Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
10 Kasım 2011 Perşembe
Bir bina bile yıkamaz.Yıksın göreyim
Başbakan Erdoğan'ın depreme dayanıksız bütün binaları yıkacağını söylemesine kızan Kılıçdaroğlu, "Bir bina bile yıkamaz.Yıksın göreyim" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın şov yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, "Salı günmü grup toplantısında ona bir bina göstereceğim.Madem yıkacak gösterdiğim binayı yıksın da göreyim" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Oy düşünmem yıkarım” sözlerine, “Tümüyle siyasi şov. Bir binayı bile yıkamaz. Salı günkü grup toplantısında ona bir bina göstereceğim, gitsin nasıl yıkacakmış görelim. Acıları siyasi şova döndürmeye çalışıyor” tepkisini gösterdi.
Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığım döneminde ada bazında özel imar planları yaparak, depremle bu yolla mücadele stratejisi geliştirmiştik. Şimdi o noktaya geldiler. Peki kaynak sorununu nasıl çözecekler? Bu konudaki kararlılıkları nasıl olacak? ‘Yıkacağım’ demekle binalar yıkılmıyor. Ayamama Deresi için söyledikleri ne oldu? Tam tersine kaçak binalara izin verdiler. Ne söylerlerse tersini yapıyorlar. Başbakanın sözleriyle vurgularsak İstanbul’un yüzde 70’i kaçak. Peki İstanbul’u 20 yıldır kim yönetiyor? 20 yıldır İstanbul’u yöneteceksin, kaçak yapılaşmaya göz yumacaksın. Akılları fikirleri rant yaratmak. Her gün yeni rant yaratmakla geçti günleri. Başbakanın sözlerini ciddiye almıyorum.”
Başbakan Erdoğan: Beton Bina Adı Altında, Kumdan Kaleler İnşa Ediliyor
Başbakan Erdoğan: Beton Bina Adı Altında, Kumdan Kaleler İnşa Ediliyor
(ULUSA SESLENİŞ HABERİ SAAT 19.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaşanan onca tecrübeye rağmen çürük binaların inşa edildiğini belirterek, "Beton bina adı altında adeta kumdan kaleler, kumdan binalar, kumdan meskenler inşa ediliyor." dedi.
SAYIN ABONEMİZ,
(ULUSA SESLENİŞ HABERİ SAAT 19.30'A KADAR AMBARGOLUDUR)
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaşanan onca tecrübeye rağmen çürük binaların inşa edildiğini belirterek, "Beton bina adı altında adeta kumdan kaleler, kumdan binalar, kumdan meskenler inşa ediliyor." dedi. Mekanı genişletmek için binalardaki taşıyıcı sütunların kaldırıldığını, kolonların kesildiğini söyleyen Erdoğan, "Belediyeler de, müteahhitler de, denetim elemanları da, bu ihmallerin cinayetle, intiharla eşanlamlı olduğunu artık kabul etmek durumundadır." diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında merkez üssü Van'ın Tabanlı köyü olan 7.2 şiddetindeki depremin, herkesi derinden sarstığını söyledi. Erdoğan, "Deprem, Van çevresindeki şehirleri ve kırsallarını da etkiledi, yüreğimizi yakan can kayıplarına neden oldu. Bu zor günümüzde yurt dışından taziye mesajlarını, geçmiş olsun dileklerini ileten, yardımımıza koşan tüm ülke liderlerine, dost ve kardeş ülke halklarına ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Bu felaket günlerinde, tüm dünyaya örnek teşkil edecek bir dayanışma sergileyen, kardeşliğimizi tüm dünyaya bir kez daha en müşahhas şekilde ispat eden 74 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının da her birine kalpten teşekkür ediyorum." dedi.
Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Depremlerle yaşamayı öğrenmek, bu duruma uyum göstermek mecburiyetindeyiz." ifadesini kullandı. Depremleri önlemenin, yerkürenin hareketlerini engellemenin, fizik kanunlarını değiştirmenin, böylesi tabii afetlerin önüne geçmenin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, "Maalesef, her toplum, her ülke bu acı tecrübeleri yaşıyor, yaşamak zorunda kalıyor. Ancak bu tecrübelerden dersler çıkarmak, depremin yaralarının sarılmasında en doğru yöntemleri bulmak mecburiyetindeyiz. Nitekim bu son hadisede, geçmişte yaşadığımız acı tecrübelerden büyük oranda dersler çıkarıldığına, geçmişteki hataların tekrar edilmediğine, çaresizlik ve aşırı panik yaşanmadığına şahit olduk. Kamu kurum ve kuruluşlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin, sağlık kuruluşlarımızın, yerel yönetimlerimizin, arama kurtarma ekiplerimizin, yardım kuruluşlarımızın, güvenlik güçlerimizin ivedilikle bölgeye intikal ettiklerini, edebildiklerini hep birlikte gördük. Her ne kadar aksaklıklar, eksiklikler olsa da gerekli teçhizatlar, yardım malzemeleri süratle afetzedelerle buluşturuldu, bölgedeki yaralar bir an evvel sarılmaya başlandı." diye konuştu.
"80 VİLAYETİMİZİ SEFERBER ETTİK"
Olay anından itibaren yetkililerin deprem mahalline doğru hareket ettiklerini söyleyen Erdoğan, kendisinin de Van ve Erciş'te incelemelerde bulunduğunu hatırlattı. Erdoğan şöyle devam etti: "Hem yetkilileri, hem vatandaşlarımızı dinledim, yaşanan sıkıntıları yakinen tespit ettim. Aksaklıkların giderilmesi, ihtiyaçların karşılanması, çalışmaların koordineli bir şekilde yürütülmesi için bölgede hazır bulunan yetkililere gerekli talimatları verdim ve bakan arkadaşlarımın riyasetinde orada koordinasyon merkezlerini süratle oluşturduk, olgunlaştırdık. Depremin meydana geldiği andan itibaren en doğru bilgileri sizlere aktarmaya, her türlü gelişmeyi, her türlü bilgiyi sizlerle samimiyetle paylaşmaya özen gösterdik. 80 vilayetimizi seferber ederek, en yakından en uzağa kadar tüm imkanların koordineli biçimde ihtiyaç sahiplerine ulaşması için tam bir hassasiyet içinde olduk."
