5 Eylül 2016 Pazartesi

Gelinen Son Noktada Gayrimenkul Değerleme Sektörü

Gelinen Son Noktada Gayrimenkul Değerleme Sektörü

Gayrimenkul Değerleme sektörünü yakından takip edenlerin bildiği üzere, 2014 yılı itibarı ile bankaların faiz artırımı sonucu kredili gayrimenkul satışlarında yaşanan düşüş, Haziran 2015 seçimlerinden sonra oluşan siyasi belirsizlik, seçimlerin hemen ardından bozulan çözüm süreci ve artan terör olayları ve uluslararası hadiseler sebebi ile gayrimenkul değerlemesektörü %30 – %40 aralığında kayıp yaşamıştır. Aynı yıl içinde yapılan Kasım 2015 erken seçimleri ile siyasi istikrar yeniden sağlanmış olsa bile, devam eden terör olayları, Rusya ile yaşanan uçak krizi, yabancı yatırımcıların ülkemizden birer birer çekilmesi, küresel piyasaların ülkemiz üzerindeki olumsuz etkileri devam etmiştir.
Bankacılık sektörü bu dönemde mevduatlarındaki kayıpların önüne geçebilmek amacı ile  faiz artırıma gitmişlerdir. Bankacılık Sektörü, Merkez Bankasının aldığı faiz indirim kararlarına rağmen aksi bir tutum sergilemiştir. Bu durum, kredili satışların son yılların en düşük seviyeye inmesine yol açmıştır. Bütün bu olumsuzlukların üzerine, 15 Temmuz 2016 akşam saatlerinde başarısız bir darbe kalkışması meydana gelmiştir. Bunun sonrasında, hemen hemen tüm iş kollarında olduğu gibi gayrimenkul değerleme sektörü de ciddi bir belirsizlik içine girmiştir.

Kısa Vadede Neler Yapılacak?

Ülke yönetimi, kaos ortamından en az kayıpla hızlıca çıkılabilmesi amacı ile bir çok eylem planını kısa vadede uygulamaya geçirmiştir. Bilindiği üzere ülkemiz ekonomisinin iticisi ve baş aktörü inşaat sektörüdür. Ekonomi çarklarının bir an önce döner hale gelmesi için inşaat sektörü eylem planını açıklanmıştır. Başta TOKİ’nin en büyük hak sahibi olduğuEmlak Konut GYO kartı öne sürülmüştür. Büyük bir kampanya ile 30 farklı projenin kredili satışlarında faiz indirimi, peşinat indirimi, 10 yıl vade gibi imkanlar tanınmıştır.
Bu süreçte Merkez Bankası tarafından baz 0,25 puan oranında faiz indirimi yapmıştır. Bu durum piyasalara güçlü likidite beyanı ile birlikte balans ayarlaması olarak algılanmıştır. Ancak inşaat sektöründe en büyük canlanma bankaların uyguladığı faiz oranlarının 2014 yılı öncesinde olduğu gibi düşük seviyelere gerilemesi ile olabilecektir. Ancak bu sayede sektörün ana müşterisi olan bankalara verilecek değerleme hizmetlerinde bariz bir artış yaşanacaktır. 2014 yılından bugüne kadar rölantide olan inşaat sektörünün atağa geçmesi temel olarak buna bağlıdır.
İki yıllık süreçte brüt karlarını artırarak yol alan gayrimenkul değerleme sektörü aktörleri, bu son kesin virajı da emniyetli bir şekilde alarak yoluna devam edecektir. Büyük bir potansiyele sahip olan ülkemiz, içinde bulunduğu bu kötü günleri, tüm sektörlerin ortak çabası ve çalışması ile aşabilecek güce sahiptir. Göreceğimiz güzel günler yakındır.

Ülkemizde Yapılan Gayrimenkul Alım / Satım İşlemleri

Ülkemizde Yapılan Gayrimenkul Alım / Satım İşlemleri

Ülkemizde her yıl Tapu Müdürlüklerinde yüz binlerce adet gayrimenkul için satış işlemleri yapılmaktadır. Ülkemizde sadece 2015 yılında 1.289.320 adet konut nitelikli gayrimenkulün satış işleminin yapılmış olduğu TUİK verilerinden anlaşılmaktadır.  Bunun üstüne ticari nitelikli taşınmazların satışlarının eklenmesi ile sayı 1.500.000 adedin üzerine çıkmaktadır. Bu satışların bir kısmı kredili satış olarak, bir kısmı nakit ödeme, takas, barter gibi şekillerde yapılabilmektedir.

Kredili Gayrimenkul Alımlarında Beyan Edilen Satış Değeri

Kredili olarak yapılan taşınmaz alım işlemlerinde bankacılık kanunları gereği SPK veya BDDK Kurumlarının yetkilendirmiş olduğu gayrimenkul değerleme firmalarına gayrimenkul değerleme raporları gerekmektedir. Bu raporların sonuç kısmında krediye konu olan gayrimenkulün güncel piyasa şartlarındaki değeri belirtilmektedir. Kabaca anlatmak gerekir ise ekspertiz raporunun sonucunda ortaya çıkan değere göre banka tarafı belirli oranlara göre vereceği maksimum kredi miktarını belirler. Eğer kredi lehtarının talebi, bankanın verebileceği kredi miktarının sınırları içinde ise kredi olumlu şekilde sonuçlanarak, tapu tescili ile birlikte satıcının hesabına ödenmektedir. Bu durumda tapu müdürlüğüne beyan edilecek olan vergi ve harçlara esas satış bedeli, ilgili belediyenin belirlemiş olduğu emlak rayiç bedelinin altında olmamak kaydıyla, en az kullanılan kredi miktarı kadar olmaktadır. Bu miktar üzerinden ödenen alım/satım vergileri ve harçlar devlet kasasına gelir olarak kaydedilmektedir.

Kredisiz Gayrimenkul Alımlarında Beyan Edilen Satış Değeri

Kredisiz olarak yapılan taşınmaz alım işlemlerinde ise tapu müdürlüklerine beyan edilecek olan vergi ve harçlara esas satış bedeli minimum ilgili belediyenin belirlemiş olduğu emlak rayiç bedeli üzerinden beyan edilmekte, çok az oranda olsa bile istenildiği takdirde gerçek bedelin de beyan edildiği görülebilmektedir. Bu durumda devlet kasasına gelir olarak kaydedilen vergi ve harçlar minimum seviyede gerçekleşmektedir.

Konu ile İlgili Atılması Gereken Adım Nedir?

