9 Ekim 2012 Salı

Tapu Kanunu çıktı, 200 bin emlakçıyı işsizlik korkusu sardı...

Tapu Kanunu çıktı, 200 bin emlakçıyı işsizlik korkusu sardı...

10 Aralık 2010’da yürürlüğe giren Tapu ve Kadastro Kanunu’nda emlakçılara lisans verme, onları denetleme ve çalışma şekillerini belirleme görevlerinin Tapu ve Kadastro Müdürlüğü’ne verilmesi, serbest ticaret kanuna göre hareket eden 200 bin emlakçının mesleki akıbetini etkileyecek


Kaynak: Nihal YUVACAN / VATAN

10 Aralık 2010'da yürürlüğe giren Tapu ve Kadastro Kanunu'nda emlakçılara lisans verme, onları denetleme ve çalışma şekillerini belirleme görevlerinin Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'ne verilmesi, serbest ticaret kanuna göre hareket eden 200 bin emlakçının mesleki akıbetini etkileyecek. Bugün lisanslarını Ticaret veya Esnaf Odaları'ndan alabilen emlakçılar, lisansların artık işin ehli olmayan kişilerce verileceğini savunuyor.
Maddenin kanuna son anda iliştirildiğini, Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'nün kendi çalışanlarını mesleğe öncelikli olarak sokma amacıyla bu yola başvurduğunu iddia eden Emlak Müşavirleri Federasyonu, “Emlakçı olmak için lise mezunu olma şartının getirilebileceği söyleniyor. Bugün yüzde 65'imiz lise mezunu değil. Geriye dönük haklar korunmazsa, emlakçıların yarısından fazlası işini kaybedecek” diyor.
25 Kasım 2010 tarihinde Meclis'ten geçen ve 10 Aralık 2010 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tapu ve Kadastro Kanunu'ndaki bir madde, bugün sayısı 200 bini bulan ve inşaat sektörünün en önemli oyuncuları arasında ilk sıralarda yer alan emlakçıları yakından ilgilendiriyor. 6083 sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 2'nci maddesinin birinci fıkrasının g bendi ile ‘Taşınmaza yönelik aracılık faaliyetlerini düzenlemek, lisans vermek, bu faaliyetlerin usul ve esaslarını belirlemek ve denetlemek' görevi Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'ne veriliyor. Yani bugün Serbest Ticaret Kanunu'na uygun olarak çalışan ve Standartlar Genel Müdürlüğü'nün meslek standartları tebliğine göre lisanslarını Ticaret Odası veya Esnaf Odaları'nın sınavlarına girip alabilen emlakçıların işlerini yapabilmeleri ve devam ettirmeleri bir kamu kurumuna, Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'ne bağlı hale getiriliyor.
İlgili madde sadece bununla da sınırlı kalmıyor. Maddede ‘Taşınmaza yönelik aracılık faaliyetlerini yürütecek kişilerin yani emlakçıların yapacakları işler, görevler, bu faaliyetleri yürütmek için gerekli özel ve genel şartlar, lisans veya sertifika için yapılacak sınavın usul ve esasları, çalışma usulleri v.b. konular düzenlenecektir” deniliyor. Bu da kimlerin emlakçı olabileceğini belirleyecek yeni maddelerin de önümüzdeki dönemde Tapu ve Kadastro Müdürlüğü tarafından getirilebileceğini ifade ediyor.
‘Memura ticaret kapısı'
2007 yılından beri faaliyet gösteren ve bugün 1.080 üyesiyle bünyesinde İstanbul Emlak Müşavirleri Derneği, Avrupa Yakası Emlak Müşavirleri Derneği, Anadolu Yakası Emlak Müşavirleri Derneği, Boğaziçi Emlak Müşavirleri Derneği ve Avrasya Gayrimenkul Danışmanları, Emlak Müşavirleri ve İşadamları Derneği olmak üzere 5 derneği çatısı altında toplayan Emlak Müşavirleri Federasyonu (EMFED) ise, kanunla getirilen bu yeni maddenin sektörde ciddi bir kaos ortamı yaratacağını savunuyor. Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'nün ilgili maddeyi son anda gizlice eklediğini ve kendilerinin yasa meclisten geçtikten sonra bunu gördüklerini kaydeden EMFED Onursal Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Resul Medin, “Bu bizi şüphelendirdi.
Amaçlarının tapudan emekli olanlara istihdam sağlamak, şartları uydurarak emlakçılık lisansını öncelikli olarak kendi emeklilerine vermek olduğunu düşünüyoruz. Çünkü erkenden emekli olan pek çok tapu görevlisi var. Onlara ticaret yapabilmelerinin önünü açıyorlar” diye konuştu.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Atlı'nın yeni düzenlemelere gideceklerini, sözlü olarak lise mezunu olma şartının getirilebileceğini söylemesinin de kafaları karıştırdığını belirten Medin, “Bugün emlakçıların yüzde 65'i lise mezunu değil. Eğer böyle bir madde getirilir ve madde geriye dönük hakları korumazsa, o zaman yıllarca bu işi yapmış pek çok kişi, sektörün yarısından fazlası işsiz kalabilir” dedi.
İTO'ya kendi tasarımızı sunduk
“Biz Emlak Bakanlığı'nın kurulmasını beklerken, Tapu Kadastro kontrolü altında olmak çok anlamsız” diyen EMFED Başkanı Rıza Kaymakçı ise “Madde serbest ticaret kanununa aykırı. Emlakçılar olarak Standartlar Genel Müdürlüğü'nün Meslek Standartları Tebliği'ne uygun şekilde, Ticaret veya Esnaf Odaları'nın sınavlarına katılıp lisans alabiliyorduk” dedi. Emlakçıların işlerini denetleyen ve sorunlarını çözen bir çatı kuruluşa zaten ihtiyaç duyduğuna ancak bunun Tapu Müdürlüğü dışında bir kurum olması gerektiğine dikkat çeken Kaymakçı, şöyle devam etti: “Yıllardır bizimle ilgili, çalışma şartlarımızı düzenleyen ve sektörü AB standartlarına taşıyacak yeni maddeleri de içeren bir yasa taslağı çıkarılması için çalışıyoruz. Ticaret Odası Meslek Odası'nın girişimi ve Federasyon ve Esnaf Odaları'nın desteğiyle hazırladığımız yasa taslağını İTO'ya sunduk, şu anda değerlendiriliyor. Oradan TOBB'a gelecektir. Ancak biz öncelikli olarak bu getirilen yeni maddenin yanlışlığını ortaya koymayı ve bunun düzeltilmesini istiyoruz.”
Emlakçılar işinin ehli olmazsa sektör sağlıklı işleyemez
Emlakçılar ile ilgili Tapu Müdürlüğü'nün yapabileceği kontrolün ancak ‘tapu dairesinden girip çıkarken' yapılabileceğini ifade eden EMFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Karabet Hemengül, “İşimizin sadece bir bölümünde karşı karşıya geldiğimiz bir kurumun yetkilileri, işimizin tümüyle ilgili düzenlemeleri yapacak, lisansı verecek yetkinliğe, bilgi ve tecrübeye sahip değildir. Eğer böyle olursa, Türkiye ekonomisini etkileyen en önemli sektörlerin başında gelen inşaat sektörü ve onun en önemli bilgi sağlayıcıları emlakçılar, işlerini yapamaz hale gelir. İşin gerçek sahipleri meslekdışı bırakılırsa, sektörün sağlıklı işlemesini bekleyemeyiz” diye konuştu.
Egemen Bağış destek sözü verdi
Devlet Bakanı Egemen Bağış ile dün bir görüşme yaptıklarını açıklayan Avrupa Yakası Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Mehmet Keklik, görüşmelerinin verimli geçtiğini belirterek, “Bakan bu yasanın artık çıktığını, ancak Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nun yönetmelikler yapılırken bizlerin görüşlerine anlayış göstermesinin ve onlarla işbirliği yapmamızın daha sağlıklı olacağını kaydetti. Ayrıca gerekli girişimlerde bize destek olacağını soyledi” dedi.