İlk etapta, Başbakanlık kaynaklarından 13 milyon lirayı bölgede yaraların sarılması, ihtiyaçların giderilmesi için seferber ettiklerini kaydeden Erdoğan, "Başbakanlık hesabına vatandaşlarımızın yaptıkları yardım yaklaşık 22 milyon lira rakamına ulaştı." dedi.
Erdoğan, çadır ve battaniye dağıtımından günlük gıda teminine, sağlık hizmetlerinden psikolojik desteğe, ısınmadan eğitime, tarımdan maliyeye kadar her alanda geniş spektrumlu bir yaklaşımla bölge insanının elinden tuttuklarını ve tutacaklarını belirtti.
EN ÜCRA KÖŞEYE KADAR İHTİYAÇ SAHİPLERİNE ULAŞILDI
"Kusurlarımız elbette oldu. Elbette anında bütün ihtiyaç sahiplerine ulaşmak mümkün olmadı." diyen Erdoğan, bununla birlikte büyük ve geniş çaplı bir afetlerde bu tür aksaklıkların yaşanmasının tabii olduğunu aktardı. Zaman ilerledikçe bu aksaklıkların da giderildiğini, en ücra köşeye kadar ihtiyaç sahiplerine ulaşıldığını vurguladı.
Erdoğan, "Dikkatinizi çekiyorum, deprem anından itibaren, 4.000'e yakın kamu görevlisi, 500 civarında sivil toplum örgütü gönüllüsü, kamuya ait 600 iş makinesi ve araç, 1.000'e yakın sağlık görevlisi, 7'si hava ambulansı olmak üzere 146 ambulans, 78 uçak bölgede faaliyet gösterdi. 30 binden fazla çadır, 130 bin civarında battaniye depremzedelere teslim edildi. 11 seyyar hastane bölgeye sevk edildi, 4 tanesi şu anda faaliyet gösteriyor, ihtiyaç halinde diğer 7 tanesi de faaliyete geçecek." şeklinde konuştu.
BÜTÜN VATANDAŞLARIMIZ MÜSTERİH OLSUN.
Bütün bu faaliyetlerin Van'daki deprem için hükümetin acil olarak gerçekleştirdiği çalışmaların sadece bir kısmı olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları dile getirdi: "Bakınız. Biz, büyük bir iddiayla yola çıktık: Dedik ki, bizim hükümetimiz kimsesizlerin kimsesi olacaktır. Hükümetimiz döneminde hiçbir vatandaşımız aç ve açıkta bırakılmayacak, hiçbir insanımız sahipsiz kalmayacaktır. Yetimlerin, yoksulların, acizlerin ve muhtaçların yanında yer alacağız, onların yar ve yardımcısı olacağız dedik. Deprem bölgesinde bu iddiamızı bir kez daha teyit ettim: 'Bu kış günü hiçbir vatandaşımızı açıkta bırakacak değiliz' dedim. Yine söylüyorum: Bütün vatandaşlarımız müsterih olsunlar; devletimizin tüm imkanları insanımızın hizmetindedir. Geçici çadır kent, Mevlana evleri, Konteynır kentlerle kalıcı konutlara taşınacağız. Devletimiz bütün kurumlarıyla, bütün teşekkülleriyle, bütün enerjisi ve bütün gayretiyle vatandaşımızın yanında olmaya, depremin yaralarını sarmaya, afet zararlarını gidermeye devam edecektir."
BİRAZ DAHA SABIR İSTİYORUM
"Sizlerden biraz daha sabır istiyorum." diyen Erdoğan, kalıcı konutları 24 saatte kurmanın mümkün olmadığını kaydetti. Erdoğan, "Onun için burada Elazığ'da olduğu gibi Erzurum'da olduğu gibi, Bursa'da olduğu gibi 6 ay 8 ay gibi bir zamana ihtiyacımız var." dedi.
Türkiye'nin deprem kuşağı üzerinde, fay hatlarının bulunduğu bir bölgede yer aldığına dikkat çeken Erdoğan, "Farklı iklim özelliklerinin olduğu, dört mevsimin yaşandığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Haliyle, bugüne kadar yaşadığımız afetler, sel felaketleri, depremler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kaçınılmaz olarak yaşanabilir. Burada önemli olan, bu afetler karşısında her an tedbirli olmak, hazırlıklı olmak ve anında müdahale edebilmektir. Bizi asıl yıkan, bize asıl zarar veren, depremin kendisinden çok, depreme karşı gerekli hassasiyetin gösterilmemiş olmasıdır, felaketlere karşı gerekli hassasiyetin gösterilmemiş olmasıdır." diye konuştu.
İHMALLERİN CİNAYETLE EŞ ANLAMLI OLDUĞUNU KABUL ETMEK ZORUNDALAR
Van depreminde bunun bir kez daha tecrübe edildiğini aktaran Erdoğan, şunları söyledi: "Yapılan onca uyarıya, yaşanan onca acı tecrübeye, ödenen onca ağır bedele rağmen, tedbirin elden bırakıldığına, çürük binaların inşa edildiğine, nerede yapılacak nerede yapılmayacak buna dikkat edilmeden binaların inşa edildiğine, çürük binalarda yaşandığına şahit olduk, hala da oluyoruz. Yıkılan binalar, enkazlar her şeyi ayan beyan ortaya koyuyor. Beton bina adı altında adeta kumdan kaleler, kumdan binalar, kumdan meskenler inşa ediliyor. Binaların kalitesiz malzemeyle yapılması yetmezmiş gibi, daireyi, dükkanı, mağazayı genişleteceğim düşüncesiyle binalardaki taşıyıcı sütunlar kaldırılıyor, kolonlar kesiliyor. Belediyeler de, müteahhitler de, denetim elemanları da, bu ihmallerin cinayetle, intiharla eşanlamlı olduğunu artık kabul etmek durumundadır."