Ülkemizde uygulanan beyana esas vergi sisteminde, adaletsiz ve dengesiz vergi politikaları sonucu belirli iş kolları dışında gerçeğe aykırı beyanların tespitinin yapılamaması, cezalandırma konusunda eksiklikler ve halkımızın büyük kısmının vergi ödememek adına kanundaki boşlukları haksız çıkarlarına kullanıyor olmaları sebep ile vergi sistemimizde köklü düzenlemelerin yapılması ülkemizin geleceği için büyük öneme sahiptir.  Buna rağmen konu hakkında köklü adımların atılması geciktirilmektedir. Yazı konumuz olan gayrimenkul alım / satım işlemlerindeki vergi kaybının önüne geçilebilmesi için yasa ile belirli zorunluklar getirilmesi çözüm olabilecektir. Bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine bağlı olarak faaliyetlerini yürüten, Lisanslı Gayrimenkul Değerleme Uzmanları ile Lisanslı Değerleme Firmalarının tamamının, gayrimenkullerin alım / satım işlemleri için düzenleyecekleri gayrimenkul değerleme raporları sayesinde, gerçek satış bedellerinin tespiti ve vergiye esas alım / satım bedellerinin bu değerler üzerinden gösterilmesi mümkün olacaktır. Bu sayede devlet hazinesinin her yıl uğradığı milyonlarca liralık zararın önüne geçilmesi mümkündür. Her ne kadar Maliye Bakanlığı’nın yaptığı son açıklamalarda, kısa ve orta vadede böyle bir düzenlemenin yapılması düşünülmese bile Gayrimenkul Değerleme Sektöründe ciddi anlamda hareketlilik yaratacak bu düzenlenmenin bir an önce hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.

Gayrimenkul değerleme işlemleri sadece kredi teminatı olarak ipotek altına alınan gayrimenkullerin değer tespiti ve teminatın uygunluğunu belirleyen raporların hazırlanması mıdır?

Gayrimenkul değerleme işlemleri sadece kredi teminatı olarak ipotek altına alınan gayrimenkullerin değer tespiti ve teminatın uygunluğunu belirleyen raporların hazırlanması mıdır?

Gayrimenkul değerleme işlemleri, ülkemizde halk arasında bilinen genel adı ile “ekspertiz” işlemleri denilince  akla ilk gelen kredili işlemler için bankların teminat olarak alacağı gayrimenkuller için yapılan değer tespitleridir. Sektörün, ülkemize nazaran daha gelişmiş olduğu ülkelerde, bankacılık işlemleri dışında diğer özel iş, yatırım değerlemeleri, fizibilite işlemlerinin payının da büyük orana sahip, değerleme sektörünün öneminin, sektöre olan talebin daha yüksek olduğu gözlemlenmektedir.
Ülkemizde gayrimenkul değerleme işlemleri ile ilgili olarak SPK ve BDDK kurumlarının düzenlemeleri ile kurumsallaşma yönünde olumlu adımlar atılmıştır.  Buna paralel olarak iki kurumun da kapsamına giren bankacılık sektörü için düzenlenen değerleme raporları, tüm işlemlerin %82 oranındaki büyük bir kısmı oluşturmakta, geri kalan  %18 oranındaki raporlar ise özel işler, kentsel dönüşüm değerleme raporları, yatırım değerlemeleri, fizibilite raporları şeklinde dağılmaktadır. Sektör her geçen yıl büyümeye devam etmekte ancak büyüme bankaların ipotek teminatlı verdiği krediler ile doğru orantılı olarak gerçekleşmektedir. Sektörün yarattığı istihdam günümüzde 11.000 kişinin üzerindedir. Ayrıca SPK tarafından verilen Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı Lisansına sahip değerleme uzmanlarının sayısı 5.000 kişiye yaklaşmaktadır. Buna rağmen sektörde belli bir deneyimi ve bilgisi olduğu kanıtlanan lisanslı değerleme uzmanı kimliğine sahip kişilerin ancak %20 oranındaki kısmı sektörde faal olarak istihdam edilmektedir. Bunun sebeblerinin başında gelen, 4 yıllık lisans programlarından mezun olma şartı olan değerleme uzmanı lisansına sahip kişilerin halihazırda getirisi ve imkanları daha iyi olan farklı sektörlerde istihdam ediliyor olmaları, sektörün emek-yoğun çalışma koşullarına karşılık elde edilen kazancın harcanan efora göre tatminkar olmamasından kaynaklanmaktadır.  Halihazırda yıllık 500 milyon Türk Lirası’ nın üzerinde olan değerleme sektörünün toplam cirosunun ve karlılık oranlarının arttırılması yönündeki çalışmalar yapılması, hem nitelikli değerleme uzmanlarının sektörde faal olarak çalıştırılmasına olanak sağlanması hem de hazırlanan değerleme raporlarının kalitesinin artması yani sektörün kalitesinin artması açısından önemlidir.

Gayrimenkul Değerleme İşlemleri, ülkemizde nasıl daha çok gelişir ve sektöre daha nitelikli iş gücü nasıl kazandırılır?

Bunun için en başta gayrimenkul değerleme işlemleri konusunda yüksek orana sahip olan bankalar için düzenlenen değerleme raporları ile diğer işlemler için hazırlanan değerleme raporu sayılarının dengelenmesi için gerekli çalışmaların yapılması gereklidir. Bunun yapılabilmesi sadece sektörde hizmet gösteren firma veya şahısların çabası ile mümkün değildir. Aynı zamanda mesleki derneklerin ve meslek odalarının yapacağı çalışmalar ile devlet destekli olan kararların alınması sağlanmalıdır.  Nasıl ki bankalar tarafından kredi teminatı olarak alınacak gayrimenkuller için SPK ve BDDKtarafından yetkilendirilen değerleme kuruluşlarının hazırlayacağı değerleme raporlarının düzenlenmesi mecburi ise, aynı şekilde çeşitli gayrimenkul işlemleri için de gayrimenkul değerleme lisansına sahip uzmanların hazırlayacağı raporlar ile ilgili zorunluluk getirilmesi yerinde bir karar olacaktır. Bu sayede sektörde ağırlığı olan bankacılık sektörünün lisanslı değerleme firmaları ve değerleme uzmanları üzerinde kurduğu otoriter baskıların azaltılması, ilkelerimize bağlılığın devamı ile altına imza atarak girdiğimiz yasal yükümlülüklerin ve verilen emeğin karşılığı olmadığını düşündüğümüz değerleme hizmeti ücretlerinin iyileşmesi sağlanacaktır.
Henüz gelişme aşamasında olan gayrimenkul değerleme işlemleri sekteye uğramaması, nitelikli personelin sektöre katılımı, değerleme standartlarının tam olarak uygulanabilmesi ve ülkemizde bilimsel mesleki çalışmalara zaman ayrılabilmesi için, yetkili kurum, kuruluş ve şahısların gerekli düzenlemelere öncelik vermesi büyük önem taşımaktadır.

