*22/05/2010 tarih ve 27588 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmelik; gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan, içinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları bulunması nedeniyle sit alanı ilan edilen ve kesin inşaat yasağı getirilen taşınmazların Hazine taşınmazları ile değiştirilmesi usul ve esaslarını kapsar.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Arkeolojik sit: Antik bir yerleşmenin veya eski bir medeniyetin kalıntılarının bulunduğu yer veya su altında bulunan veya meydana çıkarılan korunması gerekli alanları,
b) Bakanlık: Kültür ve Turizm Bakanlığını,
c) Hazine taşınmazı: Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup tapuda Hazine adına tescil edilmeleri mümkün olan taşınmazları,
ç) İstekli: Müstakil mülkiyete tâbi taşınmazlarda maliki, paylı mülkiyete tâbi taşınmazlarda paydaşı, elbirliği halinde mülkiyete tâbi taşınmazlarda ise ortakların tamamını,
d) Taşınmaz kültür varlıkları: Tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan yer üstünde, yer altında veya su altındaki korunması gerekli taşınmaz varlıkları,
e) Taşınmaz tabiat varlıkları: Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli yer üstünde ve yer altında veya su altında bulunan tarihi mağaralar, kaya sığınaklar, özellik gösteren ağaç ve ağaç toplulukları ile benzeri taşınmazları,
f) I. derece arkeolojik sit alanı: Korunmaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanlarını,
g) I. derece doğal sit alanı: İlginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle mutlak korunması gerekli olan ve korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanlarını,
ğ) II. derece arkeolojik sit alanı: Korunması gereken, ancak kullanma şekil ve ölçüleri koruma kurulları tarafından tayin edilen sit alanlarını,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Trampaya Konu Taşınmazlara ve
Başvuruya İlişkin Usul ve Esaslar
Trampa edilebilecek taşınmazlar
MADDE 4 – (1) Sit alanlarından, I. ve II. derece arkeolojik sit alanı ile I. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen ve 1/1000 ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planında kesin inşaat yasağı getirilen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu yerlerde kalan ve Bakanlık tarafından her yıl belirlenecek trampa programlarına alınan yerlerde bulunan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazlar Hazine taşınmazları ile trampa edilebilir.
(2) Bakanlık izniyle gerçekleştirilen kazıların yapıldığı alanlarda bulunan parsellerde 1/1000 ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planı şartı aranmaz.
(3) Ancak;
a) Mülkiyet uyuşmazlığı olan,
b) 26/1/1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümleri gereğince Devletçe dağıtımı yapılan taşınmazlardan sit alanı olarak belirlenen taşınmazlar ile tapu kütüklerinde halen 3573 sayılı Kanun kapsamında kaldığına dair şerh bulunan,
c) 19/10/1989 tarihli ve 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname hükümleri gereğince Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen özel çevre koruma bölgelerinde I. derece doğal sit alanı olarak belirlenen,
ç) Sit alanı olduğuna dair tapu kütüğüne şerh konulduktan sonra, miras ve ölüme bağlı tasarruflar dışında sonradan edinilen,
d) Tapu kütüklerinde sit alanında kaldığına dair şerh dışında başka takyidatlar bulunan,
e) 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında bulunan taşınmazlardan kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında bulunan ve taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalması durumunda ise deniz tarafında kalan,
f) 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında kalan,
g) 22/11/1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununa göre uygulama alanı ilan edilen bölgelerde kalan,
ğ) 18/12/1981 tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında kalıp Milli Savunma Bakanlığınca kamulaştırılması gereken,
h) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında kalan,
ı) 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan ve Bakanlıkça kamulaştırılması gereken,
i) 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun kapsamında kalması nedeniyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca kamulaştırılması gereken,
j) 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında kalan,
k) İmar planında yola, oto parka, yeşil sahaya rastlayan veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görevleri kapsamında sorumlu bulundukları veya bakım ve onarım ile görevli oldukları,
taşınmazlar, Hazine taşınmazları ile trampaya konu edilemez.
Trampaya konu taşınmazların belirlenmesi
MADDE 5 – (1) Hangi sit alanlarında trampa işleminin programa alınacağı, yapılan başvurular göz önünde tutularak Bakanlık tarafından belirlenir.
(2) Programa alınan sit alanı; büyükşehir belediyeleri sınırları içindeki ilçelerde veya diğer illerin merkez ilçelerinde kalıyorsa Valilikçe, diğer ilçelerin sınırları içinde kalıyorsa Kaymakamlıkça otuz gün süre ile ilan tahtasına asılarak ve gerekiyorsa belediye hoparlörüyle en az iki gün aralıklarla üç kez duyurularak, ayrıca Valilik, Kaymakamlık ve Belediyelerin internet sitelerinde duyurularak ilan edilir.
(3) Sit alanı, köy sınırları içerisinde ise, yukarıdaki ilanlardan ayrı olarak, durum köy muhtarlığına köy sakinlerine duyurulmak üzere bildirilir.
(4) İlk ilan tarihinden itibaren altmış gün içinde, o yılki trampa programından yararlanmak isteyen malikler tarafından, Bakanlığa iletilmek üzere gerekli belgeler ile birlikte Kültür ve Turizm İl Müdürlüklerine veya doğrudan Bakanlığa başvuruda bulunulur.
(5) Başvuruların Bakanlık tarafından değerlendirilmesi sonucunda; 4 üncü maddede belirtilen koşulları taşıyan aynı ada içerisindeki bütün parsellerin maliklerinin, Bakanlık izniyle gerçekleştirilen kazıların yapıldığı alanlarda ise parsel maliklerinin başvuruları liste halinde yılda iki defa Maliye Bakanlığına bildirilir.
(6) Listede; taşınmazların ili, ilçesi, mahalle veya köyü, pafta, ada ve parsel numaraları ile sit alanlarından I. ve II. derece arkeolojik sit alanı ve I. derece doğal sit alanında kalan kısmının yüzölçümü yer alır. Listeye ek olarak inceleme raporları, taşınmaz bilgi formları ve başvuru dilekçelerinin birer örneği eklenir.
(7) Taşınmazın trampaya konu edilmeyecek kısmı bağımsız olarak yararlanılmaya elverişli değilse, bu kısım isteklinin başvurusu üzerine, Maliye Bakanlığınca yerinde yapılacak tespitle belgelendirilerek trampaya konu edilebilir.
Başvurunun şekli ve inceleme
MADDE 6 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında kalan taşınmazın maliki, taşınmaz üzerinde paylı veya elbirliği mülkiyet varsa paydaşların veya ortakların hepsi birlikte veya bunlar adına hareket eden vekilleri noterden tasdikli vekâletname ile birlikte, taşınmazın Hazine taşınmazları ile değiştirilmesi için aşağıdaki belgelerle birlikte bir dilekçe ile Kültür ve Turizm İl Müdürlüklerine veya Bakanlığa başvuruda bulunurlar.