MİLLETİMİZ IRKÇI, AYRIMCI, BÖLÜCÜ TAVIR VE İMALARIN HİÇBİRİNE YÜZ VERMEDİ
Deprem sonrasında özellikle sosyal paylaşım sitelerinde, bazı televizyon ekranlarında, bazı gazete köşelerinde ortaya konan ayrımcı tutum ve tavırların da yaraya tuz bastığını kaydeden Erdoğan, "Allah'a hamdolsun… Milletimiz, bu ırkçı, ayrımcı, bölücü tavır ve imaların hiçbirine prim vermedi. Van depremiyle yer sarsılırken, bizim kardeşliğimiz, uhuvvetimiz, muhabbetimiz daha bir pekişti, daha bir güçlendi. Bu felaket vesilesiyle bir kez daha samimiyetle kucaklaştık." şeklinde konuştu.
Erdoğan, 780 bin kilometrekarenin nasıl bir ve bütün olduğunun, dosta da, düşmana da bir kez daha gösterildiğini söyledi. Hiçbir tahrike prim verilmediğini, hiçbir provokasyona atlanılmadığını belirten Erdoğan, "Kalbimize kara düşürecek hiçbir imaya, kardeşliğimize halel getirecek hiçbir tavra, birliğimizi lekeleyecek hiçbir fitne ve fesada eyvallah demedik. Böyle günler, dayanışmanın sınandığı, kalplerin imtihan edildiği günlerdir. Allah'a şükürler olsun ki, bu millet, bir kez daha imtihanı geçmiştir." ifadelerini kullandı.
Van DEPREMİ BİR NASİHAT OLMuşTUR
İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un, 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya, millet, milliyet nedir öğretmişiz.' şeklindeki mısralarını hatırlatan Erdoğan, "İşte Van depremi, bu milletin dünyaya, milletin ve milliyetin ne olduğunu öğrettiği bir nasihat olmuştur." diye belirtti.
Sağduyuyla, soğukkanlılıkla, aklıselimle hareket eden, milli birlik ve kardeşlik için yapıcı açıklamalarda bulunan tüm siyasi partileri tebrik eden Başbakan Erdoğan, "Afet zamanlarında ortaya çıkan bu sıcak dayanışmanın, 365 gün boyunca ülkemizin siyasi atmosferine hakim olmasını temenni ediyor, arzuluyorum." ifadesine yer verdi.
Bu milletin nice badireler, felaketler, zorluklar ve sıkıntılar atlattığını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her seferinde birbirine sarılarak, birbirinin derdine ortak olarak, birbiriyle dayanışarak, aşını, ekmeğini, yuvasını paylaşarak, dostlukla, kardeşlikle, komşulukla, hoşgörüyle, sevgiyle, saygıyla bu badireleri atlatmıştır. Nitekim bugünleri de böyle atlatacağız."
BU ÜLKENİN MAYASINDA KARDEŞLİK VE DAYANIŞMA VARDIR
Depremin herkesi derinden sarstığını ve yaraladığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Ancak, depremin ortaya çıkardığı bir gerçek daha var. O da şudur: Trakya'nın, Anadolu'nun farklı coğrafyalarında, farklı şehirlerinde, farklı bucaklarında yaşayan insanlarımız, bizi birbirimize düşman etmek isteyenlere inat, deprem felaketi sırasında da aralarındaki ülfeti daha da artırmış, birbirleriyle daha sıkı kenetlenmiş, örnek bir dayanışma sergilemiştir. Geçtiğimiz Ramazan ayında bir başka kıtada, son 60 yılın en büyük kuraklık ve açlık tehlikesiyle boğuşan Somali için harekete geçen milletimizin vicdan ve şefkati, bu kez Vanlı kardeşlerimiz için seferber olmuştur. Deprem, milletimizin kalbinin, gönlünün derinliklerinde yatan cevheri, yine gözler önüne sermiştir. Bir kez daha görülmüştür ki, bu ülkenin derinliklerinde, bu ülkenin mayasında kardeşlik vardır, birlik vardır, dayanışma vardır, barış içinde bir arada yaşama arzusu vardır. İşte bu nedenle hiçbir odak, bu kardeşliğimizi gölgeleyemeyecektir, hiçbir güç bu dayanışma zincirini kıramayacaktır. İnanıyorum ki, depremin ardından sergilenen bu birlik ve beraberlik coşkusu, bu dayanışma ruhu artarak devam edecek, milletimiz el ele, gönül gönüle aydınlık bir geleceğe doğru yürüyecektir."
Bir kez daha 74 milyonu Van için seferberliğe davet eden Başbakan Erdoğan, "Biz, devlet olarak her imkanı seferber ettik. Van'ı, Vanlı kardeşlerimizi elbette aç ve açık aynı zamanda açıkta bırakmayacağız. Bingöl'e nasıl anında müdahale ettiysek, Erzurum'a, Elazığ'a, Bursa'ya, Bala'ya, Simav'a, Rize'ye, Ordu'ya, Giresun'a afet yaşayan her yere nasıl anında ulaştıysak, Van'a da ulaştık ve orada da yaraları saracağız." diye konuştu.
AZRA BEBEK TÜM MİLLETİN UMUDU VE SEMBOLÜ HALİNE GELDİ
Yapılan hiçbir çalışmanın, atılan hiçbir adımın boşa olmadığını belirten Erdoğan, "Her ne kadar afet bölgesindeki çalışmalar neticesinde, hepimizi üzen ölüm haberleri alsak da, enkaz altından cesetler çıkarılsa da, bir tek bebeğin sesi dahi hepimizi sevince boğmaya yetmiştir. Onlarca vatandaşımız, kardeşimiz, yavrumuz arama kurtarma çalışmaları neticesinde hayata yeniden merhaba demiş, adeta yeniden dünyaya gelmiştir. Onların sevinç görüntüleri, onların yaşama coşkuları, bizleri de sevindiriyor, bizleri de coşturuyor. Özellikle Azra bebeğin, o minicik yavrunun, Erciş'te enkaz altından, burnu bile kanamadan sağ salim kurtarılması bir nebze de olsa acımızın hafiflemesine vesile olmuştur." dedi.