Gayrimenkul Alım İşlemlerinde Gayrimenkul Değerleme’ nin Önemi

Gayrimenkul Alım İşlemlerinde Gayrimenkul Değerleme’ nin Önemi

Gayrimenkul Değerleme Raporları sadece kredili satışlar için mi hazırlanır? Bu yazıyı incelemenizde fayda var. Ülkemizde lokomotif sektör olarak adlandırılan inşaat sektörünün ülke ekonomisi ile paralellik gösteren seviyede büyümesi ile her yıl Tapu Müdürlüklerinde yüz binlerce adet gayrimenkul için satış işlemleri yapılmaktadır. Ülkemizde sadece 2015 yılında 1.289.320 adet konut nitelikli gayrimenkulün satış işleminin yapılmış olduğu TUİK verilerinden anlaşılmaktadır.  Bunun üstüne ticari nitelikli taşınmazların satışlarının eklenmesi ile sayı 1.500.000 adedin üzerine çıkmaktadır. Bu satışların bir kısmı kredili satış olarak, bir kısmı nakit ödeme, takas, barter gibi şekillerde yapılabilmektedir.

Kredili satışlarda Gayrimenkul Değerleme Raporları için uygulanan prosedür nasıldır?

Ülkemizde kredili olarak yapılan satışların alıcı ve satıcı dışındaki diğer muhatabı olan bankalar, kredi verilecek olan gayrimenkullerin teminat altına alınması aşamasında SPK veya BDDK Kurumlarının yetkilendirmiş olduğu gayrimenkul değerleme firmalarına gayrimenkul değerleme raporları düzenletmek zorundadırlar. Düzenlenen bu raporlar, gayrimenkullerin güncel piyasa koşullarındaki değerlerinin tespitinin yanı sıra teminat olarak alınacak gayrimenkullerin yasal açıdan uygunluklarını yani teminata uygunluklarını da incelemektedir. Bu incelemeler temel olarak gayrimenkullerin imar kanunlarına ve yönetmeliklere uygun olarak inşa edilip veya edilmediklerinin tespitini kapsamaktadır. Örnek vermek gerekir ise alınması düşünülen taşınmazın kat irtifaklı / kat mülkiyetli tapuya sahip olması halinde, ana gayrimenkulün (binanın) projesindeki vaziyet planına uygunluğu ve kat planlarında gösterilen bina içindeki konumunun, satışa konu daire ile aynı kat ve konumda olması, projesindeki ölçümlerin, yerinde tatbik edilen daire ile uyumluluğu, daireye bina ortak alanlarından eklenen kısımların olmaması, projesinde gösterilen taşıyıcı kolonlarının uyumluluğunun kontrolleri yapılmaktadır.
Sonrasında imar arşiv dosyasından bina için alınan yasal izinlerin yani yapı ruhsatının geçerliliği, varsa yapı kullanma izin belgesi (iskan belgesi), bina için tutulmuş tutanak, zabıt, cezai unsur içeren belgelerin varlığı, hasarsızlık belgeleri vb. varsa incelenmektedir. Raporun sonuç kısmında ise alınacak taşınmazın güncel piyasa şartlarındaki değerinin ne kadar olduğu belirtilmektedir. Hazırlanan rapora göre, kredi başvurusunda bulunan banka yetkilileri, kredinin onaylanmasında bir sakınca olmadığına incelemelere göre karar vermekte ve verilecek kredi miktarını hesaplamaktadır. Sonuç olarak alacağınız bir taşınmazın gerek hukuki açıdan uygunluğu, gerekse gerçek değerinin ne olduğu gayrimenkul değerleme uzmanları tarafından tespit edilebilmektedir.

Kredili satışlar haricinde yapılan satışlarda durum nedir?

Kredisiz yapılan satışlarda muhataplar sadece alıcı ve satıcıdan ibarettir. Eğer bu tip satışlarda alıcı taraf konu hakkında bilgi sahibi ise alınacak gayrimenkulün yasal durumu hakkında ana hatları ile bilgi sahibi olabilmektedir. Yine de konunun tam uzmanı olmadan belli başlı tespitlerin yapılması gözden kaçması mümkündür. Eğer alıcı taraf konu hakkında hiç bir bilgiye sahip değil ise yüksek bedeller ödeyerek alınan taşınmaz ile ilgili büyük zararlara uğrama ihtimali bulunmaktadır. Bu bağlamda en çok karşılaşılan durumlar, alınan taşınmaza ait tapunun bina içindeki başka bir daireye ait olması, konumunda yanlışlık olması, taşınmaz ile ilgili yıkım kararı / cezai tutanakların bulunması, taşınmaza bina ortak alanları olan projesinde sığınak, depo, kapıcı dairesi, su deposu, yakıt deposu, toplantı salonu, spor salonu, çatı arası vb. olarak gösterilen kısımların dahil edilerek projesinden çok daha büyük alanlı olarak satılması, binanın statik açıdan uygunsuz olması, hasarlı bir yapı olması vb.  şeklinde sıralanmaktadır.
Banka tarafının konuya bu kadar detaylı yaklaşmasının sebebi, teminat altına alınan gayrimenkulün kredi ödemelerin yaşanacak aksaklıklar sonucunda banka mülkiyetine geçebilecek olması, bu durumda sonradan ortaya çıkabilecek ve gayrimenkulün değerini düşürebilecek ve kredi karşılığında ihraç edilen tahvillerin karşılığının olmaması gibi durumlara karşı kendi taraflarını maksimum seviyede koruma altına alma kaygısından kaynaklanmaktadır.  Kimi zaman yılların birikimi olan ve yüksek bedeller ödeyerek satın aldığımız gayrimenkuller ile ilgili olarak herhangi bir sorun yaşamamak, uğranabilecek zararlardan korunmak, huzurlu geçecek yıllar yani işi kitabına uygun yapmak için, gayrimenkulün değeri yanında oldukça uygun fiyatlar ile talep edebileceğiniz gayrimenkul değerleme raporları ile siz de varlıklarınızı koruma altına alabilirsiniz.