SATIŞ OFİSLERİ EMLAKÇILIĞI ÖLDÜRÜYOR


YETER ARTIK İSYAN EDİYORUM !!!

Haber Detay : YETER ARTIK İSYAN EDİYORUM !!!

Bir canlının üstünde veya içinde sürekli ya da geçici olarak yaşayan ve onun sırtından geçinen ve ona zarar veren başka canlı varlıklara Parazit veya Asalak denir.
Benim bahsettiğim asalaklar Türkiye’nin her tarafında bulunuyor ve her geçen gün çoğalıyorlar. Karşılaştıkları kişilere ve topluma aşırı zarar veriyorlar. İnsan kılığına giren bu asalaklar gün geçtikçe hem birbirini yiyor hem de ilişki halinde oldukları kişilere de zarar veriyorlar. Belediyeler asalakların çoğalmaması için ilaçlama yapsa da bahsettiğim asalaklara ilaç etki etmiyor. Madem etki etmiyorsa o zaman yasal bir düzenleme yapılarak asalakların önüne set çekilmelidir.
Şimdi siz, bu makaleyi neden kaleme aldığımı merak ediyorsunuzdur ?
Bir vatandaşın Cumhurbaşkanlığı’mıza elektronik ortamda sunduğu dilekçesinde
“Kendisinin Üniversite öğrencisi olduğunu, haftalarca emlakçılardan ev aradığını,
1 masa 1 sandalye ile çalışan emlakçıların gazetelere vermiş oldukları ilanlarla müşteri çektiklerini, ev görmeye gidildiğinde ve beğenildiğinde en az 7-8 emlakçının birden ortaya çıkarak aldıkları komisyonu bölüştüklerini, sadece evi gösterdikleri nedeniyle bir yıllık kira bedeli toplamının %12’sini komisyon olarak aldıklarını, fatura kesmediklerini, nedeni ise kayıtdışı asalak olarak çalıştıklarını” ifade etmiştir.
Bu resmiyete giren bir vakadır. Bilmediğimiz resmiyete konulmayan binlerce örneğini çoğaltabiliriz. Odamıza gelen şikayetlerden bu mesleğin yeniden yapılandırılması gereği hasıl olmuştur.
Ben, çok uzun yıllar mücadele ederek Esnaf Teşkilatının uhdesinde Oda kurmayı sağladım. Bir nebze de olsa Tüketicilerimizin ve üyelerimizin haklarını aramaya çalıştım. Benden bu kadar, artık sesime kulak verilsin. Tüm gelişmiş Ülkelerde Avukat ve Emlakçı olmadan, onların beyanını almadan hiçbir satış ve kiralama yapılmaz. Benden söylemesi, mevcut Hükümetten çaresinin mutlaka acil bir şekilde yerine getirilmesini talep etmekteyim. Saygılarımla, 25.07.2012
İstanbul Emlak Komisyoncuları ve
Danışmanları Odası
Yön.Kur.Başkanı
Sabri ATEŞ

KAYIT DIŞI EMLAKÇILIĞA SON VERİLSİN ARTIK


Tapu'da Lisanslı Aracılık Dönemi

  Tapu'da Lisanslı Aracılık Dönemi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü “Tapu da lisanslı aracılık dönemini” başlatıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü “Tapu da lisanslı aracılık dönemini” başlatıyor. Oluşturulan yönetmeliktaslağına göre artık vatandaşın tapudaki işlemlerini lisanslı uzman kişiler yürütecek.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, taşınmaza yönelik aracılık faaliyetlerini belirleyen yönetmelik taslağı kapsamında lisanslı uzman kişileri belirleyerek vatandaşa rehberlik hizmeti sunacak. Vatandaş ile lisanslı aracı arasında imzalanan
sözleşme sonucunda vatandaş tapudaki işlemleri bitince sadece imza atmış olacak. Sistem 2013 yılı içerisinde hayata geçirilecek.

LİSANSLAR SINAVLA VERİLECEK

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü önce sınav açacak. Sınava en az dört yılık eğitim veren yükseköğretim kurumları ile Tapu ve Kadastro Meslek Yüksek Okulu’ndan veya
emlak ve emlak yönetimi konularında eğitim veren en az iki yıllık bir yüksek okuldan mezun olanlar başvurabilecek. Sınava yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymiş olanlar başvuramayacak. AyrıcaTürkiye’de yerleşim sahibi olmayanlara da sınava başvuru hakkı tanınmayacak.

LİSANS ALAN KİŞİLERE EĞİTİM VERİLECEK

Sınavı kazananlar Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nde kayıt altına alınacak. Sicil kayıtları oluşturulan kişiler daha sonra meslek etiği ve ahlak kurallarına uyacağına dair yemin edecek. Kayıt altına alınan lisans sahiplerine tapu ve kadastro mevzuatı ve uygulamalarına ilişkin konularda en az iki hafta genel müdürlükçe belirlenecek usul ve esaslara göre
zorunlu eğitimverilecek. Müdürlük isterse eğitim süresini uzatabilecek.

Lisans, kimlik belgesi ve kaşe verilen lisanslı aracılar kendi işyerlerini açıp, işyerlerinin adresini Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne bildirecekler. Vergi belgesini genel müdürlüğe gönderen iş yeri sahibi lisanslı aracılar iş yerlerini değiştirdiklerinde 15 gün içerisinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne bildirecekler.

TAPU İSTİHDAM SAĞLAYACAK YENİ BİR SEKTÖR DOĞACAK


Tapu, yeni sistemle birlikte üniversite mezunu birçok kişiye istihdam sağlayacak.

Lisanslı aracıların oluşturulması ile birlikte yeni bir sektör doğacak.

Evrakta bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi ile
bürokrasi azalacak. Kâğıt ve zaman israfı önlenecek. Vatandaşın işi daha kısa sürede bitecek ve güvenli denetlenebilen bir kesim doğacak.