Azra bebeğin, adeta tüm milletin umudu, sembolü haline geldiğini aktaran Başbakan Erdoğan, "Azra bebeğin ardından annesi ve anneannesi de, çok şükür ki, enkazın altından sağ salim kurtarıldı. Daha sonra da pek çok insanımız o beton blokların, o un ufak olmuş yıkıntıların, enkazların arasından çıkarıldı. Kurtarılan her can bize nefes vermiş, kurtarılan her can bize hayat vermiştir." şeklinde konuştu.
Arama kurtarma çalışmalarında görev almış tüm ekiplere yürekten teşekkür eden Erdoğan, "Kurtuluşlarıyla yüreklerimizi teskin eden can kardeşlerimize, evlatlarımıza Allah'tan uzun ömürler diliyorum." ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan'ın Van depreminin ardından yaptığı 'Kaçak ve çürük binaları kamulaştırmayı yapıp biz yıkacağız' açıklamasına halk ne dedi?
Başbakan Erdoğan'ın Van depreminin ardından yaptığı 'Kaçak ve çürük binaları kamulaştırmayı yapıp biz yıkacağız' açıklamasına halk ne dedi?
Kaynak : http://www.internethaber.com/devlet-yaparsa-seve-seve-kabul-ederiz-381433h.htm#ixzz1dFbKb0U9
Van'da meydana gelen depremin ardından 'çarpık yapılaşma'lar nedeniyle bir çok kişinin hayatını kaybetmesi 'İstanbul'daki binalar olası bir deprem için sağlam mı?' sorusunu akılları getirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Van depremindeki kayıpların ardından yaptığı 'Kaçak ve çürük binaları kamulaştırmayı yapıp biz yıkacağız' açıklaması üzerine Akşam, olası İstanbul depreminden en çok etkilenmesi beklenen Bakırköy ve Zeytinburnu'nda vatandaşın nabzını tuttu.
Projenin açıklanmasını beklediklerini söyleyen vatandaşlar, 'Devlet yaparsa hayır demez, seve seve kabul ederiz' diyor.
- Sevinç Emir, ev hanımı: Çok inandırıcı gelmiyor. Komple İstanbul'u yıkmanız gerek. Bunun için plan ve projeler var mı? Maddi olarak biz nasıl üstesinden gelebilecek miyiz? Gerçekleşmesi için ciddi bir halk desteğine ihtiyaç var.
- Semahat Taçkan, emekli: Bu sorunun çözüleceğine inanmıyorum.
- Faruk Mina, 72 yaşında, emekli: Herkes cebini düşünüyor. Bakırköy kötü durumda. İstanbul'un durumu da belli. İnsanların daireleri aynı mevkide, kaç liraya yapılacak? Kafamda soru işaretleri var.
- Nevin Kızılkay, ithalat ihracat uzmanı: Eski binalar revize edilirken ne şekilde hayata geçirilecek? Başbakan açıkladı ancak bizim kafamızda durum netleşmedi.
- Fatma Bilen, ev hanımı: Devlet İstanbul'da bu kadar binaya nasıl yetişecek anlamış değilim. Devletin vatandaşlara ne şekilde destek olacağını tam olarak açıklamasını bekliyoruz. Lafta mı kalacak, yoksa arkası gelecek mi? Bu sorunun kısa vadede çözüleceğine inanmıyorum.
- Levent Bilal Başoğlu, TIR şoförü: Geniş çaplı olarak hayata geçirileceğine pek inanmıyorum. Milyar dolarlık binaların olduğu Bakırköy'ü yıkıp yeniden yapmanız mümkün değil. TOKİ sistemi gibi binalar yapılacaksa belki sorun çözülebilir.
- Hayri Bozkurt, esnaf: Devlet bina sahiplerine ne vaat ediyor? Devlet beni mağdur etmeyecekse, tatmin edici bir teklif sunacaksa seve seve kabul ederim.
- Rüstem Akyıldız, kuaför: Bir zamanlar Bulgaristan'dan gelenlere konut yardımı olmuştu. Bu şekilde bir teklife tabii ki kimse hayır demez.
- Mehmet Şahin, aşçı: Evlerimizin yıkılıp yeniden yapılması konusunda devletimiz şayet uygun koşulları hazırlarsa elbette ki kabul ederiz.
- Sinem Çelik, ev hanımı: Evlerimizin güvenliği konusu tabii ki çok önemli. Atılacak adımlara destek olmak isteriz. Yalnız ne şekildeyapılacak onu bilelim.
Kaynak : http://www.internethaber.com/devlet-yaparsa-seve-seve-kabul-ederiz-381433h.htm#ixzz1dFbRt36A
3 Kasım 2011 Perşembe
Aidat Ödemezseniz Binada Hizmet Aksar!
Tamer Heper, Posta Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde ” Haksızsınız “başlıklı yazıyı kaleme aldı. Soru: Yeni eve taşınırken gece asansör yanındaki boşluğa bıraktığım eşyam çalındı. Yönetici “İlgilenirim” dedi ama üç ay sonunda bir sonuç çıkmadı…
Soru: Yeni eve taşınırken gece asansör yanındaki boşluğa bıraktığım eşyam çalındı. Yönetici “İlgilenirim” dedi ama üç ay sonunda bir sonuç çıkmadı. Ben de eşyamın bedeli ödenene kadar aidat ödemiyorum. Bunda haklı mıyım? • İ.İ.
Cvep: Doğrusu haklısınız diyemeyeceğim, zira eşyanızın çalınması başka, aidat ödemesi başka konular. Sizin eşyanız çalındı ise apartman ne yapsın? Yönetici ne yapsın? Yönetici yasada gösterilen görevleri ve kat malikleri kurulunda alınan kararlar içinde kendine düşen görevleri yapar. Bunlar içinde “Daireleri hırsızdan korur” veya “Daire sahiplerinin dışarı koyduğu eşyayı hırsızlardan korur” diye bir görevi yoktur. Bu halde yönetici de sorumlu değildir, diğer kat malikleri de. Ama siz aidat ödemezseniz binada hizmet aksar, yani daire sahipleri cezalandırılmış olur. Ayrıca zararınızı daire sahiplerine ödetmiş olursunuz ki böyle bir şeye hakkınız yoktur. Yani başında söylediğim sözü tekrar edeceğim, doğru yapmıyorsunuz. Yazımın sonunda da bir hatırlatma yapma ihtiyacı duyuyorum. Benden lütfen özel yanıt istemeyin. Telefonla, mektupla veya mail yoluyla özel yanıt veremiyorum. Keşke verebilsem ama imkan yok, bir kere daha hatırlatayım.