Ev Alırken Nelere Dikkat Ediyoruz, Ev Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Ev Alırken Nelere Dikkat Ediyoruz, Ev Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Ev alırken dikkat edilmesi gerekenler, kişiden kişiye istek, beğenilere göre oldukça değişiklik gösterebilmektedir. Kimi zaman prestij, kimi zaman manzara, kimi zaman kullanım alanı, kimi zaman mimari niteliklere göre, kimi zaman sadece bir evim olsun ne olursa olsun düşüncesiyle değişken kararlar verebiliyoruz. Belki yılların birikimi olan paramızı yatıracağımız gayrimenkulün güncel ve gelecekteki ekonomik faydalarını düşünüyor muyuz? Uzun yıllar gayrimenkul değerleme sektöründe kazandığımız tecrübelerin ışığında, bu konuda dikkat edilmesi gereken başlıca kriterler, özellikle alınacak gayrimenkulün ekonomik fayda yönü olmalıdır.

Ev Alırken Ekonomik Fayda Konusuna Ne Kadar Önem Veriyoruz?

Alınması düşünülen gayrimenkul eğer ikamet amacı ile alınıyor ise,  alım için en önemli kriter öncelikle lokasyondur. İnsanlar genel olarak alışkın oldukları insan profiline, sosyal imkanlara, çevre koşullarına sahip lokasyonları tercih etmektedir. Lokasyon alınacak mülkün güncel değerinin ve gelecekte oluşabilecek olan değeri hakkında en önemli kriterdir. Ancak ikamet amaçlı ev almaya karar veren alıcıların düşünmedikleri, alınacak evin gelecekte değerinin nasıl değişeceği, amortisman süresi yani güncel kira değeri ile alım değeri arasındaki orandır. Örneğin İstanbul, Kadıköy, Feneryolu Mahallesi’ nde 120 m² alanlı olarak beyan edilen 3+1 şeklinde yeni inşa edilmiş bir ev almaya karar verdik. Bölgede manzarası olmayan sokak manzaralı anlatılan özelliklerde olan bir dairenin değeri güncel durumda 1.200.000 TL (400.000 – 450.000 USD) civarındadır. Aynı evin kiracısı olunması durumunda ise ödenecek aylık kira bedeli 4.000 TL civarındadır. Buna göre kira değeri üzerinden kendi değerini çıkartması yaklaşık 300 ay – 25 sene gibi uzun bir döneme yayılmaktadır. Bu durumda bu kadar yüksek bedeller ödeyerek ve geri dönüşü uzun dönemde olacak bir yatırım yerine, gelişme alanlarından hatta farklı kentlerde, aynı bedelleri ödeyerek, değer / kira oranı daha düşük olan en az 4 adet gayrimenkul sahibi olmanız mümkündür. Örnek verdiğimiz aynı tutara denk düşen 4 adet gayrimenkulün her birinin konut olması ve her bir konutun aylık 1.000 TL kira getirmesi halinde (kira tahsilat riskinden arındırılmış olarak) hem istediğiniz lokasyonda, istediğiniz özelliklerde bir dairenin rahatlıkla kiracısı olabilir hem de değeri kentin merkezinde, değeri halihazırda yüksek olan ve kısa vadede enflasyon etkisi dışında değer artışı düşük olacak pahalı bir gayrimenkule göre daha fazla değer artışı muhtemel olan 4 adet farklı gayrimenkule yatırım yapmış olursunuz. Yumurtaları aynı sepete koymamak her zaman karlıdır.
Alınması düşünülen ev eğer yatırım amaçlı alınacak ise yine yukarıdaki maddede örneklendiği üzere, kent merkezinde yeni inşa edilmiş yüksek satış bedellerine sahip olan yeni veya nitelikli gayrimenkulleri tercih etmek akıllıca olmayacaktır. Kent merkezinde yatırım yapılması tercih ediliyor ise yapı yaşı daha yüksek olan gayrimenkulleri tercih etmek daha doğru olacaktır. Bu sayede,  eski yapının yıkılarak yeninden inşa edilmesi durumunda oluşacak değer artışından faydalanmak mümkündür. Ancak bu durumda da alınacak gayrimenkulün imar durumu, gelecekte bölgede büyük yatırım kararının olup olmadığı, parsel üzerinde yapılaşmaya engel bir durumun olup olmadığı dikkatli araştırılmalı ve mağduriyetlerin önüne geçilmelidir. Diğer bir yatırım şekli ise kentin çeperlerinde yer alan yeni gelişim alanlarına yönelmektir. Bu tip alanlarda alınacak yeni inşaatlardaki gayrimenkuller ile ilgili geleceği iyi analiz etmek ve biraz da şans faktörünün yanınızda olması önemlidir. Aldığınız gayrimenkulün değeri 1-2 sene içinde katlanabilirken, yanlış bir yatırımın değerinin durağan kaldığı, hatta gerilediği durumlarda yaşanabilmektedir.
Ev alırken dikkat edilmesi gerekenler konusunda verdiğimiz iki örnek dışında, daha fazla konu hakkında bilgi almak için ve her türlü gayrimenkul alımlarınızda teknik ile hukuki problemler hakkında önceden detaylı bilgi sahibi olmak, yatırımınızı riske atmamak ve gerçek satış / kira değerlerini öğrenmek için gayrimenkul değerleme raporları talep etmenizi önemle tavsiye ederiz. 

Şantiye Kontrol Hizmetleri

Şantiye Kontrol Hizmetleri


Yapı Kurgu, sözleşme imzalanmasından inşaatın tamamlanıp iskan ruhsatı alınıncaya kadar şantiyedeki uygulamaları işveren adına teknik yönden denetler ve yanlış uygulamaların önüne geçilmesini sağlar. Unutulmamalıdır ki; inşaat işlerinde iyi uygulama kötü bir projeyi başarılı bir proje haline getirirken, yanlış uygulamalar çok iyi bir projeyi içinden çıkılmaz bir hale sokabilir. Bu bağlamda şantiyeler işveren veya vekili tarafından titizlikle kontrol edilmelidir.


Aplikasyonların projeye uygunluğunun kontrol edilmesi.