Vatandaşa danışmanlık hizmeti sunularak tapudaki yığılmaların önüne geçilecek.

Emlak sektörü rahatlayacak. Lisanslı aracılar vatandaşın ‘tapu’ işini kısa sürede bitireceği için emlakçıların zaman kaybı önlenecek.

Vatandaş isterse aracısız kendi işini kendi yapabilecek. İsteyen emlakçılar da şartları uygun olduğunda lisans alabilecek.

Yönetmelik taslağına göre; lisans sahibinin, emlakçılık kapsamına giren işleri yürütmesi ve taşınmaz pazarlama faaliyetlerinde bulunması ile birlikte yine emlakçıların aracılık faaliyetlerinde bulunması ise yasaklanmış olacak.

LİSANS SAHİPLERİ VATANDAŞTAN FİYAT FARKI TALEP EDEMEYECEK

Lisans sahibinin hizmeti karşılığında alacağı ücret,
asgari ücret tarifesi, her yıl ocak ayının ilk haftası içerisinde genel müdürlük tarafından belirlenip ilan edilecek. Lisanslı aracılar işlerini takip ettiği kişilerden ücretini alacak. Lisans sahibi kişiler, mevcut ücret tarifesini uygulayacak ve fiyat farkı talep edemeyecek.

Lisanslı aracıları, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü denetleyecek. Tapu, lisans sahiplerine uyarma, lisansın geçici iptali ve lisansın sürekli iptali cezalarını verebilecek.

Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün yeni projesi ile ilgili olarak “Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün bu uygulaması ile vatandaşlarımıza daha hızlı ve çağdaş hizmet sunmanın yanında, tapu aracılık faaliyetine getirilen standart sayesinde çok sayıda yüksek okul ve fakülte mezunu gencimize de kariyerlerine uygun bir iş alanı da sağlamış olacağız ” dedi.

2 Ekim 2012 Salı

Lüks semtlerdeki yüksek kira gelirleri mercek altında!

Lüks semtlerdeki yüksek kira gelirleri mercek altında!

Maliye, kira gelirlerinde vergi kaçağının önüne geçmek için lüks semtlerdeki işyerlerini takibe aldı

Kirası 10 bin liradan fazla olan işyerleri ile lüks dairelerin beyannameleri, banka, PTT, tapu ve diğer kanallardan elde edilen bilgilerle güncellenecek. Piyasa değerinin altında gösterilen kiralara ilişkin cezai yaptırım uygulanacak.

Kira gelirlerinden elde edilen vergiyi artırmak için çalışmalarını hızlandıran Maliye, rotayı lüks semtler ve işyerlerine çevirdi. Gelir İdaresi, lüks semtlerdeki konutların yanı sıra işyerlerinin de kira değerlerini rayiç bedeller doğrultusunda yeniden belirleyecek. Banka, PTT, tapu ve diğer kanallardan edinilen bilgilerle işyerleri ve yüksek fiyatla oturulan dairelerin beyannameleri güncellenecek. Araştırmanın ardından, özellikle lüks semtlerde aylık 10 bin liranın üzerinde olan işyeri kira bilgileri sisteme girilecek. Bankanın yanı sıra PTT ve diğer kurumlardan hesap bilgilerini alan idare, ev sahibinin istisna miktarının altında kalmasına yönelik ödemelerini de mercek altına alıyor. Bankalardan edinilen bilgiler tapu ve belediyelerin verileri ile karşılaştırılacak, doğru beyanda bulunup bulunulmadığı tespit edilecek. Düşük havale veya bir başka hesaba para göndermenin üzerinde çalıştıklarını belirten üst düzey bir yetkili çok sayıda kişinin Maliye'nin tespit etmemesi için para gönderimlerinde kira ödemesi butonunu tıklamadığını kaydetti. Kira ödediği halde başka hesaba havale ya da EFT yapıldığı kaydının tespit edilmesi halinde ise sistemin ev sahibini ele vereceğini kaydetti.

Bu yıl kira gelirini beyan etmeyen veya eksik gösteren 1 milyon 200 bin mükellefe mektup gönderen idare, düşük beyana da otomatik ceza üzerinde çalışıyor. İstanbul Etiler'de ortalama kiraların 2 bin dolar altında olduğuna dikkat çeken üst düzey bakanlık yetkilisi, "Lüks semtlerde düşük beyanda bulunanlara yönelik kapsamlı bir çalışma yapıyoruz. Piyasa değerinin altında gösterilen kiralara ilişkin cezai yaptırım devreye girecek. İdare'nin sisteminden kimin nereden ne kadar gelir elde ettiği, neyi var neyi yok bunun bilgisi yer alıyor. Bankalar yoluyla yapılan tahsilatı da biliyoruz. Banka haricinde yapılan para transferleri hakkında da bilgi sahibiyiz." dedi. Mart 2012'de geçen yıla ilişkin verilecek kira beyannamelerini, vatandaş yerine Gelir İdaresi Başkanlığı doldurmuştu.

Gayrimenkulden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesinde alım ve kiralamaları Maliye Bakanlığı sıkı takip altına alıyor. Bütün gayrimenkullerin kiralama ve satış fiyatları toparlanarak veri tabanına dönüştürülüyor. Bu kapsamda emlakçıların yanı sıra gazetelere ve internete verilen ilanlar da takip ediliyor. Vergi dairesinde görevli uzmanlar mahalle mahalle, sokak sokak kiralık veya satılık ilanlarını inceliyor. Tüm verileri topladıklarını ifade eden üst düzey bir yetkili, "Maliye Bakanlığı'nda veri tabanına dönüştürüyoruz. Sonra vatandaşın da bir beyanı var. Onları karşılaştıracağız. Yüzde 20 müsamaha göstereceğiz, ama ondan sonra büyük bir farklılık varsa incelemeye alacağız." bilgisini verdi. Gelir İdaresi verilerine göre kira geliri beyan eden mükellef sayısı 2010 yılı sonu itibarıyla 827 bin 829. Gayrimenkul sayısı 1 milyon 919 bin iken, beyan edilen gelirlerin toplamı ise 12 milyar 855 milyon lira.

ERCAN BAYSAL/Zaman

Türkiye de Emlak sektörü ne alemde !!!

Türkiye de Emlak sektörü ne alemde ?!! Neler oluyor ? Neler Olacak?

