZİBESİ
Kiraya verdiğiniz evi, banka kredisi kullanarak satın aldıysanız, “ödediğiniz faizleri”, kira gelirinizden düşebilirsiniz .

Burada altını çizeceğimiz husus; bankaya yaptığınız ödemeleri değil, o ödemelerin içinde yer alan “faizleri” indirebiliyorsunuz. Bankadan kredi kullanıldığında, ilk yıllarda daha yüksek tutarda faiz ödendiği için “gerçek gider” yöntemi seçildiğinde, çoğu kez hiç vergi ödenmeyebiliyor.
Bu avantajdan, sadece konut kira geliri elde edenler değil, işyeri kira geliri elde edenler de yararlanabiliyor.
Evini kiraya veren kirada oturuyorsa indirim oluyor
EVİNİ kiraya veren, kendisi de kirada oturuyorsa,
gerçek gider yöntemini seçmesine bağlı olarak, ciddi bir indirim avantajı var.

Sahibi bulunduğu konutu ya da konutları kiraya verenler, kendileri de başka bir evde veya lojmanda kira ile oturuyorlar da, ödedikleri kirayı tahsil ettikleri kiradan indirebilirler.

ÖRNEK: Abdi Bey’in kira aldı iki evi var. Birinden 12 bin TL, diğerinden ise 15 bin TL yıllık kira geliri var. Abdi Bey, kirada oturduğu eve yıllık 24 bin TL kira ödüyor.

Bu durumda Abdi Bey, aldığı 27 bin TL kiradan, ödediği 24 bin TL kirayı indirebiliyor.

Abdi Bey, istisnayı ve diğer gerçek giderlerini de(örneğin amortisman ve emlak vergilerini de) indirdiğinde, muhtemelen vergi matrahı çıkmaz ve vergi ödemez.
Gerçek gider belgeleri 5 yıl saklanacak
GERÇEK gider yöntemini seçenler, yaptıkları giderlerle ilgili belgeleri 5 yıl süre ile saklamak ve vergi dairesince istenildiğinde, ibraz etmek zorundalar.

ZARAR DOĞMASI HALİNDE NE OLACAK?Kira geliri elde edenler, giderlerinin fazlalığı nedeniyle “zarar doğması halinde, bu zararlar beş yılı geçmemek üzere”, gelecek yıllarda elde edilecek.

Ancak bu olayda iki istisnai durum var.

1. Konutunu kiraya veren kişinin, kendisi de kirada oturuyorsa ödediği konut veya lojman kirasından kaynaklanan zararı, gelecek yıllarda indiremez.

2. Kira alınan konutun, satın alma bedelinin yüzde 5’ini indirmeden kaynaklanan zarar, gelecek yıllarda indirilemez.

Amortisman da emlak vergisinden iniyor

AMORTİSMAN, bakım-onarım gideri ve Emlak Vergisi de indirilebiliyor. Kira geliri elde edenlerin, “gerçek gider” yöntemini seçmeleri halinde. İndirebilecekleri başka giderler de var.

Örneğin, kira alınan gayrimenkullerin;

- Amortisman,
- Kira aldığı evin bakım onarım gideri,
- Sigorta giderleri,
- Emlak vergileri,
- Sözleşmeye, kanuna veya ilama istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar,kira gelirlerinden gider olarak indirilebiliyor.

Yurt dışında ödenen kiralar

YABANCI ülkede kira ödeyen, Türkiye’de de konut kira geliri olan kişinin, yurt dışında ödediği kirayı Türkiye’de ödeyeceği kiradan düşmesini Danıştay, değişik tarihlerde verdiği kararlarında kabul etti. Ancak Maliye Bakanlığı kabul etmiyor. Bu aşamada, “Maliye ile ihtilaf yaşamaya gerek yok” diye düşünenlerin indirme-mesinde yarar var. “Ben indiririm, yargıda da hakkımı ararım” diyenler ise “ihtirazi kayıtla” beyanname verip, dava açabilirler.

Evini teslim almayanların KDV'si ne olacak?


  Evini teslim almayanların KDV'si ne olacak?                                                                                                               

HERKESİN konusu kendine göre önemli...