İnşaat kalitesinin imzalanan sözleşmeye uygunluğunun kontrol edilmesi

Kullanılan malzemelerin denetimi

Yapının iskan almaya uygun olarak inşa edilmesinin sağlanması

Kentsel Dönüşüm Danışmanlığı

Kentsel Dönüşüm Danışmanlığı


Kentsel dönüşüm danışmanlığı ülkemizde yeni yeni oturmaya başlayan bir kavram. Esasında binalarını 6306 sayılı yasa kapsamında yenilemek isteyen herkesin İnşaat Sektöründe uzman bir firmadan destek/danışmanlık alması gerekir. Çünkü hayattaki her alanda olduğu gibi İnşaat / Mühendislik / Mimarlık da önemli uzmanlık bilgisi gerektiren alanlardır. Hem müteahhit hem de toprak sahipleri açısından kendilerine danışmanlık verebilecek bir kurum ihtiyacı vardır. Batı'daki gelişmiş ülkelerde büyük küçük tüm inşaat projeleri kanunlar kapsamında müşavir / danışman firmalarla beraber yürütülmektedir.  

Kentsel dönüşüm projelerinin inşaat / yapı alanında uzman bir firma ile yürütmenin faydalarını şöyle sıralayabiliriz

Kat Malikleri / Toprak Sahipleri açısından ;
Çok önemli uzmanlık bilgileri gerektiren inşaat ile ilgili olarak aklınızdaki sorulara uzman insanlardan cevaplar alırsınız. 
Mevzuatla ilgili olarak lehinize/ aleyhinize olabilecek tüm bilgileri edinirsiniz.
Müteahhitlerin sizin aleyhinize kullanabilecekleri hususları önlemiş olursunuz. 
Projenizi müteahhit değil sizinle birlikte müşavir firma hazırlar.
İnşaat süresince şantiyeyi sizin adınıza bilimsel ve teknik olarak takip edecek adamlarınız olur. 
Müteahhitler Açısından ;
Donanımlı ve bilgili bir müşavir firma ile çok daha hızlı yol alırsınız.
Proje işleri ile uğraşmaz sizin için en uygun çözümü daha rahat bulabilirsiniz.
Belediye ile ilgili bürokratik işlerle uğraşmak yerine müheahhitlik hizmetlerini ilgilendiren işlerinze çok daha fazla zaman ayırırsınız. 
Kat malikleri ile yapılacak birçok görüşme ile vakit kaybetmez gücünüzü projeleri daha sağlıklı gerçekleştirmek için harcarsınız.
Yukarıda sıralamaya çalıştığımız maddeler doğrultusunda Kentsel dönüşüm projelerinin bir danışman vasıtasıyla yürütülmesi gereğinin altını güçlü bir şekilde çizmektedir. Yapı Kurgu Mimari Mühendislik olarak tüm müteahhitlerimizin ve arsa sahiplerimizin kentsel dönüşüm ve her türlü inşaat projelerini teknik bilgisi olan bir yapı danışmanı firma ile yürütmelerini öneririz. 

Enerji Kimlik Belgesi

Enerji Kimlik Belgesi, 
Türk kanun ve yönetmeliklerine göre zorunlu göstergedir. 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve bu kanuna bağlı Binalarda Enerji Performansı yönetmeliğinde tanımlanmış ve 1 Ocak 2011'tarihi itibarı ile 50 m² üzerinde inşaat alanına sahip tüm binalara çıkarılması zorunlu hale gelmiştir.

Enerji Kimlik Belgesi, verildiği binanın Enerji Performansını göstermektedir ve tıpkı beyaz eşyalardaki gibi A ve G harfleri aralığında bir Enerji Sınıfı alır. A harfi verimli binayı, G harfi ise verimsiz binayı sembolize etmektedir. Burada şuna dikkat etmek gerekmektedir: bir bina olması gereken yapı ve yalıtım standartlarını tam olarak sağlıyorsa, C enerji sınıfını alır. Eğer olması gereken standartlardan daha iyi bir yapı ise B ve A enerji sınıflarını alabilmektedir. Yani C enerji sınıfı, binanın olması gereken azami standartları sağladığını göstermektedir.

1 Ocak 2011 tarihinden itibaren Türkiye'de yeni yapılan binaların yapı kullanım izinlerinin çıkarılabilmesi için Enerji Kimlik Belgesi'ni çıkartmak zorunlu olmuştur. Yeni binalara Enerji kimlik Belgesi düzenlenebilmesi için bina enerji sınıfının azami C olması gerekmektedir. Eğer bina olması gereken yapı ve yalıtım standartlarını karşılamıyorsa binanın enerji sınıfı C'nin altında olacaktır. Böylece Enerji Kimlik Belgesi düzenlenemeyeceği için yapı kullanım izni de alamamaktadır.

Mevcut binaların Enerji Kimlik Belgelerini tamamlamaları için ise 2017 yılına kadar süre tanınmıştır. Mevcut binalarda enerji sınıfı sınırlaması bulunmamaktadır. Yani mevcut binanın enerji sınıfı C sınıfının altında çıkabilir. Fakat 2017 yılından sonra yapılacak düzenlemeler ile binaların enerji sınıfına göre bir vergilendirme sistemi getirileceği bilinmektedir.

Ayrıca 2017 yılından sonra tüm bina alım - satım ve kiralamalarında Enerji Kimlik Belgesinin ibraz edilmesi zorunlu olacaktır. Böylece satın alan veya kiralayan aldığı yapının Enerji Sınıfının ne olduğunu bilecek ve tercihini buna göre yapabilecektir. Ayrıca Enerji Sınıfı yüksek olan binaların yalıtımı, cam-pencere sistemleri ve ısıtma-soğutma-havalandırma sistemlerinin kaliteli ve verimli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu nedenle Enerji Sınıfı yüksek olan binalara olan talep gün geçtikçe artacak ve bu da mutlaka yapı fiyatlarına yansıyacaktır.

Nasıl Hesaplanır?

Enerji Kimlik Belgesi hesaplamaları Çevre ve Şehircilik bakanlığına bağlı, online çalışan BEP-TR programı ile yapılmaktadır. BEP-TR, Bina Enerji Performansı Türkiye kelimesinin baş harflerinden oluşmaktadır. Kimlik Belgesi düzenlenecek olan binanın mimari, mekanik, elektrik ve ısı yalıtım projelerindeki tüm bilgiler BEP-TR programına girilerek işlenir. Ayrıca binanın konumu, yönü, bulunduğu yer vb. bilgiler de programa işlenerek hesaplama yapılır. Program girilen tüm bilgilere göre hafızasında bir referans bina oluşturur. Bu referans bina bilgileri girilen binanın olması gereken azami standartlara sahip hayali bir örneğidir. Eğer girişi yapılan bina, referans binanın standartlarını birebir karşılıyorsa C enerji sınıfını almaktadır. Eğer referans bina standartlarından daha iyi yapı, mekanik, elektrik veya yalıtım özelliklerine sahipse B ve A sınıflarına yükselebilmektedir. Standartları sağlayamıyor ise D, E, F, G enerji sınıflarından birini alabilmektedir. A enerji sınıfı alan binalar günümüzde çok azdır. Bir binanın A enerji sınıfını alabilmesi için yapı bileşenleri, elektrik, mekanik ve yalıtım özelliklerinin çok iyi durumda olmasının yanı sıra genelde alternatif enerji kaynaklarından da (güneş, rüzgar, toprak) yararlanıyor olması gerekmektedir.