Merhaba sayın takipçilerim. Sektör de ki gelişmeler beni bu yazıyı yazmaya itti doğrusu. Evet gelelim son durumlara. Türkiye'nin hızlı büyüme içine girmesi, geç kalınmış olan kentsel dönüşüm söylemleri içinde ve yeni jenerasyon yapılaşmanın da hızla artması ile de devam etmekte. Ülkemizde Turizm, Sanayi, Ticari ve Konut anlamında ciddi bir yapılaşma ve yatırımlar olduğunu hep beraber görmekteyiz. Fakat bu konuda ne kadar planlı programlı çalışılmakta bilmiyoruz ve bu konuda ciddi tartışmalar yapmak gerektiğini düşünüyorum. Özellikle 2-B olarak ünlenen ve Orman Köylüsüne ait olan bu alanların da yapılaşmaya açılması gündemde. Hoş bu alanlarda eskilerden kalma ve halen devam eden sanayi tesisleri, konutlar, villalar ve gecekondular olduğu gibi sahiplerinin ilgisizliğinden ormana dönmüş alanlar da bulunmakta. Şunu da bilmek gerek ki bu durumda olan arsalar sahiplerine değil Ormana dahil edilecektir. Su havzalarında yapılan plan değişiklikleri ve alt yapı çalışmaları ile bazı imara açılmaması ön görülen yerlerinde imara yavaş yavaş açıldığı ve akabinde birilerine rant sağlıyormuş görüntüsünü verecek şekilde bu problemli arazilerin imarlarının yükseltildiğini görmekteyiz. Bu her ne kadar emlak sektörüne bir hareket kazandırsa da çevre açısından nasıl bir handikap yaratacağı ileriki yıllarda görülecektir. Belediyelerin ciddi arıtma kollektörleri ve sistemlerine yatırım yapacağı da aşikardır. Peki neden hep iller büyütülmeye çalışılmakta ve köyler üzerine bir çalışma yapılmamakta. İllere yapılan yatırımlar sadece göçün artmasına sebep olmaktadır. Üstelik dünya da büyük bir tahıl krizi olduğu da görülmekte iken. Tarım arazileri ile problemler hakkında konuşulduğunu duymamaktayım. Ülkemizde ciddi bir çölleşme yaşanan bölgeler oluşmakta. Akciğerlerimiz olan ormanlarımız zamanında yanlış yapılan tarım politikaları yüzündende koruluklara dönüşmüş durumda. Şu google sağolsun sayesinde ne kadar ormanımız var ne kadar tarlamız var görüyoruz. Bakınca da pek içaçıcı gözükmüyor malesef. Dağ taş bozkır ve uçsuz bucaksız, ağaçsız çalılıksız tarlalar. Kentsel dönüşüm tüm alanlar da ciddi planlamalarla ve toplumsal birlik ve beraberlik içerisinde yapılmalı, hiç bir bölge kayırılmamalıdır. Ülkenin Sanayi de ciddi planlamalara ihtiyacı vardır. Ülkeye getirisinden çok götürüsü olan sektörler tespit edilmeli ve bu sektörlerin önü tıkanmalıdır. Çevre kirliliği yaratan sektörlere ciddi denetim yapılmalı ve çevreye verdikleri zararın faturası bu firmalara kesilmelidir. Turizm en önemli gelir kaynaklarımızdan biri haline getirilebilir bacasız sanayi olan bu sektörde sadece deniz değil, dağcılık, kayakçılık, kültür turizmi gibi ülkemizin sayısız zenginlikleri sayesinde bugünkü halini 4'e 5'e katlaması gerekir. Ülkemizde Turizm bölgelerinde ciddi alt yapı eksikleri bulunmaktadır ki bu konularda acil çözümler üretilmeli ve ciddi yatırımlar yapılmalıdır.