Şükrü Kızılot

 
Maliye Bakanı, net alanı 150 m2’nin altında olan evlerde, KDV oranının artırılacağını açıkladığından bu yana, evlerini müteahhitten teslim almayanlardan sorular yağıyor.
ALINDIĞINDA YÜZDE BİR İDİ
Okurlarımızdan Cemil Bey’in yazdıkları, okuyucu sorularının özeti gibi.
Birlikte okuyalım.
“Emekli ikramiyemi ve birikimlerimi vererek, inşaat firmasından, üç ay önce kaba inşaat halinde iken 120 m2 bir daire aldım. Daireyi 2013 yılı mayıs ayında teslim edecekler.
Evin bedelini ve yüzde 1 KDV’sini de ödedim.
Geçenlerde müteahhit aradı ve ‘Maliye Bakanı, 150 m2’ye kadar olan konutlarda KDV oranının bir Kararname ile artırılabileceğini açıkladı. Evinizle ilgili KDV oran artışı olursa, sizden KDV farkı isteyeceğim. Bilginiz olsun’ dedi. Olur mu böyle şey, ben evi alırken KDV oranı yüzde 1 idi. Aldıktan sonra KDV oranı artırılırsa ben niye ödeyeyim?”
Bazı müteahhitler de KDV oranı artışını hiç düşünmedikleri için daireleri inşaat aşamasında KDV dahil sattıklarını, konutları teslim etmeden oran artışı olursa, alıcılarla ciddi sorunlar yaşayacaklarını belirterek, bu konuya çözüm bulunmasını istiyorlar.
MAALESEF ÖDENECEK
Konutların proje üzerinden veya inşaatları devam ederken satılması halinde, KDV yönünden vergiyi doğuran olay meydana gelmiyor. Bu tür satışlarda, inşaat bitip iskanı alındığından itibaren, yedi gün içinde satış faturası düzenlenip, KDV hesaplanması gerekiyor. Ancak, konutun iskan alınmadan önce alıcıların kullanımına sunulması halinde, vergiyi doğuran olay bu tarihte meydana gelecek.
İnşaat devam ederken alınan paralar ise, inşaat firması açısından“avans” niteliğindedir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği gibi, dairelerin iskanı alınıp teslim edilmesinden önce, KDV oran artışıyapılması durumunda, KDV yeni oran üzerinden hesaplanacak.
Yapılan sözleşmede, daire satış bedeli KDV dahil belirlenmişse ve sözleşmeye olası bir KDV artışı ile ilgili hüküm konulmamışsa, KDV’yi alıcı ödemeyecek.
NE YAPILABİLİR?
Maliye Bakanı’nın açıkladığı KDV oran artışı yapılacaksa, daha önce proje üzerinden veya inşaat devam ederken konut alanlar, KDV yönünden korunmalı.
Bu aşamada örneğin; proje üzerinden ya da inşaat devam ederken yapılan satışlarda, kararnamenin yayım tarihi itibariyle “kat irtifaklı arsa tapusu” almışolanların, KDV oranlarının yüzde 1 olarak uygulanacağı yönünde bir düzenleme yapılması sorunu çözebilir.

Gayrimenkul Yatırımlarında Kâr Etmenin Yolları


Gayrimenkul Yatırımlarında Kâr Etmenin Yolları

hurriyetemlak.com'un Genel Koordinatörü Ahmet Kurşunlu, Donald J. Trump'un yayınladığı araştırmasındaki önemli satır başlarını bir araya getirdi.

Ahmet Kurşunlu

10.02.2012 16:35:51
Gayrimenkul yatırımı yaparken nelere dikkat etmeniz gerektiğini, yatırımınızı nasıl kazançlı bir hale getireceğinizi değerlendirmenize sunarım...

• Şehir nereye doğru büyüyorsa, orada gayrimenkul alın.

• Zenginler şehrin ne tarafına doğru kayıyorsa, siz de o yöne doğru yönelin.

• Zamana yatırım yapmaktan korkmayın.

• Biraz fazla para verseniz de, her zaman en iyi yerdeki gayrimenkulü alın.

• Gelişen bölgelerdeki gayrimenkulünüzü satmayıp elde tutmaya çalışın.

• Her zaman güvendiğiniz profesyonellerle iş yapın.

• Gayrimenkulün değeri konusunda kendi değerlendirmenizi kendiniz yapın.

• Almayı düşündüğünüz gayrimenkulün civarında iş yapan profesyonellere danışın.