Posta/Tamer Heper
Bu Yıl İnşaat Sektörüne Alımlar Yoğun Olacak!
Bu yıl içerisinde özel sektörde 50 bin kişiye istihdam sağlanacak. Özellikle perakende, bankacılık, inşaat, telekomünikasyon, enerji, sağlık sektörlerinde alımların yoğun olması bekleniyor…
Ekonomist Dergisi’nin bu haftaki sayısında yer alan haber araştırmasında, Türkiye’nin bugün yaşadığı spesifik süreç nedeniyle özel sektörün hemen hemen tüm alanlarında ”güçlü” ve ”istekli” bir yeni istihdam yaratma çabasının göze çarptığı, bu politikanın yeni yatırımlarla ve ara kadroların güçlendirilmesiyle ilgili çalışmaları kapsadığı belirtildi.
Büyük şirketlerin işe alımlarda daha etkin olacağı vurgulanan araştırmada, özellikle bu yıl toplu alımlara yeniden başlayan büyük ölçekli şirketlerin, yönetici adayı (MT) ve satış kadroları için alımlara yoğunlaşmasının beklendiği kaydedildi.
Uluslararası yatırımların yeniden hız kazanmasıyla yabancı şirketlerin çeşitli kadrolarındaki alımlarını da hızlandırdığı ifade edilen araştırmada, bu yıl işe alımları tetikleyecek önemli bir gelişmenin de şirket birleşmeleri olacağı vurgulandı.
Bugüne kadar beklemede kalan çok sayıda şirketin birleşme ve satın alma anlaşmasının sonuçlanmasının söz konusu olacağı belirtilen araştırmada, KOBİ’ler ve üretim sektöründe ise bu yıl toparlanmayla beraber işe alımların gündeme geleceği bildirildi.
Araştırmaya katkıda bulunan 56 şirketin yaratacağı istihdamın bu yıl 50 bin kişi civarında olduğu belirtilirken, uzmanların bu rakamın tüm Türkiye genelindeki şirketlerde en az 250-300 bin kişiyi bulacağını söylediği ifade edildi.
Özellikle perakende, bankacılık, inşaat, telekomünikasyon, enerji, sağlık (ilaç hariç) ve hızlı tüketim malları sektörlerinde alımların yoğun olmasının beklendiği kaydedilen araştırmada, en yoğun alımın perakende sektöründe olacağı vurgulandı.
Perakende sektöründen sonra en çok alımı bankaların yapacağı belirtilen araştırmada, bu yıl bankaların toplamda bine yakın şube açmasının beklendiği ve bu nedenle bankaların yıl içinde 10-15 bin kişiyi işe alacağı tahmininde bulunulduğu ifade edildi.
Araştırmada, telekomünikasyondan sonra enerjinin de işgücü piyasasına ağırlığını koymaya başladığı bildirildi.
Milliyet
Bina Yapılırken İmar Durum Belgesi Almak Şart!
Bir bina yapılırken önce imar durumu alınır, ilgili belediye, talep eden kişiye arsasının alanı içinde kalmak üzere imar durumu verir ve bu alan içine gelecek şekilde hazırlanmış projeyi tasdik eder
Babamızdan miras olarak eski bir ev kalmıştı, babamızın ölümü üzerine bizler de bu evi yıktırdık. Yanımızda komşu parsele ise bir kooperatif bina yaptı ama balkonlarını bizim arsaya taşırdı. Bu durumda hukuki olarak ne yapabiliriz?
Bir bina yapılırken önce imar durumu alınır, ilgili belediye, talep eden kişiye arsasının alanı içinde kalmak üzere imar durumu verir ve bu alan içine gelecek şekilde hazırlanmış projeyi tasdik eder. İnşaat bu alan içine yapılır. Bu alanı taşan inşaat, proje dışı kaçak inşaattır ve inşaat sırasında belediye tarafından tespit edilir ve tatil tutanağı düzenlenip inşaat mühürlenir. İnşaat bittikten sonra belediye durumu tespit ederse encümen kakarı ile fazlalığın yıkımına karar verir. Belediye yıkımı gerçekleştirmezse bile siz mahkemeye başvurup dava açarak müdahalenin önlenmesini talep edebilir, mahkemece yapılacak tespitten sonra da size taşan kısmın yıkımı için karar alabilirsiniz. Dolayısı ile bir binanın komşu parsele taşması mümkün değildir. Bazı hallerde taşmalarda, yapılan inşaatın değerinin arsa değerinden fazla olması halinde arsanın bu bölümünün parası ödenerek inşaat mahafaza olunur ama bu sizin için geçerli değildir.
Tamer Heper/Posta
İstanbul’da Ortalama 74 Bin TL Konut Kredisi Kullanılıyor
Tarafsız ve bağımsız karşılaştırma sitesi Enuygun.com üzerinde konut kredilerini karşılaştıran İstanbulluların ortalama kullandığı kredi miktarı 74 bin TL seviyesinde. İstanbul dışında bu rakam 64 bin TL’ye düşüyor.
Enuygun.com ziyaretçileri günde yaklaşık 50 bin, ayda ise 1 milyondan fazla kredi incelemesi yapıyor. Bu incelemelerin %60’ını tüketici kredileri, yüzde 35’ini konut kredileri, %5’ini ise taşıt kredileri oluşturuyor. İstanbul’da konut kredisi kullananlar, ortalama 74 bin TL tutarında kredi kullanıyorlar. Bu rakam İstanbul dışında ortalama 64 bin TL seviyesinde gerçekleşiyor. Tüketici kredilerinde ise fark bu kadar çok değil: İstanbullular ortalama 12.500 TL kredi ararken, İstanbul dışındakiler yaklaşık 11 bin TL kredi ihtiyacı duyuyorlar.