Gelelim Emlaçılık sektörüne, sektörde güzel gelişmeler var son yıllarda gayrimenkul firmalarının içlerinden bazılarının markalaştığı ciddi kurumsal yapılara dönüştüğü görülmektedir. Fakat şuda var ki gene yükselen sektörlerden görünen gayrimenkul aracılık, al satçılık ve arazi geliştirme hizmetleri sektörüne de farklı sektörlerden ciddi kaymalar meydana gelmiştir. Özellikle Bankacılık ve Finans sektörlerinden geçiş yapan, uluslararası Fonların ülkemizde temsilciliğini yapan ciddi kuruluşlar ortaya çıkmıştır. Her ne kadar hala kanuni bir alt yapı tam olarak oturmamış da olsa sektörde profesyonel gayrimenkul danışmanı diyebileceğimiz kurumsal firmalar ortaya çıkmıştır. Ülkemize birazda Amerikadan gelen uluslararası franchise zincirlerinin başlattığı bu kurumsal kimlik ve marka akımı ülkemizde ses getirmiş ve sektörün önemini gözler önüne sermiştir. Dünyanın çoğu ülkesinde kanuni alt yapısı olan, lisans zorunluluğu olan bir meslek halen ülkemizde kanuni alt yapıya kavuşmamıştır. Örnek aldığımız Amerika bu konuda bize örnek teşkil edebilir sonuçta Amerikayı yeniden keşfetmemize gerek yok Dünya da ki örnekleri inceleyip bize en uygun olanı bizim kanunlarımıza uygun hale getirerek sektördeki başı boş görünümünden kurtarma zamanı gelmiş de geçiyordur. Bu konuda çeşitli emlak dernekleri hukukçularla birlikte ciddi çalışmalar yapmışlar ve bir kanun tasarısı da hazırlamışlardır. Kimine göre Esnaf, Kimine göre tacir olan bu mesleğin erbabları da aslında hukuk fakültesi mezunu avukatlar gibi bir serbest meslek erbabı olmalı ve hukukçularla entegre olması gereken bir sektördür. Örneğin bir emlakçı kira kontratı düzenlememeli hukuki bir akit olan sözleşmeleri Hukukçulara yönlendirmeli veya bir avukatla anlaşmalı çalışarak bu tip sözleşme işlerini avukatlara yaptırmalıdır. Emlakçılık sektörünün en büyük sıkıntılarından biride kendi alacaklarının tahsili sıkıntısıdır. Çoğu emlakçıdan ev, arsa, fabrika, dükkan, v.s. bulan müşteriye komisyon vermek zor gelir, sahibinden bulamaz. Emlakçılık sektörü kolay bir sektör değildir. Üstelik bilgili olmayı ve bazı maliyetlere katlanmayı gerektirir. Düşünün bir evi satarken görmeye gelen herkesi aracınızla ücret almadan götürüp gezdiriyor, vakit harcıyor ve bazı araştırmalar da yapıyorsunuz. İnternet sitelerinde ilan vermek için yıllık üyelik aidatları ki en az 3-4 firma bu konuda ciddi paralar almakta, gazete ilan paraları, afiş, el ilanı bastırıyorsunuz, halen gazetelere ilan veriyorsunuz ki bunlar ciddi paralar olmakta ve bazı zamanlar da 2 ay 3 ay bu şekilde yapılan masrafa rağmen satılamayan, kiralanamayan gayrimenkullerin sahipleri de gelip sözleşmeli ise iptal edip bir başka meslekdaşınıza veya kendi başına bu işi yapmaya kalkıyor. Tabi harcanan masraflar da havaya gidiyor açıkçası sermayesiz iş olarak görenlerin vay haline. Tabi bazı yaşını almış emekli abilerimizin mahalle aralarında açtığı standartlara bile uymayacak 5-10 m2'lik dükkanlarda dükkan camına ilan ederek sattığı kiraladığı da oluyor. Tabi onun adı da emlakçılık oluyor, burda şöyle de bir sıkıntı doğuyor ki bu sektörde vergi dairesine gidip açılış yapan herkes bu işi yapıyor ha bir de %70'lik kayıt dışı olarak mükellefiyeti olmadan farklı mesleklerin yanında yapanlar var. Mesela İstanbul'da ki kapıcıların en az %60'ı diyeyim hatta bazı sitelerde kapıcı emlak ofisi bile açıyor kimi kaçak kimi resmi, sektörde ki sabıkalı sayısı da %15-20'lerde vardır. Bugün aracınızla yolda giderken bakkalların, kasapların, kuaförlerin dükkan camlarına bakın mutlaka bir ikisinde kiralık satılık daire ilanı görürsünüz, doktorlar, belediye memurları, müstahdemleri, işçileri, itfaiyecisi, belediye otobüsü şöförü bile emlakçılık yapıyor bu memlekette. Bu mesleğin suyunu çıkardıklarından bazıları ben emlakçıyım dese de, kurumsallaştık diyenler gayrimenkulcüyüz demekteler. Ne farkı var? işte olay burda başlıyor. Emlakçılık artık tek bir noktaya belli bir sokağa, mahalleye, ilçeye, ile değil ülke bazında uluslararası bir hal almaya başlıyor. Neden derseniz artık ülkemiz tamamen açık bir ülke haline geliyor mütekabileyetle ilgili kanunda ki değişiklikle uluslararası gayrimenkul yatırım fonları açısından da cazip hale gelmeye başlıyor.
Fakat çok önemli bir sorunumuz var  ki oda ülkemizde ki kayıtdışılık. Gayrimenkul alım satımlarında yaşanan vergi kayıpları çok büyük her ne kadar takiplerle incelemelerle bu konuda büyük cezalar getirse de devlet vergi harç dilimini yükselterek yanlış yapıyor. Şuan sektörün içinden biri olarak şunu görüyorum kredili olmayan satışlarda 10 trilyona satılan bir arsanın tapuda 1 trilyon gösterilerek harcının bu orandan ödendiği, 650.000'e satılan bir dairenin tapu da 100-150.000 TL civarında gösterildiğini düşünürsek (650.000 TL'de 26.000 TL Harç çıkarken 150.000 TL 6.000 TL harç öder) devletin zararını siz düşünün. MASAK ne kadar takip ederse etsin yapılan işlem sayısı çok fazla ve herkes kitabına uyduruyor elden ele ciddi nakit transferler de dönüyor. Devlet sektöre kanuni alt yapıyı oluşturmayarak, mesleki lisans zorunluluğu getirmeyerek ve bu tapu işlemlerinde Lisanslı Emlakçılığı başlatmayarak, imza ve mali mükellefiyet getirmeyerek büyük bir ver kaybı yaşanmasına sebep olmaktadır. Bu işi yapacakların mali sorumluluk sigortası da yaptırma zorunluluğu olması gerekmektedir. Bu konuda ilgili bakanlara bir çok kez sektör temsilcileri bilgi ve sunumlarını vermişlerdir. Ülkemizde ciddi bir kayıt dışı para dönmektedir. Her sektörde de bu paralar elden ele dolaşmaktadır. Bu para bir şekilde kayıt altına alınmalıdır. En büyük kayıt dışılığın yaşandığı sektör ise inşaat sektörüdür. Neden derseniz inşaat sektöründe her ne kadar çok ileri gitmiş firmalar olsada halen eski sistemde inşaat yapan, profesyonelleşmemiş inşaat firmaları da hat safhadadır. Halen satışlarında tapuda satış bedelleri tam gösterilmemektedir. İnşaat sektörününde ciddi bir silkinmeye girip aralarında ki çürük firmaları ayrıştırmaları gerekmektedir. İnşaat sektörü de ciddi bir yapılanma ve standartlara tabi olmalı ve her önüne gelen müteahit olmamalıdır.
Dünya da kaç ülkede bizimki kadar Müteahitlik karnesi olan adam vardır?
Ülkemizde kentsel dönüşümle beraber ciddi bir sektörde yıkım sektörü oluşacaktır. Bu sektör ülkemizde ne durumdadır?
Ne kadar profesyonel ve yeterli firmalar bulunmaktadır?
Üniversitelerde bu konuda uzman mühendis yetişmektemidir?

Şuan ülkemizde 2.700.000 Konut fazlası olduğu söylenmekte bu da ciddi bir konut arzı fazlasıdır. Yabancı yatırımcılardan medet umsaksa da yabancıların teklif ettikleri bedeller bizim inşaat firmalarımızı tatmin etmemekte. Ülkemizde ve Dünya da standart konut projeleri artık talep görmemekte bunu ilk görenlerden Sinpaş gibi firmalar nitelikli ve fonksiyonel siteler üreterek konuta olan talebin bitmeyeceğini ve her dönemde farklılık yaratarak satışlarını nasıl artıracaklarını diğer firmalara da örnek teşkil edecek şekilde göstermektedir. Artık insanlara göstermelik bir havuz, fitnes ve kapalı otoparkla da göz boyanmayacağını göstermiştir. DAP projeleri de görsel farklılıklarıyla çektiği bir müşteri kitlesi oluşturmuş ve yurt dışından da aldığı taleplerle sektörün artık sabun kalıbı gibi birbirinin aynısı binalar yapma döneminin bittiğini göstermektedir. Artık insanlar site ortamının, sosyal donatı alanlarının, içerisinde tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceği ticari alanlarında olduğu rezidanz projeleri çok revaç görmektedir. Eskiden iş hanı şeklinde yapılan altı çakma avm üstü bina mantığı tutmazken, şimdilerde yabancı firmaların getirdiği konseptlerle Avm ve üstünde yer alan rezidanz projelerine olan talep hiç bir projede yoktur. Gayrimenkul sektöründe bölgesel bir hareketlenme olduğu gibi hiç hareketin yaşanmadığı bölgelerde mevcuttur. Konutta akmasa da damlıyor diyenlerin yanında portföy yetiştiremiyoruz diyenleri de görmekteyim. İnşaat sektörünün büyümesi ile proje satış firmalarının da çoğaldığını gözlemlemekteyim. Sektörde güzel gelişmeler ve branşlaşmalar başladığı da aşikar. Artık kimi arsa işi, kimi konut satış kiralama, kimi proje satış ofisleri kurup yönetme gibi işler yapmaktalar. Sanayi ilgili çok satın alma kiralama talep olduğu fakat organize sanayi bölgelerinde yer alıp rant sağlamak isteyenler yüzünden yatırım yapamayan sanayiciler olduğunu da görmekteyim. Ülke büyüyor gelişiyor belki daha çabuk büyüyecek fakat sanayi ve turizm konusunda ciddi araştırmalar, piyasa araştırmaları yapmaları lazım.Hükümetin de ciddi çalışmalar yapması bu konuda uzman danışmanlara danışmaları gerekmektedir. Kısaca şunu görmek gerek artık Nitelikli Konut Yapan kazanıyor. Kurumsallaşan branşlaşan kendini geliştiren firmalar kazanıyor. Markalaşan ve markasını pazarlayanlar piyasa liderliğine göz dikenler olduğu gibi kendini hiç geliştirmeyenlerin durumu ortada oldukları yerde sayıyor ve iş yok oturuyoruz diye ağlamaya devam ediyorlar. Sektör ciddi bir sorun da talep azlığına rağmen gayrimenkul sektöründe olan fiyat artışları, bitmeyen imar sorunları ve halen kentsel dönüşümün de muallak olması da sektörü olumsuz etkileyen faktörlerden. Şu da bir gerçek ki merkezlerde ki kentsel dönüşümlerden sonra astronomik konut fiyatlarının yakın bir gelecekte görüleceğini de göstermektedir.