• Alırken de satarken de "açık artırma"lara teklif verin. Burada, beklenmedik fiyatlarla karşılaşabilirsiniz.

• Gayrimenkulünüzü satarken, çoğu zaman ilk teklif en iyisidir.

• Ortak gerekliyse, güvenilir kişiler seçin.

• Satacağınız malda kullanılan kalite ve markayı ön plana çıkarın.

• Gayrimenkulünüzü satmayın; satarsanız bile, hemen önceden belirlediğiniz bir gayrimenkulü alın.

• Gayrimenkul alımı ve satımı sırasında düzenlenen kontratlardaki detaylara dikkat edin.

• Her şeyden önce tapunuzu garantiye alın. Bir biçimde tapu giderse, her şeyiniz gitmiş ve yatırımınız sıfırlanmış olur.

• Pazarlık etmeden gayrimenkul almayın. Profesyonel pazarlık tekniklerini öğrenin.

• Vergi konusunu hiçbir zaman göz ardı etmeyin. Bu konudaki hesabınızı iyi yapın.

• Piyasaya güvenin.

• Alımda da, satımda da sözünüzden dönmeyin.

• Gayrimenkulda fırsatlar bitmez. Her zaman, fırsat vardır.

• Ticari gayrimenkul yatırımı en iyisidir. Yani, dükkân yatırımı ev yatırımından iyidir.

• Gayrimenkul alırken para yapılır. Satarken değil.

• Mimari planın ve şehir yerleşim planının güzelliği malı satar.

• Alırken, bu gayrimenkulü bir gün satacağınızı düşünün.

• Alırken de, satarken de bir fiyat seviyesinden sonra durmasını bilin.

Ahmet Kurşunlu

Merkezi sistemle ısınan evler dikkat


Merkezi sistemle ısınan evler dikkat

Isı Pay Ölçerlerinizi hala taktırmadıysanız, kışın sizi büyük bir ceza bekliyor olacak!

Ceren Kumbasar

 
Kanunun uygulama için verdiği süre doldu. Artık merkezi sistemle ısınan her evin bir payölçeri olması zorunlu. Yaz aylarını ağustos böceği misali geçirirseniz, durum vahim. İşte pay ölçerle ilgili bilmeniz gerekenler:
ISI PAY ÖLÇER İLE İLGİLİ BİLMENİZ GEREKEN 7 ŞEY

1. Isı Pay Ölçer Nedir?
• Merkezi sistemle ısınan binalarda her dairenin kaç paralık yakıt yaktığını ölçümleyen bir sayaçtır.
• Eski, yeni her marka ve her model radyatörün üzerine takılmaktadır ve o radyatörün ısı tüketimini ölçümlemektedir.
• Isı Pay Ölçer yapmış olduğu ölçümleri bir radyo frekansı ile bina dışına göndermektedir. Pay ölçüm şirketi her dairenin kaç paralık yakıt yaktığını binaya girmeden uzaktan ölçümlemektedir.
2. Pay Ölçer Zorunlu mu?
• Herhangi bir metrekare sınırlaması olmaksızın, merkezi ısıtma sistemi kullanan tüm binalar 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve bağlı yönetmelikler gereği ısı pay ölçer kullanmak zorundadırlar.
• Bu konu ile ilgili yasa 2007 yılında çıkmıştır. Binalara gerekli araştırma ve hazırlıkları yapmaları için beş sene süre verilmiştir. Mayıs 2012 tarihinde bu süre dolmuştur ve ısı pay ölçer uygulaması kanuni bir zorunluluk haline gelmiştir.
3. Pay Ölçer Yasası Neden Çıktı?
Türkiye doğalgaz konusunda dışa bağımlı bir ülkedir. İthal edilen doğalgazın %71’i konutlarda ısınma amaçlı olarak kullanılmaktadır. Merkezi sistemle ısınan konutlarda çok ciddi ısı israfı oluşmaktadır. Isı pay ölçer cihazı bu israfın önüne geçilmesi konusunda uluslar arası kabul edilmiş bir tasarruf sistemidir.