Kimler Enerji Kimlik Belgesi Düzenleyebilir?

Enerji Kimlik Belgesini, Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Uzmanlığı eğitimine katılarak başarılı olmuş ve EKB Uzmanı Belgesini almış Mimarlar, Makine, Elektrik ve İnşaat Mühendisleri düzenleyebilmektedir. EKB Uzmanları yeni veya mevcut binalara Enerji Kimlik Belgesi düzenleyebilmektedirler. Yeni binalara Enerji Kimlik Belgesi düzenleyebilmeleri için aynı zamanda SMM (Serbest Mühendis Müşavir) belgesine sahip olmaları ve çalıştıkları kurumu BEP-TR sistemine kaydettirmeleri gerekmektedir. Mevcut binaların Enerji Kimlik Belgelerini ise bina kategorisinde yetkili bir Enerji Verimliliği Danışmanlığı firmasına bağlı çalışan EKB Uzmanları düzenleyebilmektedirler.
Dikkat Edilmesi Gerekenler!
  • Enerji Kimlik Belgenizi mutlaka güvenilir bir firmaya düzenletin. Enerji Kimlik Belgesi düzenlenmesi sırasında yapılacak usulsüzlüklerden bina sahibi ya da yönetiminin sorumlu olduğunu unutmayın.
  • Enerji Kimlik Belgesi, mevcut binalar ve yeni binalar olarak iki farklı şekilde sisteme girilmektedir. Eski bina için EKB yaptıracaksanız, firmanın mutlaka eski binalar için yetkisinin olup olmadığını sorunuz. Eski binaya yetkili firma sayısı 30 civarındadır. Yeni binaya yetkili firma sayısı ise binlercedir. Bu nedenle eski bina ve yeni bina EKB'leri arasında ciddi fiyat farkları olmaktadır.
  • Piyasada sahte oluşturulmuş Enerji Kimlik Belgeleri bulunmaktadır. O nedenle aldığınız Enerji Kimlik Belgenizi mutlaka aşağıdaki sorgulama linkinden sorgulatınız.
  • Enerji Kimlik Belgesi hesaplamalarında binanın tüm yapı bilgilerinin BEP-TR programına girilmesi gerektiğini unutmayınız. Binanın sadece dış duvar, kapı ve pencerelerini sisteme girip, daire, oda, merdiven bilgilerini girmeden belge düzenleyenlere karşı dikkatli olunuz.
  • Enerji Kimlik Belgesi hesaplamaları birkaç saatte tamamlanabilecek kolaylıkta olabileceği gibi birkaç haftada da tamamlanabilecek zorlukta da olabilir. İşin tamamlanma süresi yapının inşaat alanına ve mimari zorluğuna bağlıdır.

BİNALARDA ENERJİ KİMLİK BELGESİ (EKB)NEDİR?

BİNALARDA ENERJİ KİMLİK BELGESİ (EKB)NEDİR?

“5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu” ve buna bağlı olarak çıkartılan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” ne göre, binalarda enerjinin ve enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasına, enerji israfının önlenmesine ve çevrenin korunmasını sağlamak için, asgari olarak binanın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sınıflandırması, yalıtım özellikleri ve ısıtma ve/veya soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri içeren belgedir.
Enerji Kimlik Belgesi (EKB), Aşağıda belirtilen yapıların dışında tüm binalarda kullanılacaktır. Sanayi alanlarında üretim faaliyetleri yürütülen binalar, Planlanan kullanım süresi iki yıldan az olan binalar, Toplam kullanım alanı 50 m2 ’nin altında olan binalar, Seralar, Atölyeler, Münferit olarak inşa edilen ve ısıtılmasına, soğutulmasına gerek duyulmayan depo, ardiye, ahır, ağıl gibi binalar, Mücavir alan dışında kalan ve toplam inşaat alanı 1.000 m2’den az olan binalar. İlgili idareler, Enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar,

Yatırımcı kuruluşlar, Bina sahipleri, Bina yöneticileri veya enerji yöneticileri, İşletmeci kuruluşlar, İşveren veya temsilcileri, Tasarım ve uygulamada görevli mimar ve mühendisler, Uygulayıcı yükleniciler ve üreticiler, Binanın yapılmasında, kullanılmasında ve enerji kimlik belgesi düzenlenmesinde görev alan müşavir, danışman, proje kontrolü yapan gerçek veya tüzel kişiler, enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar, denetleme kuruluşları ve işletme yetkilileri, görevli, yetkili ve sorumludur. Projenin eksik veya hatalı olması veya standartlara uygun olmaması halinde, proje müellifleri; yapımın eksik veya hatalı olması veyahut standartlara uygun olmaması halinde ise, varsa yapı denetim kuruluşu ve yüklenici veya yapımcı firma, yetkileri oranında sorumludur. Sistemin uygun çalışmaması işletmeden kaynaklanıyor ise, bina sahibi, yöneticisi veya varsa enerji yöneticisi veya işletmeci kuruluş doğrudan sorumlu olur. İlgili idareler, sorumluluğun takip, tespit ve gereğinin yerine getirilmesi hususunda görevli ve yetkilidir. İlgili idareler ve enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar, projelerin ve uygulamaların bu Yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığını denetler.