Enuygun.com Genel Müdürü Çağlar Erol, her ay on binlerce kullanıcıyı bankalara yönlendirdiklerini belirtiyor: “Her gün 20 binden fazla kişi Enuygun.com üzerinde kredi incelemesi yapıyor. Bu kişiler günde yaklaşık 50 bin farklı kredi incelemesi yapıyorlar. Aslında biz sitemiz üzerinde bir anlamda kredilerin reklamını yapıyoruz. www.enuygun.com üzerinde onlarca farklı bankanın konut ve ihtiyaç kredilerini karşılaştırarak incelemek mümkün. Dileyen ziyaretçilerimizi bu bankaların web sitelerinde doğru alana yönlendiriyoruz, ve böylece bankalara kolayca online başvuru yapabiliyorlar. Bankalara yönlendirdiğimiz kişiler arasından her ay 800 tanesi konut kredisi kullanıyor.”
Evinizin Gerçek Değeri Nedir?
Ev veya daire, dükkân gibi mülklerin değerinin tespitinde en yoğun olarak kullanılan yöntem, ‘emsallerin karşılaştırılması’metodudur
Geçen ay yayımlanan sayıda, bir gayrimenkul alırken dikkat edilmesi gereken hususları sizlerle paylaştım. Gayrimenkul ile ilgili bazı hak ve mükellefiyetlerden bahsettim. Tapusuyla, çevresiyle, yolu, ulaşımıyla, çarşısı pazarıyla ilgili söylediğimiz bütün özellikler, gayrimenkulun değerini etkileyen faktörlerdir. Çünkü, değer, bir evin sadece mülkiyeti değil, mülkiyete bağlı hak, fayda ve mükellefiyetlerden oluşan bir haklar demetidir. Örneğin, Mecidiyeköy Gülbağ’da hisse tapulu bir daire 120 bin TL civarında iken, merkeze doğru daha eski, daha küçük kat mülkiyetli, bir daireyi 200 bin TL’den daha aşağı alamazsınız. Bu örnekte, mülkiyet hakkının çeşidi, fiyatı direkt olarak etkilemektedir. Aynı şekilde bir evin garajı, müştemilatı, kömürlük, depo gibi eklentileri varsa ve bunlar tapuda görünüyorsa, değer bu eklentilerin olmadığı aynı özellikte bir daireye göre daha yüksek olacaktır.
NASIL TESPİT EDİLİR?
Ev veya daire, dükkân gibi mülklerin değerinin tespitinde en yoğun olarak kullanılan yöntem, ‘emsallerin karşılaştırılması’
metodudur. Burada, mülkün yakın çevresinde, yakın zamanlarda satılmış, benzer veya aynı özellikler gösteren emsalleri tespit ederek, aşağı yukarı bir kanaat oluşturabiliriz. Fakat tapu durumu, eklentiler, aynı büyüklükte bile olsa binanın yaşı, bulunduğu kat, kalorifer, asansör, hidrofor, otopark, güvenlik gibi hususlar araştırılmalı ve kıyaslama bu kriterler de göz önüne alınmak suretiyle yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, iki mülk aynı sokakta olsa ve aynı özellikleri bile taşısa, herhangi bir detaydan ötürü değerleri değişkenlik gösterebilir.
YAPILAN YANLIŞLAR
Yapılan en büyük yanlışın başında kulaktan dolma bilgilerle, konu komşuya sorarak bedel tespit etmek geliyor.
Bir de “Benim şu kadar borcum var; bundan aşağı olmaz”, “Biz üç kişiyiz; hiç olmazsa adam başı 100 bin TL alalım” şeklinde, kişilerin ihtiyaçları doğrultusunda oluşturdukları talepler piyasa koşullarına uymayan sağlıksız yaklaşımlardır.
En çok gördüğümüz yanlış ise, “Geçen sene bu fiyata vermedim; bundan aşağısı olmaz”, “Bu ev bu fiyatı gördü; vermedik” gibi yanlış saplantılara girmektedir. Bir evin belirli zamanlarda bir fiyat görmüş olması veya bir rakam telaffuz edilmiş olması, o evin gerçek ve değişmez değerinin o miktar olduğu anlamına gelmez. Çünkü değer yıldan yıla, aydan aya, hatta günden güne bile değişebilir.Herkesin gönlüne göre bir ev sahibi olması dileklerimle.
Nizameddin Aşa/Habertürk
Dairemi Nasıl İşyeri Yapabilirim?
Mesken olarak kullanılan bir konutun işyerine dönüştürülmesi öncelikle belediyenin bölgedeki imar planlarının buna izin vermesine bağlıdır
Sefer Gündeş-Ankara: Cadde üzerindeki bir apartmanda zemin kat bir dairemiz var. Ama çevremizdeki zemin kat dairelerin çoğu işyeri olarak kullanılıyor. Acaba biz de oturduğumuz daireyi işyeri yapabilir miyiz?
Mesken olarak kullanılan bir konutun işyerine dönüştürülmesi öncelikle belediyenin bölgedeki imar planlarının buna izin vermesine bağlıdır. Eğer izin veriyor ise proje tadilatı işlemini başlatılabilir. Tapu sicil müdürlüğünden röperli kroki, çap ve tapunuzu ve ilgili belediyeden imar durumu belgesini aldıktan sonra projelerinizi yaptırabilirsiniz. Daha sonra da projeler ve belediyenin sizden isteyeceği ilgili belgelerle birlikte tadilat ruhsatı için müracaat etmek zorundasınız. Bu arada belediyeye vermeniz gereken bir belge daha var. Komşuluk ilişkilerini düzenleyen Kat Mülkiyeti Yasası’na göre konutunuzu işyerine çevirmek istediğiniz daireniz için apartmanınızdaki bağımsız bölüm sahibi tüm komşularınızdan izin almak zorundasınız. Bu konuda Kat Mülkiyeti Yasası ne diyor hemen ona bakalım: “Ana gayrimenkulün, kütükte mesken olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde sinema, tiyatro, kahvehane, gazino, pavyon, bar, kulüp, dans salonu ve emsali gibi eğlence ve toplantı yerleri ve fırın, lokanta, pastane, süthane gibi gıda ve beslenme yerleri ve imalathane, boyahane, basımevi, dükkân, galeri ve çarşı gibi yerler, ancak kat malikleri kurulunun oybirliği ile vereceği kararla açılabilir. Bu karar yöneticinin veya kat maliklerinden birinin istemi üzerine bütün bağımsız bölümlerin kat mülkiyeti kütüğündeki sahifelerine şerh verilir.” Kat mülkiyetli ya da kat irtifaklı tapunuz varsa yukarıda açıklamaya çalıştığım şekilde bu değişikliği yapar, ruhsatınızı alır ve tapu kütüğüne de bu değişikliği kayıt ettirip dairenizi işyerine dönüştürebilirsiniz. Kat mülkiyetli ya da kat irtifaklı tapunuz yoksa bu mümkün değil. Ancak apartmanın tamamı size ait ise Belediyeden alacağınız tadilat ruhsatı ile yapabilirsiniz.