4. Pay Ölçer Taktırmazsam Ne Olur?

• Pay Ölçer Yasası, binalarda pay ölçer cihazlarının kullanımı ile ilgili gerekli hazırlığın yapılması görevini bina yöneticisine vermiştir.
• 2012 Kasım ayında, kaloriferler tekrar yanmaya başladığı zaman, eğer ısı paylaşımı yasaya uygun olarak yapılmaz ise, bina yöneticisi mevcut kanuna muhalif duruma düşecektir. Bu durumda bir bina sakini, bina yöneticisi aleyhine kanuna muhalefetten suç duyurusunda bulunabilecektir.
• Ayrıca binada ısı paylaşımı kanuna aykırı yapıldığı için bir daire sakini, bu kanunsuz paylaşıma katılmak istemediğini paylaşıp, paylaşım kanuna uygun yapılana kadar ısı parası ödemekten feragat edebilecektir. Bu durumda ilgili daire sakini kanunen haklı olacağı için, bina yöneticisi bu daire sakini hakkında icra işlemi başlatamaz.

5. Tasarruf Nasıl Sağlanıyor?

• Binalarda yüksek ısı tüketiminin birinci sebebi ısı israfıdır. Daire sakinleri “Az da yaksam, çok da yaksam aynı bedeli ödeyeceğim” zihniyetinde olduğu için, binalarda ciddi ısı israfı oluşmaktadır. (Serinlemek için kaloriferlerin kısılması yerine, cam açılması gibi)
• Pay ölçer taktıran binalarda daire sakinleri kullanmadıkları odaların ısısını kısık konuma getirmekte, evde yokken radyatörleri kısmakta, çerçevelerin bakımlarına daha özen göstermekte, duvar ve radyatör arasında ısı izolasyon panoları kullanmakta ve bu şekilde ısı tüketimlerini düşürmektedirler.
• Pay ölçer uygulaması ile birlikte her dairenin ısı faturası tüketim oranına göre hazırlandığı için daire sakinleri tüketim alışkanlıklarını hızla değiştirmekte ve bu bina genelinde %25-%40 arası ısı tasarrufu sağlamaktadır.

6. Pay Ölçer Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?

• Pay ölçer cihazını üreticiden direkt olarak satın almak, teknik desteğe ulaşmak açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple tedarikçinizin üretici olduğundan emin olmalısınız.
• Pay ölçer cihazı 10 yıllık bir hizmet sözleşmesi ile birlikte satılmaktadır. Bu bağlamda iş yaptığınız pay ölçüm şirketinin bakanlıkça yetkili bir şirket olduğundan emin olmalısınız.
• Pay ölçer cihazlarının pilleri 10 yıllık kullanım ardından bitmektedir. Almış olduğunuz pay ölçer cihazının pillerinin değiştirilebilir olması, 10 yıllık kullanım sonunda yeni cihaz almanıza gerek kalmayacağı anlamına gelmektedir.
• Pay ölçer cihazlarında kullanılan beyaz plastik parçalar zaman içinde ısıya bağlı olarak sararmaktadır. Bu bağlamda farklı renklerde pay ölçer cihazlarını tercih etmek görsel açıdan zaman içerisinde oluşabilecek sıkıntıları engelleyecektir.
• Pay ölçüm şirketi her ay sonunda size bir tüketim raporu sunacaktır. Bu rapordaki tüketimin denetlenebilmesi açısından pay ölçer cihazlarının ekranlarının büyük olması size kolaylık sağlayacaktır.
7. Pay Ölçer Fiyatları
• Pay ölçer cihazı, termostatlı radyatör vanası ile birlikte bir set olarak satılmaktadır. Bu iki cihazın montaj ve KDV dahil satış fiyatı 100 TL civarındadır.
• Pay ölçüm şirketi, ısı paylaşımı yaptığı her ay, ilgili daireye bir hizmet bedeli faturalamaktadır. Söz konusu ücret daire başına, aylık 5 TL civarındadır.

Ceren Kumbasar
ceren.kumbasar@cubeistanbul.com

Kentsel Dönüşüm mü? Yoksa…


Kentsel Dönüşüm mü? Yoksa…

Bizlerin kentsel dönüşüme mi yoksa rantsal dönüşüme mi ihtiyacı var?

Gürkan Akkuş

 
2011’in sonundan itibaren en çok konuşulan konulardan biri "Kentsel Dönüşüm". Vatandaş, inşaat firmaları, gayrimenkul ofisleri, belediye başkanları, kısacası herkes "Kentsel Dönüşüm"den bahsediyordu. Ancak Türkiye ve özellikle İstanbul bu dönüşüme hazır mı? Bu sorunun cevabını henüz kimse bilmiyor.