(2) Dilekçeye eklenecek belgeler:
a) Taşınmazın çaplı tasarruf vesikası veya ölçekli krokisi ile birlikte tapu senedi örneği,
b) 9x12 cm. boyutlarından küçük olmamak üzere taşınmazı gösteren ve tanıtıcı nitelikte ve net çekilmiş fotoğrafları,
c) Taşınmazın konumunu gösteren temin edilebilecek ölçekli haritası,
ç) Üzerinde paylı veya elbirliği mülkiyeti olan taşınmazların tapu senedinden veya çaplı tasarruf vesikasından paydaşlık veya pay oranı ya da ortaklık durumu anlaşılmıyorsa mirasçılık belgesi,
d) Malikin ve varsa vekilinin yazışma adresleri.
(3) Yanıltıcı belgelerle başvuranların veya trampa önerisinden vazgeçenlerin trampa isteme hakkı kalmaz.
(4) Trampa programlarına alınmış yerlerdeki gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazlarla ilgili incelemeler; Bakanlık Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce görevlendirilecek uzmanlar veya taşınmazın bulunduğu ildeki müze müdürlüğü, yoksa uygun görülecek diğer müze müdürlüğünün uzmanları ile bir fen memuru ve maliyeden bir memurdan oluşacak komisyonca yapılır.
(5) Taşınmaza ilişkin inceleme raporu ve taşınmaz bilgi formu, açık, tereddüt doğurmayacak ve bu Yönetmeliğin ekinde yer alan formda belirtilen asgari bilgileri kapsayacak şekilde komisyonca düzenlenerek Bakanlığa iletilir.
Değer takdiri
MADDE 7 – (1) Trampaya konu taşınmazların bedelleri 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 19/6/2007 tarihli ve 26557 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenir.
(2) Sit alanında kalan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazların bedellerinin tespitinde, sit alanı ilan edilmeden önceki fiili ve hukuki durumları dikkate alınır.
(3) Sit alanında kalan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazların üzerinde bina ve tesis bulunması halinde, malikinin başvurusu üzerine rayiç bedeli, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11 inci maddesi hükümlerine göre belirlenerek Bakanlık tarafından ödenir.
(4) Taşınmazın üzerinde sökülüp götürülebilecek sabit olmayan tesis ve yapılara, ağaçlardaki meyvelere, tarladaki ürüne değer takdir edilmez. Trampa yapılsa dahi, Maliye Bakanlığınca verilen süre içinde malik tarafından sabit olmayan tesis ve yapıların kaldırılmasına, mevsiminde meyvelerin toplanmasına, ürünün hasadına bir defaya mahsus olmak üzere izin verilir.
Trampaya konu edilemeyecek Hazine taşınmazları
MADDE 8 – (1) Hazine taşınmazlarından;
a) Kamu hizmetlerine tahsisli bulunan,
b) Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup tapuda Hazine adına tescil edilmeleri mümkün olmayan,
c) 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında bulunan,
ç) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında olup, Bakanlıkça, bu amaçla trampası uygun görülmeyen,
d) 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu uyarınca milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanları içinde kalması nedeniyle Çevre ve Orman Bakanlığına tahsisi gereken,
e) 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununa göre uygulama alanı ilan edilen bölgelerde kalan ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğünce trampası uygun görülmeyen,
f) 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında kalıp Genelkurmay Başkanlığınca trampası uygun görülmeyen,
g) 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında kalan taşınmazlar ile 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun hükümleri gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı emrine geçen,
ğ) Hazineye ait olmayanlarla tevhit şartı olanlar ile Hazinenin hissedar olduğu taşınmazlar hariç 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalması nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsisi gereken,
h) 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre tapu tahsis belgesi verilen,
ı) 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun kapsamında kalması nedeniyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığına tahsisi gereken,
i) 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında kalan,
j) Teferruğ yoluyla edinilen ve edinme tarihinden itibaren bir yıl geçmeyen,
k) Kamulaştırma yoluyla edinilip 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 23 üncü maddesinde yazılı süresi dolmayan,
l) Özel kanun hükümleri gereği kamu kurum ve kuruluşlarına tahsisi, devri, terki ve kullanım hakkı verilmesi gereken,
m) Elbirliği halindeki mülkiyet durumu paylı mülkiyete dönüştürülmeyen,
n) İlgili idare tarafından bu hizmette kullanılmayacağı belirtilen taşınmazlar hariç, imar planlarında bir kamu hizmeti için ayrılmış olan,
o) Kısmi satın alma talebi olan ancak, ifrazı Hazine lehine olmayan,
taşınmazlar trampaya konu edilemez.
İlan ve başvuru
MADDE 9 – (1) Maliye Bakanlığınca trampa kapsamında önerilmesi uygun görülen Hazine taşınmazları, bedeli de belirtilmek suretiyle yeri ve nitelikleri altı ay süreyle defterdarlıkların web sitelerinde ve ilan panolarında duyurulur.
(2) Maliye Bakanlığınca; sit alanında kalan taşınmazların tespit edilen değeri istekli/isteklilerine yazıyla tebliğ edilir ve bu yazıda ayrıca; bu bedellerin kabul edildiğine ilişkin noter tasdikli taahhütnamenin Maliye Bakanlığına verilerek, taşınmazlarının değeri karşılığında defterdarlıkların web sitelerinde ve ilan panolarında önerilen Hazine taşınmazlarından uygun olanlarının seçilerek ilgili defterdarlığa başvurabilecekleri ancak, trampa taleplerinin değerlendirilebilmesi için, aynı ada içerisindeki bütün parsel maliklerinin başvurusu ve karşılığında önerilen parsellerin tamamının kabulünün gerektiği ya da tespit edilen bedele 10 uncu madde uyarınca taşınmazın bulunduğu yer defterdarlığına itiraz edebilecekleri bildirilir.
(3) Bakanlık izniyle gerçekleştirilen kazıların yapıldığı alanlarda bulunan taşınmazlarda isteklinin başvurusu ve kabulüne yönelik koşul taşınmaza yönelik uygulanır.
(4) Başvurunun değerlendirilebilmesi için trampaya konu taşınmazların tahmin edilen bedelleri arasında yüzde yirmiden fazla fark olamaz.
(5) Defterdarlıkların web sitelerinden ve ilan panolarından önerilen taşınmazlara belirtilen süre içerisinde talep olmaması halinde, bu taşınmazlar yerine başka taşınmazlar önerilebilir.
Bedele itiraz
MADDE 10 – (1) İstekliler, tebliğ edilen bedele karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde gerekçeleri açıkça belirtilmek ve buna ilişkin bilgi ve belgeler de eklenmek suretiyle taşınmazın bulunduğu yer defterdarlığına dilekçeyle müracaat ederek itirazda bulunabilirler.