Mehmet Alpaslan BOLAT
02.10.2012


Sinpaş, Ankara’ya şehir içinde şehir kuruyor

Sinpaş, Ankara’ya şehir içinde şehir kuruyor

Hayata geçirdiği konsept projelerinin ardından Ankara Çankaya’ya Türkiye’nin en büyük temalı projesine imza atan Sinpaş Yapı, Altınoran projesini satışa çıkardı. Projenin bitiminde yaklaşık 30 bin kişinin projede yaşayacağı öngörülüyor

hurriyetemlak.com

21.09.2012 12:48:29




Tamamlandığında Türkiye’nin özel sektör tarafından üstlenilen en büyük konut projesi olacak olan Altınoran, Sinpaş Yapı tarafından hayata geçiriliyor. Ankara Çankaya’da inşa edilecek proje 1 milyon 850 bin metrekare arazi üzerinde tamamlanacak. Gaziantep Antepia projesiyle Anadolu açılımınıbaşlatan Sinpaş Yapı, kuruluş yeri Ankara’ya dönerek Türkiye’nin en büyük projesine imza atıyor. 2 milyar TL inşaat yatırımının yapılacağı projede 2 bin 650 konut bulunacak. Sinpaş Yapı Genel Müdürü Ahmet Çelik, Altınoran’ın devasa yapısının yanı sıra ilklerle dolu olduğunu vurgulayarak, satışa başlamadan önce Ankara ve çevresinde detaylı bir araştırma yaptıklarını ve projeyi buna göreşekillendirdiklerini söyledi. Bunun sonucunda Ankaralıların konutta yenilik aradığını ve sadece başlarını sokacak bir ev istemediklerini ifade eden Çelik,“Sosyal ve sportif alanları arıyorlar. Çocuklarının ve kendilerinin rahat edebileceği mekanlar istiyorlar. Biz de projeyi buna göre tasarladık” dedi. Projede bulunacak sosyal donatıları arasında Selçuklu yıldızından ilham alan Yüzyıl Meydanı, Ankara’nın yeni simgeleri olacak 1923 ve 2023 kuleleri, Cumhuriyet Kulesi, kordon boyu yürüyüşyolları, kanalları, köprü ve iskeleleri, göletleri, Starium alışveriş alanı,vadi manzarasına karşı gökyüzünde yürüyormuş hissi verecek Skywalk bulunacak.
198 Bin TL'den başlıyor
Projenin lansmana çıkmadan önce büyük ilgi gördüğünü anlatan Ahmet Çelik, “İlk etaptaki 538 konutun tamamı tükendi. Projedeki satışlara ikinci etaptaki 459 konutla devam ediyoruz. Altınoran’ın 2 bin 650 konutluk ilk bölümünü 5 ayrı etapta satışa sunacağız. 62 ile 300 metrekare arasında 1+1’den 5+1’e kadar farklıdaire tipleri yer alıyor. Metrekaresi ortalama 3 bin lira olan projede fiyatlar ise 198 bin liradan başlıyor, 989 bin liraya kadar çıkıyor” diye konuştu. Ahmet Çelik, Türkiye’deki en fazla dönüşüm projesinin Ankara’da bulunduğunu ve Altınoran projesinin de bir dönüşüm projesi olduğunu söyledi. Altınoran projesinin ihalesini 2 yıl önce Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden aldıklarınısöyleyen Çelik, “Belediyenin hak sahipleriyle bir anlaşması var. 2 bin 450 konutu belediyeye teslim edeceğiz. Onlar da hak sahiplerine verecek. Projede hukuki durumlar nedeniyle gecikmeler yaşandı ama biz ruhsatımızı aldık.”
Ankara’ya kayak pisti geliyor
1 milyon 850 bin metrekare arazi üzerine inşa edilen Altınoran projesinde, 650 bin metrekare rekreasyon alanlarına ayrılacak. Yaratılacak alanlar arasında Kayak Vadisi olarak kayak pisti kurulacak. Hava şartlarının elverişsiz olması durumunda ise kayak pisti suni kar ile kayağa elverişli hale getirilecek. Ayrıca projede 800 metrekarelik yazın ve kışın kullanılabilecek buz pateni pisti oluşturulacak. Rekreasyon alanları içerisinde bulunacak diğer bir donatı da, projenin içerisine kurulacak 300 metrelik teleferik. Proje sakinleri teleferik sayesinde içeride ring yapabilecekler.

Her etap 24 ayda teslim edilecek
5 etaptan oluşacak projenin her etabını 24 ayda teslim edeceklerini belirten Çelik, 1 milyon 850 bin metrekarelik arsada yapılan projenin toplam 1 milyon 300 bin metrekarelik inşaat alandan oluşacağını söyledi. Projenin toplam inşaat maliyetinin ise 2 milyar liraya çıkacağını anlatan Çelik, projedeki tesislerin işletmesini ise profesyonel şirketlerin yapacağını kaydetti. İnşaat süresince projede 5 bin kişinin istihdam etmesi planlıyor.

2013 yılında emlak vergisi ne kadar artacak?

2013 yılında emlak vergisi ne kadar artacak?

Hürriyet yazarlarından Şükrü Kızılot, bugünkü yazısında emlak vergisi konusuna yer verdi

hurriyetemlak.com

27.09.2012 11:24:41


Hürriyet okurları, vergi konusunda özellikle üç konuya büyük ilgi gösteriyorlar; tasarrufların vergisi, emlak vergisi ve motorlu taşıtlar vergisi.

Nedenine gelince, ortalama bir ailede belli tutarda tasarruf edilmiş para, oturulan ev ve otomobil var.