İstanbul’un bazı bölgelerinin kentsel dönüşüme ihtiyacı olduğu bir gerçek. Ancak bazı bölgeleri ise kentsel dönüşüm ile birlikte rant kazanmanın peşinde. Peki, İstanbul’un hangi bölgelerinde kentsel dönüşüme öncelik verilmesi gerekir? Asıl can alıcı soru bu. Zaten bu sorunun cevabı da kentsel dönüşümün geleceğini ve gerekliliğini belirleyecek.

Tarlabaşı, Sulukule, Kartal, Ayazağa… Bu bölgeler mi öncelikle dönüşmeli yoksa Çevre ve Şehircilik Bakanı Sn. Erdoğan Bayraktar’ın belirttiği gibi hasarlı binaları mı dönüştürmek gerekir? İstanbul’da 200 binin üzerinde kaçak yapıdan, yaklaşık olarak 1 milyon da hasarlı binadan bahsediliyor. Bu binaların dönüşümüne öncelik verilmeli. Deprem bölgesinde olan ve 7 şiddetinde bir depremin beklendiği İstanbul’da kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme çevirirsek bundan bizler zararlı çıkarız.

Devlet, inşaat firmaları ve vatandaşlar kazanç elde etme yerine güvenli bir biçimde yaşama yolunu tercih etmeli, yaşam alanlarını düzeltmeye çalışmalıdır. Burada önemli bir görev de gayrimenkul danışmanlık firmalarına düşüyor. Bu alandaki firmaların herkesi iyi bilgilendirmesi gerekiyor.

Vatandaş olarak neden 100 m2 evimi bırakıp da 70 m2lik evde oturayım? sorusunun yerine sağlam ve güvenli bir evde nasıl oturacağım? sorusunun cevabını düşünmeliyiz. Bu durum aslında sosyal sorumluluk projesi olarak görülmeli. Devlet bu projede yer alan inşaat firmalarına, kar amacı gütmeden bu işi yapma şartı getirmeli ki, insanlar evlerini gönül rahatlığı ile bu firmalara versinler. İnşaat firmaları da, hasarlı binalardan kar elde etmeden sağlam binalar yapmaya çalışmalıdırlar.

Kısacası kimse rantı düşünmeden el birliği ile yaşadığı bölgeyi kurtarmayı düşünmeli. Eğer “Kentsel Dönüşüm” yerine “Rantsal Kazanımı” düşünürsek bu işten herkes zararlı çıkar.


Bizlerin kentsel dönüşüme mi yoksa rantsal dönüşüme mi ihtiyacı var?

Cevabını siz verin…

Gürkan Akkus
Realty World Turkiye
Egitim ve Franchise Yoneticisi

Kira gelirinin giderek artan cazibesi

Kira gelirinin giderek artan cazibesi

2012 yılı Mart ayında, kira geliri beyan edenlerin sayısı belli oldu.

Şükrü Kızılot

 
2012 yılında kira geliri beyan edenlerin sayısında yüzde 30’a yakın artışvar.
2010 yılı ili kıyaslandığında, artış oranı yüzde 61 oluyor.
DİĞERLERİ AZALIYOR
Tablo-I’de son 10 yılda kira geliri elde eden mükellef sayısı ile diğer mükelleflerin sayısı, artış ve azalış oranlarıyla birlikte gösterilmiştir.
Tablonun incelenmesinden de fark edileceği gibi, son 10 yılda;
- Gerçek usulde gelir vergisi mükellefi (bakkal, konfeksiyoncu, kitapçı, kırtasiyeci, ayakkabıcı, saatçi, gözlükçü, mobilyacı, lokantacı,avukat, doktor, mimar, çiftçi, kar payı ve temettü geliri elde edenler vs.) artmamış, aksine azalmış.
- Basit usule tabi esnaf sayısında yüzde 13, KDV mükellefi sayısında da yüzde 20 azalma olmuş!
- Kurumlar vergisi mükellef sayısında yüzde 16 artış olmuş.
- KİRA GELİRİ elde eden mükellef sayısında ise yüzde 224 oranı ile artış değil adeta “patlama” olmuş.
ARTIŞIN NEDENLERİ
Artış oranındaki patlamada, Maliye’nin etkili denetiminin, kiraların bankaya yatırılmasının ve özellikle bu yıl gönderilen “kira gelirinizi biliyoruz, beyanname verin. Yoksa cezalı duruma düşersiniz” yazılarının kuşkusuz büyük payıvar.
Ancak bir başka gerçeğinde “kira gelirinin dayanılmaz cazibesi” olduğunu göz ardı etmeyelim. Özellikle son yıllarda inşaat sektöründe ortaya çıkan patlama da bunun göstergesi. Tablo II’de bazı ülkelerle kıyaslamalı olarak, işyeri kira gelirlerine ve gayrimenkulün kaç yılda finanse edildiğine yer verilmiştir. Görüldüğü gibi, gayrimenkul yatırımının en cazip olduğu ülke, Türkiye..
Zaman zaman yaşanan ekonomik krizler, iş hayatındaki çalkantılar, zorluklar, para ve hapis cezasını gerektiren mevzuatlar ve bunlardan kaynaklanan riskler, insanları “100 birim yerine 50 birim gelirim olsun ama başım ağrımasın, çoluk çocuğum perişan olmasın” diye düşünmeye, gayrimenkule yatırıma, bono-tahvil, Eurobond ve mevduat faizine yöneltiyor.
Aşağıdaki iki tablo ve bu yöndeki gelişmeler, ekonominin farklı bir açıdan fotoğrafı olarak çok önemli..