(2) İtirazlar, itiraz tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde taşınmaza kıymet takdirini yapan komisyon tarafından incelenerek karara bağlanır. Komisyon üye tam sayısı ile toplanır ve çoğunlukla karar alır. Kararlarda çekimser kalınamaz. Komisyon kararları gerekçeli yazılır. Muhalif kalan üye karşı oy gerekçesini belirtmek zorundadır.
(3) Maliye Bakanlığı veya defterdarlıklar tarafından gerektiğinde mahallinde inceleme yaptırılmak suretiyle itirazlar incelettirilebilir. Bu durumda komisyon, kararlarını otuz günlük süreye tabi olmaksızın ve yapılan inceleme sonucuna göre verir.
(4) Kararların sonucu, karar tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde idare tarafından istekliye tebliğ edilir. Tebliğ edilen yazının varsa ekleri ile bir örneği Maliye Bakanlığına gönderilir.
(5) Komisyon kararlarına karşı istekliler tarafından idareye başka bir itirazda bulunulamaz. Ancak, komisyon kararlarına karşı isteklikler tarafından dava açılabilir.
Trampa
MADDE 11 – (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki taşınmazların trampası Maliye Bakanlığınca 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51 inci maddesinin (g) bendi ile Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre pazarlık usulü ile yapılır. Hazine taşınmazının değerinin daha yüksek olması halinde aradaki fark istekli/isteklileri tarafından peşin ve nakden ödenir.
(2) Maliye Bakanlığınca ihale usulü ile trampa talimatı verilen taşınmazlara ilişkin olarak, trampadan istekli/isteklilerin vazgeçmesi halinde, bu isteklilerce başka trampa talebinde bulunulamaz. Aynı Hazine taşınmazı/taşınmazları için birden fazla istekli olduğunda, aynı yeri isteyenler yazılı olarak çağrılırlar. Çağrıya uymayanların trampa isteme hakkı düşer. Trampa yapmaya yetkili mahalli komisyon huzurunda çağrı üzerine gelenlerin arasında yapılacak açık artırmada an fazla fark bedeli vermeyi önerenin önerisi kabul edilir.
Giderler
MADDE 12 – (1) Trampa işlemi nedeniyle istekli/isteklilere ait taşınmazlara ilişkin ödenmesi gereken vergi, resim ve harç gibi her türlü giderler bunlar tarafından ödenir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik
MADDE 13 – (1) 8/2/1990 tarihli ve 20427 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kesin İnşaat Yasağı Getirilen Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Bulunduğu Sit Alanlarındaki Taşınmaz Malların Hazineye Ait Taşınmaz Mallar ile Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 14 – (1) Sayıştayın görüşü alınmak suretiyle hazırlanan bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Maliye Bakanı ile Kültür ve Turizm Bakanı yürütür.
|
Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
9 Aralık 2014 Salı
Sit Alanlarında Kalan Taşınmazların Hazine Taşınmazları İle Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelik
SİT ALANLARINDAKİ TAŞINMAZLARIN HAZİNEYE AİT TAŞINMAZLARLA TAKASI VE BU KONUDAKİ GELİŞMELER
Atilla İNAN |
Kültür ve Tabiat Varlıklarının Koruma Kanununa göre; korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının tespiti Kültür Bakanlığınca doğrudan doğruya veya diğer ilgili kurum ve kuruluşların uzmanlarının yardımlarından faydalanılarak yapılır. Korunması gerekli varlıklarla ilgili tespitler Koruma Kurulu Kararı ile tescil olunur. Bu tespit ve tesciller ile ilgili ilke ve yöntemler bir yönetmelik düzenlenir. Değinilen kurallarda belirtilen nitelikler taşıyan özel hukuk kişilerine ait taşınmazlara ya kullanma yasağı getirilmiş yada önemli kısıtlamalar konulmuştur. Böylesi yasaklamalar ve kısıtlamaların getirilmesi yanında söz konusu taşınmazların kamulaştırılmasını getirmiştir. Ancak kamulaştırma için ayrılan ödeneklerin yeterli olmaması karşısında koruma alanındaki taşınmazların diğer hazine arazileri ile takas edilmesi yöntemi geliştirilmiştir. Bu amaçla 8 Şubat 1990 tarih ve 20427 sayılı R.G de yayımlanan "Kesin İnşaat Yasağı Getirilen Korunması Gerekli Taşınmaz Malların Hazineye Ait Taşınmaz Mallar ile Değiştirilmesi hakkında Yönetmelik"hazırlanmıştır. Söz konusu yönetmeliğe göre takas işlemi yapılırken takas yapılma süreci içerisinde değer değişikliklerin yarattığı sorunlar karşısında yeni yöntemler geliştirilmiştir, bu amaçla Milli Emlak Genel Müdürlüğünce 5 Eylül 1998 tarih ve 23454 sayılı R.G de yayımlanan bir tebliğ yayınlanmıştır. Söz konusu 237 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğ ile kamulaştırma bedeli ödenmeyen fakat kullanma hakkı kısıtlanan taşınmaz sahiplerine büyük kolaylıklar sağlanmıştır. Bu kolaylıklar aynı zamanda imar izni açısından da belediyeleri büyük bir sıkıntıdan kurtaracaktır. İncelememizde tabiat ve kültür varlığı olarak koruma altına alınan taşınmazlar üzerindeki kısıtlamalar ve kısıtlama getirilen taşınmazların diğer hazine arazileri ile takas edilmesi konusundaki son gelişmeler anlatılmaya çalışılacaktır. 1. Tanımlar Kullanma yasağı ve kısıtlama getirilen taşınmazlarla ilgili terimleri ve kısıtlama çeşitlerini açıklamakta yarar vardır. Taşınmaz Kültür Varlıkları: Tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan yer üstünde, yer altında veya su altındaki korunması gerekli taşınmaz varlıkları, Taşınmaz Tabiat Varlıkları: Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan taşınmazları (Tarihi mağaralar, kaya sığınaklar, özellik gösteren ağaç toplulukları ile benzerleri), Arkeolojik Sit:Antik bir yerleşmenin veya eski bir medeniyetin kalıntılarının bulunduğu yer veya su altında bulunan veya meydana çıkarılan korunması gerekli alanları, I. Derece Arkeolojik Sit Alanı: Korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynan korunacak sit alanlarını, II. Derece Arkeolojik Sit Alanı: Korunması gereken, ancak kullanma şekli ve ölçüleri koruma kuralları tarafından tayin edilen sit alanlarının. I. Derece Tabii Sit Alanı: İlginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle mutlaka korunması gerekli olan ve korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynan korunacak sit alanlarını, İfade eder. Yönetmelikte yapılan tanımlardan da anlaşılacağı üzere koruma kararı alınan alan içindeki taşınmazların kullanımı ya bütünüyle yasaklanmış yada kullanımına