Bu Yönetmeliğe uygun tasarım ve uygulaması yapılmayan binalara yapı ruhsatı veya yapı kullanım izin belgesi verilmesi durumunda, ilgili idareler, enerji kimlik belgesi düzenlemeye yetkili kuruluşlar ve varsa yapı denetim kuruluşları sorumlu olur. Enerji Kimlik Belgesi düzenleme tarihinden itibaren 10 yıl süre ile geçerlidir. Enerji Kimlik Belgesi, enerji kimlik belgesi vermeye yetkili kuruluş tarafından hazırlanır ve ilgili idarece onaylanır. Bu belge, yeni binalar için yapı kullanma izin belgesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Enerji Kimlik Belgesinin bir nüshası bina sahibi, yöneticisi, yönetim kurulu ve/veya enerji yöneticisince muhafaza edilir, bir nüshası da bina girişinde rahatlıkla görülebilecek bir yerde asılı bulundurulur. Enerji Kimlik Belgesi, binanın yıllık birincil enerji ihtiyacının değişmesine yönelik herhangi bir uygulama yapılması halinde, bu Yönetmeliğe uygun olacak şekilde bir yıl içinde yenilenir. Enerji Kimlik Belgesinin, binanın tamamı için hazırlanması şarttır. Ayrıca, isteğe bağlı olarak, kat mülkiyetini haiz her bir bağımsız bölüm veya farklı kullanım alanları için ayrı ayrı düzenlenebilir.

Enerji kimlik belgelerinin düzenlenmesinden, yetkili kuruluşun ilgili personeli ve yetkili kuruluş adına kuruluşun sahibi veya yöneticisi müteselsilen sorumludur. Binalar veya bağımsız bölümlere ilişkin alım, satım ve kiraya verme ile ilgili iş ve işlemlerde enerji kimlik belgesi düzenlenmiş olması şartı aranır. Binanın veya bağımsız bölümün satılması veya kiraya verilmesi safhasında, mal sahibi enerji kimlik belgesinin bir suretini alıcıya veya kiracıya verir. Mevcut binalar ve inşaatı devam edip henüz yapı kullanım izni almamış binalar için Enerji Verimliliği Kanununun yayımı tarihinden itibaren on yıl içinde (02.05.2017 tarihine kadar ) Enerji Kimlik Belgesi düzenlenir. (Alım-Satım ve kiralama işlemi olursa hemen düzenlenir.) Binaların enerji performansı nasıl belirlenir? Bir binanın enerji performansının belirlenmesi;
a) Binanın m2 başına düşen yıllık enerji tüketiminin belirlenmesi,
b) Bu değere göre CO2 salımının hesaplanması,
c) Bu değerlerin referans bir bina’nınki ile kıyaslanması,
d) Kıyaslama sonucuna göre binanın A-G arası bir enerji sınıfına yerleştirilmesi ile gerçekleşir.

Bina Enerji Performansı Hesaplama Yöntemi nedir? Bina enerji performansı hesaplama yöntemi (BEP-HY),

a) Binanın enerji tüketimine etki eden tüm parametrelerin, binaların enerji verimliliğine etkisini değerlendirmek,
b) Enerji performans sınıfını belirlemek için geliştirilmiştir. Hesaplama yöntemi, Konutlar, Ofisler, Eğitim binaları, Sağlık binaları, Oteller ile Alışveriş ve ticaret merkezleri Gibi bina tipolojilerindeki mevcut ve yeni binaların enerji performansını değerlendirmek için kullanılır. Bu hesaplama yöntemi; Proje aşamasındaki binalar için çeşitli tasarım alternatiflerinin enerji performanslarının karşılaştırılması, Mevcut ve yeni yapılacak binaların enerji performansının standartlaştırılmış seviyesinin gösterilmesi, Mevcut binalarda enerji ihtiyacının hesaplanması yolu ile enerji verimliliği tedbirlerinin uygulanması ve uygulanmaması durumlarının değerlendirilmesi, Bu hesaplama yöntemi, bina enerji performansını değerlendirirken; Binaların ısıtılması ve soğutulması için binanın ihtiyacı olan net enerji miktarının hesaplanmasını, Net enerjiyi karşılayacak kurulu sistemlerden olan kayıpları ve sistem verimlerini de göz önüne alarak binanın toplam ısıtma-soğutma enerji tüketiminin belirlenmesini, Havalandırma enerjisi tüketiminin belirlenmesini, Binalarda günışığı etkileri göz önüne alınarak, günışığından yararlanılmayan süre ve günışığının etkili olmadığı alanlar için aydınlatma enerji ihtiyacının ve tüketiminin hesaplanmasını, Sıhhi sıcak su için gerekli enerji tüketiminin hesaplanmasını kapsamaktadır. Bu hesaplama yöntemi ilgili AB standartları ile, gerekli görülen durumlarda ASHRAE ve Türk standartlarından yararlanılarak oluşturulmuştur Hesaplama yöntemi, “basit saatlik dinamik yöntem”dir. Basit saatlik dinamik yöntem, binanın ısıtma-soğutma için gereken net enerji ihtiyacını ve bu ihtiyacın karşılanacağı sistemlerin tüketimini saatlik olarak hesaplar. Hesaplama sonucunda ne olur? Hesaplama sonucunda, binanın yıllık Isıtma Soğutma Sıcak su Aydınlatma Havalandırma Tüketimleri birincil enerji olarak belirlenir. Bu tüketim değerlerine bağlı olarak CO2salımı hesaplanır. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı hesaba katılmaktadır. Binanın hesaplanan enerji tüketim miktarı ve CO2 Salımı, referans binanın değerleriyle karşılaştırılır.

Referans bina nedir?

A. Yeri ve İklim Verileri Aynı iklim verileri kullanacak Aynı yönlendirmeye sahip olacak Gerçekte yapılacak ve enerji kimlik belgesi düzenlenecek bina ile aynı yerde ve aynı yönde planlanacak, hesaplama programı aynı özellikler için hem gerçek hem de referans bina için tek seferde girilen veriler için iki kez çalışacak, Bina aynı yerde olduğu için bulunduğu yerin  iklim verileri hem  gerçek hem de referans bina için geçerli olacak.

B. GEOMETRİ Plan ve çatı tipleri aynı olacak Kat sayısı ve toplam alanı aynı olacak Gerçekte yapılacak ve enerji kimlik belgesi düzenlenecek bina ile aynı geometri de planlanacak, hesaplama programı aynı özellikler için hem gerçek hem de referans bina için tek seferde girilen veriler için iki kez çalışacak, Gerçekte yapılacak ve enerji kimlik belgesi düzenlenecek bina ile aynı katsayısı ve toplamalarına sahip planlanacak, hesaplama programı aynı özellikler için hem gerçek hem de referans bina için tek seferde girilen veriler için iki kez çalışacak,

C. Bina kabuğu Opak ve saydam bileşenler TS825 zorunlu standardına uygun olacak. Referans bina kabuğu minimum TS825 standardına uygun olacaktır. Gerçekte yapılacak ve enerji kimlik belgesi düzenlenecek bina kabuğu ise TS825 standardının minimum değerinden daha iyi olmasının önünde herhangi bir engel yoktur.