TASARRUFLARIN VERGİSİ
Banka mevduat faizi, repo ve döviz tevdiat hesaplarından faiz geliri olanlar, rahat etsinler. 2012 yılında olduğu gibi, 2013 yılında da bu gelirler (tutarı ne olursa olsun) yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmeyecek. Yapılan ödemeler yüzde 15 stopaja (vergi kesintisine) tabi olacak. O kadar..
Hazine Bonosu (HB) vadesi bir yıldan az, Devlet Tahvili (DT) ise, vadesi bir yıldan fazla borçlanma senetleri olup, elde edilen faizler yüzde 10 stopaja tabi. Gerçek kişiler bu gelirlerini yine beyan etmeyecekler.
Borsa kazancına gelince, 2012'de olduğu gibi 2013 yılı borsa kazançları da (tutarı ne olursa olsun) beyan edilmeyecek, gelir vergisi de ödenmeyecek.

EMLAK VERGİSİ
2013 yılında; ev, yazlık, büro, dükkan, mağaza, arsa ve araziler için ödenecek emlak vergisi tutarı, artacak.
Artacağı kesin ama “ne oranda artacağı” şu anda belli değil.
Bunun için iki veriye ihtiyaç var.
1.Yeniden Değerleme Oranının, Belli Olması Gerekiyor.
Bu oran, Kasım ayı başında, “Ekim 2012 ayı ÜFE oranı” açıklanınca belli olacak.
Eylül ayındaki akaryakıt zammı ve Eylül ya da Ekim ayında yapılacak olası bir sigara zammı, ÜFE oranını tırmandırabilir.
Buna göre, yeniden değerleme oranı yüzde 8 civarında olabilir.
2. Artış Oranına Bakanlar Kurulu Müdahalesi Önemli.
Bakanlar Kurulu müdahale etmezse, “2013 yılı emlak vergisi, yeniden değerleme oranının yarısı” kadar yani yüzde 4 civarında artacak. Ancak, 2012 yılında olduğu gibi “yeniden değerleme oranı kadar artacağı” şeklinde de karar çıkabilir.
Kişisel görüşümüz, yaklaşan yerel seçimlerin de etkisiyle belediyelere kaynak yaratmak amacıyla, yeniden değerleme oranı kadar yani yüzde 8 civarında emlak vergisi artışı yapılacağı şeklinde.

3. Emekli, Ev Hanımı, İşsiz ve Engelliler:
Türkiye sınırları içinde, brüt alanı 200 m2'yi aşmayan bir konuta sahip olmaları kaydı ile 2013 yılında, emlak vergisi ödemeyecekler.
Ancak emekli, ev hanımı ve işsizlerin başka gelirlerinin olmaması gerekiyor.
Sözgelimi hem emekli aylığı alan hem de bir şirkette çalışan yararlanamayacak.
Engelliler, gelirleri olsa dahi emlak vergisi ödemeyecekler.

MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ
Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin (MTV), yaklaşık 16 milyon mükellefi var.
2013 yılında ödenecek olan MTV, Kasım ayı başında açıklanacak olan “yıllık yeniden değerleme oranı” kadar yani tahminen yüzde 8 civarında artırılacak. Ancak Bakanlar Kurulu'nun yeniden değerleme oranının yüzde 50 fazlasına kadar artırma yetkisi var (MTV K. Md. 10/a).
Otomobil ve ciplerin MTV'sini daha az ödemek de mümkün. Onu da Ocak başında açıklayacağız.

Şükrü Kızılot/Hürriyet
 

Mortgage

Mortgage konutta kaliteyi artıracak
Mortgage sisteminde finansör kuruluşa da sorumluluk yükleyen yasa sayesinde, finansörler inşaatın her aşamasını denetleyerek, vade boyunca yıpranmayacak konutlar yapılmasını sağlayacak. Böylece Türkiye'de ortalama 10 yıl olan konutun ömrü uzayacak.

İpotekli gayrimenkul kredisi (mortgage), sadece konut kredi vadelerini uzatmakla kalmayacak, yeni inşa edilen yapıların ortalama ömrünü de en az kredi vadesince uzatacak. Mortgage yasa tasarısı, konut kredisi sağlayacak finans kuruluşlarına yapının tamamlanmaması veya ayıplı olması durumunda sorumluluk yüklüyor. Bu durum, aldıkları riski en aza indirmek isteyecek olan finansör kuruluşları, inşaatların her aşamasında denetleme yapmaya itecek. Mevcut uygulamada inşaat süresi boyunca toplam üç kez denetleme yapılırken, yasanın uygulanmasıyla birlikte denetlemeler finansör şirketlerin bağımsız denetleme şirketleri ya da kendi bünyelerinde kurulacak denetleme grupları tarafından yapılacak ve denetimlerin sayısı da artacak.

Banka sağlam ev isteyecek

Finansör kuruluşları denetleme yapmaya itecek başka bir neden de sözleşmenin feshedilmesi durumda konutun elden çıkarılabilmesi için uzun zaman kalitesini koruyacak malzemelerle inşa edilmesini sağlamak. Müteahhitlerin kredilerle proje yapacak profesyonel girişimcilere dönüşmesini de sağlayacak bu süreç, emlak sektörünü yeniden şekillendirecek. Mortgage sistemi kredinin vadesi bittiğinde, konut sahibine dilerse eskiyen konutunu yenileyebilmesi için yeniden kredi açmaya da imkan tanıyor. Bu sayede yıpranmış binaların hızla yenilenmesi sağlanarak, özellikle depreme karşı ciddi bir koruma sağlanacak.

Türkiye genelinde yüzde 60, İstanbul'da ise yüzde 70 oranında kaçak yapılaşma oranı, konutların ortalama ömrünü ve kalitesini düşürüyor. Konuta iki yıldır yaşanan hareketlilik sayesinde nitelikli konutların sayısı artsa da, binaların ortalama ömrü hâlâ 8-10 yıl arasında.

Uzun zamandır ABD'de serbest mimar olarak çalışan Gökhan Avcıoğlu, "Amerika'da milyonlarca insanı ev sahibi yapan mortgage sistemi, Türkiye'de de emlak piyasalarında bir çok şeyi değiştirecek. Amerika'da mortgage vadeleri 30 yıla kadar uzuyor. Genellikle en çok tercih edilen vade 30 yıl. Yeni yapılarda inşaatın her aşamasına finans şirketleri denetleyici olarak katılıyor ve bu sayede 30 yıl boyunca yıpranmayacak konutlar inşa ediliyor. Eski konutlar için verilen kredilerde ise vade boyunca konutun her türlü sigortasının yapılması şart koşuluyor. Bu nedenle kredi alacak kişiler, sağlıklı, bakımlı ve yaşı henüz küçük gayrimenkulleri tercih ediyor. Bu da uzun ömürlü konutlar ve dolayısıyla sağlıklı şehirler yaratılmasını sağlıyor" diyor.