önemli kısıtlamalar getirilmiştir. Kamu yararı için getirilen bu yasaklama ve kısıtlamaların bedelini bütünüyle taşınmaz maliklerine yüklemek hakkaniyetle bağdaşmadığından söz konusu taşınmazların kamulaştırılması veya yine kamulaştırma sayılabilecek hazine arazileriyle takası imkanı sağlanmıştır. II. Takas Yapılması Koşulları Takas işlemlerini düzenleyen Yönetmeliğin 4 üncü maddesine göre: "Maliye ve Gümrük Bakanlığı ile Kültür Bakanlığınca her yıl müşterek belirlenecek trampa programlarına alınmış yerlerdeki Hazineye ait taşınmaz mallarla değiştirilecek özel mülkiyetteki taşınmaz malların, I. Ve II. Derece arkeolojik sit alanı ile I. Derece tabii sit alanı olarak tescil ve kesin inşaat yasağı getirilen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu yerlerde olması, ayrıca kadastro görmüş yerlerde bulunması ve üzerinde mülkiyet uyuşmazlığı olmaması gerekir." Hükmünden de anlaşılacağı üzere, 1.Koruma alanındaki taşınmazların Maliye ve Gümrük Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı tarafından hazırlanan trampa programına alınması, 2.Koruma alanındaki taşınmazların I. ve II. Derece arkeolojik sit alanı ile I. Derece tabii sit alanı olarak kesin inşaat yasağı getirilen bir yer olarak tescil edilmiş olması, 3.Kadastro geçmiş yerde bulunması, 4.Üzerinden mülkiyet uyuşmazlığı olmaması gerekir. III. Takas yöntemi Koruma alanında taşınmaz olanlar Kültür Bakanlığına veya Maliye Bakanlığına başvurarak arazilerinin trampa programına alınmasını isteyebilirler. Trampa programında yer alan taşınmazlara bulundukları yer ve diğer tüm özellikleri göz önüne alınarak, 2886 sayılı Devlet ihale Kanununun 74 üncü maddesine dayanılarak çıkarılan Devlete Ait taşınmaz Mal Satış, Trampa, kiraya verme, Mülkiyetin Gayri Ayni Hak Tesisi, Ecrimisi ve Tahliye Yönetmeliği uyarınca değer takdir edilir. Taşınmaz malın üzerinde sökülüp götürülebilecek sabit olmayan tesis ve yapılara, ağaçlardaki meyvalara tarladaki ürüne değer taktir edilmez. Trampa yapılsa dahi, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca verilen süre içinde sabit olmayan tesis ve yapıların kaldırılmasına; mevsiminde meyvaların toplanmasına, ürünün hasadına bir defaya mahsus olmak üzere izin verilir. Bundan sonra koruma alanındaki yerler karşılığı hazinece verilecek yerlerin saptanması gerekir. Bu saptama işi söz konusu Yönetmeliğin 8 inci maddesine göre yapılır. Değinilen madde hükmünde; "Trampaya konu özel mülkiyetteki taşınmaz malların karşılığında verilecek bir kamu hizmetine tahsili veya gerekli veya gerekli olmayan, imar planlarında bir kamu hizmetine ayrılan alanlarda kalmayan, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca ilana çıkarılan turizm alan ve merkezleri içinde bulunmayan, Milli Savunma Bakanlığınca sakıncalı görülmeyen Hazinenin özel mülkiyetindeki hisseli veya hissesiz yerler, taşınmazların bulunduğu ilçenin sınırı dışına taşmamak koşuluyla ve mümkün olduğunca aynı mahalle veya köyden olmak üzere önceden Maliye ve Gümrük Bakanlığınca saptanır ve yukarıda belirtilen şekilde değerleri taktir edilir."denilmektedir. Trampaya konu edilecek Hazineye ait saptanan yerler, o yerlerdeki I. Ve II. Derece arkeolojik sit alanı veya I. Derece tabii sit alanı içinde taşınmazı kalan malik veya maliklerden adresi saptanabilenlere yazılı olarak ve ayrıca o yerde varsa çıkan gazetede en az iki gün aralıkla ve mutad araçlarla aynı süre koşuluyla ilan edilerek duyurulur. Trampaya konu Hazine mülkiyetindeki taşınmaz malların ilanında, taşınmazların tapu kaydı, varsa adres veya üzerindeki muhdesatın niteliği ile adedi, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca taktir edilen değeri, son başvuru tarihi belirtilir. İlanda, başvuru süresi olan son ilan tarihinden itibaren 90 günlük bir süre verilir. Her isteklinin bir kere talepte bulunmaya hakkı vardır. Aynı Hazine taşınmaz malı için birden fazla istek olduğunda, aynı yeri isteyenler başvuru süresinin bitiminden itibaren 30 gün içinde bir yazıyla çağrılırlar. Çağrıya uymayanların trampa isteme hakkı düşer. Trampa yapmaya yetkili mahalli komisyon hususunda çağrı üzerine gelenlerin arasında yapılacak açık artırmada en fazla fark bedeli vermeyi önerenin önerisi kabul edilir. Trampa sırasında ödenmesi gereken her türlü vergi resim ve harçların taraflar kendilerine ait kısımlarını öderler. IV. 237 Nolu Milli Emlak Genel Tebliğinin Getirdiği Kolaylık 237 nolu Milli Emlak Tebliği Yönetmeliğin yukarda anlatılan prosedürü içinde çok zahmetli takas işlemini kolaylaştırmış, koruma alanı içinde kıymet taktiri yapılan taşınmazlar için verilen ve değeri geçen zamana karşı yeniden değerleme katsayısı ile güncelleştirilen bir belge ile nerede olursa olsun hazine taşınmaz al satış ihalelerine katılma hakkı olanağını tanımıştır. Söz konusu tebliğin konuyla ilgili hükümleri aşağıda özetlenmiştir. Halen devam etmekte olan uygulamanın yanı sıra, sit alanı içerisinde kalan ve kesin inşaat yasağı getirilen taşınmaz malı bulunan vatandaşlarımızın sorunlarına hukuki çerçevede kalıcı bir çözüm getirilmesi amacıyla, sit alanı içerisinde kalan taşınmaz mal maliklerinin talep etmeleri halinde; Maliye Bakanlığınca sit alanları içerisinde taşınmaz malı bulunanlara, taşınmaz malın bedelini gösteren bir belge verilecektir. Bu belge ile Maliye Bakanlığınca yapılacak taşınmaz mal satış ihalelerine katılacak kişi üzerine ihale yapılması halinde ihale bedelinden, düzenleme tarihi ile ihale tarihi arasında geçen süre zarfında aşağıda belirtilen şekilde artırıma tabi tutularak belirlenecek bedelin mahsubu veya oluşan fark kadar ödeme imkanı getirilmektedir. Bu itibarla; I ve II. derece arkeolojik sit alanları ile I. derece doğal sit alanlarında kalan, mülkiyeti şahıslara ait taşınmaz malların, maliklerince yapılacak başvuru üzerine Kültür Bakanlığınca takas programına alınmasını ve taşınmaz mallara kıymet taktir edilmesini müteakiben; 1.- Bu kişilerde 8.9.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereğince yapılacak Hazineye ait taşınmaz mal satış ihalelerinde aranılacak ihaleye katılabilme şartları aynen aranılacaktır. 2.