İnşaattan daire alanlar dikkat!

İnşaattan daire alanlar dikkat!

Adınıza düzenlenmiş tapuya güvenmeyin! Bu öneriye kulak verin


 
Emlak Müşaviri Salim Taşçı, bitmemiş binalardan daire alan vatandaşları uyardı. Taşçı, satıcısı müteahhit olan inşaat halindeki bir binadan daire aldıktan sonra, müteahhit ile arsa sahibinin ihtilafa düşmesi halinde vatandaşın tapusunun iptal olacağını bildirdi. Taşçı, "İnşaat halinde daire alacaksanız, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesini incelemeniz mutlak söz konusudur" dedi.

Emlak uzmanı Salim Taşçı, yaptığı açıklamada, inşaattan daire alan vatandaşları uyardı. Taşçı, "İnşaat halinde bir daire aldınız. Satıcısı müteahhit. Dairenin tapusunu aldınız. Bir müddet sonra, müteahhitle, arsa sahibi ihtilafa düştü veya müteahhit firma kaçtı. İşte o zaman sizin tapunuzda uçmuş oluyor" dedi.

Binanın yüzde 95'inin bitmiş, yüzde 5'inin eksik olması halinde bile binayı yapan yüklenici firmanın ortadan kaybolduğunda, o yüzde 5'lik eksik kalan kısmı, yüklenici firmadan daire alanların tamamlaması gerektiğini söyleyen Taşçı, "İnşaat halinde daire alacaksanız, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesini incelemeniz mutlak söz konusudur. Kat karşılığı sözleşmeden doğacak ihtilaflar, direk olarak alıcıyı da etkilemekte, bir yığın mağduriyete sebep olmaktadır. Yüklenici firmaya ödediğiniz meblağın tamamını, yani 200 bin TL aldıysanız, tapu harçlarında, tapu muamelesinde mutlaka ödediğiniz miktarı yazdırınız. Kat irtifakında arsa tapusu üzerinden satışlarda, harçlandırmalar düşük tutulduğundan, mahkemeye gittiğinizde, tapuda 10 bin TL üzerinden davanızı hükme bağlayabilir" diye konuştu.

İNŞAAT HALİNDEKİ BİNADAN DAİRE ALANLARA ÖNERİBitmemiş binalardan daire alan vatandaşları dikkatli olmaları hususunda uyaran Taşçı, bu kişilerin kat karşılığı sözleşmesini okumaları, ödedikleri meblağı belgelendirmeleri ve tapu harçlarını tam ödemeleri gerektiğini söyledi.

Taşçı, "Avukatınızı, Mali müşavirinizi, Emlak müşavirinizi yanınızda bulundurmadan, tapuyu üstünüze alsanız bile, kat karşılığı inşaat sözleşmesini okutmadan imzalamayınız. Dairenin tapusunu almış olmanız yapıcı firma ile arsa sahibi arasın da ki ihtilaf neticesi tapunuz iptal olacaktır, bu nedenle dikkatli olunuz" dedi.

ANKA