ABD'de müteahhit proje denetlemez

Amerika'da hiç kimsenin kendi birikimiyle konut yaptırmadığını anlatan Gökhan Avcıoğlu, Türkiye'de mortgage ile birlikte müteahhitlerin daha profesyonel iş yapmaya başlayacaklarını belirtiyor. Amerika'da bankalar dışındaki kuruluşların da ipotekli konut kredisi verdiğini kaydeden Avcıoğlu, sistemin kredi talebinde bulunmadan önce konusunun uzmanı kuruluşlar tarafından gayrimenkulun incelenmesi ve daha sonra kredi talep edilmesi üzerine kurulduğunu anlatıyor.

Türkiye'de hâlâ gayrimenkul inşaatı denince akla müteahhitlerin geldiğini belirten Avcıoğlu, Amerika'da müteahhitlerin yerini girişimcilerin aldığını ve bu girişimcilerin projede denetleyici olmadığını söylüyor.

Bankalar ekip kurmaya başladı

Gayrimenkul danışmanlık şirketi MortgageTürk'ün Genel Müdürü Ömür Sedat Kaya da, mortgage yasa tasarısının, ABD ve Almanya'daki yasaları örnek alarak hazırlandığını belirterek, uygulamada da bu yasalara benzerlikler olacağını söylüyor. Yasa tasarısında denetlemeyle ilgili bir madde olmadığını, ancak yasanın, finansör kuruluşlara da binanın tamamlanmaması ya da ayıplı olması durumunda sorumluluk yüklediğini belirtiyor. ABD'de işletme ve finans üzerine master yapan Kaya, bu ülkede finans kuruluşlarının bağımsız denetleme kuruluşları aracılığıyla ya da kendi bünyelerinde kurdukları ekiplerle denetleme yaptıklarını belirtiyor. Türkiye'de de yürürlüğe girmesi beklenen yasanın, sorumluluğu finansör kuruluşlara yüklemesinin, buna benzer uygulamaları hayata geçireceğini kaydeden Kaya, "Yasa yürürlüğe girmeden bazı bankalar bu tip denetleme ekipleri kurdular ve yapım aşamasında etkin olarak görev alıyorlar. Mortgage hem bankaları hem de kredi verecek diğer kuruluşları bu tip uygulamalara zorlayacak" diyor.

Sistem 10 yılda oturur

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Göksoy ise mortgage sisteminin uzun ömürlü ve sağlıklı konutlar yapılabilmesi için iyi bir başlangıç olduğunu belirtiyor, ama sistemin gelişmiş ülkelerdeki sonuçlarının Türkiye'de hemen beklenmemesi gerektiğini de dile getiriyor. Göksoy'a göre mortgage sisteminin benimsenmesi ve olumlu sonuçlarının gözlenebilmesi için en 10 yıl gerekiyor çünkü Türkiye'de mortgage sistemini destekleyecek finans, bankacılık, sigortacılık ve inşaat gibi sektörler henüz sisteme hazır değil. Göksoy, "Mortgage sistemi İngiltere'de 900 yıllık bir sürecin ardından uygulanmaya başlandı. 200 yıl önce yasallaştı. Amerika'da ise 100 yıldır mortgage uygulanıyor. Ancak bu ülkelerde yaşanan olumlu sonuçlar uzun bir zaman sonra gözlemlenebildi" diyor.

Abramoviç Haberleri

Bodrum’a Doyamadan Ayrıldı


Ünlü İngiliz futbol takımı Chelsea’nin patronu, Rus milyarder Roman Abramoviç, hafta başında tatile geldiği Bodrum’a doyamadan ayrıldı. Abramoviç bugün öğle saatlerinde milyar dolarlık yatının üzerindeki helikopterle ilçeden ayrılmadan önce, balıklama denize atlayarak uzun süre yüzdü. Süper lüks yat ise Marmaris’te bakıma alındı.
Sabah saatlerinde geniş güvenlik önlemleri arasında Yalı Beldesi’ndeki bir koyda 160 metre uzunluğundaki ve 1.2 milyar değerindeki, üç yüzme havuzu, özel sinema salonları, dalış ve su sporları ekipmanları ve iki mini denizaltısının bulunduğu “Eclipse” adlı özel yatından denize atlayan Abramoviç, uzun uzun yüzdü. O sırada ciple safariye çıkan ve Bodrum-Mumcular sahil yolunu kullanan Rus kadın turistler, Abramoviç’in yatını görünce durup aşağıya indiler ve yatın önüne geçerek hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Abramoviç öğle saatlerinde de yatın üzerindeki helikopterle Milas-Bodrum Havalimanı’na gitti ve orada kendisini bekleyen özel jetiyle Londra’ya uçtu.
Abramoviç’in ayrılmasından sonra dev yat demir alarak Bodrum’a yedi mil uzaklıktaki Yunanistan’a ait İstanköy (Kos) Adası’na hareket etti.
Arazi Alma Talimatı
Abramoviç Bodrum’da bulunduğu süre içinde Kale Caddesi’ndeki bir halı mağazasından çeşitli büyüklükte 6 el dokuması Mazı ve Milas halısı satın aldı. Abramoviç, kendisine rehberlik hizmeti veren Nis Yatçılık Seyahat Acentesi’nin yöneticisi İhsan Küçükünsal’la da turizm yatırımları ve şartlarıyla ilgili görüştü. Bu arada, Abramoviç’in, İhsan Küçükünsal’a Gökova’nın cennet köşelerinden Mazı, Çökertme ve Ören koylarında, bin dönümden aşağı olmamak üzere arazi satın alınması için talimat verdiği öne sürüldü.
Lüks Yat Marmaris’te Bakımda
Abramoviç’in 113 metre uzunluğundaki “Le Grand Bleu” isimli ultra lüks yatı bakım ve ikmal için Muğla’nın Marmaris İlçesi’ne geldi.
2 kaptan ve 8 personelin bulunduğu Le Grand Blue, saat 15.00 sıralarında Marmaris Körfezi açıklarında demirledi. Gümrüğün bulunduğu Marmaris Limanı’nın boşaltılmasının ardından yat buraya demirledi. Netsel Marina’daki tekne bakım istasyonlarından bir grup personel lüks yata gidip, bir süre kaptanla görüştü. Teknenin dışından inceleme yapılarak, arızalı yerleri tespit edildi. Yattaki su sporları aletleri dışarı çıkartılıp, bakımları yapıldı. Hummalı bir çalışmanın sürdüğü yatın yakıt ve gıda ikmali yapıldıktan sonra pazar günü Akdeniz’e açılacağı, Afrika’nın bir liman şehrinden Abromoviç’in dostlarını alıp, İtalya’ya geçeceği öğrenildi.
2000 yılında inşa edilen, 3 yıl sonra da yenilenen 4 katlı yatta, sürat teknesi, helikopter, mini denizaltı, jet-ski, kano, sörf gibi su sporları ekipmanları bulunuyor. İngiliz Chealse Takımı’nın da sahibi olan Rus iş adamı Abromoviç’in 168 metrelik “Eclipse” isimli yatı geçen hafta Bodrum’a gelmişti.


Kaynak : Bodrum Baskısı