- Belge sahiplerinin ihalelere katılmaları sonucu, geçici ihalelerin üzerine yapılması halinde, Maliye Bakanlığınca düzenlenen belgede belirtilen bedele, düzenleme tarihi ile ihale tarihi arasında geçen süre dikkate alınarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi gereğince yayımlanan oran dahilinde gün hesabıyla artış yapılarak ihale bedelinden mahsup edilecek, bedeller arasında Hazine lehine bir fark doğduğu taktirde meydana gelen bu fark şahıslarca peşin olarak ödenecektir. 3.- Düzenlenen belgede belirtilen bedelin, ihale bedelinden yüksek olması halinde, Defterdarlıklarca durum Maliye Bakanlığına bildirilerek, bedeller arasındaki fark için yeniden belge düzenlenecektir. 4.- Taşınmaz malın geçici ihalesinin belge sahibi üzerine yapılması halinde bedeli ve miktarı ne olursa olsun onay için Maliye Bakanlığına gönderilecektir. Sonuç Görüldüğü gibi 237 nolu Tebliğ koruma alanı içinde olup zamanında kamulaştırılmayan taşınmaz sahiplerinin mağduriyetini büyük ölçüde giderebilecektir. Hiç olmazsa onlar taşınmazları değerine daha yakın bir değerdeki kısıtlaması olmayan ve değerlendirmesi kolay bir taşınmazla değiştirme imkanı bulacaktır. Aynı zamanda tarihi eserlerin çok olduğu turistik yerlerin merkezlerinde imar açısından belediyelerin karşılaştığı büyük bir baskı da hafifletilmiş olacaktır. Ancak belirtilen düzenlemenin bir yönetmelik değişikliği ile değil de bir tebliğ ile yapılması hukuk düzeni açısından sakıncalar taşımaktadır. Atilla İNAN Sayıştay Uzman Denetçisi YMM |
8 Aralık 2014 Pazartesi
3 Kasım 2014 Pazartesi
AVUKATIN ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ
AVUKATIN ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Avukatın özen yükümlülüğü kavramının açıklanabilmesi için öncelikle avukatlık mesleğinin tanımının yapılması gerekmektedir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunun ilk maddesinde belirtildiği gibi serbest meslek olmasının yanı sıra avukatlık aynı zamanda kamu hizmeti sunan bir meslektir. Avukatlık mesleği yargının kurucu unsurlarından olan savunmanın bağımsız temsilcisidir. Bu nedenle hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak avukatlık mesleğinin amaçlarıdır (1). Bu amaçlar doğrultusunda da avukatlar hukuki bilgi ve tecrübelerini adaletin hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis ederler.
Avukatlar mesleklerini yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda ifa ederken özen yükümlülüklerinin bilinci ile hareket etmek zorundadırlar. Avukatların özen yükümlülüğü temel olarak iki kanundan kaynaklanmaktadır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu gereğince özen ve sadakat yükümlülüğü ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) kapsamında vekâlet sözleşmesi gereğince vekilin özen gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır.
Avukatlık Kanunu Madde 34’de açıkça Avukatların görevlerini mesleklerine yakışır şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmeleri gerektiği belirtilmiş ayrıca Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) belirlediği meslek kurallarına uymakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.
TBB meslek kurallarında ve Avukatlık Kanunu’nda avukatın bağımsızlığını koruyarak mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakatle yürütmesi gerektiği belirtilmiştir. Bunu biraz açmak gerekirse yazının başında da açıkladığımız gibi avukatlık mesleği yargının savunma unusurunu oluşturmaktadır ve bu görevin bağımsız olarak yerine getirilmesi gerekir. Bu nedenle avukatların bağımsızlıklarını zedeleyecek işleri kabulden çekilmesi zorunludur. Çünkü avukatlık mesleği her ne kadar bir serbest meslek olsa da aynı zamanda kamu hizmeti de sunmaktadır.
Avukatın meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunması, mesleki çalışmalarında görevlerini yapmaması veya görevinin gerektirdiği dürüstlük kurallarına uymaması ya da avukatlık onuruna, düzen ve geleneklerine aykırı eylem ve davranışlarda bulunması halinde Avukatlık Kanunu’nda müeyyide olarak disiplin cezaları düzenlenmiştir (2).
Disiplin cezasının yanı sıra avukatın özen yükümlülüğüne aykırı eylem ve davranışları avukatın tazminat sorumluluğunu da doğuracaktır. Bu nedenle özen borcunun sınırını belirlemek gerekir. Özen borcunu belirlemede ölçü, hukuk uygulamasında, hizmet ifasında davranışın hoş görülmez (kınanır) nitelik taşıyıp taşımadığıdır (3). Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere özen borcu, avukatın kendi hukuk bilgisi ve yeteneği içinde mevcut yasal mevzuat, uygulama ve doktrin ile ilgili hata yapmaması için göstermesi gereken zorunlu dikkat ve ilgidir.
Avukatların özen borcunun kaynaklarından bir diğeri de TBK kapsamındaki vekalet sözleşmeleridir. TBK kapsamında Avukatlar ile 3. kişiler arasında yapılan sözleşmeler vekâlet sözleşmesi niteliğindedir. Çünkü avukat vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlenmektedir. Vekâlet sözleşmesi uyarınca vekil olan avukatın vekâlet verene karşı bazı borç ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu borç ve yükümlülüklerden ilki TBK madde 505’de düzenlenmiş olan talimata uygun ifadır. Vekil olan avukat vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Talimat, vekâlet sözleşmesinin kurulmasından sonra, vekile kendisine teslim edilen işin nasıl göreceğini belirten, tek taraflı ve varması gerekli bir irade açıklaması olarak tanımlanmaktadır (4). Avukat vekalet verenin talimatları dışında iş yapamaz. Kendi hukuki bilgi ve tecrübesi sınırları içinde yapması ve yapılması gerekenleri vekalet verene aktarır ancak bu işlerin yapılıp yapılmaması hakkında kararı vekalet veren verir. Her ne kadar yapılması gerekli veya uygun bir iş olsa bile müvekilin açık talimatı olmadıktan sonra avukatın vekalet sözleşmesi dışında iş yapması mümkün değildir. Örnek vermek gerekirse, bir davanın sulh ile çözümlenmesi mümkün iken vekalet verenin bu yönde bir talebi olmadan avukat sulh yoluna başvuramaz. TBK Madde 505’de talimattan ayrılmanın istisnası da belirtilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, avukat talimattan ayrılabilir. Bunun dışındaki durumlarda avukat, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmemiş sayılmayacaktır.