D. Mekanik sistemler Yasal mevzuatların izin verdiği minimum verim değerlerine ve tanımlanan sistem özelliklerine sahip olacak Referans bina ısıtma sisteminde yakıt olarak doğalgaz seçilmiştir, Referans binada, merkezi ısıtma sistemi seçilmiştir, Referans bina sistem verimleri yasal mevzuatların (yönetmelik ve standartların) izin verdiği minimum verim ve etkenlik değerleri seçilmiştir, Referans konut binasında havalandırma doğal havalandırma seçilmiştir, Referans konut dışı binalar da havalandırma mekanik seçilmiştir. Referans konut binasında soğutma sistemi bireysel sistem olarak seçilmiştir, Referans konut dışı binada soğutma sistemi merkezi sistem olarak seçilmiştir. Mevcut veya tasarlanmış-herhangi-bir sistemin, net enerji ihtiyacı olmasına rağmen bulunmaması durumunda, sistem karakteristikleri referans bina ile aynı alınır. Mevcut veya tasarlanmış-herhangi-bir sistemin, hesaplanan net enerji ihtiyacı karşısında yetersiz kalması durumunda, ihtiyacın karşılanamayan kısmını karşılamak üzere, hayali bir sistem atanır. Bu hayali sistemin özellikleri, referans binadaki ilgili sistem ile aynıdır.

E. Aydınlatma sistemi Aydınlatma için tanımlanan minimum parametrelere sahip olacak Ele alınan hacmin aydınlatma sistemi direkt kabul edilir. Hacimler de duvarların ışık yansıtma katsayısı (ρD)%50, tavanın ışık yansıtma katsayısı (ρT)%70 olarak belirlenmiştir. Yapma aydınlatma sisteminde kullanılan lambaların: *konut binaları için %30’unun kompakt fluoresan lamba ve %70’inin enkandesan lamba; *ticari binalarda %70’inin tüp fluoresan lamba ve %30’unun enkandesan lamba olarak kabul edilmiştir. Aygıt tipi D grubu IP2X normal aygıt olarak seçilmiştir, bakım faktörü (MF) değeri %67’dir. Gün ışığı geçişinin zayıf ve yapma aydınlatma sistemi kontrolünün manuel olması durumunda gerçekleşen Gün ışığı Bağımlılık Faktörü (FD değeri) için hacim türüne bağlı olarak yer alan tanımlı değerler aşağıdaki tabloda verilmiştir. Asıl binada ise FD değeri hesaplanarak elde edilir. Aydınlık Düzeyi (lux) Enlem 36 37 38 39 40 41 300 0,83574 0,83808 0,84042 0,84276 0,84510 0,84744 500 0,87904 0,88092 0,88280 0,88468 0,88656 0,88844 750 0,91440 0,91574 0,91708 0,91842 0,91976 0,92110

F. Sıcak su sistemi Yasal mevzuatların izin verdiği minimum verim değerlerine ve tanımlanan sistem özelliklerine sahip olacak Referans konut binasında sıcak su sistemi için doğalgazlı şofben seçilmiştir, Referans konut dışı binada merkezi sıcak su sistemi seçilmiştir, Referans bina için seçilen sistemler için yönetmelik ve standartların izin verdiği minimum verim değerleri seçilmiştir.

G.Yenilenebilir enerji ve kojenerasyon sistemi Yenilenebilir enerji sistemi ve kojenerasyon sisteminin bulunmadığı kabul edilmiştir. Referans bina için herhangi bir şekilde yenilenebilir enerji veya kojenerasyon sisteminin kullanılmadığı kabulü yapılmıştır, Yönetmelik revizyonunda yenilenebilir enerji kullanımı için minimum oran verilmesi halinde referans bina tanımına yansıtılacaktır. Sınıflandırma nasıl yapılır? Gerçek bina için yapılan hesaplamanın aynısı, hayali referans bina için de yapılır. Hesaplamaların sonuçları karşılaştırılarak, gerçek binanın enerji performansı referans binanınkine oranlanır. Elde edilen orana göre, binanın enerji sınıfı belirlenir. İşlem sonucunda bina için enerji kimlik belgesi düzenlenmiş olur. Bina Enerji Performans Sınıflandırması? Referans bina ile aynı değerlere sahip bir binanın Ep değeri 100’dür, Referans bina D sınıfının üst sınırına yerleşmektedir; Enerji sınıfı Ep aralıkları A 0-39 B 40-79 C 80-99 D 100-119 E 120-139 F 140-174 G 175-… Bina Enerji Performansı Yazılımı (BEP-TR) nedir? BEP-TR, ulusal hesaplama yönteminin yazılımıdır. İnternet tabanlı bir yazılımdır. Girilen bilgiler Bakanlık kontrolünde olan merkezi veritabanında depolanır. Böylece Türkiye’de binalar ile ilgili ayrıntılı bir takip sistemi ve veritabanı oluşturulmaktadır. Bina Enerji Performansı Yazılımı (BEP-TR) nedir? BEP-TR yalnızca kayıtlı kullanıcılar tarafından kullanılabilir. Sistemin kayıtlı kullanıcıları, Bakanlık, yerel yönetimler, akredite olmuş Serbest Mühendis Müşavirler veya Enerji Verimliliği Danışmanlığı firmaları ve EKB uzmanlarıdır. Bina Enerji Performansı Yazılımı (BEP-TR) nasıl kullanılır? Bakanlık, sistemdeki bütün kullanıcıları ve işlemleri tanımlar, kontrol eder, denetler. İstediği zaman istediği yere müdahale edebilir. Yerel yönetimler, yeni projelere ait EKB’leri kontrol eder ve onaylarlar. Firmalar, kendi çalışanlarını ve firmaları bünyesinde yürütülen projeleri takip ve kontrol ederler. EKB uzmanları, binalara enerji kimlik belgesi düzenlemek için yazılımın hesaplama bölümünü kullanırlar. Bakanlık, eğitimi tamamlamış ve sınavdan başarılı şekilde geçerek akredite olmuş Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Uzmanlarına, kişiye özgü kullanıcı adı ve şifre verir. Uzmanlar, şifreleriyle giriş yaptıkları yazılımın internet sitesinde, binaya ait bilgilerin girişini yapar. Girilen bilgiler tamamlandığında, dosya merkezi veritabanına gönderilir. Hesaplama, merkezi sistemde yapılır. Hesaplama sonucu üretilen sertifika, e-mail ile EKB Uzmanına gönderilir.