Ayşegül Sadıkoğlu-Tekirdağ Kiracı olarak üç yıldan beri bir dairede ikamet etmekteyim. Ev sahibi kira artırımı istiyor. Görüşmede anlaşamayınca bana bir ihtarname göndermiş. Kiramı her ay düzenli ödemekteyim. Apartmandaki diğer kiralarla karşılaştırıldığında benim ödediğim kira oldukça iyi, ne yapmam gerekir?
Son yıllarda enflasyon oranının düşük çıkması ile kira artırımlarında farklı sorunlar karşımıza çıkmakta. Kira artış oranları her yıl aylara göre belirleniyor. Daha önceki yıllarda kiralanmış evlerin kira artış oranı ve kira bedeli, Türkiye İstatistik Kurumunca( TÜİK) artışın yapılacağı ayda yayımlanan ÜFE’deki(Üretici Fiyatları Endeksi) oranın, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde değişim oranı oranını geçmeyecek şekilde artırılır. Ancak söz konusu oranın kiralamanın yenileneceği ayda negatif çıkması halinde kira bedelinde herhangi bir değişiklik yapılmayacaktır. Ev sahibinizle yapmış olduğunuz kira kontratı her yıl yenileniyorsa ve kira artış oranı belirtilmişse kontratta yazanlara uymanız gerekir. Bir yıllık yapılmış ve üç yıldan bu yana herhangi bir sorun olmaksızın kontratınız yenileniyor ise yukarıda açıkladığım şekilde artışa gidebilirsiniz. Kira kontratı ve ihtarname ile ilgili bilgi verilmemiş. Bununla birlikte KİRA TESPİT DAVASI da açabilirsiniz. Kiralananın bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesine veya sözleşme ile belirlenen yer mahkemesi var ise bu mahkemede davayı açabilirsiniz. Dava sonucunda da kiracı olarak kullandığınız dairenin kirası tespit edilmiş olacaktır.
NÜSA UĞUR/Sabah Emlak
Ev Sahibi Kiracı İlişkisinde Yeni Dönem Başlıyor!
Ev sahibi kiracı ilişkisinde yeni dönem başlıyor!TBMM yarından itibaren yine fazla mesai yapmaya başlayacak. Artık balkonda mangal yapmak, kiracıyı evden çıkarma nedeni, ev kirası depozitolarına sınır geliyor…
TBMM yarından itibaren yine fazla mesai yapmaya başlayacak.
* Artık balkonda mangal yapmak, kiracıyı evden çıkarma nedeni
* Ev kirası depozitolarına sınır geliyor
* Eş rızası olmadan, kira kontratı fesh edilemeyecek, kefil olunamayacak
* Kefalete sınır geliyor. Artık “ömür boyu kefil” olmak mümkün değil
* Yanlış tedavi yapan doktordan, yanlış savunma yapan avukattan tazminat istenebilecek
* Borçlular olağanüstü faizlere karşı korunacak. Yıllık faiz oranı mevzuata göre geçerli faizin yüzde 50 fazlasını aşamayacak.
* Otobüste kokulu yiyecek yasak. Kamyonların arkasındaki yazılar tarih oluyor.
* Şehirlerarası seyahatlerde kokulu yiyecek, mesela lahmacun, yasaklanacak
Gündemde, hepimizin hayatını etkileyecek üç ayrı temel yasa var;Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu yarından itibaren TBMM’de ele alınacak.TBMM’de grubu bulunan tüm partiler anlaştı. Üç yasanın iki hafta içinde, gerekirse geceleri de mesai yapılarak çıkarılması planlanıyor.
Peki, bu yasalar hayatımızı nasıl değiştirecek?
85 yıllık borçlar kanununda yapılacak değişikler ile ev sahibi-kiraci ilişkilerinden, tazminat taleplerine kadar pekçok konuda yeni düzenlemeler getiriliyor.
İşte, 649 maddelik borçlar kanunu ile hayatımıza gelecek yeni düzenlemeler;
EV SAHİBİ-KİRACI İLİŞKİLERİ
· Ev sahibinin kiracısını belli koşullar altında evden çıkarmasına imkan getiriliyor. Mesela, balkonda mangal yakmak, yüksek sesle müzik dinlemek, komşuları rahatsız etmek artık tahliye gerekçesi oluyor. Ev sahibi, alt ve üst soyunun oturması için, kiracıdan evin tahliyesini talep edebilecek. Mesela, “babam/büyük annem taşınacak” ya da “Almanya’dan oğlum geldi” gibi ailevi gerekçelerle evinin tahliyesini isteyebilecek.
· Ev kiralarken kiracıdan istenen güvence parasına sınır getiriliyor. Yeni kanun uyarınca depozito miktarı 3 aylık kirayı aşmayacak.
· Kira bedeline de sınır getiriliyor. Kira bedelleri, bir önceki yıldaki üretici fiyat endeksindeki (ÜFE) artışı geçemeyecek.
· Kirasını iki ay üst üste ödemeyen kiracının tahliyesinin önü açılıyor. Kirasını ödemeyen kişiye ev sahibi öncelikle ihtar çekecek. İki defa ihtar çekilen kiracı, kira döneminin bitiminde bir ay içerisinde dava yoluyla tahliye edilecek.
· Kiracı 15 gün önceden fesih bildiriminde bulunmazsa, sözleşme bir yıl daha otomatik olarak uzamış sayılacak.