Avukatın vekalet verene karşı ikinci yükümlülüğü ise TBK Madde 506’da belirtilen “şahsen ifa, özen ve sadakat gösterme yükümlülüğüdür. Avukatın vekil olarak işi bizzat ifa etmesi gerekir ancak kanunun açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere avukata yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde avukat, işi başkasına yaptırabilir. İşi şahsen ifanın da özünde vekalet ilişkisinin karşılıklı güven ilişki çerçevesinde kurulmuş olmasıdır. TBK Madde 507’de belirtildiği gibi iş üçüncü bir kişiye ifa ettirildiğinde bu kişinin seçiminde ve talimat vermede avukat gerekli özeni göstermekle yükümlüdür. Avukat yaptığı ve yapması gerektiği işi özenle ifa etmekle yükümlüdür ancak her işin sonucunu başarıyla tamamlamak zorunda değildir. Örneğin, avukat takip ettiği işi hukuk bilgisi ve tecrübesi sınırları içinde en iyi şekilde yerine getirir ancak bu işin sonucunun vekalet veren bakımından başarılı olmasının zorunluluğu bulunmamaktadır. Avukat işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmesinden değil, bu sonuca erişmek için yaptığı faaliyetlerin özenle görülmesinden sorumludur (5). Bu noktada faaliyetlerin görülmesinde gösterilecek özenin sınırı Madde 506/3’de gösterilmiştir. Buna göre avukat özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretlibir avukatın göstermesi gereken davranış esas alınır.
Avukatın bir diğer yükümlülüğü olan sadakat borcu aslında diğer borç ve yükümlülükleri ile benzerlikler taşımasına rağmen onu diğerlerinden ayıran husus bu borcun vekalet sözleşmesinin sona ermesinden sonra dahi devam ediyor olmasıdır. Sadakat borcunda, avukat özenle yerine getirdiği faaliyetleri ve güven ilişkisi kurduğu vekalet veren hakkındaki bilgileri koruması ve onun menfaatine uygun olarak kullanması gerekmektedir. Sadakat borcunun başkaca kanunlardaki hükümlerin (TCK, CMK ve HMK gibi) uygulanması çerçevesinde dışına çıkılabilir ancak bunlar haricinde sadakat borcuna her zaman uyulması gerekmektedir.
Sonuç olarak, avukatlık mesleği, bir kamu hizmeti olması ve aynı zamanda yargının savunma unsurunu oluşturması sebebiyle, yasal mevzuat, doktrin çerçevesinde, meslek onuruna yakışır davranışlar ile icra edilmesini gerektiren bir özen borcunu doğasında taşımaktadır.
(1) Avukatlık Kanunu madde 2.
(2) Avukatlık Kanunu madde 134,135
(3) Av. Ahmet İyimaya, Ankara Barosu Dergisi 1986/2, Avukatlıkta Özen Borcu, sayfa 184
(4) Av. Semih Güner, Avukatın Özen Yükümlülüğü, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 2000/2 sayfa 559, ,Süheyl Donay, Vekilin Talimata Uyma ve Dürüstlükle Hareket Etme Borcu,Batider, C. V, Y. 1970, sh.735, Tando ğan, a.g.e., ah. 436
(5) Prof. Dr. Cevdet Yavuz, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, sayfa 642, Beta Yayınları, 7. Bası.
Türkiye Geneli Sit Alanları İstatistikleri
Türkiye Geneli Sit Alanları İstatistikleri | |||||||||||||||||
|
ARKEOLOJİK SİTLER, KORUMA VEKULLANMA KOŞULLARI
|
2B Yasasının Avantajları
2B Yasasının Avantajları
2B yasasının yararları ve Avantajları nelerdir?
2B yasasının uygulanmasında satış bedeli, rayiç bedeli üzerinden yüzde 70’i olarak belirlenirken, peşin ya da taksitle ödeme opsiyonu bulunuyor. Ayrıca peşin ödeme yapacak vatandaşlar için indirim de uygulanıyor…
2B yasasının üstünlükleri nelerdir? – 2B yasasında satış bedeli, rayiç bedelin yüzde 70’i olarak belirlenirken, peşin ya da taksitle ödeme opsiyonu bulunuyor. Peşin ödemede bunun dışında yüzde 20 indirim uygulanıyor. Yarısının peşin ödenmesi durumunda de yüzde 10 indirim imkânı bulunuyor. –
– 2B arazilerine peşin ödeme yapacak vatandaşın ödeyeceği tutar, yapılacak indirimle rayiç bedelin aşağı yukarı yüzde 56’sına düşüyor. – Taksitli ödemelerde bedelin yüzde 10’u peşin, kalanını ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde en çok 3 yılda 6 eşit taksitle, bu sınırlar dışında ise en çok 4 yılda 8 eşit taksitle faizsiz, olarak ödenebilmesi imkânı sunuluyor. –
– İndirimli taksitlendirme opsiyonunda, satış bedelinin en az yarısının ödenmek istenmesi durumunda satış bedelinden yüzde on oranında indirim yapılarak, yarısı peşin ödeniyor, kalan yarısı için ise, taksitlendirmedeki süreler baz alınıp uygulanıyor.
– En çok iki taksidin vadesinde ödenmemesi sözleşmenin feshine neden olmamaktadır. Taşınmazların üzerinde bulunan yapı ve tesislerden bunun dışında bedel talep edilmiyor. Satışı mümkün olmayan taşınmazlar yerine rayiç değerine eşdeğer diğer bir taşınmaz satılabiliyor.
– Hak sahiplerinden, ecrimisil alınmıyor ve son 5 yıl için tahsil edilen ecrimisil bedelleri satış bedelinden mahsup ediliyor.
– Hak sahiplerinin mirasçılarına ya da Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra noterde düzenlenen muvafakatname vermeleri durumunda ise akdi haleflere satın alma hakkı getiriliyor.
– Açılmış olan davalar durduruluyor, dava açılması gerekli olanlara ise dava açılmıyor.