· Kiranın dövizle ödenmesine de düzenleme geliyor Buna göre, kiralarını dövizle ödeyenlerin kontratlarında 5 yıl boyunca indirim ya da zam olmayacak.
· Kira kontratındaeşin rızası zorunlu hale getiriliyor. Aile konutlarıyla ilgili kontratlar yazılı eş rızası olmadan feshedilemeyecek, yine yazılı eş rızası olmadan kefalet altına girilemeyecek.
· Bina giderlerini mal sahibi ödeyecek. Örneğin binanın çatı onarımı, dış cephe boyası gibi giderler ev sahipleri tarafından karşılanacak. Kiralık yerle ilgili zorunlu sigorta, vergi gibi yükümlülükleri de mülk sahibi karşılayacak. Kiracı, tuttuğu evdeki kırık lavabo, su akıtan küvet, arıza veren kombinin tamir edilmesini isteyebilecek
TÜKETİCİNİN KORUNMASI
·Artık kapıdan satış yapanlar “saldırgan satış yöntemi” kullanıyor sayılacak. Böylece, evin kapısından ya da yoldan çevirerek satış yapanlar için yeni düzenlemeler getirilecek.
· Borçlular olağanüstü faizlere karşı korunacak. Sözleşmeyle belirlenecek akdi faizlere sınır konulacak. Uygulamadaki yasal faiz dikkate alınarak, akdi faiz yüzde 13.5′i, temerrüt faizi de yüzde 18′i aşamayacak.
· “Ömür boyu kefalet” kavramı tarih oluyor. Herhangi bir borca kefil olma durumunda, kefalet süresi ne olursa olsun, 10 yıl sonunda kefalet kendiliğinden sonlandırılacak.
· Eşin yazılı izni olmadan kefalet altına girilemeyecek. Kefil olanın rızası olmadıkça, kefalet miktarında sonradan bir artış yapılamayacak.
· Otellerde kaybolan eşyalardan otel sorumlu olacak. Müşteriye ait eşyaların çalınması durumunda otel konaklama ücretinin 3 katına kadar tazminat ödeyecek.
· Şehirlerarası yolculuklarda yumurta, soğan, pide, lahmacun gibi kokulu yiyecekler tüketilmeyecek. Tavuk ve horoz gibi canlı hayvan taşınamayacak.
TAZMİNATLARA DÜZENLEME
· Yanlış tedavi uygulayan doktora, yanlış savunma yapan avukata, aldığı yanlış kararlarla şirketi zarara sokan yöneticiye tazminat ödeme yolu açılacak. Örneğin, ameliyat öncesi hastaya imzalatılan belgeler, yanlış tedavi yapan doktoru sorumluluktan kurtaramayacak. Doktor, avukat ya da üst düzey yöneticilerin bu tip tazminatlara karşı kendilerini güvenceye alması için ise, “sorumluluk sigortası” kavramı hayata geçirilecek.
· Resmi nikahı olmayan, nişanlı ve sevgililerin tazminat istekleri de yasal dayanağa kavuşacak.
· Yanlış tedavi ya da uygulama sonucunda ölenlerin yakınlarına da tazminat alma yolu açılıyor.
· En önemli düzenlemelerden biri nafakalarda olacak. İşçi ücretlerinin dörtte birinden fazlasına borca karşılık haciz konulamayacak. Ancak nafakalarda bu sınır uygulanmayacak.
CİNSEL TACİZLERE KARŞI ÖNLEM
· Borçlar Kanunu’nda işyerinde psikolojik taciz yani ‘mobbing’ de yerini buluyor. İşveren çalışanlarını psikolojik tacize karşı korumakla görevlendiriliyor. İşverene, kadın ve erkek işçilerin cinsel tacize uğramamaları ve tacize uğramış olanların daha fazla zarar görmemesi için güvenlik önlemi alma zorunluluğu getiriliyor.
· Haksız yere işçisini işten atan işveren, altı aylık maaşa kadar tazminat ödeme yükümlülüğü getiriliyor.
Hürriyet/Zeynep Gürcanlı
Kira Sözleşmelerinin Yazılı Olma Mecburiyeti Yok!
Kira sözleşmelerinin yazılı olma mecburiyeti yok. Sözlü de olur. Sizinki sözlü, yani ortada bir sözleşme var. Bu tamam ancak bir yıldır kira ödenmediğini söylüyorsunuz, peki son kira bedeli kaç lira. Bunu nasıl ispatlayacaksınız…
Sakarya da oturuyorum, Balıkesir’de kirada dükkanım var ancak yazılı sözleşme yok. Kiracı bir yıldır kira ödemiyor. Kiraya vermeme aracı plan bey ihtarname gönder dedi. Siz ne dersiniz? • N.S.
Kira sözleşmelerinin yazılı olma mecburiyeti yok. Sözlü de olur. Sizinki sözlü, yani ortada bir sözleşme var. Bu tamam ancak bir yıldır kira ödenmediğini söylüyorsunuz, peki son kira bedeli kaç lira. Bunu nasıl ispatlayacaksınız. Şayet önceki kira bedelleri banka hesabına ödeniyor ise bu rakam üzerinden bir yıllık kira bedelini talep edip otuz gün ödeme süresi vererek bir ihtarname gönderin. Kira bedellerinin otuz gün içinde ödenmemesi halinde akdin feshi ve mecurun tahliyesi talebinde bulunacağınızı yazın. Otuz gün bekleyin, kiralanırız ödenmezse tahliye davası açma hakkını kazanacaksınız. Bu işlemler için bir yıl beklemek gerekmiyor, ilk ödenmeyen ayda da yapabilirdiniz. Suz başka türlü bir tahliye davası açamazsınız. Veya Balıkesir’de bir meslektaşımla anlaşıp bu işi icra dairesi marifeti ile yapmasını sağlayın. Bu daha elverişli olur. Ancak kiracının itirazı halinde iş yine dava yoluna girecektir ve bilin ki bir süre dava nedeni ile geçecek. Yani hemen tahliye yok, ancak boş oturmanın da yaran yok. Bence bir an evvel başlayın zira kiracının itirazı halinde önünüzde muhtemelen biraz uzunca bir zaman var.
Posta/Tamer Heper
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇED VE PLAN İZLEME KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 8/8/2...