Yüksek Kira Geliri Getiren Şehirler
Yüksek Kira Geliri Getiren Şehirler
YÜKSEK KİRA GELİRİ GETİREN ŞEHİRLER
Kira günümüzde yatırım aracıdır. İstanbul da kira olarak evler fiyatının 20 yıl da biriktirmektedir. Şehre uzak bölgelerde ev alıp fiyatı uygun diyerek zararı umursamıyorlar. Kentsel dönüşüm şehrin bir kısmının proje ile kamusal depreme dayanıklı kamusal çalışmalardan biri. Kentte bulunan sağlıksız alanları yaşanabilir hale getirilmesi için yıkıp canlandırma , yapılandırarak uygulama yapılmasıdır. Ömrünün tüketmiş yıkılmış binalar yerine güzel şık mekânlar elde edilir. Bir kiranın yüksek gelir getirmesi için o şehrin metropol olması her mekana eğlence , alışveriş , hastane , okul gibi ortak mekânlara yakın olması gerekir. Yatırımcılar genellikle kıyı kesim turizm bölgelerine yatırım yapmaktadır. Bunun nedeni oralar çok daha gelişmiş durumda. Küçük yerleşim yerleri Anadolu gibi iç kesimlerde kiralar daha düşük durumdadır. İnsanlar para kazanmak için güç duruma girerler ama kolay kaybederler. Para akışkandır hemen erir. Vatandaşlar gelecekte zorluk çekmemek için birikimlerinin taşınmaz mallar üzerinde kullanırlar. Dünyada piyasalar çok sallantıda. Yatırım hem insanı zengin eder hem de fakir. Ünlü müteahhit Donald trump borsaya hiç güvenmez. Çok boş iş gibi gelir borsa. Yatırımın daha sağlam yerlere yapar. Bu yüzden birikimlerinin emlak sektörüne yatırır. Borsa yapmak için çok iyi anlaması gerekiyor . Birikimleri borsada değerlendirmek belki de yanlış bir yöntem. Türkiye çok çalışkan bir ülkedir. Yatırım yapmak için bu işin zekâsı olması gerekir. Önemli olan mantığı çözmek. Emlak ve konut yatırımı kira geliri gerekli değilse arazi yatırımı size göredir. Arsayı emeklilik için alın . Çocuklarınız geleceği için arazi satın alın . Dünya hızla gelişmeye başladı . Arsa ya da kiralık ev alırken kentlerin önemli bölgelerinin kıyıya yakın yerlerini seçin.
Kira geliri sizin için daha önemli ise dükkân geliri olmasına önem gösterin. Ödemeleriniz düzenli şekilde olur. Kiraya verirken dükkân sahibi dükkânın gerekliliklerini yapmak zorundadır. Konut kiracısı evi yıpratır. Kiracı çıkar gider ev sonradan tadilat ister. Bu nedenle inşaatlarda eskiyen araçlar kullanılır. Yapacağınız yatırım brüt olarak hesaplamak çok önemlidir. İstanbul da kiralarda büyük fırsatlar var. Genelde ev alma kararını bayanlar alır. Kadınlar dükkân düşünmez hep konut alırlar. Arsa ya da arazi onlar için yatırım değildir. Ticari olarak yetenekli olmak önemli bir husus tabi. Bilgisine güvenen kimseler sermaye piyasaları onlara göre. Konut piyasasında da önemli gelişmeler var. Konut alırken iyi müteahhitlerden alın. Yabancı turistler de İstanbul’daki kiralık konutlara ilgi göstermeye başladı. Kira öder gibi kredi ödeyerek konutlara sahip oluyorlar. Ancak zamanla bu moda eskidi.
İstanbul da çok kıymetli yüksek kira geliri getiren ilçelerden Bahçelievler ve Mecidiyeköy gelir. Bu yerden konut satın alanlar şanslıdır. Beylikdüzü de çok gelir getirir . Ata şehir büyük konut projelerinin yapıldığı bölge . Buralar karlı bölgeler. Satılmayan konutlar kiralık evlere yerini bırakacak. Rusya, Polonya, ispanya gibi ülkeler kira gelirinde iyi sırada. Şehre uzak yerler ucuz kira getirir. Ama çarşıya yakın yürüyerek gidilen yeler daha çok satar. Avrupa yakasında Kâğıthane, maslak, Sarıyer, beylik düzündeki konutların Anadolu yakasına göre daha yüksek gelir getirmektedir. Ulaşımı kolay bölgelerde son zamanlarda çok tercih edildi. Metro hattı ulaşımı büyük ölçüde kolaylaştırdığı için kira değeri de arttı. Yatırımcılar ulaşım ağlarını dikkate almaktadır. Son zamanlarda Mecidiyeköy, şişli, Bakırköy bölgelerinde kira gelirleri artışları görülür. Uzmanlar yatırımcılara geliri yüksek verimli yerlerden arsa ya da konut sahibi olmanız tavsiye edildi.
EVİN METREKÜP HESABI
EVİN METREKÜP HESABI
Yüksekliği hakkında bilgilendiren bir ölçüttür. Evlerdeki metrekare ölçümü yerini metreküpe bırakacak. İmar izinlerinde yüksekliğe dikkat edilir. Konut inşa eden firmalar sayıyı artırmak için tavandan kısmaya başladı. Bu çok uyanıkça bir şeydir.. İnşaat sektörünün gelişmesi ile açılan ve büyüyen birçok inşaat firması ortaya çıkmış durumda. Rakipler arası çekişmeler çoğaldı. Öne geçmek isteyenler çeşitli yollara başvurdu. Maliyet ne kadar artsa da tavan yüksekliğinden kısmadılar. Daha konforlu ve iç açıcı evler inşa ettiler. Bir evin metre kare olarak bilinen alanın tavan yüksekliği ile çarpılması sonucu konut metreküpü hesaplanmış olur. Tavanın yüksek olması müşterilerin seçenekleri arasındadır. Ankara’da inşa edilen projede tavan üç metre yapılarak çevreci bir proje olduğunu gösterdi. Evin ferah olması metreküpü ile çok alakalıdır. Metreküp ne kadar fazla ise o kadar konut pahalılaşıyor. Yeni moda haline geldi . Metrekare çok geride kalmış bir sistem. Konutların yaşam alanı olması nedeniyle ferah ve sağlıklı olması gerekir. Ekonomik sorunlar hızlı şehirleşme konutların kalitesini düşürdü . Bu nedenle tavan yüksekliği azaldı. İnsanlar sağlıklı binalarda oturamıyorlar. Yüksek tavan yapılırsa bütçeyi o kadar sarsar. Ekonomisi kısıtlı olanlar için yüksekliği az olan binalar tercih edilir. Yüksek tavanlım olursa ısınma soğutma zorlaşır. Daire de ışık daha fazla olur ve böylelikle psikolojik olarak orada yaşayan kimseler olumlu etkilenir. Daha ferah ve huzura kavuşurlar. Ses yalıtımı içinde önemlidir . Ses izolasyonu için yükseklik belli bir düzeyde olmalıdır. Tavan yüksekliği üç metreyi aştı. Metreküp değeri önemli hale geldi. Geleneksel Osmanlı mimarisinde bile yüksek tavanlar göze çarpar. Bu gelenek bize kadar devam etmiştir. Saraylar hep yüksek tavanlıdır. Ekonomik krizler yüzünden göz ardı edildi . Tavanı yüksek konut daha genişmiş gibi hava katıyor. Ferahlık duygusu veriyor. Mimari açıdan daha estetiktir. İnsanların görüş açısı genişliyor. Hacmi büyük olan tercih edilmektedir. Daha kolay satılmaktadır .
Standart tavanlar hesaplıdır. Yüksek tavan demek rahatlık ve ferahlık demektir. Alçak tavan ısınma maliyetini düşürmektedir. Bu nedenle dar bütçeli aileler için oldukça kullanışlı. Ama günümüzde rahatlığa düşkün birçok zengin kesim var. Onlar yani moda yüksek tavan metreküp trendine ayak uydurmaktadır. Tavan yüksekliği lüks demektir. Maliyeti artıran bir etkendir. Gün ışığı alan mekânlar insanların duygusal anlamada mutlu olmasını sağlıyor. İş yerlerinde uygulanırsa çalışma alanında verimliliği artırır . Hem dekor olarak hem de satışlarda faydalı bir ölçüt. Konforlu ve havadar daire alıcısını rahatlıkla bulur. Müşteriler ilk olarak tavan yüksekliğine ferah olup olmadığın bakar. Sağlıklı mekânlar için yüksek tavan tercih edilir. Alanların daralması ile metre küp hesapları inşaatlarda müşteriye huzurlu alanlar vermek için konut yapımında revaçta. Metreküp hesaplamaları belirleyici etken haline geldi. Yüksek tavan yüksek maliyetle doru orantılıdır. Ama artık müteahhitler bu ölçüyü kullanarak daha çok satarlar.
Metreküp inşaat sektöründe önemli bir olaydır. Çünkü artık metre karenin bir esprisi kalmadı. Çünkü metreküp daha çok tutuldu. Müteahhitler de bu konuda hassas. Yüksek tavanlı binalar çerez gibi satılmaktadır. Maliyeti oldukça yüksek olsa da en çok bunlar sattı. Metreküp öle es geçilecek bir konu değildir. Sağlıklı ortam herkes ister. Çocukları olan kişiler yüksek tavanlı binaları kullanmaktadırlar. İş yerlerinde ofislerin yüksek tavanlı olması oradaki çalışanları oldukça olumlu yönde etkiler. Dekoratif olarak da oldukça şık durur. İş adamları ve mimarlar yüksek tavanı ön görmektedirler. Maliyeti fazla olsa da çok sağlıklı bir yapı olur.
TAPUDA E-TERKİN DÖNEMİ BAŞLIYOR
TAPUDA E-TERKİN DÖNEMİ BAŞLIYOR
Kamuyu yönetmek için belli bir paraya gerek duyulur. Kamunun önemli ihtiyaçları da vergilerden sağlanır. Terkin tapu kütüğüne kayıt edilmemiş hükümden düşürülmesi sonucu meydana gelen işleme denir. Terkin kayıt silme anlamına gelmektedir. Terkin işlemi mahkeme kararı ile yapılmaktadır. İdari işlemin en önemli özelliklerinden birisi tek taraflı olmasıdır. Tapu dairesine başvuru yapılmalıdır. İdari işlem kesin ve sonuç yaratıcı olmalıdır. Randevu almak gerekir. Ön başvuru yapılır. Giderken yanınızda evraklar olmalı. Evraklar eksiksiz hazırlanmalıdır. Masraf bedeli alıcı veya satıcı aracılığı ile ödenir. Birisi gelmezse vekâlet vermek zorundadır. Tapuda bazı hususlar önemlidir. Tapuda düzeltme işlemi terkin işlemi olarak geçiyor. Yasal işlemler vatandaşlın bizzat kendi eliyle veya memurlar tarafından iletilerek yapılıyordu. E-terkin ile işlemler elektronik ortamda yapılır. Bu uygulama ile artık işlemler elektronik olarak internet üzerinden hal olacak. Bankalar tarafından düzenlene terkin elektronik ortamda. Tapu işlerinde belgelerde kayıp, çıkıntı yapılamaz. Daha güvenli hale geldi. Tapu da yapılan iyi gelişmeler vatandaşın yararınadır. Haciz işlerinde de elektronik ortama geçildi. Böylece olumsuzlukların önüne geçildi. Tapuda zaman kaybı olmayacak. Daha güvenli bir uygulama geliyor. Hem personel memnun kalacak hemdevatandaş. Ülkeye katkı sağlayacağız. Bu tapuda bir devrim niteliğindedir. Dört yolla terkin olunur. Doğal afet, tahsil imkânsızlığı, tahakkuktan cayma, yargı kararına göre terkin gibi. Malının bir kısmını kaybedenlerin borçları bakanlıkça terkin olur yani silinir. İptal etme anlamında kullanılır terkin. Kütükte yazılı kanunun çizilmesi gibi.
Doğal afet nedeni ile terkin yangın , don , kuraklık, yer kayması , su basması ,afetler yüzünden terkin olur. Vergi borçları silinir. Zarar verici doğal afetler nedeni ile vergi borçları silinebilir. Tapu ve kadastro genel müdürlüğü haciz gibi işlemleri elektronik ortama almak için çaba sarf ediyor. İpotek terkinlerini elektronik ortama alarak başlayacak. Artık işlemle kolay ve hızlı şekilde yürütülecek. Bu çözüm ile tapu sahteciliği ve tapu kaçırma durumlarının önüne geçilecek. Evrak için zaman kaybı olmayacak. tapu memuru dosyaya bakmama onu es geçme gibi bir durum olmayacak. Tapu sicilinde düzeltme işlemidir. Baskı ve zorbalık gibi durumlar görülebilir. Tahsis ve gecekondu ,hazine belediyenin sahip olduğu taşınmazlar kanun çerçevesinde hakları ifade ediyor. Çevre ve şehircilik bakanlığı bu uygulama işle ilgili çalışmalarını gerçekleştiriyor. Vatandaşa oldukça kolaylık sağlanıyor. Elektronik ortamda gerçekleş çalışmasına hız verildi. İşlem süreleri kısalacak haklar aynı kalacak. Olası olumsuzlukların önüne geçilecektir.
Türkiye böylece daha parlak yarınlara koşacak ve ülke ekonomisi kalkınacaktır. Terkin bazı şartların olması halinde vergi talep edilmesi hukuki sonuçları ortadan silen bir idari uygulamadır. Verginin terkin olması için başvuru gerekir. Bir verginin terkini için alınmış olması gerekmez. Yazılı nedenler varsa tahsili olmayan vergiler silinir. Vergi hataları nedeni ile yapılan silinmeler aleyhe ortaya çıkmış hataların düzenlenmesi ile hatalı işlem düzeltilir. Yargıya bağlı terkinler yargı kararınca vergi terkin edilir. Kanunun saydığı nedenler yangın, yer sarsıntısı, su basması, don, kuraklık, çığ gibi doğal afet yüzünden kaybedilen bir kısım toprak vergi borçları olmak üzere bakanlıkça silinir. Doğal afetten önce olan vergi borçları ödenmez. Düzeltme , vergi sorunu hesaplarda karışıklık yüzünden haksız yere eksik vergi istenir. Hataların kaldırılması ile borç sona erer. Ölüm cezaların bitmesinin nedenidir. Ölüm olunca cezalar son bulur ve mirasçılara geçer. Sona erme nedenlerinden biriside cezalarda indirimdir. Af devletin alacağından caymaması demektir. Gecikme zamlarının af edileceği söylenir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Emlakçılık güven isleyen bir meslek olduğu herkes tarafından kabul gören bir gerçek. Yeni emlakçılık hayatına merhaba diyecek olan emlakçı...
-
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇED VE PLAN İZLEME KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 8/8/2...